» 40 / Mü’min  43:

Kuran Sırası: 40
İniş Sırası: 60
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85

 » 40 / Mü’min  Suresi: 43
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. لَا (LE) = lā : yok (ki)
2. جَرَمَ (CRM) = cerame : şüphe
3. أَنَّمَا (ÊNME) = ennemā : kesinlikle
4. تَدْعُونَنِي (TD̃AVNNY) = ted'ǔnenī : siz beni çağırıyorsunuz
5. إِلَيْهِ (ÎLYH) = ileyhi : ona
6. لَيْسَ (LYS) = leyse : (oysa) yoktur
7. لَهُ (LH) = lehu : onun
8. دَعْوَةٌ (D̃AVT) = deǎ'vetun : du'aya değer tarafı
9. فِي (FY) = fī :
10. الدُّنْيَا (ELD̃NYE) = d-dunyā : dünyada
11. وَلَا (VLE) = ve lā : ne de
12. فِي (FY) = fī :
13. الْاخِرَةِ (EL ËḢRT) = l-āḣirati : ahirette
14. وَأَنَّ (VÊN) = ve enne : ve elbette
15. مَرَدَّنَا (MRD̃NE) = meraddenā : bizim dönüşümüz
16. إِلَى (ÎL) = ilā :
17. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'adır
18. وَأَنَّ (VÊN) = ve enne : ve elbette
19. الْمُسْرِفِينَ (ELMSRFYN) = l-musrifīne : aşırı gidenler
20. هُمْ (HM) = hum : işte onlar
21. أَصْحَابُ (ÊṦḪEB) = eSHābu : halkıdır
22. النَّارِ (ELNER) = n-nāri : ateş
yok (ki) | şüphe | kesinlikle | siz beni çağırıyorsunuz | ona | (oysa) yoktur | onun | du'aya değer tarafı | | dünyada | ne de | | ahirette | ve elbette | bizim dönüşümüz | | Allah'adır | ve elbette | aşırı gidenler | işte onlar | halkıdır | ateş |

[] [CRM] [] [D̃AV] [] [LYS] [] [D̃AV] [] [D̃NV] [] [] [EḢR] [] [RD̃D̃] [] [] [] [SRF] [] [ṦḪB] [NVR]
LE CRM ÊNME TD̃AVNNY ÎLYH LYS LH D̃AVT FY ELD̃NYE VLE FY EL ËḢRT VÊN MRD̃NE ÎL ELLH VÊN ELMSRFYN HM ÊṦḪEB ELNER

cerame ennemā ted'ǔnenī ileyhi leyse lehu deǎ'vetun d-dunyā ve lā l-āḣirati ve enne meraddenā ilā llahi ve enne l-musrifīne hum eSHābu n-nāri
لا جرم أنما تدعونني إليه ليس له دعوة في الدنيا ولا في الآخرة وأن مردنا إلى الله وأن المسرفين هم أصحاب النار

 » 40 / Mü’min  Suresi: 43
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
لا | LE yok (ki) No
جرم ج ر م | CRM CRM cerame şüphe doubt
أنما | ÊNME ennemā kesinlikle that what
تدعونني د ع و | D̃AV TD̃AVNNY ted'ǔnenī siz beni çağırıyorsunuz you call me
إليه | ÎLYH ileyhi ona to it
ليس ل ي س | LYS LYS leyse (oysa) yoktur not
له | LH lehu onun for it
دعوة د ع و | D̃AV D̃AVT deǎ'vetun du'aya değer tarafı a claim
في | FY in
الدنيا د ن و | D̃NV ELD̃NYE d-dunyā dünyada the world
ولا | VLE ve lā ne de and not
في | FY in
الآخرة ا خ ر | EḢR EL ËḢRT l-āḣirati ahirette "the Hereafter;"
وأن | VÊN ve enne ve elbette and that
مردنا ر د د | RD̃D̃ MRD̃NE meraddenā bizim dönüşümüz our return
إلى | ÎL ilā (is) to
الله | ELLH llahi Allah'adır Allah,
وأن | VÊN ve enne ve elbette and that
المسرفين س ر ف | SRF ELMSRFYN l-musrifīne aşırı gidenler the transgressors -
هم | HM hum işte onlar they
أصحاب ص ح ب | ṦḪB ÊṦḪEB eSHābu halkıdır (will be the) companions
النار ن و ر | NVR ELNER n-nāri ateş (of) the Fire.

