» 4 / Nisâ  56:

Kuran Sırası: 4
İniş Sırası: 92
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176

 » 4 / Nisâ  Suresi: 56
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. إِنَّ (ÎN) = inne : şüphesiz
2. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseleri
3. كَفَرُوا (KFRVE) = keferū : inkar eden(leri)
4. بِايَاتِنَا (B ËYETNE) = biāyātinā : ayetlerimizi
5. سَوْفَ (SVF) = sevfe : yakında
6. نُصْلِيهِمْ (NṦLYHM) = nuSlīhim : sokacağız
7. نَارًا (NERE) = nāran : bir ateşe
8. كُلَّمَا (KLME) = kullemā : her
9. نَضِجَتْ (NŽCT) = neDicet : piştikçe
10. جُلُودُهُمْ (CLVD̃HM) = culūduhum : derileri
11. بَدَّلْنَاهُمْ (BD̃LNEHM) = beddelnāhum : değiştireceğiz
12. جُلُودًا (CLVD̃E) = culūden : derileri
13. غَيْرَهَا (ĞYRHE) = ğayrahā : başkasıyla
14. لِيَذُوقُوا (LYZ̃VGVE) = liyeƶūḳū : tadsınlar diye
15. الْعَذَابَ (ELAZ̃EB) = l-ǎƶābe : azabı
16. إِنَّ (ÎN) = inne : şüphesiz
17. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah
18. كَانَ (KEN) = kāne :
19. عَزِيزًا (AZYZE) = ǎzīzen : daima üstündür
20. حَكِيمًا (ḪKYME) = Hakīmen : hüküm ve hikmet sahibidir
şüphesiz | kimseleri | inkar eden(leri) | ayetlerimizi | yakında | sokacağız | bir ateşe | her | piştikçe | derileri | değiştireceğiz | derileri | başkasıyla | tadsınlar diye | azabı | şüphesiz | Allah | | daima üstündür | hüküm ve hikmet sahibidir |

[] [] [KFR] [EYY] [] [ṦLY] [NVR] [KLL] [NŽC] [CLD̃] [BD̃L] [CLD̃] [ĞYR] [Z̃VG] [AZ̃B] [] [] [KVN] [AZZ] [ḪKM]
ÎN ELZ̃YN KFRVE B ËYETNE SVF NṦLYHM NERE KLME NŽCT CLVD̃HM BD̃LNEHM CLVD̃E ĞYRHE LYZ̃VGVE ELAZ̃EB ÎN ELLH KEN AZYZE ḪKYME

inne elleƶīne keferū biāyātinā sevfe nuSlīhim nāran kullemā neDicet culūduhum beddelnāhum culūden ğayrahā liyeƶūḳū l-ǎƶābe inne llahe kāne ǎzīzen Hakīmen
إن الذين كفروا بآياتنا سوف نصليهم نارا كلما نضجت جلودهم بدلناهم جلودا غيرها ليذوقوا العذاب إن الله كان عزيزا حكيما

 » 4 / Nisâ  Suresi: 56
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseleri those who
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(leri) disbelieved
بآياتنا ا ي ي | EYY B ËYETNE biāyātinā ayetlerimizi in Our Signs,
سوف | SVF sevfe yakında soon
نصليهم ص ل ي | ṦLY NṦLYHM nuSlīhim sokacağız We will burn them
نارا ن و ر | NVR NERE nāran bir ateşe (in) a Fire.
كلما ك ل ل | KLL KLME kullemā her Every time
نضجت ن ض ج | NŽC NŽCT neDicet piştikçe are roasted
جلودهم ج ل د | CLD̃ CLVD̃HM culūduhum derileri their skins
بدلناهم ب د ل | BD̃L BD̃LNEHM beddelnāhum değiştireceğiz We will change their
جلودا ج ل د | CLD̃ CLVD̃E culūden derileri skins
غيرها غ ي ر | ĞYR ĞYRHE ğayrahā başkasıyla for other (than) that,
ليذوقوا ذ و ق | Z̃VG LYZ̃VGVE liyeƶūḳū tadsınlar diye so that they may taste
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ELAZ̃EB l-ǎƶābe azabı the punishment.
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
الله | ELLH llahe Allah Allah
كان ك و ن | KVN KEN kāne is
عزيزا ع ز ز | AZZ AZYZE ǎzīzen daima üstündür All-Mighty,
حكيما ح ك م | ḪKM ḪKYME Hakīmen hüküm ve hikmet sahibidir All-Wise.

