» 12 / Yûsuf  56:

Kuran Sırası: 12
İniş Sırası: 53
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111

 » 12 / Yûsuf  Suresi: 56
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَكَذَٰلِكَ (VKZ̃LK) = ve keƶālike : böylece
2. مَكَّنَّا (MKNE) = mekkennā : biz iktidar verdik
3. لِيُوسُفَ (LYVSF) = līūsufe : Yusuf'a
4. فِي (FY) = fī :
5. الْأَرْضِ (ELÊRŽ) = l-erDi : o ülke'de
6. يَتَبَوَّأُ (YTBVÊ) = yetebevveu : konaklardı
7. مِنْهَا (MNHE) = minhā : orada
8. حَيْثُ (ḪYS̃) = Hayṧu : yerde
9. يَشَاءُ (YŞEÙ) = yeşā'u : dilediği
10. نُصِيبُ (NṦYB) = nuSību : biz ulaştırırız
11. بِرَحْمَتِنَا (BRḪMTNE) = biraHmetinā : rahmetimizi
12. مَنْ (MN) = men : kimseye
13. نَشَاءُ (NŞEÙ) = neşā'u : dilediğimiz
14. وَلَا (VLE) = ve lā :
15. نُضِيعُ (NŽYA) = nuDīǔ : zayi etmeyiz
16. أَجْرَ (ÊCR) = ecra : ecrini
17. الْمُحْسِنِينَ (ELMḪSNYN) = l-muHsinīne : güzel davrananların
böylece | biz iktidar verdik | Yusuf'a | | o ülke'de | konaklardı | orada | yerde | dilediği | biz ulaştırırız | rahmetimizi | kimseye | dilediğimiz | | zayi etmeyiz | ecrini | güzel davrananların |

[] [MKN] [] [] [ERŽ] [BVE] [] [ḪYS̃] [ŞYE] [ṦVB] [RḪM] [] [ŞYE] [] [ŽYA] [ECR] [ḪSN]
VKZ̃LK MKNE LYVSF FY ELÊRŽ YTBVÊ MNHE ḪYS̃ YŞEÙ NṦYB BRḪMTNE MN NŞEÙ VLE NŽYA ÊCR ELMḪSNYN

ve keƶālike mekkennā līūsufe l-erDi yetebevveu minhā Hayṧu yeşā'u nuSību biraHmetinā men neşā'u ve lā nuDīǔ ecra l-muHsinīne
وكذلك مكنا ليوسف في الأرض يتبوأ منها حيث يشاء نصيب برحمتنا من نشاء ولا نضيع أجر المحسنين

 » 12 / Yûsuf  Suresi: 56
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وكذلك | VKZ̃LK ve keƶālike böylece And thus
مكنا م ك ن | MKN MKNE mekkennā biz iktidar verdik We established
ليوسف | LYVSF līūsufe Yusuf'a [to] Yusuf
في | FY in
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi o ülke'de the land
يتبوأ ب و ا | BVE YTBVÊ yetebevveu konaklardı to settle
منها | MNHE minhā orada therein
حيث ح ي ث | ḪYS̃ ḪYS̃ Hayṧu yerde where ever
يشاء ش ي ا | ŞYE YŞEÙ yeşā'u dilediği he willed.
نصيب ص و ب | ṦVB NṦYB nuSību biz ulaştırırız We bestow
برحمتنا ر ح م | RḪM BRḪMTNE biraHmetinā rahmetimizi Our Mercy
من | MN men kimseye (on) whom
نشاء ش ي ا | ŞYE NŞEÙ neşā'u dilediğimiz We will.
ولا | VLE ve lā And not
نضيع ض ي ع | ŽYA NŽYA nuDīǔ zayi etmeyiz We let go waste
أجر ا ج ر | ECR ÊCR ecra ecrini (the) reward
المحسنين ح س ن | ḪSN ELMḪSNYN l-muHsinīne güzel davrananların (of) the good-doers.

