» 4 / Nisâ  146:

Kuran Sırası: 4
İniş Sırası: 92
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176

 » 4 / Nisâ  Suresi: 146
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. إِلَّا (ÎLE) = illā : ancak hariçtir
2. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
3. تَابُوا (TEBVE) = tābū : tevbe edenler
4. وَأَصْلَحُوا (VÊṦLḪVE) = ve eSleHū : ve uslananlar
5. وَاعْتَصَمُوا (VEATṦMVE) = veǎ'teSamū : ve yapışanlar
6. بِاللَّهِ (BELLH) = billahi : Allah'a
7. وَأَخْلَصُوا (VÊḢLṦVE) = ve eḣleSū : ve yapanlar
8. دِينَهُمْ (D̃YNHM) = dīnehum : dinlerini
9. لِلَّهِ (LLH) = lillahi : sırf Allah için
10. فَأُولَٰئِكَ (FÊVLÙK) = feulāike : işte onlar
11. مَعَ (MA) = meǎ : beraberdir
12. الْمُؤْمِنِينَ (ELMÙMNYN) = l-mu'minīne : mü'minlerle
13. وَسَوْفَ (VSVF) = ve sevfe : yakında
14. يُؤْتِ (YÙT) = yu'ti : verecektir
15. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah da
16. الْمُؤْمِنِينَ (ELMÙMNYN) = l-mu'minīne : mü'minlere
17. أَجْرًا (ÊCRE) = ecran : bir mükafat
18. عَظِيمًا (AƵYME) = ǎZīmen : büyük
ancak hariçtir | kimseler | tevbe edenler | ve uslananlar | ve yapışanlar | Allah'a | ve yapanlar | dinlerini | sırf Allah için | işte onlar | beraberdir | mü'minlerle | yakında | verecektir | Allah da | mü'minlere | bir mükafat | büyük |

[] [] [TVB] [ṦLḪ] [AṦM] [] [ḢLṦ] [D̃YN] [] [] [] [EMN] [] [ETY] [] [EMN] [ECR] [AƵM]
ÎLE ELZ̃YN TEBVE VÊṦLḪVE VEATṦMVE BELLH VÊḢLṦVE D̃YNHM LLH FÊVLÙK MA ELMÙMNYN VSVF YÙT ELLH ELMÙMNYN ÊCRE AƵYME

illā elleƶīne tābū ve eSleHū veǎ'teSamū billahi ve eḣleSū dīnehum lillahi feulāike meǎ l-mu'minīne ve sevfe yu'ti llahu l-mu'minīne ecran ǎZīmen
إلا الذين تابوا وأصلحوا واعتصموا بالله وأخلصوا دينهم لله فأولئك مع المؤمنين وسوف يؤت الله المؤمنين أجرا عظيما

 » 4 / Nisâ  Suresi: 146
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إلا | ÎLE illā ancak hariçtir Except
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
تابوا ت و ب | TVB TEBVE tābū tevbe edenler repent
وأصلحوا ص ل ح | ṦLḪ VÊṦLḪVE ve eSleHū ve uslananlar and correct (themselves)
واعتصموا ع ص م | AṦM VEATṦMVE veǎ'teSamū ve yapışanlar and hold fast
بالله | BELLH billahi Allah'a to Allah
وأخلصوا خ ل ص | ḢLṦ VÊḢLṦVE ve eḣleSū ve yapanlar and are sincere
دينهم د ي ن | D̃YN D̃YNHM dīnehum dinlerini (in) their religion
لله | LLH lillahi sırf Allah için for Allah,
فأولئك | FÊVLÙK feulāike işte onlar then those (will be)
مع | MA meǎ beraberdir with
المؤمنين ا م ن | EMN ELMÙMNYN l-mu'minīne mü'minlerle the believers.
وسوف | VSVF ve sevfe yakında And soon
يؤت ا ت ي | ETY YÙT yu'ti verecektir will be given
الله | ELLH llahu Allah da (by) Allah
المؤمنين ا م ن | EMN ELMÙMNYN l-mu'minīne mü'minlere the believers
أجرا ا ج ر | ECR ÊCRE ecran bir mükafat a reward,
عظيما ع ظ م | AƵM AƵYME ǎZīmen büyük great.

