» 3 / Âl-i Imrân  191:

Kuran Sırası: 3
İniş Sırası: 89
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 191
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : onlar ki
2. يَذْكُرُونَ (YZ̃KRVN) = yeƶkurūne : anarlar
3. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah'ı
4. قِيَامًا (GYEME) = ḳiyāmen : ayakta
5. وَقُعُودًا (VGAVD̃E) = ve ḳuǔden : ve oturarak
6. وَعَلَىٰ (VAL) = ve ǎlā : ve üzerine
7. جُنُوبِهِمْ (CNVBHM) = cunūbihim : yanları
8. وَيَتَفَكَّرُونَ (VYTFKRVN) = ve yetefekkerūne : ve düşünürler
9. فِي (FY) = fī : hakkında
10. خَلْقِ (ḢLG) = ḣalḳi : yaratılışı
11. السَّمَاوَاتِ (ELSMEVET) = s-semāvāti : göklerin
12. وَالْأَرْضِ (VELÊRŽ) = vel'erDi : ve yerin
13. رَبَّنَا (RBNE) = rabbenā : Rabbimiz (derler)
14. مَا (ME) = mā :
15. خَلَقْتَ (ḢLGT) = ḣaleḳte : yaratmadın
16. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : bunu
17. بَاطِلًا (BEŦLE) = bāTilen : boş yere
18. سُبْحَانَكَ (SBḪENK) = subHāneke : sen yücesin
19. فَقِنَا (FGNE) = feḳinā : bizi koru
20. عَذَابَ (AZ̃EB) = ǎƶābe : azabından
21. النَّارِ (ELNER) = n-nāri : ateş
onlar ki | anarlar | Allah'ı | ayakta | ve oturarak | ve üzerine | yanları | ve düşünürler | hakkında | yaratılışı | göklerin | ve yerin | Rabbimiz (derler) | | yaratmadın | bunu | boş yere | sen yücesin | bizi koru | azabından | ateş |

[] [Z̃KR] [] [GVM] [GAD̃] [] [CNB] [FKR] [] [ḢLG] [SMV] [ERŽ] [RBB] [] [ḢLG] [] [BŦL] [SBḪ] [VGY] [AZ̃B] [NVR]
ELZ̃YN YZ̃KRVN ELLH GYEME VGAVD̃E VAL CNVBHM VYTFKRVN FY ḢLG ELSMEVET VELÊRŽ RBNE ME ḢLGT HZ̃E BEŦLE SBḪENK FGNE AZ̃EB ELNER

elleƶīne yeƶkurūne llahe ḳiyāmen ve ḳuǔden ve ǎlā cunūbihim ve yetefekkerūne ḣalḳi s-semāvāti vel'erDi rabbenā ḣaleḳte hāƶā bāTilen subHāneke feḳinā ǎƶābe n-nāri
الذين يذكرون الله قياما وقعودا وعلى جنوبهم ويتفكرون في خلق السماوات والأرض ربنا ما خلقت هذا باطلا سبحانك فقنا عذاب النار

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 191
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
الذين | ELZ̃YN elleƶīne onlar ki Those who
يذكرون ذ ك ر | Z̃KR YZ̃KRVN yeƶkurūne anarlar remember
الله | ELLH llahe Allah'ı Allah
قياما ق و م | GVM GYEME ḳiyāmen ayakta standing,
وقعودا ق ع د | GAD̃ VGAVD̃E ve ḳuǔden ve oturarak and sitting
وعلى | VAL ve ǎlā ve üzerine and on
جنوبهم ج ن ب | CNB CNVBHM cunūbihim yanları their sides
ويتفكرون ف ك ر | FKR VYTFKRVN ve yetefekkerūne ve düşünürler and they reflect
في | FY hakkında on
خلق خ ل ق | ḢLG ḢLG ḣalḳi yaratılışı (the) creation
السماوات س م و | SMV ELSMEVET s-semāvāti göklerin (of) the heavens
والأرض ا ر ض | ERŽ VELÊRŽ vel'erDi ve yerin and the earth,
ربنا ر ب ب | RBB RBNE rabbenā Rabbimiz (derler) """Our Lord,"
ما | ME not
خلقت خ ل ق | ḢLG ḢLGT ḣaleḳte yaratmadın You have created
هذا | HZ̃E hāƶā bunu this
باطلا ب ط ل | BŦL BEŦLE bāTilen boş yere (in) vain.
سبحانك س ب ح | SBḪ SBḪENK subHāneke sen yücesin Glory be to You,
فقنا و ق ي | VGY FGNE feḳinā bizi koru so save us
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābe azabından (from the) punishment
النار ن و ر | NVR ELNER n-nāri ateş (of) the Fire.

