EMPH – emphatic prefix lām V – 1st person plural (form IV) perfect verb PRON – subject pronoun PRON – 2nd person masculine singular object pronoun اللام لام التوكيد فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
ضعف
ض ع ف | ŽAF
ŽAF
Diǎ'fe
kat kat
double
Dad,Ayn,Fe, 800,70,80,
N – accusative masculine singular noun اسم منصوب
الحياة
ح ي ي | ḪYY
ELḪYET
l-Hayāti
hayatı
(in) the life,
Elif,Lam,Ha,Ye,Elif,Te merbuta, 1,30,8,10,1,400,
N – genitive feminine noun اسم مجرور
وضعف
ض ع ف | ŽAF
VŽAF
ve Diǎ'fe
ve kat kat
and double
Vav,Dad,Ayn,Fe, 6,800,70,80,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) N – accusative masculine singular noun الواو عاطفة اسم منصوب
الممات
م و ت | MVT
ELMMET
l-memāti
ölümü
(after) the death.
Elif,Lam,Mim,Mim,Elif,Te, 1,30,40,40,1,400,
N – genitive masculine noun اسم مجرور
ثم
|
S̃M
ṧumme
sonra
Then
Se,Mim, 500,40,
CONJ – coordinating conjunction حرف عطف
لا
|
LE
lā
not
Lam,Elif, 30,1,
NEG – negative particle حرف نفي
تجد
و ج د | VCD̃
TCD̃
tecidu
bulamazdın
you (would) have found
Te,Cim,Dal, 400,3,4,
V – 2nd person masculine singular imperfect verb فعل مضارع
لك
|
LK
leke
kendine
for you
Lam,Kef, 30,20,
P – prefixed preposition lām PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun جار ومجرور
علينا
|
ALYNE
ǎleynā
bize karşı
against Us
Ayn,Lam,Ye,Nun,Elif, 70,30,10,50,1,
P – preposition PRON – 1st person plural object pronoun جار ومجرور
نصيرا
ن ص ر | NṦR
NṦYRE
neSīran
bir yardımcı
any helper.
Nun,Sad,Ye,Re,Elif, 50,90,10,200,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |إِذًا: o takdirde | لَأَذَقْنَاكَ: sana taddırırdık | ضِعْفَ: kat kat | الْحَيَاةِ: hayatı | وَضِعْفَ: ve kat kat | الْمَمَاتِ: ölümü | ثُمَّ: sonra | لَا: | تَجِدُ: bulamazdın | لَكَ: kendine | عَلَيْنَا: bize karşı | نَصِيرًا: bir yardımcı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إذا ÎZ̃Eo takdirde | لأذقناك LÊZ̃GNEKsana taddırırdık | ضعف ŽAFkat kat | الحياة ELḪYEThayatı | وضعف WŽAFve kat kat | الممات ELMMETölümü | ثم S̃Msonra | لا LE | تجد TCD̃bulamazdın | لك LKkendine | علينا ALYNEbize karşı | نصيرا NṦYREbir yardımcı |
Kırık Meal (Okunuş) : |iƶen: o takdirde | leeƶeḳnāke: sana taddırırdık | Diǎ'fe: kat kat | l-Hayāti: hayatı | ve Diǎ'fe: ve kat kat | l-memāti: ölümü | ṧumme: sonra | lā: | tecidu: bulamazdın | leke: kendine | ǎleynā: bize karşı | neSīran: bir yardımcı |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎZ̃E: o takdirde | LÊZ̃GNEK: sana taddırırdık | ŽAF: kat kat | ELḪYET: hayatı | VŽAF: ve kat kat | ELMMET: ölümü | S̃M: sonra | LE: | TCD̃: bulamazdın | LK: kendine | ALYNE: bize karşı | NṦYRE: bir yardımcı |
Abdulbaki Gölpınarlı : Eğer bunu yapsaydın hayâtın acısını da iki kat olarak tattıracaktık sana, ölümün acısını da iki kat, sonra da bize karşı hiçbir yardımcı bulamayacaktın kendine.
Adem Uğur : O zaman, hiç şüphesiz sana hayatın ve ölümün sıkıntılarını kat kat tattırırdık; sonra bize karşı kendin için bir yardımcı da bulamazdın.
Ahmed Hulusi : İşte o takdirde biz sana hayatın da, ölümün de (sıkıntılarını) kat katını tattırırdık! Sonra kendine, bize karşı bir yardımcı bulamazdın.
Ahmet Tekin : O takdirde, kesinlikle, sana dünya hayatında, kat kat ceza, âhiret hayatında da kat kat azap tattıracaktık. Sonra, bize karşı, kendine yardım edecek birini de bulamayacaktın.
Ahmet Varol : O durumda mutlaka sana hayatın da ölümün de kat kat (acısını) tattırırdık. Sonra bize karşı kendine bir yardımcı da bulamazdın.
Ali Bulaç : Bu durumda, biz sana, hayatında kat kat, ölümün de kat kat (acısını) tattırırdık; sonra bize karşı bir yardımcı bulamazdın.
