» 17 / Isrâ  15:

Kuran Sırası: 17
İniş Sırası: 50
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111

 » 17 / Isrâ  Suresi: 15
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. مَنِ (MN) = meni : kim
2. اهْتَدَىٰ (EHTD̃) = htedā : hihayeti seçerse
3. فَإِنَّمَا (FÎNME) = feinnemā : şüphesiz
4. يَهْتَدِي (YHTD̃Y) = yehtedī : seçmiş olur
5. لِنَفْسِهِ (LNFSH) = linefsihi : kendisi için
6. وَمَنْ (VMN) = ve men : ve kim
7. ضَلَّ (ŽL) = Delle : saparsa
8. فَإِنَّمَا (FÎNME) = feinnemā : şüphesiz
9. يَضِلُّ (YŽL) = yeDillu : sapar
10. عَلَيْهَا (ALYHE) = ǎleyhā : kendi aleyhine
11. وَلَا (VLE) = ve lā : ve
12. تَزِرُ (TZR) = teziru : taşımaz
13. وَازِرَةٌ (VEZRT) = vāziratun : hiçbir günahkar
14. وِزْرَ (VZR) = vizra : günah yükünü
15. أُخْرَىٰ (ÊḢR) = uḣrā : başkasının
16. وَمَا (VME) = ve mā : ve
17. كُنَّا (KNE) = kunnā : değiliz
18. مُعَذِّبِينَ (MAZ̃BYN) = muǎƶƶibīne : biz azab edecek
19. حَتَّىٰ (ḪT) = Hattā : sürece
20. نَبْعَثَ (NBAS̃) = neb'ǎṧe : göndermedikçe
21. رَسُولًا (RSVLE) = rasūlen : elçi
kim | hihayeti seçerse | şüphesiz | seçmiş olur | kendisi için | ve kim | saparsa | şüphesiz | sapar | kendi aleyhine | ve | taşımaz | hiçbir günahkar | günah yükünü | başkasının | ve | değiliz | biz azab edecek | sürece | göndermedikçe | elçi |

[] [HD̃Y] [] [HD̃Y] [NFS] [] [ŽLL] [] [ŽLL] [] [] [VZR] [VZR] [VZR] [EḢR] [] [KVN] [AZ̃B] [] [BAS̃] [RSL]
MN EHTD̃ FÎNME YHTD̃Y LNFSH VMN ŽL FÎNME YŽL ALYHE VLE TZR VEZRT VZR ÊḢR VME KNE MAZ̃BYN ḪT NBAS̃ RSVLE

meni htedā feinnemā yehtedī linefsihi ve men Delle feinnemā yeDillu ǎleyhā ve lā teziru vāziratun vizra uḣrā ve mā kunnā muǎƶƶibīne Hattā neb'ǎṧe rasūlen
من اهتدى فإنما يهتدي لنفسه ومن ضل فإنما يضل عليها ولا تزر وازرة وزر أخرى وما كنا معذبين حتى نبعث رسولا

 » 17 / Isrâ  Suresi: 15
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
من | MN meni kim Whoever
اهتدى ه د ي | HD̃Y EHTD̃ htedā hihayeti seçerse (is) guided
فإنما | FÎNME feinnemā şüphesiz then only
يهتدي ه د ي | HD̃Y YHTD̃Y yehtedī seçmiş olur he is guided
لنفسه ن ف س | NFS LNFSH linefsihi kendisi için for his soul.
ومن | VMN ve men ve kim And whoever
ضل ض ل ل | ŽLL ŽL Delle saparsa goes astray
فإنما | FÎNME feinnemā şüphesiz then only
يضل ض ل ل | ŽLL YŽL yeDillu sapar he goes astray
عليها | ALYHE ǎleyhā kendi aleyhine against it
ولا | VLE ve lā ve And not
تزر و ز ر | VZR TZR teziru taşımaz will bear
وازرة و ز ر | VZR VEZRT vāziratun hiçbir günahkar a bearer of burden,
وزر و ز ر | VZR VZR vizra günah yükünü burden
أخرى ا خ ر | EḢR ÊḢR uḣrā başkasının (of) another.
وما | VME ve mā ve And not
كنا ك و ن | KVN KNE kunnā değiliz We
معذبين ع ذ ب | AZ̃B MAZ̃BYN muǎƶƶibīne biz azab edecek are to punish
حتى | ḪT Hattā sürece until,
نبعث ب ع ث | BAS̃ NBAS̃ neb'ǎṧe göndermedikçe We have sent
رسولا ر س ل | RSL RSVLE rasūlen elçi a Messenger.

