» 5 / Mâide  113:

Kuran Sırası: 5
İniş Sırası: 112
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120

 » 5 / Mâide  Suresi: 113
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قَالُوا (GELVE) = ḳālū : dediler
2. نُرِيدُ (NRYD̃) = nurīdu : istiyoruz
3. أَنْ (ÊN) = en :
4. نَأْكُلَ (NÊKL) = ne'kule : yemeyi
5. مِنْهَا (MNHE) = minhā : ondan
6. وَتَطْمَئِنَّ (VTŦMÙN) = ve teTmeinne : ve iyice yatışmasını
7. قُلُوبُنَا (GLVBNE) = ḳulūbunā : kalblerimizin
8. وَنَعْلَمَ (VNALM) = ve neǎ'leme : ve bilmeyi
9. أَنْ (ÊN) = en :
10. قَدْ (GD̃) = ḳad : kesinlikle
11. صَدَقْتَنَا (ṦD̃GTNE) = Sadeḳtenā : bize doğru söylediğini
12. وَنَكُونَ (VNKVN) = ve nekūne : ve olmayı
13. عَلَيْهَا (ALYHE) = ǎleyhā : buna
14. مِنَ (MN) = mine :
15. الشَّاهِدِينَ (ELŞEHD̃YN) = ş-şāhidīne : bizzat şahit
dediler | istiyoruz | | yemeyi | ondan | ve iyice yatışmasını | kalblerimizin | ve bilmeyi | | kesinlikle | bize doğru söylediğini | ve olmayı | buna | | bizzat şahit |

[GVL] [RVD̃] [] [EKL] [] [ŦMN] [GLB] [ALM] [] [] [ṦD̃G] [KVN] [] [] [ŞHD̃]
GELVE NRYD̃ ÊN NÊKL MNHE VTŦMÙN GLVBNE VNALM ÊN GD̃ ṦD̃GTNE VNKVN ALYHE MN ELŞEHD̃YN

ḳālū nurīdu en ne'kule minhā ve teTmeinne ḳulūbunā ve neǎ'leme en ḳad Sadeḳtenā ve nekūne ǎleyhā mine ş-şāhidīne
قالوا نريد أن نأكل منها وتطمئن قلوبنا ونعلم أن قد صدقتنا ونكون عليها من الشاهدين

 » 5 / Mâide  Suresi: 113
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler They said,
نريد ر و د | RVD̃ NRYD̃ nurīdu istiyoruz """We wish"
أن | ÊN en that
نأكل ا ك ل | EKL NÊKL ne'kule yemeyi we eat
منها | MNHE minhā ondan from it
وتطمئن ط م ن | ŦMN VTŦMÙN ve teTmeinne ve iyice yatışmasını and satisfy
قلوبنا ق ل ب | GLB GLVBNE ḳulūbunā kalblerimizin our hearts
ونعلم ع ل م | ALM VNALM ve neǎ'leme ve bilmeyi and we know
أن | ÊN en that
قد | GD̃ ḳad kesinlikle certainly
صدقتنا ص د ق | ṦD̃G ṦD̃GTNE Sadeḳtenā bize doğru söylediğini you have spoken the truth to us
ونكون ك و ن | KVN VNKVN ve nekūne ve olmayı and we be
عليها | ALYHE ǎleyhā buna over it
من | MN mine among
الشاهدين ش ه د | ŞHD̃ ELŞEHD̃YN ş-şāhidīne bizzat şahit the witnesses.

5:113 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

dediler | istiyoruz | | yemeyi | ondan | ve iyice yatışmasını | kalblerimizin | ve bilmeyi | | kesinlikle | bize doğru söylediğini | ve olmayı | buna | | bizzat şahit |

[GVL] [RVD̃] [] [EKL] [] [ŦMN] [GLB] [ALM] [] [] [ṦD̃G] [KVN] [] [] [ŞHD̃]
GELVE NRYD̃ ÊN NÊKL MNHE VTŦMÙN GLVBNE VNALM ÊN GD̃ ṦD̃GTNE VNKVN ALYHE MN ELŞEHD̃YN

