» 4 / Nisâ  167:

Kuran Sırası: 4
İniş Sırası: 92
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176

 » 4 / Nisâ  Suresi: 167
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. إِنَّ (ÎN) = inne : şüphesiz
2. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
3. كَفَرُوا (KFRVE) = keferū : inkar eden(ler)
4. وَصَدُّوا (VṦD̃VE) = ve Saddū : ve menedenler
5. عَنْ (AN) = ǎn : -undan
6. سَبِيلِ (SBYL) = sebīli : yol-
7. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah
8. قَدْ (GD̃) = ḳad : hakikaten
9. ضَلُّوا (ŽLVE) = Dellū : düşmüşlerdir
10. ضَلَالًا (ŽLELE) = Delālen : bir sapıklığa
11. بَعِيدًا (BAYD̃E) = beǐyden : uzak
şüphesiz | kimseler | inkar eden(ler) | ve menedenler | -undan | yol- | Allah | hakikaten | düşmüşlerdir | bir sapıklığa | uzak |

[] [] [KFR] [ṦD̃D̃] [] [SBL] [] [] [ŽLL] [ŽLL] [BAD̃]
ÎN ELZ̃YN KFRVE VṦD̃VE AN SBYL ELLH GD̃ ŽLVE ŽLELE BAYD̃E

inne elleƶīne keferū ve Saddū ǎn sebīli llahi ḳad Dellū Delālen beǐyden
إن الذين كفروا وصدوا عن سبيل الله قد ضلوا ضلالا بعيدا

 » 4 / Nisâ  Suresi: 167
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(ler) disbelieve
وصدوا ص د د | ṦD̃D̃ VṦD̃VE ve Saddū ve menedenler and hinder
عن | AN ǎn -undan from
سبيل س ب ل | SBL SBYL sebīli yol- (the) way
الله | ELLH llahi Allah (of) Allah,
قد | GD̃ ḳad hakikaten surely
ضلوا ض ل ل | ŽLL ŽLVE Dellū düşmüşlerdir they have strayed,
ضلالا ض ل ل | ŽLL ŽLELE Delālen bir sapıklığa straying
بعيدا ب ع د | BAD̃ BAYD̃E beǐyden uzak far away.

4:167 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

şüphesiz | kimseler | inkar eden(ler) | ve menedenler | -undan | yol- | Allah | hakikaten | düşmüşlerdir | bir sapıklığa | uzak |

[] [] [KFR] [ṦD̃D̃] [] [SBL] [] [] [ŽLL] [ŽLL] [BAD̃]
ÎN ELZ̃YN KFRVE VṦD̃VE AN SBYL ELLH GD̃ ŽLVE ŽLELE BAYD̃E

inne elleƶīne keferū ve Saddū ǎn sebīli llahi ḳad Dellū Delālen beǐyden
إن الذين كفروا وصدوا عن سبيل الله قد ضلوا ضلالا بعيدا

[] [] [ك ف ر] [ص د د] [] [س ب ل] [] [] [ض ل ل] [ض ل ل] [ب ع د]

