» 10 / Yûnus  11:

Kuran Sırası: 10
İniş Sırası: 51
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109

 » 10 / Yûnus  Suresi: 11
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلَوْ (VLV) = velev : ve eğer
2. يُعَجِّلُ (YACL) = yuǎccilu : acele verseydi
3. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
4. لِلنَّاسِ (LLNES) = linnāsi : insanlara
5. الشَّرَّ (ELŞR) = ş-şerra : kötülüğü
6. اسْتِعْجَالَهُمْ (ESTACELHM) = stiǎ'cālehum : acele istemeleri gibi
7. بِالْخَيْرِ (BELḢYR) = bil-ḣayri : iyiliği
8. لَقُضِيَ (LGŽY) = leḳuDiye : hemen bitmiş olurdu
9. إِلَيْهِمْ (ÎLYHM) = ileyhim : onların
10. أَجَلُهُمْ (ÊCLHM) = eceluhum : süreleri
11. فَنَذَرُ (FNZ̃R) = feneƶeru : böyle bırakırız
12. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseleri
13. لَا (LE) = lā :
14. يَرْجُونَ (YRCVN) = yercūne : ummayanları
15. لِقَاءَنَا (LGEÙNE) = liḳā'enā : bize kavuşmayı
16. فِي (FY) = fī :
17. طُغْيَانِهِمْ (ŦĞYENHM) = Tuğyānihim : taşkınlıkları içinde
18. يَعْمَهُونَ (YAMHVN) = yeǎ'mehūne : bocalar bir halde
ve eğer | acele verseydi | Allah | insanlara | kötülüğü | acele istemeleri gibi | iyiliği | hemen bitmiş olurdu | onların | süreleri | böyle bırakırız | kimseleri | | ummayanları | bize kavuşmayı | | taşkınlıkları içinde | bocalar bir halde |

[] [ACL] [] [NVS] [ŞRR] [ACL] [ḢYR] [GŽY] [] [ECL] [VZ̃R] [] [] [RCV] [LGY] [] [ŦĞY] [AMH]
VLV YACL ELLH LLNES ELŞR ESTACELHM BELḢYR LGŽY ÎLYHM ÊCLHM FNZ̃R ELZ̃YN LE YRCVN LGEÙNE FY ŦĞYENHM YAMHVN

velev yuǎccilu llahu linnāsi ş-şerra stiǎ'cālehum bil-ḣayri leḳuDiye ileyhim eceluhum feneƶeru elleƶīne yercūne liḳā'enā Tuğyānihim yeǎ'mehūne
ولو يعجل الله للناس الشر استعجالهم بالخير لقضي إليهم أجلهم فنذر الذين لا يرجون لقاءنا في طغيانهم يعمهون

 » 10 / Yûnus  Suresi: 11
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولو | VLV velev ve eğer And if
يعجل ع ج ل | ACL YACL yuǎccilu acele verseydi hastens
الله | ELLH llahu Allah (by) Allah
للناس ن و س | NVS LLNES linnāsi insanlara for the mankind
الشر ش ر ر | ŞRR ELŞR ş-şerra kötülüğü the evil,
استعجالهم ع ج ل | ACL ESTACELHM stiǎ'cālehum acele istemeleri gibi (as) He hastens for them
بالخير خ ي ر | ḢYR BELḢYR bil-ḣayri iyiliği the good,
لقضي ق ض ي | GŽY LGŽY leḳuDiye hemen bitmiş olurdu surely, would have been decreed
إليهم | ÎLYHM ileyhim onların for them
أجلهم ا ج ل | ECL ÊCLHM eceluhum süreleri their term.
فنذر و ذ ر | VZ̃R FNZ̃R feneƶeru böyle bırakırız But We leave
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseleri those who
لا | LE (do) not
يرجون ر ج و | RCV YRCVN yercūne ummayanları expect
لقاءنا ل ق ي | LGY LGEÙNE liḳā'enā bize kavuşmayı the meeting with Us,
في | FY in
طغيانهم ط غ ي | ŦĞY ŦĞYENHM Tuğyānihim taşkınlıkları içinde their transgression,
يعمهون ع م ه | AMH YAMHVN yeǎ'mehūne bocalar bir halde wandering blindly.

