» 40 / Mü’min  25:

Kuran Sırası: 40
İniş Sırası: 60
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85

 » 40 / Mü’min  Suresi: 25
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَلَمَّا (FLME) = felemmā : (Musa) ne zaman ki
2. جَاءَهُمْ (CEÙHM) = cā'ehum : onlara gelince
3. بِالْحَقِّ (BELḪG) = bil-Haḳḳi : hakk ile
4. مِنْ (MN) = min : -dan
5. عِنْدِنَا (AND̃NE) = ǐndinā : katımız-
6. قَالُوا (GELVE) = ḳālū : dediler
7. اقْتُلُوا (EGTLVE) = ḳtulū : öldürün
8. أَبْنَاءَ (ÊBNEÙ) = ebnā'e : oğullarını
9. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimselerin
10. امَنُوا ( ËMNVE) = āmenū : inanan(ların)
11. مَعَهُ (MAH) = meǎhu : onunla beraber
12. وَاسْتَحْيُوا (VESTḪYVE) = vesteHyū : ve sağ bırakın
13. نِسَاءَهُمْ (NSEÙHM) = nisā'ehum : kadınlarını
14. وَمَا (VME) = ve mā : ve değildir
15. كَيْدُ (KYD̃) = keydu : tuzağı
16. الْكَافِرِينَ (ELKEFRYN) = l-kāfirīne : kafirlerin
17. إِلَّا (ÎLE) = illā : başkası
18. فِي (FY) = fī :
19. ضَلَالٍ (ŽLEL) = Delālin : boşa çıkandan
(Musa) ne zaman ki | onlara gelince | hakk ile | -dan | katımız- | dediler | öldürün | oğullarını | kimselerin | inanan(ların) | onunla beraber | ve sağ bırakın | kadınlarını | ve değildir | tuzağı | kafirlerin | başkası | | boşa çıkandan |

[] [CYE] [ḪGG] [] [AND̃] [GVL] [GTL] [BNY] [] [EMN] [] [ḪYY] [NSV] [] [KYD̃] [KFR] [] [] [ŽLL]
FLME CEÙHM BELḪG MN AND̃NE GELVE EGTLVE ÊBNEÙ ELZ̃YN ËMNVE MAH VESTḪYVE NSEÙHM VME KYD̃ ELKEFRYN ÎLE FY ŽLEL

felemmā cā'ehum bil-Haḳḳi min ǐndinā ḳālū ḳtulū ebnā'e elleƶīne āmenū meǎhu vesteHyū nisā'ehum ve mā keydu l-kāfirīne illā Delālin
فلما جاءهم بالحق من عندنا قالوا اقتلوا أبناء الذين آمنوا معه واستحيوا نساءهم وما كيد الكافرين إلا في ضلال

 » 40 / Mü’min  Suresi: 25
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLME felemmā (Musa) ne zaman ki Then when
جاءهم ج ي ا | CYE CEÙHM cā'ehum onlara gelince he brought to them
بالحق ح ق ق | ḪGG BELḪG bil-Haḳḳi hakk ile the truth
من | MN min -dan from
عندنا ع ن د | AND̃ AND̃NE ǐndinā katımız- Us
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler they said,
اقتلوا ق ت ل | GTL EGTLVE ḳtulū öldürün """Kill"
أبناء ب ن ي | BNY ÊBNEÙ ebnā'e oğullarını (the) sons
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimselerin (of) those who
آمنوا ا م ن | EMN ËMNVE āmenū inanan(ların) believe
معه | MAH meǎhu onunla beraber with him,
واستحيوا ح ي ي | ḪYY VESTḪYVE vesteHyū ve sağ bırakın and let live
نساءهم ن س و | NSV NSEÙHM nisā'ehum kadınlarını "their women."""
وما | VME ve mā ve değildir And not
كيد ك ي د | KYD̃ KYD̃ keydu tuzağı (is the) plot
الكافرين ك ف ر | KFR ELKEFRYN l-kāfirīne kafirlerin (of) the disbelievers
إلا | ÎLE illā başkası but
في | FY in
ضلال ض ل ل | ŽLL ŽLEL Delālin boşa çıkandan error.