Ali Fikri Yavuz : O takdirde, dünya ve ahiret azabını iki kat olarak sana muhakkak taddıracaktık. Sonra bize karşı kendin için hiç bir yardımcı bulamıyacaktın.
Bekir Sadak : O takdirde sana, hayatin da olumun de, kat kat azabini taddirirdik. Sonra bize karsi bir yardimci da bulamazdin.
Celal Yıldırım : Ve o takdirde sana hayatın da, ölümün de (acısını) kat kat tattırırdık, sonra da kendine, bize karşı bir yardımcı da bulamazdın.
Diyanet İşleri : İşte o zaman sana, hayatın da, ölümün de katmerli acılarını tattırırdık. Sonra bize karşı kendine hiçbir yardımcı bulamazdın.
Diyanet İşleri (eski) : O takdirde sana, hayatın da ölümün de, kat kat azabını tattırırdık. Sonra bize karşı bir yardımcı da bulamazdın.
Diyanet Vakfi : O zaman, hiç şüphesiz sana hayatın ve ölümün sıkıntılarını kat kat tattırırdık; sonra bize karşı kendin için bir yardımcı da bulamazdın.
Edip Yüksel : O zaman da hayatın ve ölümün azabını katlayarak sana tattırırdık. Sonra bize karşı bir yardımcı da bulamazdın
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : O takdirde, muhakkak hayatın da, ölümün de azabını sana kat kat tattırırdık. Sonra bize karşı kendin için hiçbir yardımcı bulamazdın.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O takdirde, muhakkak hayatın da, ölümün de katmerli acısını tattırırdık; sonra Bize karşı kendin için hiçbir yardımcı bulamazdın.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve o takdirde biz sana muhakkak hayatın da katmerli, mematın da katmerli acısını tattırdık, sonra bize karşı kendin için hiç bir yardımcı bulamazdın
Fizilal-il Kuran : Eğer onlara yanaşsaydın sana dünya hayatının ve ölüm ötesinin azabını katlayarak tattırırdık da bize karşı kendine yardım edebilecek hiç kimse bulamazdın.
Gültekin Onan : Bu durumda, biz sana, hayatında kat kat, ölümün de kat kat (acısını) tattırırdık; sonra bize karşı bir yardımcı bulamazdın.
Hakkı Yılmaz : O durumda sana hayatın iki katını ve ölümün iki katını tattırırdık. Sonra Bize karşı kendine hiçbir yardımcı da bulamazdın.
Hasan Basri Çantay : O takdirde ise biz dirimin de katmerli, ölümün de katmerli (acısını) sana tatdıracakdık muhakkak. Sonra bize karşı kendin için hiç bir yardımcı da bulamayacakdın.
Hayrat Neşriyat : O takdirde sana hayâtın kat kat (azâb)ını, ölümün de kat kat (azâb)ını tattırırdık; sonra bize karşı kendine bir yardımcı da bulamazdın.
İbni Kesir : Ve o zaman Biz; sana, hayatın da kat katını, ölümün de kat katını tattırdık. Sonra Bize karşı, sana bir yardımcı da bulamazdın.
İskender Evrenosoğlu : O taktirde, elbette hayatın ve ölümün di'fasını (sıkıntılarını, üzüntülerini, acılarını) kat kat sana tattırırdık. Sonra senin için Bize karşı bir yardımcı bulunmazdı.
Muhammed Esed : O zaman sana hayatta da, ölümden sonra da kat kat (azap) tattırırdık; ve Bize karşı sana yardım edecek kimseyi de bulamazdın!
Ömer Nasuhi Bilmen : O takdirde sana hayatın da kat kat azabını, ölümün de kat kat azabını tattırmış olurduk. Sonra kendin için Bize karşı bir yardımcı da bulamazdın.
Ömer Öngüt : O takdirde sana hayatın ve ölümün sıkıntılarını kat kat tattırırdık. Sonra bize karşı kendin için bir yardımcı da bulamazdın.
Şaban Piriş : O zaman ise, sana hayatın da ve ölümün de azabını kat kat tattırırdık. Hem de bize karşı bir yardımcı da bulamazdın.
Suat Yıldırım : O takdirde de hem hayatın, hem de ölümün acısını sana kat kat tattırırdık. Sonra Bize karşı hiçbir yardımcı da bulamazdın.
Süleyman Ateş : O takdirde sana hayâtın da, ölümün de kat kat(azâb)ını taddırırdık. Sonra bize karşı bir yardımcı da bulamazdın.
Tefhim-ul Kuran : Bu durumda, biz sana, hayatın da kat kat, ölümün de kat kat (acısını) taddırırdık; sonra bize karşı bir yardımcı bulamazdın.
Ümit Şimşek : O zaman sana hayatın azabını da, ölümün azabını da kat kat tattırırdık; sen ise Bize karşı kendine bir yardımcı bulamazdın.
Yaşar Nuri Öztürk : İşte o zaman sana, hayatın da ölümün de katmerli acılarını tattırdık. Ve bize karşı hiçbir yardımcı da bulamazdın.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]