10:11 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve eğer | acele verseydi | Allah | insanlara | kötülüğü | acele istemeleri gibi | iyiliği | hemen bitmiş olurdu | onların | süreleri | böyle bırakırız | kimseleri | | ummayanları | bize kavuşmayı | | taşkınlıkları içinde | bocalar bir halde |

[] [ACL] [] [NVS] [ŞRR] [ACL] [ḢYR] [GŽY] [] [ECL] [VZ̃R] [] [] [RCV] [LGY] [] [ŦĞY] [AMH]
VLV YACL ELLH LLNES ELŞR ESTACELHM BELḢYR LGŽY ÎLYHM ÊCLHM FNZ̃R ELZ̃YN LE YRCVN LGEÙNE FY ŦĞYENHM YAMHVN

velev yuǎccilu llahu linnāsi ş-şerra stiǎ'cālehum bil-ḣayri leḳuDiye ileyhim eceluhum feneƶeru elleƶīne yercūne liḳā'enā Tuğyānihim yeǎ'mehūne
ولو يعجل الله للناس الشر استعجالهم بالخير لقضي إليهم أجلهم فنذر الذين لا يرجون لقاءنا في طغيانهم يعمهون

[] [ع ج ل] [] [ن و س] [ش ر ر] [ع ج ل] [خ ي ر] [ق ض ي] [] [ا ج ل] [و ذ ر] [] [] [ر ج و] [ل ق ي] [] [ط غ ي] [ع م ه]

