» 28 / Kasas  18:

Kuran Sırası: 28
İniş Sırası: 49
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88

 » 28 / Kasas  Suresi: 18
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَأَصْبَحَ (FÊṦBḪ) = feeSbeHa : sabahladı
2. فِي (FY) = fī :
3. الْمَدِينَةِ (ELMD̃YNT) = l-medīneti : şehirde
4. خَائِفًا (ḢEÙFE) = ḣāifen : korku içinde
5. يَتَرَقَّبُ (YTRGB) = yeteraḳḳabu : gözetleyerek
6. فَإِذَا (FÎZ̃E) = feiƶā : bir de baktı ki
7. الَّذِي (ELZ̃Y) = lleƶī :
8. اسْتَنْصَرَهُ (ESTNṦRH) = stenSarahu : kendisinden yardım isteyen
9. بِالْأَمْسِ (BELÊMS) = bil-emsi : dün
10. يَسْتَصْرِخُهُ (YSTṦRḢH) = yesteSriḣuhu : yine feryadediyor
11. قَالَ (GEL) = ḳāle : dedi
12. لَهُ (LH) = lehu : ona
13. مُوسَىٰ (MVS) = mūsā : Musa
14. إِنَّكَ (ÎNK) = inneke : gerçekten sen
15. لَغَوِيٌّ (LĞVY) = leğaviyyun : bir azgınsın
16. مُبِينٌ (MBYN) = mubīnun : belli ki
sabahladı | | şehirde | korku içinde | gözetleyerek | bir de baktı ki | | kendisinden yardım isteyen | dün | yine feryadediyor | dedi | ona | Musa | gerçekten sen | bir azgınsın | belli ki |

[ṦBḪ] [] [MD̃N] [ḢVF] [RGB] [] [] [NṦR] [] [ṦRḢ] [GVL] [] [] [] [ĞVY] [BYN]
FÊṦBḪ FY ELMD̃YNT ḢEÙFE YTRGB FÎZ̃E ELZ̃Y ESTNṦRH BELÊMS YSTṦRḢH GEL LH MVS ÎNK LĞVY MBYN

feeSbeHa l-medīneti ḣāifen yeteraḳḳabu feiƶā lleƶī stenSarahu bil-emsi yesteSriḣuhu ḳāle lehu mūsā inneke leğaviyyun mubīnun
فأصبح في المدينة خائفا يترقب فإذا الذي استنصره بالأمس يستصرخه قال له موسى إنك لغوي مبين

 » 28 / Kasas  Suresi: 18
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فأصبح ص ب ح | ṦBḪ FÊṦBḪ feeSbeHa sabahladı In the morning he was
في | FY in
المدينة م د ن | MD̃N ELMD̃YNT l-medīneti şehirde the city
خائفا خ و ف | ḢVF ḢEÙFE ḣāifen korku içinde fearful
يترقب ر ق ب | RGB YTRGB yeteraḳḳabu gözetleyerek (and) was vigilant,
فإذا | FÎZ̃E feiƶā bir de baktı ki when behold!
الذي | ELZ̃Y lleƶī The one who
استنصره ن ص ر | NṦR ESTNṦRH stenSarahu kendisinden yardım isteyen sought his help
بالأمس | BELÊMS bil-emsi dün the previous day
يستصرخه ص ر خ | ṦRḢ YSTṦRḢH yesteSriḣuhu yine feryadediyor cried out to him for help.
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi Said
له | LH lehu ona to him
موسى | MVS mūsā Musa Musa,
إنك | ÎNK inneke gerçekten sen """Indeed, you"
لغوي غ و ي | ĞVY LĞVY leğaviyyun bir azgınsın (are) surely a deviator
مبين ب ي ن | BYN MBYN mubīnun belli ki "clear."""

28:18 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

sabahladı | | şehirde | korku içinde | gözetleyerek | bir de baktı ki | | kendisinden yardım isteyen | dün | yine feryadediyor | dedi | ona | Musa | gerçekten sen | bir azgınsın | belli ki |

[ṦBḪ] [] [MD̃N] [ḢVF] [RGB] [] [] [NṦR] [] [ṦRḢ] [GVL] [] [] [] [ĞVY] [BYN]
FÊṦBḪ FY ELMD̃YNT ḢEÙFE YTRGB FÎZ̃E ELZ̃Y ESTNṦRH BELÊMS YSTṦRḢH GEL LH MVS ÎNK LĞVY MBYN

feeSbeHa l-medīneti ḣāifen yeteraḳḳabu feiƶā lleƶī stenSarahu bil-emsi yesteSriḣuhu ḳāle lehu mūsā inneke leğaviyyun mubīnun
فأصبح في المدينة خائفا يترقب فإذا الذي استنصره بالأمس يستصرخه قال له موسى إنك لغوي مبين

