» 3 / Âl-i Imrân  44:

Kuran Sırası: 3
İniş Sırası: 89
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 44
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. ذَٰلِكَ (Z̃LK) = ƶālike : bunlar
2. مِنْ (MN) = min : -ndendir
3. أَنْبَاءِ (ÊNBEÙ) = enbā'i : haberleri-
4. الْغَيْبِ (ELĞYB) = l-ğaybi : görünmez alemin
5. نُوحِيهِ (NVḪYH) = nūHīhi : vahyettiğimiz
6. إِلَيْكَ (ÎLYK) = ileyke : sana
7. وَمَا (VME) = ve mā :
8. كُنْتَ (KNT) = kunte : sen değildin
9. لَدَيْهِمْ (LD̃YHM) = ledeyhim : onların yanında
10. إِذْ (ÎZ̃) = iƶ : zaman
11. يُلْقُونَ (YLGVN) = yulḳūne : attıkları
12. أَقْلَامَهُمْ (ÊGLEMHM) = eḳlāmehum : (kur'a) oklarını
13. أَيُّهُمْ (ÊYHM) = eyyuhum : hangisi
14. يَكْفُلُ (YKFL) = yekfulu : kefil olacak (diye)
15. مَرْيَمَ (MRYM) = meryeme : Meryem'e
16. وَمَا (VME) = ve mā :
17. كُنْتَ (KNT) = kunte : sen değildin
18. لَدَيْهِمْ (LD̃YHM) = ledeyhim : yanlarında
19. إِذْ (ÎZ̃) = iƶ : zaman
20. يَخْتَصِمُونَ (YḢTṦMVN) = yeḣteSimūne : birbirleriyle çekiştikleri
bunlar | -ndendir | haberleri- | görünmez alemin | vahyettiğimiz | sana | | sen değildin | onların yanında | zaman | attıkları | (kur'a) oklarını | hangisi | kefil olacak (diye) | Meryem'e | | sen değildin | yanlarında | zaman | birbirleriyle çekiştikleri |

[] [] [NBE] [ĞYB] [VḪY] [] [] [KVN] [] [] [LGY] [GLM] [] [KFL] [] [] [KVN] [] [] [ḢṦM]
Z̃LK MN ÊNBEÙ ELĞYB NVḪYH ÎLYK VME KNT LD̃YHM ÎZ̃ YLGVN ÊGLEMHM ÊYHM YKFL MRYM VME KNT LD̃YHM ÎZ̃ YḢTṦMVN

ƶālike min enbā'i l-ğaybi nūHīhi ileyke ve mā kunte ledeyhim yulḳūne eḳlāmehum eyyuhum yekfulu meryeme ve mā kunte ledeyhim yeḣteSimūne
ذلك من أنباء الغيب نوحيه إليك وما كنت لديهم إذ يلقون أقلامهم أيهم يكفل مريم وما كنت لديهم إذ يختصمون

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 44
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ذلك | Z̃LK ƶālike bunlar That
من | MN min -ndendir (is) from
أنباء ن ب ا | NBE ÊNBEÙ enbā'i haberleri- (the) news
الغيب غ ي ب | ĞYB ELĞYB l-ğaybi görünmez alemin (of) the unseen -
نوحيه و ح ي | VḪY NVḪYH nūHīhi vahyettiğimiz We reveal it
إليك | ÎLYK ileyke sana to you.
وما | VME ve mā And not
كنت ك و ن | KVN KNT kunte sen değildin you were
لديهم | LD̃YHM ledeyhim onların yanında with them
إذ | ÎZ̃ zaman when
يلقون ل ق ي | LGY YLGVN yulḳūne attıkları they cast
أقلامهم ق ل م | GLM ÊGLEMHM eḳlāmehum (kur'a) oklarını their pens
أيهم | ÊYHM eyyuhum hangisi (as to) which of them
يكفل ك ف ل | KFL YKFL yekfulu kefil olacak (diye) takes charge (of)
مريم | MRYM meryeme Meryem'e "Maryam;"
وما | VME ve mā and not
كنت ك و ن | KVN KNT kunte sen değildin you were
لديهم | LD̃YHM ledeyhim yanlarında with them
إذ | ÎZ̃ zaman when
يختصمون خ ص م | ḢṦM YḢTṦMVN yeḣteSimūne birbirleriyle çekiştikleri they (were) disputing.