40:43 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

yok (ki) | şüphe | kesinlikle | siz beni çağırıyorsunuz | ona | (oysa) yoktur | onun | du'aya değer tarafı | | dünyada | ne de | | ahirette | ve elbette | bizim dönüşümüz | | Allah'adır | ve elbette | aşırı gidenler | işte onlar | halkıdır | ateş |

[] [CRM] [] [D̃AV] [] [LYS] [] [D̃AV] [] [D̃NV] [] [] [EḢR] [] [RD̃D̃] [] [] [] [SRF] [] [ṦḪB] [NVR]
LE CRM ÊNME TD̃AVNNY ÎLYH LYS LH D̃AVT FY ELD̃NYE VLE FY EL ËḢRT VÊN MRD̃NE ÎL ELLH VÊN ELMSRFYN HM ÊṦḪEB ELNER

cerame ennemā ted'ǔnenī ileyhi leyse lehu deǎ'vetun d-dunyā ve lā l-āḣirati ve enne meraddenā ilā llahi ve enne l-musrifīne hum eSHābu n-nāri
لا جرم أنما تدعونني إليه ليس له دعوة في الدنيا ولا في الآخرة وأن مردنا إلى الله وأن المسرفين هم أصحاب النار

[] [ج ر م] [] [د ع و] [] [ل ي س] [] [د ع و] [] [د ن و] [] [] [ا خ ر] [] [ر د د] [] [] [] [س ر ف] [] [ص ح ب] [ن و ر]

