» 11 / Hûd  108:

Kuran Sırası: 11
İniş Sırası: 52
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123

 » 11 / Hûd  Suresi: 108
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَأَمَّا (VÊME) = ve emmā : ve
2. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
3. سُعِدُوا (SAD̃VE) = suǐdū : mutlu olan(lar)
4. فَفِي (FFY) = fefī : içindedirler
5. الْجَنَّةِ (ELCNT) = l-cenneti : cennet
6. خَالِدِينَ (ḢELD̃YN) = ḣālidīne : onlar sürekli kalıcıdırlar
7. فِيهَا (FYHE) = fīhā : orada
8. مَا (ME) = mā :
9. دَامَتِ (D̃EMT) = dāmeti : durdukça
10. السَّمَاوَاتُ (ELSMEVET) = s-semāvātu : gökler
11. وَالْأَرْضُ (VELÊRŽ) = vel'erDu : ve yer
12. إِلَّا (ÎLE) = illā : dışında
13. مَا (ME) = mā :
14. شَاءَ (ŞEÙ) = şā'e : diledikleri
15. رَبُّكَ (RBK) = rabbuke : Rabbinin
16. عَطَاءً (AŦEÙ) = ǎTā'en : bir lütuftur
17. غَيْرَ (ĞYR) = ğayra : olmaksızın
18. مَجْذُوذٍ (MCZ̃VZ̃) = mecƶūƶin : kesinti
ve | kimseler | mutlu olan(lar) | içindedirler | cennet | onlar sürekli kalıcıdırlar | orada | | durdukça | gökler | ve yer | dışında | | diledikleri | Rabbinin | bir lütuftur | olmaksızın | kesinti |

[] [] [SAD̃] [] [CNN] [ḢLD̃] [] [] [D̃VM] [SMV] [ERŽ] [] [] [ŞYE] [RBB] [AŦV] [ĞYR] [CZ̃Z̃]
VÊME ELZ̃YN SAD̃VE FFY ELCNT ḢELD̃YN FYHE ME D̃EMT ELSMEVET VELÊRŽ ÎLE ME ŞEÙ RBK AŦEÙ ĞYR MCZ̃VZ̃

ve emmā elleƶīne suǐdū fefī l-cenneti ḣālidīne fīhā dāmeti s-semāvātu vel'erDu illā şā'e rabbuke ǎTā'en ğayra mecƶūƶin
وأما الذين سعدوا ففي الجنة خالدين فيها ما دامت السماوات والأرض إلا ما شاء ربك عطاء غير مجذوذ

 » 11 / Hûd  Suresi: 108
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وأما | VÊME ve emmā ve And as for
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
سعدوا س ع د | SAD̃ SAD̃VE suǐdū mutlu olan(lar) were glad
ففي | FFY fefī içindedirler then (they will be) in
الجنة ج ن ن | CNN ELCNT l-cenneti cennet Paradise,
خالدين خ ل د | ḢLD̃ ḢELD̃YN ḣālidīne onlar sürekli kalıcıdırlar (will be) abiding
فيها | FYHE fīhā orada therein
ما | ME as long as remains
دامت د و م | D̃VM D̃EMT dāmeti durdukça as long as remains
السماوات س م و | SMV ELSMEVET s-semāvātu gökler the heavens
والأرض ا ر ض | ERŽ VELÊRŽ vel'erDu ve yer and the earth,
إلا | ÎLE illā dışında except
ما | ME what your Lord wills -
شاء ش ي ا | ŞYE ŞEÙ şā'e diledikleri what your Lord wills -
ربك ر ب ب | RBB RBK rabbuke Rabbinin what your Lord wills -
عطاء ع ط و | AŦV AŦEÙ ǎTā'en bir lütuftur a bestowal
غير غ ي ر | ĞYR ĞYR ğayra olmaksızın not
مجذوذ ج ذ ذ | CZ̃Z̃ MCZ̃VZ̃ mecƶūƶin kesinti interrupted.

