» 4 / Nisâ  88:

Kuran Sırası: 4
İniş Sırası: 92
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176

 » 4 / Nisâ  Suresi: 88
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَمَا (FME) = femā : ne oldu ki
2. لَكُمْ (LKM) = lekum : size
3. فِي (FY) = fī : hakkında
4. الْمُنَافِقِينَ (ELMNEFGYN) = l-munāfiḳīne : münafıklar
5. فِئَتَيْنِ (FÙTYN) = fieteyni : iki gruba ayrıldınız
6. وَاللَّهُ (VELLH) = vallahu : oysa Allah
7. أَرْكَسَهُمْ (ÊRKSHM) = erkesehum : onları baş aşağı etmiştir
8. بِمَا (BME) = bimā : işlerden dolayı
9. كَسَبُوا (KSBVE) = kesebū : yaptıkları
10. أَتُرِيدُونَ (ÊTRYD̃VN) = eturīdūne : mi istiyorsunuz?
11. أَنْ (ÊN) = en :
12. تَهْدُوا (THD̃VE) = tehdū : doğru yola iletmek
13. مَنْ (MN) = men : kimseyi
14. أَضَلَّ (ÊŽL) = eDelle : saptırdığı
15. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah'ın
16. وَمَنْ (VMN) = ve men : ve birini
17. يُضْلِلِ (YŽLL) = yuDlili : saptırırsa
18. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
19. فَلَنْ (FLN) = felen : artık
20. تَجِدَ (TCD̃) = tecide : bulamazsınız
21. لَهُ (LH) = lehu : onun için
22. سَبِيلًا (SBYLE) = sebīlen : bir yol
ne oldu ki | size | hakkında | münafıklar | iki gruba ayrıldınız | oysa Allah | onları baş aşağı etmiştir | işlerden dolayı | yaptıkları | mi istiyorsunuz? | | doğru yola iletmek | kimseyi | saptırdığı | Allah'ın | ve birini | saptırırsa | Allah | artık | bulamazsınız | onun için | bir yol |

[] [] [] [NFG] [FEY] [] [RKS] [] [KSB] [RVD̃] [] [HD̃Y] [] [ŽLL] [] [] [ŽLL] [] [] [VCD̃] [] [SBL]
FME LKM FY ELMNEFGYN FÙTYN VELLH ÊRKSHM BME KSBVE ÊTRYD̃VN ÊN THD̃VE MN ÊŽL ELLH VMN YŽLL ELLH FLN TCD̃ LH SBYLE

femā lekum l-munāfiḳīne fieteyni vallahu erkesehum bimā kesebū eturīdūne en tehdū men eDelle llahu ve men yuDlili llahu felen tecide lehu sebīlen
فما لكم في المنافقين فئتين والله أركسهم بما كسبوا أتريدون أن تهدوا من أضل الله ومن يضلل الله فلن تجد له سبيلا

 » 4 / Nisâ  Suresi: 88
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فما | FME femā ne oldu ki So what
لكم | LKM lekum size (is the matter) with you
في | FY hakkında concerning
المنافقين ن ف ق | NFG ELMNEFGYN l-munāfiḳīne münafıklar the hypocrites (that)
فئتين ف ا ي | FEY FÙTYN fieteyni iki gruba ayrıldınız (you have become) two parties?
والله | VELLH vallahu oysa Allah While Allah
أركسهم ر ك س | RKS ÊRKSHM erkesehum onları baş aşağı etmiştir cast them back
بما | BME bimā işlerden dolayı for what
كسبوا ك س ب | KSB KSBVE kesebū yaptıkları they earned.
أتريدون ر و د | RVD̃ ÊTRYD̃VN eturīdūne mi istiyorsunuz? Do you wish
أن | ÊN en that
تهدوا ه د ي | HD̃Y THD̃VE tehdū doğru yola iletmek you guide
من | MN men kimseyi whom
أضل ض ل ل | ŽLL ÊŽL eDelle saptırdığı is let astray
الله | ELLH llahu Allah'ın (by) Allah?
