» 11 / Hûd  62:

Kuran Sırası: 11
İniş Sırası: 52
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123

 » 11 / Hûd  Suresi: 62
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قَالُوا (GELVE) = ḳālū : dediler ki
2. يَا (YE) = yā : EY/HEY/AH
3. صَالِحُ (ṦELḪ) = SāliHu : Salih
4. قَدْ (GD̃) = ḳad : doğrusu
5. كُنْتَ (KNT) = kunte : sen idin
6. فِينَا (FYNE) = fīnā : aramızda
7. مَرْجُوًّا (MRCVE) = mercuvven : ümit beslenen biri
8. قَبْلَ (GBL) = ḳable : önce
9. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : bundan
10. أَتَنْهَانَا (ÊTNHENE) = etenhānā : bizi men mi ediyorsun?
11. أَنْ (ÊN) = en :
12. نَعْبُدَ (NABD̃) = neǎ'bude : tapmaktan
13. مَا (ME) = mā :
14. يَعْبُدُ (YABD̃) = yeǎ'budu : taptıklarına
15. ابَاؤُنَا ( ËBEÙNE) = ābā'unā : babalarımızın
16. وَإِنَّنَا (VÎNNE) = ve innenā : doğrusu biz
17. لَفِي (LFY) = lefī : içindeyiz
18. شَكٍّ (ŞK) = şekkin : şüphe
19. مِمَّا (MME) = mimmā : şeyden
20. تَدْعُونَا (TD̃AVNE) = ted'ǔnā : bizi çağırdığın
21. إِلَيْهِ (ÎLYH) = ileyhi : kendisine
22. مُرِيبٍ (MRYB) = murībin : tereddütlü
dediler ki | EY/HEY/AH | Salih | doğrusu | sen idin | aramızda | ümit beslenen biri | önce | bundan | bizi men mi ediyorsun? | | tapmaktan | | taptıklarına | babalarımızın | doğrusu biz | içindeyiz | şüphe | şeyden | bizi çağırdığın | kendisine | tereddütlü |

[GVL] [Y] [ṦLḪ] [] [KVN] [] [RCV] [GBL] [] [NHY] [] [ABD̃] [] [ABD̃] [EBV] [] [] [ŞKK] [] [D̃AV] [] [RYB]
GELVE YE ṦELḪ GD̃ KNT FYNE MRCVE GBL HZ̃E ÊTNHENE ÊN NABD̃ ME YABD̃ ËBEÙNE VÎNNE LFY ŞK MME TD̃AVNE ÎLYH MRYB

ḳālū SāliHu ḳad kunte fīnā mercuvven ḳable hāƶā etenhānā en neǎ'bude yeǎ'budu ābā'unā ve innenā lefī şekkin mimmā ted'ǔnā ileyhi murībin
قالوا يا صالح قد كنت فينا مرجوا قبل هذا أتنهانا أن نعبد ما يعبد آباؤنا وإننا لفي شك مما تدعونا إليه مريب

 » 11 / Hûd  Suresi: 62
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler ki They said,
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
صالح ص ل ح | ṦLḪ ṦELḪ SāliHu Salih Salih
قد | GD̃ ḳad doğrusu Verily
كنت ك و ن | KVN KNT kunte sen idin you were
فينا | FYNE fīnā aramızda among us
مرجوا ر ج و | RCV MRCVE mercuvven ümit beslenen biri the one in whom hope was placed
قبل ق ب ل | GBL GBL ḳable önce before
هذا | HZ̃E hāƶā bundan this.
أتنهانا ن ه ي | NHY ÊTNHENE etenhānā bizi men mi ediyorsun? Do you forbid us
أن | ÊN en that
نعبد ع ب د | ABD̃ NABD̃ neǎ'bude tapmaktan we worship
ما | ME what
يعبد ع ب د | ABD̃ YABD̃ yeǎ'budu taptıklarına our forefathers worshipped?
آباؤنا ا ب و | EBV ËBEÙNE ābā'unā babalarımızın our forefathers worshipped?
وإننا | VÎNNE ve innenā doğrusu biz And indeed we
لفي | LFY lefī içindeyiz surely (are) in
شك ش ك ك | ŞKK ŞK şekkin şüphe doubt
مما | MME mimmā şeyden about what
تدعونا د ع و | D̃AV TD̃AVNE ted'ǔnā bizi çağırdığın you call us
إليه | ÎLYH ileyhi kendisine to it,
مريب ر ي ب | RYB MRYB murībin tereddütlü "suspicious."""