3:44 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

bunlar | -ndendir | haberleri- | görünmez alemin | vahyettiğimiz | sana | | sen değildin | onların yanında | zaman | attıkları | (kur'a) oklarını | hangisi | kefil olacak (diye) | Meryem'e | | sen değildin | yanlarında | zaman | birbirleriyle çekiştikleri |

[] [] [NBE] [ĞYB] [VḪY] [] [] [KVN] [] [] [LGY] [GLM] [] [KFL] [] [] [KVN] [] [] [ḢṦM]
Z̃LK MN ÊNBEÙ ELĞYB NVḪYH ÎLYK VME KNT LD̃YHM ÎZ̃ YLGVN ÊGLEMHM ÊYHM YKFL MRYM VME KNT LD̃YHM ÎZ̃ YḢTṦMVN

ƶālike min enbā'i l-ğaybi nūHīhi ileyke ve mā kunte ledeyhim yulḳūne eḳlāmehum eyyuhum yekfulu meryeme ve mā kunte ledeyhim yeḣteSimūne
ذلك من أنباء الغيب نوحيه إليك وما كنت لديهم إذ يلقون أقلامهم أيهم يكفل مريم وما كنت لديهم إذ يختصمون

[] [] [ن ب ا] [غ ي ب] [و ح ي] [] [] [ك و ن] [] [] [ل ق ي] [ق ل م] [] [ك ف ل] [] [] [ك و ن] [] [] [خ ص م]

