» 4 / Nisâ  102:

Kuran Sırası: 4
İniş Sırası: 92
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176

 » 4 / Nisâ  Suresi: 102
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِذَا (VÎZ̃E) = ve iƶā : ve -zaman
2. كُنْتَ (KNT) = kunte : olduğun-
3. فِيهِمْ (FYHM) = fīhim : içlerinde
4. فَأَقَمْتَ (FÊGMT) = fe eḳamte : Zira doğrult
5. لَهُمُ (LHM) = lehumu : onları
6. الصَّلَاةَ (ELṦLET) = S-Salāte : SaLâTe/Desteğe
7. فَلْتَقُمْ (FLTGM) = felteḳum : doğrulsunlar
8. طَائِفَةٌ (ŦEÙFT) = Tāifetun : -bir tayfa/bölük
9. مِنْهُمْ (MNHM) = minhum : onlardan-
10. مَعَكَ (MAK) = meǎke : seninle beraber/beraberinde
11. وَلْيَأْخُذُوا (VLYÊḢZ̃VE) = velye'ḣuƶū : ve edinsinler/alsınlar
12. أَسْلِحَتَهُمْ (ÊSLḪTHM) = esliHatehum : silahlarını/ıslahatlarını
13. فَإِذَا (FÎZ̃E) = feiƶā :
14. سَجَدُوا (SCD̃VE) = secedū : saydıklarında
15. فَلْيَكُونُوا (FLYKVNVE) = felyekūnū : geçsinler
16. مِنْ (MN) = min :
17. وَرَائِكُمْ (VREÙKM) = verāikum : arkanıza/ardınıza
18. وَلْتَأْتِ (VLTÊT) = velte'ti : ve gelsin
19. طَائِفَةٌ (ŦEÙFT) = Tāifetun : -tayfa/bölük
20. أُخْرَىٰ (ÊḢR) = uḣrā : öteki-
21. لَمْ (LM) = lem : -meyen
22. يُصَلُّوا (YṦLVE) = yuSallū : destekleşmeyen
23. فَلْيُصَلُّوا (FLYṦLVE) = fe lyuSallū : zira destekleşsinler
24. مَعَكَ (MAK) = meǎke : seninle beraber/beraberinde
25. وَلْيَأْخُذُوا (VLYÊḢZ̃VE) = velye'ḣuƶū : ve alsınlar/edinsinler
26. حِذْرَهُمْ (ḪZ̃RHM) = Hiƶrahum : tedbirlerini/hazırlıklarını
27. وَأَسْلِحَتَهُمْ (VÊSLḪTHM) = ve esliHatehum : ve silahlarını/ıslahatlarını
28. وَدَّ (VD̃) = vedde : istediler ki
29. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
30. كَفَرُوا (KFRVE) = keferū : inkar eden(ler)
31. لَوْ (LV) = lev : keşke
32. تَغْفُلُونَ (TĞFLVN) = teğfulūne : gafilleşseniz
33. عَنْ (AN) = ǎn : -dan
34. أَسْلِحَتِكُمْ (ÊSLḪTKM) = esliHatikum : silahlarınız/ıslahatlarınız
35. وَأَمْتِعَتِكُمْ (VÊMTATKM) = ve emtiǎtikum : ve metanız-
36. فَيَمِيلُونَ (FYMYLVN) = feyemīlūne : Zira meyilli
37. عَلَيْكُمْ (ALYKM) = ǎleykum : olsanız
38. مَيْلَةً (MYLT) = meyleten : -meyletse
39. وَاحِدَةً (VEḪD̃T) = vāHideten : biriniz-
40. وَلَا (VLE) = velā : ve yok
41. جُنَاحَ (CNEḪ) = cunāHa : günah
42. عَلَيْكُمْ (ALYKM) = ǎleykum : üzerinize
43. إِنْ (ÎN) = in :
44. كَانَ (KEN) = kāne : -oldu/idi
45. بِكُمْ (BKM) = bikum : sizinle-
46. أَذًى (ÊZ̃) = eƶen : üzüntü/eza/ezilmişlik
47. مِنْ (MN) = min :
48. مَطَرٍ (MŦR) = meTarin : yağışında
49. أَوْ (ÊV) = ev : veya
50. كُنْتُمْ (KNTM) = kuntum : -olduğunuzda
51. مَرْضَىٰ (MRŽ) = merDā : marazlı(kuşkucu)-
52. أَنْ (ÊN) = en :
53. تَضَعُوا (TŽAVE) = teDeǔ : bırakın
54. أَسْلِحَتَكُمْ (ÊSLḪTKM) = esliHatekum : silahlarınızı/ıslahatınızı
55. وَخُذُوا (VḢZ̃VE) = veḣuƶū : ve alın/edinin
56. حِذْرَكُمْ (ḪZ̃RKM) = Hiƶrakum : tedbirinizi/hazırlığınızı
57. إِنَّ (ÎN) = inne :
58. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah
59. أَعَدَّ (ÊAD̃) = eǎdde : hazırladı/iade etti
60. لِلْكَافِرِينَ (LLKEFRYN) = lilkāfirīne : kafirlere
61. عَذَابًا (AZ̃EBE) = ǎƶāben : -azabı
62. مُهِينًا (MHYNE) = muhīnen : alçaltıcı-
ve -zaman | olduğun- | içlerinde | Zira doğrult | onları | SaLâTe/Desteğe | doğrulsunlar | -bir tayfa/bölük | onlardan- | seninle beraber/beraberinde | ve edinsinler/alsınlar | silahlarını/ıslahatlarını | | saydıklarında | geçsinler | | arkanıza/ardınıza | ve gelsin | -tayfa/bölük | öteki- | -meyen | destekleşmeyen | zira destekleşsinler | seninle beraber/beraberinde | ve alsınlar/edinsinler | tedbirlerini/hazırlıklarını | ve silahlarını/ıslahatlarını | istediler ki | kimseler | inkar eden(ler) | keşke | gafilleşseniz | -dan | silahlarınız/ıslahatlarınız | ve metanız- | Zira meyilli | olsanız | -meyletse | biriniz- | ve yok | günah | üzerinize | | -oldu/idi | sizinle- | üzüntü/eza/ezilmişlik | | yağışında | veya | -olduğunuzda | marazlı(kuşkucu)- | | bırakın | silahlarınızı/ıslahatınızı | ve alın/edinin | tedbirinizi/hazırlığınızı | | Allah | hazırladı/iade etti | kafirlere | -azabı | alçaltıcı- |

[] [KVN] [] [GVM] [] [ṦLV] [GVM] [ŦVF] [] [] [EḢZ̃] [SLḪ] [] [SCD̃] [KVN] [] [VRY] [ETY] [ŦVF] [EḢR] [] [ṦLV] [ṦLV] [] [EḢZ̃] [ḪZ̃R] [SLḪ] [VD̃D̃] [] [KFR] [] [ĞFL] [] [SLḪ] [MTA] [MYL] [] [MYL] [VḪD̃] [] [CNḪ] [] [] [KVN] [] [EZ̃Y] [] [MŦR] [] [KVN] [MRŽ] [] [VŽA] [SLḪ] [EḢZ̃] [ḪZ̃R] [] [] [AD̃D̃] [KFR] [AZ̃B] [HVN]