3:191 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

onlar ki | anarlar | Allah'ı | ayakta | ve oturarak | ve üzerine | yanları | ve düşünürler | hakkında | yaratılışı | göklerin | ve yerin | Rabbimiz (derler) | | yaratmadın | bunu | boş yere | sen yücesin | bizi koru | azabından | ateş |

[] [Z̃KR] [] [GVM] [GAD̃] [] [CNB] [FKR] [] [ḢLG] [SMV] [ERŽ] [RBB] [] [ḢLG] [] [BŦL] [SBḪ] [VGY] [AZ̃B] [NVR]
ELZ̃YN YZ̃KRVN ELLH GYEME VGAVD̃E VAL CNVBHM VYTFKRVN FY ḢLG ELSMEVET VELÊRŽ RBNE ME ḢLGT HZ̃E BEŦLE SBḪENK FGNE AZ̃EB ELNER

elleƶīne yeƶkurūne llahe ḳiyāmen ve ḳuǔden ve ǎlā cunūbihim ve yetefekkerūne ḣalḳi s-semāvāti vel'erDi rabbenā ḣaleḳte hāƶā bāTilen subHāneke feḳinā ǎƶābe n-nāri
الذين يذكرون الله قياما وقعودا وعلى جنوبهم ويتفكرون في خلق السماوات والأرض ربنا ما خلقت هذا باطلا سبحانك فقنا عذاب النار

[] [ذ ك ر] [] [ق و م] [ق ع د] [] [ج ن ب] [ف ك ر] [] [خ ل ق] [س م و] [ا ر ض] [ر ب ب] [] [خ ل ق] [] [ب ط ل] [س ب ح] [و ق ي] [ع ذ ب] [ن و ر]