17:15 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

kim | hihayeti seçerse | şüphesiz | seçmiş olur | kendisi için | ve kim | saparsa | şüphesiz | sapar | kendi aleyhine | ve | taşımaz | hiçbir günahkar | günah yükünü | başkasının | ve | değiliz | biz azab edecek | sürece | göndermedikçe | elçi |

[] [HD̃Y] [] [HD̃Y] [NFS] [] [ŽLL] [] [ŽLL] [] [] [VZR] [VZR] [VZR] [EḢR] [] [KVN] [AZ̃B] [] [BAS̃] [RSL]
MN EHTD̃ FÎNME YHTD̃Y LNFSH VMN ŽL FÎNME YŽL ALYHE VLE TZR VEZRT VZR ÊḢR VME KNE MAZ̃BYN ḪT NBAS̃ RSVLE

meni htedā feinnemā yehtedī linefsihi ve men Delle feinnemā yeDillu ǎleyhā ve lā teziru vāziratun vizra uḣrā ve mā kunnā muǎƶƶibīne Hattā neb'ǎṧe rasūlen
من اهتدى فإنما يهتدي لنفسه ومن ضل فإنما يضل عليها ولا تزر وازرة وزر أخرى وما كنا معذبين حتى نبعث رسولا

[] [ه د ي] [] [ه د ي] [ن ف س] [] [ض ل ل] [] [ض ل ل] [] [] [و ز ر] [و ز ر] [و ز ر] [ا خ ر] [] [ك و ن] [ع ذ ب] [] [ب ع ث] [ر س ل]

