» 9 / Tevbe  8:

Kuran Sırası: 9
İniş Sırası: 113
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129

 » 9 / Tevbe  Suresi: 8
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. كَيْفَ (KYF) = keyfe : nasıl?
2. وَإِنْ (VÎN) = vein : eğer
3. يَظْهَرُوا (YƵHRVE) = yeZherū : onlar galib gelselerdi
4. عَلَيْكُمْ (ALYKM) = ǎleykum : size
5. لَا (LE) = lā : ne
6. يَرْقُبُوا (YRGBVE) = yerḳubū : gözetirlerdi
7. فِيكُمْ (FYKM) = fīkum : sizin hakkınızda
8. إِلًّا (ÎLE) = illen : bir yakınlık
9. وَلَا (VLE) = ve lā : ne de
10. ذِمَّةً (Z̃MT) = ƶimmeten : bir andlaşma
11. يُرْضُونَكُمْ (YRŽVNKM) = yurDūnekum : sizi razı ederler
12. بِأَفْوَاهِهِمْ (BÊFVEHHM) = biefvāhihim : ağızlarıyla
13. وَتَأْبَىٰ (VTÊB) = vete'bā : fakat (sizi) istemez
14. قُلُوبُهُمْ (GLVBHM) = ḳulūbuhum : kalbleri
15. وَأَكْثَرُهُمْ (VÊKS̃RHM) = ve ekṧeruhum : ve çokları da
16. فَاسِقُونَ (FESGVN) = fāsiḳūne : yoldan çıkmışlardır
nasıl? | eğer | onlar galib gelselerdi | size | ne | gözetirlerdi | sizin hakkınızda | bir yakınlık | ne de | bir andlaşma | sizi razı ederler | ağızlarıyla | fakat (sizi) istemez | kalbleri | ve çokları da | yoldan çıkmışlardır |

[KYF] [] [ƵHR] [] [] [RGB] [] [ELL] [] [Z̃MM] [RŽV] [FVH] [EBY] [GLB] [KS̃R] [FSG]
KYF VÎN YƵHRVE ALYKM LE YRGBVE FYKM ÎLE VLE Z̃MT YRŽVNKM BÊFVEHHM VTÊB GLVBHM VÊKS̃RHM FESGVN

keyfe vein yeZherū ǎleykum yerḳubū fīkum illen ve lā ƶimmeten yurDūnekum biefvāhihim vete'bā ḳulūbuhum ve ekṧeruhum fāsiḳūne
كيف وإن يظهروا عليكم لا يرقبوا فيكم إلا ولا ذمة يرضونكم بأفواههم وتأبى قلوبهم وأكثرهم فاسقون

 » 9 / Tevbe  Suresi: 8
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
كيف ك ي ف | KYF KYF keyfe nasıl? How
وإن | VÎN vein eğer while, if
يظهروا ظ ه ر | ƵHR YƵHRVE yeZherū onlar galib gelselerdi they gain dominance
عليكم | ALYKM ǎleykum size over you
لا | LE ne they do not regard (the ties)
يرقبوا ر ق ب | RGB YRGBVE yerḳubū gözetirlerdi they do not regard (the ties)
فيكم | FYKM fīkum sizin hakkınızda with you
إلا ا ل ل | ELL ÎLE illen bir yakınlık (of) kinship
ولا | VLE ve lā ne de and not
ذمة ذ م م | Z̃MM Z̃MT ƶimmeten bir andlaşma covenant of protection?
يرضونكم ر ض و | RŽV YRŽVNKM yurDūnekum sizi razı ederler They satisfy you
بأفواههم ف و ه | FVH BÊFVEHHM biefvāhihim ağızlarıyla with their mouths
وتأبى ا ب ي | EBY VTÊB vete'bā fakat (sizi) istemez but refuse,
قلوبهم ق ل ب | GLB GLVBHM ḳulūbuhum kalbleri their hearts
وأكثرهم ك ث ر | KS̃R VÊKS̃RHM ve ekṧeruhum ve çokları da and most of them
فاسقون ف س ق | FSG FESGVN fāsiḳūne yoldan çıkmışlardır (are) defiantly disobedient.