[ص ب ح] [] [م د ن] [خ و ف] [ر ق ب] [] [] [ن ص ر] [] [ص ر خ] [ق و ل] [] [] [] [غ و ي] [ب ي ن]

 » 28 / Kasas  Suresi: 18
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فأصبح ص ب ح | ṦBḪ FÊṦBḪ feeSbeHa sabahladı In the morning he was
Fe,,Sad,Be,Ha,
80,,90,2,8,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
الفاء استئنافية
فعل ماض من اخوات «كان»
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
المدينة م د ن | MD̃N ELMD̃YNT l-medīneti şehirde the city
Elif,Lam,Mim,Dal,Ye,Nun,Te merbuta,
1,30,40,4,10,50,400,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
خائفا خ و ف | ḢVF ḢEÙFE ḣāifen korku içinde fearful
Hı,Elif,,Fe,Elif,
600,1,,80,1,
N – accusative masculine indefinite active participle
اسم منصوب
يترقب ر ق ب | RGB YTRGB yeteraḳḳabu gözetleyerek (and) was vigilant,
Ye,Te,Re,Gaf,Be,
10,400,200,100,2,
V – 3rd person masculine singular (form V) imperfect verb
فعل مضارع
فإذا | FÎZ̃E feiƶā bir de baktı ki when behold!
Fe,,Zel,Elif,
80,,700,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الفاء استئنافية
ظرف زمان
الذي | ELZ̃Y lleƶī The one who
Elif,Lam,Zel,Ye,
1,30,700,10,
REL – masculine singular relative pronoun
اسم موصول
استنصره ن ص ر | NṦR ESTNṦRH stenSarahu kendisinden yardım isteyen sought his help
Elif,Sin,Te,Nun,Sad,Re,He,
1,60,400,50,90,200,5,
V – 3rd person masculine singular (form X) perfect verb
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل ماض والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بالأمس | BELÊMS bil-emsi dün the previous day
Be,Elif,Lam,,Mim,Sin,
2,1,30,,40,60,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
يستصرخه ص ر خ | ṦRḢ YSTṦRḢH yesteSriḣuhu yine feryadediyor cried out to him for help.
Ye,Sin,Te,Sad,Re,Hı,He,
10,60,400,90,200,600,5,
V – 3rd person masculine singular (form X) imperfect verb
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل مضارع والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi Said
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
له | LH lehu ona to him
Lam,He,
30,5,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
موسى | MVS mūsā Musa Musa,
Mim,Vav,Sin,,
40,6,60,,
"PN – nominative masculine proper noun → Musa"
اسم علم مرفوع
إنك | ÎNK inneke gerçekten sen """Indeed, you"
,Nun,Kef,
,50,20,
ACC – accusative particle
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
حرف نصب والكاف ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
لغوي غ و ي | ĞVY LĞVY leğaviyyun bir azgınsın (are) surely a deviator
Lam,Ğayn,Vav,Ye,
30,1000,6,10,
EMPH – emphatic prefix lām
N – nominative masculine indefinite noun
اللام لام التوكيد
اسم مرفوع
مبين ب ي ن | BYN MBYN mubīnun belli ki "clear."""
Mim,Be,Ye,Nun,
40,2,10,50,
N – nominative masculine indefinite (form IV) active participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَأَصْبَحَ: sabahladı | فِي: | الْمَدِينَةِ: şehirde | خَائِفًا: korku içinde | يَتَرَقَّبُ: gözetleyerek | فَإِذَا: bir de baktı ki | الَّذِي: | اسْتَنْصَرَهُ: kendisinden yardım isteyen | بِالْأَمْسِ: dün | يَسْتَصْرِخُهُ: yine feryadediyor | قَالَ: dedi | لَهُ: ona | مُوسَىٰ: Musa | إِنَّكَ: gerçekten sen | لَغَوِيٌّ: bir azgınsın | مُبِينٌ: belli ki |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فأصبح FÊṦBḪ sabahladı | في FY | المدينة ELMD̃YNT şehirde | خائفا ḢEÙFE korku içinde | يترقب YTRGB gözetleyerek | فإذا FÎZ̃E bir de baktı ki | الذي ELZ̃Y | استنصره ESTNṦRH kendisinden yardım isteyen | بالأمس BELÊMS dün | يستصرخه YSTṦRḢH yine feryadediyor | قال GEL dedi | له LH ona | موسى MWS Musa | إنك ÎNK gerçekten sen | لغوي LĞWY bir azgınsın | مبين MBYN belli ki |
Kırık Meal (Okunuş) : |feeSbeHa: sabahladı | : | l-medīneti: şehirde | ḣāifen: korku içinde | yeteraḳḳabu: gözetleyerek | feiƶā: bir de baktı ki | lleƶī: | stenSarahu: kendisinden yardım isteyen | bil-emsi: dün | yesteSriḣuhu: yine feryadediyor | ḳāle: dedi | lehu: ona | mūsā: Musa | inneke: gerçekten sen | leğaviyyun: bir azgınsın | mubīnun: belli ki |