ومن | VMN ve men ve birini And whoever
يضلل ض ل ل | ŽLL YŽLL yuDlili saptırırsa is let astray
الله | ELLH llahu Allah (by) Allah,
فلن | FLN felen artık then never
تجد و ج د | VCD̃ TCD̃ tecide bulamazsınız will you find
له | LH lehu onun için for him
سبيلا س ب ل | SBL SBYLE sebīlen bir yol a way.

4:88 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ne oldu ki | size | hakkında | münafıklar | iki gruba ayrıldınız | oysa Allah | onları baş aşağı etmiştir | işlerden dolayı | yaptıkları | mi istiyorsunuz? | | doğru yola iletmek | kimseyi | saptırdığı | Allah'ın | ve birini | saptırırsa | Allah | artık | bulamazsınız | onun için | bir yol |

[] [] [] [NFG] [FEY] [] [RKS] [] [KSB] [RVD̃] [] [HD̃Y] [] [ŽLL] [] [] [ŽLL] [] [] [VCD̃] [] [SBL]
FME LKM FY ELMNEFGYN FÙTYN VELLH ÊRKSHM BME KSBVE ÊTRYD̃VN ÊN THD̃VE MN ÊŽL ELLH VMN YŽLL ELLH FLN TCD̃ LH SBYLE

femā lekum l-munāfiḳīne fieteyni vallahu erkesehum bimā kesebū eturīdūne en tehdū men eDelle llahu ve men yuDlili llahu felen tecide lehu sebīlen
فما لكم في المنافقين فئتين والله أركسهم بما كسبوا أتريدون أن تهدوا من أضل الله ومن يضلل الله فلن تجد له سبيلا

[] [] [] [ن ف ق] [ف ا ي] [] [ر ك س] [] [ك س ب] [ر و د] [] [ه د ي] [] [ض ل ل] [] [] [ض ل ل] [] [] [و ج د] [] [س ب ل]

 » 4 / Nisâ  Suresi: 88
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فما | FME femā ne oldu ki So what
Fe,Mim,Elif,
80,40,1,
REM – prefixed resumption particle
INTG – interrogative noun
الفاء استئنافية
اسم استفهام
لكم | LKM lekum size (is the matter) with you
Lam,Kef,Mim,
30,20,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
في | FY hakkında concerning
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
المنافقين ن ف ق | NFG ELMNEFGYN l-munāfiḳīne münafıklar the hypocrites (that)
Elif,Lam,Mim,Nun,Elif,Fe,Gaf,Ye,Nun,
1,30,40,50,1,80,100,10,50,
N – genitive masculine plural (form III) active participle
اسم مجرور
فئتين ف ا ي | FEY FÙTYN fieteyni iki gruba ayrıldınız (you have become) two parties?
Fe,,Te,Ye,Nun,
80,,400,10,50,
N – accusative feminine dual noun
اسم منصوب
والله | VELLH vallahu oysa Allah While Allah
Vav,Elif,Lam,Lam,He,
6,1,30,30,5,
"CIRC – prefixed circumstantial particle
PN – nominative proper noun → Allah"
الواو حالية
لفظ الجلالة مرفوع
أركسهم ر ك س | RKS ÊRKSHM erkesehum onları baş aşağı etmiştir cast them back
,Re,Kef,Sin,He,Mim,
,200,20,60,5,40,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بما | BME bimā işlerden dolayı for what
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
كسبوا ك س ب | KSB KSBVE kesebū yaptıkları they earned.
Kef,Sin,Be,Vav,Elif,
20,60,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أتريدون ر و د | RVD̃ ÊTRYD̃VN eturīdūne mi istiyorsunuz? Do you wish
,Te,Re,Ye,Dal,Vav,Nun,
,400,200,10,4,6,50,
INTG – prefixed interrogative alif
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperfect verb
PRON – subject pronoun
الهمزة همزة استفهام
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أن | ÊN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
تهدوا ه د ي | HD̃Y THD̃VE tehdū doğru yola iletmek you guide
Te,He,Dal,Vav,Elif,
400,5,4,6,1,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
من | MN men kimseyi whom
Mim,Nun,
40,50,
REL – relative pronoun
اسم موصول
أضل ض ل ل | ŽLL ÊŽL eDelle saptırdığı is let astray
,Dad,Lam,
,800,30,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah'ın (by) Allah?
