» 4 / Nisâ  62:

Kuran Sırası: 4
İniş Sırası: 92
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176

 » 4 / Nisâ  Suresi: 62
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَكَيْفَ (FKYF) = fekeyfe : nasıl
2. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā : ne zaman ki
3. أَصَابَتْهُمْ (ÊṦEBTHM) = eSābethum : başlarına gelince
4. مُصِيبَةٌ (MṦYBT) = muSībetun : bir felaket
5. بِمَا (BME) = bimā : yüzünden
6. قَدَّمَتْ (GD̃MT) = ḳaddemet : yaptıkları (kötülükler)
7. أَيْدِيهِمْ (ÊYD̃YHM) = eydīhim : elleriyle
8. ثُمَّ (S̃M) = ṧumme : sonra hemen
9. جَاءُوكَ (CEÙVK) = cā'ūke : sana gelirler
10. يَحْلِفُونَ (YḪLFVN) = yeHlifūne : yemin ederler
11. بِاللَّهِ (BELLH) = billahi : Allah'a
12. إِنْ (ÎN) = in : diye
13. أَرَدْنَا (ÊRD̃NE) = eradnā : biz istedik
14. إِلَّا (ÎLE) = illā : sadece
15. إِحْسَانًا (ÎḪSENE) = iHsānen : iyilik etmek
16. وَتَوْفِيقًا (VTVFYGE) = ve tevfīḳan : ve uzlaştırmak
nasıl | ne zaman ki | başlarına gelince | bir felaket | yüzünden | yaptıkları (kötülükler) | elleriyle | sonra hemen | sana gelirler | yemin ederler | Allah'a | diye | biz istedik | sadece | iyilik etmek | ve uzlaştırmak |

[KYF] [] [ṦVB] [ṦVB] [] [GD̃M] [YD̃Y] [] [CYE] [ḪLF] [] [] [RVD̃] [] [ḪSN] [VFG]
FKYF ÎZ̃E ÊṦEBTHM MṦYBT BME GD̃MT ÊYD̃YHM S̃M CEÙVK YḪLFVN BELLH ÎN ÊRD̃NE ÎLE ÎḪSENE VTVFYGE

fekeyfe iƶā eSābethum muSībetun bimā ḳaddemet eydīhim ṧumme cā'ūke yeHlifūne billahi in eradnā illā iHsānen ve tevfīḳan
فكيف إذا أصابتهم مصيبة بما قدمت أيديهم ثم جاءوك يحلفون بالله إن أردنا إلا إحسانا وتوفيقا

 » 4 / Nisâ  Suresi: 62
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فكيف ك ي ف | KYF FKYF fekeyfe nasıl So how
إذا | ÎZ̃E iƶā ne zaman ki when
أصابتهم ص و ب | ṦVB ÊṦEBTHM eSābethum başlarına gelince befalls them
مصيبة ص و ب | ṦVB MṦYBT muSībetun bir felaket disaster
بما | BME bimā yüzünden for what
قدمت ق د م | GD̃M GD̃MT ḳaddemet yaptıkları (kötülükler) sent forth
أيديهم ي د ي | YD̃Y ÊYD̃YHM eydīhim elleriyle their hands
ثم | S̃M ṧumme sonra hemen then
جاءوك ج ي ا | CYE CEÙVK cā'ūke sana gelirler they come to you
يحلفون ح ل ف | ḪLF YḪLFVN yeHlifūne yemin ederler swearing
بالله | BELLH billahi Allah'a by Allah,
إن | ÎN in diye """Not"
أردنا ر و د | RVD̃ ÊRD̃NE eradnā biz istedik we intended
إلا | ÎLE illā sadece except
إحسانا ح س ن | ḪSN ÎḪSENE iHsānen iyilik etmek good
وتوفيقا و ف ق | VFG VTVFYGE ve tevfīḳan ve uzlaştırmak "and reconciliation."""