 » 17 / Isrâ  Suresi: 15
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
من | MN meni kim Whoever
Mim,Nun,
40,50,
REL – relative pronoun
اسم موصول
اهتدى ه د ي | HD̃Y EHTD̃ htedā hihayeti seçerse (is) guided
Elif,He,Te,Dal,,
1,5,400,4,,
V – 3rd person masculine singular (form VIII) perfect verb
فعل ماض
فإنما | FÎNME feinnemā şüphesiz then only
Fe,,Nun,Mim,Elif,
80,,50,40,1,
REM – prefixed resumption particle
ACC – accusative particle
PREV – preventive particle
الفاء استئنافية
كافة ومكفوفة
يهتدي ه د ي | HD̃Y YHTD̃Y yehtedī seçmiş olur he is guided
Ye,He,Te,Dal,Ye,
10,5,400,4,10,
V – 3rd person masculine singular (form VIII) imperfect verb
فعل مضارع
لنفسه ن ف س | NFS LNFSH linefsihi kendisi için for his soul.
Lam,Nun,Fe,Sin,He,
30,50,80,60,5,
P – prefixed preposition lām
N – genitive feminine singular noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
جار ومجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ومن | VMN ve men ve kim And whoever
Vav,Mim,Nun,
6,40,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
ضل ض ل ل | ŽLL ŽL Delle saparsa goes astray
Dad,Lam,
800,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
فإنما | FÎNME feinnemā şüphesiz then only
Fe,,Nun,Mim,Elif,
80,,50,40,1,
REM – prefixed resumption particle
ACC – accusative particle
PREV – preventive particle
الفاء استئنافية
كافة ومكفوفة
يضل ض ل ل | ŽLL YŽL yeDillu sapar he goes astray
Ye,Dad,Lam,
10,800,30,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
عليها | ALYHE ǎleyhā kendi aleyhine against it
Ayn,Lam,Ye,He,Elif,
70,30,10,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
ولا | VLE ve lā ve And not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
تزر و ز ر | VZR TZR teziru taşımaz will bear
Te,Ze,Re,
400,7,200,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb
فعل مضارع
وازرة و ز ر | VZR VEZRT vāziratun hiçbir günahkar a bearer of burden,
Vav,Elif,Ze,Re,Te merbuta,
6,1,7,200,400,
N – nominative feminine indefinite active participle
اسم مرفوع
وزر و ز ر | VZR VZR vizra günah yükünü burden
Vav,Ze,Re,
6,7,200,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
أخرى ا خ ر | EḢR ÊḢR uḣrā başkasının (of) another.
,Hı,Re,,
,600,200,,
N – nominative feminine singular noun
اسم مرفوع
وما | VME ve mā ve And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
كنا ك و ن | KVN KNE kunnā değiliz We
Kef,Nun,Elif,
20,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
معذبين ع ذ ب | AZ̃B MAZ̃BYN muǎƶƶibīne biz azab edecek are to punish
Mim,Ayn,Zel,Be,Ye,Nun,
40,70,700,2,10,50,
N – accusative masculine plural (form II) active participle
اسم منصوب
حتى | ḪT Hattā sürece until,
Ha,Te,,
8,400,,
P – preposition
حرف جر
نبعث ب ع ث | BAS̃ NBAS̃ neb'ǎṧe göndermedikçe We have sent
Nun,Be,Ayn,Se,
50,2,70,500,
V – 1st person plural imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
رسولا ر س ل | RSL RSVLE rasūlen elçi a Messenger.
Re,Sin,Vav,Lam,Elif,
200,60,6,30,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |مَنِ: kim | اهْتَدَىٰ: hihayeti seçerse | فَإِنَّمَا: şüphesiz | يَهْتَدِي: seçmiş olur | لِنَفْسِهِ: kendisi için | وَمَنْ: ve kim | ضَلَّ: saparsa | فَإِنَّمَا: şüphesiz | يَضِلُّ: sapar | عَلَيْهَا: kendi aleyhine | وَلَا: ve | تَزِرُ: taşımaz | وَازِرَةٌ: hiçbir günahkar | وِزْرَ: günah yükünü | أُخْرَىٰ: başkasının | وَمَا: ve | كُنَّا: değiliz | مُعَذِّبِينَ: biz azab edecek | حَتَّىٰ: sürece | نَبْعَثَ: göndermedikçe | رَسُولًا: elçi |
Kırık Meal (Harekesiz) : |من MN kim | اهتدى EHTD̃ hihayeti seçerse | فإنما FÎNME şüphesiz | يهتدي YHTD̃Y seçmiş olur | لنفسه LNFSH kendisi için | ومن WMN ve kim | ضل ŽL saparsa | فإنما FÎNME şüphesiz | يضل YŽL sapar | عليها ALYHE kendi aleyhine | ولا WLE ve | تزر TZR taşımaz | وازرة WEZRT hiçbir günahkar | وزر WZR günah yükünü | أخرى ÊḢR başkasının | وما WME ve | كنا KNE değiliz | معذبين MAZ̃BYN biz azab edecek | حتى ḪT sürece | نبعث NBAS̃ göndermedikçe | رسولا RSWLE elçi |
