» 4 / Nisâ  72:

Kuran Sırası: 4
İniş Sırası: 92
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176

 » 4 / Nisâ  Suresi: 72
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِنَّ (VÎN) = ve inne : ve şüphesiz
2. مِنْكُمْ (MNKM) = minkum : içinizden
3. لَمَنْ (LMN) = lemen : bir kısmı var ki
4. لَيُبَطِّئَنَّ (LYBŦÙN) = leyubeTTienne : pek ağır davranır
5. فَإِنْ (FÎN) = fein : eğer
6. أَصَابَتْكُمْ (ÊṦEBTKM) = eSābetkum : size erişirse
7. مُصِيبَةٌ (MṦYBT) = muSībetun : bir felaket
8. قَالَ (GEL) = ḳāle : der ki
9. قَدْ (GD̃) = ḳad : muhakkak
10. أَنْعَمَ (ÊNAM) = en'ǎme : lutfetti
11. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
12. عَلَيَّ (ALY) = ǎleyye : bana
13. إِذْ (ÎZ̃) = iƶ :
14. لَمْ (LM) = lem :
15. أَكُنْ (ÊKN) = ekun : bulunmadım
16. مَعَهُمْ (MAHM) = meǎhum : onlarla beraber
17. شَهِيدًا (ŞHYD̃E) = şehīden : hazır
ve şüphesiz | içinizden | bir kısmı var ki | pek ağır davranır | eğer | size erişirse | bir felaket | der ki | muhakkak | lutfetti | Allah | bana | | | bulunmadım | onlarla beraber | hazır |

[] [] [] [BŦE] [] [ṦVB] [ṦVB] [GVL] [] [NAM] [] [] [] [] [KVN] [] [ŞHD̃]
VÎN MNKM LMN LYBŦÙN FÎN ÊṦEBTKM MṦYBT GEL GD̃ ÊNAM ELLH ALY ÎZ̃ LM ÊKN MAHM ŞHYD̃E

ve inne minkum lemen leyubeTTienne fein eSābetkum muSībetun ḳāle ḳad en'ǎme llahu ǎleyye lem ekun meǎhum şehīden
وإن منكم لمن ليبطئن فإن أصابتكم مصيبة قال قد أنعم الله علي إذ لم أكن معهم شهيدا

 » 4 / Nisâ  Suresi: 72
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإن | VÎN ve inne ve şüphesiz And indeed,
منكم | MNKM minkum içinizden among you
لمن | LMN lemen bir kısmı var ki (is he) who
ليبطئن ب ط ا | BŦE LYBŦÙN leyubeTTienne pek ağır davranır lags behind
فإن | FÎN fein eğer then if
أصابتكم ص و ب | ṦVB ÊṦEBTKM eSābetkum size erişirse befalls you
مصيبة ص و ب | ṦVB MṦYBT muSībetun bir felaket a disaster
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle der ki he said,
قد | GD̃ ḳad muhakkak """Verily"
أنعم ن ع م | NAM ÊNAM en'ǎme lutfetti (has) favored
الله | ELLH llahu Allah Allah
علي | ALY ǎleyye bana [on] me
إذ | ÎZ̃ [when]
لم | LM lem (that) not
أكن ك و ن | KVN ÊKN ekun bulunmadım I was
معهم | MAHM meǎhum onlarla beraber with them,
شهيدا ش ه د | ŞHD̃ ŞHYD̃E şehīden hazır "present."""

4:72 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve şüphesiz | içinizden | bir kısmı var ki | pek ağır davranır | eğer | size erişirse | bir felaket | der ki | muhakkak | lutfetti | Allah | bana | | | bulunmadım | onlarla beraber | hazır |

[] [] [] [BŦE] [] [ṦVB] [ṦVB] [GVL] [] [NAM] [] [] [] [] [KVN] [] [ŞHD̃]
VÎN MNKM LMN LYBŦÙN FÎN ÊṦEBTKM MṦYBT GEL GD̃ ÊNAM ELLH ALY ÎZ̃ LM ÊKN MAHM ŞHYD̃E

ve inne minkum lemen leyubeTTienne fein eSābetkum muSībetun ḳāle ḳad en'ǎme llahu ǎleyye lem ekun meǎhum şehīden
وإن منكم لمن ليبطئن فإن أصابتكم مصيبة قال قد أنعم الله علي إذ لم أكن معهم شهيدا