4:62 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

nasıl | ne zaman ki | başlarına gelince | bir felaket | yüzünden | yaptıkları (kötülükler) | elleriyle | sonra hemen | sana gelirler | yemin ederler | Allah'a | diye | biz istedik | sadece | iyilik etmek | ve uzlaştırmak |

[KYF] [] [ṦVB] [ṦVB] [] [GD̃M] [YD̃Y] [] [CYE] [ḪLF] [] [] [RVD̃] [] [ḪSN] [VFG]
FKYF ÎZ̃E ÊṦEBTHM MṦYBT BME GD̃MT ÊYD̃YHM S̃M CEÙVK YḪLFVN BELLH ÎN ÊRD̃NE ÎLE ÎḪSENE VTVFYGE

fekeyfe iƶā eSābethum muSībetun bimā ḳaddemet eydīhim ṧumme cā'ūke yeHlifūne billahi in eradnā illā iHsānen ve tevfīḳan
فكيف إذا أصابتهم مصيبة بما قدمت أيديهم ثم جاءوك يحلفون بالله إن أردنا إلا إحسانا وتوفيقا

[ك ي ف] [] [ص و ب] [ص و ب] [] [ق د م] [ي د ي] [] [ج ي ا] [ح ل ف] [] [] [ر و د] [] [ح س ن] [و ف ق]

