» 4 / Nisâ  164:

Kuran Sırası: 4
İniş Sırası: 92
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176

 » 4 / Nisâ  Suresi: 164
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَرُسُلًا (VRSLE) = ve rusulen : ve elçilere
2. قَدْ (GD̃) = ḳad : elbette
3. قَصَصْنَاهُمْ (GṦṦNEHM) = ḳaSaSnāhum : anlattığımız
4. عَلَيْكَ (ALYK) = ǎleyke : sana
5. مِنْ (MN) = min :
6. قَبْلُ (GBL) = ḳablu : daha önce
7. وَرُسُلًا (VRSLE) = ve rusulen : ve elçilere
8. لَمْ (LM) = lem :
9. نَقْصُصْهُمْ (NGṦṦHM) = neḳSuShum : anlatmadığımız
10. عَلَيْكَ (ALYK) = ǎleyke : sana
11. وَكَلَّمَ (VKLM) = ve kelleme : ve konuşmuştu
12. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
13. مُوسَىٰ (MVS) = mūsā : Musa'ya
14. تَكْلِيمًا (TKLYME) = teklīmen : sözle
ve elçilere | elbette | anlattığımız | sana | | daha önce | ve elçilere | | anlatmadığımız | sana | ve konuşmuştu | Allah | Musa'ya | sözle |

[RSL] [] [GṦṦ] [] [] [GBL] [RSL] [] [GṦṦ] [] [KLM] [] [] [KLM]
VRSLE GD̃ GṦṦNEHM ALYK MN GBL VRSLE LM NGṦṦHM ALYK VKLM ELLH MVS TKLYME

ve rusulen ḳad ḳaSaSnāhum ǎleyke min ḳablu ve rusulen lem neḳSuShum ǎleyke ve kelleme llahu mūsā teklīmen
ورسلا قد قصصناهم عليك من قبل ورسلا لم نقصصهم عليك وكلم الله موسى تكليما

 » 4 / Nisâ  Suresi: 164
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ورسلا ر س ل | RSL VRSLE ve rusulen ve elçilere And Messengers
قد | GD̃ ḳad elbette surely
قصصناهم ق ص ص | GṦṦ GṦṦNEHM ḳaSaSnāhum anlattığımız We (have) mentioned them
عليك | ALYK ǎleyke sana to you
من | MN min from
قبل ق ب ل | GBL GBL ḳablu daha önce before
ورسلا ر س ل | RSL VRSLE ve rusulen ve elçilere and Messengers
لم | LM lem not
نقصصهم ق ص ص | GṦṦ NGṦṦHM neḳSuShum anlatmadığımız We (have) mentioned them
عليك | ALYK ǎleyke sana to you.
وكلم ك ل م | KLM VKLM ve kelleme ve konuşmuştu And spoke
الله | ELLH llahu Allah Allah
موسى | MVS mūsā Musa'ya (to) Musa
تكليما ك ل م | KLM TKLYME teklīmen sözle (in a) conversation.

4:164 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve elçilere | elbette | anlattığımız | sana | | daha önce | ve elçilere | | anlatmadığımız | sana | ve konuşmuştu | Allah | Musa'ya | sözle |

[RSL] [] [GṦṦ] [] [] [GBL] [RSL] [] [GṦṦ] [] [KLM] [] [] [KLM]
VRSLE GD̃ GṦṦNEHM ALYK MN GBL VRSLE LM NGṦṦHM ALYK VKLM ELLH MVS TKLYME

ve rusulen ḳad ḳaSaSnāhum ǎleyke min ḳablu ve rusulen lem neḳSuShum ǎleyke ve kelleme llahu mūsā teklīmen
ورسلا قد قصصناهم عليك من قبل ورسلا لم نقصصهم عليك وكلم الله موسى تكليما

[ر س ل] [] [ق ص ص] [] [] [ق ب ل] [ر س ل] [] [ق ص ص] [] [ك ل م] [] [] [ك ل م]

