» 23 / Mü’minûn  41:

Kuran Sırası: 23
İniş Sırası: 74
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118

 » 23 / Mü’minûn  Suresi: 41
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَأَخَذَتْهُمُ (FÊḢZ̃THM) = feeḣaƶethumu : derken onları yakaladı
2. الصَّيْحَةُ (ELṦYḪT) = S-SayHatu : o korkunç ses
3. بِالْحَقِّ (BELḪG) = bil-Haḳḳi : gerçekten
4. فَجَعَلْنَاهُمْ (FCALNEHM) = fe ceǎlnāhum : ve onları getirdik
5. غُثَاءً (ĞS̃EÙ) = ğuṧā'en : sel süprüntüsü haline
6. فَبُعْدًا (FBAD̃E) = febuǎ'den : uzak olsun
7. لِلْقَوْمِ (LLGVM) = lilḳavmi : kavim
8. الظَّالِمِينَ (ELƵELMYN) = Z-Zālimīne : o zalim
derken onları yakaladı | o korkunç ses | gerçekten | ve onları getirdik | sel süprüntüsü haline | uzak olsun | kavim | o zalim |

[EḢZ̃] [ṦYḪ] [ḪGG] [CAL] [ĞS̃V] [BAD̃] [GVM] [ƵLM]
FÊḢZ̃THM ELṦYḪT BELḪG FCALNEHM ĞS̃EÙ FBAD̃E LLGVM ELƵELMYN

feeḣaƶethumu S-SayHatu bil-Haḳḳi fe ceǎlnāhum ğuṧā'en febuǎ'den lilḳavmi Z-Zālimīne
فأخذتهم الصيحة بالحق فجعلناهم غثاء فبعدا للقوم الظالمين

 » 23 / Mü’minûn  Suresi: 41
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فأخذتهم ا خ ذ | EḢZ̃ FÊḢZ̃THM feeḣaƶethumu derken onları yakaladı So seized them
الصيحة ص ي ح | ṦYḪ ELṦYḪT S-SayHatu o korkunç ses the awful cry
بالحق ح ق ق | ḪGG BELḪG bil-Haḳḳi gerçekten in truth,
فجعلناهم ج ع ل | CAL FCALNEHM fe ceǎlnāhum ve onları getirdik and We made them
غثاء غ ث و | ĞS̃V ĞS̃EÙ ğuṧā'en sel süprüntüsü haline (as) rubbish of dead leaves.
فبعدا ب ع د | BAD̃ FBAD̃E febuǎ'den uzak olsun So away
للقوم ق و م | GVM LLGVM lilḳavmi kavim with the people -
الظالمين ظ ل م | ƵLM ELƵELMYN Z-Zālimīne o zalim the wrongdoers.

23:41 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

derken onları yakaladı | o korkunç ses | gerçekten | ve onları getirdik | sel süprüntüsü haline | uzak olsun | kavim | o zalim |

[EḢZ̃] [ṦYḪ] [ḪGG] [CAL] [ĞS̃V] [BAD̃] [GVM] [ƵLM]
FÊḢZ̃THM ELṦYḪT BELḪG FCALNEHM ĞS̃EÙ FBAD̃E LLGVM ELƵELMYN

feeḣaƶethumu S-SayHatu bil-Haḳḳi fe ceǎlnāhum ğuṧā'en febuǎ'den lilḳavmi Z-Zālimīne
فأخذتهم الصيحة بالحق فجعلناهم غثاء فبعدا للقوم الظالمين

[ا خ ذ ] [ص ي ح] [ح ق ق] [ج ع ل] [غ ث و] [ب ع د] [ق و م] [ظ ل م]