9:8 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

nasıl? | eğer | onlar galib gelselerdi | size | ne | gözetirlerdi | sizin hakkınızda | bir yakınlık | ne de | bir andlaşma | sizi razı ederler | ağızlarıyla | fakat (sizi) istemez | kalbleri | ve çokları da | yoldan çıkmışlardır |

[KYF] [] [ƵHR] [] [] [RGB] [] [ELL] [] [Z̃MM] [RŽV] [FVH] [EBY] [GLB] [KS̃R] [FSG]
KYF VÎN YƵHRVE ALYKM LE YRGBVE FYKM ÎLE VLE Z̃MT YRŽVNKM BÊFVEHHM VTÊB GLVBHM VÊKS̃RHM FESGVN

keyfe vein yeZherū ǎleykum yerḳubū fīkum illen ve lā ƶimmeten yurDūnekum biefvāhihim vete'bā ḳulūbuhum ve ekṧeruhum fāsiḳūne
كيف وإن يظهروا عليكم لا يرقبوا فيكم إلا ولا ذمة يرضونكم بأفواههم وتأبى قلوبهم وأكثرهم فاسقون

[ك ي ف] [] [ظ ه ر] [] [] [ر ق ب] [] [ا ل ل] [] [ذ م م] [ر ض و] [ف و ه] [ا ب ي] [ق ل ب] [ك ث ر] [ف س ق]

