» 4 / Nisâ  9:

Kuran Sırası: 4
İniş Sırası: 92
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176

 » 4 / Nisâ  Suresi: 9
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلْيَخْشَ (VLYḢŞ) = velyeḣşe : kaygı duyanlar
2. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne :
3. لَوْ (LV) = lev : şayet
4. تَرَكُوا (TRKVE) = terakū : bırakırlarsa
5. مِنْ (MN) = min :
6. خَلْفِهِمْ (ḢLFHM) = ḣalfihim : arkalarında
7. ذُرِّيَّةً (Z̃RYT) = ƶurriyyeten : çocuklar
8. ضِعَافًا (ŽAEFE) = Diǎāfen : güçsüz
9. خَافُوا (ḢEFVE) = ḣāfū : çekinsinler
10. عَلَيْهِمْ (ALYHM) = ǎleyhim : onların durumundan
11. فَلْيَتَّقُوا (FLYTGVE) = felyetteḳū : korksunlar
12. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah'tan
13. وَلْيَقُولُوا (VLYGVLVE) = velyeḳūlū : ve söylesinler
14. قَوْلًا (GVLE) = ḳavlen : söz
15. سَدِيدًا (SD̃YD̃E) = sedīden : doğru
kaygı duyanlar | | şayet | bırakırlarsa | | arkalarında | çocuklar | güçsüz | çekinsinler | onların durumundan | korksunlar | Allah'tan | ve söylesinler | söz | doğru |

[ḢŞY] [] [] [TRK] [] [ḢLF] [Z̃RR] [ŽAF] [ḢVF] [] [VGY] [] [GVL] [GVL] [SD̃D̃]
VLYḢŞ ELZ̃YN LV TRKVE MN ḢLFHM Z̃RYT ŽAEFE ḢEFVE ALYHM FLYTGVE ELLH VLYGVLVE GVLE SD̃YD̃E

velyeḣşe elleƶīne lev terakū min ḣalfihim ƶurriyyeten Diǎāfen ḣāfū ǎleyhim felyetteḳū llahe velyeḳūlū ḳavlen sedīden
وليخش الذين لو تركوا من خلفهم ذرية ضعافا خافوا عليهم فليتقوا الله وليقولوا قولا سديدا

 » 4 / Nisâ  Suresi: 9
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وليخش خ ش ي | ḢŞY VLYḢŞ velyeḣşe kaygı duyanlar And let fear -
الذين | ELZ̃YN elleƶīne those who,
لو | LV lev şayet if
تركوا ت ر ك | TRK TRKVE terakū bırakırlarsa they left
من | MN min from
خلفهم خ ل ف | ḢLF ḢLFHM ḣalfihim arkalarında behind
ذرية ذ ر ر | Z̃RR Z̃RYT ƶurriyyeten çocuklar offspring
ضعافا ض ع ف | ŽAF ŽAEFE Diǎāfen güçsüz weak
خافوا خ و ف | ḢVF ḢEFVE ḣāfū çekinsinler (and) they would have feared
عليهم | ALYHM ǎleyhim onların durumundan about them.
فليتقوا و ق ي | VGY FLYTGVE felyetteḳū korksunlar So let them fear
الله | ELLH llahe Allah'tan Allah
وليقولوا ق و ل | GVL VLYGVLVE velyeḳūlū ve söylesinler and let them speak
قولا ق و ل | GVL GVLE ḳavlen söz words
سديدا س د د | SD̃D̃ SD̃YD̃E sedīden doğru appropriate.

4:9 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

kaygı duyanlar | | şayet | bırakırlarsa | | arkalarında | çocuklar | güçsüz | çekinsinler | onların durumundan | korksunlar | Allah'tan | ve söylesinler | söz | doğru |

[ḢŞY] [] [] [TRK] [] [ḢLF] [Z̃RR] [ŽAF] [ḢVF] [] [VGY] [] [GVL] [GVL] [SD̃D̃]
VLYḢŞ ELZ̃YN LV TRKVE MN ḢLFHM Z̃RYT ŽAEFE ḢEFVE ALYHM FLYTGVE ELLH VLYGVLVE GVLE SD̃YD̃E

velyeḣşe elleƶīne lev terakū min ḣalfihim ƶurriyyeten Diǎāfen ḣāfū ǎleyhim felyetteḳū llahe velyeḳūlū ḳavlen sedīden
وليخش الذين لو تركوا من خلفهم ذرية ضعافا خافوا عليهم فليتقوا الله وليقولوا قولا سديدا

[خ ش ي] [] [] [ت ر ك] [] [خ ل ف] [ذ ر ر] [ض ع ف] [خ و ف] [] [و ق ي] [] [ق و ل] [ق و ل] [س د د]