Kırık Meal (Okunuş) : |meni: kim | htedā: hihayeti seçerse | feinnemā: şüphesiz | yehtedī: seçmiş olur | linefsihi: kendisi için | ve men: ve kim | Delle: saparsa | feinnemā: şüphesiz | yeDillu: sapar | ǎleyhā: kendi aleyhine | ve lā: ve | teziru: taşımaz | vāziratun: hiçbir günahkar | vizra: günah yükünü | uḣrā: başkasının | ve mā: ve | kunnā: değiliz | muǎƶƶibīne: biz azab edecek | Hattā: sürece | neb'ǎṧe: göndermedikçe | rasūlen: elçi |
Kırık Meal (Transcript) : |MN: kim | EHTD̃: hihayeti seçerse | FÎNME: şüphesiz | YHTD̃Y: seçmiş olur | LNFSH: kendisi için | VMN: ve kim | ŽL: saparsa | FÎNME: şüphesiz | YŽL: sapar | ALYHE: kendi aleyhine | VLE: ve | TZR: taşımaz | VEZRT: hiçbir günahkar | VZR: günah yükünü | ÊḢR: başkasının | VME: ve | KNE: değiliz | MAZ̃BYN: biz azab edecek | ḪT: sürece | NBAS̃: göndermedikçe | RSVLE: elçi |
Abdulbaki Gölpınarlı : Kim doğru yolu bulursa ancak kendisi için bulmuştur ve kim doğru yoldan sapmışsa kendisini sapıtmıştır ve kimse, bir başkasının yükünü yüklenmez ve biz, peygamber göndermedikçe hiçbir topluluğu azaplandırmayız.
Abdullah Aydın : Kim doğru yolda giderse ancak kendi lehinde yola gitmiş, kim doğru yoldan sapmışsa ancak kendi aleyhine sapmıştır. Kimse kimsenin günahını yüklenmez. Biz, bir Peygamber göndermedikçe kimseye azap etmeyiz.
Adem Uğur : Kim hidayet yolunu seçerse, bunu ancak kendi iyiliği için seçmiş olur; kim de doğruluktan saparsa, kendi zararına sapmış olur. Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü üslenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe (kimseye) azap edecek değiliz.
Ahmed Hulusi : Kim hakikate ererse sadece kendinedir bu doğru yolu bulmuş oluşu; kim de saparsa (hakikatten) yalnızca kendi nefsi aleyhine sapmış olur! Hiç kimse, bir başkasının yaptığı yanlışların yükünü taşımaz! Biz bir Rasûl oluşturup (bâ's edip) onunla uyarmadıkça azap yaşatmayız!. .
Ahmet Davudoğlu : Kim doğru yolda giderse sırf kendi lehine gider. Kim de sapıklık ederse, ancak kendi aleyhine eder. Hiç bir suçlu başkasının günah yükünü yüklenmez. Biz, peygamber göndermedikçe kimseye azap edici değiliz.
Ahmet Tekin : Kim hidayeti tercih eder, İslâm’da sebat ederse, sadece kendi iyiliği, kurtuluşu için hak yola girmiş, İslâmî hayatı yaşamış olur. Kim de başına buyruk hareket ederek hak yoldan uzaklaşır, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih ederse, yalnızca kendi felâketini hazırlamış, kendisi zarara, ziyana uğramış olur. Hiçbir günahkâr, günah yüklü, suçlu bir kişi, başkasının günahının suçunun cezasını çekmez. Biz, tebliğ ile görevli, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere bir Rasul göndermedikçe kimseye azap edecek değiliz.
Ahmet Varol : Kim hidayete ererse kendi nefsi için hidayete erer. Kim de sapıtırsa yalnız kendi aleyhine sapıtır. Hiç bir günahkar başkasının günah yükünü taşımaz. Biz peygamber göndermedikçe azap edecek değiliz.
Ali Arslan : Kim hidayet yolunu seçerse, bunu ancak kendisi için seçmiş olur.
Ali Bulaç : Kim hidayete ererse, kendi nefsi için hidayete erer; kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiç bir günahkar, bir başkasının günah yükünü yüklenmez. Biz, bir elçi gönderinceye kadar (hiç bir topluma) azab edecek değiliz.
Ali Fikri Yavuz : Kim doğru yolda giderse ancak kendisi için doğru yolda bulunur (Sevab kendisinedir). Kim de sapıklık ederse, yalnız kendi aleyhine sapıklık eder (cezasını çeker). Hiç bir günâhkâr da başkasının günahını taşımaz. Bir de biz, bir Peygamber göndermedikçe azab etmeyiz.
Arif Pamuk : Kim doğru yolu bulup seçerse, onu ancak kendi lehine bulup seçmiş olur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapmış olur. Hiçbir günahkar, diğer bir günahkarın günahını yüklenemez. Ve biz bir peygamber göndermedikçe azâb edici de değiliz.
Ayntabî Mehmet Efendi : Kim doğru yolu bulursa, onu ancak, kendi faydasına bulmuş olur. Kim de saparsa, o da yalnız, kendi zararına sapmış olur. Hiç bir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. Biz, bir Resûl gönderinceye kadar, hiçbir ümmete azâb edici değiliz.
Bahaeddin Sağlam : Kim doğru yolu bulursa, o kendisi için doğru yolu bulmuştur.