12:56 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

böylece | biz iktidar verdik | Yusuf'a | | o ülke'de | konaklardı | orada | yerde | dilediği | biz ulaştırırız | rahmetimizi | kimseye | dilediğimiz | | zayi etmeyiz | ecrini | güzel davrananların |

[] [MKN] [] [] [ERŽ] [BVE] [] [ḪYS̃] [ŞYE] [ṦVB] [RḪM] [] [ŞYE] [] [ŽYA] [ECR] [ḪSN]
VKZ̃LK MKNE LYVSF FY ELÊRŽ YTBVÊ MNHE ḪYS̃ YŞEÙ NṦYB BRḪMTNE MN NŞEÙ VLE NŽYA ÊCR ELMḪSNYN

ve keƶālike mekkennā līūsufe l-erDi yetebevveu minhā Hayṧu yeşā'u nuSību biraHmetinā men neşā'u ve lā nuDīǔ ecra l-muHsinīne
وكذلك مكنا ليوسف في الأرض يتبوأ منها حيث يشاء نصيب برحمتنا من نشاء ولا نضيع أجر المحسنين

[] [م ك ن] [] [] [ا ر ض] [ب و ا] [] [ح ي ث] [ش ي ا] [ص و ب] [ر ح م] [] [ش ي ا] [] [ض ي ع] [ا ج ر] [ح س ن]