40:25 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

(Musa) ne zaman ki | onlara gelince | hakk ile | -dan | katımız- | dediler | öldürün | oğullarını | kimselerin | inanan(ların) | onunla beraber | ve sağ bırakın | kadınlarını | ve değildir | tuzağı | kafirlerin | başkası | | boşa çıkandan |

[] [CYE] [ḪGG] [] [AND̃] [GVL] [GTL] [BNY] [] [EMN] [] [ḪYY] [NSV] [] [KYD̃] [KFR] [] [] [ŽLL]
FLME CEÙHM BELḪG MN AND̃NE GELVE EGTLVE ÊBNEÙ ELZ̃YN ËMNVE MAH VESTḪYVE NSEÙHM VME KYD̃ ELKEFRYN ÎLE FY ŽLEL

felemmā cā'ehum bil-Haḳḳi min ǐndinā ḳālū ḳtulū ebnā'e elleƶīne āmenū meǎhu vesteHyū nisā'ehum ve mā keydu l-kāfirīne illā Delālin
فلما جاءهم بالحق من عندنا قالوا اقتلوا أبناء الذين آمنوا معه واستحيوا نساءهم وما كيد الكافرين إلا في ضلال

[] [ج ي ا] [ح ق ق] [] [ع ن د] [ق و ل] [ق ت ل] [ب ن ي] [] [ا م ن] [] [ح ي ي] [ن س و] [] [ك ي د] [ك ف ر] [] [] [ض ل ل]