4:56 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

şüphesiz | kimseleri | inkar eden(leri) | ayetlerimizi | yakında | sokacağız | bir ateşe | her | piştikçe | derileri | değiştireceğiz | derileri | başkasıyla | tadsınlar diye | azabı | şüphesiz | Allah | | daima üstündür | hüküm ve hikmet sahibidir |

[] [] [KFR] [EYY] [] [ṦLY] [NVR] [KLL] [NŽC] [CLD̃] [BD̃L] [CLD̃] [ĞYR] [Z̃VG] [AZ̃B] [] [] [KVN] [AZZ] [ḪKM]
ÎN ELZ̃YN KFRVE B ËYETNE SVF NṦLYHM NERE KLME NŽCT CLVD̃HM BD̃LNEHM CLVD̃E ĞYRHE LYZ̃VGVE ELAZ̃EB ÎN ELLH KEN AZYZE ḪKYME

inne elleƶīne keferū biāyātinā sevfe nuSlīhim nāran kullemā neDicet culūduhum beddelnāhum culūden ğayrahā liyeƶūḳū l-ǎƶābe inne llahe kāne ǎzīzen Hakīmen
إن الذين كفروا بآياتنا سوف نصليهم نارا كلما نضجت جلودهم بدلناهم جلودا غيرها ليذوقوا العذاب إن الله كان عزيزا حكيما

[] [] [ك ف ر] [ا ي ي] [] [ص ل ي] [ن و ر] [ك ل ل] [ن ض ج] [ج ل د] [ب د ل] [ج ل د] [غ ي ر] [ذ و ق] [ع ذ ب] [] [] [ك و ن] [ع ز ز] [ح ك م]