11:62 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

dediler ki | EY/HEY/AH | Salih | doğrusu | sen idin | aramızda | ümit beslenen biri | önce | bundan | bizi men mi ediyorsun? | | tapmaktan | | taptıklarına | babalarımızın | doğrusu biz | içindeyiz | şüphe | şeyden | bizi çağırdığın | kendisine | tereddütlü |

[GVL] [Y] [ṦLḪ] [] [KVN] [] [RCV] [GBL] [] [NHY] [] [ABD̃] [] [ABD̃] [EBV] [] [] [ŞKK] [] [D̃AV] [] [RYB]
GELVE YE ṦELḪ GD̃ KNT FYNE MRCVE GBL HZ̃E ÊTNHENE ÊN NABD̃ ME YABD̃ ËBEÙNE VÎNNE LFY ŞK MME TD̃AVNE ÎLYH MRYB

ḳālū SāliHu ḳad kunte fīnā mercuvven ḳable hāƶā etenhānā en neǎ'bude yeǎ'budu ābā'unā ve innenā lefī şekkin mimmā ted'ǔnā ileyhi murībin
قالوا يا صالح قد كنت فينا مرجوا قبل هذا أتنهانا أن نعبد ما يعبد آباؤنا وإننا لفي شك مما تدعونا إليه مريب

[ق و ل] [ ي] [ص ل ح] [] [ك و ن] [] [ر ج و] [ق ب ل] [] [ن ه ي] [] [ع ب د] [] [ع ب د] [ا ب و] [] [] [ش ك ك] [] [د ع و] [] [ر ي ب]

 » 11 / Hûd  Suresi: 62
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler ki They said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
Ye,Elif,
10,1,

