» 3 / Âl-i Imrân  170:

Kuran Sırası: 3
İniş Sırası: 89
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 170
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَرِحِينَ (FRḪYN) = feriHīne : sevinirler
2. بِمَا (BME) = bimā : şeylerden
3. اتَاهُمُ ( ËTEHM) = ātāhumu : kendilerine verdikleri
4. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah'ın
5. مِنْ (MN) = min : -ndan
6. فَضْلِهِ (FŽLH) = feDlihi : lutfu-
7. وَيَسْتَبْشِرُونَ (VYSTBŞRVN) = ve yestebşirūne : ve müjdelemek isterler
8. بِالَّذِينَ (BELZ̃YN) = bielleƶīne : kimselere
9. لَمْ (LM) = lem :
10. يَلْحَقُوا (YLḪGVE) = yelHaḳū : henüz yetişemeyen(lere)
11. بِهِمْ (BHM) = bihim : kendilerine
12. مِنْ (MN) = min :
13. خَلْفِهِمْ (ḢLFHM) = ḣalfihim : arkalarından
14. أَلَّا (ÊLE) = ellā :
15. خَوْفٌ (ḢVF) = ḣavfun : korku olmadığına
16. عَلَيْهِمْ (ALYHM) = ǎleyhim : onlara
17. وَلَا (VLE) = ve lā :
18. هُمْ (HM) = hum : onların
19. يَحْزَنُونَ (YḪZNVN) = yeHzenūne : üzüntüye uğramayacaklarına
sevinirler | şeylerden | kendilerine verdikleri | Allah'ın | -ndan | lutfu- | ve müjdelemek isterler | kimselere | | henüz yetişemeyen(lere) | kendilerine | | arkalarından | | korku olmadığına | onlara | | onların | üzüntüye uğramayacaklarına |

[FRḪ] [] [ETY] [] [] [FŽL] [BŞR] [] [] [LḪG] [] [] [ḢLF] [] [ḢVF] [] [] [] [ḪZN]
FRḪYN BME ËTEHM ELLH MN FŽLH VYSTBŞRVN BELZ̃YN LM YLḪGVE BHM MN ḢLFHM ÊLE ḢVF ALYHM VLE HM YḪZNVN

feriHīne bimā ātāhumu llahu min feDlihi ve yestebşirūne bielleƶīne lem yelHaḳū bihim min ḣalfihim ellā ḣavfun ǎleyhim ve lā hum yeHzenūne
فرحين بما آتاهم الله من فضله ويستبشرون بالذين لم يلحقوا بهم من خلفهم ألا خوف عليهم ولا هم يحزنون

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 170
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فرحين ف ر ح | FRḪ FRḪYN feriHīne sevinirler Rejoicing
بما | BME bimā şeylerden in what
آتاهم ا ت ي | ETY ËTEHM ātāhumu kendilerine verdikleri bestowed them
الله | ELLH llahu Allah'ın Allah
من | MN min -ndan of
فضله ف ض ل | FŽL FŽLH feDlihi lutfu- His Bounty,
ويستبشرون ب ش ر | BŞR VYSTBŞRVN ve yestebşirūne ve müjdelemek isterler and they receive good tidings
بالذين | BELZ̃YN bielleƶīne kimselere about those who
لم | LM lem (have) not
يلحقوا ل ح ق | LḪG YLḪGVE yelHaḳū henüz yetişemeyen(lere) yet joined
بهم | BHM bihim kendilerine [with] them
من | MN min [from]
خلفهم خ ل ف | ḢLF ḢLFHM ḣalfihim arkalarından (but are) left behind -
ألا | ÊLE ellā that (there will be) no
خوف خ و ف | ḢVF ḢVF ḣavfun korku olmadığına fear
عليهم | ALYHM ǎleyhim onlara on them
ولا | VLE ve lā and not
هم | HM hum onların they
يحزنون ح ز ن | ḪZN YḪZNVN yeHzenūne üzüntüye uğramayacaklarına will grieve.