[] [] [] [ب ط ا] [] [ص و ب] [ص و ب] [ق و ل] [] [ن ع م] [] [] [] [] [ك و ن] [] [ش ه د]

 » 4 / Nisâ  Suresi: 72
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإن | VÎN ve inne ve şüphesiz And indeed,
Vav,,Nun,
6,,50,
REM – prefixed resumption particle
ACC – accusative particle
الواو استئنافية
حرف نصب
منكم | MNKM minkum içinizden among you
Mim,Nun,Kef,Mim,
40,50,20,40,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
لمن | LMN lemen bir kısmı var ki (is he) who
Lam,Mim,Nun,
30,40,50,
EMPH – emphatic prefix lām
REL – relative pronoun
اللام لام التوكيد
اسم موصول
ليبطئن ب ط ا | BŦE LYBŦÙN leyubeTTienne pek ağır davranır lags behind
Lam,Ye,Be,Tı,,Nun,
30,10,2,9,,50,
EMPH – emphatic prefix lām
V – 3rd person masculine singular (form II) imperfect verb
EMPH – emphatic suffix nūn
اللام لام التوكيد
فعل مضارع والنون للتوكيد
فإن | FÎN fein eğer then if
Fe,,Nun,
80,,50,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional particle
الفاء استئنافية
حرف شرط
أصابتكم ص و ب | ṦVB ÊṦEBTKM eSābetkum size erişirse befalls you
,Sad,Elif,Be,Te,Kef,Mim,
,90,1,2,400,20,40,
V – 3rd person feminine singular (form IV) perfect verb
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
فعل ماض والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
مصيبة ص و ب | ṦVB MṦYBT muSībetun bir felaket a disaster
Mim,Sad,Ye,Be,Te merbuta,
40,90,10,2,400,
N – nominative feminine indefinite (form IV) active participle
اسم مرفوع
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle der ki he said,
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
قد | GD̃ ḳad muhakkak """Verily"
Gaf,Dal,
100,4,
CERT – particle of certainty
حرف تحقيق
أنعم ن ع م | NAM ÊNAM en'ǎme lutfetti (has) favored
,Nun,Ayn,Mim,
,50,70,40,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
علي | ALY ǎleyye bana [on] me
Ayn,Lam,Ye,
70,30,10,
P – preposition
PRON – 1st person singular object pronoun
جار ومجرور
إذ | ÎZ̃ [when]
,Zel,
,700,
T – time adverb
ظرف زمان
لم | LM lem (that) not
Lam,Mim,
30,40,
NEG – negative particle
حرف نفي
أكن ك و ن | KVN ÊKN ekun bulunmadım I was
,Kef,Nun,
,20,50,
V – 1st person singular imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
معهم | MAHM meǎhum onlarla beraber with them,
Mim,Ayn,He,Mim,
40,70,5,40,
LOC – accusative location adverb
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
ظرف مكان منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
شهيدا ش ه د | ŞHD̃ ŞHYD̃E şehīden hazır "present."""
Şın,He,Ye,Dal,Elif,
300,5,10,4,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِنَّ: ve şüphesiz | مِنْكُمْ: içinizden | لَمَنْ: bir kısmı var ki | لَيُبَطِّئَنَّ: pek ağır davranır | فَإِنْ: eğer | أَصَابَتْكُمْ: size erişirse | مُصِيبَةٌ: bir felaket | قَالَ: der ki | قَدْ: muhakkak | أَنْعَمَ: lutfetti | اللَّهُ: Allah | عَلَيَّ: bana | إِذْ: | لَمْ: | أَكُنْ: bulunmadım | مَعَهُمْ: onlarla beraber | شَهِيدًا: hazır |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإن WÎN ve şüphesiz | منكم MNKM içinizden | لمن LMN bir kısmı var ki | ليبطئن LYBŦÙN pek ağır davranır | فإن FÎN eğer | أصابتكم ÊṦEBTKM size erişirse | مصيبة MṦYBT bir felaket | قال GEL der ki | قد GD̃ muhakkak | أنعم ÊNAM lutfetti | الله ELLH Allah | علي ALY bana | إذ ÎZ̃ | لم LM | أكن ÊKN bulunmadım | معهم MAHM onlarla beraber | شهيدا ŞHYD̃E hazır |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve inne: ve şüphesiz | minkum: içinizden | lemen: bir kısmı var ki | leyubeTTienne: pek ağır davranır | fein: eğer | eSābetkum: size erişirse | muSībetun: bir felaket | ḳāle: der ki | ḳad: muhakkak | en'ǎme: lutfetti | llahu: Allah | ǎleyye: bana | : | lem: | ekun: bulunmadım | meǎhum: onlarla beraber | şehīden: hazır |
