» 11 / Hûd  69:

Kuran Sırası: 11
İniş Sırası: 52
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123

 » 11 / Hûd  Suresi: 69
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلَقَدْ (VLGD̃) = veleḳad : ve elbette
2. جَاءَتْ (CEÙT) = cā'et : geldiler
3. رُسُلُنَا (RSLNE) = rusulunā : elçilerimiz
4. إِبْرَاهِيمَ (ÎBREHYM) = ibrāhīme : İbrahim'e
5. بِالْبُشْرَىٰ (BELBŞR) = bil-buşrā : müjdeyle
6. قَالُوا (GELVE) = ḳālū : dediler
7. سَلَامًا (SLEME) = selāmen : Selam
8. قَالَ (GEL) = ḳāle : (O da) dedi
9. سَلَامٌ (SLEM) = selāmun : Selam
10. فَمَا (FME) = fe mā : Zira -şey
11. لَبِثَ (LBS̃) = lebiṧe : kalan-
12. أَنْ (ÊN) = en :
13. جَاءَ (CEÙ) = cā'e : -geldi
14. بِعِجْلٍ (BACL) = biǐclin : acele ile
15. حَنِيذٍ (ḪNYZ̃) = Hanīƶin : kızararak-
ve elbette | geldiler | elçilerimiz | İbrahim'e | müjdeyle | dediler | Selam | (O da) dedi | Selam | Zira -şey | kalan- | | -geldi | acele ile | kızararak- |

[] [CYE] [RSL] [] [BŞR] [GVL] [SLM] [GVL] [SLM] [] [LBS̃] [] [CYE] [ACL] [ḪNZ̃]
VLGD̃ CEÙT RSLNE ÎBREHYM BELBŞR GELVE SLEME GEL SLEM FME LBS̃ ÊN CEÙ BACL ḪNYZ̃

veleḳad cā'et rusulunā ibrāhīme bil-buşrā ḳālū selāmen ḳāle selāmun fe mā lebiṧe en cā'e biǐclin Hanīƶin
ولقد جاءت رسلنا إبراهيم بالبشرى قالوا سلاما قال سلام فما لبث أن جاء بعجل حنيذ

 » 11 / Hûd  Suresi: 69
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | VLGD̃ veleḳad ve elbette And certainly
جاءت ج ي ا | CYE CEÙT cā'et geldiler came
رسلنا ر س ل | RSL RSLNE rusulunā elçilerimiz Our messengers
إبراهيم | ÎBREHYM ibrāhīme İbrahim'e (to) Ibrahim
بالبشرى ب ش ر | BŞR BELBŞR bil-buşrā müjdeyle with glad tidings,
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler they said,
سلاما س ل م | SLM SLEME selāmen Selam """Peace."""
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle (O da) dedi He said,
سلام س ل م | SLM SLEM selāmun Selam """Peace,"""
فما | FME fe mā Zira -şey and not he delayed
لبث ل ب ث | LBS̃ LBS̃ lebiṧe kalan- and not he delayed
أن | ÊN en to
جاء ج ي ا | CYE CEÙ cā'e -geldi bring
بعجل ع ج ل | ACL BACL biǐclin acele ile a calf
حنيذ ح ن ذ | ḪNZ̃ ḪNYZ̃ Hanīƶin kızararak- roasted.

11:69 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve elbette | geldiler | elçilerimiz | İbrahim'e | müjdeyle | dediler | Selam | (O da) dedi | Selam | Zira -şey | kalan- | | -geldi | acele ile | kızararak- |

[] [CYE] [RSL] [] [BŞR] [GVL] [SLM] [GVL] [SLM] [] [LBS̃] [] [CYE] [ACL] [ḪNZ̃]
VLGD̃ CEÙT RSLNE ÎBREHYM BELBŞR GELVE SLEME GEL SLEM FME LBS̃ ÊN CEÙ BACL ḪNYZ̃

veleḳad cā'et rusulunā ibrāhīme bil-buşrā ḳālū selāmen ḳāle selāmun fe mā lebiṧe en cā'e biǐclin Hanīƶin
ولقد جاءت رسلنا إبراهيم بالبشرى قالوا سلاما قال سلام فما لبث أن جاء بعجل حنيذ