صالح ص ل ح | ṦLḪ ṦELḪ SāliHu Salih Salih
Sad,Elif,Lam,Ha,
90,1,30,8,
"VOC – prefixed vocative particle ya
PN – nominative proper noun → Salih"
أداة نداء
اسم علم مرفوع
قد | GD̃ ḳad doğrusu Verily
Gaf,Dal,
100,4,
CERT – particle of certainty
حرف تحقيق
كنت ك و ن | KVN KNT kunte sen idin you were
Kef,Nun,Te,
20,50,400,
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
فينا | FYNE fīnā aramızda among us
Fe,Ye,Nun,Elif,
80,10,50,1,
P – preposition
PRON – 1st person plural object pronoun
جار ومجرور
مرجوا ر ج و | RCV MRCVE mercuvven ümit beslenen biri the one in whom hope was placed
Mim,Re,Cim,Vav,Elif,
40,200,3,6,1,
N – accusative masculine indefinite passive participle
اسم منصوب
قبل ق ب ل | GBL GBL ḳable önce before
Gaf,Be,Lam,
100,2,30,
T – accusative time adverb
ظرف زمان منصوب
هذا | HZ̃E hāƶā bundan this.
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
أتنهانا ن ه ي | NHY ÊTNHENE etenhānā bizi men mi ediyorsun? Do you forbid us
,Te,Nun,He,Elif,Nun,Elif,
,400,50,5,1,50,1,
INTG – prefixed interrogative alif
V – 2nd person masculine singular imperfect verb
PRON – 1st person plural object pronoun
الهمزة همزة استفهام
فعل مضارع و«نا» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
أن | ÊN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
نعبد ع ب د | ABD̃ NABD̃ neǎ'bude tapmaktan we worship
Nun,Ayn,Be,Dal,
50,70,2,4,
V – 1st person plural imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
ما | ME what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
يعبد ع ب د | ABD̃ YABD̃ yeǎ'budu taptıklarına our forefathers worshipped?
Ye,Ayn,Be,Dal,
10,70,2,4,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
آباؤنا ا ب و | EBV ËBEÙNE ābā'unā babalarımızın our forefathers worshipped?
,Be,Elif,,Nun,Elif,
,2,1,,50,1,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وإننا | VÎNNE ve innenā doğrusu biz And indeed we
Vav,,Nun,Nun,Elif,
6,,50,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
ACC – accusative particle
PRON – 1st person plural object pronoun
الواو عاطفة
حرف نصب و«نا» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
لفي | LFY lefī içindeyiz surely (are) in
Lam,Fe,Ye,
30,80,10,
EMPH – emphatic prefix lām
P – preposition
اللام لام التوكيد
حرف جر
شك ش ك ك | ŞKK ŞK şekkin şüphe doubt
Şın,Kef,
300,20,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
مما | MME mimmā şeyden about what
Mim,Mim,Elif,
40,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
تدعونا د ع و | D̃AV TD̃AVNE ted'ǔnā bizi çağırdığın you call us
Te,Dal,Ayn,Vav,Nun,Elif,
400,4,70,6,50,1,
V – 2nd person masculine singular imperfect verb
PRON – 1st person plural object pronoun
فعل مضارع و«نا» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إليه | ÎLYH ileyhi kendisine to it,
,Lam,Ye,He,
,30,10,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
مريب ر ي ب | RYB MRYB murībin tereddütlü "suspicious."""
Mim,Re,Ye,Be,
40,200,10,2,
N – genitive masculine indefinite (form IV) active participle