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
ومن | VMN ve men ve birini And whoever
Vav,Mim,Nun,
6,40,50,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional noun
الواو استئنافية
اسم شرط
يضلل ض ل ل | ŽLL YŽLL yuDlili saptırırsa is let astray
Ye,Dad,Lam,Lam,
10,800,30,30,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
الله | ELLH llahu Allah (by) Allah,
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
فلن | FLN felen artık then never
Fe,Lam,Nun,
80,30,50,
RSLT – prefixed result particle
NEG – negative particle
الفاء واقعة في جواب الشرط
حرف نفي
تجد و ج د | VCD̃ TCD̃ tecide bulamazsınız will you find
Te,Cim,Dal,
400,3,4,
V – 2nd person masculine singular imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
له | LH lehu onun için for him
Lam,He,
30,5,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
سبيلا س ب ل | SBL SBYLE sebīlen bir yol a way.
Sin,Be,Ye,Lam,Elif,
60,2,10,30,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَمَا: ne oldu ki | لَكُمْ: size | فِي: hakkında | الْمُنَافِقِينَ: münafıklar | فِئَتَيْنِ: iki gruba ayrıldınız | وَاللَّهُ: oysa Allah | أَرْكَسَهُمْ: onları baş aşağı etmiştir | بِمَا: işlerden dolayı | كَسَبُوا: yaptıkları | أَتُرِيدُونَ: mi istiyorsunuz? | أَنْ: | تَهْدُوا: doğru yola iletmek | مَنْ: kimseyi | أَضَلَّ: saptırdığı | اللَّهُ: Allah'ın | وَمَنْ: ve birini | يُضْلِلِ: saptırırsa | اللَّهُ: Allah | فَلَنْ: artık | تَجِدَ: bulamazsınız | لَهُ: onun için | سَبِيلًا: bir yol |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فما FME ne oldu ki | لكم LKM size | في FY hakkında | المنافقين ELMNEFGYN münafıklar | فئتين FÙTYN iki gruba ayrıldınız | والله WELLH oysa Allah | أركسهم ÊRKSHM onları baş aşağı etmiştir | بما BME işlerden dolayı | كسبوا KSBWE yaptıkları | أتريدون ÊTRYD̃WN mi istiyorsunuz? | أن ÊN | تهدوا THD̃WE doğru yola iletmek | من MN kimseyi | أضل ÊŽL saptırdığı | الله ELLH Allah'ın | ومن WMN ve birini | يضلل YŽLL saptırırsa | الله ELLH Allah | فلن FLN artık | تجد TCD̃ bulamazsınız | له LH onun için | سبيلا SBYLE bir yol |
Kırık Meal (Okunuş) : |femā: ne oldu ki | lekum: size | : hakkında | l-munāfiḳīne: münafıklar | fieteyni: iki gruba ayrıldınız | vallahu: oysa Allah | erkesehum: onları baş aşağı etmiştir | bimā: işlerden dolayı | kesebū: yaptıkları | eturīdūne: mi istiyorsunuz? | en: | tehdū: doğru yola iletmek | men: kimseyi | eDelle: saptırdığı | llahu: Allah'ın | ve men: ve birini | yuDlili: saptırırsa | llahu: Allah | felen: artık | tecide: bulamazsınız | lehu: onun için | sebīlen: bir yol |
Kırık Meal (Transcript) : |FME: ne oldu ki | LKM: size | FY: hakkında | ELMNEFGYN: münafıklar | FÙTYN: iki gruba ayrıldınız | VELLH: oysa Allah | ÊRKSHM: onları baş aşağı etmiştir | BME: işlerden dolayı | KSBVE: yaptıkları | ÊTRYD̃VN: mi istiyorsunuz? | ÊN: | THD̃VE: doğru yola iletmek | MN: kimseyi | ÊŽL: saptırdığı | ELLH: Allah'ın | VMN: ve birini | YŽLL: saptırırsa | ELLH: Allah | FLN: artık | TCD̃: bulamazsınız | LH: onun için | SBYLE: bir yol |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ne oluyor size de münâfıklar hakkında iki bölük oluyorsunuz, Allah onları, kazandıkları suçları yüzünden gerisin geri küfre döndürdü; Allah'ın yoldan çıkarıp azdırdığını doğru yola getirmek mi istersiniz? Ve Allah kimi azdırdıysa artık onun için hiçbir yol bulamazsınız.
