» 5 / Mâide  110:

Kuran Sırası: 5
İniş Sırası: 112
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120

 » 5 / Mâide  Suresi: 110
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. إِذْ (ÎZ̃) = iƶ : hani
2. قَالَ (GEL) = ḳāle : demişti ki
3. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
4. يَا (YE) = yā : EY/HEY/AH
5. عِيسَىٰ (AYS) = ǐysā : Îsa
6. ابْنَ (EBN) = bne : oğlu
7. مَرْيَمَ (MRYM) = meryeme : Meryem
8. اذْكُرْ (EZ̃KR) = ƶkur : hatırla
9. نِعْمَتِي (NAMTY) = niǎ'metī : ni'metimi
10. عَلَيْكَ (ALYK) = ǎleyke : sana olan
11. وَعَلَىٰ (VAL) = ve ǎlā : ve olan
12. وَالِدَتِكَ (VELD̃TK) = velidetike : annene
13. إِذْ (ÎZ̃) = iƶ : hani
14. أَيَّدْتُكَ (ÊYD̃TK) = eyyedtuke : seni desteklemiştim
15. بِرُوحِ (BRVḪ) = birūHi : Ruh ile
16. الْقُدُسِ (ELGD̃S) = l-ḳudusi : l-Kudüs
17. تُكَلِّمُ (TKLM) = tukellimu : konuşuyordun
18. النَّاسَ (ELNES) = n-nāse : insanlarla
19. فِي (FY) = fī :
20. الْمَهْدِ (ELMHD̃) = l-mehdi : beşikte iken
21. وَكَهْلًا (VKHLE) = ve kehlen : ve yetişkin iken
22. وَإِذْ (VÎZ̃) = ve iƶ : hani
23. عَلَّمْتُكَ (ALMTK) = ǎllemtuke : sana öğrettim
24. الْكِتَابَ (ELKTEB) = l-kitābe : Kitabı
25. وَالْحِكْمَةَ (VELḪKMT) = velHikmete : ve hikmeti
26. وَالتَّوْرَاةَ (VELTVRET) = ve ttevrāte : ve Tevrat'ı
27. وَالْإِنْجِيلَ (VELÎNCYL) = vel'incīle : ve İncil'i
28. وَإِذْ (VÎZ̃) = ve iƶ : hani
29. تَخْلُقُ (TḢLG) = teḣluḳu : yaratıyor
30. مِنَ (MN) = mine : -dan
31. الطِّينِ (ELŦYN) = T-Tīni : çamur-
32. كَهَيْئَةِ (KHYÙT) = kehey'eti : şeklinde bir şey
33. الطَّيْرِ (ELŦYR) = T-Tayri : kuş
34. بِإِذْنِي (BÎZ̃NY) = biiƶnī : benim iznimle
35. فَتَنْفُخُ (FTNFḢ) = fetenfuḣu : üflüyordun
36. فِيهَا (FYHE) = fīhā : içine
37. فَتَكُونُ (FTKVN) = fe tekūnu : oluyordu
38. طَيْرًا (ŦYRE) = Tayran : kuş
39. بِإِذْنِي (BÎZ̃NY) = biiƶnī : benim iznimle
40. وَتُبْرِئُ (VTBRÙ) = ve tubriu : ve iyileştiriyordun
41. الْأَكْمَهَ (ELÊKMH) = l-ekmehe : anadan doğma körü
42. وَالْأَبْرَصَ (VELÊBRṦ) = vel'ebraSa : ve alacalıyı
43. بِإِذْنِي (BÎZ̃NY) = biiƶnī : benim iznimle
44. وَإِذْ (VÎZ̃) = ve iƶ : ve hani
45. تُخْرِجُ (TḢRC) = tuḣricu : çıkarıyordun
46. الْمَوْتَىٰ (ELMVT) = l-mevtā : ölüleri
47. بِإِذْنِي (BÎZ̃NY) = biiƶnī : benim iznimle
48. وَإِذْ (VÎZ̃) = ve iƶ : ve hani
49. كَفَفْتُ (KFFT) = kefeftu : savmıştım
50. بَنِي (BNY) = benī : oğullarını
51. إِسْرَائِيلَ (ÎSREÙYL) = isrāīle : İsrail
52. عَنْكَ (ANK) = ǎnke : senden
53. إِذْ (ÎZ̃) = iƶ : zaman
54. جِئْتَهُمْ (CÙTHM) = ci'tehum : sen onlara getirdiğin
55. بِالْبَيِّنَاتِ (BELBYNET) = bil-beyyināti : açık deliller
56. فَقَالَ (FGEL) = feḳāle : demişti
57. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
58. كَفَرُوا (KFRVE) = keferū : inkar eden(ler)
59. مِنْهُمْ (MNHM) = minhum : içlerinden
60. إِنْ (ÎN) = in :
61. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : bu
62. إِلَّا (ÎLE) = illā : başka bir şey değil
63. سِحْرٌ (SḪR) = siHrun : bir büyüden
64. مُبِينٌ (MBYN) = mubīnun : apaçık
hani | demişti ki | Allah | EY/HEY/AH | Îsa | oğlu | Meryem | hatırla | ni'metimi | sana olan | ve olan | annene | hani | seni desteklemiştim | Ruh ile | l-Kudüs | konuşuyordun | insanlarla | | beşikte iken | ve yetişkin iken | hani | sana öğrettim | Kitabı | ve hikmeti | ve Tevrat'ı | ve İncil'i | hani | yaratıyor | -dan | çamur- | şeklinde bir şey | kuş | benim iznimle | üflüyordun | içine | oluyordu | kuş | benim iznimle | ve iyileştiriyordun | anadan doğma körü | ve alacalıyı | benim iznimle | ve hani | çıkarıyordun | ölüleri | benim iznimle | ve hani | savmıştım | oğullarını | İsrail | senden | zaman | sen onlara getirdiğin | açık deliller | demişti | kimseler | inkar eden(ler) | içlerinden | | bu | başka bir şey değil | bir büyüden | apaçık |

[] [GVL] [] [Y] [AYS] [BNY] [] [Z̃KR] [NAM] [] [] [VLD̃] [] [EYD̃] [RVḪ] [GD̃S] [KLM] [NVS] [] [MHD̃] [KHL] [] [ALM] [KTB] [ḪKM] [] [] [] [ḢLG] [] [ŦYN] [HYE] [ŦYR] [EZ̃N] [NFḢ] [] [KVN] [ŦYR] [EZ̃N] [BRE] [KMH] [BRṦ] [EZ̃N] [] [ḢRC] [MVT] [EZ̃N] [] [KFF] [BNY] [] [] [] [CYE] [BYN] [GVL] [] [KFR] [] [] [] [] [SḪR] [BYN]
ÎZ̃ GEL ELLH YE AYS EBN MRYM EZ̃KR NAMTY ALYK VAL VELD̃TK ÎZ̃ ÊYD̃TK BRVḪ ELGD̃S TKLM ELNES FY ELMHD̃ VKHLE VÎZ̃ ALMTK ELKTEB VELḪKMT VELTVRET VELÎNCYL VÎZ̃ TḢLG MN ELŦYN KHYÙT ELŦYR BÎZ̃NY FTNFḢ FYHE FTKVN ŦYRE BÎZ̃NY VTBRÙ ELÊKMH VELÊBRṦ BÎZ̃NY VÎZ̃ TḢRC ELMVT BÎZ̃NY VÎZ̃ KFFT BNY ÎSREÙYL ANK ÎZ̃ CÙTHM BELBYNET FGEL ELZ̃YN KFRVE MNHM ÎN HZ̃E ÎLE SḪR MBYN

ḳāle llahu ǐysā bne meryeme ƶkur niǎ'metī ǎleyke ve ǎlā velidetike eyyedtuke birūHi l-ḳudusi tukellimu n-nāse l-mehdi ve kehlen ve iƶ ǎllemtuke l-kitābe velHikmete ve ttevrāte vel'incīle ve iƶ teḣluḳu mine T-Tīni kehey'eti T-Tayri biiƶnī fetenfuḣu fīhā fe tekūnu Tayran biiƶnī ve tubriu l-ekmehe vel'ebraSa biiƶnī ve iƶ tuḣricu l-mevtā biiƶnī ve iƶ kefeftu benī isrāīle ǎnke ci'tehum bil-beyyināti feḳāle elleƶīne keferū minhum in hāƶā illā siHrun mubīnun
إذ قال الله يا عيسى ابن مريم اذكر نعمتي عليك وعلى والدتك إذ أيدتك بروح القدس تكلم الناس في المهد وكهلا وإذ علمتك الكتاب والحكمة والتوراة والإنجيل وإذ تخلق من الطين كهيئة الطير بإذني فتنفخ فيها فتكون طيرا بإذني وتبرئ الأكمه والأبرص بإذني وإذ تخرج الموتى بإذني وإذ كففت بني إسرائيل عنك إذ جئتهم بالبينات فقال الذين كفروا منهم إن هذا إلا سحر مبين

 » 5 / Mâide  Suresi: 110
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إذ | ÎZ̃ hani When
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle demişti ki said
الله | ELLH llahu Allah Allah,
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
عيسى ع يس ى | AYS AYS ǐysā Îsa Isa
ابن ب ن ي | BNY EBN bne oğlu son
مريم | MRYM meryeme Meryem (of) Maryam!