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قَالُوا: dediler ki | يَا: EY/HEY/AH | صَالِحُ: Salih | قَدْ: doğrusu | كُنْتَ: sen idin | فِينَا: aramızda | مَرْجُوًّا: ümit beslenen biri | قَبْلَ: önce | هَٰذَا: bundan | أَتَنْهَانَا: bizi men mi ediyorsun? | أَنْ: | نَعْبُدَ: tapmaktan | مَا: | يَعْبُدُ: taptıklarına | ابَاؤُنَا: babalarımızın | وَإِنَّنَا: doğrusu biz | لَفِي: içindeyiz | شَكٍّ: şüphe | مِمَّا: şeyden | تَدْعُونَا: bizi çağırdığın | إِلَيْهِ: kendisine | مُرِيبٍ: tereddütlü |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قالوا GELWE dediler ki | يا YE EY/HEY/AH | صالح ṦELḪ Salih | قد GD̃ doğrusu | كنت KNT sen idin | فينا FYNE aramızda | مرجوا MRCWE ümit beslenen biri | قبل GBL önce | هذا HZ̃E bundan | أتنهانا ÊTNHENE bizi men mi ediyorsun? | أن ÊN | نعبد NABD̃ tapmaktan | ما ME | يعبد YABD̃ taptıklarına | آباؤنا ËBEÙNE babalarımızın | وإننا WÎNNE doğrusu biz | لفي LFY içindeyiz | شك ŞK şüphe | مما MME şeyden | تدعونا TD̃AWNE bizi çağırdığın | إليه ÎLYH kendisine | مريب MRYB tereddütlü |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳālū: dediler ki | : EY/HEY/AH | SāliHu: Salih | ḳad: doğrusu | kunte: sen idin | fīnā: aramızda | mercuvven: ümit beslenen biri | ḳable: önce | hāƶā: bundan | etenhānā: bizi men mi ediyorsun? | en: | neǎ'bude: tapmaktan | : | yeǎ'budu: taptıklarına | ābā'unā: babalarımızın | ve innenā: doğrusu biz | lefī: içindeyiz | şekkin: şüphe | mimmā: şeyden | ted'ǔnā: bizi çağırdığın | ileyhi: kendisine | murībin: tereddütlü |
Kırık Meal (Transcript) : |GELVE: dediler ki | YE: EY/HEY/AH | ṦELḪ: Salih | GD̃: doğrusu | KNT: sen idin | FYNE: aramızda | MRCVE: ümit beslenen biri | GBL: önce | HZ̃E: bundan | ÊTNHENE: bizi men mi ediyorsun? | ÊN: | NABD̃: tapmaktan | ME: | YABD̃: taptıklarına | ËBEÙNE: babalarımızın | VÎNNE: doğrusu biz | LFY: içindeyiz | ŞK: şüphe | MME: şeyden | TD̃AVNE: bizi çağırdığın | ÎLYH: kendisine | MRYB: tereddütlü |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ey Sâlih dediler, bundan önce sen aramızda, hakkında iyi ümitler beslediğimiz birisiydin, şimdi atalarımızın taptıkları şeylerden bizi vazgeçirmek mi istiyorsun? Ve biz, gerçekten de senin bizi dâvet ettiğin şey hakkında şüphe içindeyiz, tereddüt etmekteyiz.
Adem Uğur : Dediler ki: Ey Sâlih! Sen bundan önce içimizde ümit beslenen birisiydin. (Şimdi) babalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi engelliyor musun? Doğrusu biz, bizi kendisine (kulluğa) çağırdığın şeyden ciddi bir şüphe içindeyiz.
Ahmed Hulusi : Dediler ki: "Ey Sâlih! Bundan önce içimizde gerçekten ümit beslenen biri idin! Atalarımızın tapındıklarına tapınmaktan mı bizi yasaklıyorsun? Doğrusu biz, bizi davet ettiğin konuda endişeli bir şüphe içindeyiz. "
Ahmet Tekin : Kavmi: 'Ey Sâlih, sen, bundan önce içimizde, hakkında büyük umutlar beslenen biri idin. Atalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi yasaklıyor musun? Biz, kulluk ve ibadete davet ettiğin şeye karşı sû-i zannımızın beslediği şüpheler içindeyiz.' dediler.
Ahmet Varol : Onlar: 'Ey Salih! Sen bundan önce aramızda hakkında ümit beslenen biri idin. Bizi babalarımızın taptıklarına tapmaktan men mi ediyorsun? Doğrusu senin bizi kendisine çağırdığın şeyden şüphe içindeyiz, kuşkuluyuz' dediler.
Ali Bulaç : Dediler ki: "Ey Salih, bundan önce sen içimizde kendisinden (iyilikler ve yararlılıklar) umulan biriydin. Atalarımızın taptığı şeylere tapmaktan sen bizi engelleyecek misin? Doğrusu biz, senin bizi davet ettiğin şeyden kuşku verici bir tereddüt içindeyiz."
Ali Fikri Yavuz : Onlar: “-Ey sâlih, sen bundan önce aramızda ümid edilen (güvenilen) bir kimse idin. Şimdi, babalarımızın taptığı şeylere (putlara) tapmaktan bizi vaz geçirmek mi istiyorsun? Doğrusu biz, senin bizi dâvet ettiğin Allah’a ibadetten kuşkulandırıcı bir şüphe içindeyiz” dediler.
Bekir Sadak : «Ey Salih! Sen bundan once, aramizda kendisinden iyilik beklenir bir kimseydin; simdi babalarimizin taptiklarina bizi tapmaktan men mi ediyorsun? Dogrusu bizi cagirdigin seyden suphe ve endisedeyiz» dediler.