 » 40 / Mü’min  Suresi: 25
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLME felemmā (Musa) ne zaman ki Then when
Fe,Lam,Mim,Elif,
80,30,40,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الفاء استئنافية
ظرف زمان
جاءهم ج ي ا | CYE CEÙHM cā'ehum onlara gelince he brought to them
Cim,Elif,,He,Mim,
3,1,,5,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بالحق ح ق ق | ḪGG BELḪG bil-Haḳḳi hakk ile the truth
Be,Elif,Lam,Ha,Gaf,
2,1,30,8,100,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
من | MN min -dan from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
عندنا ع ن د | AND̃ AND̃NE ǐndinā katımız- Us
Ayn,Nun,Dal,Nun,Elif,
70,50,4,50,1,
N – genitive noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler they said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
اقتلوا ق ت ل | GTL EGTLVE ḳtulū öldürün """Kill"
Elif,Gaf,Te,Lam,Vav,Elif,
1,100,400,30,6,1,
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أبناء ب ن ي | BNY ÊBNEÙ ebnā'e oğullarını (the) sons
,Be,Nun,Elif,,
,2,50,1,,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimselerin (of) those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
آمنوا ا م ن | EMN ËMNVE āmenū inanan(ların) believe
,Mim,Nun,Vav,Elif,
,40,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
معه | MAH meǎhu onunla beraber with him,
Mim,Ayn,He,
40,70,5,
LOC – accusative location adverb
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
ظرف مكان منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
واستحيوا ح ي ي | ḪYY VESTḪYVE vesteHyū ve sağ bırakın and let live
Vav,Elif,Sin,Te,Ha,Ye,Vav,Elif,
6,1,60,400,8,10,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural (form X) imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
نساءهم ن س و | NSV NSEÙHM nisā'ehum kadınlarını "their women."""
Nun,Sin,Elif,,He,Mim,
50,60,1,,5,40,
N – accusative feminine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وما | VME ve mā ve değildir And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
كيد ك ي د | KYD̃ KYD̃ keydu tuzağı (is the) plot
Kef,Ye,Dal,
20,10,4,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
الكافرين ك ف ر | KFR ELKEFRYN l-kāfirīne kafirlerin (of) the disbelievers
Elif,Lam,Kef,Elif,Fe,Re,Ye,Nun,
1,30,20,1,80,200,10,50,
N – genitive masculine plural active participle
اسم مجرور
إلا | ÎLE illā başkası but
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
ضلال ض ل ل | ŽLL ŽLEL Delālin boşa çıkandan error.
Dad,Lam,Elif,Lam,
800,30,1,30,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَلَمَّا: (Musa) ne zaman ki | جَاءَهُمْ: onlara gelince | بِالْحَقِّ: hakk ile | مِنْ: -dan | عِنْدِنَا: katımız- | قَالُوا: dediler | اقْتُلُوا: öldürün | أَبْنَاءَ: oğullarını | الَّذِينَ: kimselerin | امَنُوا: inanan(ların) | مَعَهُ: onunla beraber | وَاسْتَحْيُوا: ve sağ bırakın | نِسَاءَهُمْ: kadınlarını | وَمَا: ve değildir | كَيْدُ: tuzağı | الْكَافِرِينَ: kafirlerin | إِلَّا: başkası | فِي: | ضَلَالٍ: boşa çıkandan |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فلما FLME (Musa) ne zaman ki | جاءهم CEÙHM onlara gelince | بالحق BELḪG hakk ile | من MN -dan | عندنا AND̃NE katımız- | قالوا GELWE dediler | اقتلوا EGTLWE öldürün | أبناء ÊBNEÙ oğullarını | الذين ELZ̃YN kimselerin | آمنوا ËMNWE inanan(ların) | معه MAH onunla beraber | واستحيوا WESTḪYWE ve sağ bırakın | نساءهم NSEÙHM kadınlarını | وما WME ve değildir | كيد KYD̃ tuzağı | الكافرين ELKEFRYN kafirlerin | إلا ÎLE başkası | في FY | ضلال ŽLEL boşa çıkandan |
Kırık Meal (Okunuş) : |felemmā: (Musa) ne zaman ki | cā'ehum: onlara gelince | bil-Haḳḳi: hakk ile | min: -dan | ǐndinā: katımız- | ḳālū: dediler | ḳtulū: öldürün | ebnā'e: oğullarını | elleƶīne: kimselerin | āmenū: inanan(ların) | meǎhu: onunla beraber | vesteHyū: ve sağ bırakın | nisā'ehum: kadınlarını | ve mā: ve değildir | keydu: tuzağı | l-kāfirīne: kafirlerin | illā: başkası | : | Delālin: boşa çıkandan |