3:170 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

sevinirler | şeylerden | kendilerine verdikleri | Allah'ın | -ndan | lutfu- | ve müjdelemek isterler | kimselere | | henüz yetişemeyen(lere) | kendilerine | | arkalarından | | korku olmadığına | onlara | | onların | üzüntüye uğramayacaklarına |

[FRḪ] [] [ETY] [] [] [FŽL] [BŞR] [] [] [LḪG] [] [] [ḢLF] [] [ḢVF] [] [] [] [ḪZN]
FRḪYN BME ËTEHM ELLH MN FŽLH VYSTBŞRVN BELZ̃YN LM YLḪGVE BHM MN ḢLFHM ÊLE ḢVF ALYHM VLE HM YḪZNVN

feriHīne bimā ātāhumu llahu min feDlihi ve yestebşirūne bielleƶīne lem yelHaḳū bihim min ḣalfihim ellā ḣavfun ǎleyhim ve lā hum yeHzenūne
فرحين بما آتاهم الله من فضله ويستبشرون بالذين لم يلحقوا بهم من خلفهم ألا خوف عليهم ولا هم يحزنون

[ف ر ح] [] [ا ت ي] [] [] [ف ض ل] [ب ش ر] [] [] [ل ح ق] [] [] [خ ل ف] [] [خ و ف] [] [] [] [ح ز ن]