[] [ج ي ا] [ر س ل] [] [ب ش ر] [ق و ل] [س ل م] [ق و ل] [س ل م] [] [ل ب ث] [] [ج ي ا] [ع ج ل] [ح ن ذ ]

 » 11 / Hûd  Suresi: 69
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | VLGD̃ veleḳad ve elbette And certainly
Vav,Lam,Gaf,Dal,
6,30,100,4,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EMPH – emphatic prefix lām
CERT – particle of certainty
الواو عاطفة
اللام لام التوكيد
حرف تحقيق
جاءت ج ي ا | CYE CEÙT cā'et geldiler came
Cim,Elif,,Te,
3,1,,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
رسلنا ر س ل | RSL RSLNE rusulunā elçilerimiz Our messengers
Re,Sin,Lam,Nun,Elif,
200,60,30,50,1,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إبراهيم | ÎBREHYM ibrāhīme İbrahim'e (to) Ibrahim
,Be,Re,Elif,He,Ye,Mim,
,2,200,1,5,10,40,
"PN – accusative masculine proper noun → Ibrahim"
اسم علم منصوب
بالبشرى ب ش ر | BŞR BELBŞR bil-buşrā müjdeyle with glad tidings,
Be,Elif,Lam,Be,Şın,Re,,
2,1,30,2,300,200,,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine noun
جار ومجرور
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler they said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
سلاما س ل م | SLM SLEME selāmen Selam """Peace."""
Sin,Lam,Elif,Mim,Elif,
60,30,1,40,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle (O da) dedi He said,
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
سلام س ل م | SLM SLEM selāmun Selam """Peace,"""
Sin,Lam,Elif,Mim,
60,30,1,40,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
فما | FME fe mā Zira -şey and not he delayed
Fe,Mim,Elif,
80,40,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
NEG – negative particle
الفاء عاطفة
حرف نفي
لبث ل ب ث | LBS̃ LBS̃ lebiṧe kalan- and not he delayed
Lam,Be,Se,
30,2,500,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
أن | ÊN en to
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
جاء ج ي ا | CYE CEÙ cā'e -geldi bring
Cim,Elif,,
3,1,,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
بعجل ع ج ل | ACL BACL biǐclin acele ile a calf
Be,Ayn,Cim,Lam,
2,70,3,30,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine indefinite noun
جار ومجرور
حنيذ ح ن ذ | ḪNZ̃ ḪNYZ̃ Hanīƶin kızararak- roasted.
Ha,Nun,Ye,Zel,
8,50,10,700,
ADJ – genitive masculine singular indefinite adjective
صفة مجرورة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلَقَدْ: ve elbette | جَاءَتْ: geldiler | رُسُلُنَا: elçilerimiz | إِبْرَاهِيمَ: İbrahim'e | بِالْبُشْرَىٰ: müjdeyle | قَالُوا: dediler | سَلَامًا: Selam | قَالَ: (O da) dedi | سَلَامٌ: Selam | فَمَا: Zira -şey | لَبِثَ: kalan- | أَنْ: | جَاءَ: -geldi | بِعِجْلٍ: acele ile | حَنِيذٍ: kızararak- |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولقد WLGD̃ ve elbette | جاءت CEÙT geldiler | رسلنا RSLNE elçilerimiz | إبراهيم ÎBREHYM İbrahim'e | بالبشرى BELBŞR müjdeyle | قالوا GELWE dediler | سلاما SLEME Selam | قال GEL (O da) dedi | سلام SLEM Selam | فما FME Zira -şey | لبث LBS̃ kalan- | أن ÊN | جاء CEÙ -geldi | بعجل BACL acele ile | حنيذ ḪNYZ̃ kızararak- |
Kırık Meal (Okunuş) : |veleḳad: ve elbette | cā'et: geldiler | rusulunā: elçilerimiz | ibrāhīme: İbrahim'e | bil-buşrā: müjdeyle | ḳālū: dediler | selāmen: Selam | ḳāle: (O da) dedi | selāmun: Selam | fe mā: Zira -şey | lebiṧe: kalan- | en: | cā'e: -geldi | biǐclin: acele ile | Hanīƶin: kızararak- |
