» 3 / Âl-i Imrân  168:

Kuran Sırası: 3
İniş Sırası: 89
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 168
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimselere
2. قَالُوا (GELVE) = ḳālū : diyen(lere)
3. لِإِخْوَانِهِمْ (LÎḢVENHM) = liiḣvānihim : kardeşleri için
4. وَقَعَدُوا (VGAD̃VE) = veḳaǎdū : (Savaştan geri kalıp) oturarak
5. لَوْ (LV) = lev : eğer
6. أَطَاعُونَا (ÊŦEAVNE) = eTāǔnā : bizim sözümüzü tutsalardı
7. مَا (ME) = mā :
8. قُتِلُوا (GTLVE) = ḳutilū : öldürülmezlerdi
9. قُلْ (GL) = ḳul : de ki
10. فَادْرَءُوا (FED̃RÙVE) = fedra'ū : haydi savın
11. عَنْ (AN) = ǎn :
12. أَنْفُسِكُمُ (ÊNFSKM) = enfusikumu : kendinizden
13. الْمَوْتَ (ELMVT) = l-mevte : ölümü
14. إِنْ (ÎN) = in : eğer
15. كُنْتُمْ (KNTM) = kuntum : iseniz
16. صَادِقِينَ (ṦED̃GYN) = Sādiḳīne : doğrulardan
kimselere | diyen(lere) | kardeşleri için | (Savaştan geri kalıp) oturarak | eğer | bizim sözümüzü tutsalardı | | öldürülmezlerdi | de ki | haydi savın | | kendinizden | ölümü | eğer | iseniz | doğrulardan |

[] [GVL] [EḢV] [GAD̃] [] [ŦVA] [] [GTL] [GVL] [D̃RE] [] [NFS] [MVT] [] [KVN] [ṦD̃G]
ELZ̃YN GELVE LÎḢVENHM VGAD̃VE LV ÊŦEAVNE ME GTLVE GL FED̃RÙVE AN ÊNFSKM ELMVT ÎN KNTM ṦED̃GYN

elleƶīne ḳālū liiḣvānihim veḳaǎdū lev eTāǔnā ḳutilū ḳul fedra'ū ǎn enfusikumu l-mevte in kuntum Sādiḳīne
الذين قالوا لإخوانهم وقعدوا لو أطاعونا ما قتلوا قل فادرءوا عن أنفسكم الموت إن كنتم صادقين

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 168
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimselere Those who
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū diyen(lere) said
لإخوانهم ا خ و | EḢV LÎḢVENHM liiḣvānihim kardeşleri için about their brothers
وقعدوا ق ع د | GAD̃ VGAD̃VE veḳaǎdū (Savaştan geri kalıp) oturarak while they sat,
لو | LV lev eğer """If"
أطاعونا ط و ع | ŦVA ÊŦEAVNE eTāǔnā bizim sözümüzü tutsalardı they (had) obeyed us
ما | ME not
قتلوا ق ت ل | GTL GTLVE ḳutilū öldürülmezlerdi "they would have been killed."""
قل ق و ل | GVL GL ḳul de ki Say,
فادرءوا د ر ا | D̃RE FED̃RÙVE fedra'ū haydi savın """Then avert"
عن | AN ǎn from
أنفسكم ن ف س | NFS ÊNFSKM enfusikumu kendinizden yourselves
الموت م و ت | MVT ELMVT l-mevte ölümü [the] death
إن | ÎN in eğer if
كنتم ك و ن | KVN KNTM kuntum iseniz you are
صادقين ص د ق | ṦD̃G ṦED̃GYN Sādiḳīne doğrulardan truthful.