Bekir Sadak : Kim dogru yola gelirse ancak kendi lehine yola gelmis ve kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmistir. Kimse kimsenin gunahini cekmez. Biz peygamber gondermedikce kimseye azabetmeyiz.
Bir Heyet : Kim hidayet yolunu seçerse, bunu ancak kendi iyiliği için seçmiştir.
Celal Yıldırım : Kim doğru yolu bulup seçerse, onu ancak kendi lehine bulup seçer. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapmış olur. Hiçbir günahkâr diğer bir günahkârın günahını yüklenmez. Ve biz bir peygamber göndermedikçe azâb ediciler de değiliz.
Diyanet İşleri : Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi için bulmuştur; kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe azap edici değiliz.
Diyanet İşleri (eski) : Kim doğru yola gelirse ancak kendi lehine yola gelmiş ve kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmıştır. Kimse kimsenin günahını çekmez. Biz peygamber göndermedikçe kimseye azabetmeyiz.
Diyanet Vakfi : Kim hidayet yolunu seçerse, bunu ancak kendi iyiliği için seçmiş olur; kim de doğruluktan saparsa, kendi zararına sapmış olur. Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü üstlenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe (kimseye) azap edecek değiliz.
Diyanet Vakfı (1993) : Kim hidayet yolunu seçerse, bunu ancak kendi iyiliği için seçmiş olur.
Edip Yüksel : Kim doğru yola gelirse kendisi için yola gelmiş bulunur. Kim saparsa kendi aleyhine sapar. Hiçkimse başkasının yükünü çekmez. Biz bir elçi göndermeden hiç kimseyi cezalandırmayız
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Kim doğru yola gelirse sırf kendi iyiliği için gelir. Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Hiçbir günahkar başkasının günah yükünü çekmez. Biz bir Peygamber göndermedikçe, hiç kimseye azab edecek değiliz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Kim doğru yola giderse, sırf kendi iyiliği için gider; kim de sapıklık ederse, ancak kendi aleyhine eder; Hiçbir günahkar başkasının günahını yüklenmez! Biz bir peygamber göndermedikçe azap da etmeyiz.
Elmalılı Hamdi Yazır : Kim doğru giderse sırf kendi lehine gider, kim de sapıklık ederse ancak aleyhine eder ve hiç bir vizir çeken diğerinin vizrini çekmez, biz bir Resul göndericiye kadar ta'zib de etmeyiz
Fizilal-il Kuran : Kim doğru yolu izlerse kendisi için izler. Kim doğru yoldan saparsa kendi zararına sapıtmış olur. Hiç kimse bir başkasının günah yükünü taşımaz. Bir peygamber göndermedikçe hiç kimseyi azaba çarptırmayız.
Gültekin Onan : Kim hidayete ererse, kendi nefsi için hidayete erer, kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiç bir günahkar, bir başkasının günah yükünü yüklenmez. Biz, bir elçi gönderinceye kadar (hiç bir topluma) azab edecek değiliz.
Hakkı Yılmaz : Kim, kılavuzlanan doğru yolu bulursa, sırf kendi iyiliği için kılavuzlanan doğru yolu bulmuştur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapmış olur. Ve hiçbir yük taşıyıcı başkasının yükünü çekmez. Ve Biz, bir peygamber göndermedikçe, azap ediciler olmadık.
Hasan Basri Çantay : Kim doğru yolu bulursa, o doğru yolu ancak kendi fâidesine bulmuş olur. Kim de sapıklık ederse o da yalınız kendi aleyhine sapmış olur. Hiç bir günahkâr başkasının günâh yükünü yüklenmez. Biz bir resul gönderinceye kadar (hiç bir kimseye ve kavme) azâb ediciler değiliz.
Hasan Tahsin Feyizli : Kim doğru yola gelirse, ancak kendisi için doğru yola gelmiştir.
Hayrat Neşriyat : Kim hidâyete ererse, artık ancak kendisi için hidâyete ermiş olur. Kim de dalâlete düşerse, o takdirde ancak kendi aleyhine dalâlete düşmüş olur. Hem hiçbir günahkâr, başkasının günâhını yüklenmez. (Biz) bir peygamber göndermedikçe (kimseye) azâb ediciler değiliz.
Hüseyin Atay, Yaşar Kutluay : Kim doğru yola gelirse ancak kendi lehine yola gelmiştir.
Hüseyin Kaleli : “Kim hidâyete erdi ise, ancak kendisi için hidâyete erer. Kim de sapıttı ise, yine ancak kendi aleyhine sapıtır. Bir günahkar da başkasının günahını taşımaz. Bir peygamber göndermedikçe de azap edenler değiliz.”