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 191
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
الذين | ELZ̃YN elleƶīne onlar ki Those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
يذكرون ذ ك ر | Z̃KR YZ̃KRVN yeƶkurūne anarlar remember
Ye,Zel,Kef,Re,Vav,Nun,
10,700,20,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الله | ELLH llahe Allah'ı Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
قياما ق و م | GVM GYEME ḳiyāmen ayakta standing,
Gaf,Ye,Elif,Mim,Elif,
100,10,1,40,1,
N – accusative masculine plural indefinite active participle
اسم منصوب
وقعودا ق ع د | GAD̃ VGAVD̃E ve ḳuǔden ve oturarak and sitting
Vav,Gaf,Ayn,Vav,Dal,Elif,
6,100,70,6,4,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative indefinite verbal noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
وعلى | VAL ve ǎlā ve üzerine and on
Vav,Ayn,Lam,,
6,70,30,,
REM – prefixed resumption particle
P – preposition
الواو استئنافية
حرف جر
جنوبهم ج ن ب | CNB CNVBHM cunūbihim yanları their sides
Cim,Nun,Vav,Be,He,Mim,
3,50,6,2,5,40,
N – genitive masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ويتفكرون ف ك ر | FKR VYTFKRVN ve yetefekkerūne ve düşünürler and they reflect
Vav,Ye,Te,Fe,Kef,Re,Vav,Nun,
6,10,400,80,20,200,6,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural (form V) imperfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
في | FY hakkında on
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
خلق خ ل ق | ḢLG ḢLG ḣalḳi yaratılışı (the) creation
Hı,Lam,Gaf,
600,30,100,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
السماوات س م و | SMV ELSMEVET s-semāvāti göklerin (of) the heavens
Elif,Lam,Sin,Mim,Elif,Vav,Elif,Te,
1,30,60,40,1,6,1,400,
N – genitive feminine plural noun
اسم مجرور
والأرض ا ر ض | ERŽ VELÊRŽ vel'erDi ve yerin and the earth,
Vav,Elif,Lam,,Re,Dad,
6,1,30,,200,800,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive feminine noun → Earth"
الواو عاطفة
اسم مجرور
ربنا ر ب ب | RBB RBNE rabbenā Rabbimiz (derler) """Our Lord,"
Re,Be,Nun,Elif,
200,2,50,1,
N – accusative masculine noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم منصوب و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ما | ME not
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
خلقت خ ل ق | ḢLG ḢLGT ḣaleḳte yaratmadın You have created
Hı,Lam,Gaf,Te,
600,30,100,400,
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
هذا | HZ̃E hāƶā bunu this
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
باطلا ب ط ل | BŦL BEŦLE bāTilen boş yere (in) vain.
Be,Elif,Tı,Lam,Elif,
2,1,9,30,1,
N – accusative masculine indefinite active participle
اسم منصوب
سبحانك س ب ح | SBḪ SBḪENK subHāneke sen yücesin Glory be to You,
Sin,Be,Ha,Elif,Nun,Kef,
60,2,8,1,50,20,
N – accusative masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فقنا و ق ي | VGY FGNE feḳinā bizi koru so save us
Fe,Gaf,Nun,Elif,
80,100,50,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine singular imperative verb
PRON – 1st person plural object pronoun
الفاء استئنافية
فعل أمر و«نا» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābe azabından (from the) punishment
Ayn,Zel,Elif,Be,
70,700,1,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
النار ن و ر | NVR ELNER n-nāri ateş (of) the Fire.
Elif,Lam,Nun,Elif,Re,
1,30,50,1,200,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |الَّذِينَ: onlar ki | يَذْكُرُونَ: anarlar | اللَّهَ: Allah'ı | قِيَامًا: ayakta | وَقُعُودًا: ve oturarak | وَعَلَىٰ: ve üzerine | جُنُوبِهِمْ: yanları | وَيَتَفَكَّرُونَ: ve düşünürler | فِي: hakkında | خَلْقِ: yaratılışı | السَّمَاوَاتِ: göklerin | وَالْأَرْضِ: ve yerin | رَبَّنَا: Rabbimiz (derler) | مَا: | خَلَقْتَ: yaratmadın | هَٰذَا: bunu | بَاطِلًا: boş yere | سُبْحَانَكَ: sen yücesin | فَقِنَا: bizi koru | عَذَابَ: azabından | النَّارِ: ateş |
Kırık Meal (Harekesiz) : |الذين ELZ̃YN onlar ki | يذكرون YZ̃KRWN anarlar | الله ELLH Allah'ı | قياما GYEME ayakta | وقعودا WGAWD̃E ve oturarak | وعلى WAL ve üzerine | جنوبهم CNWBHM yanları | ويتفكرون WYTFKRWN ve düşünürler | في FY hakkında | خلق ḢLG yaratılışı | السماوات ELSMEWET göklerin | والأرض WELÊRŽ ve yerin | ربنا RBNE Rabbimiz (derler) | ما ME | خلقت ḢLGT yaratmadın | هذا HZ̃E bunu | باطلا BEŦLE boş yere | سبحانك SBḪENK sen yücesin | فقنا FGNE bizi koru | عذاب AZ̃EB azabından | النار ELNER ateş |
Kırık Meal (Okunuş) : |elleƶīne: onlar ki | yeƶkurūne: anarlar | llahe: Allah'ı | ḳiyāmen: ayakta | ve ḳuǔden: ve oturarak | ve ǎlā: ve üzerine | cunūbihim: yanları | ve yetefekkerūne: ve düşünürler | : hakkında | ḣalḳi: yaratılışı | s-semāvāti: göklerin | vel'erDi: ve yerin | rabbenā: Rabbimiz (derler) | : | ḣaleḳte: yaratmadın | hāƶā: bunu | bāTilen: boş yere | subHāneke: sen yücesin | feḳinā: bizi koru | ǎƶābe: azabından | n-nāri: ateş |