اذكر ذ ك ر | Z̃KR EZ̃KR ƶkur hatırla Remember
نعمتي ن ع م | NAM NAMTY niǎ'metī ni'metimi My Favor
عليك | ALYK ǎleyke sana olan upon you
وعلى | VAL ve ǎlā ve olan and upon
والدتك و ل د | VLD̃ VELD̃TK velidetike annene your mother
إذ | ÎZ̃ hani when
أيدتك ا ي د | EYD̃ ÊYD̃TK eyyedtuke seni desteklemiştim I strengthened you
بروح ر و ح | RVḪ BRVḪ birūHi Ruh ile with (the) Spirit,
القدس ق د س | GD̃S ELGD̃S l-ḳudusi l-Kudüs the Holy,
تكلم ك ل م | KLM TKLM tukellimu konuşuyordun you spoke
الناس ن و س | NVS ELNES n-nāse insanlarla (to) the people
في | FY in
المهد م ه د | MHD̃ ELMHD̃ l-mehdi beşikte iken the cradle
وكهلا ك ه ل | KHL VKHLE ve kehlen ve yetişkin iken and (in) maturity.
وإذ | VÎZ̃ ve iƶ hani And when
علمتك ع ل م | ALM ALMTK ǎllemtuke sana öğrettim I taught you
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābe Kitabı the Book
والحكمة ح ك م | ḪKM VELḪKMT velHikmete ve hikmeti and the wisdom
والتوراة | VELTVRET ve ttevrāte ve Tevrat'ı and the Taurat
والإنجيل | VELÎNCYL vel'incīle ve İncil'i "and the Injeel;"
وإذ | VÎZ̃ ve iƶ hani and when
تخلق خ ل ق | ḢLG TḢLG teḣluḳu yaratıyor you make
من | MN mine -dan from
الطين ط ي ن | ŦYN ELŦYN T-Tīni çamur- the clay
كهيئة ه ي ا | HYE KHYÙT kehey'eti şeklinde bir şey like the shape
الطير ط ي ر | ŦYR ELŦYR T-Tayri kuş (of) the bird
بإذني ا ذ ن | EZ̃N BÎZ̃NY biiƶnī benim iznimle by My permission
فتنفخ ن ف خ | NFḢ FTNFḢ fetenfuḣu üflüyordun then you breath
فيها | FYHE fīhā içine into it
فتكون ك و ن | KVN FTKVN fe tekūnu oluyordu and it becomes
طيرا ط ي ر | ŦYR ŦYRE Tayran kuş a bird
بإذني ا ذ ن | EZ̃N BÎZ̃NY biiƶnī benim iznimle by My permission,
وتبرئ ب ر ا | BRE VTBRÙ ve tubriu ve iyileştiriyordun and you heal
الأكمه ك م ه | KMH ELÊKMH l-ekmehe anadan doğma körü the born blind
والأبرص ب ر ص | BRṦ VELÊBRṦ vel'ebraSa ve alacalıyı and the leper
بإذني ا ذ ن | EZ̃N BÎZ̃NY biiƶnī benim iznimle by My permission,
وإذ | VÎZ̃ ve iƶ ve hani and when
تخرج خ ر ج | ḢRC TḢRC tuḣricu çıkarıyordun you bring forth
الموتى م و ت | MVT ELMVT l-mevtā ölüleri the dead
بإذني ا ذ ن | EZ̃N BÎZ̃NY biiƶnī benim iznimle by My permission.
وإذ | VÎZ̃ ve iƶ ve hani And when
كففت ك ف ف | KFF KFFT kefeftu savmıştım I restrained
بني ب ن ي | BNY BNY benī oğullarını (the) Children
إسرائيل | ÎSREÙYL isrāīle İsrail (of) Israel
عنك | ANK ǎnke senden from you
إذ | ÎZ̃ zaman when
جئتهم ج ي ا | CYE CÙTHM ci'tehum sen onlara getirdiğin you came to them
بالبينات ب ي ن | BYN BELBYNET bil-beyyināti açık deliller with the clear proofs
فقال ق و ل | GVL FGEL feḳāle demişti then said
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(ler) disbelieved
منهم | MNHM minhum içlerinden among them
إن | ÎN in """Not"
هذا | HZ̃E hāƶā bu (is) this
إلا | ÎLE illā başka bir şey değil but
سحر س ح ر | SḪR SḪR siHrun bir büyüden magic,
مبين ب ي ن | BYN MBYN mubīnun apaçık "clear."""

5:110 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

hani | demişti ki | Allah | EY/HEY/AH | Îsa | oğlu | Meryem | hatırla | ni'metimi | sana olan | ve olan | annene | hani | seni desteklemiştim | Ruh ile | l-Kudüs | konuşuyordun | insanlarla | | beşikte iken | ve yetişkin iken | hani | sana öğrettim | Kitabı | ve hikmeti | ve Tevrat'ı | ve İncil'i | hani | yaratıyor | -dan | çamur- | şeklinde bir şey | kuş | benim iznimle | üflüyordun | içine | oluyordu | kuş | benim iznimle | ve iyileştiriyordun | anadan doğma körü | ve alacalıyı | benim iznimle | ve hani | çıkarıyordun | ölüleri | benim iznimle | ve hani | savmıştım | oğullarını | İsrail | senden | zaman | sen onlara getirdiğin | açık deliller | demişti | kimseler | inkar eden(ler) | içlerinden | | bu | başka bir şey değil | bir büyüden | apaçık |

[] [GVL] [] [Y] [AYS] [BNY] [] [Z̃KR] [NAM] [] [] [VLD̃] [] [EYD̃] [RVḪ] [GD̃S] [KLM] [NVS] [] [MHD̃] [KHL] [] [ALM] [KTB] [ḪKM] [] [] [] [ḢLG] [] [ŦYN] [HYE] [ŦYR] [EZ̃N] [NFḢ] [] [KVN] [ŦYR] [EZ̃N] [BRE] [KMH] [BRṦ] [EZ̃N] [] [ḢRC] [MVT] [EZ̃N] [] [KFF] [BNY] [] [] [] [CYE] [BYN] [GVL] [] [KFR] [] [] [] [] [SḪR] [BYN]
ÎZ̃ GEL ELLH YE AYS EBN MRYM EZ̃KR NAMTY ALYK VAL VELD̃TK ÎZ̃ ÊYD̃TK BRVḪ ELGD̃S TKLM ELNES FY ELMHD̃ VKHLE VÎZ̃ ALMTK ELKTEB VELḪKMT VELTVRET VELÎNCYL VÎZ̃ TḢLG MN ELŦYN KHYÙT ELŦYR BÎZ̃NY FTNFḢ FYHE FTKVN ŦYRE BÎZ̃NY VTBRÙ ELÊKMH VELÊBRṦ BÎZ̃NY VÎZ̃ TḢRC ELMVT BÎZ̃NY VÎZ̃ KFFT BNY ÎSREÙYL ANK ÎZ̃ CÙTHM BELBYNET FGEL ELZ̃YN KFRVE MNHM ÎN HZ̃E ÎLE SḪR MBYN

ḳāle llahu ǐysā bne meryeme ƶkur niǎ'metī ǎleyke ve ǎlā velidetike eyyedtuke birūHi l-ḳudusi tukellimu n-nāse l-mehdi ve kehlen ve iƶ ǎllemtuke l-kitābe velHikmete ve ttevrāte vel'incīle ve iƶ teḣluḳu mine T-Tīni kehey'eti T-Tayri biiƶnī fetenfuḣu fīhā fe tekūnu Tayran biiƶnī ve tubriu l-ekmehe vel'ebraSa biiƶnī ve iƶ tuḣricu l-mevtā biiƶnī ve iƶ kefeftu benī isrāīle ǎnke ci'tehum bil-beyyināti feḳāle elleƶīne keferū minhum in hāƶā illā siHrun mubīnun
إذ قال الله يا عيسى ابن مريم اذكر نعمتي عليك وعلى والدتك إذ أيدتك بروح القدس تكلم الناس في المهد وكهلا وإذ علمتك الكتاب والحكمة والتوراة والإنجيل وإذ تخلق من الطين كهيئة الطير بإذني فتنفخ فيها فتكون طيرا بإذني وتبرئ الأكمه والأبرص بإذني وإذ تخرج الموتى بإذني وإذ كففت بني إسرائيل عنك إذ جئتهم بالبينات فقال الذين كفروا منهم إن هذا إلا سحر مبين

[] [ق و ل] [] [ي] [ع يس ى] [ب ن ي] [] [ذ ك ر] [ن ع م] [] [] [و ل د] [] [ا ي د] [ر و ح] [ق د س] [ك ل م] [ن و س] [] [م ه د] [ك ه ل] [] [ع ل م] [ك ت ب] [ح ك م] [] [] [] [خ ل ق] [] [ط ي ن] [ه ي ا] [ط ي ر] [ا ذ ن] [ن ف خ] [] [ك و ن] [ط ي ر] [ا ذ ن] [ب ر ا] [ك م ه] [ب ر ص] [ا ذ ن] [] [خ ر ج] [م و ت] [ا ذ ن] [] [ك ف ف] [ب ن ي] [] [] [] [ج ي ا] [ب ي ن] [ق و ل] [] [ك ف ر] [] [] [] [] [س ح ر] [ب ي ن]

 » 5 / Mâide  Suresi: 110
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إذ | ÎZ̃ hani When
,Zel,
,700,
T – time adverb
ظرف زمان
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle demişti ki said
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah Allah,
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
Ye,Elif,
10,1,

عيسى ع يس ى | AYS AYS ǐysā Îsa Isa
Ayn,Ye,Sin,,
70,10,60,,
"VOC – prefixed vocative particle ya
PN – accusative proper noun → Jesus"
أداة نداء
اسم علم منصوب
ابن ب ن ي | BNY EBN bne oğlu son
Elif,Be,Nun,
1,2,50,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
مريم | MRYM meryeme Meryem (of) Maryam!
Mim,Re,Ye,Mim,
40,200,10,40,
"PN – genitive feminine proper noun → Maryam"