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 170
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فرحين ف ر ح | FRḪ FRḪYN feriHīne sevinirler Rejoicing
Fe,Re,Ha,Ye,Nun,
80,200,8,10,50,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
بما | BME bimā şeylerden in what
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
آتاهم ا ت ي | ETY ËTEHM ātāhumu kendilerine verdikleri bestowed them
,Te,Elif,He,Mim,
,400,1,5,40,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الله | ELLH llahu Allah'ın Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
من | MN min -ndan of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
فضله ف ض ل | FŽL FŽLH feDlihi lutfu- His Bounty,
Fe,Dad,Lam,He,
80,800,30,5,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ويستبشرون ب ش ر | BŞR VYSTBŞRVN ve yestebşirūne ve müjdelemek isterler and they receive good tidings
Vav,Ye,Sin,Te,Be,Şın,Re,Vav,Nun,
6,10,60,400,2,300,200,6,50,
CIRC – prefixed circumstantial particle
V – 3rd person masculine plural (form X) imperfect verb
PRON – subject pronoun
الواو حالية
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بالذين | BELZ̃YN bielleƶīne kimselere about those who
Be,Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
2,1,30,700,10,50,
P – prefixed preposition bi
REL – masculine plural relative pronoun
جار ومجرور
لم | LM lem (have) not
Lam,Mim,
30,40,
NEG – negative particle
حرف نفي
يلحقوا ل ح ق | LḪG YLḪGVE yelHaḳū henüz yetişemeyen(lere) yet joined
Ye,Lam,Ha,Gaf,Vav,Elif,
10,30,8,100,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بهم | BHM bihim kendilerine [with] them
Be,He,Mim,
2,5,40,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
من | MN min [from]
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
خلفهم خ ل ف | ḢLF ḢLFHM ḣalfihim arkalarından (but are) left behind -
Hı,Lam,Fe,He,Mim,
600,30,80,5,40,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ألا | ÊLE ellā that (there will be) no
,Lam,Elif,
,30,1,
SUB – subordinating conjunction
NEG – negative particle
حرف مصدري
حرف نفي
خوف خ و ف | ḢVF ḢVF ḣavfun korku olmadığına fear
Hı,Vav,Fe,
600,6,80,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
عليهم | ALYHM ǎleyhim onlara on them
Ayn,Lam,Ye,He,Mim,
70,30,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
ولا | VLE ve lā and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
هم | HM hum onların they
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
يحزنون ح ز ن | ḪZN YḪZNVN yeHzenūne üzüntüye uğramayacaklarına will grieve.
Ye,Ha,Ze,Nun,Vav,Nun,
10,8,7,50,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَرِحِينَ: sevinirler | بِمَا: şeylerden | اتَاهُمُ: kendilerine verdikleri | اللَّهُ: Allah'ın | مِنْ: -ndan | فَضْلِهِ: lutfu- | وَيَسْتَبْشِرُونَ: ve müjdelemek isterler | بِالَّذِينَ: kimselere | لَمْ: | يَلْحَقُوا: henüz yetişemeyen(lere) | بِهِمْ: kendilerine | مِنْ: | خَلْفِهِمْ: arkalarından | أَلَّا: | خَوْفٌ: korku olmadığına | عَلَيْهِمْ: onlara | وَلَا: | هُمْ: onların | يَحْزَنُونَ: üzüntüye uğramayacaklarına |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فرحين FRḪYN sevinirler | بما BME şeylerden | آتاهم ËTEHM kendilerine verdikleri | الله ELLH Allah'ın | من MN -ndan | فضله FŽLH lutfu- | ويستبشرون WYSTBŞRWN ve müjdelemek isterler | بالذين BELZ̃YN kimselere | لم LM | يلحقوا YLḪGWE henüz yetişemeyen(lere) | بهم BHM kendilerine | من MN | خلفهم ḢLFHM arkalarından | ألا ÊLE | خوف ḢWF korku olmadığına | عليهم ALYHM onlara | ولا WLE | هم HM onların | يحزنون YḪZNWN üzüntüye uğramayacaklarına |
Kırık Meal (Okunuş) : |feriHīne: sevinirler | bimā: şeylerden | ātāhumu: kendilerine verdikleri | llahu: Allah'ın | min: -ndan | feDlihi: lutfu- | ve yestebşirūne: ve müjdelemek isterler | bielleƶīne: kimselere | lem: | yelHaḳū: henüz yetişemeyen(lere) | bihim: kendilerine | min: | ḣalfihim: arkalarından | ellā: | ḣavfun: korku olmadığına | ǎleyhim: onlara | ve lā: | hum: onların | yeHzenūne: üzüntüye uğramayacaklarına |