11:108 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve | kimseler | mutlu olan(lar) | içindedirler | cennet | onlar sürekli kalıcıdırlar | orada | | durdukça | gökler | ve yer | dışında | | diledikleri | Rabbinin | bir lütuftur | olmaksızın | kesinti |

[] [] [SAD̃] [] [CNN] [ḢLD̃] [] [] [D̃VM] [SMV] [ERŽ] [] [] [ŞYE] [RBB] [AŦV] [ĞYR] [CZ̃Z̃]
VÊME ELZ̃YN SAD̃VE FFY ELCNT ḢELD̃YN FYHE ME D̃EMT ELSMEVET VELÊRŽ ÎLE ME ŞEÙ RBK AŦEÙ ĞYR MCZ̃VZ̃

ve emmā elleƶīne suǐdū fefī l-cenneti ḣālidīne fīhā dāmeti s-semāvātu vel'erDu illā şā'e rabbuke ǎTā'en ğayra mecƶūƶin
وأما الذين سعدوا ففي الجنة خالدين فيها ما دامت السماوات والأرض إلا ما شاء ربك عطاء غير مجذوذ

[] [] [س ع د] [] [ج ن ن] [خ ل د] [] [] [د و م] [س م و] [ا ر ض] [] [] [ش ي ا] [ر ب ب] [ع ط و] [غ ي ر] [ج ذ ذ ]