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 44
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ذلك | Z̃LK ƶālike bunlar That
Zel,Lam,Kef,
700,30,20,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
من | MN min -ndendir (is) from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
أنباء ن ب ا | NBE ÊNBEÙ enbā'i haberleri- (the) news
,Nun,Be,Elif,,
,50,2,1,,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
الغيب غ ي ب | ĞYB ELĞYB l-ğaybi görünmez alemin (of) the unseen -
Elif,Lam,Ğayn,Ye,Be,
1,30,1000,10,2,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
نوحيه و ح ي | VḪY NVḪYH nūHīhi vahyettiğimiz We reveal it
Nun,Vav,Ha,Ye,He,
50,6,8,10,5,
V – 1st person plural (form IV) imperfect verb
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل مضارع والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إليك | ÎLYK ileyke sana to you.
,Lam,Ye,Kef,
,30,10,20,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
وما | VME ve mā And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الواو استئنافية
حرف نفي
كنت ك و ن | KVN KNT kunte sen değildin you were
Kef,Nun,Te,
20,50,400,
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
لديهم | LD̃YHM ledeyhim onların yanında with them
Lam,Dal,Ye,He,Mim,
30,4,10,5,40,
LOC – location adverb
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
ظرف مكان و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إذ | ÎZ̃ zaman when
,Zel,
,700,
T – time adverb
ظرف زمان
يلقون ل ق ي | LGY YLGVN yulḳūne attıkları they cast
Ye,Lam,Gaf,Vav,Nun,
10,30,100,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أقلامهم ق ل م | GLM ÊGLEMHM eḳlāmehum (kur'a) oklarını their pens
,Gaf,Lam,Elif,Mim,He,Mim,
,100,30,1,40,5,40,
"N – accusative masculine plural noun → Pen
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun"
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أيهم | ÊYHM eyyuhum hangisi (as to) which of them
,Ye,He,Mim,
,10,5,40,
INTG – nominative interrogative noun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
اسم استفهام مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
يكفل ك ف ل | KFL YKFL yekfulu kefil olacak (diye) takes charge (of)
Ye,Kef,Fe,Lam,
10,20,80,30,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
مريم | MRYM meryeme Meryem'e "Maryam;"
Mim,Re,Ye,Mim,
40,200,10,40,
"PN – accusative feminine proper noun → Maryam"
اسم علم منصوب
وما | VME ve mā and not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
كنت ك و ن | KVN KNT kunte sen değildin you were
Kef,Nun,Te,
20,50,400,
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
لديهم | LD̃YHM ledeyhim yanlarında with them
Lam,Dal,Ye,He,Mim,
30,4,10,5,40,
LOC – location adverb
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
ظرف مكان و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إذ | ÎZ̃ zaman when
,Zel,
,700,
T – time adverb
ظرف زمان
يختصمون خ ص م | ḢṦM YḢTṦMVN yeḣteSimūne birbirleriyle çekiştikleri they (were) disputing.
Ye,Hı,Te,Sad,Mim,Vav,Nun,
10,600,400,90,40,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |ذَٰلِكَ: bunlar | مِنْ: -ndendir | أَنْبَاءِ: haberleri- | الْغَيْبِ: görünmez alemin | نُوحِيهِ: vahyettiğimiz | إِلَيْكَ: sana | وَمَا: | كُنْتَ: sen değildin | لَدَيْهِمْ: onların yanında | إِذْ: zaman | يُلْقُونَ: attıkları | أَقْلَامَهُمْ: (kur'a) oklarını | أَيُّهُمْ: hangisi | يَكْفُلُ: kefil olacak (diye) | مَرْيَمَ: Meryem'e | وَمَا: | كُنْتَ: sen değildin | لَدَيْهِمْ: yanlarında | إِذْ: zaman | يَخْتَصِمُونَ: birbirleriyle çekiştikleri |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ذلك Z̃LK bunlar | من MN -ndendir | أنباء ÊNBEÙ haberleri- | الغيب ELĞYB görünmez alemin | نوحيه NWḪYH vahyettiğimiz | إليك ÎLYK sana | وما WME | كنت KNT sen değildin | لديهم LD̃YHM onların yanında | إذ ÎZ̃ zaman | يلقون YLGWN attıkları | أقلامهم ÊGLEMHM (kur'a) oklarını | أيهم ÊYHM hangisi | يكفل YKFL kefil olacak (diye) | مريم MRYM Meryem'e | وما WME | كنت KNT sen değildin | لديهم LD̃YHM yanlarında | إذ ÎZ̃ zaman | يختصمون YḢTṦMWN birbirleriyle çekiştikleri |