 » 4 / Nisâ  Suresi: 167
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(ler) disbelieve
Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
20,80,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وصدوا ص د د | ṦD̃D̃ VṦD̃VE ve Saddū ve menedenler and hinder
Vav,Sad,Dal,Vav,Elif,
6,90,4,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عن | AN ǎn -undan from
Ayn,Nun,
70,50,
P – preposition
حرف جر
سبيل س ب ل | SBL SBYL sebīli yol- (the) way
Sin,Be,Ye,Lam,
60,2,10,30,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
الله | ELLH llahi Allah (of) Allah,
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
قد | GD̃ ḳad hakikaten surely
Gaf,Dal,
100,4,
CERT – particle of certainty
حرف تحقيق
ضلوا ض ل ل | ŽLL ŽLVE Dellū düşmüşlerdir they have strayed,
Dad,Lam,Vav,Elif,
800,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ضلالا ض ل ل | ŽLL ŽLELE Delālen bir sapıklığa straying
Dad,Lam,Elif,Lam,Elif,
800,30,1,30,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
بعيدا ب ع د | BAD̃ BAYD̃E beǐyden uzak far away.
Be,Ayn,Ye,Dal,Elif,
2,70,10,4,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |إِنَّ: şüphesiz | الَّذِينَ: kimseler | كَفَرُوا: inkar eden(ler) | وَصَدُّوا: ve menedenler | عَنْ: -undan | سَبِيلِ: yol- | اللَّهِ: Allah | قَدْ: hakikaten | ضَلُّوا: düşmüşlerdir | ضَلَالًا: bir sapıklığa | بَعِيدًا: uzak |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إن ÎN şüphesiz | الذين ELZ̃YN kimseler | كفروا KFRWE inkar eden(ler) | وصدوا WṦD̃WE ve menedenler | عن AN -undan | سبيل SBYL yol- | الله ELLH Allah | قد GD̃ hakikaten | ضلوا ŽLWE düşmüşlerdir | ضلالا ŽLELE bir sapıklığa | بعيدا BAYD̃E uzak |
Kırık Meal (Okunuş) : |inne: şüphesiz | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | ve Saddū: ve menedenler | ǎn: -undan | sebīli: yol- | llahi: Allah | ḳad: hakikaten | Dellū: düşmüşlerdir | Delālen: bir sapıklığa | beǐyden: uzak |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎN: şüphesiz | ELZ̃YN: kimseler | KFRVE: inkar eden(ler) | VṦD̃VE: ve menedenler | AN: -undan | SBYL: yol- | ELLH: Allah | GD̃: hakikaten | ŽLVE: düşmüşlerdir | ŽLELE: bir sapıklığa | BAYD̃E: uzak |
Abdulbaki Gölpınarlı : Kâfir olanlar ve halkı Allah yolundan çıkaranlarsa öylesine sapıtmışlardır ki tuttukları yol, doğru yoldan pek uzaktır.
Adem Uğur : İnkâr eden ve (başkalarını da) Allah yolundan alıkoyanlar şüphesiz doğru yoldan çok uzaklaşmışlardır.
Ahmed Hulusi : Hakikati inkâr edip insanları da Allâh yolundan engelleyenler, çok büyük sapma içindedirler.
Ahmet Tekin : Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler, insanları Allah yolundan, İslâm’a girmekten, İslâmî hayatı yaşamaktan alıkoyanlar, İslâm’ı engelleme tedbirleri alanlar, tamamen başlarına buyruk hareket ederek hak yoldan uzaklaşmış, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih etmiş olurlar.
Ahmet Varol : İnkar eden ve insanları Allah'ın yolundan alıkoyanlar uzak bir sapıklığın içine düşmüşlerdir.
Ali Bulaç : Şüphesiz, inkâr edenler ve Allah yolundan alıkoyanlar gerçekten uzak bir sapıklıkla sapmışlardır.
Ali Fikri Yavuz : Şüphesiz ki küfredip insanları Allah yolundan çevirenler, hakdan çok uzak bir sapıklıkla saptılar.
Bekir Sadak : Inkar edenler, Allah yolundan alikoyanlar, suphesiz derin bir sapikliga sapmislardir.
Celal Yıldırım : Doğrusu onlar ki inkâra sapıp (insanları) Allah yolundan alıkorlar ; (doğru yoldan) uzak bir sapıklıkla sapmışlardır.
Diyanet İşleri : Şüphesiz inkâr edenler, insanları Allah yolundan alıkoyanlar derin bir sapıklığa düşmüşlerdir.
Diyanet İşleri (eski) : İnkar edenler, Allah yolundan alıkoyanlar, şüphesiz derin bir sapıklığa sapmışlardır.
Diyanet Vakfi : İnkâr eden ve (başkalarını da) Allah yolundan alıkoyanlar şüphesiz doğru yoldan çok uzaklaşmışlardır.
Edip Yüksel : İnkar edenler ve ALLAH'ın yolundan alıkoyanlar tamamıyla sapıtmışlardır
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Şüphesiz inkâr edip, insanları Allah yolundan alıkoyanlar, derin bir sapıklığa düşmüşlerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Şüphesiz inkara sapıp Allah yolundan alıkoyanlar, büyük bir sapıklığa dalmışlardır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Şübhesiz ki küfredib Allah yolundan men'edenler haktan sapdılar uzak sapdılar
Fizilal-il Kuran : Kafir olup başkalarını da Allah yolundan alıkoyanlar, hiç kuşkusuz koyu bir sapıklığa düşmüşlerdir.
Gültekin Onan : Şüphesiz, kafirler ve Tanrı yolundan alıkoyanlar gerçekten uzak bir sapıklıkla sapmışlardır.
Hakkı Yılmaz : "Şüphesiz küfretmiş; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş ve Allah yolundan alıkoyan şu kimseler, kesinlikle uzak bir sapıklığa düşmüşlerdir. "
Hasan Basri Çantay : Hakıykat, o inkâr edip kâfir olanlar ve (insanları) Allah yolundan alıkoyanlar şübhesiz (hakdan uzak) bir sapıklıkla sapmışlardır.
Hayrat Neşriyat : Şübhesiz ki inkâr edip (insanları) Allah yolundan men' edenler, gerçekten(haktan) uzak bir dalâlet ile sapmışlardır.
İbni Kesir : Muhakkak ki küfredip insanları Allah yolundan alıkoyanlar, derin bir sapıklığa düşmüşlerdir.
İskender Evrenosoğlu : Muhakkak ki inkâr edenler ve Allah'ın yolundan alıkoyanlar (saptırmış olanlar), (mürşidlerine ulaşmadıkları için) uzak bir dalâletle sapmışlardır.
Muhammed Esed : Hakikati inkar etmeye ve başkalarını Allah yolundan saptırmaya şartlanmış olanlar, derin bir sapıklık içindedirler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Muhakkak o kimseler ki, kâfir olmuşlar ve Allah yolundan men edivermişlerdir, şüphe yok onlar pek uzak bir sapıklıkla sapıtmışlardır.
Ömer Öngüt : Şüphesiz ki inkâr edip insanları Allah yolundan çevirenler, Hakk'tan çok uzak bir sapıklıkla saptılar.
Şaban Piriş : Küfredenler ve Allah’ın yolundan saptıranlar, derin bir sapıklığa düşmüşlerdir.
Suat Yıldırım : Onlar ki inkâr eder ve başkalarını da Allah yolundan engellerler, işte onlar haktan büsbütün sapmışlardır.
Süleyman Ateş : (Sana gelenleri) İnkâr edip Allâh yolundan menedenler, hakikaten uzak bir sapıklığa düşmüşlerdir.
Tefhim-ul Kuran : Şüphesiz, küfredenler ve Allah yolundan alıkoyanlar, gerçekten uzak bir sapıklıkla sapıtmışlardır.
Ümit Şimşek : İnkâr eden ve insanları Allah yolundan alıkoyan kimseler, pek derin bir sapıklıkla sapıtıp gitmişlerdir.
Yaşar Nuri Öztürk : İnkâr edip Allah yolundan geri çevirenler, dönüşü olmayan bir sapıklığa düşmüşlerdir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}