Kırık Meal (Transcript) : |FÊṦBḪ: sabahladı | FY: | ELMD̃YNT: şehirde | ḢEÙFE: korku içinde | YTRGB: gözetleyerek | FÎZ̃E: bir de baktı ki | ELZ̃Y: | ESTNṦRH: kendisinden yardım isteyen | BELÊMS: dün | YSTṦRḢH: yine feryadediyor | GEL: dedi | LH: ona | MVS: Musa | ÎNK: gerçekten sen | LĞVY: bir azgınsın | MBYN: belli ki |
Abdulbaki Gölpınarlı : Korkarak, gözleyip bekleyerek şehirde sabahladı, derken dün kendisinden yardım isteyen, gene birisiyle çekişmedeydi ve gene kendisinden yardım istedi. Mûsâ da ona, şüphe yok ki dedi sen, apaçık bir azgınsın.
Adem Uğur : Şehirde korku içinde, (etrafı) gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kimse, feryat ederek yine ondan imdat istiyor. Musa ona (yardım isteyene) dedi ki: Doğrusu sen, besbelli bir azgınsın!
Ahmed Hulusi : (Musa) şehirde (etrafı) gözetleyerek korku içinde sabahladı. . . Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen (yine) Ona feryat ediyor. . . Musa ona dedi ki: "Muhakkak ki sen apaçık bir azgınsın!"
Ahmet Tekin : Şehirde korku içinde etrafı gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kimse, feryad ederek yine kendisinden yardım istiyor. Bu sefer Mûsâ ona: 'Anlaşılıyor ki, sen, besbelli bir azgınsın' dedi.
Ahmet Varol : Bunun üzerine şehirde korkuyla etrafı gözleyerek sabahladı. Bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen kişi (yine yardım etmesi için) ona bağırıyor. Musa ona: 'Doğrusu sen apaçık azgın birisin' dedi.
Ali Bulaç : Böylece şehirde korku içinde (çevreyi) gözetleyerek sabahladı. Derken, bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen (kişi, bugün de) kendisine yardım için bağırıyor. Musa, ona dedi ki: "Sen açıkca bir azgınsın."
Ali Fikri Yavuz : Böylece (Kıptî’yi öldürdüğü) şehirde (yakalanmasından) korkarak sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım istiyen (adam yine başka bir Kıptî’ye karşı) ondan yardım istiyor! Mûsa, ona şöyle dedi: “- Muhakkak sen besbelli bir azgınsın.”
Bekir Sadak : sehirde, korku icinde etrafi gozetip dolasarak sabahladi. Dun kendisinden yardim isteyen kimse bagirarak ondan yine yardim istiyordu. Musa ona: «Dogrusu sen besbelli bir azginsin» dedi.
Celal Yıldırım : Bu sebeple Musâ, şehirde korkarak etrafı gözetip sabahladı, derken bir de ne görsün, daha dün kendisinden yardım isteyen adam yine feryâd edip yardım isteğinde bulunuyor ! Musâ ona: «Sen cidden açıkça ortada (dönüp dolaşan) bir azgınsın !» dedi.
Diyanet İşleri : Korkarak, etrafı gözetleyerek şehirde sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen yine feryat ederek ondan yardım istiyordu. Mûsâ da ona, “Belli ki sen azgın bir kimsesin” dedi.
Diyanet İşleri (eski) : Şehirde, korku içinde etrafı gözetip dolaşarak sabahladı. Dün kendisinden yardım isteyen kimse bağırarak ondan yine yardım istiyordu. Musa ona: 'Doğrusu sen besbelli bir azgınsın' dedi.
Diyanet Vakfi : Şehirde korku içinde, (etrafı) gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kimse, feryat ederek yine ondan imdat istiyor. Musa ona (yardım isteyene) dedi ki: Doğrusu sen, besbelli bir azgınsın!
Edip Yüksel : Korku içinde, etrafı kollayarak şehirde sabahladı. Kendisinden dün yardım istemiş olan adam, feryad ederek yine kendisinden yardım istiyordu. Musa ona, 'Belli ki sen bir belalısın,' dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Şehirde korku içinde, (etrafı) gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kimse feryad ederek yine ondan imdat istiyor. Musa ona dedi ki: «Doğrusu sen, besbelli bir azgınsın!»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Derken şehirde korku içinde çevreyi gözetleyerek sabahladı ve birden dün kendisinden yardım isteyenin yine feryad ettiğini gördü ve Musa ona: «Besbelli sen bir yaramazsın!» dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Derken şehirde korku içinde sabahı etti gözetiyordu, baktı ki dün kendisinden yardım istiyen ona yine feryad ediyor, Musâ ona besbelli sen yaramazsın dedi