VÎZ̃E KNT FYHM FÊGMT LHM ELṦLET FLTGM ŦEÙFT MNHM MAK VLYÊḢZ̃VE ÊSLḪTHM FÎZ̃E SCD̃VE FLYKVNVE MN VREÙKM VLTÊT ŦEÙFT ÊḢR LM YṦLVE FLYṦLVE MAK VLYÊḢZ̃VE ḪZ̃RHM VÊSLḪTHM VD̃ ELZ̃YN KFRVE LV TĞFLVN AN ÊSLḪTKM VÊMTATKM FYMYLVN ALYKM MYLT VEḪD̃T VLE CNEḪ ALYKM ÎN KEN BKM ÊZ̃ MN MŦR ÊV KNTM MRŽ ÊN TŽAVE ÊSLḪTKM VḢZ̃VE ḪZ̃RKM ÎN ELLH ÊAD̃ LLKEFRYN AZ̃EBE MHYNE

ve iƶā kunte fīhim fe eḳamte lehumu S-Salāte felteḳum Tāifetun minhum meǎke velye'ḣuƶū esliHatehum feiƶā secedū felyekūnū min verāikum velte'ti Tāifetun uḣrā lem yuSallū fe lyuSallū meǎke velye'ḣuƶū Hiƶrahum ve esliHatehum vedde elleƶīne keferū lev teğfulūne ǎn esliHatikum ve emtiǎtikum feyemīlūne ǎleykum meyleten vāHideten velā cunāHa ǎleykum in kāne bikum eƶen min meTarin ev kuntum merDā en teDeǔ esliHatekum veḣuƶū Hiƶrakum inne llahe eǎdde lilkāfirīne ǎƶāben muhīnen
وإذا كنت فيهم فأقمت لهم الصلاة فلتقم طائفة منهم معك وليأخذوا أسلحتهم فإذا سجدوا فليكونوا من ورائكم ولتأت طائفة أخرى لم يصلوا فليصلوا معك وليأخذوا حذرهم وأسلحتهم ود الذين كفروا لو تغفلون عن أسلحتكم وأمتعتكم فيميلون عليكم ميلة واحدة ولا جناح عليكم إن كان بكم أذى من مطر أو كنتم مرضى أن تضعوا أسلحتكم وخذوا حذركم إن الله أعد للكافرين عذابا مهينا

 » 4 / Nisâ  Suresi: 102
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā ve -zaman And when
كنت ك و ن | KVN KNT kunte olduğun- you are
فيهم | FYHM fīhim içlerinde among them
فأقمت ق و م | GVM FÊGMT fe eḳamte Zira doğrult and you lead
لهم | LHM lehumu onları for them
الصلاة ص ل و | ṦLV ELṦLET S-Salāte SaLâTe/Desteğe the prayer,
فلتقم ق و م | GVM FLTGM felteḳum doğrulsunlar then let stand
طائفة ط و ف | ŦVF ŦEÙFT Tāifetun -bir tayfa/bölük a group
منهم | MNHM minhum onlardan- of them
معك | MAK meǎke seninle beraber/beraberinde with you
وليأخذوا ا خ ذ | EḢZ̃ VLYÊḢZ̃VE velye'ḣuƶū ve edinsinler/alsınlar and let them take
أسلحتهم س ل ح | SLḪ ÊSLḪTHM esliHatehum silahlarını/ıslahatlarını their arms.
فإذا | FÎZ̃E feiƶā Then when
سجدوا س ج د | SCD̃ SCD̃VE secedū saydıklarında they have prostrated,
فليكونوا ك و ن | KVN FLYKVNVE felyekūnū geçsinler then let them be
من | MN min from
ورائكم و ر ي | VRY VREÙKM verāikum arkanıza/ardınıza behind you
ولتأت ا ت ي | ETY VLTÊT velte'ti ve gelsin and let come (forward)
طائفة ط و ف | ŦVF ŦEÙFT Tāifetun -tayfa/bölük a group -
أخرى ا خ ر | EḢR ÊḢR uḣrā öteki- other,
لم | LM lem -meyen (which has) not
يصلوا ص ل و | ṦLV YṦLVE yuSallū destekleşmeyen prayed,
فليصلوا ص ل و | ṦLV FLYṦLVE fe lyuSallū zira destekleşsinler and let them pray
معك | MAK meǎke seninle beraber/beraberinde with you
وليأخذوا ا خ ذ | EḢZ̃ VLYÊḢZ̃VE velye'ḣuƶū ve alsınlar/edinsinler and let them take
حذرهم ح ذ ر | ḪZ̃R ḪZ̃RHM Hiƶrahum tedbirlerini/hazırlıklarını their precautions
وأسلحتهم س ل ح | SLḪ VÊSLḪTHM ve esliHatehum ve silahlarını/ıslahatlarını and their arms.
ود و د د | VD̃D̃ VD̃ vedde istediler ki Wished
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(ler) disbelieved
لو | LV lev keşke if
تغفلون غ ف ل | ĞFL TĞFLVN teğfulūne gafilleşseniz you neglect
عن | AN ǎn -dan [about]
أسلحتكم س ل ح | SLḪ ÊSLḪTKM esliHatikum silahlarınız/ıslahatlarınız your arms
وأمتعتكم م ت ع | MTA VÊMTATKM ve emtiǎtikum ve metanız- and your baggage,
فيميلون م ي ل | MYL FYMYLVN feyemīlūne Zira meyilli so (that) they (can) assault
عليكم | ALYKM ǎleykum olsanız [upon] you
ميلة م ي ل | MYL MYLT meyleten -meyletse (in) an attack,
واحدة و ح د | VḪD̃ VEḪD̃T vāHideten biriniz- single.
ولا | VLE velā ve yok But (there is) no
جناح ج ن ح | CNḪ CNEḪ cunāHa günah blame
عليكم | ALYKM ǎleykum üzerinize upon you
إن | ÎN in if
كان ك و ن | KVN KEN kāne -oldu/idi was
بكم | BKM bikum sizinle- with you
أذى ا ذ ي | EZ̃Y ÊZ̃ eƶen üzüntü/eza/ezilmişlik any trouble
من | MN min (because) of
مطر م ط ر | MŦR MŦR meTarin yağışında rain
أو | ÊV ev veya or
كنتم ك و ن | KVN KNTM kuntum -olduğunuzda you are
مرضى م ر ض | MRŽ MRŽ merDā marazlı(kuşkucu)- sick
أن | ÊN en that
تضعوا و ض ع | VŽA TŽAVE teDeǔ bırakın you lay down
أسلحتكم س ل ح | SLḪ ÊSLḪTKM esliHatekum silahlarınızı/ıslahatınızı your arms,
وخذوا ا خ ذ | EḢZ̃ VḢZ̃VE veḣuƶū ve alın/edinin but take
حذركم ح ذ ر | ḪZ̃R ḪZ̃RKM Hiƶrakum tedbirinizi/hazırlığınızı your precautions.
إن | ÎN inne Indeed,
الله | ELLH llahe Allah Allah
أعد ع د د | AD̃D̃ ÊAD̃ eǎdde hazırladı/iade etti has prepared
للكافرين ك ف ر | KFR LLKEFRYN lilkāfirīne kafirlere for the disbelievers
عذابا ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EBE ǎƶāben -azabı a punishment
مهينا ه و ن | HVN MHYNE muhīnen alçaltıcı- humiliating.