 » 10 / Yûnus  Suresi: 11
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولو | VLV velev ve eğer And if
Vav,Lam,Vav,
6,30,6,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
COND – conditional particle
الواو عاطفة
حرف شرط
يعجل ع ج ل | ACL YACL yuǎccilu acele verseydi hastens
Ye,Ayn,Cim,Lam,
10,70,3,30,
V – 3rd person masculine singular (form II) imperfect verb
فعل مضارع
الله | ELLH llahu Allah (by) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
للناس ن و س | NVS LLNES linnāsi insanlara for the mankind
Lam,Lam,Nun,Elif,Sin,
30,30,50,1,60,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine plural noun
جار ومجرور
الشر ش ر ر | ŞRR ELŞR ş-şerra kötülüğü the evil,
Elif,Lam,Şın,Re,
1,30,300,200,
N – accusative masculine singular noun
اسم منصوب
استعجالهم ع ج ل | ACL ESTACELHM stiǎ'cālehum acele istemeleri gibi (as) He hastens for them
Elif,Sin,Te,Ayn,Cim,Elif,Lam,He,Mim,
1,60,400,70,3,1,30,5,40,
N – accusative masculine (form X) verbal noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بالخير خ ي ر | ḢYR BELḢYR bil-ḣayri iyiliği the good,
Be,Elif,Lam,Hı,Ye,Re,
2,1,30,600,10,200,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine singular noun
جار ومجرور
لقضي ق ض ي | GŽY LGŽY leḳuDiye hemen bitmiş olurdu surely, would have been decreed
Lam,Gaf,Dad,Ye,
30,100,800,10,
EMPH – emphatic prefix lām
V – 3rd person masculine singular passive perfect verb
اللام لام التوكيد
فعل ماض مبني للمجهول
إليهم | ÎLYHM ileyhim onların for them
,Lam,Ye,He,Mim,
,30,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
أجلهم ا ج ل | ECL ÊCLHM eceluhum süreleri their term.
,Cim,Lam,He,Mim,
,3,30,5,40,
N – nominative masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فنذر و ذ ر | VZ̃R FNZ̃R feneƶeru böyle bırakırız But We leave
Fe,Nun,Zel,Re,
80,50,700,200,
REM – prefixed resumption particle
V – 1st person plural imperfect verb
الفاء استئنافية
فعل مضارع
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseleri those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
لا | LE (do) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يرجون ر ج و | RCV YRCVN yercūne ummayanları expect
Ye,Re,Cim,Vav,Nun,
10,200,3,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
لقاءنا ل ق ي | LGY LGEÙNE liḳā'enā bize kavuşmayı the meeting with Us,
Lam,Gaf,Elif,,Nun,Elif,
30,100,1,,50,1,
N – accusative masculine (form III) verbal noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم منصوب و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
طغيانهم ط غ ي | ŦĞY ŦĞYENHM Tuğyānihim taşkınlıkları içinde their transgression,
Tı,Ğayn,Ye,Elif,Nun,He,Mim,
9,1000,10,1,50,5,40,
N – genitive masculine verbal noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
يعمهون ع م ه | AMH YAMHVN yeǎ'mehūne bocalar bir halde wandering blindly.
Ye,Ayn,Mim,He,Vav,Nun,
10,70,40,5,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلَوْ: ve eğer | يُعَجِّلُ: acele verseydi | اللَّهُ: Allah | لِلنَّاسِ: insanlara | الشَّرَّ: kötülüğü | اسْتِعْجَالَهُمْ: acele istemeleri gibi | بِالْخَيْرِ: iyiliği | لَقُضِيَ: hemen bitmiş olurdu | إِلَيْهِمْ: onların | أَجَلُهُمْ: süreleri | فَنَذَرُ: böyle bırakırız | الَّذِينَ: kimseleri | لَا: | يَرْجُونَ: ummayanları | لِقَاءَنَا: bize kavuşmayı | فِي: | طُغْيَانِهِمْ: taşkınlıkları içinde | يَعْمَهُونَ: bocalar bir halde |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولو WLW ve eğer | يعجل YACL acele verseydi | الله ELLH Allah | للناس LLNES insanlara | الشر ELŞR kötülüğü | استعجالهم ESTACELHM acele istemeleri gibi | بالخير BELḢYR iyiliği | لقضي LGŽY hemen bitmiş olurdu | إليهم ÎLYHM onların | أجلهم ÊCLHM süreleri | فنذر FNZ̃R böyle bırakırız | الذين ELZ̃YN kimseleri | لا LE | يرجون YRCWN ummayanları | لقاءنا LGEÙNE bize kavuşmayı | في FY | طغيانهم ŦĞYENHM taşkınlıkları içinde | يعمهون YAMHWN bocalar bir halde |
Kırık Meal (Okunuş) : |velev: ve eğer | yuǎccilu: acele verseydi | llahu: Allah | linnāsi: insanlara | ş-şerra: kötülüğü | stiǎ'cālehum: acele istemeleri gibi | bil-ḣayri: iyiliği | leḳuDiye: hemen bitmiş olurdu | ileyhim: onların | eceluhum: süreleri | feneƶeru: böyle bırakırız | elleƶīne: kimseleri | : | yercūne: ummayanları | liḳā'enā: bize kavuşmayı | : | Tuğyānihim: taşkınlıkları içinde | yeǎ'mehūne: bocalar bir halde |