 » 12 / Yûsuf  Suresi: 56
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وكذلك | VKZ̃LK ve keƶālike böylece And thus
Vav,Kef,Zel,Lam,Kef,
6,20,700,30,20,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – prefixed preposition ka
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
الواو عاطفة
جار ومجرور
مكنا م ك ن | MKN MKNE mekkennā biz iktidar verdik We established
Mim,Kef,Nun,Elif,
40,20,50,1,
V – 1st person plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
ليوسف | LYVSF līūsufe Yusuf'a [to] Yusuf
Lam,Ye,Vav,Sin,Fe,
30,10,6,60,80,
"P – prefixed preposition lām
PN – genitive masculine proper noun → Yusuf"
جار ومجرور
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi o ülke'de the land
Elif,Lam,,Re,Dad,
1,30,,200,800,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
يتبوأ ب و ا | BVE YTBVÊ yetebevveu konaklardı to settle
Ye,Te,Be,Vav,,
10,400,2,6,,
V – 3rd person masculine singular (form V) imperfect verb
فعل مضارع
منها | MNHE minhā orada therein
Mim,Nun,He,Elif,
40,50,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
حيث ح ي ث | ḪYS̃ ḪYS̃ Hayṧu yerde where ever
Ha,Ye,Se,
8,10,500,
LOC – location adverb
ظرف مكان
يشاء ش ي ا | ŞYE YŞEÙ yeşā'u dilediği he willed.
Ye,Şın,Elif,,
10,300,1,,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
نصيب ص و ب | ṦVB NṦYB nuSību biz ulaştırırız We bestow
Nun,Sad,Ye,Be,
50,90,10,2,
V – 1st person plural (form IV) imperfect verb
فعل مضارع
برحمتنا ر ح م | RḪM BRḪMTNE biraHmetinā rahmetimizi Our Mercy
Be,Re,Ha,Mim,Te,Nun,Elif,
2,200,8,40,400,50,1,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
جار ومجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
من | MN men kimseye (on) whom
Mim,Nun,
40,50,
REL – relative pronoun
اسم موصول
نشاء ش ي ا | ŞYE NŞEÙ neşā'u dilediğimiz We will.
Nun,Şın,Elif,,
50,300,1,,
V – 1st person plural imperfect verb
فعل مضارع
ولا | VLE ve lā And not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
نضيع ض ي ع | ŽYA NŽYA nuDīǔ zayi etmeyiz We let go waste
Nun,Dad,Ye,Ayn,
50,800,10,70,
V – 1st person plural (form IV) imperfect verb
فعل مضارع
أجر ا ج ر | ECR ÊCR ecra ecrini (the) reward
,Cim,Re,
,3,200,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
المحسنين ح س ن | ḪSN ELMḪSNYN l-muHsinīne güzel davrananların (of) the good-doers.
Elif,Lam,Mim,Ha,Sin,Nun,Ye,Nun,
1,30,40,8,60,50,10,50,
N – genitive masculine plural (form IV) active participle
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَكَذَٰلِكَ: böylece | مَكَّنَّا: biz iktidar verdik | لِيُوسُفَ: Yusuf'a | فِي: | الْأَرْضِ: o ülke'de | يَتَبَوَّأُ: konaklardı | مِنْهَا: orada | حَيْثُ: yerde | يَشَاءُ: dilediği | نُصِيبُ: biz ulaştırırız | بِرَحْمَتِنَا: rahmetimizi | مَنْ: kimseye | نَشَاءُ: dilediğimiz | وَلَا: | نُضِيعُ: zayi etmeyiz | أَجْرَ: ecrini | الْمُحْسِنِينَ: güzel davrananların |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وكذلك WKZ̃LK böylece | مكنا MKNE biz iktidar verdik | ليوسف LYWSF Yusuf'a | في FY | الأرض ELÊRŽ o ülke'de | يتبوأ YTBWÊ konaklardı | منها MNHE orada | حيث ḪYS̃ yerde | يشاء YŞEÙ dilediği | نصيب NṦYB biz ulaştırırız | برحمتنا BRḪMTNE rahmetimizi | من MN kimseye | نشاء NŞEÙ dilediğimiz | ولا WLE | نضيع NŽYA zayi etmeyiz | أجر ÊCR ecrini | المحسنين ELMḪSNYN güzel davrananların |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve keƶālike: böylece | mekkennā: biz iktidar verdik | līūsufe: Yusuf'a | : | l-erDi: o ülke'de | yetebevveu: konaklardı | minhā: orada | Hayṧu: yerde | yeşā'u: dilediği | nuSību: biz ulaştırırız | biraHmetinā: rahmetimizi | men: kimseye | neşā'u: dilediğimiz | ve lā: | nuDīǔ: zayi etmeyiz | ecra: ecrini | l-muHsinīne: güzel davrananların |