ḳālū nurīdu en ne'kule minhā ve teTmeinne ḳulūbunā ve neǎ'leme en ḳad Sadeḳtenā ve nekūne ǎleyhā mine ş-şāhidīne
قالوا نريد أن نأكل منها وتطمئن قلوبنا ونعلم أن قد صدقتنا ونكون عليها من الشاهدين

[ق و ل] [ر و د] [] [ا ك ل] [] [ط م ن] [ق ل ب] [ع ل م] [] [] [ص د ق] [ك و ن] [] [] [ش ه د]

 » 5 / Mâide  Suresi: 113
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler They said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
نريد ر و د | RVD̃ NRYD̃ nurīdu istiyoruz """We wish"
Nun,Re,Ye,Dal,
50,200,10,4,
V – 1st person plural (form IV) imperfect verb
فعل مضارع
أن | ÊN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
نأكل ا ك ل | EKL NÊKL ne'kule yemeyi we eat
Nun,,Kef,Lam,
50,,20,30,
V – 1st person plural imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
منها | MNHE minhā ondan from it
Mim,Nun,He,Elif,
40,50,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
وتطمئن ط م ن | ŦMN VTŦMÙN ve teTmeinne ve iyice yatışmasını and satisfy
Vav,Te,Tı,Mim,,Nun,
6,400,9,40,,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person feminine singular (form XII) imperfect verb, subjunctive mood
الواو عاطفة
فعل مضارع منصوب
قلوبنا ق ل ب | GLB GLVBNE ḳulūbunā kalblerimizin our hearts
Gaf,Lam,Vav,Be,Nun,Elif,
100,30,6,2,50,1,
"N – nominative feminine plural noun → Heart
PRON – 1st person plural possessive pronoun"
اسم مرفوع و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ونعلم ع ل م | ALM VNALM ve neǎ'leme ve bilmeyi and we know
Vav,Nun,Ayn,Lam,Mim,
6,50,70,30,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural imperfect verb, subjunctive mood
الواو عاطفة
فعل مضارع منصوب
أن | ÊN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
قد | GD̃ ḳad kesinlikle certainly
Gaf,Dal,
100,4,
CERT – particle of certainty
حرف تحقيق
صدقتنا ص د ق | ṦD̃G ṦD̃GTNE Sadeḳtenā bize doğru söylediğini you have spoken the truth to us
Sad,Dal,Gaf,Te,Nun,Elif,
90,4,100,400,50,1,
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 1st person plural object pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل و«نا» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
ونكون ك و ن | KVN VNKVN ve nekūne ve olmayı and we be
Vav,Nun,Kef,Vav,Nun,
6,50,20,6,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural imperfect verb, subjunctive mood
الواو عاطفة
فعل مضارع منصوب
عليها | ALYHE ǎleyhā buna over it
Ayn,Lam,Ye,He,Elif,
70,30,10,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
من | MN mine among
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الشاهدين ش ه د | ŞHD̃ ELŞEHD̃YN ş-şāhidīne bizzat şahit the witnesses.
Elif,Lam,Şın,Elif,He,Dal,Ye,Nun,
1,30,300,1,5,4,10,50,
N – genitive masculine plural active participle
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قَالُوا: dediler | نُرِيدُ: istiyoruz | أَنْ: | نَأْكُلَ: yemeyi | مِنْهَا: ondan | وَتَطْمَئِنَّ: ve iyice yatışmasını | قُلُوبُنَا: kalblerimizin | وَنَعْلَمَ: ve bilmeyi | أَنْ: | قَدْ: kesinlikle | صَدَقْتَنَا: bize doğru söylediğini | وَنَكُونَ: ve olmayı | عَلَيْهَا: buna | مِنَ: | الشَّاهِدِينَ: bizzat şahit |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قالوا GELWE dediler | نريد NRYD̃ istiyoruz | أن ÊN | نأكل NÊKL yemeyi | منها MNHE ondan | وتطمئن WTŦMÙN ve iyice yatışmasını | قلوبنا GLWBNE kalblerimizin | ونعلم WNALM ve bilmeyi | أن ÊN | قد GD̃ kesinlikle | صدقتنا ṦD̃GTNE bize doğru söylediğini | ونكون WNKWN ve olmayı | عليها ALYHE buna | من MN | الشاهدين ELŞEHD̃YN bizzat şahit |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳālū: dediler | nurīdu: istiyoruz | en: | ne'kule: yemeyi | minhā: ondan | ve teTmeinne: ve iyice yatışmasını | ḳulūbunā: kalblerimizin | ve neǎ'leme: ve bilmeyi | en: | ḳad: kesinlikle | Sadeḳtenā: bize doğru söylediğini | ve nekūne: ve olmayı | ǎleyhā: buna | mine: | ş-şāhidīne: bizzat şahit |