Kırık Meal (Transcript) : |FRḪYN: sevinirler | BME: şeylerden | ËTEHM: kendilerine verdikleri | ELLH: Allah'ın | MN: -ndan | FŽLH: lutfu- | VYSTBŞRVN: ve müjdelemek isterler | BELZ̃YN: kimselere | LM: | YLḪGVE: henüz yetişemeyen(lere) | BHM: kendilerine | MN: | ḢLFHM: arkalarından | ÊLE: | ḢVF: korku olmadığına | ALYHM: onlara | VLE: | HM: onların | YḪZNVN: üzüntüye uğramayacaklarına |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ferah-fahûr bir halde Allah'ın onlara ettiği lütuf ve ihsânlarla ve onlar, henüz kendilerine katılmayanlara, fakat artlarından gelmekte olanlara da bilin ki ne korku vardır onlara, ne de mahzun olurlar diye müjde vermeyi isterler.
Adem Uğur : Allah'ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar.
Ahmed Hulusi : Allâh'ın fazlından, hakikatleri olması sebebiyle kendilerinde açığa çıkardığıyla sevinçlidirler. Kendilerine katılmamış, geride kalanlara müjdelemek isterler ki; onlara ne bir korku vardır ne de üzülecekleri bir şey.
Ahmet Tekin : Allah’ın lütfundan verdiği nimetlerle, imkânlarla sevinç içindedirler. Arkalarından gelecek, henüz kendilerine katılmamış şehit olacak kardeşlerine de, her iki dünyada korku olmadığının, geride bıraktıkları yakınları ve yapamadıkları şeylerden dolayı mahzun da olmayacaklarının müjdesinin sevincini duymaktadırlar.
Ahmet Varol : Allah'ın lütfundan kendilerine vermiş olduklarıyla sevinç içindedirler ve arkalarından henüz onlara kavuşmamış olanları, kendilerine bir korku olmayacağını ve üzülmeyeceklerini üzere müjdelerler.
Ali Bulaç : Allah'ın kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler. Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdelemeyi isterler ki onlara hiç bir korku yoktur, mahzun da olacak değillerdir.
Ali Fikri Yavuz : Onlar, Allah’ın kendilerine verdiği ihsandan (şehidlik rütbesinden) dolayı neş’eli haldedirler ve arkalarından kendilerine şehidlik rütbesi ile katılamıyan mücahidler hakkında şunu müjdelemek isterler: “- Onlara hiç bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmıyacaklardır.”
Bekir Sadak : (169-17) 0 Allah yolunda oldurulenleri olu saymayin, bilakis Rableri katinda diridirler. Allah'in bol nimetinden onlara verdigi seylerle sevinc icinde riziklanirlar, arkalarindan kendilerine ulasamayan kimselere, kendilerine korku olmadigini ve kendilerinin uzulmeyeceklerini mujde etmek isterler.
Celal Yıldırım : Allah'ın kendi fazl-u kereminden verdiği (o yüce) nîmetlerle sevinçlidirler. Arkalarından henüz kendilerine ulaşamıyan kimselere de hiçbir korku olmayacağını, üzülmeyeceklerini müjdelemek isterler..
Diyanet İşleri : (169-170) Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında Allah’ın, lütfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler.
Diyanet İşleri (eski) : (169-170) Allah yolunda öldürülenleri ölü saymayın, bilakis Rableri katında diridirler. Allah'ın bol nimetinden onlara verdiği şeylerle sevinç içinde rızıklanırlar, arkalarından kendilerine ulaşamayan kimselere, kendilerine korku olmadığını ve kendilerinin üzülmeyeceklerini müjde etmek isterler.
Diyanet Vakfi : (169-170) Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Allah'ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar.
Edip Yüksel : ALLAH'ın onlara bolca verdiği nimetlerle neşe içindedirler. Kendilerine daha katılmamış yoldaşlarına bir korku ve üzüntü olmadığını müjdelemek isterler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah'ın lütfundan verdiği nimetle sevinçlidirler. Arkalarından kendilerine ulaşamayan kimselere de hiç bir korku olmayacağını ve üzülmeyeceklerini müjdelemek isterler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Allah'ın kendilerine lütfundan verdiği mutlulukla sevinç duyarlar ve arkalarından şehit olarak kendilerine katılmamış olan mücahitler hakkında: «Onlara hiçbir korku yok ve onlar üzüntü de duymayacaklardır.» müjdesinde bulunurlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Allahın fazlından kendilerine bahş ettiği saadetle şadgâm olarak merzuk olurlar, arkalarından şehadetle kendilerine yetişemiyen mücahidler hakkında da şunu istibşar ederler ki onlara bir korku yok, onlar da mahzun olmıyacaklar