 » 4 / Nisâ  Suresi: 164
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ورسلا ر س ل | RSL VRSLE ve rusulen ve elçilere And Messengers
Vav,Re,Sin,Lam,Elif,
6,200,60,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine plural indefinite noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
قد | GD̃ ḳad elbette surely
Gaf,Dal,
100,4,
CERT – particle of certainty
حرف تحقيق
قصصناهم ق ص ص | GṦṦ GṦṦNEHM ḳaSaSnāhum anlattığımız We (have) mentioned them
Gaf,Sad,Sad,Nun,Elif,He,Mim,
100,90,90,50,1,5,40,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
عليك | ALYK ǎleyke sana to you
Ayn,Lam,Ye,Kef,
70,30,10,20,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
قبل ق ب ل | GBL GBL ḳablu daha önce before
Gaf,Be,Lam,
100,2,30,
N – genitive noun
اسم مجرور
ورسلا ر س ل | RSL VRSLE ve rusulen ve elçilere and Messengers
Vav,Re,Sin,Lam,Elif,
6,200,60,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine plural indefinite noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
لم | LM lem not
Lam,Mim,
30,40,
NEG – negative particle
حرف نفي
نقصصهم ق ص ص | GṦṦ NGṦṦHM neḳSuShum anlatmadığımız We (have) mentioned them
Nun,Gaf,Sad,Sad,He,Mim,
50,100,90,90,5,40,
V – 1st person plural imperfect verb, jussive mood
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع مجزوم و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
عليك | ALYK ǎleyke sana to you.
Ayn,Lam,Ye,Kef,
70,30,10,20,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
وكلم ك ل م | KLM VKLM ve kelleme ve konuşmuştu And spoke
Vav,Kef,Lam,Mim,
6,20,30,40,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular (form II) perfect verb
الواو استئنافية
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
موسى | MVS mūsā Musa'ya (to) Musa
Mim,Vav,Sin,,
40,6,60,,
"PN – accusative masculine proper noun → Musa"
اسم علم منصوب
تكليما ك ل م | KLM TKLYME teklīmen sözle (in a) conversation.
Te,Kef,Lam,Ye,Mim,Elif,
400,20,30,10,40,1,
N – accusative masculine indefinite (form II) verbal noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَرُسُلًا: ve elçilere | قَدْ: elbette | قَصَصْنَاهُمْ: anlattığımız | عَلَيْكَ: sana | مِنْ: | قَبْلُ: daha önce | وَرُسُلًا: ve elçilere | لَمْ: | نَقْصُصْهُمْ: anlatmadığımız | عَلَيْكَ: sana | وَكَلَّمَ: ve konuşmuştu | اللَّهُ: Allah | مُوسَىٰ: Musa'ya | تَكْلِيمًا: sözle |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ورسلا WRSLE ve elçilere | قد GD̃ elbette | قصصناهم GṦṦNEHM anlattığımız | عليك ALYK sana | من MN | قبل GBL daha önce | ورسلا WRSLE ve elçilere | لم LM | نقصصهم NGṦṦHM anlatmadığımız | عليك ALYK sana | وكلم WKLM ve konuşmuştu | الله ELLH Allah | موسى MWS Musa'ya | تكليما TKLYME sözle |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve rusulen: ve elçilere | ḳad: elbette | ḳaSaSnāhum: anlattığımız | ǎleyke: sana | min: | ḳablu: daha önce | ve rusulen: ve elçilere | lem: | neḳSuShum: anlatmadığımız | ǎleyke: sana | ve kelleme: ve konuşmuştu | llahu: Allah | mūsā: Musa'ya | teklīmen: sözle |