 » 4 / Nisâ  Suresi: 62
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فكيف ك ي ف | KYF FKYF fekeyfe nasıl So how
Fe,Kef,Ye,Fe,
80,20,10,80,
REM – prefixed resumption particle
INTG – interrogative noun
الفاء استئنافية
اسم استفهام
إذا | ÎZ̃E iƶā ne zaman ki when
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
أصابتهم ص و ب | ṦVB ÊṦEBTHM eSābethum başlarına gelince befalls them
,Sad,Elif,Be,Te,He,Mim,
,90,1,2,400,5,40,
V – 3rd person feminine singular (form IV) perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
مصيبة ص و ب | ṦVB MṦYBT muSībetun bir felaket disaster
Mim,Sad,Ye,Be,Te merbuta,
40,90,10,2,400,
N – nominative feminine indefinite (form IV) active participle
اسم مرفوع
بما | BME bimā yüzünden for what
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
قدمت ق د م | GD̃M GD̃MT ḳaddemet yaptıkları (kötülükler) sent forth
Gaf,Dal,Mim,Te,
100,4,40,400,
V – 3rd person feminine singular (form II) perfect verb
فعل ماض
أيديهم ي د ي | YD̃Y ÊYD̃YHM eydīhim elleriyle their hands
,Ye,Dal,Ye,He,Mim,
,10,4,10,5,40,
N – nominative feminine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ثم | S̃M ṧumme sonra hemen then
Se,Mim,
500,40,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
جاءوك ج ي ا | CYE CEÙVK cā'ūke sana gelirler they come to you
Cim,Elif,,Vav,Kef,
3,1,,6,20,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
يحلفون ح ل ف | ḪLF YḪLFVN yeHlifūne yemin ederler swearing
Ye,Ha,Lam,Fe,Vav,Nun,
10,8,30,80,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بالله | BELLH billahi Allah'a by Allah,
Be,Elif,Lam,Lam,He,
2,1,30,30,5,
"P – prefixed preposition bi
PN – genitive proper noun → Allah"
جار ومجرور
إن | ÎN in diye """Not"
,Nun,
,50,
NEG – negative particle
حرف نفي
أردنا ر و د | RVD̃ ÊRD̃NE eradnā biz istedik we intended
,Re,Dal,Nun,Elif,
,200,4,50,1,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
إلا | ÎLE illā sadece except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
إحسانا ح س ن | ḪSN ÎḪSENE iHsānen iyilik etmek good
,Ha,Sin,Elif,Nun,Elif,
,8,60,1,50,1,
N – accusative masculine indefinite (form IV) verbal noun
اسم منصوب
وتوفيقا و ف ق | VFG VTVFYGE ve tevfīḳan ve uzlaştırmak "and reconciliation."""
Vav,Te,Vav,Fe,Ye,Gaf,Elif,
6,400,6,80,10,100,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine indefinite (form II) verbal noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَكَيْفَ: nasıl | إِذَا: ne zaman ki | أَصَابَتْهُمْ: başlarına gelince | مُصِيبَةٌ: bir felaket | بِمَا: yüzünden | قَدَّمَتْ: yaptıkları (kötülükler) | أَيْدِيهِمْ: elleriyle | ثُمَّ: sonra hemen | جَاءُوكَ: sana gelirler | يَحْلِفُونَ: yemin ederler | بِاللَّهِ: Allah'a | إِنْ: diye | أَرَدْنَا: biz istedik | إِلَّا: sadece | إِحْسَانًا: iyilik etmek | وَتَوْفِيقًا: ve uzlaştırmak |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فكيف FKYF nasıl | إذا ÎZ̃E ne zaman ki | أصابتهم ÊṦEBTHM başlarına gelince | مصيبة MṦYBT bir felaket | بما BME yüzünden | قدمت GD̃MT yaptıkları (kötülükler) | أيديهم ÊYD̃YHM elleriyle | ثم S̃M sonra hemen | جاءوك CEÙWK sana gelirler | يحلفون YḪLFWN yemin ederler | بالله BELLH Allah'a | إن ÎN diye | أردنا ÊRD̃NE biz istedik | إلا ÎLE sadece | إحسانا ÎḪSENE iyilik etmek | وتوفيقا WTWFYGE ve uzlaştırmak |
Kırık Meal (Okunuş) : |fekeyfe: nasıl | iƶā: ne zaman ki | eSābethum: başlarına gelince | muSībetun: bir felaket | bimā: yüzünden | ḳaddemet: yaptıkları (kötülükler) | eydīhim: elleriyle | ṧumme: sonra hemen | cā'ūke: sana gelirler | yeHlifūne: yemin ederler | billahi: Allah'a | in: diye | eradnā: biz istedik | illā: sadece | iHsānen: iyilik etmek | ve tevfīḳan: ve uzlaştırmak |