 » 40 / Mü’min  Suresi: 43
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
لا | LE yok (ki) No
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
جرم ج ر م | CRM CRM cerame şüphe doubt
Cim,Re,Mim,
3,200,40,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
أنما | ÊNME ennemā kesinlikle that what
,Nun,Mim,Elif,
,50,40,1,
ACC – accusative particle
REL – relative pronoun
حرف نصب من اخوات «ان»
اسم موصول
تدعونني د ع و | D̃AV TD̃AVNNY ted'ǔnenī siz beni çağırıyorsunuz you call me
Te,Dal,Ayn,Vav,Nun,Nun,Ye,
400,4,70,6,50,50,10,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 1st person singular object pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والياء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إليه | ÎLYH ileyhi ona to it
,Lam,Ye,He,
,30,10,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
ليس ل ي س | LYS LYS leyse (oysa) yoktur not
Lam,Ye,Sin,
30,10,60,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض من اخوات «كان»
له | LH lehu onun for it
Lam,He,
30,5,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
دعوة د ع و | D̃AV D̃AVT deǎ'vetun du'aya değer tarafı a claim
Dal,Ayn,Vav,Te merbuta,
4,70,6,400,
N – nominative feminine indefinite noun
اسم مرفوع
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الدنيا د ن و | D̃NV ELD̃NYE d-dunyā dünyada the world
Elif,Lam,Dal,Nun,Ye,Elif,
1,30,4,50,10,1,
N – genitive feminine singular noun
اسم مجرور
ولا | VLE ve lā ne de and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الآخرة ا خ ر | EḢR EL ËḢRT l-āḣirati ahirette "the Hereafter;"
Elif,Lam,,Hı,Re,Te merbuta,
1,30,,600,200,400,
N – genitive feminine singular noun
اسم مجرور
وأن | VÊN ve enne ve elbette and that
Vav,,Nun,
6,,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
ACC – accusative particle
الواو عاطفة
حرف نصب من اخوات «ان»
مردنا ر د د | RD̃D̃ MRD̃NE meraddenā bizim dönüşümüz our return
Mim,Re,Dal,Nun,Elif,
40,200,4,50,1,
N – accusative masculine noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم منصوب و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إلى | ÎL ilā (is) to
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
الله | ELLH llahi Allah'adır Allah,
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
وأن | VÊN ve enne ve elbette and that
Vav,,Nun,
6,,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
ACC – accusative particle
الواو عاطفة
حرف نصب من اخوات «ان»
المسرفين س ر ف | SRF ELMSRFYN l-musrifīne aşırı gidenler the transgressors -
Elif,Lam,Mim,Sin,Re,Fe,Ye,Nun,
1,30,40,60,200,80,10,50,
N – accusative masculine plural (form IV) active participle
اسم منصوب
هم | HM hum işte onlar they
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
أصحاب ص ح ب | ṦḪB ÊṦḪEB eSHābu halkıdır (will be the) companions
,Sad,Ha,Elif,Be,
,90,8,1,2,
N – nominative masculine plural noun
اسم مرفوع
النار ن و ر | NVR ELNER n-nāri ateş (of) the Fire.
Elif,Lam,Nun,Elif,Re,
1,30,50,1,200,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |لَا: yok (ki) | جَرَمَ: şüphe | أَنَّمَا: kesinlikle | تَدْعُونَنِي: siz beni çağırıyorsunuz | إِلَيْهِ: ona | لَيْسَ: (oysa) yoktur | لَهُ: onun | دَعْوَةٌ: du'aya değer tarafı | فِي: | الدُّنْيَا: dünyada | وَلَا: ne de | فِي: | الْاخِرَةِ: ahirette | وَأَنَّ: ve elbette | مَرَدَّنَا: bizim dönüşümüz | إِلَى: | اللَّهِ: Allah'adır | وَأَنَّ: ve elbette | الْمُسْرِفِينَ: aşırı gidenler | هُمْ: işte onlar | أَصْحَابُ: halkıdır | النَّارِ: ateş |