Kırık Meal (Transcript) : |GELVE: dediler | NRYD̃: istiyoruz | ÊN: | NÊKL: yemeyi | MNHE: ondan | VTŦMÙN: ve iyice yatışmasını | GLVBNE: kalblerimizin | VNALM: ve bilmeyi | ÊN: | GD̃: kesinlikle | ṦD̃GTNE: bize doğru söylediğini | VNKVN: ve olmayı | ALYHE: buna | MN: | ELŞEHD̃YN: bizzat şahit |
Abdulbaki Gölpınarlı : Demişlerdi ki: İstiyoruz ki o yemekten yiyelim, kalplerimiz tam bir inanca ulaşsın ve bilelim ki sen bize doğru söylüyorsun ve buna da tanık olalım biz.
Adem Uğur : Onlar "Ondan yiyelim, kalplerimiz mutmain olsun, bize doğru söylediğini (kesin olarak) bilelim ve ona gözleriyle görmüş şahitler olalım istiyoruz" demişlerdi.
Ahmed Hulusi : Dediler ki: "İsteriz ki o sofradan yiyelim (o ilimleri uygulayalım), kalplerimiz mutmain olsun (açıkladıklarına yakîn oluşsun); senin bize (mutlak) hakikati açıkladığını bilelim ve ona şahitlerden olalım. "
Ahmet Tekin : Onlar: 'O mükellef sofradan yemek istiyoruz. Aklımız yatsın, kalplerimiz huzura kavuşsun, bize doğru söylediğini bilelim, o sofrayı bizzat gören şâhitler olalım istiyoruz' dediler.
Ahmet Varol : (Havariler bu kez) 'Ondan yemeyi, kalplerimizin kanmasını, senin bize doğru söylediğini bilmeyi ve buna şahit olmayı istiyoruz' dediler.
Ali Bulaç : (Bu sefer Havariler:) "Ondan yemek istiyoruz, kalplerimiz tatmin olsun, senin de gerçekten bize doğru söylediğini bilelim ve buna şahidlerden olalım" demişlerdi.
Ali Fikri Yavuz : Havarîler şöyle dediler: “- İstiyoruz ki, ondan yiyelim, kalblerimiz yatışsın ve senin bize doğru söylediğini bilelim. Böylece mûcizelere şâhidlik edenlerden olalım.”
Bekir Sadak : «ndan yemeyi, kalblerimizin kanmasini ve senin bize dogru soyledigini bilmeyi, ona sahid olmayi istiyoruz» dediler.
Celal Yıldırım : Havariler, «ondan yemeği, kalbimizin yatışmasını ve senin de bize doğruyu söylediğini bilmeyi, onun üzerine şahitlerden olmayı arzu ediyoruz da (ondan bu istekte bulunuyoruz),» diyerek (samimiyetlerini) belirtmişlerdi.
Diyanet İşleri : Onlar, “İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz yatışsın. Senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona, (gözü ile) görmüş şahitlerden olalım” demişlerdi.
Diyanet İşleri (eski) : 'Ondan yemeyi, kalblerimizin kanmasını ve senin bize doğru söylediğini bilmeyi, ona şahid olmayı istiyoruz' dediler.
Diyanet Vakfi : Onlar «Ondan yiyelim, kalplerimiz mutmain olsun, bize doğru söylediğini (kesin olarak) bilelim ve ona gözleriyle görmüş şahitler olalım istiyoruz» demişlerdi.