Kırık Meal (Transcript) : |VKZ̃LK: böylece | MKNE: biz iktidar verdik | LYVSF: Yusuf'a | FY: | ELÊRŽ: o ülke'de | YTBVÊ: konaklardı | MNHE: orada | ḪYS̃: yerde | YŞEÙ: dilediği | NṦYB: biz ulaştırırız | BRḪMTNE: rahmetimizi | MN: kimseye | NŞEÙ: dilediğimiz | VLE: | NŽYA: zayi etmeyiz | ÊCR: ecrini | ELMḪSNYN: güzel davrananların |
Abdulbaki Gölpınarlı : İşte Yûsuf'a Mısır'da böylece bir mevki verdik, nereyi isterse orada, dilediği gibi konaklardı. Rahmetimizi, kime dilersek ona nasîb ederiz ve iyilikte bulunanların ecrini zâyi etmeyiz.
Adem Uğur : Ve böylece Yusuf'a orada dilediği gibi hareket etmek üzere ülke içinde yetki verdik. Biz dilediğimiz kimseye rahmetimizi eriştiririz. Ve güzel davrananların mükâfatını zayi etmeyiz.
Ahmed Hulusi : İşte böylece o ülkede (Mısır'da) Yusuf'u yerleştirdik. . . Orada dilediği yerde dolaşır, konaklardı. . . Rahmetimizi dilediğimizde açığa çıkartırız. . . İhsan edicilerin yaptıklarını karşılıksız bırakmayız.
Ahmet Tekin : Böylece Yûsuf’a, Allah’ın sünneti, düzeninin yasaları ve iradesinin tecellisi içinde dilediği yerde ikamet etmek, dilediği gibi hareket etmek üzere, ülke içinde yetki, güç, itibar ve iktidar verdik. Biz rahmetimizi, sünnetimize, düzenimizin yasalarına uygun olarak, irademizin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselere nasip ederiz. İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan önderlerin, idarecilerin ve mü’minlerin mükâfatını zâyi etmeyiz.
Ahmet Varol : İşte böylece Yusuf'a o yerde güç ve imkân verdik. Orada istediği yerde konaklıyordu. Biz rahmetimizi dilediğimize ulaştırırız ve iyilik edenlerin ecirlerini zayi etmeyiz.
Ali Bulaç : İşte böylece biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkan (iktidar) verdik. Öyle ki, orada (Mısır'da) dilediği yerde konakladı. Biz kime dilersek rahmetimizi nasib ederiz ve iyilik yapanların ecrini kayba uğratmayız.
Ali Fikri Yavuz : İşte, Yûsuf’u zindandan kurtardığımız gibi, kendisine Mısır memleketinde de kudret ve şeref verdik. Orada istediği yerde makam sahibi oluyordu. Biz, rahmetimizi dilediğimiz kimseye ulaştırırız ve iyilik edenlerin mükâfatını zayi etmeyiz.
Bekir Sadak : Yusuf'u boylece o memlekete yerlestirdik; istedigi yerlerde oturabilirdi. Rahmetimizi tipki bu misalde oldugu gibi istedigimize veririz; iyi davrananlarin ecrini zayi etmeyiz.
Celal Yıldırım : İşte böylece biz Yûsuf'u (Mısır) ülkesine yerleştirip, onu şerefli, itibarlı kıldık; (o kadar ki) orada dilediği yerde oturabiliyordu. (Böylece) rahmetimizi dilediğimiz kimselere nasîb ederiz ve iyilerin mükâfatını zayi' etmeyiz.
Diyanet İşleri : Böylece Yûsuf’a, dilediği yerde oturmak üzere ülkede imkân ve iktidar verdik. Biz rahmetimizi istediğimize veririz ve iyi davrananların mükâfatını zayi etmeyiz.
Diyanet İşleri (eski) : Yusuf'u böylece o memlekete yerleştirdik; istediği yerlerde oturabilirdi. Rahmetimizi tıpkı bu misalde olduğu gibi istediğimize veririz; iyi davrananların ecrini zayi etmeyiz.
Diyanet Vakfi : Ve böylece Yusuf'a orada dilediği gibi hareket etmek üzere ülke içinde yetki verdik. Biz dilediğimiz kimseye rahmetimizi eriştiririz. Ve güzel davrananların mükâfatını zayi etmeyiz.
Edip Yüksel : Böylece Yusuf'u o ülkede yerleştirdik. Dilediği gibi hareket edebiliyordu. Dilediğimiz kimseye rahmetimizi yağdırırız. Güzel davrananları ödülsüz bırakmayız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ve işte biz böylece Yusuf'u o yerde temkin ettik (yerleştirdik). Neresinde isterse orada makam tutuyordu. Biz rahmetimizi dilediğimize nasip ederiz. Ve iyilik edenlerin mükafatını zayi etmeyiz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve işte böylece Yusuf'u o ülkede yerleştirdik; neresinde isterse makam tutuyordu. Biz rahmetimizi dilediğimize nasip ederiz. Ve iyi davrananların mükafatını zayi etmeyiz.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve işte bu suretle Yusüfü o arzda temkin ettik, neresinde isterse makam tutuyordu, biz rahmetimizi dilediğimize nasıb ederiz, ve muhsinlerin ecrini zayi' etmeyiz