Fizilal-il Kuran : Allah'ın, keremiyle kendilerine sunduğu nimetlerden dolayı sevinç içindedirler. Arkadaki henüz kendilerine katılmamış olanlar için korku ve üzüntü söz konusu değil diye onlar adına sevinçlidirler.
Gültekin Onan : Tanrı'nın kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler. Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdelemeyi isterler ki onlara hiç bir korku yoktur, mahzun da olacak değillerdir.
Hakkı Yılmaz : (169-171) Allah yolunda öldürülenleri de sakın ölüler sanma. Tam tersi onlar diridirler, Allah'ın armağanlarından verdiği şeylerle sevinçli olarak Rableri katında rızıklanmaktadırlar. Arkalarından kendilerine henüz ulaşmayan kimselere, kendileri için hiçbir korku olmayacağını ve üzülmeyeceklerini müjdelemek isterler. Onlar, Allah'tan bir nimeti, armağanı ve Allah'ın şüphesiz, mü’minlerin ecrini kaybetmeyeceğini müjdelemek isterler.
Hasan Basri Çantay : (169-170) Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bil'akis onlar Rableri kafında diridirler. (Öyle ki Allanın) lutf-ü inayetinden, kendilerine verdiği (şehidlik mertebesi) ile hepsi de şâd olarak (cennet ni'metleriyle) rızıklanırlar.. Arkalarından henüz onlara katılamayan (şehid dindaş) lar (ı) hakkında da: «Onlara hiç bir korku yokdur. Onlar mahzun da olacak değillerdir» diye müjde vermek isterler.
Hayrat Neşriyat : (Hem onlar,) Allah’ın kendilerine ihsânından verdiği şeylerle sevinen kimselerdir ve arkalarından kendilerine (henüz) katılamayanları: 'Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun(da) olmayacaklardır' diye müjdelemek isterler!
İbni Kesir : Allah'ın keremiyle kendilerine verdiklerinden sevinerek arkalarından henüz kendilerine katılmayanlara; kendilerine korku olmadığını ve üzülmeyeceklerini, müjdelemek isterler.
İskender Evrenosoğlu : Allah'ın onlara kendi fazlından verdiği şeyle ferahlarlar. Ve arkalarından henüz kendilerine katılmayan (henüz şehit olmayan) kimselere, "onlara bir korku olmayacağını ve onların mahzun olmayacaklarını" müjdelemek isterler.
Muhammed Esed : Allah'ın lütfuyla kendilerine bağışladığı (şehitlikten) övünç duyarlar. Ve arkada kalıp henüz kendilerine katılmamış olan (kardeş)lerine, bir korku ve üzüntü duymayacakları müjdesinde bulunmaktan zevk alırlar:
Ömer Nasuhi Bilmen : Onlar kendilerine Allah Teâlâ'nın fazlından verdiği şey ile mesrûrdurlar. Ve onlar, arkalarında varıp kendilerine yetişmemiş olanlara bir korku olmadığı ile ve onların mahzûn olmayacakları ile de müjdelenmiş bulunurlar.
Ömer Öngüt : Allah'ın kendilerine verdiği ihsanlardan dolayı sevinç içindedirler. Arkalarından henüz kendilerine katılmayan kimselere de hiçbir korku olmayacağını ve üzülmeyeceklerini müjdelemek isterler.
Şaban Piriş : Allah’ın kendilerine fazlından verdiği şeylere sevinenler, arkalarından (kendilerine) yetişemeyenlere, kendilerine bir korku olmadığını ve mahzun da olmayacaklarını müjdelemek isterler.
Suat Yıldırım : Allah’ın lütfundan ihsan ettiği nimetlere kavuşmaktan dolayı sevinç içindedirler. Arkalarından henüz kendilerine kavuşmayan müstakbel şehitlere, "kendilerine hiçbir korku olmayacağına ve üzüntü hissetmeyeceklerine" dair de müjde vermek isterler.
Süleyman Ateş : Allâh'ın, keremiyle kendilerine verdiklerinden sevinçli olarak, arkalarından henüz kendilerine yetişemeyenlere de korku olmadığına, onların da üzüntüye uğramayacaklarına sevinirler.
Tefhim-ul Kuran : Allah'ın kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler. Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdeler vermektedirler ki onlara hiç bir korku yoktur, mahzun da olacak değillerdir.
Ümit Şimşek : Allah'ın kereminden onlara bağışladığı nimetlerin mutluluğu içinde, arkalarında olup da henüz kendilerine katılmamış kardeşlerine, kendileri için hiçbir korku olmayacağını ve hiçbir şey için üzülmeyeceklerini müjdeliyorlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah'ın, lütfundan kendilerine verdiğiyle sevinçlidirler. Ve arkada kalıp kendilerine katılmamış olanlara şunu müjdeliyorlar: Onlar için korku yoktur; tasalanmayacaklardır onlar.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}