» 40 / Mü’min  22:

Kuran Sırası: 40
İniş Sırası: 60
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85

 » 40 / Mü’min  Suresi: 22
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. ذَٰلِكَ (Z̃LK) = ƶālike : bu
2. بِأَنَّهُمْ (BÊNHM) = biennehum : onların (sebebiyledir)
3. كَانَتْ (KENT) = kānet : olmaları
4. تَأْتِيهِمْ (TÊTYHM) = te'tīhim : onlara getirirdi
5. رُسُلُهُمْ (RSLHM) = rusuluhum : elçileri
6. بِالْبَيِّنَاتِ (BELBYNET) = bil-beyyināti : açık kanıtlar
7. فَكَفَرُوا (FKFRVE) = fekeferū : ama inkar ediyorlardı
8. فَأَخَذَهُمُ (FÊḢZ̃HM) = feeḣaƶehumu : bu yüzden onları yakaladı
9. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
10. إِنَّهُ (ÎNH) = innehu : zira O
11. قَوِيٌّ (GVY) = ḳaviyyun : güçlüdür
12. شَدِيدُ (ŞD̃YD̃) = şedīdu : çetin olandır
13. الْعِقَابِ (ELAGEB) = l-ǐḳābi : cezası
bu | onların (sebebiyledir) | olmaları | onlara getirirdi | elçileri | açık kanıtlar | ama inkar ediyorlardı | bu yüzden onları yakaladı | Allah | zira O | güçlüdür | çetin olandır | cezası |

[] [] [KVN] [ETY] [RSL] [BYN] [KFR] [EḢZ̃] [] [] [GVY] [ŞD̃D̃] [AGB]
Z̃LK BÊNHM KENT TÊTYHM RSLHM BELBYNET FKFRVE FÊḢZ̃HM ELLH ÎNH GVY ŞD̃YD̃ ELAGEB

ƶālike biennehum kānet te'tīhim rusuluhum bil-beyyināti fekeferū feeḣaƶehumu llahu innehu ḳaviyyun şedīdu l-ǐḳābi
ذلك بأنهم كانت تأتيهم رسلهم بالبينات فكفروا فأخذهم الله إنه قوي شديد العقاب

 » 40 / Mü’min  Suresi: 22
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ذلك | Z̃LK ƶālike bu That
بأنهم | BÊNHM biennehum onların (sebebiyledir) (was) because [they]
كانت ك و ن | KVN KENT kānet olmaları used to come to them
تأتيهم ا ت ي | ETY TÊTYHM te'tīhim onlara getirirdi used to come to them
رسلهم ر س ل | RSL RSLHM rusuluhum elçileri their Messengers
بالبينات ب ي ن | BYN BELBYNET bil-beyyināti açık kanıtlar with clear proofs
فكفروا ك ف ر | KFR FKFRVE fekeferū ama inkar ediyorlardı but they disbelieved,
فأخذهم ا خ ذ | EḢZ̃ FÊḢZ̃HM feeḣaƶehumu bu yüzden onları yakaladı So Allah seized them.
الله | ELLH llahu Allah So Allah seized them.
إنه | ÎNH innehu zira O Indeed, He
قوي ق و ي | GVY GVY ḳaviyyun güçlüdür (is) All-Strong,
شديد ش د د | ŞD̃D̃ ŞD̃YD̃ şedīdu çetin olandır severe
العقاب ع ق ب | AGB ELAGEB l-ǐḳābi cezası (in) punishment.

40:22 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

bu | onların (sebebiyledir) | olmaları | onlara getirirdi | elçileri | açık kanıtlar | ama inkar ediyorlardı | bu yüzden onları yakaladı | Allah | zira O | güçlüdür | çetin olandır | cezası |

[] [] [KVN] [ETY] [RSL] [BYN] [KFR] [EḢZ̃] [] [] [GVY] [ŞD̃D̃] [AGB]
Z̃LK BÊNHM KENT TÊTYHM RSLHM BELBYNET FKFRVE FÊḢZ̃HM ELLH ÎNH GVY ŞD̃YD̃ ELAGEB

ƶālike biennehum kānet te'tīhim rusuluhum bil-beyyināti fekeferū feeḣaƶehumu llahu innehu ḳaviyyun şedīdu l-ǐḳābi
ذلك بأنهم كانت تأتيهم رسلهم بالبينات فكفروا فأخذهم الله إنه قوي شديد العقاب

[] [] [ك و ن] [ا ت ي] [ر س ل] [ب ي ن] [ك ف ر] [ا خ ذ ] [] [] [ق و ي] [ش د د] [ع ق ب]