3:168 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

kimselere | diyen(lere) | kardeşleri için | (Savaştan geri kalıp) oturarak | eğer | bizim sözümüzü tutsalardı | | öldürülmezlerdi | de ki | haydi savın | | kendinizden | ölümü | eğer | iseniz | doğrulardan |

[] [GVL] [EḢV] [GAD̃] [] [ŦVA] [] [GTL] [GVL] [D̃RE] [] [NFS] [MVT] [] [KVN] [ṦD̃G]
ELZ̃YN GELVE LÎḢVENHM VGAD̃VE LV ÊŦEAVNE ME GTLVE GL FED̃RÙVE AN ÊNFSKM ELMVT ÎN KNTM ṦED̃GYN

elleƶīne ḳālū liiḣvānihim veḳaǎdū lev eTāǔnā ḳutilū ḳul fedra'ū ǎn enfusikumu l-mevte in kuntum Sādiḳīne
الذين قالوا لإخوانهم وقعدوا لو أطاعونا ما قتلوا قل فادرءوا عن أنفسكم الموت إن كنتم صادقين

[] [ق و ل] [ا خ و] [ق ع د] [] [ط و ع] [] [ق ت ل] [ق و ل] [د ر ا] [] [ن ف س] [م و ت] [] [ك و ن] [ص د ق]