4:146 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ancak hariçtir | kimseler | tevbe edenler | ve uslananlar | ve yapışanlar | Allah'a | ve yapanlar | dinlerini | sırf Allah için | işte onlar | beraberdir | mü'minlerle | yakında | verecektir | Allah da | mü'minlere | bir mükafat | büyük |

[] [] [TVB] [ṦLḪ] [AṦM] [] [ḢLṦ] [D̃YN] [] [] [] [EMN] [] [ETY] [] [EMN] [ECR] [AƵM]
ÎLE ELZ̃YN TEBVE VÊṦLḪVE VEATṦMVE BELLH VÊḢLṦVE D̃YNHM LLH FÊVLÙK MA ELMÙMNYN VSVF YÙT ELLH ELMÙMNYN ÊCRE AƵYME

illā elleƶīne tābū ve eSleHū veǎ'teSamū billahi ve eḣleSū dīnehum lillahi feulāike meǎ l-mu'minīne ve sevfe yu'ti llahu l-mu'minīne ecran ǎZīmen
إلا الذين تابوا وأصلحوا واعتصموا بالله وأخلصوا دينهم لله فأولئك مع المؤمنين وسوف يؤت الله المؤمنين أجرا عظيما

[] [] [ت و ب] [ص ل ح] [ع ص م] [] [خ ل ص] [د ي ن] [] [] [] [ا م ن] [] [ا ت ي] [] [ا م ن] [ا ج ر] [ع ظ م]