Kırık Meal (Transcript) : |FLME: (Musa) ne zaman ki | CEÙHM: onlara gelince | BELḪG: hakk ile | MN: -dan | AND̃NE: katımız- | GELVE: dediler | EGTLVE: öldürün | ÊBNEÙ: oğullarını | ELZ̃YN: kimselerin | ËMNVE: inanan(ların) | MAH: onunla beraber | VESTḪYVE: ve sağ bırakın | NSEÙHM: kadınlarını | VME: ve değildir | KYD̃: tuzağı | ELKEFRYN: kafirlerin | ÎLE: başkası | FY: | ŽLEL: boşa çıkandan |
Abdulbaki Gölpınarlı : Mûsâ, katımızdan gerçekle onlara gelince öldürün demişlerdi, onunla berâber inananların oğullarını ve bırakın kadınlarını; kâfirlerin düzeni, ancak gerçekten dışarıdır, boştur.
Adem Uğur : İşte o (Musa), tarafımızdan kendilerine hakkı getirince: Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınları sağ bırakın! dediler. Ama kâfirlerin tuzağı elbette boşa çıkar.
Ahmed Hulusi : (Musa) onlara indîmizden Hak olarak (Hakk'ı) getirince, dediler ki: "Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınlarını diri bırakın". . . Hakikat bilgisini inkâr edenlerin tuzağı boşa çıkar!
Ahmet Tekin : İşte Mûsâ, bizim katımızdan onlara mucizeleri getirince, onlar: 'İman edenlerin, onunla beraber olanların oğullarını öldürün. Kızlarını öldürmeyip hayatta bırakın.' dediler. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlerin, kötülük etme planları, taktikleri hep boşa çıkmaktadır.
Ahmet Varol : Böylece o, kendilerine tarafımızdan hakkı getirince: 'Onunla birlikte inananların oğullarını öldürün ve kadınlarını sağ bırakın' dediler. Oysa kâfirlerin oyunları muhakkak boşa çıkar.
Ali Bulaç : Böylece, o, katımızdan kendilerine bir hak ile geldiği zaman, dediler ki: "Onunla birlikte iman edenlerin erkek çocuklarını öldürün; kadınlarını ise sağ bırakın." Ancak kafirlerin hileli düzeni boşa çıkmakta olandan başkası değildir.
Ali Fikri Yavuz : Bunun üzerine Mûsa, tarafımızdan onlara hakkı (kitabı) getirince de şöyle dediler: “- Mûsa ile beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınlarını ise diri bırakın.” Fakat kâfirlerin hilesi ancak yok olmağa mahkûmdur.
Bekir Sadak : Musa katimizdan onlara gercegi getirince: «Onunla beraber iman etmis kimselerin ogullarini oldurun, kadinlarini sag birakin» dediler. Ama inkarcilarin hilesi elbette bosa gider.
Celal Yıldırım : Ne var ki, Musa onlara bizden (kendisine verilen) hakk ile geldi, onlar: «Musa ile beraber imân edenlerin erkek çocuklarını öldürün, kız çocuklarını diri bırakın !» dediler. Kâfirlerin hile ve düzeni mutlaka boştur, neticesizdir.
Diyanet İşleri : Mûsâ onlara tarafımızdan gerçeği getirince, “Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın” dediler. Fakat kâfirlerin tuzağı hep boşa çıkmıştır.
Diyanet İşleri (eski) : Musa katımızdan onlara gerçeği getirince: 'Onunla beraber iman etmiş kimselerin oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın' dediler. Ama inkarcıların hilesi elbette boşa gider.
Diyanet Vakfi : İşte o (Musa), tarafımızdan kendilerine hakkı getirince: Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınları sağ bırakın! dediler. Ama kâfirlerin tuzağı elbette boşa çıkar.
Edip Yüksel : Onlara bizden bir gerçeği götürünce, 'Onunla birlikte inananların oğullarını öldürün, kadınlarını ise yaşatın,' dediler. İnkarcıların planı hep sapıkçadır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bunun üzerine Musa, kendilerine tarafımızdan hakkı getirince de: «Onunla beraber iman etmiş olanların oğullarını öldürün, kadınlarını diri tutun.» dediler. Fakat o kâfirlerin tuzağı da hep boşa çıkmaktadır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bunun üzerine kendilerine tarafımızdan gerçeği getirince de: «Onunla beraber iman etmiş olanların oğullarını öldürün, kadınlarını diri bırakın!» dediler. Kafirlerin düzeni (tuzağı) hep dalal (sapkınlık) içindedir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bunun üzerine kendilerine tarafımızdan hakkı getiriverince de onunla beraber iyman etmiş olanların oğullarını öldürün, kadınlarını diri tutun dediler, kâfirlerin düzeni de hep dalâl içinde