اسم علم مجرور بالفتحة بدلاً من الكسرة لأنه ممنوع من الصرف
اذكر ذ ك ر | Z̃KR EZ̃KR ƶkur hatırla Remember
Elif,Zel,Kef,Re,
1,700,20,200,
V – 2nd person masculine singular imperative verb
فعل أمر
نعمتي ن ع م | NAM NAMTY niǎ'metī ni'metimi My Favor
Nun,Ayn,Mim,Te,Ye,
50,70,40,400,10,
N – accusative feminine noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
اسم منصوب والياء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
عليك | ALYK ǎleyke sana olan upon you
Ayn,Lam,Ye,Kef,
70,30,10,20,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
وعلى | VAL ve ǎlā ve olan and upon
Vav,Ayn,Lam,,
6,70,30,,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – preposition
الواو عاطفة
حرف جر
والدتك و ل د | VLD̃ VELD̃TK velidetike annene your mother
Vav,Elif,Lam,Dal,Te,Kef,
6,1,30,4,400,20,
N – genitive feminine active participle
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إذ | ÎZ̃ hani when
,Zel,
,700,
T – time adverb
ظرف زمان
أيدتك ا ي د | EYD̃ ÊYD̃TK eyyedtuke seni desteklemiştim I strengthened you
,Ye,Dal,Te,Kef,
,10,4,400,20,
V – 1st person singular (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بروح ر و ح | RVḪ BRVḪ birūHi Ruh ile with (the) Spirit,
Be,Re,Vav,Ha,
2,200,6,8,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
القدس ق د س | GD̃S ELGD̃S l-ḳudusi l-Kudüs the Holy,
Elif,Lam,Gaf,Dal,Sin,
1,30,100,4,60,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
تكلم ك ل م | KLM TKLM tukellimu konuşuyordun you spoke
Te,Kef,Lam,Mim,
400,20,30,40,
V – 2nd person masculine singular (form II) imperfect verb
فعل مضارع
الناس ن و س | NVS ELNES n-nāse insanlarla (to) the people
Elif,Lam,Nun,Elif,Sin,
1,30,50,1,60,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
المهد م ه د | MHD̃ ELMHD̃ l-mehdi beşikte iken the cradle
Elif,Lam,Mim,He,Dal,
1,30,40,5,4,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
وكهلا ك ه ل | KHL VKHLE ve kehlen ve yetişkin iken and (in) maturity.
Vav,Kef,He,Lam,Elif,
6,20,5,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine indefinite noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
وإذ | VÎZ̃ ve iƶ hani And when
Vav,,Zel,
6,,700,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
علمتك ع ل م | ALM ALMTK ǎllemtuke sana öğrettim I taught you
Ayn,Lam,Mim,Te,Kef,
70,30,40,400,20,
V – 1st person singular (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābe Kitabı the Book
Elif,Lam,Kef,Te,Elif,Be,
1,30,20,400,1,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
والحكمة ح ك م | ḪKM VELḪKMT velHikmete ve hikmeti and the wisdom
Vav,Elif,Lam,Ha,Kef,Mim,Te merbuta,
6,1,30,8,20,40,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative feminine noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
والتوراة | VELTVRET ve ttevrāte ve Tevrat'ı and the Taurat
Vav,Elif,Lam,Te,Vav,Re,Elif,Te merbuta,
6,1,30,400,6,200,1,400,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PN – accusative proper noun → Torah"
الواو عاطفة
اسم علم منصوب
والإنجيل | VELÎNCYL vel'incīle ve İncil'i "and the Injeel;"
Vav,Elif,Lam,,Nun,Cim,Ye,Lam,
6,1,30,,50,3,10,30,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PN – accusative proper noun → Injeel"
الواو عاطفة
اسم علم منصوب
وإذ | VÎZ̃ ve iƶ hani and when
Vav,,Zel,
6,,700,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
تخلق خ ل ق | ḢLG TḢLG teḣluḳu yaratıyor you make
Te,Hı,Lam,Gaf,
400,600,30,100,
V – 2nd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
من | MN mine -dan from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الطين ط ي ن | ŦYN ELŦYN T-Tīni çamur- the clay
Elif,Lam,Tı,Ye,Nun,
1,30,9,10,50,
"N – genitive masculine noun → Clay"
اسم مجرور
كهيئة ه ي ا | HYE KHYÙT kehey'eti şeklinde bir şey like the shape
Kef,He,Ye,,Te merbuta,
20,5,10,,400,
P – prefixed preposition ka
N – genitive feminine noun
جار ومجرور
الطير ط ي ر | ŦYR ELŦYR T-Tayri kuş (of) the bird
Elif,Lam,Tı,Ye,Re,
1,30,9,10,200,
"N – genitive masculine noun → Bird"
اسم مجرور
بإذني ا ذ ن | EZ̃N BÎZ̃NY biiƶnī benim iznimle by My permission
Be,,Zel,Nun,Ye,
2,,700,50,10,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
جار ومجرور والياء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فتنفخ ن ف خ | NFḢ FTNFḢ fetenfuḣu üflüyordun then you breath
Fe,Te,Nun,Fe,Hı,
80,400,50,80,600,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 2nd person masculine singular imperfect verb
الفاء عاطفة
فعل مضارع
فيها | FYHE fīhā içine into it
Fe,Ye,He,Elif,
80,10,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
فتكون ك و ن | KVN FTKVN fe tekūnu oluyordu and it becomes
Fe,Te,Kef,Vav,Nun,
80,400,20,6,50,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 3rd person feminine singular imperfect verb
الفاء عاطفة
فعل مضارع
طيرا ط ي ر | ŦYR ŦYRE Tayran kuş a bird
Tı,Ye,Re,Elif,
9,10,200,1,
"N – accusative masculine indefinite noun → Bird"
اسم منصوب
بإذني ا ذ ن | EZ̃N BÎZ̃NY biiƶnī benim iznimle by My permission,
Be,,Zel,Nun,Ye,
2,,700,50,10,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
جار ومجرور والياء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وتبرئ ب ر ا | BRE VTBRÙ ve tubriu ve iyileştiriyordun and you heal
Vav,Te,Be,Re,,
6,400,2,200,,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine singular (form IV) imperfect verb
الواو عاطفة
فعل مضارع
الأكمه ك م ه | KMH ELÊKMH l-ekmehe anadan doğma körü the born blind
Elif,Lam,,Kef,Mim,He,
1,30,,20,40,5,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
والأبرص ب ر ص | BRṦ VELÊBRṦ vel'ebraSa ve alacalıyı and the leper
Vav,Elif,Lam,,Be,Re,Sad,
6,1,30,,2,200,90,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine noun → Leprosy"
الواو عاطفة
اسم منصوب
بإذني ا ذ ن | EZ̃N BÎZ̃NY biiƶnī benim iznimle by My permission,
Be,,Zel,Nun,Ye,
2,,700,50,10,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
جار ومجرور والياء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وإذ | VÎZ̃ ve iƶ ve hani and when
Vav,,Zel,
6,,700,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
تخرج خ ر ج | ḢRC TḢRC tuḣricu çıkarıyordun you bring forth
Te,Hı,Re,Cim,
400,600,200,3,
V – 2nd person masculine singular (form IV) imperfect verb
فعل مضارع
الموتى م و ت | MVT ELMVT l-mevtā ölüleri the dead
Elif,Lam,Mim,Vav,Te,,
1,30,40,6,400,,
N – accusative plural noun
اسم منصوب
بإذني ا ذ ن | EZ̃N BÎZ̃NY biiƶnī benim iznimle by My permission.