 » 9 / Tevbe  Suresi: 8
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
كيف ك ي ف | KYF KYF keyfe nasıl? How
Kef,Ye,Fe,
20,10,80,
INTG – interrogative noun
اسم استفهام
وإن | VÎN vein eğer while, if
Vav,,Nun,
6,,50,
CIRC – prefixed circumstantial particle
COND – conditional particle
الواو حالية
حرف شرط
يظهروا ظ ه ر | ƵHR YƵHRVE yeZherū onlar galib gelselerdi they gain dominance
Ye,Zı,He,Re,Vav,Elif,
10,900,5,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عليكم | ALYKM ǎleykum size over you
Ayn,Lam,Ye,Kef,Mim,
70,30,10,20,40,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
لا | LE ne they do not regard (the ties)
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يرقبوا ر ق ب | RGB YRGBVE yerḳubū gözetirlerdi they do not regard (the ties)
Ye,Re,Gaf,Be,Vav,Elif,
10,200,100,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فيكم | FYKM fīkum sizin hakkınızda with you
Fe,Ye,Kef,Mim,
80,10,20,40,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
إلا ا ل ل | ELL ÎLE illen bir yakınlık (of) kinship
,Lam,Elif,
,30,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
ولا | VLE ve lā ne de and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
ذمة ذ م م | Z̃MM Z̃MT ƶimmeten bir andlaşma covenant of protection?
Zel,Mim,Te merbuta,
700,40,400,
N – accusative feminine indefinite noun
اسم منصوب
يرضونكم ر ض و | RŽV YRŽVNKM yurDūnekum sizi razı ederler They satisfy you
Ye,Re,Dad,Vav,Nun,Kef,Mim,
10,200,800,6,50,20,40,
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بأفواههم ف و ه | FVH BÊFVEHHM biefvāhihim ağızlarıyla with their mouths
Be,,Fe,Vav,Elif,He,He,Mim,
2,,80,6,1,5,5,40,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
جار ومجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وتأبى ا ب ي | EBY VTÊB vete'bā fakat (sizi) istemez but refuse,
Vav,Te,,Be,,
6,400,,2,,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person feminine singular imperfect verb
الواو عاطفة
فعل مضارع
قلوبهم ق ل ب | GLB GLVBHM ḳulūbuhum kalbleri their hearts
Gaf,Lam,Vav,Be,He,Mim,
100,30,6,2,5,40,
"N – nominative feminine plural noun → Heart
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun"
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وأكثرهم ك ث ر | KS̃R VÊKS̃RHM ve ekṧeruhum ve çokları da and most of them
Vav,,Kef,Se,Re,He,Mim,
6,,20,500,200,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative masculine singular noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
الواو عاطفة
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فاسقون ف س ق | FSG FESGVN fāsiḳūne yoldan çıkmışlardır (are) defiantly disobedient.
Fe,Elif,Sin,Gaf,Vav,Nun,
80,1,60,100,6,50,
N – nominative masculine plural active participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |كَيْفَ: nasıl? | وَإِنْ: eğer | يَظْهَرُوا: onlar galib gelselerdi | عَلَيْكُمْ: size | لَا: ne | يَرْقُبُوا: gözetirlerdi | فِيكُمْ: sizin hakkınızda | إِلًّا: bir yakınlık | وَلَا: ne de | ذِمَّةً: bir andlaşma | يُرْضُونَكُمْ: sizi razı ederler | بِأَفْوَاهِهِمْ: ağızlarıyla | وَتَأْبَىٰ: fakat (sizi) istemez | قُلُوبُهُمْ: kalbleri | وَأَكْثَرُهُمْ: ve çokları da | فَاسِقُونَ: yoldan çıkmışlardır |