Adem Uğur : Size ne oldu da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Halbuki Allah onları kendi ettikleri yüzünden baş aşağı etmiştir (küfürlerine döndürmüştür). Allah'ın saptırdığını doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığı kimse için asla (doğruya) yol bulamazsın!
Ahmed Hulusi : Yaptıklarının sonucu olarak Allâh onları baş aşağı etmişken, size ne oluyor ki münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Allâh'ın saptırdığını doğru yola sokacağınızı mı sanıyorsunuz? Allâh kimi saptırırsa, artık sen ona yol bulamazsın.
Ahmet Tekin : Nedir bu şaşkınlığınız, müslüman görünerek İslâm’a karşı gizli eylem planları ve eylem yapan münafıklar konusunda iki gruba ayrılıyorsunuz? Allah, onları, yaptıkları kötülükler, işledikleri günahlar, hak ettikleri cezalar sebebiyle, ters çevirerek ayıplarını açığa çıkarmıştır. Allah’ın hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerine özgürlük tanıdığı, akıllı ve sorumlu kimseleri, siz doğru yola mı getirmek istiyorsunuz? Allah’ın, hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerine özgürlük tanıdığı akıllı ve sorumlu kimseler için, sen bir çıkış yolu bulamazsın.
Ahmet Varol : Size ne oldu da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Oysa Allah onları işlediklerinden dolayı baş aşağı çevirmiştir. Siz Allah'ın saptırdıklarını mı doğru yola eriştirmek istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, onun için bir yol bulamazsın.
Ali Bulaç : Şu halde münafıklar konusunda ikiye bölünmeniz ne diye? Oysa Allah, onları kazandıkları dolayısıyla tepe taklak etmiştir. Allah'ın saptırdığını hidayete erdirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, artık sen ona kesin olarak bir yol bulamazsın.
Ali Fikri Yavuz : O halde, siz niçin münafıklar hakkında (küfür üzere olduklarına ittifak etmeyip) iki taraf oluyorsunuz? Allah, onları, kazandıkları günah yüzünden terslerine döndürdüğü halde, Allah’ın saptırdığını yola getirmek mi istiyorsunuz? Kimi ki Allah saptırırsa, artık sen ona asla yol bulamazsın.
Bekir Sadak : Ey muslumanlar! Munafiklar hakkinda iki firka olmaniz da niye? Allah onlari, yaptiklarindan dolayi basasagi etmistir. Allah'in saptirdigini siz mi yola getirmek istiyorsunuz? Allah'in saptirdigi kimseye sen hic yol bulamayacaksin.
Celal Yıldırım : Size ne oluyor da, Allah kendilerini kazandıkları (bunca vebal ve günah) yüzünden başaşağı ettiği halde münafıklar hakkında iki fırkaya ayrılıyorsunuz! Yoksa Allah'ın (sünneti ve koymuş olduğu hayat kanunu gereği) saptırdığını siz mi doğru yola eriştirmek istiyorsunuz?! Allah kimi saptırırsa elbette onun için (doğru) bir yol bulamazsın.