Kırık Meal (Harekesiz) : |لا LE yok (ki) | جرم CRM şüphe | أنما ÊNME kesinlikle | تدعونني TD̃AWNNY siz beni çağırıyorsunuz | إليه ÎLYH ona | ليس LYS (oysa) yoktur | له LH onun | دعوة D̃AWT du'aya değer tarafı | في FY | الدنيا ELD̃NYE dünyada | ولا WLE ne de | في FY | الآخرة EL ËḢRT ahirette | وأن WÊN ve elbette | مردنا MRD̃NE bizim dönüşümüz | إلى ÎL | الله ELLH Allah'adır | وأن WÊN ve elbette | المسرفين ELMSRFYN aşırı gidenler | هم HM işte onlar | أصحاب ÊṦḪEB halkıdır | النار ELNER ateş |
Kırık Meal (Okunuş) : |: yok (ki) | cerame: şüphe | ennemā: kesinlikle | ted'ǔnenī: siz beni çağırıyorsunuz | ileyhi: ona | leyse: (oysa) yoktur | lehu: onun | deǎ'vetun: du'aya değer tarafı | : | d-dunyā: dünyada | ve lā: ne de | : | l-āḣirati: ahirette | ve enne: ve elbette | meraddenā: bizim dönüşümüz | ilā: | llahi: Allah'adır | ve enne: ve elbette | l-musrifīne: aşırı gidenler | hum: işte onlar | eSHābu: halkıdır | n-nāri: ateş |
Kırık Meal (Transcript) : |LE: yok (ki) | CRM: şüphe | ÊNME: kesinlikle | TD̃AVNNY: siz beni çağırıyorsunuz | ÎLYH: ona | LYS: (oysa) yoktur | LH: onun | D̃AVT: du'aya değer tarafı | FY: | ELD̃NYE: dünyada | VLE: ne de | FY: | EL ËḢRT: ahirette | VÊN: ve elbette | MRD̃NE: bizim dönüşümüz | ÎL: | ELLH: Allah'adır | VÊN: ve elbette | ELMSRFYN: aşırı gidenler | HM: işte onlar | ÊṦḪEB: halkıdır | ELNER: ateş |
Abdulbaki Gölpınarlı : Gerçeğin ta kendisi şu ki: Siz beni, dünyâda da çağırmaya salâhiyetli olmayan, âhirette de salâhiyetli olmayan birşeye çağırıyorsunuz ancak ve dönüp gideceğimiz yer, Allah tapısıdır ve şüphe yok ki haddini aşanlar, cehennem ehlinin ta kendileridir.
Adem Uğur : Gerçek şu ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı yoktur. Dönüşümüz Allah'adır, aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir.
Ahmed Hulusi : "Hakikat şu ki: Sizin beni kendisine davet ettiğinizin ne dünyada ve ne de sonsuz gelecek yaşamda bir daveti yoktur. . . Muhakkak ki bizim dönüşümüz Allâh'adır. . . Muhakkak ki (ömrünü) israf edenler Nâr arkadaşlarıdır!"
Ahmet Tekin : 'Sizin beni davet ettiğiniz şeyin, dünyada da, âhirette, ebedî yurtta da davete değer bir tarafının olmadığında şüphe yoktur. Varacağınız yer Allah’ın huzurudur. Cahilce davranarak günah ve isyana batanlar, kural tanımayanlar, ağır-adaletsiz hükümler içeren kurallar koyanlar, işte onlar, Cehennem ehlidirler.'
Ahmet Varol : Kesinlikle, sizin beni kendisine çağırdığınız şeyin ne dünyada ne de ahirette çağrıda bulunma (yetki)si vardır. Şüphesiz bizim dönüşümüz Allah'adır. Aşırı gidenler ise, işte onlar ateş halkıdırlar.
Ali Bulaç : "İmkanı yok; gerçekten sizin beni kendisine çağırmakta olduğunuz şeyin, dünyada da, ahirette de çağrıda bulunma (yetkisi, gücü, değeri ve bağışlama)sı yoktur. Şüphesiz, bizim dönüşümüz Allah'adır. Ölçüyü taşıranlar, onlar ateşin halkıdırlar."
Ali Fikri Yavuz : Elbette beni, kendisine ibadete çağırdığınızın (putlarınızın) ne dünyada, ne de ahirette (hiç kimseyi kendilerine ibadet için) çağırmak kudreti yoktur. Hepimizin dönüşü Allah’adır. Bütün haddi aşanlar (müşrikler) de cehennemliktirler.