 » 4 / Nisâ  Suresi: 56
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseleri those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(leri) disbelieved
Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
20,80,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بآياتنا ا ي ي | EYY B ËYETNE biāyātinā ayetlerimizi in Our Signs,
Be,,Ye,Elif,Te,Nun,Elif,
2,,10,1,400,50,1,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
جار ومجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
سوف | SVF sevfe yakında soon
Sin,Vav,Fe,
60,6,80,
FUT – future particle
حرف استقبال
نصليهم ص ل ي | ṦLY NṦLYHM nuSlīhim sokacağız We will burn them
Nun,Sad,Lam,Ye,He,Mim,
50,90,30,10,5,40,
V – 1st person plural (form IV) imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
نارا ن و ر | NVR NERE nāran bir ateşe (in) a Fire.
Nun,Elif,Re,Elif,
50,1,200,1,
N – accusative feminine indefinite noun
اسم منصوب
كلما ك ل ل | KLL KLME kullemā her Every time
Kef,Lam,Mim,Elif,
20,30,40,1,
T – time adverb
ظرف زمان
نضجت ن ض ج | NŽC NŽCT neDicet piştikçe are roasted
Nun,Dad,Cim,Te,
50,800,3,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
جلودهم ج ل د | CLD̃ CLVD̃HM culūduhum derileri their skins
Cim,Lam,Vav,Dal,He,Mim,
3,30,6,4,5,40,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بدلناهم ب د ل | BD̃L BD̃LNEHM beddelnāhum değiştireceğiz We will change their
Be,Dal,Lam,Nun,Elif,He,Mim,
2,4,30,50,1,5,40,
V – 1st person plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
جلودا ج ل د | CLD̃ CLVD̃E culūden derileri skins
Cim,Lam,Vav,Dal,Elif,
3,30,6,4,1,
N – accusative masculine plural indefinite noun
اسم منصوب
غيرها غ ي ر | ĞYR ĞYRHE ğayrahā başkasıyla for other (than) that,
Ğayn,Ye,Re,He,Elif,
1000,10,200,5,1,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم منصوب و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ليذوقوا ذ و ق | Z̃VG LYZ̃VGVE liyeƶūḳū tadsınlar diye so that they may taste
Lam,Ye,Zel,Vav,Gaf,Vav,Elif,
30,10,700,6,100,6,1,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ELAZ̃EB l-ǎƶābe azabı the punishment.
Elif,Lam,Ayn,Zel,Elif,Be,
1,30,70,700,1,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
الله | ELLH llahe Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
كان ك و ن | KVN KEN kāne is
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
عزيزا ع ز ز | AZZ AZYZE ǎzīzen daima üstündür All-Mighty,
Ayn,Ze,Ye,Ze,Elif,
70,7,10,7,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun
اسم منصوب
حكيما ح ك م | ḪKM ḪKYME Hakīmen hüküm ve hikmet sahibidir All-Wise.
Ha,Kef,Ye,Mim,Elif,
8,20,10,40,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |إِنَّ: şüphesiz | الَّذِينَ: kimseleri | كَفَرُوا: inkar eden(leri) | بِايَاتِنَا: ayetlerimizi | سَوْفَ: yakında | نُصْلِيهِمْ: sokacağız | نَارًا: bir ateşe | كُلَّمَا: her | نَضِجَتْ: piştikçe | جُلُودُهُمْ: derileri | بَدَّلْنَاهُمْ: değiştireceğiz | جُلُودًا: derileri | غَيْرَهَا: başkasıyla | لِيَذُوقُوا: tadsınlar diye | الْعَذَابَ: azabı | إِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | كَانَ: | عَزِيزًا: daima üstündür | حَكِيمًا: hüküm ve hikmet sahibidir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إن ÎN şüphesiz | الذين ELZ̃YN kimseleri | كفروا KFRWE inkar eden(leri) | بآياتنا B ËYETNE ayetlerimizi | سوف SWF yakında | نصليهم NṦLYHM sokacağız | نارا NERE bir ateşe | كلما KLME her | نضجت NŽCT piştikçe | جلودهم CLWD̃HM derileri | بدلناهم BD̃LNEHM değiştireceğiz | جلودا CLWD̃E derileri | غيرها ĞYRHE başkasıyla | ليذوقوا LYZ̃WGWE tadsınlar diye | العذاب ELAZ̃EB azabı | إن ÎN şüphesiz | الله ELLH Allah | كان KEN | عزيزا AZYZE daima üstündür | حكيما ḪKYME hüküm ve hikmet sahibidir |