 » 4 / Nisâ  Suresi: 9
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وليخش خ ش ي | ḢŞY VLYḢŞ velyeḣşe kaygı duyanlar And let fear -
Vav,Lam,Ye,Hı,Şın,
6,30,10,600,300,
REM – prefixed resumption particle
IMPV – prefixed imperative particle lām
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, jussive mood
الواو استئنافية
اللام لام الامر
فعل مضارع مجزوم
الذين | ELZ̃YN elleƶīne those who,
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
لو | LV lev şayet if
Lam,Vav,
30,6,
COND – conditional particle
حرف شرط
تركوا ت ر ك | TRK TRKVE terakū bırakırlarsa they left
Te,Re,Kef,Vav,Elif,
400,200,20,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
خلفهم خ ل ف | ḢLF ḢLFHM ḣalfihim arkalarında behind
Hı,Lam,Fe,He,Mim,
600,30,80,5,40,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ذرية ذ ر ر | Z̃RR Z̃RYT ƶurriyyeten çocuklar offspring
Zel,Re,Ye,Te merbuta,
700,200,10,400,
N – accusative indefinite noun
اسم منصوب
ضعافا ض ع ف | ŽAF ŽAEFE Diǎāfen güçsüz weak
Dad,Ayn,Elif,Fe,Elif,
800,70,1,80,1,
ADJ – accusative indefinite (form III) verbal noun
صفة منصوبة
خافوا خ و ف | ḢVF ḢEFVE ḣāfū çekinsinler (and) they would have feared
Hı,Elif,Fe,Vav,Elif,
600,1,80,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عليهم | ALYHM ǎleyhim onların durumundan about them.
Ayn,Lam,Ye,He,Mim,
70,30,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
فليتقوا و ق ي | VGY FLYTGVE felyetteḳū korksunlar So let them fear
Fe,Lam,Ye,Te,Gaf,Vav,Elif,
80,30,10,400,100,6,1,
REM – prefixed resumption particle
IMPV – prefixed imperative particle lām
V – 3rd person masculine plural (form VIII) imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
اللام لام الامر
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الله | ELLH llahe Allah'tan Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
وليقولوا ق و ل | GVL VLYGVLVE velyeḳūlū ve söylesinler and let them speak
Vav,Lam,Ye,Gaf,Vav,Lam,Vav,Elif,
6,30,10,100,6,30,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
IMPV – prefixed imperative particle lām
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
اللام لام الامر
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
قولا ق و ل | GVL GVLE ḳavlen söz words
Gaf,Vav,Lam,Elif,
100,6,30,1,
N – accusative masculine indefinite verbal noun
اسم منصوب
سديدا س د د | SD̃D̃ SD̃YD̃E sedīden doğru appropriate.
Sin,Dal,Ye,Dal,Elif,
60,4,10,4,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلْيَخْشَ: kaygı duyanlar | الَّذِينَ: | لَوْ: şayet | تَرَكُوا: bırakırlarsa | مِنْ: | خَلْفِهِمْ: arkalarında | ذُرِّيَّةً: çocuklar | ضِعَافًا: güçsüz | خَافُوا: çekinsinler | عَلَيْهِمْ: onların durumundan | فَلْيَتَّقُوا: korksunlar | اللَّهَ: Allah'tan | وَلْيَقُولُوا: ve söylesinler | قَوْلًا: söz | سَدِيدًا: doğru |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وليخش WLYḢŞ kaygı duyanlar | الذين ELZ̃YN | لو LW şayet | تركوا TRKWE bırakırlarsa | من MN | خلفهم ḢLFHM arkalarında | ذرية Z̃RYT çocuklar | ضعافا ŽAEFE güçsüz | خافوا ḢEFWE çekinsinler | عليهم ALYHM onların durumundan | فليتقوا FLYTGWE korksunlar | الله ELLH Allah'tan | وليقولوا WLYGWLWE ve söylesinler | قولا GWLE söz | سديدا SD̃YD̃E doğru |
Kırık Meal (Okunuş) : |velyeḣşe: kaygı duyanlar | elleƶīne: | lev: şayet | terakū: bırakırlarsa | min: | ḣalfihim: arkalarında | ƶurriyyeten: çocuklar | Diǎāfen: güçsüz | ḣāfū: çekinsinler | ǎleyhim: onların durumundan | felyetteḳū: korksunlar | llahe: Allah'tan | velyeḳūlū: ve söylesinler | ḳavlen: söz | sedīden: doğru |
Kırık Meal (Transcript) : |VLYḢŞ: kaygı duyanlar | ELZ̃YN: | LV: şayet | TRKVE: bırakırlarsa | MN: | ḢLFHM: arkalarında | Z̃RYT: çocuklar | ŽAEFE: güçsüz | ḢEFVE: çekinsinler | ALYHM: onların durumundan | FLYTGVE: korksunlar | ELLH: Allah'tan | VLYGVLVE: ve söylesinler | GVLE: söz | SD̃YD̃E: doğru |