Bekir Sadak : «eni kendisine cagirdiginizin, bu dunyada da ahirette de cagirabilecek kabiliyette olmadiginda, hepimizin Allah'a doneceginde, asiri gidenlerin ateslikler olduklarinda suphe yoktur.»
Celal Yıldırım : Hiç şüphe yok ki, beni davet ettiğiniz şeyin Dünya'da da, Âhiret'te de davete (lâyık hiçbir yanı ve yet kisi) yoktur. Hepimizin dönüşü Allah'adır. Ve ölçüyü kaçırıp aşırı gidenler ateşin dostlarıdır.
Diyanet İşleri : “Şüphe yok ki sizin beni tapmaya çağırdığınız şeyin ne dünya ne de ahiret konusunda hiçbir çağrısı yoktur. Kuşkusuz dönüşümüz Allah’adır. Şüphesiz, aşırı gidenler cehennemliklerin ta kendileridir.”
Diyanet İşleri (eski) : 'Beni kendisine çağırdığınızın, bu dünyada da ahirette de çağırabilecek kabiliyette olmadığında, hepimizin Allah'a döneceğinde, aşırı gidenlerin ateşlikler olduklarında şüphe yoktur.'
Diyanet Vakfi : Gerçek şu ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı yoktur. Dönüşümüz Allah'adır, aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir.
Edip Yüksel : 'Kuşku yok ki, beni kendisine çağırdığınız şeyin ne dünyada ne de ahirette bir dayanağı yoktur. Dönüşümüz ALLAH'adır. Sınırı aşanlar, cehennemi boylayacaktır.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Hiç inkâr edilemez ki, gerçekten sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da, ahirette de bir davet hakkı yoktur. Hepimizin dönüşü Allah'adır. Şüphesiz haddi aşanların hepsi cehennemliktir.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Şu asla inkar edilemez ki, gerçekte sizin beni davet ettiğinizin ne dünyada ne de ahirette bir davet hakkı yoktur, hepimizin varacağı Allah'tır ve bütün haddi aşanlar nara (cehennemde) yanacaktır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Hiç kabili inkâr değildir ki hakıkatte sizin beni da'vet ettiğinizin ne Dünyada ne Ahırette bir da'vet hakkı yoktur ve hepimizin varacağımız Allahdır ve bütün müsrifler nâre yanacaktır.
Fizilal-il Kuran : Sizin beni davet ettiğiniz şeyin ne dünyada, ne de ahirette hiçbir davet yetkisi yoktur. Gerçekte dönüşümüz Allah'adır. Aşırı gidenlere gelince, işte onlar ateş ehlidirler.
Gültekin Onan : "İmkanı yok; gerçekten sizin beni kendisine çağırmakta olduğunuz şeyin, dünyada da, ahirette de çağrıda bulunma (yetkisi, gücü, değeri ve bağışlama)sı yoktur. Şüphesiz, bizim dönüşümüz Tanrı'yadır. Ölçüyü taşıranlar, onlar ateşin halkıdırlar."
Hakkı Yılmaz : (38-44) Yine iman etmiş olan o kimse: “Ey toplumum! Bana uyun ki size akıllı olmanın yoluna kılavuzluk edeyim. Ey toplumum! Bu bayağı hayat ancak geçici bir kazanımdır. Âhiret ise kesinlikle durulacak yurdun ta kendisidir. Her kim bir kötülük yaparsa, ona ancak yaptığının bir misli ile ceza verilir. Ve erkek veya kadın, her kim mü’min olarak düzeltmeye yönelik iş işlerse, artık onlar, orada hesapsızca rızıklanmak üzere cennete girerler.” Yine: “Ey toplumum! Bana ne oluyor ki, siz beni ateşe davet ediyorken ben sizi kurtuluşa davet ediyorum! Siz, beni, Allah'a inanmamaya ve benim için hiç bilgi olmayan şeyleri O'na ortak koşmaya davet ediyorsunuz. Ben ise sizi o çok güçlü ve çok bağışlayıcı olan Allah'a davet ediyorum. Hiç inkâr edilemez ki, gerçekten sizin beni kendisine davet ettiğiniz şey, dünya ve âhirette kendisine bir çağrı olmayan şeydir. Ve şüphesiz dönüşümüz Allah'adır. Ve şüphesiz sınırı aşanlar, cehennem ashâbının ta kendileridir. Artık siz benim, sizin için söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız. Ve ben işimi Allah'a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını en iyi görendir” dedi.