 » 4 / Nisâ  Suresi: 146
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إلا | ÎLE illā ancak hariçtir Except
,Lam,Elif,
,30,1,
EXP – exceptive particle
أداة استثناء
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
تابوا ت و ب | TVB TEBVE tābū tevbe edenler repent
Te,Elif,Be,Vav,Elif,
400,1,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وأصلحوا ص ل ح | ṦLḪ VÊṦLḪVE ve eSleHū ve uslananlar and correct (themselves)
Vav,,Sad,Lam,Ha,Vav,Elif,
6,,90,30,8,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
واعتصموا ع ص م | AṦM VEATṦMVE veǎ'teSamū ve yapışanlar and hold fast
Vav,Elif,Ayn,Te,Sad,Mim,Vav,Elif,
6,1,70,400,90,40,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural (form VIII) perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بالله | BELLH billahi Allah'a to Allah
Be,Elif,Lam,Lam,He,
2,1,30,30,5,
"P – prefixed preposition bi
PN – genitive proper noun → Allah"
جار ومجرور
وأخلصوا خ ل ص | ḢLṦ VÊḢLṦVE ve eḣleSū ve yapanlar and are sincere
Vav,,Hı,Lam,Sad,Vav,Elif,
6,,600,30,90,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
دينهم د ي ن | D̃YN D̃YNHM dīnehum dinlerini (in) their religion
Dal,Ye,Nun,He,Mim,
4,10,50,5,40,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لله | LLH lillahi sırf Allah için for Allah,
Lam,Lam,He,
30,30,5,
"P – prefixed preposition lām
PN – genitive proper noun → Allah"
جار ومجرور
فأولئك | FÊVLÙK feulāike işte onlar then those (will be)
Fe,,Vav,Lam,,Kef,
80,,6,30,,20,
REM – prefixed resumption particle
DEM – plural demonstrative pronoun
الفاء استئنافية
اسم اشارة
مع | MA meǎ beraberdir with
Mim,Ayn,
40,70,
LOC – accusative location adverb
ظرف مكان منصوب
المؤمنين ا م ن | EMN ELMÙMNYN l-mu'minīne mü'minlerle the believers.
Elif,Lam,Mim,,Mim,Nun,Ye,Nun,
1,30,40,,40,50,10,50,
N – genitive masculine plural (form IV) active participle
اسم مجرور
وسوف | VSVF ve sevfe yakında And soon
Vav,Sin,Vav,Fe,
6,60,6,80,
REM – prefixed resumption particle
FUT – future particle
الواو استئنافية
حرف استقبال
يؤت ا ت ي | ETY YÙT yu'ti verecektir will be given
Ye,,Te,
10,,400,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb
فعل مضارع
الله | ELLH llahu Allah da (by) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
المؤمنين ا م ن | EMN ELMÙMNYN l-mu'minīne mü'minlere the believers
Elif,Lam,Mim,,Mim,Nun,Ye,Nun,
1,30,40,,40,50,10,50,
N – accusative masculine plural (form IV) active participle
اسم منصوب
أجرا ا ج ر | ECR ÊCRE ecran bir mükafat a reward,
,Cim,Re,Elif,
,3,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
عظيما ع ظ م | AƵM AƵYME ǎZīmen büyük great.
Ayn,Zı,Ye,Mim,Elif,
70,900,10,40,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |إِلَّا: ancak hariçtir | الَّذِينَ: kimseler | تَابُوا: tevbe edenler | وَأَصْلَحُوا: ve uslananlar | وَاعْتَصَمُوا: ve yapışanlar | بِاللَّهِ: Allah'a | وَأَخْلَصُوا: ve yapanlar | دِينَهُمْ: dinlerini | لِلَّهِ: sırf Allah için | فَأُولَٰئِكَ: işte onlar | مَعَ: beraberdir | الْمُؤْمِنِينَ: mü'minlerle | وَسَوْفَ: yakında | يُؤْتِ: verecektir | اللَّهُ: Allah da | الْمُؤْمِنِينَ: mü'minlere | أَجْرًا: bir mükafat | عَظِيمًا: büyük |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إلا ÎLE ancak hariçtir | الذين ELZ̃YN kimseler | تابوا TEBWE tevbe edenler | وأصلحوا WÊṦLḪWE ve uslananlar | واعتصموا WEATṦMWE ve yapışanlar | بالله BELLH Allah'a | وأخلصوا WÊḢLṦWE ve yapanlar | دينهم D̃YNHM dinlerini | لله LLH sırf Allah için | فأولئك FÊWLÙK işte onlar | مع MA beraberdir | المؤمنين ELMÙMNYN mü'minlerle | وسوف WSWF yakında | يؤت YÙT verecektir | الله ELLH Allah da | المؤمنين ELMÙMNYN mü'minlere | أجرا ÊCRE bir mükafat | عظيما AƵYME büyük |
Kırık Meal (Okunuş) : |illā: ancak hariçtir | elleƶīne: kimseler | tābū: tevbe edenler | ve eSleHū: ve uslananlar | veǎ'teSamū: ve yapışanlar | billahi: Allah'a | ve eḣleSū: ve yapanlar | dīnehum: dinlerini | lillahi: sırf Allah için | feulāike: işte onlar | meǎ: beraberdir | l-mu'minīne: mü'minlerle | ve sevfe: yakında | yu'ti: verecektir | llahu: Allah da | l-mu'minīne: mü'minlere | ecran: bir mükafat | ǎZīmen: büyük |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎLE: ancak hariçtir | ELZ̃YN: kimseler | TEBVE: tevbe edenler | VÊṦLḪVE: ve uslananlar | VEATṦMVE: ve yapışanlar | BELLH: Allah'a | VÊḢLṦVE: ve yapanlar | D̃YNHM: dinlerini | LLH: sırf Allah için | FÊVLÙK: işte onlar | MA: beraberdir | ELMÙMNYN: mü'minlerle | VSVF: yakında | YÙT: verecektir | ELLH: Allah da | ELMÙMNYN: mü'minlere | ÊCRE: bir mükafat | AƵYME: büyük |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ancak tövbe edenler, ıslah olanlar, Allah'a sarılanlar ve Allah için dinlerinde ihlas sahibi bulunanlar müstesna. Onlar, inananlarladır ve Allah, müminlere pek büyük bir ecir verecektir.