4:102 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve -zaman | olduğun- | içlerinde | Zira doğrult | onları | SaLâTe/Desteğe | doğrulsunlar | -bir tayfa/bölük | onlardan- | seninle beraber/beraberinde | ve edinsinler/alsınlar | silahlarını/ıslahatlarını | | saydıklarında | geçsinler | | arkanıza/ardınıza | ve gelsin | -tayfa/bölük | öteki- | -meyen | destekleşmeyen | zira destekleşsinler | seninle beraber/beraberinde | ve alsınlar/edinsinler | tedbirlerini/hazırlıklarını | ve silahlarını/ıslahatlarını | istediler ki | kimseler | inkar eden(ler) | keşke | gafilleşseniz | -dan | silahlarınız/ıslahatlarınız | ve metanız- | Zira meyilli | olsanız | -meyletse | biriniz- | ve yok | günah | üzerinize | | -oldu/idi | sizinle- | üzüntü/eza/ezilmişlik | | yağışında | veya | -olduğunuzda | marazlı(kuşkucu)- | | bırakın | silahlarınızı/ıslahatınızı | ve alın/edinin | tedbirinizi/hazırlığınızı | | Allah | hazırladı/iade etti | kafirlere | -azabı | alçaltıcı- |

[] [KVN] [] [GVM] [] [ṦLV] [GVM] [ŦVF] [] [] [EḢZ̃] [SLḪ] [] [SCD̃] [KVN] [] [VRY] [ETY] [ŦVF] [EḢR] [] [ṦLV] [ṦLV] [] [EḢZ̃] [ḪZ̃R] [SLḪ] [VD̃D̃] [] [KFR] [] [ĞFL] [] [SLḪ] [MTA] [MYL] [] [MYL] [VḪD̃] [] [CNḪ] [] [] [KVN] [] [EZ̃Y] [] [MŦR] [] [KVN] [MRŽ] [] [VŽA] [SLḪ] [EḢZ̃] [ḪZ̃R] [] [] [AD̃D̃] [KFR] [AZ̃B] [HVN]
VÎZ̃E KNT FYHM FÊGMT LHM ELṦLET FLTGM ŦEÙFT MNHM MAK VLYÊḢZ̃VE ÊSLḪTHM FÎZ̃E SCD̃VE FLYKVNVE MN VREÙKM VLTÊT ŦEÙFT ÊḢR LM YṦLVE FLYṦLVE MAK VLYÊḢZ̃VE ḪZ̃RHM VÊSLḪTHM VD̃ ELZ̃YN KFRVE LV TĞFLVN AN ÊSLḪTKM VÊMTATKM FYMYLVN ALYKM MYLT VEḪD̃T VLE CNEḪ ALYKM ÎN KEN BKM ÊZ̃ MN MŦR ÊV KNTM MRŽ ÊN TŽAVE ÊSLḪTKM VḢZ̃VE ḪZ̃RKM ÎN ELLH ÊAD̃ LLKEFRYN AZ̃EBE MHYNE

ve iƶā kunte fīhim fe eḳamte lehumu S-Salāte felteḳum Tāifetun minhum meǎke velye'ḣuƶū esliHatehum feiƶā secedū felyekūnū min verāikum velte'ti Tāifetun uḣrā lem yuSallū fe lyuSallū meǎke velye'ḣuƶū Hiƶrahum ve esliHatehum vedde elleƶīne keferū lev teğfulūne ǎn esliHatikum ve emtiǎtikum feyemīlūne ǎleykum meyleten vāHideten velā cunāHa ǎleykum in kāne bikum eƶen min meTarin ev kuntum merDā en teDeǔ esliHatekum veḣuƶū Hiƶrakum inne llahe eǎdde lilkāfirīne ǎƶāben muhīnen
وإذا كنت فيهم فأقمت لهم الصلاة فلتقم طائفة منهم معك وليأخذوا أسلحتهم فإذا سجدوا فليكونوا من ورائكم ولتأت طائفة أخرى لم يصلوا فليصلوا معك وليأخذوا حذرهم وأسلحتهم ود الذين كفروا لو تغفلون عن أسلحتكم وأمتعتكم فيميلون عليكم ميلة واحدة ولا جناح عليكم إن كان بكم أذى من مطر أو كنتم مرضى أن تضعوا أسلحتكم وخذوا حذركم إن الله أعد للكافرين عذابا مهينا

[] [ك و ن] [] [ق و م] [] [ص ل و] [ق و م] [ط و ف] [] [] [ا خ ذ ] [س ل ح] [] [س ج د] [ك و ن] [] [و ر ي] [ا ت ي] [ط و ف] [ا خ ر] [] [ص ل و] [ص ل و] [] [ا خ ذ ] [ح ذ ر] [س ل ح] [و د د] [] [ك ف ر] [] [غ ف ل] [] [س ل ح] [م ت ع] [م ي ل] [] [م ي ل] [و ح د] [] [ج ن ح] [] [] [ك و ن] [] [ا ذ ي] [] [م ط ر] [] [ك و ن] [م ر ض] [] [و ض ع] [س ل ح] [ا خ ذ ] [ح ذ ر] [] [] [ع د د] [ك ف ر] [ع ذ ب] [ه و ن]

 » 4 / Nisâ  Suresi: 102
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā ve -zaman And when
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الواو استئنافية
ظرف زمان
كنت ك و ن | KVN KNT kunte olduğun- you are
Kef,Nun,Te,
20,50,400,
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
فيهم | FYHM fīhim içlerinde among them
Fe,Ye,He,Mim,
80,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
فأقمت ق و م | GVM FÊGMT fe eḳamte Zira doğrult and you lead
Fe,,Gaf,Mim,Te,
80,,100,40,400,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 2nd person masculine singular (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء عاطفة
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
لهم | LHM lehumu onları for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
الصلاة ص ل و | ṦLV ELṦLET S-Salāte SaLâTe/Desteğe the prayer,
Elif,Lam,Sad,Lam,Elif,Te merbuta,
1,30,90,30,1,400,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
فلتقم ق و م | GVM FLTGM felteḳum doğrulsunlar then let stand
Fe,Lam,Te,Gaf,Mim,
80,30,400,100,40,
RSLT – prefixed result particle
IMPV – prefixed imperative particle lām
V – 3rd person feminine singular imperfect verb, jussive mood
الفاء واقعة في جواب الشرط
اللام لام الامر
فعل مضارع مجزوم
طائفة ط و ف | ŦVF ŦEÙFT Tāifetun -bir tayfa/bölük a group
Tı,Elif,,Fe,Te merbuta,
9,1,,80,400,
N – nominative feminine indefinite noun
اسم مرفوع
منهم | MNHM minhum onlardan- of them
Mim,Nun,He,Mim,
40,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
معك | MAK meǎke seninle beraber/beraberinde with you
Mim,Ayn,Kef,
40,70,20,
LOC – accusative location adverb
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
ظرف مكان منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وليأخذوا ا خ ذ | EḢZ̃ VLYÊḢZ̃VE velye'ḣuƶū ve edinsinler/alsınlar and let them take
Vav,Lam,Ye,,Hı,Zel,Vav,Elif,
6,30,10,,600,700,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
IMPV – prefixed imperative particle lām
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
اللام لام الامر
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أسلحتهم س ل ح | SLḪ ÊSLḪTHM esliHatehum silahlarını/ıslahatlarını their arms.
,Sin,Lam,Ha,Te,He,Mim,
,60,30,8,400,5,40,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فإذا | FÎZ̃E feiƶā Then when
Fe,,Zel,Elif,
80,,700,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الفاء استئنافية
ظرف زمان
سجدوا س ج د | SCD̃ SCD̃VE secedū saydıklarında they have prostrated,
Sin,Cim,Dal,Vav,Elif,
60,3,4,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فليكونوا ك و ن | KVN FLYKVNVE felyekūnū geçsinler then let them be
Fe,Lam,Ye,Kef,Vav,Nun,Vav,Elif,
80,30,10,20,6,50,6,1,
RSLT – prefixed result particle
IMPV – prefixed imperative particle lām
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
الفاء واقعة في جواب الشرط
اللام لام الامر
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «يكون»
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
ورائكم و ر ي | VRY VREÙKM verāikum arkanıza/ardınıza behind you
Vav,Re,Elif,,Kef,Mim,
6,200,1,,20,40,
N – genitive noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ولتأت ا ت ي | ETY VLTÊT velte'ti ve gelsin and let come (forward)
Vav,Lam,Te,,Te,
6,30,400,,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
IMPV – prefixed imperative particle lām
V – 3rd person feminine singular imperfect verb, jussive mood
الواو عاطفة
اللام لام الامر
فعل مضارع مجزوم
طائفة ط و ف | ŦVF ŦEÙFT Tāifetun -tayfa/bölük a group -
Tı,Elif,,Fe,Te merbuta,
9,1,,80,400,
N – nominative feminine indefinite noun
اسم مرفوع
أخرى ا خ ر | EḢR ÊḢR uḣrā öteki- other,
,Hı,Re,,
,600,200,,
ADJ – nominative feminine singular adjective
صفة مرفوعة
لم | LM lem -meyen (which has) not
Lam,Mim,
30,40,
NEG – negative particle
حرف نفي
يصلوا ص ل و | ṦLV YṦLVE yuSallū destekleşmeyen prayed,
Ye,Sad,Lam,Vav,Elif,
10,90,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form II) imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فليصلوا ص ل و | ṦLV FLYṦLVE fe lyuSallū zira destekleşsinler and let them pray
Fe,Lam,Ye,Sad,Lam,Vav,Elif,
80,30,10,90,30,6,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
IMPV – prefixed imperative particle lām
V – 3rd person masculine plural (form II) imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
الفاء عاطفة
اللام لام الامر
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
معك | MAK meǎke seninle beraber/beraberinde with you
Mim,Ayn,Kef,
40,70,20,
LOC – accusative location adverb
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
ظرف مكان منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وليأخذوا ا خ ذ | EḢZ̃ VLYÊḢZ̃VE velye'ḣuƶū ve alsınlar/edinsinler and let them take
Vav,Lam,Ye,,Hı,Zel,Vav,Elif,
6,30,10,,600,700,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
IMPV – prefixed imperative particle lām
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
اللام لام الامر
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
حذرهم ح ذ ر | ḪZ̃R ḪZ̃RHM Hiƶrahum tedbirlerini/hazırlıklarını their precautions
Ha,Zel,Re,He,Mim,
8,700,200,5,40,
N – accusative masculine verbal noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وأسلحتهم س ل ح | SLḪ VÊSLḪTHM ve esliHatehum ve silahlarını/ıslahatlarını and their arms.