Abdulbaki Gölpınarlı : Artlarında âciz ve küçük soy-sop bırakacağını düşünerek onlar için nasıl korkup üzüntüye düşerler; yetimler için de Allah'tan korksunlar da sözün doğrusunu söylesinler.
Adem Uğur : Geriye eli ermez, gücü yetmez çocuklar bıraktıkları takdirde (halleri ne olur) diye korkacak olanlar (yetimlere haksızlık etmekten) korkup titresinler; Allah'tan sakınsınlar ve doğru söz söylesinler.
Ahmed Hulusi : Arkalarında, kendilerini koruyamayacak çocuklar bıraktıkları takdirde, onlar için nasıl endişelenecek olurlarsa, öylece endişe duysunlar Allâh'tan. Allâh'tan korksunlar ve mertçe doğruyu konuşsunlar.
Ahmet Tekin : Geride, çaresiz, güçsüz çocuklar bıraktıkları takdirde, onların geleceğinden endişe duyanlar, yetimler, dullar ve yoksullarla ilgili de aynı endişeyi duysunlar. Allah’a sığınsınlar, emirlerine yapışsınlar, günahlardan arınıp, azaptan korunsunlar ve doğru, yol gösterici, aydınlatıcı, güven telkin edici söz söylesinler.
Ahmet Varol : Arkalarında güçsüz çocuklar bıraktıklarında onlar için endişeye kapılanlar (başkaları için de öylece) korksunlar. Allah'tan korksun ve doğru söz söylesinler.
Ali Bulaç : Arkalarında bıraktıkları zayıf çocuklardan dolayı korku duyanların, (vasiyetleri altında olanlar için de) içleri ürpertiyle titresin. Allah'tan korksunlar ve onlara doğru söz söylesinler.
Ali Fikri Yavuz : Öldükten sonra geride, âciz ve küçük çocuklar bıraktıkları takdirde, gadra ve zulme uğrayacaklar diye endişe edenler, himayeleri altındaki yetimler hakkında da aynı korkuyu taşısınlar. Böylece Allah’dan sakınıp kendi evlâdları yerinde olan yetimler hakkında da gerçek ve doğru söz söylesinler.
Bekir Sadak : Arkalarinda ciliz cocuklar biraktiklari takdirde, bundan endise edecek olanlar, haksizlik yapmaktan korksunlar; durust soz soylesinler.
Celal Yıldırım : Arkalarında elleri ermez, güçleri yetmez çocuklarını bırakacak olsalardı, onlar hakkında endişe duyanlar, (vasilik ettikleri yetimler hakkında da) aynı endişeyi duysunlar (ve bu hususta da) Allah'a karşı gelmekten sakınsınlar, sağlam ve doğru söz söylesinler.
Diyanet İşleri : Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde, onlar hakkında endişeye kapılanlar, (yetimler hakkında da) ürperip korksunlar. Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar ve doğru söz söylesinler.
Diyanet İşleri (eski) : Arkalarında cılız çocuklar bıraktıkları takdirde, bundan endişe edecek olanlar, haksızlık yapmaktan korksunlar; dürüst söz söylesinler.
Diyanet Vakfi : Geriye eli ermez, gücü yetmez çocuklar bıraktıkları takdirde (halleri ne olur) diye korkacak olanlar (yetimlere haksızlık etmekten) korkup titresinler; Allah'tan sakınsınlar ve doğru söz söylesinler.
Edip Yüksel : Geriye zayıf çocuklar bırakan ve onların durumlarından endişe duyanlar dikkat etsinler! ALLAH'ı düşünsünler ve uygun kararlar versinler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde, onların geleceğinden endişe duyacak olanlar, (yetimler hakkında da aynı) endişeyi duysunlar, Allah'dan sakınsınlar ve doğru söz söylesinler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Titresin o kimseler ki, arkalarında elleri ermez, güçleri yetmez çocuklar bırakacak olsalardı onlar için endişe duyacaklardı. O halde Allah'tan korksunlar ve sağlam söz söylesinler.
Elmalılı Hamdi Yazır : hem titresin o kimseler ki arkalarına elleri ermez, güçleri yetmez bir zürriyyet bırakacak olsalardı onlara karşı korkacaklardı, o halde Allahdan korksunlar ve sağlam söz söylesinler
Fizilal-il Kuran : Arkalarında güçsüz çocuklar bırakıp ölecek olsalar çocuklarının hali nice olur diye kaygı duyanlar yetimlere haksızlık etmekten korksunlar, Allah'tan sakınsınlar ve doğru konuşsunlar.