Edip Yüksel : 'İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalbimiz yatışsın, senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona tanık olalım.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Havâriler: «İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalblerimiz iyice yatışsın, senin bize doğru söylediğini bilelim ve bunu bizzat görenlerden olalım» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlar: «Biz istiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz mütmain olsun da senin bize doğru söylediğini bilelim ve onu -Allah'ın indireceği sofrayı- bizzat görenlerden olalım.» dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Biz dediler: İstiyoruz ki ondan yiyelim kalblerimiz itmi'nan bulsun da senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona şehadet edenlerden olalım
Fizilal-il Kuran : Havariler O'na dediler ki, «İstiyoruz ki, o sofranın yemeklerinden yiyelim, kalplerimiz güven bulsun, bize doğru söylediğini kesinlikle bilelim ve olayın tanıklarından olalım.
Gültekin Onan : (Bu sefer havariler:) "Ondan yemek istiyoruz, kalplerimiz tatmin olsun; senin de gerçekten bize doğru söylediğini bilelim ve buna şahidlerden olalım" demişlerdi.
Hakkı Yılmaz : Havâriler: “Biz istiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz iyice yatışsın, senin bize doğru söylediğini bilelim ve biz de buna tanıklardan olalım” dediler.
Hasan Basri Çantay : (Şöyle) dediler: «Diliyoruz ki biz de ondan yiyelim, kalblerimiz yatışsın, senin bize hakıykaten doğru söylediğini bilelim ve biz de bunun üzerine şâhidlerden olalım».
Hayrat Neşriyat : '(Onlar:) 'İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalblerimiz mutmain olsun, gerçekten bize doğru söylediğini (iyice) bilelim ve buna şâhidlik edenlerden olalım’ demişlerdi.'
İbni Kesir : Demişlerdi ki: İstiyorsanız ki; ondan yiyelim, kalblerimiz yatışsın ve senin bize hakikaten doğru söylediğini bilelim de biz ona şahidlerden olalım.
İskender Evrenosoğlu : (Onlar); “Ondan yemek istiyoruz ve de kalblerimizin tatmin olmasını istiyoruz ve senin gerçekten bize doğru söylemiş olduğunu bilelim ve onun üzerine şahitlerden olalım” dediler.
Muhammed Esed : Onlar, "Biz ondan nasiplenmek isteriz, ki kalplerimiz sükunete ulaşsın, bize hakikati söylediğini bilelim ve biz ona şahitlik yapanlardan olalım!" dediler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Dediler ki: «Biz istiyoruz ki, ondan yiyelim ve kalblerimiz mutmain olsun ve senin bize doğru söylediğini bilelim ve biz onun üzerine şahitlerden olalım.»
Ömer Öngüt : Onlar: “İstiyoruz ki ondan yiyelim, kâlplerimiz mutmain olsun, senin bize hakikaten doğru söylediğini bilelim ve onu bizzat görmüş şâhitler olalım. ” demişlerdi.
Şaban Piriş : Havariler ise: -Ondan yemek istiyoruz, (böylece) kalplerimiz mutmain olsun ve bize doğruyu söylediğini bilelim ve buna şahitlerden olalım, demişlerdi.
Suat Yıldırım : "Biz" dediler, "istiyoruz ki ondan yiyelim, gönlümüz rahatlasın, senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona şahitlik edenlerden olalım."
Süleyman Ateş : "İstiyoruz ki, ondan yiyelim, kalblerimiz iyice yatışsın, senin bize doğru söylediğini bilelim ve buna bizzat tanık olalım." dediler.
Tefhim-ul Kuran : (Bu sefer Havariler:) «Ondan yemek istiyoruz, kalplerimiz tatmin olsun, senin de gerçekten bize doğru söylediğini bilelim ve buna şahidler olalım» demişlerdi.
Ümit Şimşek : Onlar 'Biz o sofradan yemek istiyoruz,' dediler. 'Tâ ki kalplerimiz tatmin olsun, senin doğru söylediğini bilelim ve buna şahit olalım.'
Yaşar Nuri Öztürk : Dediler: "İstiyoruz ki ondan yiyelim, gönüllerimiz tatmin bulsun, senin bize doğruyu söylediğini bilelim ve buna tanıklık edenlerden olalım!"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}