» 4 / Nisâ  67:

Kuran Sırası: 4
İniş Sırası: 92
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176

 » 4 / Nisâ  Suresi: 67
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِذًا (VÎZ̃E) = ve iƶen : ve o zaman
2. لَاتَيْنَاهُمْ (L ËTYNEHM) = lāteynāhum : kendilerine verirdik
3. مِنْ (MN) = min : -dan
4. لَدُنَّا (LD̃NE) = ledunnā : katımız-
5. أَجْرًا (ÊCRE) = ecran : bir mükafat
6. عَظِيمًا (AƵYME) = ǎZīmen : büyük
ve o zaman | kendilerine verirdik | -dan | katımız- | bir mükafat | büyük |

[] [ETY] [] [LD̃N] [ECR] [AƵM]
VÎZ̃E L ËTYNEHM MN LD̃NE ÊCRE AƵYME

ve iƶen lāteynāhum min ledunnā ecran ǎZīmen
وإذا لآتيناهم من لدنا أجرا عظيما

 » 4 / Nisâ  Suresi: 67
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | VÎZ̃E ve iƶen ve o zaman And then
لآتيناهم ا ت ي | ETY L ËTYNEHM lāteynāhum kendilerine verirdik We would (have) given them
من | MN min -dan from
لدنا ل د ن | LD̃N LD̃NE ledunnā katımız- Ourselves
أجرا ا ج ر | ECR ÊCRE ecran bir mükafat a reward,
عظيما ع ظ م | AƵM AƵYME ǎZīmen büyük great.

4:67 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve o zaman | kendilerine verirdik | -dan | katımız- | bir mükafat | büyük |

[] [ETY] [] [LD̃N] [ECR] [AƵM]
VÎZ̃E L ËTYNEHM MN LD̃NE ÊCRE AƵYME

ve iƶen lāteynāhum min ledunnā ecran ǎZīmen
وإذا لآتيناهم من لدنا أجرا عظيما

[] [ا ت ي] [] [ل د ن] [ا ج ر] [ع ظ م]

 » 4 / Nisâ  Suresi: 67
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | VÎZ̃E ve iƶen ve o zaman And then
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
REM – prefixed resumption particle
ANS – answer particle
الواو استئنافية
حرف جواب
لآتيناهم ا ت ي | ETY L ËTYNEHM lāteynāhum kendilerine verirdik We would (have) given them
Lam,,Te,Ye,Nun,Elif,He,Mim,
30,,400,10,50,1,5,40,
EMPH – emphatic prefix lām
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
اللام لام التوكيد
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
من | MN min -dan from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
لدنا ل د ن | LD̃N LD̃NE ledunnā katımız- Ourselves
Lam,Dal,Nun,Elif,
30,4,50,1,
N – genitive noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أجرا ا ج ر | ECR ÊCRE ecran bir mükafat a reward,
,Cim,Re,Elif,
,3,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
عظيما ع ظ م | AƵM AƵYME ǎZīmen büyük great.
Ayn,Zı,Ye,Mim,Elif,
70,900,10,40,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِذًا: ve o zaman | لَاتَيْنَاهُمْ: kendilerine verirdik | مِنْ: -dan | لَدُنَّا: katımız- | أَجْرًا: bir mükafat | عَظِيمًا: büyük |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإذا WÎZ̃E ve o zaman | لآتيناهم L ËTYNEHM kendilerine verirdik | من MN -dan | لدنا LD̃NE katımız- | أجرا ÊCRE bir mükafat | عظيما AƵYME büyük |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve iƶen: ve o zaman | lāteynāhum: kendilerine verirdik | min: -dan | ledunnā: katımız- | ecran: bir mükafat | ǎZīmen: büyük |
Kırık Meal (Transcript) : |VÎZ̃E: ve o zaman | L ËTYNEHM: kendilerine verirdik | MN: -dan | LD̃NE: katımız- | ÊCRE: bir mükafat | AƵYME: büyük |
Abdulbaki Gölpınarlı : Biz de o vakit, onları, katımızdan büyük bir mükâfatla mükâfatlandırırdık.
Adem Uğur : O zaman elbette kendilerine nezdimizden büyük mükâfat verirdik.
Ahmed Hulusi : O takdirde onlara elbette ki ledünnümüzden çok büyük mükâfat verirdik.
Ahmet Tekin : O zaman, nezdimizden onlara büyük mükâfat verirdik.
Ahmet Varol : O durumda onlara katımızdan büyük bir ecir verirdik.
Ali Bulaç : Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik.
Ali Fikri Yavuz : Elbette o zaman, kendilerine, tarafımızdan büyük bir mükâfat verirdik.
Bekir Sadak : (67-68) O zaman onlara kendi katimizdan buyuk bir ecir verir ve onlari dogru yola eristirirdik.
Celal Yıldırım : (67-68) Ve o zaman biz de kendi katımızdan onlara büyük bir mükâfat verir ve kendilerini elbette doğru bir yola eriştirirdik.
Diyanet İşleri : O zaman kendilerine elbette katımızdan büyük bir mükâfat verirdik.
Diyanet İşleri (eski) : (67-68) O zaman onlara kendi katımızdan büyük bir ecir verir ve onları doğru yola eriştirirdik.
Diyanet Vakfi : O zaman elbette kendilerine nezdimizden büyük mükâfat verirdik.
Edip Yüksel : Kendilerine katımızdan büyük bir ödül verirdik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ve o zaman elbette kendilerine katımızdan büyük mükafat verirdik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Elbette o zaman kendilerine tarafımızdan pek büyük bir mükafat da verirdik.
Elmalılı Hamdi Yazır : Elbette o zaman kendilerine ledünnümüzden pek büyük bir ecir de verirdik
Fizilal-il Kuran : O zaman onlara tarafımızdan büyük bir mükäfat verirdik.
Gültekin Onan : Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik.
Hakkı Yılmaz : (67,68) Ve o zaman kesinlikle kendilerine nezdimizden çok büyük bir ödül verirdik. Ve onları kesinlikle doğru yola kılavuzlardık.
Hasan Basri Çantay : Ve o zaman biz de onlara tarafımızdan pek büyük bir mükâfat verirdik.
Hayrat Neşriyat : O zaman elbette onlara, tarafımızdan (pek) büyük bir mükâfât da verirdik.
İbni Kesir : O takdirde onlara katımızdan büyük bir mükafat verirdik.
İskender Evrenosoğlu : Ve o zaman Biz onlara, mutlaka katımızdan “büyük ecir” verirdik.
Muhammed Esed : bu durumda biz onlara rahmetimizden büyük bir mükafat verirdik
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve o zaman elbette onlara tarafımızdan pek büyük bir mükâfaat da verirdik.
Ömer Öngüt : O zaman elbette onlara tarafımızdan büyük bir mükâfat verirdik.
Şaban Piriş : Biz de o zaman yanımızdan büyük bir mükafat verirdik.
Suat Yıldırım : Ve o takdirde biz de onlara tarafımızdan pek büyük mükâfat verirdik.
Süleyman Ateş : O zaman kendilerine katımızdan büyük mükâfât verirdik.
Tefhim-ul Kuran : Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik.
Ümit Şimşek : o zaman biz onlara katımızdan pek büyük bir ödül verirdik.
Yaşar Nuri Öztürk : O takdirde kendilerine katımızdan büyük bir ödül elbette verirdik.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}