Be,,Zel,Nun,Ye,
2,,700,50,10,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
جار ومجرور والياء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وإذ | VÎZ̃ ve iƶ ve hani And when
Vav,,Zel,
6,,700,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
كففت ك ف ف | KFF KFFT kefeftu savmıştım I restrained
Kef,Fe,Fe,Te,
20,80,80,400,
V – 1st person singular perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
بني ب ن ي | BNY BNY benī oğullarını (the) Children
Be,Nun,Ye,
2,50,10,
"N – accusative masculine plural noun → Children of Israel"
اسم منصوب
إسرائيل | ÎSREÙYL isrāīle İsrail (of) Israel
,Sin,Re,Elif,,Ye,Lam,
,60,200,1,,10,30,
"PN – genitive proper noun → Israel"
اسم علم مجرور بالفتحة بدلاً من الكسرة لأنه ممنوع من الصرف
عنك | ANK ǎnke senden from you
Ayn,Nun,Kef,
70,50,20,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
إذ | ÎZ̃ zaman when
,Zel,
,700,
T – time adverb
ظرف زمان
جئتهم ج ي ا | CYE CÙTHM ci'tehum sen onlara getirdiğin you came to them
Cim,,Te,He,Mim,
3,,400,5,40,
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بالبينات ب ي ن | BYN BELBYNET bil-beyyināti açık deliller with the clear proofs
Be,Elif,Lam,Be,Ye,Nun,Elif,Te,
2,1,30,2,10,50,1,400,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine plural noun
جار ومجرور
فقال ق و ل | GVL FGEL feḳāle demişti then said
Fe,Gaf,Elif,Lam,
80,100,1,30,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الفاء استئنافية
فعل ماض
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(ler) disbelieved
Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
20,80,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
منهم | MNHM minhum içlerinden among them
Mim,Nun,He,Mim,
40,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
إن | ÎN in """Not"
,Nun,
,50,
NEG – negative particle
حرف نفي
هذا | HZ̃E hāƶā bu (is) this
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
إلا | ÎLE illā başka bir şey değil but
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
سحر س ح ر | SḪR SḪR siHrun bir büyüden magic,
Sin,Ha,Re,
60,8,200,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
مبين ب ي ن | BYN MBYN mubīnun apaçık "clear."""
Mim,Be,Ye,Nun,
40,2,10,50,
ADJ – nominative masculine indefinite (form IV) active participle
صفة مرفوعة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |إِذْ: hani | قَالَ: demişti ki | اللَّهُ: Allah | يَا: EY/HEY/AH | عِيسَىٰ: Îsa | ابْنَ: oğlu | مَرْيَمَ: Meryem | اذْكُرْ: hatırla | نِعْمَتِي: ni'metimi | عَلَيْكَ: sana olan | وَعَلَىٰ: ve olan | وَالِدَتِكَ: annene | إِذْ: hani | أَيَّدْتُكَ: seni desteklemiştim | بِرُوحِ: Ruh ile | الْقُدُسِ: l-Kudüs | تُكَلِّمُ: konuşuyordun | النَّاسَ: insanlarla | فِي: | الْمَهْدِ: beşikte iken | وَكَهْلًا: ve yetişkin iken | وَإِذْ: hani | عَلَّمْتُكَ: sana öğrettim | الْكِتَابَ: Kitabı | وَالْحِكْمَةَ: ve hikmeti | وَالتَّوْرَاةَ: ve Tevrat'ı | وَالْإِنْجِيلَ: ve İncil'i | وَإِذْ: hani | تَخْلُقُ: yaratıyor | مِنَ: -dan | الطِّينِ: çamur- | كَهَيْئَةِ: şeklinde bir şey | الطَّيْرِ: kuş | بِإِذْنِي: benim iznimle | فَتَنْفُخُ: üflüyordun | فِيهَا: içine | فَتَكُونُ: oluyordu | طَيْرًا: kuş | بِإِذْنِي: benim iznimle | وَتُبْرِئُ: ve iyileştiriyordun | الْأَكْمَهَ: anadan doğma körü | وَالْأَبْرَصَ: ve alacalıyı | بِإِذْنِي: benim iznimle | وَإِذْ: ve hani | تُخْرِجُ: çıkarıyordun | الْمَوْتَىٰ: ölüleri | بِإِذْنِي: benim iznimle | وَإِذْ: ve hani | كَفَفْتُ: savmıştım | بَنِي: oğullarını | إِسْرَائِيلَ: İsrail | عَنْكَ: senden | إِذْ: zaman | جِئْتَهُمْ: sen onlara getirdiğin | بِالْبَيِّنَاتِ: açık deliller | فَقَالَ: demişti | الَّذِينَ: kimseler | كَفَرُوا: inkar eden(ler) | مِنْهُمْ: içlerinden | إِنْ: | هَٰذَا: bu | إِلَّا: başka bir şey değil | سِحْرٌ: bir büyüden | مُبِينٌ: apaçık |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إذ ÎZ̃ hani | قال GEL demişti ki | الله ELLH Allah | يا YE EY/HEY/AH | عيسى AYS Îsa | ابن EBN oğlu | مريم MRYM Meryem | اذكر EZ̃KR hatırla | نعمتي NAMTY ni'metimi | عليك ALYK sana olan | وعلى WAL ve olan | والدتك WELD̃TK annene | إذ ÎZ̃ hani | أيدتك ÊYD̃TK seni desteklemiştim | بروح BRWḪ Ruh ile | القدس ELGD̃S l-Kudüs | تكلم TKLM konuşuyordun | الناس ELNES insanlarla | في FY | المهد ELMHD̃ beşikte iken | وكهلا WKHLE ve yetişkin iken | وإذ WÎZ̃ hani | علمتك ALMTK sana öğrettim | الكتاب ELKTEB Kitabı | والحكمة WELḪKMT ve hikmeti | والتوراة WELTWRET ve Tevrat'ı | والإنجيل WELÎNCYL ve İncil'i | وإذ WÎZ̃ hani | تخلق TḢLG yaratıyor | من MN -dan | الطين ELŦYN çamur- | كهيئة KHYÙT şeklinde bir şey | الطير ELŦYR kuş | بإذني BÎZ̃NY benim iznimle | فتنفخ FTNFḢ üflüyordun | فيها FYHE içine | فتكون FTKWN oluyordu | طيرا ŦYRE kuş | بإذني BÎZ̃NY benim iznimle | وتبرئ WTBRÙ ve iyileştiriyordun | الأكمه ELÊKMH anadan doğma körü | والأبرص WELÊBRṦ ve alacalıyı | بإذني BÎZ̃NY benim iznimle | وإذ WÎZ̃ ve hani | تخرج TḢRC çıkarıyordun | الموتى ELMWT ölüleri | بإذني BÎZ̃NY benim iznimle | وإذ WÎZ̃ ve hani | كففت KFFT savmıştım | بني BNY oğullarını | إسرائيل ÎSREÙYL İsrail | عنك ANK senden | إذ ÎZ̃ zaman | جئتهم CÙTHM sen onlara getirdiğin | بالبينات BELBYNET açık deliller | فقال FGEL demişti | الذين ELZ̃YN kimseler | كفروا KFRWE inkar eden(ler) | منهم MNHM içlerinden | إن ÎN | هذا HZ̃E bu | إلا ÎLE başka bir şey değil | سحر SḪR bir büyüden | مبين MBYN apaçık |