Hasan Basri Çantay : «Sizin beni mutlakaa (tapmıya) da'vet etdiğinizin dünyâda da, âhiretde de hakkaa ki hiçbir da'vet (e salâhiyyet) i yokdur. Hakıykatda hepimizin dönüb gidişimiz Allâhadır. Haddi aşanlar ateş yaranının ta kendileridir».
Hayrat Neşriyat : 'Hiç şübhe yok ki beni kendisine çağırmakta olduğunuz şeyin, ne dünyada ne de âhirette kendisine (tapılması için) bir da'vet hakkı vardır. Nihâyet dönüşümüz muhakkak Allah’adır. Doğrusu haddi aşanlar yok mu, onlar ateş ehlidirler.'
İbni Kesir : Şüphesiz sizin beni kendisine çağırdığınız; bu dünyada da, ahirette de çağırabilecek kabiliyette değildir. Ve muhakkak dönüşümüz Allah'adır. Elbette müsrifler; işte onlardır cehennem yaranı olanlar.
İskender Evrenosoğlu : Beni kendisine çağırdığınız şeyin bir hükmü yoktur. Onun (o putun), dünyada ve ahirette bir daveti (yetkisi) de yoktur. Muhakkak ki bizim dönüşümüz Allah'adır. Ve muhakkak ki müsrifler (haddi aşanlar), onlar, ateş ehlidir.
Muhammed Esed : Sizin beni çağırdığınız şey, açıkçası, ne bu dünyada ne de öteki dünyada çağrılmaya layık bir şey değil, (şüphesiz) dönüşünüz Allah'adır ve kendi kişiliklerini harcayıp tüketenler ateşe gireceklerdir:
Ömer Nasuhi Bilmen : «Muhakkak ki, siz beni mutlaka öyle bir şeye dâvet ediyorsunuz ki, onun için ne dünyada ve ne ahirette bir dâvet hakkı yoktur. Ve şüphe yok ki, bizim dönüp gidişimiz Allah'adır. Ve şüphesiz ki müsrif olanlar, onlar ateşin yârânıdırlar.»
Ömer Öngüt : "Sizin beni kendisine ibadete çağırdığınız şeylerin, ne dünyada ne de âhirette hiçbir dâvet gücü yoktur. Hepimizin dönüşü Allah'adır. Bütün haddi aşanlar şüphesiz ki cehennemliktirler. "
Şaban Piriş : Siz, beni ancak dünyada da ahirette de duaya hiç cevap veremeyecek olana çağırıyorsunuz. Oysa, biz Allah’a döneceğiz. Saçıp savuranlara gelince, onlar ateş ehlidir.
Suat Yıldırım : "Hiç şüphe yok ki sizin beni tapmaya dâvet ettiğiniz putların, ne dünyada, ne de âhirette, asla kendilerine ibadete dâvet yetkileri yoktur." "Şu kesin ki: hepimizin dönüp varacağı yer Allah’ın huzurudur ve haddi aşanlar cehennemi boylayacaklardır."
Süleyman Ateş : "Sizin beni çağırdığınız şeye kesinlikle ne dünyâda, ne de âhirette du'â edilemez (onlar kendilerine yapılan du'âyı duymazlar ve ona cevap veremezler). Bizim dönüşümüz Allah'adır. Aşırı gidenler, işte onlar ateş halkıdır."
Tefhim-ul Kuran : «İmkânı yok; gerçekten sizin beni kendisine çağırmakta olduğunuz şeyin, dünyada da, ahirette de çağrıda bulunma (yetkisi, gücü, değeri ve bağışlama)sı yoktur. Şüphesiz, bizim dönüşümüz Allah'adır. Ölçüyü taşıranlar, onlar ateşin halkı olanlardır.»
Ümit Şimşek : 'Sizin beni çağırdığınız şeylerin, ne dünyada, ne de âhirette davette bulunacak halleri yoktur. Hepimizin dönüşü Allah'adır. Hadlerini aşanlar ise, ateş ehlinin tâ kendileridir.
Yaşar Nuri Öztürk : "Sizin beni çağırdığınız şeye, ne dünyada ne de âhirette asla ve asla dua edilemez/onun dünyada ve âhirette çağrı hakkı yoktur. Dönüşümüz-varışımız Allah'adır. Aşırılığa sapanlarsa ateş halkının ta kendileridir."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}