Celal Yıldırım : Ey Salih, dediler, sen bundan önce aramızda ümit beslenir bir kişi idin ; babalarımızın taptıklarına tapmamızdan alıkoymaya mı çalışıyorsun ?! Doğrusu biz, bizi davet ettiğin şey hakkında şüphe ve kuşku içindeyiz.
Diyanet İşleri : Onlar şöyle dediler: “Ey Salih! Bundan önce sen, aramızda ümit beslenen bir kimseydin. Şimdi babalarımızın taptıklarına tapmamızı bize yasaklıyor musun? Şüphesiz, biz senin bizi çağırdığın şeyden derin bir şüphe içindeyiz.”
Diyanet İşleri (eski) : 'Ey Salih! Sen bundan önce, aramızda kendisinden iyilik beklenir bir kimseydin; şimdi babalarımızın taptıklarına bizi tapmaktan men mi ediyorsun? Doğrusu bizi çağırdığın şeyden şüphe ve endişedeyiz' dediler.
Diyanet Vakfi : Dediler ki: Ey Sâlih! Sen bundan önce içimizde ümit beslenen birisiydin. (Şimdi) babalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi engelliyor musun? Doğrusu biz, bizi kendisine (kulluğa) çağırdığın şeyden ciddi bir şüphe içindeyiz.
Edip Yüksel : Dediler ki: 'Ey Salih, sen bundan önce, aramızda popüler bir umut kaynağıydın. Atalarımızın tapmış olduklarından sen şimdi bizi men mi ediyorsun? Biz, senin bizi çağırdığın şeylerden kuşku içindeyiz.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Dediler: «Ey Salih! Bundan önce sen bizim içimizde ümit beslenir bir zat idin. Şimdi bizi babalarımızın taptıklarına tapmaktan mı engelliyorsun? Biz, doğrusunu istersen bizi davet ettiğin şeyden kuşkulandıran bir şüphe içindeyiz.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlar: «Ey Salih, bundan önce sen, içimizde ümit beslenen bir kişiydin, şimdi bizi babalarımızın tapındığına tapmaktan vazgeçirmek mi istiyorsun? Biz kesinlikle senin bizi davet ettiğin şeyden çok kuşkulandıran bir şüphe içindeyiz.» dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ey Salih! dediler: bundan evvel sen bizim içimizde ümid beslenir bir zat idin, şimdi bizi babalarımızın tapındığına tapmaktan nehiy mi ediyorsun? Her halde biz, senin bizi da'vet ettiğin şeyden çok kuşkulandıran bir şekk içindeyiz
Fizilal-il Kuran : Soydaşları dediler ki; «Ya Salih, bundan önce sen kendisine umut bağladığımız bir kişi idin. Şimdi bize atalarımızın taptıkları ilahlara tapmayı mı yasaklıyorsun? Bizi benimsemeye çağırdığın ilkeler konusunda koyu bir kuşku içindeyiz.»
Gültekin Onan : Dediler ki: "Ey Salih, bundan önce sen içimizde kendisinden (iyilikler ve yararlılıklar) umulan biriydin. Atalarımızın taptığı şeylere tapmaktan sen bizi engelleyecek misin? Doğrusu biz, senin bizi davet ettiğin şeyden kuşku verici bir tereddüt içindeyiz."
Hakkı Yılmaz : (61,62) Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i elçi gönderdik. O, dedi ki: “Ey halkım! Allah'a kulluk edin. Sizin için O'ndan başka ilâh yok. O, sizi yeryüzünden oluşturan ve size orada ömür geçirtendir. Artık O'ndan bağışlanma isteyin. Sonra O'na tevbe edin. Şüphesiz Rabbim çok yakındır, yakarışlara cevap verendir.” Dediler ki: “Ey Sâlih! Sen, bundan önce, aramızda, aranan/ümit beslenen bir kişiydin. Şimdi kalkmış, atalarımızın kulluk ettiklerine kulluk etmemizi mi yasaklıyorsun? Ve hiç şüphesiz biz, bizi çağırdığın şey hakkında kafaları karıştıran bir kuşku içindeyiz.”
Hasan Basri Çantay : «Ey Saalih, dediler, sen bundan evvel içimizde ümîd beslenen bir (zât) din. (Şimdi) atalarımızın tapdığı şeylere tapmamızdan bizi vaz geçirmek mi istiyorsun? Senin bizi (kulluğuna) da'vet etdiğin (Rab) den hakıykaten şek içindeyiz, şübheleniciyiz».