Kırık Meal (Transcript) : |VÎN: ve şüphesiz | MNKM: içinizden | LMN: bir kısmı var ki | LYBŦÙN: pek ağır davranır | FÎN: eğer | ÊṦEBTKM: size erişirse | MṦYBT: bir felaket | GEL: der ki | GD̃: muhakkak | ÊNAM: lutfetti | ELLH: Allah | ALY: bana | ÎZ̃: | LM: | ÊKN: bulunmadım | MAHM: onlarla beraber | ŞHYD̃E: hazır |
Abdulbaki Gölpınarlı : İçinizde mutlaka ağır davranan olacak ve size bir felâket gelip çatınca da diyecek ki: Allah, gerçekten de bana lütfetti de o zaman, onlarla berâber bulunmadım.
Adem Uğur : İçinizden bazıları vardır ki (cihad konusunda) pek ağırdan alırlar. Eğer size bir felâket erişirse: "Allah bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım" der.
Ahmed Hulusi : Muhakkak sizden öylesi vardır ki, ağırdan alır. Sizin başınıza kötü bir şey gelirse "Allâh'ın bana nimeti olarak onlarla beraber değildim" der.
Ahmet Tekin : İçinizden bazıları cihad konusunda kesinlikle ağırdan alırlar, ayak sürürler. Eğer sizin başınıza bir felâket gelirse: 'Allah bana lütfetti de, onlarla beraber bulunmadım' der.
Ahmet Varol : Sizin içinizde pek ağır davranan var. Sizin başınıza bir musibet geldiğinde 'Allah bana lütfetti de onlarla birlikte bulunmadım' der.
Ali Bulaç : Şüphesiz içinizden ağır davrananlar vardır. Şayet, size bir musibet isabet edecek olsa: "Doğrusu Allah, bana nimet verdi, çünkü onlarla birlikte olmadım" der.
Ali Fikri Yavuz : Gerçek sizden öylesi (münafık) vardır ki, ağır alacaktır. Eğer size bir felâket gelirse diyecek ki: “- Doğrusu Allah bana ihsan etti. Çünkü onlarla beraber savaşta bulunmadım.”
Bekir Sadak : suphesiz aranizda pek agir davarananlar vardir; size bir musibet gelirse: «Allah bana iyilikte bulundu, cunku onlarla beraber bulunmadim» der.
Celal Yıldırım : içinizden öylesi var ki, ağır davranır; size bir musîbet dokunursa, «Herhalde Allah bana lütfetti, çünkü onlarla beraber hazır bulunmadım» der.
Diyanet İşleri : Şüphesiz, aranızda öyle kimseler var ki, (onların her biri savaşa gitme konusunda) hakikaten pek ağır davranır. Eğer başınıza bir musibet gelirse, “Allah, bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım” der.
Diyanet İşleri (eski) : Şüphesiz aranızda pek ağır davrananlar vardır; size bir musibet gelirse: 'Allah bana iyilikte bulundu, çünkü onlarla beraber bulunmadim' der.
Diyanet Vakfi : İçinizden bazıları vardır ki (cihad konusunda) pek ağırdan alırlar. Eğer size bir felâket erişirse: «Allah bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım» der.
Edip Yüksel : İçinizde ağır davrananlar var. Size bir musibet gelirse, 'ALLAH bana iyilik etti de onlarla birlikte şehit düşmedim,' der
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Şüphesiz içinizden bir kısmı vardır ki, pek ağır davranır. Eğer başınıza bir musibet gelirse: «Allah bana lutfetti de onlarla beraber bulunmadım.» der.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bununla beraber içinizden öylesi vardır ki, her halde ağırdan alacaktır. Eğer size bir felaket isabet ederse: «Gerçekten Allah bana lütfetti de, onlarla birlikte bulunmadım.» der.