Kırık Meal (Okunuş) : |: hani | ḳāle: demişti ki | llahu: Allah | : EY/HEY/AH | ǐysā: Îsa | bne: oğlu | meryeme: Meryem | ƶkur: hatırla | niǎ'metī: ni'metimi | ǎleyke: sana olan | ve ǎlā: ve olan | velidetike: annene | : hani | eyyedtuke: seni desteklemiştim | birūHi: Ruh ile | l-ḳudusi: l-Kudüs | tukellimu: konuşuyordun | n-nāse: insanlarla | : | l-mehdi: beşikte iken | ve kehlen: ve yetişkin iken | ve iƶ: hani | ǎllemtuke: sana öğrettim | l-kitābe: Kitabı | velHikmete: ve hikmeti | ve ttevrāte: ve Tevrat'ı | vel'incīle: ve İncil'i | ve iƶ: hani | teḣluḳu: yaratıyor | mine: -dan | T-Tīni: çamur- | kehey'eti: şeklinde bir şey | T-Tayri: kuş | biiƶnī: benim iznimle | fetenfuḣu: üflüyordun | fīhā: içine | fe tekūnu: oluyordu | Tayran: kuş | biiƶnī: benim iznimle | ve tubriu: ve iyileştiriyordun | l-ekmehe: anadan doğma körü | vel'ebraSa: ve alacalıyı | biiƶnī: benim iznimle | ve iƶ: ve hani | tuḣricu: çıkarıyordun | l-mevtā: ölüleri | biiƶnī: benim iznimle | ve iƶ: ve hani | kefeftu: savmıştım | benī: oğullarını | isrāīle: İsrail | ǎnke: senden | : zaman | ci'tehum: sen onlara getirdiğin | bil-beyyināti: açık deliller | feḳāle: demişti | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | minhum: içlerinden | in: | hāƶā: bu | illā: başka bir şey değil | siHrun: bir büyüden | mubīnun: apaçık |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎZ̃: hani | GEL: demişti ki | ELLH: Allah | YE: EY/HEY/AH | AYS: Îsa | EBN: oğlu | MRYM: Meryem | EZ̃KR: hatırla | NAMTY: ni'metimi | ALYK: sana olan | VAL: ve olan | VELD̃TK: annene | ÎZ̃: hani | ÊYD̃TK: seni desteklemiştim | BRVḪ: Ruh ile | ELGD̃S: l-Kudüs | TKLM: konuşuyordun | ELNES: insanlarla | FY: | ELMHD̃: beşikte iken | VKHLE: ve yetişkin iken | VÎZ̃: hani | ALMTK: sana öğrettim | ELKTEB: Kitabı | VELḪKMT: ve hikmeti | VELTVRET: ve Tevrat'ı | VELÎNCYL: ve İncil'i | VÎZ̃: hani | TḢLG: yaratıyor | MN: -dan | ELŦYN: çamur- | KHYÙT: şeklinde bir şey | ELŦYR: kuş | BÎZ̃NY: benim iznimle | FTNFḢ: üflüyordun | FYHE: içine | FTKVN: oluyordu | ŦYRE: kuş | BÎZ̃NY: benim iznimle | VTBRÙ: ve iyileştiriyordun | ELÊKMH: anadan doğma körü | VELÊBRṦ: ve alacalıyı | BÎZ̃NY: benim iznimle | VÎZ̃: ve hani | TḢRC: çıkarıyordun | ELMVT: ölüleri | BÎZ̃NY: benim iznimle | VÎZ̃: ve hani | KFFT: savmıştım | BNY: oğullarını | ÎSREÙYL: İsrail | ANK: senden | ÎZ̃: zaman | CÙTHM: sen onlara getirdiğin | BELBYNET: açık deliller | FGEL: demişti | ELZ̃YN: kimseler | KFRVE: inkar eden(ler) | MNHM: içlerinden | ÎN: | HZ̃E: bu | ÎLE: başka bir şey değil | SḪR: bir büyüden | MBYN: apaçık |
Abdulbaki Gölpınarlı : An o zamanı ki Allah ey Meryemoğlu İsa, hatırla sana ve annene verdiğim nîmetimi demişti, hatırla ki seni Rûh-ül-Kudüs'le kuvvetlendirdim de beşikteyken de insanlarla konuştun, olgunluk çağında da. Hani sana kitabı, hikmeti, Tevrât-ı ve İncil'i öğretmiştim. Hani topraktan kuş şeklinde bir şey yapardın iznimle de ona üfürürdün, o da iznimle kuş olurdu ve anadan doğma körün gözünü açar, abraş illetine uğrayanı o illetten kurtarırdın iznimle ve hani ölüyü, iznimle mezardan çıkarmış, diriltmiştin. Hani, İsrailoğullarına apaçık delillerle geldiğin zaman onlardan kâfir olanlar, bu ancak açık bir büyü demişlerdi de ben seni kurtarmıştım onların elinden.
Adem Uğur : Allah o zaman şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa! Sana ve annene (verdiğim) nimetimi hatırla! Hani seni mukaddes ruh (Cebrail) ile desteklemiştim; (bu sayede) sen beşikte iken de yetişkin çağında da insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı (okuyup yazmayı), hikmeti, Tevrat ve İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan, kuş şeklinde bir şey yapıyordun da ona üflüyordun, hemen benim iznimle o bir kuş oluyordu. Yine benim iznimle anadan doğma körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Ölüleri benim iznimle (hayata) çıkarıyordun. Hani İsrailoğullarını (seni öldürmekten) engellemiştim; kendilerine apaçık deliller (mucizeler) getirdiğin zaman içlerinden inkâr edenler, "Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değildir" demişlerdi.
Ahmed Hulusi : Hani Allâh şöyle dedi: "Ey Meryemoğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi an. . . Hani seni, varlığında açığa çıkan Ruh-ül Kuds kuvvesi ile teyit etmiştim. . . Beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. . . Hani sana Kitabı, Hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i talim etmiştim (bunlardaki ilmi, bilincinde açığa çıkarmıştım). . . Hani Bi-izni (iznimle) balçıktan kuş şeklinde yaratıyor, onun içinde nefhediyordun da Bi-izni (iznimle) bir kuş oluyordu! Anadan doğma köre ve cüzzamlıya benim iznimle şifa veriyordun. . . Hani ölüleri benim iznimle hayata çıkarıyordun. . . Hani İsrailoğullarını senden engellemiştim! Hani sen kendilerine delillerle gelmiştin de, onlardan hakikat bilgisini inkâr edenler şöyle demişti: 'Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değil!'"