Kırık Meal (Transcript) : |ELZ̃YN: onlar ki | YZ̃KRVN: anarlar | ELLH: Allah'ı | GYEME: ayakta | VGAVD̃E: ve oturarak | VAL: ve üzerine | CNVBHM: yanları | VYTFKRVN: ve düşünürler | FY: hakkında | ḢLG: yaratılışı | ELSMEVET: göklerin | VELÊRŽ: ve yerin | RBNE: Rabbimiz (derler) | ME: | ḢLGT: yaratmadın | HZ̃E: bunu | BEŦLE: boş yere | SBḪENK: sen yücesin | FGNE: bizi koru | AZ̃EB: azabından | ELNER: ateş |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlar, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan üstü yatarken anarlar ve göklerle yeryüzünün yaratılışını düşünürler de Rabbimiz derler, bunları boş yere yaratmadın, noksan sıfatlardan arısın sen, koru bizi ateşin azâbından.
Adem Uğur : Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!
Ahmed Hulusi : Onlar (öze ermişler) ayakta, otururken ya da yanları üzere uzanmışken Allâh'ı anıp (hatırlayıp), semâların ve arzın yaratılışını (günün getirisi ölçüsünde evren ve derûnu ya da beyin indînde bedenin yeri ve özelliklerini) tefekkür edip; "Rabbimiz, bunları boş yere yaratmadın! Subhan'sın (yersiz ve anlamsız bir şey yaratmaktan münezzeh, her an yeni bir şey yaratma hâlinde olansın)! (Açığa çıkardıklarını değerlendirmemenin getireceği pişmanlıktan) yanmadan bizi koru" (derler).
Ahmet Tekin : Akıl ve vicdan sahipleri, kıyamda, namaz kılarken, yürürken, meclislerde otururken, yanları üzerinde yataklarında yatarken, Allah’ı zikredenler, ibadet edenler, Allah’ın, dinini, şeriatını anlatanlardır, göklerin ve yerin yaratılması konusunda düşünenler, inceleme yapanlardır. 'Ey Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ve tenzih ederiz. Bizi Cehennem azabından koru' diyenlerdir.
Ahmet Varol : Onlar ayakta, otururken, yanları üstüne yatarken Allah'ı anar ve göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. 'Ey Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen çok yücesin. Bizi ateşin azabından koru!'
Ali Bulaç : Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru."
Ali Fikri Yavuz : Sağ duyulular o kimselerdir ki, ayakta iken, otururken ve yatarken (dâima) Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında Allah’ın varlığını isbat için iyice düşünürler ve şöyle derler: “-Ey Rabbimiz, sen bunları boşuna yaratmadın. Sen batıl şey yaratmaktan münezzehsin (berîsin). Artık bizi cehennem ateşinden koru.
Bekir Sadak : Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'i anarlar; goklerin ve yerin yaratilisini dusunurler: «Rabbimiz! Sen bunu bosuna yaratmadin, Sen munezzehsin. Bizi atesin azabindan koru» , derler.
Celal Yıldırım : O akıl sahipleri ki, ayakta, otururken ve yatarken Allah'ı anarlar ; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında (iyice) düşünüp, «Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın ; seni (boş ve gereksiz şey yaratmaktan) tenzîh ederiz. Bizi (Cehennem) ateşinin azabından koru,» (derler).
Diyanet İşleri : Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru” derler.
Diyanet İşleri (eski) : Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: 'Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın, Sen münezzehsin. Bizi ateşin azabından koru'
Diyanet Vakfi : Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!
Edip Yüksel : Onlar ki ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken ALLAH'ı anarlar. Göklerin ve yerin yapısı ve yaratılışı hakkında düşünürler: 'Rabbimiz, sen bunları boş yere yaratmadın, sen yücesin, bizi ateş azabından koru.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Ve «Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateşin azabından koru.» derler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlar ki, gerek ayakta, gerek otururken ve gerekse yanları üzerinde yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında inceden inceye düşünenler «Ey Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın, seni bütün eksiklerden tenzih ederiz; o halde bizi o ateş azabından koru.
Elmalılı Hamdi Yazır : Onlar ki gerek kıyâm-u kuudde ve gerek yanları üzerinde hep Allahı zikrederler ve göklerin, yerin yaradılışında fikr ederler: ya Rabbena, derler: bunu sen boşuna yaratmadın sübhansın, o halde bizleri o ateş azabından koru!
Fizilal-il Kuran : Onlar ayakta, otururken ve yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yeryüzünün yaratılışı hakkında kafa yorarlar ve derler ki; «Ey Rabbimiz, sen bu evreni boşuna yaratmadın, sen (böyle bir anlamsızlıktan) münezzehsin, bizi Cehennem azabından koru!
Gültekin Onan : Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Tanrı'yı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler (yetefekkerune). (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru."