Kırık Meal (Transcript) : |VRSLE: ve elçilere | GD̃: elbette | GṦṦNEHM: anlattığımız | ALYK: sana | MN: | GBL: daha önce | VRSLE: ve elçilere | LM: | NGṦṦHM: anlatmadığımız | ALYK: sana | VKLM: ve konuşmuştu | ELLH: Allah | MVS: Musa'ya | TKLYME: sözle |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve öyle peygamberler var ki onların ahvâlini anlattık sana önceden ve Allah Mûsâ ile de konuşmuştu.
Adem Uğur : Bir kısım peygamberleri sana daha önce anlattık, bir kısmını ise sana anlatmadık. Ve Allah Musa ile gerçekten konuştu.
Ahmed Hulusi : Daha önce sana hikâyelerini anlattığımız veya anlatmadığımız Rasûllere de (vahyettik). . . Allâh Musa'ya kelime kelime konuştu.
Ahmet Tekin : Kıssalarını daha önce sana anlattığımız Rasuller gönderdik. Kıssalarını sana anlatmadığımız Rasuller de gönderdik. Allah Mûsâ ile gerçekte konuştu.
Ahmet Varol : Biz kıssalarını sana anlatmış olduğumuz peygamberler ve sana kıssalarını anlatmış olmadığımız peygamberler gönderdik. Allah Musa ile de doğrudan konuştu.
Ali Bulaç : Ve gerçekten sana daha önceden hikayelerini anlattığımız elçilere, anlatmadığımız elçilere (vahyettik). Allah, Musa ile de konuştu.
Ali Fikri Yavuz : Gönderdiğimiz öyle peygamberler vardır ki, onları, bundan (bu sûreden) önce sana beyan ettik. Öyle peygamberler de vardır ki, sana onların kıssalarını bildirmedik; ve Allah, Musa’ya (vasıtasız) hitap etti.
Bekir Sadak : (164-16) 5 Peygamberlerden sonra, insanlarin Allah'a karsi bir huccetleri olmamasi icin, gonderilen mujdeci ve uyarici peygamberlerden bir kismini daha once sana anlatmis, bir kismini da anlatmamistik. Allah, Musa'ya hitabetmisti. Allah gucludur, Hakim'dir.
Celal Yıldırım : Hem daha önce kıssalarını sana haber verdiğimiz peygamberlerle, kıssalarını haber vermediğimiz peygamberlere (vahyettiğimiz gibi) ve Allah Musa'ya seslenip konuştuğu gibi sana da vahiy indirdik).
Diyanet İşleri : Daha önce kıssalarını sana anlattığımız peygamberler gönderdik. Anlatmadığımız (nice) peygamberler de gönderdik. Allah, Mûsa ile de doğrudan konuştu.
Diyanet İşleri (eski) : (164-165) Peygamberlerden sonra, insanların Allah'a karşı bir hüccetleri olmaması için, gönderilen müjdeci ve uyarıcı peygamberlerden bir kısmını daha önce sana anlatmış, bir kısmını da anlatmamıştık. Allah, Musa'ya hitabetmişti. Allah güçlüdür, Hakim'dir.
Diyanet Vakfi : Bir kısım peygamberleri sana daha önce anlattık, bir kısmını ise sana anlatmadık. Ve Allah Musa ile gerçekten konuştu.
Edip Yüksel : Sana önceden anlattığımız elçilere ve anlatmadığımız elçilere de... Ve ALLAH Musa ile de kelimelerle konuşmuştu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Daha önce sana anlattığımız peygamberlerle, anlatmadığımız başka peygamberlere de (vahyettik). Ve Allah Musa ile de konuştu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve gerek sana önceden kendilerini anlattığımız peygamberleri, gerekse anlatmadığımız peygamberleri gönderdiğimiz, hem de Allah'ın Musa'ya kelam söylemesi gibi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Hem gerek sana evvelce naklettiğimiz Resulleri, ve gerek nakletmediğimiz Resulleri gönderdiğimiz gibi, hem de Allahın Musâya kelâm söylemesi gibi
Fizilal-il Kuran : Daha önce bazılarını sana anlattığımız, bazılarını da anlatmadığımız peygamberler gönderdik. Allah, Musa ile de bizzat konuştu.