Fizilal-il Kuran : Böylece Yusuf'un o ülkedeki konumunu sağlamlaştırdık, artık o ülkenin dilediği yerinde oturabilirdi. Biz rahmetimizi dilediğimiz kimselere sunarız ve iyi davranışlıları ödülsüz bırakmayız.
Gültekin Onan : İşte böylece biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkan (iktidar) verdik. Öyle ki, orada (Mısır'da) dilediği yerde konakladı. Biz kime dilersek rahmetimizi nasib ederiz ve iyilik yapanların ecrini kayba uğratmayız.
Hakkı Yılmaz : "Ve işte Biz böylece Yûsuf için o yerde iktidar; ülke yönetimi verdik. Neresinde isterse orada konaklardı. Biz rahmetimizi dilediğimize nasip ederiz. Ve iyilik edenlerin ödülünü kaybetmeyiz. "
Hasan Basri Çantay : İşte o yerde Yuusufa kudret (ve şeref) verdik. O, o yerden neresini dilerse orada konaklardı. Biz rahmetimizi kime dilersek ona nasıyb ederiz, iyi hareket edenlerin mükâfatını zaayi etmeyiz.
Hayrat Neşriyat : İşte böylece Yûsuf’a o yerde (Mısır’da) imkân (ve kudret) verdik. Oradan dilediği yerde oturuyordu. Rahmetimizi dilediğimiz kimseye nasîb ederiz ve iyilik edenlerin mükâfâtını zâyi' etmeyiz.
İbni Kesir : İşte böylece Yusuf'u yeryüzünde yerleştirdik. Nereyi isterse orada konaklardı. Rahmetimizi, istediğimize veririz. Ve ihsan edenlerin ecrini zayi etmeyiz.
İskender Evrenosoğlu : Ve işte böylece Yusuf (A.S)'ı yeryüzünde yerleştirdik (mevki sahibi yaptık). Onun (yeryüzünün), dilediği yerine yerleşti. Dilediğimiz kimseye rahmetimizi göndeririz. Ve muhsinlerin ecrini (mükâfatını) zayi etmeyiz.
Muhammed Esed : İşte böyle emin bir yer sağladık Yusuf'a (o) ülkede; öyle ki, dilediği yerde konaklayabilir/dilediği şeyi yapabilirdi. Biz rahmetimizi dilediğimize nasip ederiz, ama iyilik yapanların hak ettiği karşılığı vermekten de geri durmayız.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve öylece Yusuf için o yerde bir mevki, bir selahiyet verdik. Oradan dilediği yerde ikâmet eder idi. Biz dilediğimize rahmetimizi nâsib ederiz. Ve iyilik edenlerin mükâfaatını zâyi etmeyiz.
Ömer Öngüt : Böylece biz Yusuf'u o memlekette yerleştirip kendisine mevki verdik. Orada istediği yerde konaklayabilirdi. (Dilediğini yapar, dilediği gibi hareket ederdi). Biz rahmetimizi kime dilersek ona isabet ettiririz ve biz güzel davrananların mükâfatını zâyi etmeyiz.
Şaban Piriş : Yusuf’u böylece o memlekete yerleştirdik;istediği yerde oturabilirdi. Rahmetimizi tıpkı bu misalde olduğu gibi istediğimize veririz.; iyi davrananların ecrini zayi etmeyiz.
Suat Yıldırım : Böylece Biz Yusuf’a Mısır’da iktidar verdik. Dilediği yerde konaklayabilir, orayı dilediği şekilde yönetirdi. Biz lütfumuzu dilediğimiz kimselere eriştirir ve güzel hareket edenlerin ücretlerini asla zayi etmeyiz.
Süleyman Ateş : Böylece biz Yûsuf'a o ülke'de iktidar verdik. Orada dilediği yerde konaklardı. Biz, dilediğimiz kimseye rahmetimizi ulaştırırız, güzel davrananların ecrini zayi etmeyiz.
Tefhim-ul Kuran : İşte böylece biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkân verdik. Öyleki, onda (Mısır'da) dilediği yerde konakladı. Biz kime dilersek rahmetimizi nasib ederiz ve iyilik yapanların ecrini kayba uğratmayız.
Ümit Şimşek : Böylece Yusuf'u o ülkede yerleştirdik. Öyle ki, dilediği yerde kalıyor, dilediği gibi yönetiyordu. Biz dilediğimizi rahmetimizden böyle nasiplendirir ve iyilik yapanların ödülünü de asla zayi etmeyiz.
Yaşar Nuri Öztürk : İşte böylece biz Yûsuf'a yeryüzünde imkân ve mevki verdik. Ülkede, istediği yerde konaklayabiliyordu. Biz dilediğimiz kimseye rahmetimizi ulaştırırız; güzel düşünüp güzel davrananların ödülünü yitirmeyiz.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}