Vav,,Sin,Lam,Ha,Te,He,Mim,
6,,60,30,8,400,5,40,
REM – prefixed resumption particle
N – accusative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
الواو استئنافية
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ود و د د | VD̃D̃ VD̃ vedde istediler ki Wished
Vav,Dal,
6,4,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(ler) disbelieved
Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
20,80,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
لو | LV lev keşke if
Lam,Vav,
30,6,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
تغفلون غ ف ل | ĞFL TĞFLVN teğfulūne gafilleşseniz you neglect
Te,Ğayn,Fe,Lam,Vav,Nun,
400,1000,80,30,6,50,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عن | AN ǎn -dan [about]
Ayn,Nun,
70,50,
P – preposition
حرف جر
أسلحتكم س ل ح | SLḪ ÊSLḪTKM esliHatikum silahlarınız/ıslahatlarınız your arms
,Sin,Lam,Ha,Te,Kef,Mim,
,60,30,8,400,20,40,
N – genitive masculine plural noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وأمتعتكم م ت ع | MTA VÊMTATKM ve emtiǎtikum ve metanız- and your baggage,
Vav,,Mim,Te,Ayn,Te,Kef,Mim,
6,,40,400,70,400,20,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine plural noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
الواو عاطفة
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فيميلون م ي ل | MYL FYMYLVN feyemīlūne Zira meyilli so (that) they (can) assault
Fe,Ye,Mim,Ye,Lam,Vav,Nun,
80,10,40,10,30,6,50,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء عاطفة
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عليكم | ALYKM ǎleykum olsanız [upon] you
Ayn,Lam,Ye,Kef,Mim,
70,30,10,20,40,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
ميلة م ي ل | MYL MYLT meyleten -meyletse (in) an attack,
Mim,Ye,Lam,Te merbuta,
40,10,30,400,
N – accusative feminine indefinite noun
اسم منصوب
واحدة و ح د | VḪD̃ VEḪD̃T vāHideten biriniz- single.
Vav,Elif,Ha,Dal,Te merbuta,
6,1,8,4,400,
ADJ – accusative feminine indefinite adjective
صفة منصوبة
ولا | VLE velā ve yok But (there is) no
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الواو استئنافية
نافية تعمل عمل «أن»
جناح ج ن ح | CNḪ CNEḪ cunāHa günah blame
Cim,Nun,Elif,Ha,
3,50,1,8,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
عليكم | ALYKM ǎleykum üzerinize upon you
Ayn,Lam,Ye,Kef,Mim,
70,30,10,20,40,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
إن | ÎN in if
,Nun,
,50,
COND – conditional particle
حرف شرط
كان ك و ن | KVN KEN kāne -oldu/idi was
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
بكم | BKM bikum sizinle- with you
Be,Kef,Mim,
2,20,40,
P – prefixed preposition bi
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
أذى ا ذ ي | EZ̃Y ÊZ̃ eƶen üzüntü/eza/ezilmişlik any trouble
,Zel,,
,700,,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
من | MN min (because) of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
مطر م ط ر | MŦR MŦR meTarin yağışında rain
Mim,Tı,Re,
40,9,200,
"N – genitive masculine indefinite noun → Rain"
اسم مجرور
أو | ÊV ev veya or
,Vav,
,6,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
كنتم ك و ن | KVN KNTM kuntum -olduğunuzda you are
Kef,Nun,Te,Mim,
20,50,400,40,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
مرضى م ر ض | MRŽ MRŽ merDā marazlı(kuşkucu)- sick
Mim,Re,Dad,,
40,200,800,,
N – accusative plural noun
اسم منصوب
أن | ÊN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
تضعوا و ض ع | VŽA TŽAVE teDeǔ bırakın you lay down
Te,Dad,Ayn,Vav,Elif,
400,800,70,6,1,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أسلحتكم س ل ح | SLḪ ÊSLḪTKM esliHatekum silahlarınızı/ıslahatınızı your arms,
,Sin,Lam,Ha,Te,Kef,Mim,
,60,30,8,400,20,40,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وخذوا ا خ ذ | EḢZ̃ VḢZ̃VE veḣuƶū ve alın/edinin but take
Vav,Hı,Zel,Vav,Elif,
6,600,700,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
حذركم ح ذ ر | ḪZ̃R ḪZ̃RKM Hiƶrakum tedbirinizi/hazırlığınızı your precautions.
Ha,Zel,Re,Kef,Mim,
8,700,200,20,40,
N – accusative masculine verbal noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إن | ÎN inne Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
الله | ELLH llahe Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
أعد ع د د | AD̃D̃ ÊAD̃ eǎdde hazırladı/iade etti has prepared
,Ayn,Dal,
,70,4,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
فعل ماض
للكافرين ك ف ر | KFR LLKEFRYN lilkāfirīne kafirlere for the disbelievers
Lam,Lam,Kef,Elif,Fe,Re,Ye,Nun,
30,30,20,1,80,200,10,50,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine plural active participle
جار ومجرور
عذابا ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EBE ǎƶāben -azabı a punishment
Ayn,Zel,Elif,Be,Elif,
70,700,1,2,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
مهينا ه و ن | HVN MHYNE muhīnen alçaltıcı- humiliating.