Diyanet İşleri : Size ne oluyor da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Allah, onları yaptıkları işlerden dolayı baş aşağı ederek eski konumlarına (küfre) döndürmüştür. Allah’ın saptırdığını yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, sen onun için asla bir çıkış yolu bulamazsın.
Diyanet İşleri (eski) : Ey müslümanlar! Münafıklar hakkında iki fırka olmanız da niye? Allah onları, yaptıklarından dolayı başaşağı etmiştir. Allah'ın saptırdığını siz mi yola getirmek istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığı kimseye sen hiç yol bulamayacaksın.
Diyanet Vakfi : Size ne oldu da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Halbuki Allah onları kendi ettikleri yüzünden baş aşağı etmiştir (küfürlerine döndürmüştür). Allah'ın saptırdığını doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığı kimse için asla (doğruya) yol bulamazsın!
Edip Yüksel : Size ne oluyor da ikiyüzlüler hakkında iki gruba ayrılıyorsunuz? İşlediklerinden ötürü ALLAH onları başaşağı çevirdi. ALLAH'ın saptırdığını siz mi doğru yola ulaştırmak istiyorsunuz? ALLAH'ın saptırdığı kimseye sen hiç bir yol bulamazsın.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : O halde, siz niçin münafıklar hakkında iki gruba ayrılıyorsunuz? Allah onları kazandıkları günah yüzünden terslerine döndürdüğü halde Allah'ın saptırdığını yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, sen onun için bir çıkış yolu bulamazsın.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O halde siz ne diye münafıklar hakkında iki fırkaya ayrılıyorsunuz? Allah onları kazandıkları vebal yüzünden terslerine döndürdüğü halde; Allah'ın saptırdığı yola getirmek mi istiyorsunuz, Allah her kimi saptırırsa artık sen onu yola getiremezsin.
Elmalılı Hamdi Yazır : O halde siz neye münafıklar hakkında iki fırka oluyorsunuz? Allah onları kazandıkları vebal yüzünden terslerine döndürdüğü halde Allahın sapdırdığını yola getirmek mi istiyorsunuz? Her kimi Allah sapdırırsa artık sen ona yol bulamazsın
Fizilal-il Kuran : Niye münafıklar hakkında iki gruba ayrılıyorsunuz? Oysa Allah, onları iki yüzlü tutumlarından dolayı aşağılığa mahkum etmiştir. Allah'ın saptırdığını, siz doğru yola mı iletmek istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığına sen çıkış yolu bulamazsın.
Gültekin Onan : Şu halde münafıklar konusunda ikiye bölünmeniz ne diye? Oysa Tanrı, onları kazandıkları dolayısıyla tepe taklak etmiştir. Tanrı'nın saptırdığını hidayete erdirmek mi istiyorsunuz? Tanrı kimi saptırırsa, artık sen ona kesin olarak bir yol bulamazsın.
Hakkı Yılmaz : Peki, Allah onları kazandıkları günah yüzünden terslerine döndürdüğü hâlde, siz, ne oluyor da münâfıklar hakkında iki gruba ayrılıyorsunuz? Allah'ın saptırdığı kimselere kılavuzluk etmek mi istiyorsunuz? Ve Allah, kimi saptırırsa, artık sen onun için asla bir yol bulamazsın.
Hasan Basri Çantay : Siz haalâ niçin münafıklar hakkında — Allah onları kazandıkları (bunca günâhlar) yüzünden tepesi aşağı getirdiği halde — iki zümre (taraf) oluyorsunuz? Allahın sapdırdığını siz mi doğru yola getirmek istiyorsunuz? Allah kimi sapdırırsa artık onun için hiç bir yol bulamazsın.
Hayrat Neşriyat : O hâlde size ne oldu ki münâfıklar hakkında iki kısım oldunuz; hâlbuki Allah, onları kazandıkları (günahlar) yüzünden geriye (küfre) döndürmüştür. Allah’ın (inkârlarındaki ısrarları sebebiyle) saptırdığını, hidâyete erdirmek mi istiyorsunuz? O takdirde Allah, kimi(kendi isyankârlığı yüzünden) dalâlete atarsa, artık onun (kurtulması) için aslâ bir yol bulamazsın!