Ahmet Tekin : Allah o zaman: 'Ey Meryem’in oğlu Îsâ, senin ve annenin üzerindeki nimetlerimi hatırlayarak şükret. Hani seni, kâinattaki tabiî, dinî, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî düzeni içeren, ihyâ eden, insanları ve toplumları pislikten arındıran kitabı getiren elçi Cebrâil ile desteklemiştim. Beşikte iken de, insanlarla olgunluk çağındaki peygamber vasfınla konuşuyordun. Sonra okuma yazmayı, kutsal kitaplara vukufu, ilmi, hikmeti, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisini, hekimliği, yazılı ve şifahî bilgileri, sünneti içeren Tevrat’ı ve İncil’i öğretmiştim. Benim bilgim planım dahilinde, benim irademle emsalsiz güzellikte çamurdan bir kuş planlayıp şekillendirebiliyor, ona üflüyordun. Benim bilgim dahilinde, benim irademle o bir kuş oluyordu. Anadan doğma körü ve alaca hastalığına yakalananı iyileştirebiliyordun. Ölülere benim bilgim dahilinde, benim irademle hayat verebiliyordun. Hani İsrâiloğulları’nın seni öldürmelerine engel olmuş, seni korumuştum. Kendilerine apaçık âyetler, mûcizeler getirdiğin zaman, içlerinden kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler, 'Bu açıkça, aklı etki altına alan bir sihir, bir aldatmacadır' demişlerdi.
Ahmet Varol : Allah şöyle der: 'Ey Meryem oğlu İsa! Benim sana ve annene olan nimetimi an! Hani seni Ruhu'l-Kudüs ile desteklemiştim. Beşikteyken ve erginlik çağında insanlarla konuşuyordun. Sana Kitab'ı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey oluşturuyor, sonra içine üflüyordun ve o benim iznimle kuş oluyordu. Yine benim iznimle anadan doğma körleri ve alacalıları iyileştiriyordun. Benim iznimle ölüleri diriltiyordun. Hani sen İsrailoğularına kuvvetli belgeler getirdiğinde onlardan inkar edenler 'bu apaçık bir sihirden başka bir şey değildir' demişlerdi de ben onların sana zarar vermelerini önlemiştim.
Ali Bulaç : Allah şöyle diyecek: "Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim. İznimle çamurdan kuş biçiminde (bir şeyi) oluşturuyordun da (yine) iznimle ona üfürdüğünde bir kuş oluveriyordu. Doğuştan kör olanı, alacalıyı iznimle iyileştiriyordun, (yine) benim iznimle ölüleri (hayata) çıkarıyordun. İsrailoğullarına apaçık belgelerle geldiğinde onlardan inkâra sapanlar, "Şüphesiz bu apaçık bir sihirdir" demişlerdi (de) İsrailoğullarını senden geri püskürtmüştüm."
Ali Fikri Yavuz : Allah o gün şöyle buyuracak: -Ey Meryem oğlu Îsâ! Sana ve annene olan nimetimi hatırla. Hani, seni Cebrâil ile desteklemiştim de hem beşikte, hem de yetişkin iken insanlarla konuşuyordun; hani sana yazı yazmayı, hikmeti (sağlam olan doğru sözü), Tevrat’ı ve İncil’i öğretmiştim: hani benim iznimle çamurdan kuş biçimi yapıyordun, sonra içine üflüyordun da benim iznimle bir kuş oluveriyordu; ve anadan doğma âmâ ile abraşı da benim iznimle hayata çıkarıyordun; hani senden İsrailoğullarını defetmiştim (seni öldürememişlerdi). Kendilerine açık mûcizeler getirdiğin zaman da, içlerinden küfre varanlar şöyle demişti: “- Bu apaçık bir sihirden başka bir şey değildir.”
Bekir Sadak : Allah, «Ey Meryem oglu Isa! Sana ve anana olan nimetimi an» demisti, «Seni Ruhul Kudus ile desteklemistim; besikte ve yetiskin iken insanlarla konusuyordun; sana Kitab'i, hikmeti, Tevrat'i ve Incil'i ogretmistim. Sen iznimle, camurdan kus gibi bir sey yapmis ona uflemistin de iznimle kus olmustu; anadan dogma koru, alacaliyi iznimle iyi etmistin. Oluleri iznimle diriltiyordun. Israilogullarina belgelerle geldiginde, onlardan inkar edenler, 'Bu apacik bir buyudur' demislerdi de Ben onlarin sana zarar vermelerini onlemistim.»
Celal Yıldırım : Allah (o gün) buyuracak ki: Ey Meryem oğlu İsâ! Sana ve annene olan nimetimi hatırla ; hani seni Ruhu'l-Kudüs ile desteklemiştim de beşikte ve yetişkin iken insanlara konuşuyordun ; hani sana kitab'ı (okuyup yazmayı), hikmeti, Tevrat ve incil'i öğretmiştim ve sana, benim iznimle çamurdan kuş biçiminde (şekil) yapıp ona üflemiştin, o da benim iz nimle kuş oluvermişti. Bir de anadan doğma körü, alaca tenliyi benim iznimle iyileştirmiştin; hani ölüleri de benim iznimle kabirden diri olarak çıkarıyordun ve İsrail oğulları'na açık belgeler (mu'cizeler) getirdiğinde onların (saldırısını) senden savmıştım ; onlardan inkâra sapanlar, «bu açık bir sihirden başkası değildir» demişlerdi.
Diyanet İşleri : O gün Allah, şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsa! Senin üzerindeki ve annen üzerindeki nimetimi düşün. Hani, seni Ruhu’l-Kudüs (Cebrail) ile desteklemiştim. Beşikte iken de, yetişkin iken de insanlara konuşuyordun. Hani, sana kitabı, hikmeti, Tevrat’ı, İncil’i de öğretmiştim. Hani iznimle çamurdan kuş şekline benzer bir şey yapıyordun da içine üflüyordun, benim iznimle hemen bir kuş oluyordu. Yine benim iznimle doğuştan körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Hani benim iznimle ölüleri de (hayata) çıkarıyordun. Hani sen, İsrailoğullarına açık mucizeler getirdiğin zaman, ben seni onlardan kurtarmıştım da onlardan inkâr edenler, “Bu, ancak açık bir büyüdür” demişlerdi.
Diyanet İşleri (eski) : Allah, 'Ey Meryem oğlu İsa! Sana ve anana olan nimetimi an' demişti, 'Seni Ruhul Kudüs ile desteklemiştim; beşikte ve yetişkin iken insanlarla konuşuyordun; sana Kitap'ı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştim. Sen iznimle, çamurdan kuş gibi bir şey yapmış ona üflemiştin de iznimle kuş olmuştu; anadan doğma körü, alacalıyı iznimle iyi etmiştin. Ölüleri iznimle diriltiyordun. İsrailoğullarına belgelerle geldiğinde, onlardan inkar edenler, 'Bu apaçık bir büyüdür' demişlerdi de Ben onların sana zarar vermelerini önlemiştim.'
Diyanet Vakfi : Allah o zaman şöyle diyecek: «Ey Meryem oğlu İsa! Sana ve annene (verdiğim) nimetimi hatırla! Hani seni mukaddes ruh (Cebrail) ile desteklemiştim; (bu sayede) sen beşikte iken de yetişkin çağında da insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı (okuyup yazmayı), hikmeti, Tevrat ve İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan, kuş şeklinde bir şey yapıyordun da ona üflüyordun, hemen benim iznimle o bir kuş oluyordu. Yine benim iznimle anadan doğma körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Ölüleri benim iznimle (hayata) çıkarıyordun. Hani İsrailoğullarını (seni öldürmekten) engellemiştim; kendilerine apaçık deliller (mucizeler) getirdiğin zaman içlerinden inkâr edenler, «Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değildir» demişlerdi.