Elmalılı Hamdi Yazır : Maamafih içinizden öylesi vardır ki her halde ağır alacaktır: bakar eğer size bir musîbet isabet ederse «cidden, der: Allah bana lütfetti zira onlarla beraber hâzır bulunmadım»
Fizilal-il Kuran : İçinizde bu görevi gayet ağırdan alanlar var. Eğer bir musibet (başarısızlık- yenilgi) ile karşılaşırsanız 'Allah bana lütfetti de onlarla birlikte bulunmadım' der.
Gültekin Onan : Şüphesiz içinizden ağır davrananlar vardır. Şayet, size bir musibet isabet edecek olsa: "Doğrusu Tanrı, bana nimet verdi, çünkü onlarla birlikte olmadım" der.
Hakkı Yılmaz : Şüphesiz sizden bir kısmı da kesinlikle ağır davranır. Sonra size bir musibet isabet edince: “Kesinlikle Allah bana lutfetti de onlarla beraber tanık olarak bulunmadım” der.
Hasan Basri Çantay : İçinizden (öylesi vardır ki) muhakkak ağır davranacakdır. Eğer size bir musîybet gelib çatarsa diyecek ki: «Allah bana cidden lûtfetdi. Çünkü onlarla beraber bulunmadım»!
Hayrat Neşriyat : Hiç şübhesiz içinizden öyleleri de vardır ki, (cihâda karşı) mutlaka ağır davranacaktır. Fakat size bir musîbet isâbet ederse: 'Allah bana lûtfetti de onlarla berâber hazır bulunmadım' der.
İbni Kesir : Aranızda pek ağır davranacak olanlar da var. Size bir musibet geldiği takdirde: Allah bana gerçekten lütfetti de onlarla beraber bulunmadım der.
İskender Evrenosoğlu : Ve muhakkak ki sizden bazıları mutlaka yavaş davranır (savaşa çıkmakta gecikir), sonra da eğer size bir musîbet isabet ederse: "Allah beni ni'metlendirdi de, o zaman ben onlarla beraber şehit olmadım." derdi.
Muhammed Esed : Aranızda mutlaka geride kalanlar olacak ve o zaman, başınıza bir felaket geldiğinde, "Onlarla birlikte bulunmamız Allahın bize bir lütfudur!" diyecekler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve şüphesiz sizden öyle kimse vardır ki, elbette ağır davranacaktır. Eğer size bir musibet isabet ederse, «Muhakkak Allah Teâlâ bana lütfetti, çünkü onlar ile beraber hazır bulunmadım» der.
Ömer Öngüt : Aralarında bazıları vardır ki pek ağır davranırlar. Eğer başınıza bir musibet erişirse: “Allah bana lütfetti de, ben onlarla beraber bulunmadım. ” der.
Şaban Piriş : Elbette içinizde ağır davrananlar vardır. Şayet size bir musibet isabet edecek olursa: - Doğrusu Allah bana nimet vermiş de onların yanında olmadım, der.
Suat Yıldırım : Aranızda öylesi vardır ki, işi ağırdan alır. Başınıza bir felâket gelirse der ki: "Neyse ki, Allah bana lutfetti de onlarla beraber çıkmadım."
Süleyman Ateş : İçinizden bir kısmı var ki, pek ağır davranır. Eğer size bir felâket erişirse: "Allâh bana lutfetti de onlarla beraber bulunmadım." der.
Tefhim-ul Kuran : Şüphesiz sizden ağır davrananlar vardır. Şayet, size bir musibet isabet edecek olsa: «Doğrusu Allah, bana nimet verdi, çünkü onlarla birlikte olmadım» der.
Ümit Şimşek : Sizden öyleleri var ki, işi ağırdan alır; başınıza bir musibet geldiği zaman da 'Allah bana lütfetti; iyi ki onlarla beraber değilmişim' der.
Yaşar Nuri Öztürk : İçinizden öylesi de var ki, ne olursa olsun ağırdan alır. Size bir musibet gelip çatarsa şöyle diyecektir: "İyi ki onlarla birlikte şehit olmadım. Allah bana lütufta bulundu."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}