Mim,He,Ye,Nun,Elif,
40,5,10,50,1,
ADJ – accusative masculine indefinite (form IV) active participle
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِذَا: ve -zaman | كُنْتَ: olduğun- | فِيهِمْ: içlerinde | فَأَقَمْتَ: Zira doğrult | لَهُمُ: onları | الصَّلَاةَ: SaLâTe/Desteğe | فَلْتَقُمْ: doğrulsunlar | طَائِفَةٌ: -bir tayfa/bölük | مِنْهُمْ: onlardan- | مَعَكَ: seninle beraber/beraberinde | وَلْيَأْخُذُوا: ve edinsinler/alsınlar | أَسْلِحَتَهُمْ: silahlarını/ıslahatlarını | فَإِذَا: | سَجَدُوا: saydıklarında | فَلْيَكُونُوا: geçsinler | مِنْ: | وَرَائِكُمْ: arkanıza/ardınıza | وَلْتَأْتِ: ve gelsin | طَائِفَةٌ: -tayfa/bölük | أُخْرَىٰ: öteki- | لَمْ: -meyen | يُصَلُّوا: destekleşmeyen | فَلْيُصَلُّوا: zira destekleşsinler | مَعَكَ: seninle beraber/beraberinde | وَلْيَأْخُذُوا: ve alsınlar/edinsinler | حِذْرَهُمْ: tedbirlerini/hazırlıklarını | وَأَسْلِحَتَهُمْ: ve silahlarını/ıslahatlarını | وَدَّ: istediler ki | الَّذِينَ: kimseler | كَفَرُوا: inkar eden(ler) | لَوْ: keşke | تَغْفُلُونَ: gafilleşseniz | عَنْ: -dan | أَسْلِحَتِكُمْ: silahlarınız/ıslahatlarınız | وَأَمْتِعَتِكُمْ: ve metanız- | فَيَمِيلُونَ: Zira meyilli | عَلَيْكُمْ: olsanız | مَيْلَةً: -meyletse | وَاحِدَةً: biriniz- | وَلَا: ve yok | جُنَاحَ: günah | عَلَيْكُمْ: üzerinize | إِنْ: | كَانَ: -oldu/idi | بِكُمْ: sizinle- | أَذًى: üzüntü/eza/ezilmişlik | مِنْ: | مَطَرٍ: yağışında | أَوْ: veya | كُنْتُمْ: -olduğunuzda | مَرْضَىٰ: marazlı(kuşkucu)- | أَنْ: | تَضَعُوا: bırakın | أَسْلِحَتَكُمْ: silahlarınızı/ıslahatınızı | وَخُذُوا: ve alın/edinin | حِذْرَكُمْ: tedbirinizi/hazırlığınızı | إِنَّ: | اللَّهَ: Allah | أَعَدَّ: hazırladı/iade etti | لِلْكَافِرِينَ: kafirlere | عَذَابًا: -azabı | مُهِينًا: alçaltıcı- |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإذا WÎZ̃E ve -zaman | كنت KNT olduğun- | فيهم FYHM içlerinde | فأقمت FÊGMT Zira doğrult | لهم LHM onları | الصلاة ELṦLET SaLâTe/Desteğe | فلتقم FLTGM doğrulsunlar | طائفة ŦEÙFT -bir tayfa/bölük | منهم MNHM onlardan- | معك MAK seninle beraber/beraberinde | وليأخذوا WLYÊḢZ̃WE ve edinsinler/alsınlar | أسلحتهم ÊSLḪTHM silahlarını/ıslahatlarını | فإذا FÎZ̃E | سجدوا SCD̃WE saydıklarında | فليكونوا FLYKWNWE geçsinler | من MN | ورائكم WREÙKM arkanıza/ardınıza | ولتأت WLTÊT ve gelsin | طائفة ŦEÙFT -tayfa/bölük | أخرى ÊḢR öteki- | لم LM -meyen | يصلوا YṦLWE destekleşmeyen | فليصلوا FLYṦLWE zira destekleşsinler | معك MAK seninle beraber/beraberinde | وليأخذوا WLYÊḢZ̃WE ve alsınlar/edinsinler | حذرهم ḪZ̃RHM tedbirlerini/hazırlıklarını | وأسلحتهم WÊSLḪTHM ve silahlarını/ıslahatlarını | ود WD̃ istediler ki | الذين ELZ̃YN kimseler | كفروا KFRWE inkar eden(ler) | لو LW keşke | تغفلون TĞFLWN gafilleşseniz | عن AN -dan | أسلحتكم ÊSLḪTKM silahlarınız/ıslahatlarınız | وأمتعتكم WÊMTATKM ve metanız- | فيميلون FYMYLWN Zira meyilli | عليكم ALYKM olsanız | ميلة MYLT -meyletse | واحدة WEḪD̃T biriniz- | ولا WLE ve yok | جناح CNEḪ günah | عليكم ALYKM üzerinize | إن ÎN | كان KEN -oldu/idi | بكم BKM sizinle- | أذى ÊZ̃ üzüntü/eza/ezilmişlik | من MN | مطر MŦR yağışında | أو ÊW veya | كنتم KNTM -olduğunuzda | مرضى MRŽ marazlı(kuşkucu)- | أن ÊN | تضعوا TŽAWE bırakın | أسلحتكم ÊSLḪTKM silahlarınızı/ıslahatınızı | وخذوا WḢZ̃WE ve alın/edinin | حذركم ḪZ̃RKM tedbirinizi/hazırlığınızı | إن ÎN | الله ELLH Allah | أعد ÊAD̃ hazırladı/iade etti | للكافرين LLKEFRYN kafirlere | عذابا AZ̃EBE -azabı | مهينا MHYNE alçaltıcı- |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve iƶā: ve -zaman | kunte: olduğun- | fīhim: içlerinde | fe eḳamte: Zira doğrult | lehumu: onları | S-Salāte: SaLâTe/Desteğe | felteḳum: doğrulsunlar | Tāifetun: -bir tayfa/bölük | minhum: onlardan- | meǎke: seninle beraber/beraberinde | velye'ḣuƶū: ve edinsinler/alsınlar | esliHatehum: silahlarını/ıslahatlarını | feiƶā: | secedū: saydıklarında | felyekūnū: geçsinler | min: | verāikum: arkanıza/ardınıza | velte'ti: ve gelsin | Tāifetun: -tayfa/bölük | uḣrā: öteki- | lem: -meyen | yuSallū: destekleşmeyen | fe lyuSallū: zira destekleşsinler | meǎke: seninle beraber/beraberinde | velye'ḣuƶū: ve alsınlar/edinsinler | Hiƶrahum: tedbirlerini/hazırlıklarını | ve esliHatehum: ve silahlarını/ıslahatlarını | vedde: istediler ki | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | lev: keşke | teğfulūne: gafilleşseniz | ǎn: -dan | esliHatikum: silahlarınız/ıslahatlarınız | ve emtiǎtikum: ve metanız- | feyemīlūne: Zira meyilli | ǎleykum: olsanız | meyleten: -meyletse | vāHideten: biriniz- | velā: ve yok | cunāHa: günah | ǎleykum: üzerinize | in: | kāne: -oldu/idi | bikum: sizinle- | eƶen: üzüntü/eza/ezilmişlik | min: | meTarin: yağışında | ev: veya | kuntum: -olduğunuzda | merDā: marazlı(kuşkucu)- | en: | teDeǔ: bırakın | esliHatekum: silahlarınızı/ıslahatınızı | veḣuƶū: ve alın/edinin | Hiƶrakum: tedbirinizi/hazırlığınızı | inne: | llahe: Allah | eǎdde: hazırladı/iade etti | lilkāfirīne: kafirlere | ǎƶāben: -azabı | muhīnen: alçaltıcı- |
Kırık Meal (Transcript) : |VÎZ̃E: ve -zaman | KNT: olduğun- | FYHM: içlerinde | FÊGMT: Zira doğrult | LHM: onları | ELṦLET: SaLâTe/Desteğe | FLTGM: doğrulsunlar | ŦEÙFT: -bir tayfa/bölük | MNHM: onlardan- | MAK: seninle beraber/beraberinde | VLYÊḢZ̃VE: ve edinsinler/alsınlar | ÊSLḪTHM: silahlarını/ıslahatlarını | FÎZ̃E: | SCD̃VE: saydıklarında | FLYKVNVE: geçsinler | MN: | VREÙKM: arkanıza/ardınıza | VLTÊT: ve gelsin | ŦEÙFT: -tayfa/bölük | ÊḢR: öteki- | LM: -meyen | YṦLVE: destekleşmeyen | FLYṦLVE: zira destekleşsinler | MAK: seninle beraber/beraberinde | VLYÊḢZ̃VE: ve alsınlar/edinsinler | ḪZ̃RHM: tedbirlerini/hazırlıklarını | VÊSLḪTHM: ve silahlarını/ıslahatlarını | VD̃: istediler ki | ELZ̃YN: kimseler | KFRVE: inkar eden(ler) | LV: keşke | TĞFLVN: gafilleşseniz | AN: -dan | ÊSLḪTKM: silahlarınız/ıslahatlarınız | VÊMTATKM: ve metanız- | FYMYLVN: Zira meyilli | ALYKM: olsanız | MYLT: -meyletse | VEḪD̃T: biriniz- | VLE: ve yok | CNEḪ: günah | ALYKM: üzerinize | ÎN: | KEN: -oldu/idi | BKM: sizinle- | ÊZ̃: üzüntü/eza/ezilmişlik | MN: | MŦR: yağışında | ÊV: veya | KNTM: -olduğunuzda | MRŽ: marazlı(kuşkucu)- | ÊN: | TŽAVE: bırakın | ÊSLḪTKM: silahlarınızı/ıslahatınızı | VḢZ̃VE: ve alın/edinin | ḪZ̃RKM: tedbirinizi/hazırlığınızı | ÎN: | ELLH: Allah | ÊAD̃: hazırladı/iade etti | LLKEFRYN: kafirlere | AZ̃EBE: -azabı | MHYNE: alçaltıcı- |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onların içinde bulunur da namaz kıldırırsan onların bir kısmı seninle berâber ve silâhları yanlarında olarak namaz kılsın, secde ettiler mi öbür kısmı, arkanızda dursun. Sonra namaz kılmayan takım gelsin, seninle namaz kılsın, kalkanlarını, silâhlarını üstlerinde bulundursunlar. Kâfirler, birdenbire üstünüze bir saldırışta bulunmak için sizin silâhlarınızdan, eşyanızdan gafil olmanızı isterler. Ancak yağmurdan dolayı müşkülâta uğrarsanız, yahut hastaysanız silâhlarınızı çıkarmada vebal yok size,