 » 40 / Mü’min  Suresi: 22
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ذلك | Z̃LK ƶālike bu That
Zel,Lam,Kef,
700,30,20,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
بأنهم | BÊNHM biennehum onların (sebebiyledir) (was) because [they]
Be,,Nun,He,Mim,
2,,50,5,40,
P – prefixed preposition bi
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
حرف جر
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
كانت ك و ن | KVN KENT kānet olmaları used to come to them
Kef,Elif,Nun,Te,
20,1,50,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
تأتيهم ا ت ي | ETY TÊTYHM te'tīhim onlara getirirdi used to come to them
Te,,Te,Ye,He,Mim,
400,,400,10,5,40,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
رسلهم ر س ل | RSL RSLHM rusuluhum elçileri their Messengers
Re,Sin,Lam,He,Mim,
200,60,30,5,40,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بالبينات ب ي ن | BYN BELBYNET bil-beyyināti açık kanıtlar with clear proofs
Be,Elif,Lam,Be,Ye,Nun,Elif,Te,
2,1,30,2,10,50,1,400,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine plural noun
جار ومجرور
فكفروا ك ف ر | KFR FKFRVE fekeferū ama inkar ediyorlardı but they disbelieved,
Fe,Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
80,20,80,200,6,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فأخذهم ا خ ذ | EḢZ̃ FÊḢZ̃HM feeḣaƶehumu bu yüzden onları yakaladı So Allah seized them.
Fe,,Hı,Zel,He,Mim,
80,,600,700,5,40,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الله | ELLH llahu Allah So Allah seized them.
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
إنه | ÎNH innehu zira O Indeed, He
,Nun,He,
,50,5,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
حرف نصب والهاء ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
قوي ق و ي | GVY GVY ḳaviyyun güçlüdür (is) All-Strong,
Gaf,Vav,Ye,
100,6,10,
N – nominative masculine singular indefinite noun
اسم مرفوع
شديد ش د د | ŞD̃D̃ ŞD̃YD̃ şedīdu çetin olandır severe
Şın,Dal,Ye,Dal,
300,4,10,4,
ADJ – nominative masculine singular adjective
صفة مرفوعة
العقاب ع ق ب | AGB ELAGEB l-ǐḳābi cezası (in) punishment.
Elif,Lam,Ayn,Gaf,Elif,Be,
1,30,70,100,1,2,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |ذَٰلِكَ: bu | بِأَنَّهُمْ: onların (sebebiyledir) | كَانَتْ: olmaları | تَأْتِيهِمْ: onlara getirirdi | رُسُلُهُمْ: elçileri | بِالْبَيِّنَاتِ: açık kanıtlar | فَكَفَرُوا: ama inkar ediyorlardı | فَأَخَذَهُمُ: bu yüzden onları yakaladı | اللَّهُ: Allah | إِنَّهُ: zira O | قَوِيٌّ: güçlüdür | شَدِيدُ: çetin olandır | الْعِقَابِ: cezası |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ذلك Z̃LK bu | بأنهم BÊNHM onların (sebebiyledir) | كانت KENT olmaları | تأتيهم TÊTYHM onlara getirirdi | رسلهم RSLHM elçileri | بالبينات BELBYNET açık kanıtlar | فكفروا FKFRWE ama inkar ediyorlardı | فأخذهم FÊḢZ̃HM bu yüzden onları yakaladı | الله ELLH Allah | إنه ÎNH zira O | قوي GWY güçlüdür | شديد ŞD̃YD̃ çetin olandır | العقاب ELAGEB cezası |
Kırık Meal (Okunuş) : |ƶālike: bu | biennehum: onların (sebebiyledir) | kānet: olmaları | te'tīhim: onlara getirirdi | rusuluhum: elçileri | bil-beyyināti: açık kanıtlar | fekeferū: ama inkar ediyorlardı | feeḣaƶehumu: bu yüzden onları yakaladı | llahu: Allah | innehu: zira O | ḳaviyyun: güçlüdür | şedīdu: çetin olandır | l-ǐḳābi: cezası |
Kırık Meal (Transcript) : |Z̃LK: bu | BÊNHM: onların (sebebiyledir) | KENT: olmaları | TÊTYHM: onlara getirirdi | RSLHM: elçileri | BELBYNET: açık kanıtlar | FKFRVE: ama inkar ediyorlardı | FÊḢZ̃HM: bu yüzden onları yakaladı | ELLH: Allah | ÎNH: zira O | GVY: güçlüdür | ŞD̃YD̃: çetin olandır | ELAGEB: cezası |