Adem Uğur : Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler, Allah'a sımsıkı sarılıp dinlerini (ibadetlerini) yalnız onun için yapanlar başkadır. İşte bunlar (gerçekte) müminlerle beraberdirler ve Allah müminlere yakında büyük mükâfat verecektir.
Ahmed Hulusi : Ancak (yanlışını idrak ederek) tövbe edenler, tutumlarını doğrultanlar, hakikatleriyle Allâh'a sarılanlar, din anlayışlarını Allâh için saflaştıranlar müstesna. . . Onlar iman ehli ile beraberdirler. Allâh iman ehline aziym mükâfat verecektir.
Ahmet Tekin : Ancak, tevbe edenler, münafıklığı terk edip Allah’a itaate yönelenler, iyi ve ıslah olanlar din ve dünya işlerini, sosyal ilişkilerini, hallerini düzelterek, geliştirerek yaşayanlar Allah’ın emirlerine, şeriatına sımsıkı sarılarak himayesine sığınanlar, Allah için dinlerine, samimi olarak bağlananlar, işte bunlar mü’minlerle beraberdir. Allah mü’minlere büyük mükâfat verecektir.
Ahmet Varol : Ancak tevbe edip durumlarını düzelten, Allah'a sarılan ve dinlerini Allah için halis kılanlar müstesnadırlar. Bunlar mü'minlerle birliktedirler. Allah mü'minlere büyük bir ecir verecektir.
Ali Bulaç : Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Allah'a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Allah için (halis) kılanlar başka; işte onlar mü'minlerle beraberdirler. Allah mü'minlere büyük bir ecir verecektir.
Ali Fikri Yavuz : Ancak yaptıklarından tevbe edip hallerini düzeltenler ve Allah’a (dinine) sarılıp dinlerini (ibadetlerini) Allah için hâlis kılanlar müstesna... Çünkü bunlar mü’minlerle beraberdirler. Mü’minlere ise, Allah pek büyük bir mükafât verecektir.
Bekir Sadak : Ancak tevbe edenler, nefislerini islah edenler, Allah'in Kitap'ina sarilanlar ve dinlerine Allah icin candan baglananlar mustesnadir. Onlar inananlarla beraberdirler. Allah muminlere buyuk ecir verecektir.
Celal Yıldırım : Ancak tevbe edip durumlarını (düşünce ve davranışlarını) düzeltip Allah'a sarılanlar ve dinlerini gösterişten uzak, Allah için katıksız ve saf tutanlar müstesna... İşte bunlar mü'minlerle beraberdirler, mü'minlere ise Allah büyük mükâfat verecektir.
Diyanet İşleri : Ancak tövbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah’ın kitabına sarılanlar ve dinlerini Allah’a has kılanlar müstesnadır. Bunlar mü’minlerle beraberdirler. Allah, mü’minlere büyük bir mükâfat verecektir.
Diyanet İşleri (eski) : Ancak tevbe edenler, nefislerini ıslah edenler, Allah'ın Kitap'ına sarılanlar ve dinlerine Allah için candan bağlananlar müstesnadır. Onlar inananlarla beraberdirler. Allah müminlere büyük ecir verecektir.
Diyanet Vakfi : Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler, Allah'a sımsıkı sarılıp dinlerini (ibadetlerini) yalnız onun için yapanlar başkadır. İşte bunlar (gerçekte) müminlerle beraberdirler ve Allah müminlere yakında büyük mükâfat verecektir.
Edip Yüksel : Ancak tevbe eden, durumunu düzelten, ALLAH'a sarılan ve dinlerini sadece ALLAH'a ait kılanlar başka... Bunlar, inananlarla birliktedir. ALLAH inananlara daha sonra büyük bir ödül verecek.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ancak tevbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah'a sarılanlar ve Allah için dinlerine samimi olarak bağlananlar müstesna. İşte bunlar müminlerle beraberdirler. Allah, müminlere büyük bir mükafat verecektir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ancak tevbe edip durumlarını düzelten, Allah'a sarılıp dinlerini Allah için samimi kılan kimseler müstesna, çünkü bunlar müminlerle beraberdir. Müminlere ise Allah büyük bir mükafat verecektir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ancak tevbe edib hallerini düzelten ve Allaha sarılıb dinlerini Allah için hâlıs kılan kimseler müstesna, çünkü bunlar mü'minlerle beraberdir, mü'minlere ise Allah azîm bir ecir verecektir