Kırık Meal (Transcript) : |FKYF: nasıl | ÎZ̃E: ne zaman ki | ÊṦEBTHM: başlarına gelince | MṦYBT: bir felaket | BME: yüzünden | GD̃MT: yaptıkları (kötülükler) | ÊYD̃YHM: elleriyle | S̃M: sonra hemen | CEÙVK: sana gelirler | YḪLFVN: yemin ederler | BELLH: Allah'a | ÎN: diye | ÊRD̃NE: biz istedik | ÎLE: sadece | ÎḪSENE: iyilik etmek | VTVFYGE: ve uzlaştırmak |
Abdulbaki Gölpınarlı : Elleriyle hazırladıkları bir felâkete uğrayınca da halleri nice olur? Sonra sana gelirler Allah'a yemin ederek ve biz, ancak iyilik etmek, ara bulmak istedik diyerek.
Adem Uğur : Elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir felâket gelince hemen, biz yalnızca iyilik etmek ve arayı bulmak istedik, diye yemin ederek sana nasıl gelirler!
Ahmed Hulusi : Nasıl da, elleriyle yaptıkları yüzünden kendilerine musîbet geldiğinde, hemen "Billahi bizim iyilikten ve tevfikten başka amacımız yoktu" derler.
Ahmet Tekin : Daha önce yaptıkları kötülükler, işledikleri günahlar yüzünden başlarına bir felâket gelince, cezaya maruz kaldıklarında, nasıl da sana gelirler. Allah’a yeminler ederek: 'Biz sadece iyilik etmek, müslümanlara hizmette bulunmak ve uyum sağlamak istedik' derler.
Ahmet Varol : Kendi elleriyle işlediklerinden dolayı başlarına bir bela geldiğinde nasıl oluyor da sana gelip: 'Biz iyilik ve uzlaştırmadan başka bir şey amaçlamamıştık' diye Allah'a yemin ediyorlar?
Ali Bulaç : Öyleyse, nasıl olur da, kendi ellerinin sundukları sonucu, onlara bir musibet isabet eder, sonra sana gelerek: "Kuşkusuz, biz iyilikten ve uzlaştırmaktan başka bir şey istemedik" diye Allah'a yemin ederler?
Ali Fikri Yavuz : Ellerinin yaptığı (kötü âmel) yüzünden başlarına bir musibet geldiği vakit halleri nasıl olur? Sonra (özür dilemek veya Ömer’in öldürdüğü münafık’ın diyetini istemek için) sana gelip Allah’a yemin ederler ki: “-Bizim maksadımız ancak güzel bir şekilde iki hasmın arasını uzlaştırmaktı.”
Bekir Sadak : Baslarina kendi islediklerinden oturu bir musibet cattiginda sana gelip: Biz, «Iyilik etmek ve uzlastirmaktan baska bir sey istemedik» diye de nasil Allah'a yemin ederler?
Celal Yıldırım : işlediklerinin karşılığı olarak kendilerine bir musîbet dokununca nasıl da çok geçmeden sana gelip iyilik etmekten ve ara bulmaktan başka bir şey istemedik, diye Allah ile yemin ederler.
Diyanet İşleri : Kendi işledikleri yüzünden başlarına bir musibet geldiği, sonra da “Biz iyilik etmek ve uzlaştırmaktan başka bir şey istememiştik” diye Allah’a yemin ederek sana geldikleri zaman hâlleri nasıl olur?
Diyanet İşleri (eski) : Başlarına kendi işlediklerinden ötürü bir musibet çattığında sana gelip: 'Biz, iyilik etmek ve uzlaştırmaktan başka bir şey istemedik' diye de nasıl Allah'a yemin ederler?
Diyanet Vakfi : Elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir felâket gelince hemen, biz yalnızca iyilik etmek ve arayı bulmak istedik, diye yemin ederek sana nasıl gelirler!
Edip Yüksel : İşlediklerinin sonucu olarak başlarına bir musibet gelse hemen sana gelerek, 'Amacımız ancak iyilik yapmak ve uzlaştırmaktı,' diye ALLAH adına yemin ederler
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ya nasıl, elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir felaket gelince, hemen sana geldiler de: «Biz sadece iyilik etmek ve arayı bulmak istedik.» diye Allah'a yemin ediyorlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ya kendi yaptıkları yüzünden başlarına bir felaket geldiği zaman durumları nasıl olur? Sonra gelmişler bir de sana: «Vallahi, muradımız sırf bir iyilik yapmak ve ara bulmaktan ibaretti.» diye yemin ediyorlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ya ellerinin yaptığı yüzünden başlarına bir musıbet geldiği zaman nasıl? sonra gelmişler de sana «billâhi muradımız sırf bir iyilik yapmak ve ara bulmaktan ibaret idi» diye yemin ediyorlar