Kırık Meal (Transcript) : |VLGD̃: ve elbette | CEÙT: geldiler | RSLNE: elçilerimiz | ÎBREHYM: İbrahim'e | BELBŞR: müjdeyle | GELVE: dediler | SLEME: Selam | GEL: (O da) dedi | SLEM: Selam | FME: Zira -şey | LBS̃: kalan- | ÊN: | CEÙ: -geldi | BACL: acele ile | ḪNYZ̃: kızararak- |
Abdulbaki Gölpınarlı : Elçilerimiz, İbrâhim'e müjde vermek üzere gelip esenlik sana dediler. O da esenlik size dedi ve durup eğlenmeden hemen kızarmış bir buzağı getirdi.
Adem Uğur : Andolsun ki elçilerimiz (melekler) İbrahim'e müjde getirdiler ve: "Selam (sana)" dediler. O da: "(Size de) selam" dedi ve hemen kızartılmış bir buzağı getirdi.
Ahmed Hulusi : Andolsun ki, (meleklerden) Rasûllerimiz, İbrahim'e müjde olarak gelip, "Selâm" dediler. . . (O da): "Selâm" dedi ve sonrasında da kızartılmış bir buzağı getirdi.
Ahmet Tekin : Andolsun ki, elçilerimiz, melekler İbrahim’e müjde ile geldiler. 'Selâm sana, selâmette ol, sen selâmette olanlardansın' dediler. O da, 'Size de selâm, siz de selâmette olun' dedi. Hiç beklemeden kızartılmış bir buzağı getirdi.
Ahmet Varol : Andolsun elçilerimiz İbrahim'e müjde getirip: 'Selam' dediler. O da: 'Selam' dedi. [7] Beklemeden hemen kızartılmış bir buzağı getirdi.
Ali Bulaç : Andolsun, elçilerimiz İbrahim'e müjde ile geldikleri zaman; "Selam" dediler. O da: "Selam" dedi (ve) hemen gecikmeden kızartılmış bir buzağı getirdi.
Ali Fikri Yavuz : Şanım hakkı için, (melek olan) elçilerimiz İbrahim’e müjde ile gelip “selâmün aleyk” dediler. O da onlara “aleykümü’s-Selâm” dedi ve hemen gidip (onlara) kızartılmış bir buzağı getirdi.
Bekir Sadak : And olsun ki, elcilerimiz mujde ile Ibrahim'e geldiler. «Selam sana» dediler, «Size de selam» dedi, hemen kizartilmis bir buzagi getirdi.
Celal Yıldırım : And olsun ki, elçilerimiz (melekler) İbrahim'e müjde ile geldiler ve «Selâm» dediler. O da (size de) selâm, dedi ve oyalanmadan kızartılmış bir buzağı getirdi.
Diyanet İşleri : Andolsun, elçilerimiz (melekler), İbrahim’e müjde getirip “Selâm sana!” dediler. O, “Size de selâm” dedi ve kızartılmış bir buzağı getirmekte gecikmedi.
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki, elçilerimiz müjde ile İbrahim'e geldiler. 'Selam sana' dediler, 'Size de selam' dedi, hemen kızartılmış bir buzağı getirdi.
Diyanet Vakfi : Andolsun ki elçilerimiz (melekler) İbrahim'e müjde getirdiler ve: «Selam (sana) » dediler. O da: «(Size de)selam» dedi ve hemen kızartılmış bir buzağı getirdi.
Edip Yüksel : Elçilerimiz İbrahim'e müjdeyi götürdüklerinde 'Selam!' (Barış olsun) dediler. O da 'Selam!,' dedi ve hemen (onlara) kızartılmış bir buzağı sundu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Andolsun ki, İbrahim'e de elçilerimiz (melekler) müjde ile geldiler ve «selâm» dediler, o da «selâm» dedi ve hemen gidip onlara kızartılmış bir buzağı getirdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Andolsun şanıma ki, İbrahim'e de elçilerimiz müjde ile geldi ve «Selam!» dediler. O da: «Selam!» dedi ve durmadan gidip kızartılmış bir buzağı getirdi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Şanım hakkı için İbrahime de Resullerimiz müjde ile geldiler «selâm» dediler, «selâm» dedi, durmadan gitti kızartılmış bir buzağı getirdi