Fizilal-il Kuran : Şehirde korku içinde etrafı gözetleyerek sabahladı. Dün kendisinden yardım isteyen kişi bağırarak yine ondan yardım istiyordu. Musa ona; «Besbelli sen bir azgınsın.» dedi.
Gültekin Onan : Böylece şehirde korku içinde (çevreyi) gözetleyerek sabahladı. Derken, bir de baktı ki dün kendisinden yardım isteyen (kişi bugün de) kendisine yardım için bağırıyor. Musa, ona dedi ki: "Sen açıkca bir azgınsın."
Hakkı Yılmaz : Sonra da Mûsâ, şehirde korku içinde, etrafı kontrol ederek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kimse, feryat ederek o'ndan yardım istiyor. Mûsâ ona: “Şüphesiz sen, apaçık bir azgınsın!” dedi.
Hasan Basri Çantay : Hulâsa şehirde korkarak (ve başına gelecek aakıbete) intizaar ederek sabahladı. Bir de ne görsün: Dün kendisinden imdâd isteyen (adam yine) ona feryâd (ve ondan istimdâd) ediyor! Musa ona dedi ki: «Sen hakıykat apâşikâr bir azgınsın».
Hayrat Neşriyat : Böylece korku içinde kalan bir kimse olarak (ve etrâfı) gözetleyerek şehirde sabahladı; bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen o kimse, (bu sefer başka birkıbtîye karşı) kendisinden (yine) imdâd istiyor! Mûsâ ona: 'Doğrusu sen gerçekten apaçık bir azgınsın!' dedi.
İbni Kesir : Şehirde korku içinde etrafı gözetleyerek sabahladı. Bir de baktı ki dün, kendisinden yardım isteyen kimse bağırarak ondan yine yardım istiyordu. Musa ona dedi ki: Doğrusu sen, besbelli bir azgınsın.
İskender Evrenosoğlu : Böylece şehirde (etrafı) gözleyerek sabahladı. Fakat dün yardım isteyen kişi ondan (tekrar) yardım istediği zaman (Musa A.S) ona: "Muhakkak ki sen, apaçık azgınsın." dedi.
Muhammed Esed : Böylece, ertesi sabah, korku içinde çevresini gözetleyerek yine şehirde dolaşıyordu; bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen adam (yine) o'nu (yardımına) çağırmıyor mu! Musa, (bu sefer) ona: "Sen gerçekten apaçık bir azgınmışsın!" dedi.
Ömer Nasuhi Bilmen : Derken şehirde korkarak, intizar ederek sabahladı. Bir de gördü ki, kendisinden dünkü gün imdat isteyen yine (kendisine feryat ediyor, kendisinden imdat bekliyor). Mûsa ona dedi ki: «Şüphe yok sen elbette apaçık bir azgınsın.»
Ömer Öngüt : Şehirde korku içinde etrafı gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün! Dün kendisinden yardım isteyen kimse bağırarak yine ondan yardım istiyor. Musa ona dedi ki: “Belli ki sen bir azgınsın!”
Şaban Piriş : Şehirde korku içinde, etrafı gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün dün kendisinden yardım isteyen adam, yine feryat edip, yardım istiyordu. Musa ona: -Sen, azgının birisin, dedi.
Suat Yıldırım : Sabaha kadar endişe içinde, etrafı kontrol ederek geceyi geçirdi. Sabahleyin, bir de baktı ki dün kendisinden yardım isteyen soydaşı, yine Musa’yı imdadına çağırıyor. Mûsa ona: "Belli ki sen azgının tekisin!" dedi.
Süleyman Ateş : Şehirde korku içinde (sonucu) gözetleyerek sabahladı. Bir de baktı ki dün kendisinden yardım isteyen (İsrâil oğlu), yine kendisine feryâded(ip yardım ist)iyor. Mûsâ, ona: "Belli ki sen bir azgınsın!" dedi.
Tefhim-ul Kuran : Böylece şehirde korku içinde (çevreyi) gözetleyerek sabahladı. Derken, bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen (kişi, bugün de) kendisine yardım için bağırıyor. Musa, ona dedi ki: «Sen gerçekten açıkça bir azgınsın.»
Ümit Şimşek : Şehirde etrafı gözetleyerek korku içinde sabahladı. Sonra bir de baktı ki, akşam kendisinden yardım isteyen kişi yine onu yardıma çağırıyor. Musa ona 'Sen açıkçası azgının birisin' dedi.
Yaşar Nuri Öztürk : Kentte, korku içinde sabahladı, göz kulak kesiliyordu. Bir de baktı ki, dün ondan yardım isteyen adam yine onu yardıma çağırıyor. Mûsa ona dedi ki: "Anlaşıldı, sen, tam azmış bir adamsın."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}