Abdulbaki Gölpınarlı : Bu da, peygamberleri, onlara apaçık delillerle geldi mi, inkâr etmelerindendir, derken Allah onları helâk edivermiştir; şüphe yok ki o, kuvvetlidir, azâbı da çetindir onun.
Adem Uğur : Bunun sebebi, peygamberleri kendilerine apaçık mucizeler getirdikleri halde, inkâr etmeleri idi. Allah da kendilerini tutup yakalayıverdi. Doğrusu O, kuvvetlidir; azabı da pek çetindir.
Ahmed Hulusi : Bunun sebebi şu idi: Rasûlleri onlara apaçık delillerle geldi de küfür (inkâr) ettiler. . . Bunun üzerine Allâh da onları yakaladı. . . Muhakkak ki O, Kaviyy'dir, Şediyd ül 'Ikab'dır (suçu cezalandırması şiddetlidir).
Ahmet Tekin : Bu cezalar, Rasullerinin apaçık mûcizeler, delillerle kendilerine gelmelerine rağmen onların inkârda ısrar edip küfre sapmaları sebebiyledir. Bu sebeple Allah onları cezalandırmıştır. O güçlü, kudretlidir. Onları suçlarına denk, adâletle cezalandırma gücüne sahiptir.
Ahmet Varol : Bu şundan dolayıydı ki: Peygamberleri onlara açık delillerle geliyorlar, ama onlar inkâr ediyorlardı. Bu yüzden Allah da onları yakaladı. Şüphesiz Allah, güçlü, azabı çetin olandır.
Ali Bulaç : Çünkü gerçekten onlar, Resulleri kendilerine apaçık belgeler getirirdi; fakat onlar inkâr ederlerdi. Bu yüzden Allah, onları (azabla) yakalayıverdi. Şüphesiz O, kuvvetli olandır, cezalandırması şiddetlidir.
Ali Fikri Yavuz : Dünyadaki azabın sebebi şu: Çünkü onlara peygamberleri mucizelerle geliyorlardı da, (onları) inkâr ettiler. Allah da onları (azabı ile) yakalayıverdi. Muhakkak ki O, çok kuvvetlidir, azabı şiddetlidir.
Bekir Sadak : Bu, kendilerine acik belgelerle gelen peygamberlerini inkar etmelerinden oturudur. Allah da onlari bunun icin yakalamistir. Dogrusu O, kuvvetlidir, cezalandirmasi da siddetlidir.
Celal Yıldırım : Bu böyledir; çünkü peygamberleri onlara açık belgelerle, kesin delillerle gelirdi de onu inkâr ederlerdi. Bu yüzden Allah, onları (azâb ile) yakalayıverdi. Şüphesiz ki O, çok kuvvetli ve ceza vermekte pek şiddetlidir.
Diyanet İşleri : Bunun sebebi şu idi: Peygamberleri onlara apaçık mucizeler getiriyorlardı da onlar inkâr ediyorlardı. Bu yüzden Allah da onları yakalayıverdi. Şüphesiz O, güçlüdür, cezası da çok şiddetlidir.
Diyanet İşleri (eski) : Bu, kendilerine açık belgelerle gelen peygamberlerini inkar etmelerinden ötürüdür. Allah da onları bunun için yakalamıştır. Doğrusu O, kuvvetlidir, cezalandırması da şiddetlidir.
Diyanet Vakfi : Bunun sebebi, peygamberleri kendilerine apaçık mucizeler getirdikleri halde, inkâr etmeleri idi. Allah da kendilerini tutup yakalayıverdi. Doğrusu O, kuvvetlidir; azabı da pek çetindir.
Edip Yüksel : Çünkü, elçiler onlara apaçık delillerle gittiklerinde inkar ediyorlardı. Sonunda ALLAH onları yakaladı. O Güçlüdür, Cezalandırması Şiddetlidir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : O, şundandı: Onlara peygamberleri apaçık delillerle geliyorlardı. Ama onlar inkâr ettiler. Allah da tuttu kendilerini alıverdi. Çünkü O'nun kuvveti çok, azabı şiddetlidir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O şundandı: Onlara peygamberleri mucizelerle geliyorlardı, fakat onlar inkar ettiler. Allah da tuttu kendilerini alıverdi; çünkü O'nun kuvveti çok, cezası çetindir.
Elmalılı Hamdi Yazır : O, şundan idi ki onlara Resulleri beyyinelerle geliyorlardı da küfrettiler, Allah da tuttu kendilerini alıverdi, çünkü onun kuvveti çok, ıkabı şiddetlidir