Kırık Meal (Okunuş) : |inne: şüphesiz | elleƶīne: kimseleri | keferū: inkar eden(leri) | biāyātinā: ayetlerimizi | sevfe: yakında | nuSlīhim: sokacağız | nāran: bir ateşe | kullemā: her | neDicet: piştikçe | culūduhum: derileri | beddelnāhum: değiştireceğiz | culūden: derileri | ğayrahā: başkasıyla | liyeƶūḳū: tadsınlar diye | l-ǎƶābe: azabı | inne: şüphesiz | llahe: Allah | kāne: | ǎzīzen: daima üstündür | Hakīmen: hüküm ve hikmet sahibidir |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎN: şüphesiz | ELZ̃YN: kimseleri | KFRVE: inkar eden(leri) | B ËYETNE: ayetlerimizi | SVF: yakında | NṦLYHM: sokacağız | NERE: bir ateşe | KLME: her | NŽCT: piştikçe | CLVD̃HM: derileri | BD̃LNEHM: değiştireceğiz | CLVD̃E: derileri | ĞYRHE: başkasıyla | LYZ̃VGVE: tadsınlar diye | ELAZ̃EB: azabı | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | KEN: | AZYZE: daima üstündür | ḪKYME: hüküm ve hikmet sahibidir |
Abdulbaki Gölpınarlı : Şüphe yok ki âyetlerimizi inkâr edenleri, yakında ateşe atarız. Derileri yanıp eridikçe de azâbı tatsınlar diye yerlerine yeniden yeniye deri bitiririz. Şüphe yok ki Allah üstündür, hüküm ve hikmet sahibidir.
Adem Uğur : Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri gün gelecek bir ateşe sokacağız; onların derileri pişip acı duymaz hale geldikçe, derilerini başka derilerle değiştiririz ki acıyı duysunlar! Allah daima üstün ve hakîmdir.
Ahmed Hulusi : Muhakkak ki (Esmâ'nın açığa çıkışı olan hakikatlerindeki) işaretlerimizi inkâr edenleri, ateşte yakacağız. Azabı daha fazla hissetmeleri için derileri (dışsal bağlılıkları dolayısıyla) yandıkça yerine yeni deriler (dışsallıklar) oluşturacağız. Muhakkak ki Allâh Aziyz'dir, Hakiym'dir.
Ahmet Tekin : Âyetlerimizi, Kur’ân’ımızı inkârda ısrar edenleri, kâfirleri, ateşe yaslayacağız. Onların derileri kızardıkça, piştikçe, azabı yeniden tatsınlar diye, derilerini değiştireceğiz. Allah kudretli hikmet sahibi ve hükümrandır.
Ahmet Varol : Ayetlerimizi inkar edenleri yakında bir ateşe atacağız. Derileri piştikçe azabı tatsınlar diye, bu derilerini başka derilerle değiştireceğiz. Allah yücedir, hakimdir.
Ali Bulaç : Ayetlerimize karşı inkâra sapanları şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tadmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Gerçekten, Allah, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ali Fikri Yavuz : Şüphesiz ki, âyetlerimizi inkâr eden kâfirleri yarın ataşe atacağız. Derileri piştikçe, azâbı duysunlar diye kendilerine, değiştirerek başka deriler vereceğiz. Çünkü, Allah gerçekten Azîz’dir, Hakîm’dir= hükmünde hikmet sahibidir.
Bekir Sadak : (55-56) Onlardan ona inananlar ve yuz cevirenler vardi. Cilgin bir alev olarak cehennem yeter. Dogrusu, ayetlerimizi inkar edenleri atese sokacagiz; derilerinin her yanisinda, azabi tatmalari icin onlari baska derilerle degistirecegiz. Allah gucludur, Hakim'dir.
Celal Yıldırım : Şüphesiz ki, âyetlerimizi in kâr eden kâfirleri ileride ateşe atıp yakacağız; derileri her yandığında —azabı iyice tadsınlar diye— onun yerine başka deri koyup yeniliyeceğiz. Doğrusu Allah çok güçlüdür, çok üstündür, yegâne hikmet sahibidir.
Diyanet İşleri : Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri biz ateşe atacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onların derilerini yenileyeceğiz. Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Diyanet İşleri (eski) : (55-56) Onlardan ona inananlar ve yüz çevirenler vardı. Çılgın bir alev olarak cehennem yeter. Doğrusu, ayetlerimizi inkar edenleri ateşe sokacağız; derilerinin her yanışında, azabı tatmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Allah güçlüdür, Hakim'dir.
Diyanet Vakfi : Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri gün gelecek bir ateşe sokacağız; onların derileri pişip acı duymaz hale geldikçe, derilerini başka derilerle değiştiririz ki acıyı duysunlar! Allah daima üstün ve hakîmdir.
Edip Yüksel : Ayet ve mucizelerimizi inkar edenleri bir ateşe atacağız. Derileri yandıkça, azabı tadmaları için başka derilerle yenileyeceğiz. ALLAH Üstündür, Bilgedir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Şüphesiz ki âyetlerimizi inkâr eden kâfirleri biz yarın bir ateşe atacağız. Derileri piştikçe azabı duysunlar diye, kendilerine başka deriler vereceğiz. Çünkü, Allah gerçekten çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ayetlerimizi tanımayan kafirleri, onları kuşkusuz, yarın bir ateşe yaslayacağız. Derileri piştikçe azabı duysunlar diye kendilerine değiştirmek üzere başka deriler vereceğiz. Çünkü Allah, izzetinin sonu olmayan bir hikmet sahibidir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Şüphesiz âyetlerimizi tanımıyan kâfirler, muhakkak ki biz onları yarın bir ateşe yaslıyacağız, derileri piştikçe azabı duysunlar diye kendilerine tebdilen başka deriler vereceğiz; çünkü Allah izzetine nihayet olmıyan bir hakîm bulunuyor