Fizilal-il Kuran : Peki, nasıl oluyor da kendi elleri ile işledikleri kötülük yüzünden başlarına bir musibet gelince sana koşarak 'Biz sadece iyilik yapmak, uzlaşma sağlamak istemiştik' diye Allah adına yemin ederler.
Gültekin Onan : Öyleyse, nasıl olur da, kendi ellerinin sundukları sonucu, onlara bir musibet isabet eder, sonra sana gelerek : "Kuşkusuz, biz iyilikten ve uzlaştırmaktan başka bir şey istemedik" diye Tanrı'ya yemin ederler?
Hakkı Yılmaz : Elleriyle yaptıkları yüzünden kendilerine bir musibet isabet ettiği zaman bak nasıl oldu!
Hasan Basri Çantay : Önce elleriyle (ihtiyârlariyle) yapdıkları (fenalıklar) yüzünden onlara bir belâ çatdığı zaman (halleri) nice olur? (Onlar böyle bir felâkete uğradıkdan) sonra «Biz iyilikden ve ara bulmakdan başka bir şey arzu etmedik» diye, Allaha andederek, sana geleceklerdir.
Hayrat Neşriyat : Peki ellerinin evvelce işlediği (günahlar) yüzünden başlarına bir musîbet geldiği zaman (hâlleri) nasıl olacak? Sonra (bir de) sana gelip: '(Biz) ancak iyilik etmek ve arayı bulmak istedik' diye Allah’a yemîn ediyorlar!
İbni Kesir : Kendi işledikleri yüzünden başlarına bir musibet geldiğinde, nasıl hemen sana geldiler de; gayemiz sadece bir iyilik etmek ve ara bulmaktan ibaret idi, diye yemin ediyorlar.
İskender Evrenosoğlu : Bundan sonra onlara, elleriyle işlediklerinden dolayı bir musîbet geldiği zaman halleri nasıl olur. Sonra sana gelince; "Biz sadece iyilik etmek ve aralarını birleştirmek istedik." diye Allah'a yemin ederler.
Muhammed Esed : Fakat bu dünyada yaptıkları yüzünden (Hesap Günü) başlarına felaket geldiğinde ne olacak (onların hali); o zaman sana gelip Allaha yeminle, "Bizim niyetimiz, iyilik yapmak ve uyum sağlamaktan başka bir şey değildi" (diyecekler)?
Ömer Nasuhi Bilmen : Ya onlara kendi ellerinin evvelce yaptığı şey sebebiyle bir musibet isabet ettiği zaman (halleri) nasıl olacak? Sonra da sana gelirler, «Biz başka değil, ancak iyilik etmek ve ara bulmak istedik,» diye Allah Teâlâ'ya yemin ederler
Ömer Öngüt : Ellerinin yaptığının cezası olarak başlarına bir felaket gelince, (onların halleri) nice olur? Sonra sana gelirler de: “Biz yalnızca iyilik etmek ve arayı bulmak istedik. ” diye Allah'a yemin ederler.
Şaban Piriş : Öyleyse, nasıl olur da, kendi elleriyle işlediklerine karşılık bir musibete uğrayınca sana gelip Allah’a yemin ederek “Biz, iyilikten ve uyum sağlamaktan başka bir şey istemedik.” diyorlar?
Suat Yıldırım : Fakat işlediklerinin cezası olarak başlarına bir musîbet geldiği zaman ne olur? Onlar hemen sana gelir, yemin billah ederek "Vallahi maksadımız sırf iyilik yapmak ve ara bulmaktan ibaret idi." derler.
Süleyman Ateş : Ya nasıl, elleriyle yaptıkları (kötülükler) yüzünden başlarına bir felâket gelince, hemen sana gelirler: "Biz sadece iyilik etmek ve uzlaştırmak istedik." diye Allah'a yemin ederler?
Tefhim-ul Kuran : Öyleyse, nasıl olur da, kendi ellerinin sundukları sonucu, onlara bir musibet isabet eder, sonra sana gelerek: «Kuşkusuz, biz iyilikten ve uzlaştırmaktan başka bir şey istemedik» diyen Allah'a yemin ederler?
Ümit Şimşek : Fakat kendi elleriyle hazırladıkları bir belâ başlarına geldiği zaman, nasıl oluyor da sana gelip 'Bizim iyilik edip ara bulmaktan başka bir maksadımız yoktu' diye Allah'a yemin ediyorlar?
Yaşar Nuri Öztürk : Peki, nasıl oluyor da ellerinin hazırladıkları yüzünden başlarına bir musibet çöktüğünde, sana gelip, "Biz sadece iyilik yapmak, barıştırmak istedik!" diye Allah'a yeminler ediyorlar!


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}