Adem Uğur : Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar, silahlarını (yanlarına) alsınlar, böylece (namazı kılıp) secde ettiklerinde (diğerleri) arkanızda olsunlar. Sonra henüz namazını kılmamış olan (bu) diğer gurup gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. O kâfirler arzu ederler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da üstünüze birden baskın yapsalar. Eğer size yağmurdan bir eziyet olur yahut hasta bulunursanız silahlarınızı bırakmanızda size günah yoktur. Yine de tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
Ahmed Hulusi : (Rasûlüm, korkulu bir durumdayken) onların içlerinde olup da onlara salâtı ikame ettirdiğinde, onlardan bir grup seninle beraber silahları da yanlarında olarak namaza dursun. . . Secde ettiklerinde (diğerleri) sizin arkanızda (koruyucu) olsunlar. . . (Sonra) salâtı edâ etmemiş diğer grup gelsin, seninle birlikte salâtı ikame etsin. . . (Onlar da) tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. . . O hakikat inkârcıları arzu ederler ki, keşke siz silahlarınızdan ve eşyalarınızdan gâfil olsanız da, ani bir baskın yapsalar. Eğer size yağmurdan dolayı bir sıkıntı varsa yahut hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanızda bir mahzur yoktur. . . (Bununla beraber) tedbirinizi alın. . . Muhakkak ki Allâh, hakikati inkâr edenler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
Ahmet Tekin : Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar, silâhlarını yanlarına alsınlar, böylece secdelerini tamamladıklarında arkanızdan sizi emniyete alsınlar. Sonra henüz namazını kılmamış olan diğer grup gelip, seninle beraber namazlarını kılsınlar. Onlar da silâhlı olarak her türlü savunma tedbirlerini alsınlar. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler, siz silahlarınız ve eşyanızla ilgili boş bulunsanız da, üstünüze âni bir baskın yapsalar, arzusunda bulunurlar. Yağmurdan dolayı sıkıntıya düşerseniz, yahut hasta iseniz, silahlarınızı bırakmanızda size bir vebal yoktur. Yine de her türlü savunma tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler için alçaltıcı, zillete düşürücü bir azap hazırlamıştır.
Ahmet Varol : (Tehlikeli bir anda) sen onların arasında bulunup kendilerine namaz kıldırdığında içlerinden bir grup seninle birlikte namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secde ettiklerinde arkanıza geçsinler ve henüz namaz kılmamış olan diğer grup gelip seninle birlikte namaz kılsınlar. Bu arada tedbirlerini alsın ve silahlarını da yanlarında bulundursunlar. Kâfirler sizin silahlarınızdan ve eşyalarınızdan gafil olmanızı ve birden üzerinize baskın yapmak isterler. Yağmurdan dolayı sıkıntınız olur veya hasta olursanız silahlarınızı bırakmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Ancak tedbirinizi alın. Allah kâfirler için aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır. [21]
Ali Bulaç : İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azab hazırlamıştır.
Ali Fikri Yavuz : Sen onların (askerin) içinde olup (cephede) onlara namaz kıldıracağın zaman, (askerini iki kısım yap), bir kısmı seninle namazda, diğeri düşman karşısında dursun. Hepsi de silâhlarını yanlarına alsınlar. Seninle namazda olup bir rekât kılanlar düşman karşısına gitsinler. Düşman karşısında olup namaz kılmamış olanlar gelip, ikinci rekâtı seninle kılsınlar ve onlar da tedbirli bulunarak silâhlarını yanlarına alsınlar. (Sen selâm verip onlar selâm vermeden düşman karşısına gitsinler. Evvelce bir rekât kılmış olanlar geri gelip kendi başlarına bir rekât daha kılarak selâm versinler. Sonra yer değiştirerek ikinci rekâtı imamla kılmış olanlar gelip kendi başlarına birinci rekâtı kılarak teşehhüdden sonra selâm versinler. Bu gidiş ve dönüşlerde namaz bitinceye kadar namazı bozacak işlerde bulunulmaz.) Kâfirler arzu ederler ki, silâh ve eşyalarınızdan gafil bulunasınız da, size ansızın bir baskın yapsalar. Eğer yağmurdan dolayı size bir eziyet olursa, hasta bulunursanız, silâhlarınızı bırakmanızda üzerinize günah yoktur. Bununla beraber ihtiyat tedbirini alın. Allah kâfirlere hor ve rüsvay edici bir azab hazırlamıştır.
Bekir Sadak : Sen iclerinde olup da namazlarini kildirdigin zaman, bir kismi seninle beraber namaza dursun ve silahlarini da yanlarina alsinlar; secdeyi yaptiktan sonra onlar arkaniza gecsinler; kilmayan obur kisim gelsin, seninle beraber kilsinlar, tedbirli olsunlar, silahlarini alsinlar. Kafirler, size ansizin bir baskin vermek icin, silah ve esyanizdan ayrilmis bulunmanizi dilerler. Yagmurdan zarar gorecekseniz veya hasta olursaniz, silahlarinizi birakmaniza engel yoktur, fakat dikkatli olun. Allah kafirlere suphesiz agir bir azap hazirlamistir.
Celal Yıldırım : Ve sen İçlerinde olup da onlara namaz kıldıracak olursan, onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursun, silâhlarını da yanlarına alsınlar. Secde ettiklerinde(n hemen sonra) arkanızda yerlerini alsınlar. Bu defa henüz namaz kılmayan diğer kısım gelip seninle beraber namaz kılsınlar; tetikte olup silâhlarını yanlarında tutsunlar. Küfredenler, silâhlarınızdan ve eşyanızdan gaflet etmenizi ve böylece size birdenbire baskın yapmayı isterler. Eğer yağmurdan tedirgin olur veya hasta bulunursanız, silâhlarınızı bırakmanızda bir sakınca yoktur; ama her şeye rağmen tetikte olun, ihtiyatlı davranın. Şüphesiz ki Allah kâfirlere aşağılayıcı, horlayıcı bir azâb hazırlamıştır.