 » 23 / Mü’minûn  Suresi: 41
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فأخذتهم ا خ ذ | EḢZ̃ FÊḢZ̃THM feeḣaƶethumu derken onları yakaladı So seized them
Fe,,Hı,Zel,Te,He,Mim,
80,,600,700,400,5,40,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person feminine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الصيحة ص ي ح | ṦYḪ ELṦYḪT S-SayHatu o korkunç ses the awful cry
Elif,Lam,Sad,Ye,Ha,Te merbuta,
1,30,90,10,8,400,
N – nominative feminine noun
اسم مرفوع
بالحق ح ق ق | ḪGG BELḪG bil-Haḳḳi gerçekten in truth,
Be,Elif,Lam,Ha,Gaf,
2,1,30,8,100,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
فجعلناهم ج ع ل | CAL FCALNEHM fe ceǎlnāhum ve onları getirdik and We made them
Fe,Cim,Ayn,Lam,Nun,Elif,He,Mim,
80,3,70,30,50,1,5,40,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
غثاء غ ث و | ĞS̃V ĞS̃EÙ ğuṧā'en sel süprüntüsü haline (as) rubbish of dead leaves.
Ğayn,Se,Elif,,
1000,500,1,,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
فبعدا ب ع د | BAD̃ FBAD̃E febuǎ'den uzak olsun So away
Fe,Be,Ayn,Dal,Elif,
80,2,70,4,1,
REM – prefixed resumption particle
N – accusative masculine indefinite noun
الفاء استئنافية
اسم منصوب
للقوم ق و م | GVM LLGVM lilḳavmi kavim with the people -
Lam,Lam,Gaf,Vav,Mim,
30,30,100,6,40,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
الظالمين ظ ل م | ƵLM ELƵELMYN Z-Zālimīne o zalim the wrongdoers.
Elif,Lam,Zı,Elif,Lam,Mim,Ye,Nun,
1,30,900,1,30,40,10,50,
ADJ – genitive masculine plural active participle
صفة مجرورة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَأَخَذَتْهُمُ: derken onları yakaladı | الصَّيْحَةُ: o korkunç ses | بِالْحَقِّ: gerçekten | فَجَعَلْنَاهُمْ: ve onları getirdik | غُثَاءً: sel süprüntüsü haline | فَبُعْدًا: uzak olsun | لِلْقَوْمِ: kavim | الظَّالِمِينَ: o zalim |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فأخذتهم FÊḢZ̃THM derken onları yakaladı | الصيحة ELṦYḪT o korkunç ses | بالحق BELḪG gerçekten | فجعلناهم FCALNEHM ve onları getirdik | غثاء ĞS̃EÙ sel süprüntüsü haline | فبعدا FBAD̃E uzak olsun | للقوم LLGWM kavim | الظالمين ELƵELMYN o zalim |
Kırık Meal (Okunuş) : |feeḣaƶethumu: derken onları yakaladı | S-SayHatu: o korkunç ses | bil-Haḳḳi: gerçekten | fe ceǎlnāhum: ve onları getirdik | ğuṧā'en: sel süprüntüsü haline | febuǎ'den: uzak olsun | lilḳavmi: kavim | Z-Zālimīne: o zalim |
Kırık Meal (Transcript) : |FÊḢZ̃THM: derken onları yakaladı | ELṦYḪT: o korkunç ses | BELḪG: gerçekten | FCALNEHM: ve onları getirdik | ĞS̃EÙ: sel süprüntüsü haline | FBAD̃E: uzak olsun | LLGVM: kavim | ELƵELMYN: o zalim |
Abdulbaki Gölpınarlı : Gerçek ve yerinde gelen bir bağırışla onları helâk ediverdik de selle sürüklenip gelen çer çöpe döndürdük; artık uzaklık, zulmeden topluluğa.
Adem Uğur : Nitekim, vukuu kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler topluluğunun canı cehenneme!
Ahmed Hulusi : Korkunç ses dalgası onları Hak olarak yakaladı da, onları süprüntüye çevirdik! Zulmedenler kalabalığına, uzaklığın sonuçları yaşatılır!
Ahmet Tekin : Haklı bir gerekçe ile şiddetli bir gürleme halinde âni bir darbe, onların işini bitirdi. Kendilerini bir sel süprüntüsüne çevirdik. Baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlim bir kavim rahmetten ve korumadan uzak olsun, canları cehenneme!
Ahmet Varol : Derken onları hak üzere o korkunç çığlık yakaladı. Böylece onları sel süpürüntüsü haline getirdik. Zâlimler topluluğu uzak olsun!
Ali Bulaç : Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için yıkım olsun.
Ali Fikri Yavuz : Derken onları korkunç bir azab gürültüsü, Allah’dan adalet olarak, yakalayıverdi. Böylece onları bir sel süpürüntüsü yaptık. Artık helâk olsun öyle zalimler!...
Bekir Sadak : Gercekten, onlari bir ciglik yakaladi ve onlari supruntu yigini haline getirdik. Haksizlik eden millet, rahmetden irak olsun!