 » 11 / Hûd  Suresi: 108
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وأما | VÊME ve emmā ve And as for
Vav,,Mim,Elif,
6,,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EXL – explanation particle
الواو عاطفة
حرف تفصيل
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
COND – masculine plural conditional noun
اسم شرط
سعدوا س ع د | SAD̃ SAD̃VE suǐdū mutlu olan(lar) were glad
Sin,Ayn,Dal,Vav,Elif,
60,70,4,6,1,
V – 3rd person masculine plural passive perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
ففي | FFY fefī içindedirler then (they will be) in
Fe,Fe,Ye,
80,80,10,
REM – prefixed resumption particle
P – preposition
الفاء استئنافية
حرف جر
الجنة ج ن ن | CNN ELCNT l-cenneti cennet Paradise,
Elif,Lam,Cim,Nun,Te merbuta,
1,30,3,50,400,
"PN – genitive feminine proper noun → Paradise"
اسم علم مجرور
خالدين خ ل د | ḢLD̃ ḢELD̃YN ḣālidīne onlar sürekli kalıcıdırlar (will be) abiding
Hı,Elif,Lam,Dal,Ye,Nun,
600,1,30,4,10,50,
N – accusative masculine plural active participle
اسم منصوب
فيها | FYHE fīhā orada therein
Fe,Ye,He,Elif,
80,10,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
ما | ME as long as remains
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
دامت د و م | D̃VM D̃EMT dāmeti durdukça as long as remains
Dal,Elif,Mim,Te,
4,1,40,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
السماوات س م و | SMV ELSMEVET s-semāvātu gökler the heavens
Elif,Lam,Sin,Mim,Elif,Vav,Elif,Te,
1,30,60,40,1,6,1,400,
N – nominative feminine plural noun
اسم مرفوع
والأرض ا ر ض | ERŽ VELÊRŽ vel'erDu ve yer and the earth,
Vav,Elif,Lam,,Re,Dad,
6,1,30,,200,800,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative feminine noun → Earth"
الواو عاطفة
اسم مرفوع
إلا | ÎLE illā dışında except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
ما | ME what your Lord wills -
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
شاء ش ي ا | ŞYE ŞEÙ şā'e diledikleri what your Lord wills -
Şın,Elif,,
300,1,,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
ربك ر ب ب | RBB RBK rabbuke Rabbinin what your Lord wills -
Re,Be,Kef,
200,2,20,
N – nominative masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مرفوع والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
عطاء ع ط و | AŦV AŦEÙ ǎTā'en bir lütuftur a bestowal
Ayn,Tı,Elif,,
70,9,1,,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
غير غ ي ر | ĞYR ĞYR ğayra olmaksızın not
Ğayn,Ye,Re,
1000,10,200,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
مجذوذ ج ذ ذ | CZ̃Z̃ MCZ̃VZ̃ mecƶūƶin kesinti interrupted.
Mim,Cim,Zel,Vav,Zel,
40,3,700,6,700,
N – genitive masculine indefinite passive participle
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَأَمَّا: ve | الَّذِينَ: kimseler | سُعِدُوا: mutlu olan(lar) | فَفِي: içindedirler | الْجَنَّةِ: cennet | خَالِدِينَ: onlar sürekli kalıcıdırlar | فِيهَا: orada | مَا: | دَامَتِ: durdukça | السَّمَاوَاتُ: gökler | وَالْأَرْضُ: ve yer | إِلَّا: dışında | مَا: | شَاءَ: diledikleri | رَبُّكَ: Rabbinin | عَطَاءً: bir lütuftur | غَيْرَ: olmaksızın | مَجْذُوذٍ: kesinti |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وأما WÊME ve | الذين ELZ̃YN kimseler | سعدوا SAD̃WE mutlu olan(lar) | ففي FFY içindedirler | الجنة ELCNT cennet | خالدين ḢELD̃YN onlar sürekli kalıcıdırlar | فيها FYHE orada | ما ME | دامت D̃EMT durdukça | السماوات ELSMEWET gökler | والأرض WELÊRŽ ve yer | إلا ÎLE dışında | ما ME | شاء ŞEÙ diledikleri | ربك RBK Rabbinin | عطاء AŦEÙ bir lütuftur | غير ĞYR olmaksızın | مجذوذ MCZ̃WZ̃ kesinti |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve emmā: ve | elleƶīne: kimseler | suǐdū: mutlu olan(lar) | fefī: içindedirler | l-cenneti: cennet | ḣālidīne: onlar sürekli kalıcıdırlar | fīhā: orada | : | dāmeti: durdukça | s-semāvātu: gökler | vel'erDu: ve yer | illā: dışında | : | şā'e: diledikleri | rabbuke: Rabbinin | ǎTā'en: bir lütuftur | ğayra: olmaksızın | mecƶūƶin: kesinti |
Kırık Meal (Transcript) : |VÊME: ve | ELZ̃YN: kimseler | SAD̃VE: mutlu olan(lar) | FFY: içindedirler | ELCNT: cennet | ḢELD̃YN: onlar sürekli kalıcıdırlar | FYHE: orada | ME: | D̃EMT: durdukça | ELSMEVET: gökler | VELÊRŽ: ve yer | ÎLE: dışında | ME: | ŞEÙ: diledikleri | RBK: Rabbinin | AŦEÙ: bir lütuftur | ĞYR: olmaksızın | MCZ̃VZ̃: kesinti |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ama kutlu olanlarsa cennettedir, orada ebedî kalır Rabbinin dilediğinden başka hepsi, gökler ve yeryüzü durdukça; bitip tükenmesi olmayan bir bağıştır bu.
Adem Uğur : Mutlu olanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada ebedî kalacaklardır. Bu (nimetler) bitmez, tükenmez bir lütuftur.
Ahmed Hulusi : Saîd olanlar ise, Cennet'tedirler. . . Semâlar ve arz (şuurları ve bedenleri) var oldukça onda ebedî kalıcılardır; Rabbinin dilemesi müstesna. . . Akışı kesilmeyen bağışla yaşarlar.
Ahmet Tekin : Mutlu olanlarsa, Allah’a kulluk ve ibadetleri, iyilikleri dolayısıyla Cennettedirler. Rabbinin sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olan hal, daha büyük mükâfatlar müstesna, gökler ve yer daim olup durdukça, orada ebedî yaşayacaklar. Bu, ardı arkası kesilmeyen bir lütuf, bir ihsandır.