Diyanet İşleri : (Ey Muhammed!) Cephede sen de onların (mü’minlerin) arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silâhlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında (bir rekât kıldıklarında) arkanıza (düşman karşısına) geçsinler. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silâhlarını yanlarına alsınlar. İnkâr edenler arzu ederler ki, silâhlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Yağmurdan zahmet çekerseniz, ya da hasta olursanız, silâhlarınızı bırakmanızda size bir beis yoktur. Bununla birlikte ihtiyatlı olun (tedbirinizi alın). Şüphesiz Allah, inkârcılara alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
Diyanet İşleri (eski) : Sen içlerinde olup da namazlarını kıldırdığın zaman, bir kısmı seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar; secdeyi yaptıktan sonra onlar arkanıza geçsinler; kılmayan öbür kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar, tedbirli olsunlar, silahlarını alsınlar. Kafirler, size ansızın bir baskın vermek için, silah ve eşyanızdan ayrılmış bulunmanızı dilerler. Yağmurdan zarar görecekseniz veya hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanıza engel yoktur, fakat dikkatli olun. Allah kafirlere şüphesiz ağır bir azab hazırlamıştır.
Diyanet Vakfi : Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar, silahlarını (yanlarına) alsınlar, böylece (namazı kılıp) secde ettiklerinde (diğerleri) arkanızda olsunlar. Sonra henüz namazını kılmamış olan (bu) diğer gurup gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. O kâfirler arzu ederler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da üstünüze birden baskın yapsalar. Eğer size yağmurdan bir eziyet olur yahut hasta bulunursanız silahlarınızı bırakmanızda size günah yoktur. Yine de tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
Edip Yüksel : Sen içlerinde olup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir grup sizi korumak için yanınızda bulunsun ve silahlarını da yanlarına alsın. Namaza duranlar secdeye vardıklarında arkanızda bulunsunlar. Sonra namaz kılmamış olan grup gelsin ve seninle birlikte namaza dursunlar, (namazı bitirmiş olan grup ise) silahlarını alıp nöbet tutsunlar. İnkarcılar, silahlarınız ve eşyanız hakkında dikkatsiz davranmanızı ve böylece sizi ani bir baskınla bozguna uğratmayı umarlar. Yağmur ve hastalık gibi özürlerden ötürü silahlarınızı bırakmanızda bir sakınca yok. Ancak alarmda olun. ALLAH kafirlere alçaltıcı bir azap hazırlıyor.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Sen onların aralarında bulunup da onlara namaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında diğer bir kısmı arkanızda beklesin. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Eğer size yağmur gibi bir eziyet erişir veya hasta olursanız silahlarınızı bırakmanızda bir vebal yoktur. Bununla beraber ihtiyatı elden bırakmayın. Kuşkusuz Allah kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Sen içlerinde olup da onlara namaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun, silahlarını da yanlarına alsınlar, bunlar secdeye vardıklarında diğer kısım arkanızda beklesinler, sonra henüz namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunup silahlarını da yanlarına alsınlar. Kafirler silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil bulunsanız da size ani bir baskında bulunsunlar diye arzu ederler. Eğer yağan yağmurdan bir güçlüğe uğrarsanız veya hasta olursanız, silahları bırakmanızda bir mahzur yoktur. Bununla beraber ihtiyatı elden bırakmayın. Çünkü Allah kafirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve o vakıt sen içlerinde olub da onlara nemaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun, silâhlarını da yanlarına alsınlar, bunlar secdeye vardıklarında diğer kısım arkanızda beklesinler, sonra o nemaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar ve silâhlarını yanlarına alsınlar, kâfirler arzu ederler ki silâhlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil bulunsanız da size birdenbire bir basgın bassalar, eğer yağan yağmurdan bir eziyyet varsa veya hasta iseniz silâhları bırakmanızda beis yoktur, bununla beraber ihtiyatı elden bırakmayın çünkü Allah kâfirler için mühiyn bir azab hazırlamıştır
Fizilal-il Kuran : Eğer sen mümin savaşçıların arasında bulunur da onlara namaz kıldırırsan onların bir grubu senin arkanda namaza dursun ve silahlarını yanlarına alsınlar. Bu grup secdeden kalkınca arkanıza (nöbet yerine) geçsin. Bu kez namaz kılmamış olan öteki grup gelerek arkanda namaz kılsın, bunlar da silahlarını ve teçhizatlarını yanlarına alsınlar. Çünkü kafirler isterler ki, silahlarınızı ve kumanyalarınızı aklınızdan çıkarasınız da ansızın üzerinize baskın düzenlesinler. Eğer yağmurdan zarar görecekseniz ya da hasta iseniz silahlarınızı yere bırakmanızın sakıncası yoktur. Bununla birlikte uyanık ve tedbirli olunuz. Hiç şüphesiz Allah kafirler için onur kırıcı bir azap hazırlamıştır.
Gültekin Onan : İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Kafirler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Tanrı kafirler için aşağılatıcı bir azab hazırlamıştır.
Hakkı Yılmaz : "Ve sen seferde olanların içinde bulunup da onlar için eğitim-öğretim verdiğin zaman içlerinden bir kısmı seninle beraber dikilsinler/eğitime katılsınlar. Silâhlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar, yeterli bilgi alıp ikna olduklarında arka tarafınıza geçsinler. Sonra eğitim-öğretim almamış diğer bir kısmı gelsin seninle beraber eğitim-öğretim yapsınlar ve tedbirlerini ve silâhlarını alsınlar. Kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler, silâhlarınızdan ve eşyanızdan habersiz durumda olsanız da size ani bir baskın yapsınlar isterler. Eğer size yağmurdan bir eziyet erişir veya hasta olursanız, silâhlarınızı bırakmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Tedbirinizi de alın. Şüphesiz Allah, kâfirler; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimselere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır. "
Hasan Basri Çantay : Sen de içlerinde bulunub da kendilerine namaz kıldırdığın vakit onlardan bir kısmı seninle birlikde dursun, silâhlarını (yanlarına) alsınlar. Bu suretle secde etdikleri zaman da arka tarafınızda bulun (ub düşmana karşı dur) sunlar. (Bundan sonra) henüz namazını kılmamış olan diğer kısmı gelib seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbîrlerini ve silâhlarını alsınlar. O küfredenler arzu eder ki siz silâhlarınızdan ve eşyanızdan gaafil olsanız da üstünüze derhal bir baskın yapsınlar. Eğer size yağmurdan bir eziyyet olursa, yahud hasta bulunursanız silâhlarınızı koymanızda üzerinize vebal yokdur. (Fakat yîne) bütün ihtiyat tedbirlerini alın. Şübhe yokdur ki Allah kâfirlere hor ve hakîr edici bir azâb hazırlamışdır.
Hayrat Neşriyat : Hem (sen) içlerinde bulunup da onlara namaz kıldırdığın zaman, artık onlardan bir tâife seninle berâber (namaza) dursun; silâhlarını da (yanlarına) alsınlar! Secdeye vardıkları zaman ise hemen (diğer tâife) arkanızda bulunsunlar! Sonra namaz kılmamış olan diğer tâife gelip seninle berâber namaz kılsınlar, hem tedbirlerini hem silâhlarını alsınlar! İnkâr edenler arzu ederler ki silâhlarınızdan ve eşyâlarınızdan gafil olsanız da üzerinize birdenbire baskın yapsalar.Bununla berâber size yağmurdan bir eziyet olur veya hasta olursanız, silâhlarınızı bırakmanızda size bir günah yoktur. Fakat tedbîrinizi alın! Şübhesiz ki Allah, kâfirler için(pek) aşağılayıcı bir azab hazırlamıştır.
İbni Kesir : Sen; içlerinde olup da namazlarını kıldırdığın zaman, bir kısmı seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da alsınlar. Secdeye vardıklarında onlar arkanıza geçsinler, kılmayan öbür kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar. Tedbirli olsunlar, silahlarını alsınlar. Kafirler size ansızın bir baskın vermek için silah ve eşyanızdan gafil bulunmanızı arzu ederler. Yağmurdan zarar görecekseniz veya hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanıza bir beis yoktur. Fakat dikkatli olun. Allah; şüphesiz kafirlere horlayıcı bir azab hazırlamıştır.
