Kırık Meal (Arapça) : |إِلَىٰ : kadar | يَوْمِ : gününe | الْوَقْتِ : vaktin | الْمَعْلُومِ : bilinen | Kırık Meal (Harekesiz) : |إلى ÎL kadar | يوم YWM gününe | الوقت ELWGT vaktin | المعلوم ELMALWM bilinen | Kırık Meal (Okunuş) : |ilā : kadar | yevmi : gününe | l-veḳti : vaktin | l-meǎ'lūmi : bilinen | Kırık Meal (Transcript) : |ÎL : kadar | YVM : gününe | ELVGT : vaktin | ELMALVM : bilinen | Abdulbaki Gölpınarlı : Malûm vaktin gelip çatacağı güne dek. Adem Uğur : Allah katında bilinen vaktin gününe kadar... Ahmed Hulusi : "Bilinen süreç gelene kadar!" Ahmet Tekin : 'Benim tarafımdan bilinen vaktin günü gelinceye kadar mühlet verilenlerdensin.' Ahmet Varol : Bilinen zamanın (dolacağı) güne kadar.' Ali Bulaç : "Bilinen günün vaktine kadar." Ali Fikri Yavuz : Allah katında bilinen bir vaktin gününe kadar... Bekir Sadak : (37-38) Allah: «Sen, bilinen gun gelene kadar birakilanlardansin» dedi. Celal Yıldırım : (37-38) Allah da, «sen bilinen vaktin gününe kadar mühlet verilenlerdensin» dedi. Diyanet İşleri : (37-38) Allah da, "O hâlde, sen vakti (yalnızca benim tarafımdan) bilinen güne (kıyamete) kadar mühlet verilenlerdensin" dedi. Diyanet İşleri (eski) : (37-38) Allah: 'Sen, bilinen gün gelene kadar bırakılanlardansın' dedi. Diyanet Vakfi : (37-38) Allah: Sen bilinen bir vakte kadar kendilerine mühlet verilenlerdensin, buyurdu. Edip Yüksel : 'Bilinen vaktin gününe kadar....' Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Allah katında bilinen vaktin gününe kadar...» Elmalılı (sadeleştirilmiş) : (37-38) Allah: «Haydi, sen bilinen zamanın gününe kadar mühlet verilenlerdensin!» dedi. Elmalılı Hamdi Yazır : (37-38) Haydi dedi: sen vakti ma'lûm gününe kadar mühlet verilenlerdensin Fizilal-il Kuran : O belirli vaktin gününe kadar. Gültekin Onan : "Bilinen günün vaktine kadar." Hakkı Yılmaz : (37,38) Allah, “Öyleyse sen kesinlikle bilinen vaktin gününe kadar karşıda tutulanlardansın/ süre tanınanlardansın” dedi. Hasan Basri Çantay : (37-38) Buyurdu: «O halde sen (ındallah) ma'lûm olan (bir) zamanın gününe kadar gecikdirilenlerdensin». Hayrat Neşriyat : (37-38) (Allah:) 'Haydi, doğrusu sen, bilinen vaktin gününe (kıyâmete) kadar mühlet verilenlerdensin!' buyurdu. İbni Kesir : Bilinen gün gelene kadar. İskender Evrenosoğlu : Malûm olan (bilinen) vaktin gününe kadar. Muhammed Esed : (tabii,) vakti (ancak Benim tarafımdan) bilinen o Gün'e kadar." Ömer Nasuhi Bilmen : (37-38) (Allah Teâlâ da) buyurdu ki: «Artık şüphe yok, sen mühlet verilmişlerdensin.» «Malum olan vakit gününe kadar.» Ömer Öngüt : “Bilinen vaktin gününe kadar. ” Şaban Piriş : Vakti bilinen bir güne kadar.. Suat Yıldırım : (37-38) "Haydi, buyurdu, belirli bir güne kadar sana müsaade edildi." Süleyman Ateş : "O bilinen vaktin gününe kadar!" Tefhim-ul Kuran : «Bilinen günün vaktine kadar.» Ümit Şimşek : 'Vakti belirli bir güne kadar.' Yaşar Nuri Öztürk : "Bilinen vaktin gününe kadar..."