Kırık Meal (Harekesiz) : |كيف KYF nasıl? | وإن WÎN eğer | يظهروا YƵHRWE onlar galib gelselerdi | عليكم ALYKM size | لا LE ne | يرقبوا YRGBWE gözetirlerdi | فيكم FYKM sizin hakkınızda | إلا ÎLE bir yakınlık | ولا WLE ne de | ذمة Z̃MT bir andlaşma | يرضونكم YRŽWNKM sizi razı ederler | بأفواههم BÊFWEHHM ağızlarıyla | وتأبى WTÊB fakat (sizi) istemez | قلوبهم GLWBHM kalbleri | وأكثرهم WÊKS̃RHM ve çokları da | فاسقون FESGWN yoldan çıkmışlardır |
Kırık Meal (Okunuş) : |keyfe: nasıl? | vein: eğer | yeZherū: onlar galib gelselerdi | ǎleykum: size | : ne | yerḳubū: gözetirlerdi | fīkum: sizin hakkınızda | illen: bir yakınlık | ve lā: ne de | ƶimmeten: bir andlaşma | yurDūnekum: sizi razı ederler | biefvāhihim: ağızlarıyla | vete'bā: fakat (sizi) istemez | ḳulūbuhum: kalbleri | ve ekṧeruhum: ve çokları da | fāsiḳūne: yoldan çıkmışlardır |
Kırık Meal (Transcript) : |KYF: nasıl? | VÎN: eğer | YƵHRVE: onlar galib gelselerdi | ALYKM: size | LE: ne | YRGBVE: gözetirlerdi | FYKM: sizin hakkınızda | ÎLE: bir yakınlık | VLE: ne de | Z̃MT: bir andlaşma | YRŽVNKM: sizi razı ederler | BÊFVEHHM: ağızlarıyla | VTÊB: fakat (sizi) istemez | GLVBHM: kalbleri | VÊKS̃RHM: ve çokları da | FESGVN: yoldan çıkmışlardır |
Abdulbaki Gölpınarlı : Nitekim onlar size üst olsaydı hakkınızda ne bir yakınlık gösterirlerdi, ne bir ahde riâyet ederlerdi. Onlar, sizi ancak ağızlarıyla hoşnut ederler, yüreklerindeyse düşmanlık ve gadir var ve onların çoğu, buyruktan çıkmış kişilerdir.
Adem Uğur : Nasıl olabilir ki! Onlar size galip gelselerdi, sizin hakkınızda ne ahit, ne de antlaşma gözetirlerdi. Onlar ağızlarıyla sizi razı ediyorlar, halbuki kalpleri (buna) karşı çıkıyor. Çünkü onların çoğu yoldan çıkmışlardır.
Ahmed Hulusi : (Onlarla antlaşma mı) nasıl? Eğer, size üstünlük sağlasalardı sizin hakkınızda ne yemin gözetirlerdi ne de zimmet (sözleşme sorumluluğu)! Lafla sizi razı ederler, ama kalpleri kaçınır! Onların çoğunluğu bozuk inançlıdır!
Ahmet Tekin : Onlarla antlaşmalar nasıl devam edebilir? Eğer onlar size bir üstünlük sağlarlar, ellerine fırsat geçerse, ne yemin, ne akrabalık hatırı dinlerler, ne de antlaşma gözetirler. Yarım ağızla sizi hoşnut etmeye çalışırlar. Kalpleri, akılları o kadarına da razı olmaz. Onların çoğu doğru ve mantıklı düşünmeyi terketmiş fâsıktır, âsi ve bozguncudur.
Ahmet Varol : Nasıl olur ki, eğer onlar size üstün gelecek olsalardı ne bir yakınlık bağı ne de bir antlaşma gözetirlerdi. Ağızlarıyla sizi hoşnut etmeye çalışıyorlar ama kalpleri istemiyor. Onların çoğu yoldan çıkmıştır.
Ali Bulaç : Nasıl olabilir ki!.. Eğer size karşı galip gelirlerse size karşı ne 'akrabalık bağlarını', ne de 'sözleşme hükümlerini' gözetip tanırlar. Sizi ağızlarıyla hoşnut kılarlar, kalbleri ise karşı koyar. Onların çoğu fasık kimselerdir.
Ali Fikri Yavuz : Müşriklerle nasıl sözleşme olabilir ki, size galib gelseler hakkınızda ne bir yemîn, ne de bir sözleşme gözetmezler. Ağızları ile sizi râzı etmeğe çalışırlar, fakat kalbleri geri çekilir. Onların çoğu küfürde ısrar eden fasıklardır.
Bekir Sadak : Nasil olabilir ki, size ustun gelselerdi ne bir yakinlik, ne de bir ahd gozetirlerdi. Kalpleriyle istemezlerken sizi agizlariyla hosnut etmeye ugrasirlar; coklari fasiktirlar.
Celal Yıldırım : Nasıl anlaşmaları olabilir ki. eğer onlar size karşı üstünlük sağlamış olsalar, hakkınızda ne bir hak ve yakınlık, ne de sözleşme vecîbelerini gözetirler. Sizi ağızlarıyla hoş tutmaya çalışırlar, kalbleri ise (nefret duyup) kaçınır. Çoğu(ilâhî sınırları hiçe sayan) fâşıklardır.