Kırık Meal (Transcript) : |VLV: ve eğer | YACL: acele verseydi | ELLH: Allah | LLNES: insanlara | ELŞR: kötülüğü | ESTACELHM: acele istemeleri gibi | BELḢYR: iyiliği | LGŽY: hemen bitmiş olurdu | ÎLYHM: onların | ÊCLHM: süreleri | FNZ̃R: böyle bırakırız | ELZ̃YN: kimseleri | LE: | YRCVN: ummayanları | LGEÙNE: bize kavuşmayı | FY: | ŦĞYENHM: taşkınlıkları içinde | YAMHVN: bocalar bir halde |
Abdulbaki Gölpınarlı : Allah, insanların, hayrın çarçabuk oluvermesini istedikleri gibi şerri çarçabuk veriverseydi ecellerinin gelip çatmasına çoktan hükmedilmiş olurdu. Fakat biz, bize kavuşmayı ummayanları, azgınlıklarında sersem bir halde bırakırız.
Adem Uğur : Eğer Allah insanlara, hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de acele verseydi, elbette onların ecelleri bitirilmiş olurdu. Fakat bize kavuşmayı beklemeyenleri biz, azgınlıkları içinde bocalar bir halde (kendi başlarına) bırakırız.
Ahmed Hulusi : Eğer Allâh insanlara, onların hayrı dilemedeki acelelerine göre, şerri hak etmelerine cevap verseydi; onların ömürleri çoktan bitmiş olurdu! Rücu ederek hakikati olan Esmâ'nın farkındalığına ermeyeceklerini sananları, kendi taşkınlıkları içinde kör ve şaşkın, bocalar hâlde bırakırız.
Ahmet Tekin : Eğer Allah, insanların hayırla ilgili taleplerinin çabucak yerine getirilmesini istedikleri gibi, şerri de alelacele insanlara vermiş olsa idi, elbette onlara, ecellerinin, ömürlerinin erken sona erdirileceği bildirilmiş olurdu. Fakat bizim huzurumuzda hesaba çekilmeyi mükâfat ve cezayı ummayanları, biz azgınlıkları içinde kendi başlarına bocalar bir halde bırakırız.
Ahmet Varol : Allah eğer, insanların iyiliği acele istemeleri gibi onlara kötülüğü de acele verseydi süreleri hemen bitmiş olurdu. Ancak böyle, bize kavuşmayı ummayanları taşkınlıkları içinde böyle bocalar bir halde bırakırız.
Ali Bulaç : Eğer Allah, onların hayra ulaşmak için çarçabuk davrandıkları gibi, insanlara şerri de çabuklaştırsaydı, mutlaka ecellerine hüküm verilirdi. İşte bize kavuşmayı ummayanları biz böylece taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda bırakırız.
Ali Fikri Yavuz : Eğer Allah, insanlara, hayrı çarçabuk istedikleri gibi, fenalığı da hemen acele olarak verseydi, muhakkak ecelleri son bulur biterdi. Fakat karşımıza çıkıp hesap vermeyi ummayanları, azgınlıklarında bırakırız, körü körüne giderler.
Bekir Sadak : Iyiligi acele isteyen kimselere Allah fenaligi da carcabuk verseydi, sureleri hemen bitmis olurdu. Bizimle karsilasmayi ummayanlari, azginliklari icinde bocalayip dururlarken birakiriz.
Celal Yıldırım : Eğer Allah insanlara, hayrı hemen acele istedikleri gibi, şerri de onlara çabuklaştırsaydı, ecelleri hemen yerine gelip (her şey) bitmiş olurdu. Ne var ki, bize kavuşmayı arzu etmeyenleri azgınlıkları içinde bocaladıkları bir halde bırakıveririz.
Diyanet İşleri : Eğer Allah, insanlara onların hemen hayra kavuşmayı istedikleri gibi, şerri de acele verseydi, elbette onların ecellerine hükmolunurdu. İşte biz, bize kavuşmayı ummayanları, kendi azgınlıkları içinde bocalar hâlde bırakırız.
Diyanet İşleri (eski) : İyiliği acele isteyen kimselere Allah fenalığı da çarçabuk verseydi, süreleri hemen bitmiş olurdu. Bizimle karşılaşmayı ummayanları, azgınlıkları içinde bocalayıp dururlarken bırakırız.
Diyanet Vakfi : Eğer Allah insanlara, hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de acele verseydi, elbette onların ecelleri bitirilmiş olurdu. Fakat bize kavuşmayı beklemeyenleri biz, azgınlıkları içinde bocalar bir halde (kendi başlarına) bırakırız.
Edip Yüksel : İnsanların iyiliği acele istemeleri gibi, ALLAH da onlara azabı acele verse idi, süreleri bitirilmiş olurdu. Bizimle karşılaşmayı ummayanları, azgınlıkları içinde şaşkın durumda bırakırız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Eğer Allah, insanlara, hayrı çarçabuk istedikleri gibi, şerri de alelacele verseydi, onların hemen ecellerini getiriverirdi. Fakat bize kavuşmayı ummayanları kendi hallerine bırakırız da azgınlıkları içinde bocalayıp giderler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Eğer Allah, insanlara şerri, hayrın gelmesini istemekte acele ettikleri gibi, çabuklaştırsaydı, ecellerini kendilerine getiriverirdi. Fakat Bize kavuşmayı arzu etmeyenleri bırakırız, azgınlıkları içinde körü körüne giderler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Eğer Allah, insanlara şerri onların hayır ivercesine ivdikleri gibi ivecek olsa idi ecellerini kendilerine yetiriverir idi fakat likamızı arzu etmiyenleri bırakırız tuğyanlarında körkörüne giderler