İskender Evrenosoğlu : Ve sen onların arasında olduğun zaman, onlara namazı ikame ettiğin (kıldırdığın) taktirde, öyle ki onların bir kısmı seninle beraber ayakta (namaza) dursun ve silâhlarını da alsınlar, böylece diğerleri secde ettikleri zaman, sizin arkanızda olsunlar. Ve namaz kılmamış olan grup da gelsin, bu şekilde seninle beraber namazlarını kılsınlar, koruma tedbirlerini ve silâhlarını da alsınlar. Kâfirler silâhlarınızdan ve mühimmatınızdan (savaş techizatınızdan) gaflette olmanızı ve böylece sizin üzerinize “tek bir hamle ile baskın yapmayı ” isterler. Ve yağmur sebebiyle size bir güçlük oldu ise veya hasta olduysanız , silâhlarınızı çıkarmanızda size bir günah yoktur. Ve korunma tedbirlerinizi de alın. Muhakkak ki Allah kâfirler için “alçaltıcı azap” hazırlamıştır.
Muhammed Esed : O halde sen müminler arasında iken onlara namazda imamlık yapacaksan, (yalnızca) bir bölümünün, silahlarını kuşanmış olarak seninle namaza durmalarına izin ver. Onlar namazlarını bitirdikten sonra, namazlarını eda etmemiş olan diğer gurubun her türlü tehlikeye karşı hazır vaziyette ve silahlarını kuşanmış olarak gelip seninle namaza durmaları sırasında size koruyuculuk yapsınlar; (çünkü) hakikati inkara şartlanmış olanlar sizin silahlarınızı ve teçhizatınızı unutup bırakmanızı isterler ki ani bir baskınla üzerinize saldırabilsinler. Fakat yağmurdan dolayı sıkıntıya düşerseniz yahut hasta iseniz (namaz kılarken) silahlarınızı bırakmanızda bir mahzur yoktur; ama tehlikeye karşı (daima) hazırlıklı olun. Allah, şüphesiz, hakikati inkar edenler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Sen içlerinde olup da onlarla namaz kıldıracağın zaman onlardan bir zümre seninle beraber namaza dursun, silâhlarını da alıversinler. Bunlar secde edince arka tarafınızda bulunsunlar ve namazı kılmamış olan diğer bir zümre de gelsin, seninle beraber namazı kılsın ve ihtiyat tedbirlerini ve silâhlarını da alıversinler. Kâfir olan kimseler arzu ederler ki, siz silâhlarınızdan ve eşyanızdan gâfil bulunâsınız da sizin üzerinize bir baskın ile baskında bulunuversinler. Ve eğer size yağmurdan bir eziyet var ise veya siz hasta bulunmuş iseniz silâhlarınızı bırakmanızdan dolayı üzerinize bir günah yoktur. Ve ihtiyat tedbirinizi alınız, şüphe yok ki Allah Teâlâ kâfirler için hakaret bahşolan bir azab hazırlamıştır.
Ömer Öngüt : Sen onların aralarında bulunup da onlara namaz kıldırdığın zaman, içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar. Secdeye vardıklarında onlar arkanızda olsunlar. Sonra henüz namazını kılmamış olan diğer kısım gelsin, seninle beraber namazlarını kılsınlar. Bütün tedbirlerini ve silâhlarını alsınlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da, size âni bir baskın yapsalar. Eğer size yağmurdan ötürü bir eziyet erişir veya hasta olursanız silâhlarınızı bırakmanızda size günah yoktur. Bununla beraber yine de bütün tedbirinizi alın. Şüphesiz ki Allah kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
Şaban Piriş : (Savaşta) sen onların arasında olup da onlara namaz kıldıracağın zaman, bir grup seninle namazda (diğer grup da düşman karşısında) dursun. Hepsi de silahlarını yanlarına alsınlar. Seninle namaz kılanlar secde ettikten sonra sizin arkanıza geçsinler ve namaz kılmamış diğer grup gelsin ve seninle namaz kılsınlar. Ve onlar da tedbirli olup silahlarını yanlarına alsınlar. Kafirler silah ve eşyalarınızı unutup bırakmanızı, gafil bulunmanızı ve size ansızın baskın yapmayı arzu ederler. Eğer yağmur dolayısıyla size bir eziyet/zorluk olursa veya hasta olursanız silahlarınızı bırakmanızda bir günah yoktur. Yine de tedbirli olun. Allah, kafirlere aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.
Suat Yıldırım : Ey Resulüm! Sen müminlerin içinde olup da onlara namaz kıldıracak olursan, onlardan bir kısmı sana tâbi olarak namaza dursun ve silâhlarını yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında, diğer kısım arkanızda beklesinler. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, sana tâbi olarak namaz kılsınlar, hem ihtiyatlı bulunsun ve silâhlarını da yanlarına alsınlar. Kâfirler sizi silâhsız ve teçhizatsız vaziyette iken kıstırıp, birden baskın yaparak işinizi bitirmek isterler. Eğer yağmur sebebiyle zahmet çekerseniz yahut hasta düşmüş iseniz, silâhlarınızı bırakmanızda bir mahzur yoktur. Bununla beraber yine de tedbiri elden bırakmayın. Muhakkak ki Allah kâfirler için, zelil ve perişan eden bir azap hazırlamıştır.
Süleyman Ateş : Sen de içlerinde bulunup onlara namazı başlattığın zaman onlardan bir bölük seninle beraber namaza dursun ve silâhlarını da yanlarına alsınlar. (Namazda olanlar), secde edince arkanıza geçsinler; bu kez namaz kılmayan öteki bölük gelsin, seninle beraber namaz kılsınlar, korunma(tedbir)lerini ve silâhlarını da alsınlar. İnkâr edenler istediler ki siz silâhlarınızdan ve eşyanızdan gaflet etseniz de birden üzerinize bir baskın yapsalar. Yağmurdan zahmet çekerseniz, ya da hasta olursanız, silâhlarınızı bırakmanızda size bir günâh yoktur. Ama korunma tedbirinizi alın (uyanık bulunun). Allâh, kâfirlere alçaltıcı bir azâb hazırlamıştır.
Tefhim-ul Kuran : İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını da (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup da gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız) dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah, kâfirler için aşağılatıcı bir azab hazırlamıştır.
Ümit Şimşek : Sen aralarında bulunup da onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı silâhlarını yanlarına alarak seninle namaza dursun. Onlar secde ettikten sonra arkanıza geçsinler; onların yerine, namaz kılmamış olan diğerleri gelip seninle namaza dursunlar ve tedbirlerini alıp silâhlarını da yanlarında bulundursunlar. Kâfirler, sizin silâhlarınızdan ve eşyanızdan gafil bulunmanızı isterler ki, âni bir baskınla üzerinize çullanıversinler. Ancak, yağmur sebebiyle bir güçlüğe uğradığınızda veya hasta olduğunuzda, silâhlarınızı bırakmanız size günah olmaz. Yine de önleminizi alın. Allah ise kâfirler için aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.
Yaşar Nuri Öztürk : Sen içlerinde olup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir grup seninle namaza dursun; silahlarını da alsınlar. Bunlar secdeye varınca, diğerleri arkalarında beklesinler. Sonra namaz kılmamış olan diğer grup gelip seninle birlikte kılsınlar. Dikkatli olsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler isterler ki, silahlarınızdan ve teçhizatınızdan habersiz olasınız da üstünüze bir çullanışla çullanıversinler. Eğer yağmurdan gelen bir sıkıntı varsa yahut hasta-yaralı iseniz silahlarınızı bırakmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Ama tedbirinizi alın, dikkatli olun. Allah, kâfirler için rezil edici bir azap hazırlamıştır.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}