Kırık Meal (Okunuş) : |ƶālike: bunlar | min: -ndendir | enbā'i: haberleri- | l-ğaybi: görünmez alemin | nūHīhi: vahyettiğimiz | ileyke: sana | ve mā: | kunte: sen değildin | ledeyhim: onların yanında | : zaman | yulḳūne: attıkları | eḳlāmehum: (kur'a) oklarını | eyyuhum: hangisi | yekfulu: kefil olacak (diye) | meryeme: Meryem'e | ve mā: | kunte: sen değildin | ledeyhim: yanlarında | : zaman | yeḣteSimūne: birbirleriyle çekiştikleri |
Kırık Meal (Transcript) : |Z̃LK: bunlar | MN: -ndendir | ÊNBEÙ: haberleri- | ELĞYB: görünmez alemin | NVḪYH: vahyettiğimiz | ÎLYK: sana | VME: | KNT: sen değildin | LD̃YHM: onların yanında | ÎZ̃: zaman | YLGVN: attıkları | ÊGLEMHM: (kur'a) oklarını | ÊYHM: hangisi | YKFL: kefil olacak (diye) | MRYM: Meryem'e | VME: | KNT: sen değildin | LD̃YHM: yanlarında | ÎZ̃: zaman | YḢTṦMVN: birbirleriyle çekiştikleri |
Abdulbaki Gölpınarlı : Bunlar, gaibe ait haberler ki sana vahyetmekteyiz. Meryem'i yetiştirmeyi tekeffül edecek kimdir diye kura çekmek için kalemlerini attıkları zaman da yanlarında değildin, bu hususta çekiştikleri zaman da.
Adem Uğur : (Resûlüm!) Bunlar, bizim sana vahiy yoluyla bildirmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. İçlerinden hangisi Meryem'i himayesine alacak diye kur'a çekmek üzere kalemlerini atarlarken sen onların yanında değildin; onlar (bu yüzden) çekişirken de yanlarında değildin.
Ahmed Hulusi : İşte bu bilgiler, sana vahyetmekte olduğumuz gayba ait haberlerdir. Kim Meryem'in hâmisi olsun, diye kur'a çektiklerinde sen onların yanında değildin. (Bu konuda) tartışırlarken de yanlarında değildin.
Ahmet Tekin : Bunlar, bizim sana vahiy yoluyla bildirdiğimiz, bilgi alanın dışındaki olaylardan, gayb âleminin haberlerindendir. İçlerinden hangisinin Meryem’i himayesine alacağına dair kura çekmek üzere kalemlerini (oklarını) atarlarken sen onların yanında değildin. Onlar bu yüzden tartışırlarken de yanlarında değildin.
Ahmet Varol : Bunlar sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Meryem'i kimin sorumluluğuna alacağını belirlemek için kalemlerini attıkları sırada sen yanlarında değildin. Aralarında tartıştıkları zaman da sen yanlarında değildin.
Ali Bulaç : Bunlar, gayb haberlerindendir; bunları sana vahyediyoruz. Onlardan hangisi Meryem'i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin.
Ali Fikri Yavuz : İşte bu Meryem, Zekeriyya ve Yahya (Aleyhisselâm) kıssaları, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Ey Rasûlüm, yoksa Meryemi hangisi himayesine alacak diye, Tevrat yazdıkları kalemleriyle kur’a atarlarken, sen onların yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında bulunmuyordun.
Bekir Sadak : Bu Sana vahyettigimiz gayb haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye kalemlerini atarlarken sen yanlarinda degildin, cekisirlerken de orada bulunmadin.
Celal Yıldırım : İşte bu sana vahyettiğimiz, gayb haberlerindendir. (Yoksa) Meryem'i kim himayesine alıp onu koruyacak diye kalemlerini (kur'a için) atarlarken sen yanlarında değildin. (Bu hususta) tartışırlarken de yanlarında bulunmadın..
Diyanet İşleri : (Ey Muhammed!) Bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem’i kim himayesine alıp koruyacak diye kalemlerini (kur’a için) atarlarken sen yanlarında değildin. (Bu konuda) tartışırlarken de yanlarında değildin.
Diyanet İşleri (eski) : Bu Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin, çekişirlerken de orada bulunmadın.
Diyanet Vakfi : (Resûlüm!) Bunlar, bizim sana vahiy yoluyla bildirmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. İçlerinden hangisi Meryem'i himayesine alacak diye kur'a çekmek üzere kalemlerini atarlarken sen onların yanında değildin; onlar (bu yüzden) çekişirken de yanlarında değildin.
Edip Yüksel : Bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye zar atarlarken sen onların yanında değildin; çekiştikleri zaman da sen onların yanında değildin.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İşte bu, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. (Yoksa) «Meryem'i kim himayesine alıp koruyacak?» diye kalemlerini (kur'a için) atarlarken sen yanlarında değildin. (Bu hususta) Tartışırlarken de yanlarında bulunmadın.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bu, sana vahy ile bildirdiğimiz gayb haberlerindendir, Ey Muhammed, yoksa, Meryem'i hangisi himayesine alacak diye kalemleriyle kur'a atarlarken de çekişirlerken de sen yanlarında değildin.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bu işte sana gayb haberlerinden, onu sana vahy ile bildiriyoruz (ya Muhammed), yoksa Meryemi hangisi himayesine alacak, diye kalemleriyle kur'a atarlarken de sen yanlarında değildin, çekişirlerken de yanlarında değildin.