Edip Yüksel : ALLAH diyecek ki: Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene bağışladığım nimetimi hatırla. Seni Kutsal Ruh ile desteklemiştim; böylece beşikteyken de yetişkin iken de halkla konuşuyordun. Sana kitabı, bilgeliği, Tevratı ve İncili öğretmiştim. İznimle balçıktan kuş heykeli yaratıyordun ve ona üfleyince de iznimle kuş oluveriyordu. Körü ve cüzzamlıyı iznimle iyileştiriyordun. Yine benim iznimle ölüleri diriltiyordun. İsrail oğullarına apaçık kanıtlar götürmene rağmen, içlerindeki inkarcılar, 'Bu apaçık bir büyüden başka bir şey değil,' demişlerdi de seni onlardan kurtarmıştım.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah şöyle diyecektir: «Ey Meryemoğlu İsa! Sana ve annene olan nimetimi hatırla! Hani seni Rûhu'l- Kudüs (Cebrâil) ile desteklemiştim. Beşikteyken ve kemâle ermişken insanlarla konuşuyordun. Sana yazıyı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştim. İznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey yapmış ve ona üflemiştin, o da iznimle kuş olmuştu. Anadan doğma kör olanı ve alaca hastalığına yakalanmış kimseyi iznimle iyileştirmiştin. Ölüleri iznimle (hayata) çıkarmıştın. İsrailoğulları'na âyetlerle geldiğin ve onlardan inkâr edenlerin: «Bu ancak apaçık bir sihirdir» dedikleri zaman seni, onlardan korumuştum.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Allah o günde şöyle buyuracak: «Ey Meryem oğlu İsa, sana ve anana olan nimetimi düşün; hani seni Cebrail ile destekledim, insanlarla hem beşikte hem de yetişkin iken konuşuyordun; sana yazı yazmayı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim. Hani Benim iznimle çamurdan kuş biçiminde birşey yapıyordun, içine üflüyordun da Benim iznim ile bir kuş oluveriyordu; anadan doğma körü ve abraşlıyı Benim iznimle iyi ediyordun; hani ölüleri Benim iznimle diriltiyordun ve hani İsrailoğullarına açık delillerle geldiğinde, onlardan inkar edenler: «Bu apaçık bir büyüden başka birşey değildir.» demişlerdi de, seni onlardan kurtarmıştım.
Elmalılı Hamdi Yazır : Allah buyurduğu vakıt: ya Isâ ibni Meryem sana ve validene olan ni'metimi düşün, hani seni ruhulkudüs ile müeyyed kıldım, nâsa kelâm söyleyordun hem beşikte hem yetişkin iken ve hani sana kitabet, hikmet, Tevrat ve İncil öğrettim ve hani benim iznimle çamurdan kuş biçimi gibi taslayordun, içine üfleyordun da benim iznimle bir kuş oluveriyordu, hem anadan doğma a'mayı ve abraşi benim iznimle iyi ediyordun ve hani ölüleri benim iznimle hayata çıkarıyordun ve hani senden Benî İsraîli def' etmiştim, o vakıt ki onlara o açık mu'cizeleri getirmiştin de içlerinden kâfirlik edenler şöyle demişti: bu apaçık bir sihirden başka bir şey değil.
Fizilal-il Kuran : Allah: “Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla” demişti. “Seni Cebrail ile desteklemiştim; beşikte ve yetişkin iken insanlarla konuşuyordun; sana kitabı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretmiştim. Sen izninle çamurdan kuş gibi bir şey yapmış ona üflemiştin de iznimle iyi etmiştin. Ölüleri iznimle diriltiyordun. İsrailoğullarına mucizelerle geldiğinde, onlardan küfredenler: ‘Bu apaçık bir büyüdür’ demişlerdi de ben onların sana zarar vermelerini önlemiştim.”
Gültekin Onan : Tanrı şöyle diyecek : "Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs ile destekledim; beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim. İznimle çamurdan kuş biçiminde (bir şeyi) oluşturuyordun da iznimle ona üfürdüğünde bir kuş oluveriyordu. Doğuştan kör olanı ve alacalıyı iznimle iyileştiriyordun. (Yine) Benim iznimle ölüleri (hayata) çıkarıyordun. İsrail oğullarına apaçık belgelerle geldiğinde onlardan küfredenler "Bu apaçık bir büyüden başka bir şey değil" demişlerdi (de) İsrailoğullarını senden geri püskürtmüştüm.
Hakkı Yılmaz : "Hani Allah demişti ki: “Ey Meryem oğlu Îsâ! Senin üzerinde ve annenin üzerinde olan nimetimi hatırla! Hani Ben, seni Allah'ın vahyi ile güçlendirmiştim. Yüksek mevkide olan biri olarak ve yetişkin biri olarak insanlara konuşuyordun. Hani sana Kitabı, haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri, Tevrât'ı ve İncîl'i öğretmiştim. Hani Benim iznimle/ bilgimle çamurdan; kilden (seramikten) kuş şekli gibi bir şey (Buhurdan) yapıyordun. Sonra da onun içine üflüyordun; aerosol oluşturuyordun, onlar da (hastalık yayan; aşılayan haşereler) Benim iznimle kuş oluveriyordu/çabucak gidiyorlardı. Anadan doğma kör olanı ve alaca hastalığına yakalanmış kimseyi iznimle/ bilgimle iyileştiriyordun. Yine Benim iznimle/ bilgimle sosyal ölüleri çıkarıyordun/ canlandırıyordun. Ve hani İsrâîloğulları'na apaçık kanıtlarla gelip de onlardan Allah'ın ilâhlığına ve rabliğine inanmayanların: “Bu, ancak apaçık bir sihirdir” dedikleri zaman seni onlardan korumuştum. "
Hasan Basri Çantay : Allah o zaman şöyle diyecek: «Ey Meryem oğlu İsâ, hem senin üzerindeki, hem ananın üzerindeki (bunca) ni'metimi hatırla. Hani ben seni Cebrail ile desteklemişdim. Beşikde iken de, yetişgin iken de sen insanlara söz söylüyordun. Hani sana kitabı (yazı yazmayı), hikmeti, Tevrâtı, İncili öğretmişdim. Hani benim iznimle çamırdan bir kuş suretinin benzerini tasarlıyordun, içine üfürüyordun da benim iznimle bir kuş oluveriyordu. Hem anadan doğma körü, abraşı da yine benim iznimle iyi ediyordun. Hani ölüleri benim iznimle (hayaata) çıkarıyordun, hani İsrail oğulları (nın elini) senden çekmişdim (de seni öldürememişlerdi). Kendilerine apaçık mu'cizeler getirdiğin zaman da içlerinden o küfredenler: «Bu, aşikâr bir büyüden başkası değildir» demişdi.
Hayrat Neşriyat : O zaman Allah şöyle buyuracak: 'Ey Meryemoğlu Îsâ! Sana ve annene olan ni'metimi hatırla!Hani sana Rûhü’l-Kudüs (Cebrâîl) ile kuvvet vermiştim; beşikte iken de, yetişkin hâlde de insanlarla konuşuyordun. Ve hani sana yazı yazmayı, hikmeti, Tevrât’ı ve İncîl’i öğretmiştim. Hem o zaman ki iznimle çamurdan kuş şekli gibi (bir şey) yapıyor, sonra içine üflüyordun da iznimle bir kuş oluyordu (ve) yine iznimle (anadan doğma) a'mâyı ve (teni)alacalı olanı iyileştiriyordun. Yine o vakit iznimle ölüleri (kabirlerinden dirilmiş olarak)çıkarıyordun.Bir zaman da (seni öldürmek isteyen) İsrâil-oğullarını senden def' etmiştim; hani kendilerine apaçık delillerle gelmiştin de içlerinden inkâr edenler: 'Bu, apaçık sihirden başka bir şey değildir’ demiş(ler)di.'
İbni Kesir : Hani Allah; Ey Meryem oğlu İsa; senin ve ananın üzerindeki nimetimi hatırla, demişti. Hani seni, Ruh'ül-Kudüs ile desteklemiştim. Beşikte iken de, yetişkin iken de insanlar la konuşuyordun. Hani sana; kitabı, hikmeti Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştim. Hani sen; Benim iznimle çamurdan kuş gibi bir şey yapıyordun da içine üflüyordun ve Benim iznimle kuş oluyordu. Hani sen; anadan doğma körü ve abraşı Benim iznimle iyi ediyordun. Hani; ölüleri Benim iznimle diriltiyordun. Ve hani, İsrailoğullarını senden çekmiştim, kendilerine apaçık ayetler getirdiğin zaman içlerinden küfredenler; bu apaçık bir büyüdür, demişti.