Fizilal-il Kuran : Ancak tevbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah'ın ipine sarılanlar, sırf Allah'a bağlananlar bir dindarlığı benimseyenler işte bunlar, müminlerle beraberdirler. Allah ilerde müminlere büyük bir mükafat verecektir.
Gültekin Onan : Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Tanrı'ya sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Tanrı için (halis) kılanlar başka; işte onlar inançlılarla beraberdirler. Tanrı inançlılara büyük bir ecir verecektir.
Hakkı Yılmaz : (145,146) "Şüphesiz ki münâfıklar –tevbe edenler, düzeltenler, Allah'a sıkıca sarılanlar ve dinlerini Allah için arıtan kimseler müstesna; artık bunlar, mü’minlerle beraberdirler ve Allah, mü’minlere büyük bir ecir verecektir –, Ateş'ten, en aşağı tabakadadırlar. Sen de onlara bir yardım edici bulamazsın. "
Hasan Basri Çantay : Ancak (etdiklerine peşîman olarak) tevbe edenler, (hallerini) düzeltenler, Allaha sımsıkı sarılanlar, dînlerinde Allah için halis (ve samîmi) bulunanlar başka. Çünkü bunlar mü'minlerle beraberdirler, mü'minlere Allah çok büyük bir ecir verecekdir.
Hayrat Neşriyat : Ancak tevbe edip (hâllerini) ıslâh edenler ve Allah’a (O’nun dînine) sımsıkı sarılıp dinlerinde (ibâdetlerinde yalnız) Allah için samîmî olanlar müstesnâ; işte onlar mü’minlerle berâberdir. Ve Allah, mü’minlere ileride (pek) büyük bir mükâfât verecektir.
İbni Kesir : Ancak tevbe edenler, ıslah olanlar, Allah'a sarılanlar ve Allah için dinlerine bağlananlar müstenadır. Onlar, mü'minlerle beraberdirler. Allah, mü'minlere büyük bir mükafat vercektir.
İskender Evrenosoğlu : Tövbe edenler ve nefsini ıslâh edenler (nefs tezkiyesi yapanlar), Allah'a sarılanlar ve dînlerini Allah için halis kılanlar hariç. İşte onlar, mü'minlerle beraberdirler. Ve Allah, yakında mü'minlere “büyük ecir (mükâfat)” verecektir.
Muhammed Esed : Ancak tevbe edenler, dürüst ve erdemlice yaşayanlar, Allaha sımsıkı sarılanlar ve yalnız Ona yürekten inanıp bağlananlar hariç: Zira bunlar müminlerle birlikte olacaklardır ve zamanı geldiğinde Allah bütün müminlere büyük bir mükafat bahşedecektir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ancak o kimseler ki, tövbe ettiler ve hallerini ıslahta bulundular ve Allah Teâlâ'ya iltica ediverdiler ve dinlerini Allah için halisane kıldılar, onlar müstesna. İşte onlar mü'minler ile beraberdirler. Mü'minlere ise Allah Teâlâ elbette pek büyük mükâfaat verecektir.
Ömer Öngüt : Ancak tevbe edenler, nefislerini ıslah edenler, Allah'a sımsıkı sarılanlar ve dinlerinde Allah için ihlâs sahibi olanlar muratlarına erenlerdir. İşte bunlar müminlerle beraberdirler. Allah yakında müminlere büyük bir mükâfat verecektir.
Şaban Piriş : Ancak, tevbe edenler, hallerini düzeltip, Allah’a bağlananlar ve dinlerini Allah için arındıranlar, işte onlar müminlerle beraberdir. Allah, müminlere büyük bir mükafat verecektir.
Suat Yıldırım : Ancak tövbe edip hallerini düzeltenler ve Allah’a sımsıkı sarılanlar ve bütün samimiyetleriyle sırf Allah’a itaat edenler müstesna. İşte bunlar müminlerle beraberdir. Allah müminlere de büyük mükâfat verecektir.
Süleyman Ateş : Ancak tevbe edenler, uslananlar, Allah'a yapışanlar ve dinlerini sırf Allâh için yapanlar (yalnız O'na tapanlar), işte onlar mü'minlerle beraberdir; Allâh da yakında mü'minlere büyük bir mükâfât verecektir.
Tefhim-ul Kuran : Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Allah'a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Allah için (halis) kılanlar başka; işte onlar mü'minlerle beraberdirler. Allah, mü'minlere büyük bir ecir verecektir.
Ümit Şimşek : Ancak tevbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah'ın buyruklarına sımsıkı sarılanlar ve tam bir içtenlikle iman ve ibadetlerini Allah'a yöneltenler müstesnadır. Onlar mü'minlerle beraberdirler; Allah ise mü'minlere pek büyük bir ödül verecektir.
Yaşar Nuri Öztürk : Ancak tövbe edip hallerini düzelterek Allah'a yapışan ve dinlerini samimiyetle Allah'a özgüleyenler müstesnadır. İşte böyleleri, müminlerle beraber olacaktır. Ve Allah, müminlere yakında çok büyük bir ödül verecektir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}