Hakkı Yılmaz : (190-194) "Göklerin ve yeryüzünün oluşturuluşunda, gecenin ve gündüzün ardarda gelişinde, elbette, ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anan; göklerin ve yerin oluşturuluşu üzerinde: “Rabbimiz! Sen, bunu boş yere oluşturmadın, Sen, tüm noksanlıklardan arınıksın. Artık bizi Ateş'in azabından koru! Rabbimiz! Şüphesiz Sen, kimi o ateşe girdirirsen artık onu kesinlikle rezil etmişsindir. Şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar için yardımcılardan da hiç kimse yoktur. Rabbimiz! Şüphesiz ki biz, “Rabbinize inanın!” diye çağıran bir nidacıyı duyduk ve hemen inandık. Rabbimiz! Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi “iyi adamlar” ile birlikte, geçmişte yaptıklarımızı ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımızı bir bir hatırlattır/öldür. Rabbimiz! Ve bize, elçilerin üzerine vaat ettiğin şeyleri ver, kıyâmet günü bizi rezil etme. Şüphesiz Sen, verdiğin sözden dönmezsin” diye iyiden iyiye düşünen kavrama yetenekleri olanlar için nice alâmetler/göstergeler vardır. "
Hasan Basri Çantay : Onlar (o salim akıl saahibleri öyle insanlardır ki) ayakda iken, otururken, yanları üstünde (yatar) iken (hep) Allahı hatırlayıp anarlar ve göklerin, yerin yaradılışı hakkında inceden inceye düşünürler. (İmâl-i fikr edenler ve şöyle derler:) «Ey Rabbimiz. Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen (bundan) pâk ve münezzehsin. Bizi ateşin azabından koru».
Hayrat Neşriyat : Onlar ki, ayakta dururken, otururken ve yanları üzerine (yatar) iken Allah’ı zikrederler ve gökler ile yerin yaratılışı hakkında (derin derin) düşünürler. (Ve şöyle duâ ederler:) 'Rabbimiz! (Sen) bunları boş yere yaratmadın; sen (bundan) münezzehsin, artık bizi ateşin azâbından muhâfaza eyle!'
İbni Kesir : Onlar ki; ayakta, oturarak ve yanları üstü yatarken Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler. Rabbımız; Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen pak ve münezzehsin. Bizi, o ateş azabından koru.
İskender Evrenosoğlu : Onlar (ulûl elbab, lüblerin, Allah'ın sır hazinelerinin sahipleri), ayaktayken, otururken, yan üstü yatarken (daima) Allah'ı zikrederler. Ve göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler (ve derler ki): "Ey Rabbimiz! Sen bunları bâtıl olarak (boşuna) yaratmadın. Sen Subhan'sın, artık bizi ateşin azabından koru.
Muhammed Esed : Onlar ki ayakta dururken, otururken ve uyumak için uzandıklarında Allah'ı anar, (ve) göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde inceden inceye düşünürler: "Ey Rabbimiz! Sen bunları(n hiç birini) anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Sen yücelikte sınırsızsın! Bizi ateşin azabından koru!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Onlar ki, ayakta iken de ve yanları üzerine yatarlarken de Allah Teâlâ'yı zikrederler ve göklerin ve yerin yaradılışı hakkında tefekkürde bulunurlar. İşte onlar şöylece tesbih ve niyazda bulunur dururlar: «Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın, Sen münezzehsin, artık bizleri ateş azabından koru...»
Ömer Öngüt : Onlar ayakta iken, otururken, yanları üzerine yatarken Allah'ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler (ve şöyle duâ ederler): “Ey Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tenzih ederiz. Bizi ateş azabından koru. ”
Şaban Piriş : O akıl sahipleri, ayakta da, otururken de, yanları üzere yatarken de Allah’ı düşünürler/anarlar, göklerin ve yerin yaratılışını düşünerek şöyle dua ederler: -Rabbimiz, bunları boşuna yaratmadın. Seni (eksiklikten ve boş şeyler yapmaktan) tenzih ederiz. Bizi ateşin azabından koru!
Suat Yıldırım : Onlar ki Allah’ı gâh ayakta divan durarak, gâh oturarak, gâh yanları üzere zikreder, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında düşünürler ve derler ki: "Ey Yüce Rabbimiz! Sen bunları gayesiz, boşuna yaratmadın. Seni bu gibi noksanlardan tenzih ederiz. Sen bizi o ateş azabından koru!"
Süleyman Ateş : Onlar ayakta, oturarak ve yanları üzerine yatarken Allâh'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler: "Rabbimiz (derler), bunu boş yere yaratmadın, sen yücesin, bizi ateş azâbından koru!"
Tefhim-ul Kuran : Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) «Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru.»
Ümit Şimşek : Onlar ayaktayken de, otururken de, yatarken de Allah'ı anarlar ve göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederler: 'Bunları boşuna yaratmadın, ey Rabbimiz! Seni bütün noksanlardan uzak tutarız. Sen de bizi ateş azabından koru.
Yaşar Nuri Öztürk : Aklı ve gönlü işletenler o kişilerdir ki, ayakta, otururken, yan yatarken hep Allah'ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler: "Ey Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Şanın yücedir senin. Ateş azabından koru bizi."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}