Gültekin Onan : Ve gerçekten sana daha önceden hikayelerini anlattığımız elçilere, anlatmadığımız elçilere (vahyettik). Tanrı, Musa ile de konuştu.
Hakkı Yılmaz : (163-165) Şüphesiz Biz, Nûh'a ve O'ndan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrâhîm'e, İsmâîl'e, İshâk'a, Ya‘kûb'a, torunlarına, Îsâ'ya, Eyyûb'a, Yûnus'a, Hârûn'a ve Süleymân'a, daha önce kendilerini sana anlattığımız elçilere, kendilerini sana anlatmadığımız elçilere, elçilerden sonra insanların Allah'a karşı bir delilleri olmasın diye, müjdeciler ve uyarıcılar olarak vahyetmiştik. Dâvûd'a da Zebur'u verdik. Ve Allah, Mûsâ'ya söz söyledikçe söyledi/ onu yaraladıkça yaraladı, çok sıkıntı çektirdi. Ve Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır.
Hasan Basri Çantay : Öyle peygamberler (gönderdik ki) kıssalarını hakıykat önceden sana bildirdik. (Yine) öyle peygamberler (Yolladık ki) sana onların kıssalarını haber vermedik. Allah Musâya da hıtaab ile konuşdu.
Hayrat Neşriyat : Hem öyle peygamberler (gönderdik) ki, elbette onları(n kıssalarını) daha önce sana anlattık ve öyle peygamberler de var ki onları(n kıssalarını) sana anlatmadık. Ve Allah, Mûsâ ile (ses, harf ve kelimelere muhtaç olmadan, vâsıtasız) bir hitâb ile konuştu.
İbni Kesir : Kıssalarını daha önce sana anlattığımız peygamberlerle, kıssasını sana anlatmadığımız peygamberlere de. Ve Allah Musa ile konuşmuştur.
İskender Evrenosoğlu : Ve daha önce sana kıssa etmiş olduğumuz (bahsettiğimiz) resûllere ve sana bahsetmediğimiz resûllere de (vahyettik). Ve Allah, Hz. Musa ile kelimelerle (hitap ederek) konuştu.
Muhammed Esed : ve hem daha önce sana bildirdiğimiz (öteki) elçilere, hem de bahsetmediğimiz elçiler(e vahyettiğimiz) gibi: ve Allahın Musaya sözünü söylediği gibi;
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve evvelce kıssalarını sana bildirdiğimiz peygamberleri ve kıssalarını sana bildirmediğimiz peygamberleri gönderdik. Ve Allah Teâlâ Mûsa ile bilmuhâtabe (aracısız) tekellüm buyurmuştur.
Ömer Öngüt : Bir kısım peygamberlerin kıssalarını sana daha önce anlattık, bir kısmını ise sana anlatmadık. Allah Musa ile de konuşmuştu.
Şaban Piriş : Daha önce sana anlattığımız Peygamberlere ve anlatmadığımız Peygamberlere de (vahyettik). Allah Musa ile de doğrudan doğruya konuşmuştu.
Suat Yıldırım : Durumlarını sana daha önce anlattığımız nice elçiler gönderdik. Anlatmadığımız nice elçiler de gönderdik. Allah Mûsâ’ya da hitab ederek konuştu.
Süleyman Ateş : Daha önce sana anlattığımız elçilere ve sana anlatmadığımız elçilere de (vahyetmiştik). Ve Allâh Mûsâ'ya da konuşmuştu.
Tefhim-ul Kuran : Ve sana daha önceden gerçekten haberlerini aktarıp verdiğimiz peygamberler ile sana haberlerini aktarıp vermediğimiz peygamberlere de (vahyettik) . Allah, Musa ile de konuştu.
Ümit Şimşek : Bundan önce sana kıssalarını anlattığımız peygamberlere ve kıssalarını sana anlatmadığımız peygamberlere de vahyettik. Musa ile de Allah bizzat kelâmıyla konuştu.
Yaşar Nuri Öztürk : Resuller var, hayat ve hatıralarını daha önce sana anlattık; resuller var, hayat ve hatıralarını sana anlatmadık. Allah, Mûsa'ya kelime kelime söz söylemişti.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}