İskender Evrenosoğlu : Allah (cc.) şöyle buyurmuştu; "Ey Meryem oğlu Îsa! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla. Seni Ruhûl Kudüs ile desteklemiştim de beşikte iken de yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana Kitab'ı, Hikmet'i, Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştim. Ben'im iznimle nemli topraktan kuş şeklinde heykel (suret) yapmıştın, sonra onun içine üflemiştin, böylece Ben'im iznimle bir kuş olmuştu. Ve, doğuştan kör olanı ve alaca tenliyi yine Ben'im iznimle iyileştiriyordun. Ben'im iznimle ölüleri (diriltip, kabirden) çıkartıyordun. Ve onlara apaçık belgeler getirdiğin zaman İsrailoğullarının saldırısını senden savmıştım (seni kurtarmıştım). O zaman onlardan kâfir olanlar (küfürde olanlar); "Bu ancak, sadece apaçık bir sihirdir." demişlerdi.
Muhammed Esed : İşte o zaman Allah şöyle diyecek: "Ey İsa, ey Meryem oğlu! Hatırla sana ve annene bağışladığım nimetleri, seni nasıl Kutsal Ruh ile güçlendirerek insanlarla beşikte iken ve yetişkin bir adam olarak konuşmanı sağladığımı; ve nasıl sana Tevratı ve İncili ihtiva eden vahiy ve hikmeti öğrettiğimi; nasıl Benim iznimle çamurdan, (sana uyanların) kaderini şekillendirdiğini ve sonra bunun Benim iznimle (onların) kaderi olabilmesi için ona üflediğini; ve nasıl iznimle körleri ve cüzamlıları iyileştirdiğini ve ölüyü ayağa kaldırdığını; sen İsrailoğullarına hakikatin bütün kanıtları ile geldiğinde ve onlardan hakikati inkara şartlanmış olanların, "Bu aldatmacadan başka bir şey değildir!" dedikleri zaman onların sana zarar vermelerine nasıl mani olduğumu.
Ömer Nasuhi Bilmen : O zamanı ki Allah Teâlâ buyurdu: «Ey Meryem'in oğlu İsa! Senin üzerine ve validenin üzerine olan nîmetimi zikret, o zamanı ki, seni Rûhu'lKuds ile teyid etmiştim, sen beşikte iken de yetişkin iken de insanlara söz söylüyordun. O zamanı ki, sana kitabı, hikmeti, Tevrat'ı, ve İncil'i öğretmiştim ve o zamanı ki, benim iznimle çamurdan kuş heyeti gibi birşey tasvir ediyor da içine üfürüyordun, benim iznimle bir kuş oluveriyordu. Anadan doğma körü, vücudunda beyaz beyaz lekeler bulunan kimseyi de Benim iznimle iyi ediyor idin. Ve o zamanı ki, ölüleri Benim iznim ile (hayat sahasına) çıkarıyordun. Ve o zamanı ki İsrailoğullarını senden defetmiştim, onlara açık mûcizeler ile geldiğin vakitte ki, onlardan kâfir olanlar, 'Bu apaçık bir büyüden başka değildir' demiş idi.»
Ömer Öngüt : Allah o zaman şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsâ! Sana ve annene olan nimetimi hatırla! Seni kudsî ruh ile desteklemiştim. Beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana Kitab'ı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey yapıyor ve ona üflüyordun, benim iznimle hemen kuş oluyordu. Anadan doğma körü ve alacalıyı benim iznimle iyileştiriyordun. Ölüleri benim iznimle hayata çıkarıyordun. İsrailoğullarına apaçık delillerle geldiğin zaman, onlardan inkâr edenler: 'Bu apaçık bir büyüdür. ' demişlerdi de, ben onların sana zarar vermelerini önlemiştim. ”
Şaban Piriş : Allah der ki: -Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene verdiğim nimetimi hatırla! Hani seni Rûhu’l Kudüs (Cebrail) ile desteklemiştim. Beşikteyken de yetişkinken de insanlarla konuşuyordun. Sana, Kitabı, hikmeti, Tevratı ve İncil’i öğretmiştim. Benim iznim ile çamurdan kuş şeklinde bir şey yapmış, sonra da ona üflemiştin de, o da benim iznim ile kuş oluvermişti. Yine benim iznim ile körü ve alacalıyı iyileştiriyor, iznimle ölüleri diriltiyordun. İsrailoğullarının elini senin üzerinden çekmiştim. Onlara belgeleri getirdiğinde, Onlardan inkarcı olanlar: -Bu apaçık bir sihirden başka bir şey değildir, demişlerdi.
Suat Yıldırım : Allah o gün buyuracak ki: "İsa! Hem senin, hem annenin üzerinizdeki nimetimi iyi düşün! Düşün ki: Ben Seni Ruhu’l-kudüsle desteklemiştim. Sen beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşmuştun. Ben sana kitabı, hikmeti, Tevrat ve İncil’i öğretmiştim. Sen, Ben’im iznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey yapıyor, ona üflüyordun; o da Ben’im iznimle kuş oluveriyordu. Düşün ki: Sen Ben’im iznimle anadan doğma âmanın gözünü açıyor, abraşı da iyileştiriyordun. Düşün ki: Sen Ben’im iznimle ölüleri kabirden diri olarak çıkarıyordun. Hani Ben İsrailoğullarının şerlerini (öldürme kasıtlarını) senden defetmiştim. Kendilerine apaçık deliller, mûcizeler getirdiğin zaman da onların kâfirleri: "Bu besbelli bir büyüden başka bir şey değil!" demişlerdi.
Süleyman Ateş : Allâh demişti ki: "Ey Meryem oğlu Îsâ, sana ve annene olan ni'metimi hatırla, hani seni Ruhu'l-Kudüs ile desteklemiştim; beşikte ve yetişkin iken insanlarla konuşuyordun; sana Kitabı, hikmeti, Tevrât'ı ve İncil'i öğrettim. Benim iznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey yaratıyor, içine üflüyordun, benim iznimle kuş oluyordu; anadan doğma körü ve alacalıyı benim iznimle iyileştiriyordun; benim iznimle ölüleri (diriltip kabirlerden) çıkarıyordun ve İsrâil oğullarını da senden savmıştım; hani sen onlara açık deliller getirdiğin zaman, içlerinden inkâr edenler: "Bu açık bir büyüden başka bir şey değil!" demişti.
Tefhim-ul Kuran : Allah şöyle diyecek: «Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim. İznimle çamurdan kuş biçiminde (bir şeyi) oluşturuyordun da (yine) iznimle ona üfürdüğünde bir kuş oluveriyordu. Doğuştan kör olanı, alacalıyı iznimle iyileştiriyordun, (yine) benim iznimle ölüleri (hayata) çıkarıyordun. İsrailoğullarına apaçık belgelerle geldiğinde onlardan küfre sapanlar, «Şüphesiz bu apaçık bir sihirdir» demişlerdi (de) İsrailoğullarını senden geri püşkürtmüştüm.»
Ümit Şimşek : O zaman Allah, Meryem oğlu İsa'ya 'Senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla,' buyurur. 'Hani seni Ruhu'l-Kudüs ile desteklemiştim. Sen beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşurdun. Hani Ben sana okuma yazmayı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştim. Hani Benim iznimle çamurdan bir kuş sureti yapar, ona üflerdin de, Benim iznimle o bir kuş oluverirdi. Yine Benim iznimle anadan doğma körlerin gözlerini açar, abraşı iyileştirirdin. Yine Benim iznimle ölüleri diriltirdin. Hani, sen İsrailoğullarına deliller getirdiğin ve onların kâfir olanları 'Bu düpedüz büyü' dedikleri zaman onların elinden seni kurtarmıştım.
Yaşar Nuri Öztürk : Hani, Allah şöyle demişti: "Ey Meryem'in oğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla. Seni Ruhulkudüs'le desteklemiştim, beşikte iken ve erginlik çağında insanlarla konuşuyordun. Sana Kitap'ı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş görünümünde bir şey yaratıyor, içine üflüyordun da o benim iznimle kuş oluyordu. Doğuştan körü, abraşı benim iznimle iyileştiriyordun. Benim iznimle ölüleri çıkarıyordun. İsrailoğullarını senden uzak tutmuştum. Hani, sen onlara açık-seçik ayetleri getirdiğinde, küfre sapanları şöyle deyivermişti: "Açık bir büyüden başka bir şey değil bu."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}