Diyanet İşleri : Onların bir ahdi nasıl olabilir ki! Eğer onlar size üstün gelselerdi, sizin hakkınızda ne akrabalık (bağlarını), ne de antlaşma (yükümlülüğünü) gözetirlerdi. Ağızlarıyla sizi hoşnut etmeye çalışıyorlar, oysa kalpleri buna karşı çıkıyor. Onların pek çoğu fasık kimselerdir.
Diyanet İşleri (eski) : Nasıl olabilir ki, size üstün gelselerdi ne bir yakınlık, ne de bir ahd gözetirlerdi. Kalpleriyle istemezlerken sizi ağızlarıyla hoşnut etmeye uğraşırlar; çokları fasıktırlar.
Diyanet Vakfi : Nasıl olabilir ki! Onlar size galip gelselerdi, sizin hakkınızda ne ahit, ne de antlaşma gözetirlerdi. Onlar ağızlarıyla sizi razı ediyorlar, halbuki kalpleri (buna) karşı çıkıyor. Çünkü onların çoğu yoldan çıkmışlardır.
Edip Yüksel : Nasıl olabilir ki? Size üstün gelselerdi ne bir akrabalık ilişkisini gözetirlerdi, ne de bir anlaşmayı... Ağızlarıyla sizi pasifleştirecek hoş sözler söylerler, fakat kalpleri tersini ister. Çokları yoldan çıkmıştır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlarla nasıl sözleşme olabilir ki, sizin aleyhinize ellerine bir fırsat geçse, hakkınızda ne bir antlaşma gözetirler, ne de bir yemin. Dil ucuyla sizi hoşnud etmeye çalışırlar, fakat kalbleri o kadarına da razı olmaz. Zaten onların çoğu fasıktırlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Nasıl olabilir ki, böyle bir antlaşma; eğer size karşı bir zafer kazansalar ne hakkınızı gözetirler, ne de antlaşmaya riayet ederler ve ağızlarıyla sizi hoşnut etmeye çalışırlar, kalpleri ise direnir durur. Zaten çoğu insanlıktan çıkmış günahkarlardır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Evet, nasıl olabilir ki: size bir zafer bulsalar hakkınızda ne bir zimmet gözetirler ne de bir yemin, ağızlariyle sizi hoşnud etmeğe çalışırlar, kalbleri ise iba eder durur, zaten ekserisi insanlıktan çıkmış fasıklar
Fizilal-il Kuran : Allah'ın ve Peygamber'in onlara karşı nasıl taahhüdü olabilir ki, eğer size karşı üstün gelseler ne and ve ne de yükümlülük gözetirler. Dilleri ile sizi hoşnut etmeye çalışırlar, ama kalbleri sözleri ile çelişiktir. Onların çoğunun karakteri bozuktur.
Gültekin Onan : Nasıl olabilir ki!.. Eğer size karşı galip gelirlerse size karşı ne 'akrabalık bağlarını' ne de 'sözleşme hükümlerini' gözetip tanırlar. Sizi ağızlarıyla hoşnut kılarlar, kalpleri ise karşı koyar. Onların çoğu fasıktır.
Hakkı Yılmaz : (8-10) Nasıl olabilir ki? Ve eğer onlar, size üstünlük sağlarlarsa, sizin hakkınızda bir yemin ve antlaşma gözetmezler. Ağızlarıyla sizi hoşnut etmeye çalışırlar, kalpleri ise dayatır. Ve onların çoğu hak yoldan çıkmış kimselerdir: Onlar, Allah'ın âyetlerini çok az bir bedelle sattılar da Allah'ın yolundan alıkoydular. Şüphesiz onlar, yapmış oldukları kötü olanlardır. Onlar, herhangi bir mü’min hakkında yemin ve antlaşma gözetmezler. Ve işte bunlar, sınırı aşanların ta kendileridir.
Hasan Basri Çantay : (Onların) nasıl (ahdi olabilir) ki eğer size galebe ederlerse hakkınızda ne bir yemîn, ne de bir vecîbe gözetib tanımazlar. Sizi ağızlariyle (gûyâ) hoşnud ederler, (fakat) kalbleri dayatır. Onların çoğu faasık (adam) lardır.