Gültekin Onan : Arkalarında bıraktıkları zayıf çocuklarından dolayı korku duyanların, (vasiyetleri altında olanlar için de ) içleri ürpertiyle titresin. Tanrı'dan korksunlar ve onlara doğru söz söylesinler.
Hakkı Yılmaz : Ve kendileri arkalarında zayıf soy bıraktıkları takdirde endişe edecek olanlar, ürpersinler! Ve de Allah'ın koruması altına girsinler ve belgelenmiş söz söylesinler.
Hasan Basri Çantay : Arkalarında âciz ve küçük evlâdlar bırakdıkları takdirde onlara karşı (halleri ne olacak diye düşünüb) endîşe edenler, (himayeleri altındaki yetîmler ve diğer mirasçılar hakkında da aynı hissi taşımamakdan) saygı ile korksun (lar), Allahdan sakınsınlar, (gerek vasıyler, gerek onların nezdinde bulunanlar hatıra gönüle bakmayarak) sözü dosdoğru söylesinler.
Hayrat Neşriyat : Hem (yetimler hakkında) korksun o kimseler ki, eğer kendileri arkalarında güçsüz(ve küçük) evlâdlar bırakacak olsalardı, onlar hakkında endişe edeceklerdi. Öyle ise (diğer yetimler hakkında da) Allah’dan sakınsınlar ve doğru söz söylesinler!
İbni Kesir : Arkalarında küçük ve aciz çocuklar bıraktıkları takdirde, onlar için endişe edecek olanlar, haksızlıktan çekinsinler, Allah'tan sakınsınlar ve sözü de dosdoğru söylesinler.
İskender Evrenosoğlu : Ve onlar sakınsınlar ki, eğer arkalarında güçsüz olmalarından korktukları çocuklar bıraksalardı, onlar için (onlara haksızlık yapılmasından) korkarlardı. Artık Allah'a karşı takva sahibi olsunlar. Ve adaletli (dürüst) söz söylesinler.
Muhammed Esed : Ve onlar, (o kanuni mirasçılar) (Allah'tan) korksunlar; eğer kendileri arkalarında kendi haklarını koruyamayacak durumda olan çocuklar bıraksalardı onlar için mutlaka endişe duyarlardı; işte böyleleri, Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde olsunlar ve (yoksulların hakları konusunda) dürüst ve insaflı olan neyse onu dile getirsinler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve korksunlar o kimseler ki, arkalarından küçük, zayıf çocuklar bırakacak olsalardı, onların üzerine korkup endişede bulunacaklardı. O halde Allah Teâlâ'dan sakınsınlar ve dürüst söz söylesinler.
Ömer Öngüt : Arkalarında küçük ve âciz çocuklar bırakıp da, onlara bir kötülük gelmesinden korkanlar (başkaları için de öylece) korksunlar. Allah'tan korksunlar ve doğru söz söylesinler.
Şaban Piriş : Arkalarında cılız çocuklar bırakacak olsalar korku ve endişe duyacak olanlar, (haksızlıktan) korksunlar ve Allah’tan sakınsınlar da (yetimlere) doğru söz söylesinler.
Suat Yıldırım : Arkalarında eli ermez, gücü yetmez küçük çocuklar bıraktıkları takdirde, onların halleri nice olur diye endişe edenler, yetimlere haksızlık etmekten de öylece korksunlar da Allah’ın cezalandırmasından sakınsınlar ve doğru söz söylesinler.
Süleyman Ateş : Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde onların durumundan endişe edecek olanlar, (öksüzlerin hakkına dokunmaktan) çekinsinler. Allah'tan korksunlar ve doğru söz söylesinler.
Tefhim-ul Kuran : Arkalarında bıraktıkları zayıf çocuklardan dolayı korku duyanlar, (vasiyetleri altında olanlar için de) içleri ürpertiyle titresin. Allah'tan sakınsınlar ve onlara doğru söz söylesinler.
Ümit Şimşek : Mirasçılar, arkalarında güçsüz ve korunmasız çocuklar bıraktıkları takdirde onlar hakkında nasıl endişelenirlerse, öylece korksunlar ve Allah'tan sakınıp sözün doğrusunu söylesinler.
Yaşar Nuri Öztürk : Ürperip titresin o kimseler ki, kendi arkalarında zayıf ve çaresiz aile fertleri bırakmış olsalardı, onlar için korku ve endişe duyacaklardı. O halde, Allah'tan korksunlar ve haksızlığı önleyici sağlam bir söz söylesinler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}