Fizilal-il Kuran : Hiç kuşkusuz ayetlerimizi inkâr edenleri ilerde ateşe atacağız. Derileri kavruldukça azabın acısını duysunlar diye kendilerine başka deriler giydireceğiz. Hiç şüphesiz Allah üstün iradelidir, hikmet sahibidir.
Gültekin Onan : Ayetlerimize küfredenleri şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Gerçekten, Tanrı güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
Hakkı Yılmaz : Şüphesiz ki âyetlerimize inanmamış şu kişileri Biz, yakında ateşe atacağız. Derileri piştikçe, azabı tatsınlar diye, derilerini başka deriler ile değiştireceğiz. Şüphesiz Allah, çok güçlüdür, en iyi yasa koyandır.
Hasan Basri Çantay : Âyetlerimizi inkâr ile kâfir olanlar (var ya) onları muhakkak ki ateşe atacağız. Derileri pişdikce, azabı tadıb durmaları için, onları başka derilerle (yenileyib) değişdireceğiz. Şübhesiz ki Allah mutlak gaalibdir, yegâne hüküm ve hikmet saahibidir.
Hayrat Neşriyat : Şübhesiz ki âyetlerimizi inkâr edenler yok mu, onları ileride bir ateşe atacağız! Ne zaman derileri (yanıp) pişse, azâbı (iyice) tatsınlar diye onları, ondan başka derilerle değiştireceğiz. Muhakkak ki Allah, Azîz (kudreti dâimâ galib gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.
İbni Kesir : Şüphesiz ki ayetlerimizi inkar edenleri yakında ateşe atacağız. Derileri piştikçe azabı duysunlar diye, derilerini değiştirip yenileyeceğiz. Allah; Aziz, Hakim olandır.
İskender Evrenosoğlu : Muhakkak ki âyetlerimizi inkâr eden kimseleri yakında ateşe atacağız. Onların derilerinin her yanışında, azabı tatmaları için onları(derilerini) başka deriler ile değiştireceğiz. Muhakkak ki Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.
Muhammed Esed : Mesajlarımızın doğruluğunu inkara şartlanmış onları zamanı geldiğinde ateşe mahkum edeceğiz; derileri her yanıp döküldüğünde onları yeni derilerle değiştireceğiz ki azabı (tam olarak) tadabilsinler. Şüphe yok ki Allah kudret ve hikmet sahibidir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Şüphesiz o kimseler ki, bizim âyetlerimizi inkâr ettiler, onları elbette bir ateşe yaslayacağız. Onların derileri her piştikçe azabı tatmaları için onları başka deriler ile değiştireceğiz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ azîzdir, hakîmdir.
Ömer Öngüt : Âyetlerimizi inkâr edip kâfir olanları yakında bir ateşe sokacağız. Derileri piştikçe, azabı artsın diye kendilerine yeni deriler vereceğiz. Şüphesiz ki Allah Azîz'dir, hikmet sahibidir.
Şaban Piriş : Ayetlerimizi tanımayanları ateşe atacağız. Derileri yanıp döküldükçe azabı tatmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Allah, güçlü ve hakimdir.
Suat Yıldırım : Âyetlerimizi inkâr edenleri yarın cehenneme sokacağız. Derileri kızarıp yandıkça, yerine taze deri yaratacağız, ta ki cezaları olan azabı iyice tatsınlar. Şüphesiz ki Allah azîz ve hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir).
Süleyman Ateş : O âyetlerimizi inkâr edenleri yakında bir ateşe sokacağız, derileri piştikçe azâbı tadsınlar diye onlara başka deriler vereceğiz! Şüphesiz Allâh dâimâ üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir.
Tefhim-ul Kuran : Ayetlerimize karşı küfre sapanları şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tadmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Gerçekten, Allah, güçlü ve üstün olandır. Hüküm ve hikmet sahibidir.
Ümit Şimşek : Âyetlerimizi inkâr edenleri ateşe sokacağız. Derileri piştikçe de, azabı tatsınlar diye derilerini yenileyeceğiz. Allah herşeyin mutlak galibi ve sonsuz hikmet sahibidir.
Yaşar Nuri Öztürk : Ayetlerimizi inkâr edenleri yakında bir ateşe yaslayacağız. Derileri piştikçe, azabı tatsınlar diye, derilerini öncekinden başka derilerle değiştireceğiz. Allah Azîz ve Hakîm'dir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}