Fizilal-il Kuran : Çünkü onlar öyle kimselerdir ki, elçileri onlara açık belgeler getirdiği halde kabul etmemişlerdi. Bu yüzden Allah onları yakaladı. Zira O üstündür, cezası çetin olandır.
Gültekin Onan : Çünkü gerçekten onlar Resulleri kendilerine apaçık belgeler getirirdi; fakat onlar küfrederlerdi. Bu yüzden Tanrı, onları (azabla) yakalayıverdi. Şüphesiz O, kuvvetli olandır, cezalandırması şiddetlidir.
Hakkı Yılmaz : "İşte bu, şu sebepledir: Kendilerine elçileri apaçık delillerle geliyorlardı da onlar küfrettiler; inanmadılar. Bunun üzerine Allah da kendilerini alıverdi. Şüphesiz O, güçlüdür, cezalandırması çok çetindir. "
Hasan Basri Çantay : Bunun sebebi şu idi: (Çünkü) peygamberleri kendilerine apaçık mu'cizeler getire dursun, onlar küfretdiler. Allah da kendilerini tutub yakalayıverdi. Çünkü O, herşey'e kaadirdir, azâbı pek çetindir.
Hayrat Neşriyat : Bunun sebebi şudur: Şübhesiz onlara peygamberleri mu'cizelerle gelirdi de, (onlar)inkâr ederlerdi; Allah da onları (o hâlleri üzere) yakalayıverdi. Muhakkak ki O, Kaviyy (çok kuvvetli)dir, azâbı pek şiddetli olandır.
İbni Kesir : Bu; peygamberleri kendilerine apaçık mucizelerle geldiğinde inkar etmelerindendir. Allah da onları yakalayıverdi. Muhakkak ki O; kuvvetlidir, cezalandırması pek şiddetlidir.
İskender Evrenosoğlu : İşte bu, onlara resûller beyyinelerle gelmiş olduğu halde, inkâr etmeleri sebebiyledir. Böylece Allah onları yakaladı. Muhakkak ki O, kuvvetlidir ve ikabı (cezası) şiddetlidir.
Muhammed Esed : Çünkü onlar, elçileri kendilerine hakikatin bütün kanıtlarıyla gelmiş olmalarına rağmen onu reddetmişlerdi, bu yüzden Allah onları hesaba çekti, çünkü Allah güçlüdür, intikamında şiddetlidir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Bunun sebebi ise şüphe yok ki, onlara peygamberleri apaçık âyetler ile gelir olmuşlardı. Onlar ise hemen inkâr etmişlerdi. Artık Allah onları yakaladı. Muhakkak ki, çok kuvvetlidir, ikabı çok şiddetlidir.
Ömer Öngüt : Bunun sebebi, peygamberleri kendilerine apaçık delillerle geldikleri halde, inkâr etmeleri idi. Allah da onları tutup yakalayıverdi. Muhakkak ki O kuvvetlidir, cezalandırması pek şiddetlidir.
Şaban Piriş : İşte bu, onlara peygamberlerin belgeler getirmesine rağmen, onların kabul etmemelerindendir. Bunun için Allah onları cezalandırmıştır/yakalamıştır. Şüphesiz o güçlü ve şiddetle cezalandırandır.
Suat Yıldırım : Böyle oldu... Zira peygamberleri kendilerine açık açık delillerle geldikleri halde bunlar onları red ve inkâr ettiler. Allah da onları yakalayıp cezalandırdı. Çünkü O pek kuvvetlidir, cezası da çetindir.
Süleyman Ateş : Çünkü onlar (öyle kimselerdi ki) elçileri onlara açık kanıtlar getirirdi ama kabul etmezlerdi. Bu yüzden Allâh onları yakaladı. Zira O güçlüdür, cezâsı çetin olandır.
Tefhim-ul Kuran : Çünkü gerçekten onlar, peygamberleri kendilerine apaçık belgeler getirirdi; fakat onlar küfre sapmışlardı. Bu yüzden Allah, onları (azabla) yakalayıverdi. Şüphesiz O, kuvvetli olandır, cezalandırması da şiddetlidir.
Ümit Şimşek : Çünkü peygamberleri onlara apaçık deliller getirmiş; onlar ise inkâr etmişlerdi. Sonra Allah onları yakalayıverdi. Gerçekten o karşı konulmaz kuvvet sahibidir ve cezası da pek çetindir.
Yaşar Nuri Öztürk : Sebep şuydu: Resulleri onlara açık seçik mesajlar getirirdi de onlar inkâr ederlerdi. Sonunda Allah hepsini yakaladı. O çok güçlüdür, azabı da şiddetlidir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}