Hayrat Neşriyat : Nasıl (bir andlaşmaları olabilir ki)? Eğer (onlar) size galib gelselerdi, hakkınızda ne bir yemin, ne de bir ahd (söz) gözetirlerdi. Ağızlarıyla sizi hoşnûd ederler, fakat kalbleri(buna) yanaşmaz! Onların çoğu (sözlerinde durmayan) fâsık kimselerdir.
İbni Kesir : Nasıl olabilir ki, şayet size üstün gelselerdi; hakkınızda ne yemin, ne de bir vecibe gözetirlerdi. Sizi ağızlarıyla hoşnud etmeye çalışırlar, ama kalbleri dayatır. Ve onların çoğu fasıklardır.
İskender Evrenosoğlu : Nasıl (ahdleri) olabilir ki? Eğer size karşı kuvvetlenirlerse (birbirlerine arka çıkarlarsa) sizin hakkınızda bir yakınlık (akrabalık) ve bir zimmet (ahdlerinizden dolayı sahip olduğunuz hakları) gözetmezler ve onların kalpleri direndiği halde sizi ağızlarıyla (sözleriyle) razı ederler ve onların çoğu fasıklardır.
Muhammed Esed : (Başka) nasıl (olabilirdi ki?) Eğer (düşmanlarınız) size üstün gelselerdi (size karşı) ne bir sorumluluk ne de bir koruma yükümlülüğü taşıyacaklardı. Onlar size dilleriyle yaranmaya çalışıyorlar, ama kalpleriyle kötülüğünüzü istiyorlar; zaten onların çoğu fasık kimselerdir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Nasıl olabilir! Ve eğer size bir galip gelecek olsalar sizin hakkınızda ne bir yemine ve ne de bir ahde riayette bulunmazlar. Onlar sizi ağızlarıyla hoşnut ederler. Kalpleri ise çekinir ve onların çoğu fâsık kimselerdir.
Ömer Öngüt : Onların nasıl andlaşmaları olabilir? Onlar size galip gelselerdi (sizin aleyhinize ellerine bir fırsat geçseydi), hakkınızda ne yemin ne de andlaşma gözetirlerdi. Onlar ağızlarıyla (dil ucuyla) sizi hoşnud etmeye çalışırlar, halbuki kalpleri istemez. Onların çokları yoldan çıkmış fâsıktırlar.
Şaban Piriş : Nasıl antlaşmaları olabilir ki, galip gelselerdi size karşı ne yakınlık, ne de antlaşmaya sadakat gösterirlerdi. Kalpleriyle istememelerine rağmen dilleriyle sizi hoşnut etmek istiyorlar. Onların çoğu fasıktır.
Suat Yıldırım : Evet, onların nasıl ahitleri olabilir ki, eğer size galip gelecek olurlarsa sizin hakkınızda ne ahit, ne yemin, ne hukuk, hiç bir şey gözetmezler. Ağızlarıyla güya sizin gönlünüzü alırlar, kalpleri ise nefret duyup kaçınır. Çünkü onların ekserisi Allah’ın yolundan çıkmış fâsıklardır.
Süleyman Ateş : Evet (Allâh ve Elçisi yanında onların) nasıl (ahdi olabilir)? Eğer onlar size gâlib gelselerdi, sizin hakkınızda ne and ne de andlaşma gözetmezlerdi. Ağızlarıyla sizi râzı ederler, fakat kalbleri (sizi) istemez. Çokları da yoldan çıkmışlardır.
Tefhim-ul Kuran : Nasıl olabilir ki!... Eğer size karşı galip gelirlerse, size karşı ne 'akrabalık bağlarını', ne de 'sözleşme hükümlerini' gözetip tanırlar. Sizi ağızlarıyla hoşnut kılarlar, kalbleri ise karşı koyar. Onların çoğu fıska sapanlardır.
Ümit Şimşek : O müşriklerle nasıl bir ahit olabilir ki, onlar size üstün geldiklerinde size karşı ne bir yemin gözetirler, ne bir taahhüt. Ağızlarıyla sizi hoşnut ederler; kalpleri ise bunun tersini söyler. Zaten onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.
Yaşar Nuri Öztürk : Onların ahdine nasıl güvenilebilir! Eğer üzerinizde egemenlik kurarlarsa, sizinle ilgili ne bir antlaşmaya saygı duyarlar ne de bir yemine. Ağızlarıyla size hoşnutluk sunarlar, fakat kalpleri inat eder durur. Ve onların çoğu gerçeğe uzak düşmüş sapıklardır.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}