İbni Kesir : Size ne oluyor ki; münafıklar hakkında iki fırkaya ayrıldınız? Allah, onları yaptıklarından dolayı başaşağı etmiştir. Allah'ın saptırdığını doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığı kimse için, asla yol bulamazsın.
İskender Evrenosoğlu : Öyleyse size ne oluyor ki, münafıklar hakkında iki grup oldunuz. Ve Allah, onları kazandıkları (negatif dereceler) sebebiyle tersine çevirdi (küfre döndürdü). Allah'ın dalâlete düşürdüğü kimseyi hidayete erdirmek mi istiyorsunuz? Ve Allah, kimi dalâlete düşürürse artık sen onun için asla bir yol bulamazsın.
Muhammed Esed : Allah onları suçlarından dolayı (bizzat) dışladığı halde, münafıklar hakkında nasıl mütereddit olabilirsiniz? Allahın sapıklık içinde bıraktığı kimseyi doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Oysa Allahın sapıklık içinde bıraktıklarına asla bir çıkış yolu bulamazsın.
Ömer Nasuhi Bilmen : Size ne oluyor ki, münafıklar hakkında iki fırka bulunuyorsunuz? Allah Teâlâ onları kazandıkları şey sebebiyle tersine döndürmüştür. Hak Teâlâ'nın saptırdığını doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Ve her kimi ki, Allah Teâlâ saptırırsa artık sen onun için bir yol bulamazsın.
Ömer Öngüt : Size ne oluyor ki, münafıklar hakkında (küfür üzere olduklarına ittifak etmeyip) iki fırkaya ayrılıyorsunuz? Halbuki Allah onları kendi ettiklerinden dolayı başaşağı etmiştir. Allah'ın saptırdığını doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığı kimseye sen aslâ yol bulamazsın!
Şaban Piriş : Size ne oluyor ki münafıklar konusunda Allah onları işledikleri yüzünden ters yüz etmişken iki grup oluyorsunuz? Allah’ın dalalette bıraktığını siz mi doğru yola çıkarmak istiyorsunuz? Allah kimi dalalette bırakırsa, artık sen onun için asla bir yol bulamazsın.
Suat Yıldırım : Yaptıkları bunca cürüm sebebiyle Allah kendilerini başaşağı getirdiği halde, durum bu kadar belli iken, ne diye münafıklar hakkında hüküm verirken kalkıp birbiriyle çekişen iki fırka haline geliyorsunuz? Allah’ın saptırdığını siz mi yola getirmek istiyorsunuz? Her kimi Allah şaşırtırsa, artık sen ona yol bulamazsın.
Süleyman Ateş : Size ne oldu ki, münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Oysa yaptıkları işlerden dolayı Allâh onları baş aşağı etmiştir. Allâh'ın saptırdığını doğru yola iletmek mi istiyorsunuz? Allâh birini saptırırsa artık onun için bir yol bulamazsınız!
Tefhim-ul Kuran : Şu halde münafıklar konusunda ikiye bölünmeniz ne diye? Oysa Allah, onları kazandıkları dolayısıyla tepe taklak etmiştir. Allah'ın saptırdığını hidayete eriştirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, artık sen ona kesin olarak bir yol bulamazsın.
Ümit Şimşek : Size ne oluyor ki münafıklar hakkında ikiye ayrılıyorsunuz? Allah onları, kendi kazandıkları günahlar yüzünden gerisin geri çevirmiştir. Yoksa Allah'ın saptırdığını siz mi doğru yola getireceksiniz? Allah'ın saptırdığı kimse için sen bir çıkış yolu bulamazsın.
Yaşar Nuri Öztürk : Size ne oluyor da münafıklar hakkında iki gruba ayrılıyorsunuz? Allah onları kazandıkları yüzünden baş aşağı etmişken, Allah'ın saptırdığını yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah'ın şaşırttığına sen asla yol sağlayamazsın.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}