Fizilal-il Kuran : Hani elçilerimiz İbrahim'e müjdeli haberi getirdiklerinde ona, «Selâm sana» dediler. O da onlara «Selâm size» dedi. Az sonra önlerine kızarmış bir buzağı getirdi.
Gültekin Onan : Andolsun, elçilerimiz İbrahim'e müjde ile geldikleri zaman; "Selam" dediler. O da: "Selam" dedi (ve) hemen gecikmeden kızartılmış bir buzağı getirdi.
Hakkı Yılmaz : Ve andolsun ki İbrâhîm'e de elçilerimiz müjde ile geldiler, “Selâm!” dediler. O, “Selâm!” dedi, sonra da altın vermeye gecikmedi.
Hasan Basri Çantay : Andolsun, elçilerimiz, İbrâhîme müjde ile gelib «Selâm» dediler. O da «Selâm» dedi ve eğlenmeden gidib (onlara) kızartılmış bir buzağı getirdi.
Hayrat Neşriyat : And olsun ki elçilerimiz (melekler) İbrâhîm’e müjde ile geldiler: 'Selâm (senin üzerine olsun)!' dediler. Bunun üzerine (O da:) 'Selâm (sizin üzerinize de olsun)!' dedi; beklemeden (onlara) kızartılmış bir buzağı getirdi.
İbni Kesir : Elçilerimiz İbrahim'e müjdelerle gelmiş: Selam, demişlerdi de o; Selam, demiş ve beklemeden onlara kızartılmış bir buzağı ikram etmişti.
İskender Evrenosoğlu : Ve andolsun elçilerimiz İbrâhîm (A.S)'a müjde ile geldiler: “Selâm” dediler. O (İbrâhîm A.S) da: “Selâm” dedi. Bunun üzerine, çok geçmeden kızarmış bir buzağı getirdi. (Kızarmış bir buzağı getirmesi gecikmedi.)
Muhammed Esed : Ve Gerçek şu ki, İbrahim'e (semavi) elçilerimiz müjdeyle geldiler, (ve) "Selam olsun!" dediler; o da (onlara): "(Size de) selam olsun!" diye karşılık verdi ve sonra da onların önüne kızarmış bir buzağıyı getirip koymakta gecikmedi.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve muhakkak ki, Bizim elçilerimiz İbrahim'e müjde ile gelmişti. «Selâm!» dediler. O da, «Selâmdır» dedi. Sonra gecikmeden bir kızartılmış buzağı getirdi.
Ömer Öngüt : Elçilerimiz İbrahim'e müjde getirdikleri zaman: “Selâm sana!” dediler, o da: “Size de selâm!” dedi ve hemen kızartılmış bir dana getirdi.
Şaban Piriş : Elçilerimiz, müjde ile İbrahim’e gelmişler ve “selam!” demişlerdi. İbrahim de: -Selam! deyip, hemen bir kızarmış dana getirdi.
Suat Yıldırım : Bir zaman da elçilerimiz İbrâhim’e varıp onu müjdelemek üzere "Selâm sana!" dediler. O da: "Size de Selâm!" deyip çok kalmadan, elinde nefis, güzelce kızartılmış körpe bir dana getirip ikram etti.
Süleyman Ateş : Elçilerimiz, İbrâhim'e müjde getirip "selâm!" demişlerdi. O da "selâm!" dedi; çok durmadan hemen (elçilere) kızarmış bir buzağı getirdi.
Tefhim-ul Kuran : Andolsun, elçilerimiz İbrahim'e müjde ile geldikleri zaman: «Selam» dediler. O da: «Selam» dedi (ve) hemen gecikmeden kızartılmış bir buzağı getirdi.
Ümit Şimşek : İbrahim'e de elçilerimiz müjdeyle gelmişler ve 'Sana selâm olsun' demişlerdi. İbrahim 'Size de selâm olsun' dedi ve çok geçmeden, onlara kızartılmış bir buzağı getirdi.
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun, resullerimiz İbrahim'e muştu getirip "Selam!" demişlerdi. O da "Selam!" demiş, fazla beklemeden kızartılmış bir buzağı getirmişti.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}