İbni Kesir : Kim, hidayete ererse; kendi nefsi için hidayete ermiş olur. Kim de dalalete düşerse; kendi nefsi aleyhine dalalete düşmüş olur. Hiç kimse başkasının yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe azab ediciler değiliz.
İskender Evrenosoğlu : Kim hidayete erdiyse, sadece kendi nefsi için (nefsini tezkiye ettiği için) hidayete erer. Öyleyse kim dalâlette ise sorumluluğu sadece kendi üzerinde olarak dalâlette kalır. Yük taşıyan (günahı yüklenen) bir kimse, bir başkasının yükünü (günahını) yüklenmez. Ve Biz, bir resûl göndermedikçe azap edici olmadık.
İsmail Mutlu, Şaban Döğen : Doğru yolda giden kendi lehine bir yol bulmuştur. Doğru yoldan sapanda kendi aleyhinde sapmıştır. Hiçbir günahkar başkalarının günahını yüklenmez. Peygamber göndermedikçe de Biz kimseye azap edici değiliz.
Muhammed Esed : Her kim ki doğru yolu izlemeyi seçerse, bunu kendi iyiliği için yapmış olacaktır. Ve her kim ki yoldan saparsa, bu kendi kötülüğüne olacaktır; kimse kimsenin yükünü taşıyacak değildir. Ayrıca, Biz, (kendilerine) bir elçi göndermeden (yaptığı haksızlıklardan ötürü hiçbir topluma) azap etmeyiz.
Mustafa İslamoğlu : Kim doğru yola yönelirse, iyi bilsin ki o sadece kendisi lehine yönelmiş olacaktır; kim de saparsa, unutmasın ki o da yalnızca kendi aleyhine sapmış olacaktır: zira hiç kimse bir başkasının sorumluluğunu taşımaz; üstelik Biz, bir elçi gönderinceye kadar asla (bir toplumu) azaba sürüklememişizdir.
Nedim Yılmaz : Kim doğru yola girerse sadece kendisi için doğru yola girmiş olur. Kim de yoldan saparsa sadece kendi aleyhine yoldan sapmış olur. Hiçbir günahkâr diğerinin günahını yüklenmez. Biz bir peygamber göndermedikçe asla azap etmeyiz.
Ömer Nasuhi Bilmen : Kim doğru yola giderse ancak kendisi için doğru yola gitmiş olur ve her kim sapıtırsa ancak kendi aleyhine olarak sapıtmış bulunur. Ve bir günahkar kimse başkasının günahını yüklenmez ve Biz bir resûl gönderinceye kadar azap ediciler olmadık.
Ömer Öngüt : Kim yola gelirse kendi iyiliği için yola gelmiş olur. Kim de doğruluktan saparsa kendi zararına sapmış olur. Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez. Biz bir peygamber göndermedikçe kimseye azap etmeyiz.
Ömer Rıza Doğrul : Her kim doğru yolu bulursa kendi öz canı için doğrulmuş olur. Her kim saparsa, gene kendi öz canının (zararına) sapmış olur. Hiçbir günahkâr bir başkasının yükünü taşıyamaz. Biz peygamber göndermedikçe hiçbir kavmi azaba uğratmayız.
Şaban Piriş : Doğru yola giren kimse ancak kendisi için girmiş olur. Sapan kimsenin de sapıklığı ancak kendi aleyhinedir. Hiç bir günahkar bir başkasının günahını yüklenmez. Biz, elçi göndermedikçe azap etmeyiz.
Suat Yıldırım : Kim doğru yolu seçerse, kendisi için seçmiş olur; kim de doğru yoldan saparsa, kendi aleyhinde sapmış olur. Hiçbir kimse başkasının günah yükünü taşımaz. Biz peygamber göndermediğimiz hiçbir halkı cezalandırmayız.
Süleyman Ateş : Kim yola gelirse kendisi için yola gelmiş olur, kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiçbir günâhkâr, başkasının günâh yükünü taşımaz. Biz elçi göndermedikçe azâb edecek değiliz.
Talat Koçyiğit : Kim Hak yola girerse, kendisi için girmiş olur.
Tefhim-ul Kuran : Kim hidayete ererse, kendi nefsi için hidayete erer; kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiç bir günahkâr, bir başkasının günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber gönderinceye kadar (hiç bir topluma) azab edecek değiliz.
Ümit Şimşek : Doğru yolu bulan, kendisi için bulmuştur. Yoldan sapan da kendi aleyhine sapar. Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. Ve Biz peygamber göndermedikçe kimseye azap etmeyiz.
Yaşar Nuri Öztürk : Kim yola gelirse kendisi için yola gelmiş olur. Sapıtan da kendi aleyhine sapıtmış olur. Hiçbir günahkâr, bir başka günahkârın yükünü taşımaz. Ve biz, bir resul göndermedikçe azap edici değiliz.
Ziya Kazıcı, Necip Taylan : Hidayete eren ancak kendi faidesine hidayete ermiş olur.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}