Fizilal-il Kuran : Bunlar sana vahiy yolu ile bildirdiğimiz gayb alemine ilişkin haberlerdir. Onlardan hangisi Meryem'in sorumluluğunu üstlenecek diye kalemleri ile kur'a çekerlerken sen yanlarında değildin, bu konuda çekişirken de orada değildin.
Gültekin Onan : Bunlar, gayb haberlerindendir; Bunları sana vahyediyoruz. Onlardan hangisi Meryem'i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin.
Hakkı Yılmaz : İşte bu, algılama imkânının olmadığı, geçmişin önemli haberlerinden sana vahyettiklerimizdir. Ve Meryem'e hangisi kefil olacağına kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin. Onlar tartışırlarken de sen yanlarında değildin.
Hasan Basri Çantay : (Habîbim) bunlar sana vahyetmekde olduğumuz ğayb haberlerindendir. Meryem'i onlardan hangisi himaayesine alacak diye kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin. (Bu hususda) çekişirlerken de yine yanlarında yokdun.
Hayrat Neşriyat : (Habîbim, yâ Muhammed!) Bunlar gayb haberlerindendir ki, onu sana vahyediyoruz. Yoksa, içlerinden hangisi Meryem’i himâyesine alacak diye kalemlerini (kur'a için nehre) atarlarken, sen onların yanında değildin! (Onlar) birbirleriyle çekişirlerken de yanlarında değildin!
İbni Kesir : Bunlar sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin. Çekişirlerken de orada bulunmadın.
İskender Evrenosoğlu : İşte bu, gayb haberlerindendir, onu sana vahyediyoruz. Ve "Meryem'e, onlardan hangisi kefil (vekil) olacak?” diye, onlar (kur'a çekmek için) kalemlerini attıkları zaman, sen onların yanlarında değildin. Ve onlar tartışırken de, sen onların yanlarında değildin.
Muhammed Esed : Sana (şimdi) vahyettiğimiz şey, senin idrakini aşan bir hususla ilgilidir: zira, hangisinin Meryem'in hamisi olacağını kur'a ile belirlediklerinde sen onlarla birlikte değildin, ve (o konuda) birbirleriyle çekiştiklerinde yanlarında yoktun.
Ömer Nasuhi Bilmen : Bu sana gayb haberlerindendir. Onu sana vahyediyoruz. Meryem'i hangisi tekeffül edecek diye kalemlerini attıkları zaman sen onların yanında değildin ve onlar muhâsemede bulundukları zaman da sen onların yanında bulunmuyordun.
Ömer Öngüt : Resulüm! Bunlar, bizim sana vahiy yolu ile bildirdiğimiz gayb haberlerindendir. İçlerinden hangisi Meryem'i himayesine alacak diye kalemleri ile kura atarlarken sen onların yanında değildin. Çekiştikleri zaman da orada bulunmadın.
Şaban Piriş : Bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem’e hangisi kefil olacak diye kalemlerini atarlarken (kura çekerlerken) sen yanlarında değildin, konuyu tartışırlarken de yanlarında değildin.
Suat Yıldırım : İşte bunlar gayb kabîlinden haberler olup onları Biz sana vahyediyoruz. Yoksa onlar Meryem’i kimin himaye edeceğine dair kur’a çekerlerken ve birbirleriyle tartışırlarken sen yanlarında bulunmuyordun.
Süleyman Ateş : (Ey Muhammed) Bunlar sana vahyettiğimiz, görünmez âlemin haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye (kur'a) oklarını atarlarken sen onların yanında değildin; birbirleriyle çekiştikleri zaman da sen yanlarında değildin.
Tefhim-ul Kuran : Bunlar, gayb haberlerindendir; bunları sana vahy ediyoruz. Onlardan hangisi Meryem'i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin.
Ümit Şimşek : İşte bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa, onlar Meryem'in bakımını kim üstlenecek diye kur'a çekerken sen onların yanında değildin. Onlar tartışırken de sen yanlarında değildin.
Yaşar Nuri Öztürk : Bu, gayb haberlerindendir ki, sana vahyediyoruz. Onlar, Meryem'in bakımını kimin üstleneceğini belirlemek için kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin. Çekiştikleri sırada da yanlarında değildin.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}