Celal Yıldırım : Derken korkunç bir ses gerçekten onları yakaladı da bu yüzden onları (kıyılara atılıp itilmiş) çerçöp haline getirdik. Zâlim kavme (rahmet ve yardımdan) uzaklık!.
Diyanet İşleri : Derken onları o korkunç ses, kaçınılmaz olarak kıskıvrak yakalayıverdi de kendilerini çör çöp yığını hâline getirdik. Zalimler topluluğu, Allah’ın rahmetinden uzak olsun!
Diyanet İşleri (eski) : Gerçekten, onları bir çığlık yakaladı ve onları süprüntü yığını haline getirdik. Haksızlık eden millet, rahmetden ırak olsun!
Diyanet Vakfi : Nitekim, vukuu kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler topluluğunun canı cehenneme!
Edip Yüksel : Korkunç felaket onları eşitçe yakaladı ve böylece onları süprüntü yığınına çevirdik. O zalim halk yok olmayı hakketmişti.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Nitekim, Hak tarafından korkuç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen çepeçevre kuşattık. Zalimler topluluğunun canı cehenneme!
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Derken, onları gerçekten korkunç bir ses alıverdi de kendilerini bir sel süpürüntüsü yapıverdik. Artık öyle bir defolmuş oldu ki o topluluk, o zalimler!
Elmalılı Hamdi Yazır : Derken onları sayha, bihakkın alıverdi de kendilerini bir seyl süpürüntüsü yapıverdik, artık öyle bir defolmuş oldu ki o kavm, o zalimler!
Fizilal-il Kuran : Derken ansızın hakettikleri müthiş bir gürültüye tutuluverdiler de kendilerini sel süprüntüsüne dönüştürdük. Kahrolsun zalimler güruhu!
Gültekin Onan : Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için yıkım olsun.
Hakkı Yılmaz : "Sonra da çığlık onları hak ile yakalayıverdi. Böylece kendilerini süprüntü yaptık. Artık uzaklık, şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar topluluğunadır. "
Hasan Basri Çantay : İşte onları o müdhiş (azâb) sayha (sı), (Allahın bir) adalet (i) olmak üzere, hemen yakalayıverdi de bir çörçöp haaline getirdik onları. Artık uzak olsun zaalimler güruhu!
Hayrat Neşriyat : Nihâyet, o (korkunç) ses onları hak ile yakaladı da onları bir sel süprüntüsü hâline getirdik. Artık o zâlimler topluluğu helâk olsun!
İbni Kesir : Gerçekten onları müthiş bir çığlık yakaladı. Ve onları bir süprüntü yığını haline getirdik. Zulmeden kavim uzak olsun.
İskender Evrenosoğlu : Böylece hak ile (hakettikleri) bir sayha onları aldı (yakaladı). Onları gusa kıldık (zerreler haline getirdik). Artık zalim kavim, (Allah'ın rahmetinden) uzak olsun.
Muhammed Esed : Ve ani bir darbe şeklinde gelen (cezamız) tam yerinde ve kaçınılmaz olarak onları kıskıvrak yakalayıverir; ve böylece onları sel önünde sürüklenen çerçöp ve köpüğe çeviririz: uzak olsun, böyle bir zalimler toplumu!
Ömer Nasuhi Bilmen : Derken onları bihakkın bir sayha yakaladı da Biz onları bir sel süprüntüsü kıldık. Artık zalimler olan kavim için bir uzaklık olsun.
Ömer Öngüt : Nitekim onları vukuu kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi. Biz onları bir süprüntü yığını hâline getirdik. Uzak olsun zâlim kavim!
Şaban Piriş : Derken onları müthiş bir çığlık yakaladı. Onları bir süprüntü haline getirdik. Helak olup gitti zalim kavim!
Suat Yıldırım : Derken korkunç bir ses onları bastırıverdi. Adalet yerini buldu. Onları sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler güruhunun canı cehenneme!
Süleyman Ateş : Derken o korkunç ses, onları gerçekten yakaladı da onları sel süprüntüsü haline getirdik. Uzak olsun o zâlim kavim!.
Tefhim-ul Kuran : Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için yıkım olsun!
Ümit Şimşek : Derken o korkunç ses onları hak ettikleri şekilde yakalayıverdi de hepsini sel süprüntüsüne çevirdik. Yok olsun o zalimler güruhu!
Yaşar Nuri Öztürk : Nihayet, o korkunç titreşimli ses onları tam bir biçimde yakaladı da hepsini sel süprüntüsü haline getirdik. Dönmeze gitsin o zalimler topluluğu!


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}