Fizilal-il Kuran : Musa, onlara katımızdan hakkı getirince: «Onunla beraber inananların oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın!» dediler. Fakat kafirlerin tuzağı hep boşa çıkar.
Gültekin Onan : Böylece o, katımızdan kendilerine bir hak ile geldiği zaman dediler ki: "Onunla birlikte inananların erkek çocuklarını öldürün, kadınlarını ise sağ bırakın." Ancak kafirlerin hileli düzeni boşa çıkmakta olandan başkası değildir.
Hakkı Yılmaz : "Böylece Mûsâ, katımızdan kendilerine bir hak ile geldiği zaman onlar: “Mûsâ ile birlikte iman etmiş kişilerin oğullarını katledin; eğitimsiz, öğretimsiz bırakıp niteliksiz bir kitle oluşturarak güçsüzleştirin, kadınlarını ise sağ bırakın” dediler. Kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlerin düzeni, boşa çıkmakta olandan başkası da değildir. "
Hasan Basri Çantay : İşte o, tarafımızdan kendilerine hakkı getirince: «Onunla beraber îman edenlerin oğullarını öldürün. (Yalnız) kadınları diri bırakın» dediler. Kâfirlerin düzeni heder olmakdan başka (bir şey'e mahkûm) değildir.
Hayrat Neşriyat : Ve (Mûsâ) onlara tarafımızdan hakkı getirdiğinde (daha önce de dedikleri gibi yine)dediler ki: 'Onunla berâber îmân etmiş olanların (yeni doğan) oğullarını öldürün, kadınlarını(kızlarını) ise sağ bırakın!' Fakat kâfirlerin hîlesi ancak boşuna (yorulmak)tır.
İbni Kesir : O, katımızdan kendilerine hakkı getirince: Onunla beraber iman etmiş olanların oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın, dediler. Kafirlerin düzeni hedef olmaktan başka bir şey değildir.
İskender Evrenosoğlu : Böylece onlara katımızdan hak ile geldiği zaman: "Âmenû olanların oğullarını, kendileriyle beraber katledin (öldürün). Ve kadınlarını canlı bırakın!" dediler. Kâfirlerin tuzağı (hilesi) dalâletten başka birşey değildir.
Muhammed Esed : (Firavun'a, ve tebaasına gelince,) Musa onlara Bizden (aldığı) hakikati getirdiğinde "Onun inançlarını benimseyenlerin kadınlarını sağ bırakıp oğullarını öldürün!" dediler. Fakat inkarcıların hilesi hep boşa çıktı.
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki, onlara Bizim tarafımızdan hak ile geliverdi, dediler ki: «O'nunla beraber imân edenlerin oğullarını öldürünüz, kadınlarını da diri bırakınız.» Kâfirlerin hilesi ise bir sapıklıkta bulunmaktan başka değildir.
Ömer Öngüt : O, katımızdan kendilerine hakkı getirince: "Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın. " dediler. Halbuki kâfirlerin tuzağı ne olursa olsun daima boşa çıkar.
Şaban Piriş : Onlara kendi katımızdan gerçeği getirdiği halde: -Onunla birlikte iman edenlerin oğullarını öldürüp, kadınlarını sağ bırakın, demişlerdi. Oysa kafirlerin tuzağı ancak boşa gitmeye mahkumdur.
Suat Yıldırım : Mûsa onlara Bizim tarafımızdan gerçeği getirince,"Onun yanında bulunan müminlerin oğullarını öldürün, kızlarını ise hayatta bırakın!" dediler. Fakat kâfirlerin hile ve tuzakları boşa çıkar.
Süleyman Ateş : (Mûsâ,) Onlara katımızdan hakkı getirince: "Onunla beraber inananların oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın!" dediler. Fakat kâfirlerin tuzağı hep boşa çıkar.
Tefhim-ul Kuran : Böylece o, katımızdan kendilerine bir hak ile geldiği zaman, dediler ki: «Onunla birlikte iman etmekte olanların erkek çocuklarını öldürün; kadınlarını ise sağ bırakın.» Ancak kâfirlerin hileli düzeni boşa çıkmakta olandan başkası değildir.
Ümit Şimşek : Musa onlara katımızdan hakkı getirdiğinde, 'Onunla beraber iman edenlerin kızlarını sağ bırakıp oğullarını öldürün' dediler. Fakat kâfirlerin hilesi boşa çıkmaya mahkûmdu.
Yaşar Nuri Öztürk : Mûsa, katımızdan hakkı onlara getirince, şöyle dediler: "Onunla beraber iman edenlerin erkek çocuklarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın!" Ama inkârcıların tuzağı hep boşa çıkmıştır.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}