Fizilal-il Kuran : Allah, insanlara iyiliği istedikleri çabuklukta kötülüğü verseydi, süreleri hemen bitirilirdi. Oysa biz, bizimle karşılaşacaklarını beklemeyenleri azgınlıkları içinde debelenmeye bırakırız.
Gültekin Onan : Eğer Tanrı, onların hayra ulaşmak için çarçabuk davrandıkları gibi, insanlara şerri de çabuklaştırsaydı, mutlaka ecellerine hüküm verilirdi. İşte bize kavuşmayı ummayanları biz böylece taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda bırakırız.
Hakkı Yılmaz : Ve eğer Allah, insanlara, onların hayrı çarçabuk istedikleri gibi, kötülüğü alelacele verseydi, onlara, kesinlikle kendi sürelerinin sonunu gerçekleştirirdi. Fakat Biz, Bize kavuşmayı ummayanları azgınlıkları içinde bocalayanlar olarak terk ederiz.
Hasan Basri Çantay : Eğer Allah, insanlara hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de alel'acele verseydi elbette onlara ecelleri hükmedilir, (hepsi helak olub gider) di. İşte biz, bize kavuşmayı ummayanları böyle azgınlıkları içinde serserî serserî dolaşmalarına meydan veriyoruz.
Hayrat Neşriyat : Eğer Allah, insanlara hayrı acele istemeleri (sebebiyle verdiği) gibi şerri de hemen verseydi, elbette onların ecellerine (çabucak) hükmedilirdi. Artık bize kavuşmayıummayanları, azgınlıkları içinde bırakırız da bocalayıp dururlar.
İbni Kesir : Eğer Allah insanlara hayrı çarçabuk istedikleri gibi, şerri de süratle verseydi, süreleri hemen bitmiş olurdu. İşte Biz, Bize kavuşmayı ummayanları böyle azgınlıkları içinde bocalamaya terkederiz.
İskender Evrenosoğlu : Ve eğer Allah onların hayrı acele istemeleri gibi insanlara şerr için acele etseydi, elbette onların ecelleri yerine getirilirdi (kaza edilirdi). Fakat (hayatta iken) Bize ulaşmayı dilemeyen kimseleri, isyanları içinde şaşkın bırakırız.
Muhammed Esed : (İmdi), eğer, onların iyilik (olarak gördükleri şeyin kendilerine) ulaşmasını aceleyle istedikleri gibi, Allah da insanlara (günahları yüzünden hak ettikleri) şerri tezelden verseydi, onların sonu çarçabuk gelmiş olurdu! Ama Biz, Bizimle ergeç karşılaşacaklarına inanmayanları o kurumlu azgınlıkları içinde körcesine bocalayıp dururlarken kendi hallerine bırakırız.
Ömer Nasuhi Bilmen : Eğer Allah Teâlâ, nâsa, hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de alelacele verecek olsa idi elbette onlara ecellerini yitirivermiş olurdu. Artık Bize kavuşmalarını ummayanları, kendi azgınlıkları içinde şaşkın bir halde bırakırız.
Ömer Öngüt : Eğer Allah, insanlara hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de acele verseydi, süreleri hemen bitmiş olurdu. Fakat biz, bize kavuşmayı ummayanları, azgınlıkları içinde şaşkın bir halde bırakırız.
Şaban Piriş : Eğer Allah, insanlara hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de çarçabuk verseydi, hemen ecellerine hükmedilirdi (helak edilirlerdi.) Bizimle buluşmayı ümit etmeyenleri azgınlıkları içinde bocalar bir halde bırakırız.
Suat Yıldırım : Eğer Allah insanların faydalarına olan şeyleri çabucak elde etmek istemelerinde verdiği gibi, müstehak oldukları şerri de çarçabuk verseydi derhal sonları gelir, helâk edilirlerdi. Fakat Biz, huzurumuza çıkmayı arzu edip ummayanları, kendi hallerine bırakırız, azgınlıkları içinde bocalar, dururlar.
Süleyman Ateş : İnsanların, hayrı acele istemeleri gibi, Allâh da onlara şerri acele verseydi, süreleri hemen bitirilmiş olurdu. Ama biz, bizimle buluşmayı ummayanları bırakırız, azgınlıkları içinde bocalar, dururlar.
Tefhim-ul Kuran : Eğer Allah, onların hayra ulaşmak için çarçabuk davrandıkları gibi, insanlara şerri de çabuklaştırsaydı, mutlaka ecellerine hüküm verilirdi. İşte bize kavuşmayı ummayanları biz böylece tuğyanları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda bırakırız.
Ümit Şimşek : İnsanların iyiliği hemen istemeleri gibi Allah onlar için kötülüğü de çabuklaştırsaydı, ecelleri başlarına geliverirdi. Oysa Bize kavuşmayı ummayanları Biz azgınlıkları içinde bırakırız da öylece bocalar dururlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah, insanlara şerri, onların hayrı acele istedikleri gibi çabucak verseydi, ecellerinin onlara ulaşmasına çoktan hükmedilmiş olurdu. Ama biz, bize kavuşmayı ummayanları kendi azgınlıkları içinde körü körüne bocalamaya bırakırız.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}