Hayrat Neşriyat : Dediler ki: 'Ey Sâlih! (Sen) bundan önce aramızda gerçekten ümid beslenen bir kimse idin; (şimdi) atalarımızın tapageldiği şeylere kulluk etmekten bizi men' mi ediyorsun? Doğrusu biz ise, senin bizi kendisine da'vet etmekte olduğun şeyden kuşku veren ciddî bir şübhe içindeyiz.'
İbni Kesir : Dediler ki: Ey Salih, aramızda bundan önce kendisinden iyilik beklenmiş kimseydin sen. Şimdi kalkıp da babalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi vazgeçirmek mi istiyorsun? Doğrusu, bizi çağırdığın şeyden şüphe ve endişe içindeyiz.
İskender Evrenosoğlu : “Ya Salih, sen bundan önce aramızda, hakkında ümit beslenen bir kimse olmuştun!” dediler. “Babalarımızın taptığı şeylere, bizim tapmamızı sen bize nehy mi ediyorsun? Gerçekten, bizi O'na davet ettiğin şüphe verici şeyden, biz kesinlikle tereddüt içindeyiz.” dediler.
Muhammed Esed : "Ey Salih!" diye karşılık verdiler, "Sen bundan önce aramızda büyük umutlar beslenen biriydin! (Şimdi) bizi atalarımızın kulluk edegeldiği şeylere kulluk etmekten mi alıkoyacaksın? Doğrusu şu ki, bizi çağırdığın (dava) hakkında son derece ciddi bir şüphe ve kaygı içindeyiz!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Dediler ki: «Ey Sâlih! Sen bundan evvel bizim içimizde ümit beslenilen bir zât idin. Sen babalarımızın ibadet eder oldukları şeylere ibadet etmekten bizi nehy eder misin? Ve şüphe yok ki, biz kendisine bizi dâvet ettiğin şeyden bir şekk içindeyiz. Şüphedeyiz.»
Ömer Öngüt : Dediler ki: “Ey Sâlih! Sen bundan önce aramızda, kendisinden iyilik beklenir bir kimse idin. Şimdi atalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi men mi ediyorsun? Doğrusu biz, senin bizi dâvet ettiğin şeyden ciddi bir şüphe içindeyiz, kuşkulanıyoruz. ”
Şaban Piriş : -Ey Salih, bundan önce aramızda kendisinden iyilik beklenen bir kimse idin. Şimdi, atalarımızın kulluk ettiklerine bizim kulluk etmemizi mi yasaklıyorsun? Doğrusu biz, davet ettiğin şeyden iyiden iyiye şüphe ediyoruz, dediler.
Suat Yıldırım : "Ey Salih!" dediler, "Sen şimdiye kadar ümit bağladığımız bir kişi idin. Şimdi ne oldu sana. Ne diye bizi atalarımızın taptığı tanrılara tapmaktan vazgeçirmek istiyorsun?Doğrusu, senin çağırdığın bu fikrin doğruluğundan şüphe içindeyiz, kuşkulanıyoruz."
Süleyman Ateş : Dediler ki: "Ey Sâlih, sen bundan önce bizim aramızda ümit beslenen kişi idin. Şimdi atalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi men mi ediyorsun? Biz senin bizi çağırdığın şeyden şüphe içindeyiz, kuşkulanıyoruz!"
Tefhim-ul Kuran : Dediler ki: «Ey Salih, bundan önce sen içimizde kendisinden (iyilikler ve yararlılıklar) umulan biriydin. Atalarımızın taptığı şeylere tapmamızdan sen bizi engelleyecek misin? Doğrusu biz, senin bizi davet ettiğin şeyden kuşku verici bir tereddüt içindeyiz.»
Ümit Şimşek : 'Ey Salih,' dediler. 'Sen bundan önce aramızda ümit vaad eden biriydin. Şimdi bizi atalarımızın ibadet ettiği şeylerden mi vazgeçirmek istiyorsun? Doğrusu, bizi davet ettiğin şey hakkında kaygı verici bir şüphe içindeyiz.'
Yaşar Nuri Öztürk : Dediler ki: "Ey Sâlih! Sen bundan önce, aramızda aranan/ümit beslenen bir kişi idin. Şimdi kalkmış, atalarımızın kulluk ettiklerine kulluk etmemizi mi yasaklıyorsun? Gerçek şu ki biz, bizi çağırdığın şey hakkında kafaları karıştıran bir kuşku içindeyiz."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}