Ahmet Varol : Mutlu olanlar ise cennettedirler. Rabbinin diledikleri dışında, gökler ve yer durdukça onlar orada sürekli kalıcıdırlar. Bu, kesintisiz bir lütuftur.
Ali Bulaç : Mutlu olanlar da, artık onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır.
Ali Fikri Yavuz : Amma bahtiyar olanlar, cennetliktirler, Ahiretin gökleri ve yeri durdukça, onlar, cennette ebedî olarak kalıcıdırlar. Ancak Rabbinin (daha önce müminlerden bir kısım günahkârların azabını) dilediği müddet müstesna. Bu bitmez ve tükenmez bir lütûfdur.
Bekir Sadak : Mesud olanlar ise cennettedirler. Rabbinin dilemesi bir yana, sonsuz bir lutuf olarak, gokler ve yer durdukca, orada temelli kalacaklardir.
Celal Yıldırım : Bahtlı-mutlu olanlar ise, Cennet'tedirler; gökler ve yer durdukça orada temelli kalıcılardır; ancak Rabbin dilediği müstesna. Bu, ardı-arkası kesilmeyen bir bağıştır.
Diyanet İşleri : Mutlu olanlara gelince, gökler ve yerler durdukça içinde ebedî kalmak üzere cennettedirler. Ancak Rabbinin dilemesi başka. Bu, onlara ardı kesilmez bir lütuf olarak verilmiştir.
Diyanet İşleri (eski) : Mesud olanlar ise cennettedirler. Rabbinin dilemesi bir yana, sonsuz bir lütuf olarak, gökler ve yer durdukça, orada temelli kalacaklardır.
Diyanet Vakfi : Mutlu olanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada ebedî kalacaklardır. Bu (nimetler) bitmez, tükenmez bir lütuftur.
Edip Yüksel : Mutluluğu hakkedenler ise, gökler ve yer kaldığı sürece cennette kalıcıdırlar. Rabbinin dilerse başka. Kesintisiz bir ödüldür bu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Mutlu olanlar ise cennettedirler. Orada gökler ve yer durdukça duracaklar, ancak Rabbinin diledikleri başka. (Bu) ardı arası kesilmeyen bir ihsan olacak.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ama mutlu olanlar cennettedirler, Rabbinin dilediği süreden başka, gökler ve yer durdukça onlar orada ebedi kalacaklardır; kesintisiz bir lütuf olmak üzere.
Elmalılı Hamdi Yazır : Amma mes'ud olanlar Cennettedirler, rabbının dilediği müddetten başka Semavât ve Arz durdukça onlar onda muhalled kalacaklar, bir atâ ki kesilmesi yok
Fizilal-il Kuran : Mutluların varacakları yer ise cennettir. Gökler ile yer durdukça Rabbinin dileği uyarınca cennetlikler kesintisiz bir bağış olarak orada sürekli kalacaklardır.
Gültekin Onan : Mutlu olanlar da, artık onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır.
Hakkı Yılmaz : Ve şu mutlu olanlara gelince, onlar da gökler ve yer durdukça ardı arkası kesilmeyen bir ikram olarak cennetin içinde sürekli olmak üzere kalacaklardır. –Ancak Rabbinin dilediği müstesnadır.–
Hasan Basri Çantay : Mes'ud olanlara gelince: Onlar da cennetdedirler. Rabbinin dilediği (müddet) müstesna olmak üzere gökler ve yer durdukça onlar orada ebedî kalıcıdırlar. (Bu), bir lütf-ü ihsandır ki (tükenib) kesilmesi yokdur.
Hayrat Neşriyat : Ve saîd (bahtiyâr) olanlara gelince, artık (onlar ise) Cennettedirler; gökler ve yer durdukça orada ebedî olarak kalıcıdırlar; ancak Rabbinin dilediği müstesnâ! (Bu) aslâ kesilmeyip devâm eden bir lütuftur.
İbni Kesir : Bahtiyar olanlar ise cennettedirler. Gökler ve yer durdukça temelli kalacaklardır orada. Rabbının dilediği başka. Bu, ardı arkası kesilmeyen bir vergidir.
İskender Evrenosoğlu : Fakat mutlu olanlar, artık cennettedir. (Cennetlerin) semaları ve arzı durdukça, Rabbinin dilediği şey (cenneti yok etmeyi dilemesi) hariç, onlar orada ebedî kalanlardır (kalacaklardır).
Muhammed Esed : Bahtiyar olanlara gelince, onlar (da dünyada yaptıklarından ötürü) cennette (yaşayacak) ve Rabbin bunun aksini dilemedikçe, gökler ve yer yerinde durduğu sürece -bitmeyen bir lütfun sonucu olarak- orada kalacaklar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Velâkin said olanlar cennettedirler. Rabbin dilediği müddetten başka gökler ve yer devam ettikçe orada muhalleddirler. Bir atiyye ki, kesilmiş değildir.
Ömer Öngüt : Mutlu kılınanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar orada ebedî kalacaklardır. Bu, bitmez tükenmez bir lütuftur.
Şaban Piriş : Mesut olanlar ise cennettedirler. Rabbin dilemesi dışında gökler ve yer durdukça, orada temelli kalacaklardır. Bu sonsuz bir lütufdur.
Suat Yıldırım : Mutlu olanlar ise cennettedirler. Senin Rabbinin dilemesi hariç gökler ve yer durdukça orada ebedî kalacaklardır. Kesintisi olmayan bir ihsan içinde olacaklardır.
Süleyman Ateş : Mutlu kılınanlar ise cennettedirler. Gökler ve yer durdukça orada sürekli kalacaklardır. Meğer Rabbin, çıkmalarını dilemiş olsun. Bu, kesintisiz bir vergidir!.
Tefhim-ul Kuran : Mutlu olanlar da, artık onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orda temelli kalacaklardır. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır.
Ümit Şimşek : Mutlu olanlar ise Cennettedirler. Onlar da gökler ve yer durdukça orada sürekli kalırlar-Rabbinin dilemesi müstesna. İşte bu ardı arkası kesilmeyecek bir ikramdır.
Yaşar Nuri Öztürk : Mutluluğa erdirilenlere gelince, onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi hariç, gökler ve yer durdukça onlar, hep orada kalacaklardır. Kesintisiz bir lütuf olarak...


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}