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 168
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimselere Those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū diyen(lere) said
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
لإخوانهم ا خ و | EḢV LÎḢVENHM liiḣvānihim kardeşleri için about their brothers
Lam,,Hı,Vav,Elif,Nun,He,Mim,
30,,600,6,1,50,5,40,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
جار ومجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وقعدوا ق ع د | GAD̃ VGAD̃VE veḳaǎdū (Savaştan geri kalıp) oturarak while they sat,
Vav,Gaf,Ayn,Dal,Vav,Elif,
6,100,70,4,6,1,
CIRC – prefixed circumstantial particle
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو حالية
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
لو | LV lev eğer """If"
Lam,Vav,
30,6,
COND – conditional particle
حرف شرط
أطاعونا ط و ع | ŦVA ÊŦEAVNE eTāǔnā bizim sözümüzü tutsalardı they (had) obeyed us
,Tı,Elif,Ayn,Vav,Nun,Elif,
,9,1,70,6,50,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 1st person plural object pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«نا» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
ما | ME not
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
قتلوا ق ت ل | GTL GTLVE ḳutilū öldürülmezlerdi "they would have been killed."""
Gaf,Te,Lam,Vav,Elif,
100,400,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural passive perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
قل ق و ل | GVL GL ḳul de ki Say,
Gaf,Lam,
100,30,
V – 2nd person masculine singular imperative verb
فعل أمر
فادرءوا د ر ا | D̃RE FED̃RÙVE fedra'ū haydi savın """Then avert"
Fe,Elif,Dal,Re,,Vav,Elif,
80,1,4,200,,6,1,
SUP – prefixed supplemental particle
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
الفاء زائدة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عن | AN ǎn from
Ayn,Nun,
70,50,
P – preposition
حرف جر
أنفسكم ن ف س | NFS ÊNFSKM enfusikumu kendinizden yourselves
,Nun,Fe,Sin,Kef,Mim,
,50,80,60,20,40,
N – genitive feminine plural noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
الموت م و ت | MVT ELMVT l-mevte ölümü [the] death
Elif,Lam,Mim,Vav,Te,
1,30,40,6,400,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
إن | ÎN in eğer if
,Nun,
,50,
COND – conditional particle
حرف شرط
كنتم ك و ن | KVN KNTM kuntum iseniz you are
Kef,Nun,Te,Mim,
20,50,400,40,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
صادقين ص د ق | ṦD̃G ṦED̃GYN Sādiḳīne doğrulardan truthful.
Sad,Elif,Dal,Gaf,Ye,Nun,
90,1,4,100,10,50,
N – accusative masculine plural active participle
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |الَّذِينَ: kimselere | قَالُوا: diyen(lere) | لِإِخْوَانِهِمْ: kardeşleri için | وَقَعَدُوا: (Savaştan geri kalıp) oturarak | لَوْ: eğer | أَطَاعُونَا: bizim sözümüzü tutsalardı | مَا: | قُتِلُوا: öldürülmezlerdi | قُلْ: de ki | فَادْرَءُوا: haydi savın | عَنْ: | أَنْفُسِكُمُ: kendinizden | الْمَوْتَ: ölümü | إِنْ: eğer | كُنْتُمْ: iseniz | صَادِقِينَ: doğrulardan |
Kırık Meal (Harekesiz) : |الذين ELZ̃YN kimselere | قالوا GELWE diyen(lere) | لإخوانهم LÎḢWENHM kardeşleri için | وقعدوا WGAD̃WE (Savaştan geri kalıp) oturarak | لو LW eğer | أطاعونا ÊŦEAWNE bizim sözümüzü tutsalardı | ما ME | قتلوا GTLWE öldürülmezlerdi | قل GL de ki | فادرءوا FED̃RÙWE haydi savın | عن AN | أنفسكم ÊNFSKM kendinizden | الموت ELMWT ölümü | إن ÎN eğer | كنتم KNTM iseniz | صادقين ṦED̃GYN doğrulardan |
Kırık Meal (Okunuş) : |elleƶīne: kimselere | ḳālū: diyen(lere) | liiḣvānihim: kardeşleri için | veḳaǎdū: (Savaştan geri kalıp) oturarak | lev: eğer | eTāǔnā: bizim sözümüzü tutsalardı | : | ḳutilū: öldürülmezlerdi | ḳul: de ki | fedra'ū: haydi savın | ǎn: | enfusikumu: kendinizden | l-mevte: ölümü | in: eğer | kuntum: iseniz | Sādiḳīne: doğrulardan |
Kırık Meal (Transcript) : |ELZ̃YN: kimselere | GELVE: diyen(lere) | LÎḢVENHM: kardeşleri için | VGAD̃VE: (Savaştan geri kalıp) oturarak | LV: eğer | ÊŦEAVNE: bizim sözümüzü tutsalardı | ME: | GTLVE: öldürülmezlerdi | GL: de ki | FED̃RÙVE: haydi savın | AN: | ÊNFSKM: kendinizden | ELMVT: ölümü | ÎN: eğer | KNTM: iseniz | ṦED̃GYN: doğrulardan |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlar öyle kişilerdir ki otururlar da kardeşlerine, eğer derler, bizi dinleselerdi öldürülmeyeceklerdi. De ki: Ölümü çevirin kendinizden sözünüz doğruysa.
Adem Uğur : (Evlerinde) oturup da kardeşleri hakkında: "Bize uysalardı öldürülmezlerdi" diyenlere, "Eğer doğru sözlü insanlar iseniz, canlarınızı ölümden kurtarın bakalım!" de.
Ahmed Hulusi : O savaşa katılmayanlar, kardeşleri için "Eğer bize uysalardı, öldürülmezlerdi" dediler. De ki: "Dediğiniz doğru ise ölümü uzak kılın başınızdan bakalım!"
Ahmet Tekin : Evlerinde oturup da, kardeşlerine: 'Bize uysalardı, öldürülmezlerdi' diyenlere: 'Eğer iddianızda doğru iseniz, kendinizden ölümü uzaklaştırın, bakalım' de.
Ahmet Varol : Onlar kendileri oturup kaldıkları halde kardeşleri hakkında: 'Eğer bizim sözümüzü tutsalardı öldürülmezlerdi' diyenlerdir. De ki: 'Eğer doğru sözlü iseniz ölümü kendinizden savın bakalım!.'
Ali Bulaç : Onlar, kendileri oturup kardeşleri için: "Eğer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi" diyenlerdir. De ki: "Eğer doğru sözlüler iseniz, ölümü kendinizden savın öyleyse."
Ali Fikri Yavuz : Uhud gününde Medine’de oturup, savaşta ölen yakınları hakkında: “- Eğer bizi dinleselerdi ölmiyeceklerdi” diyen o münafıklara şöyle söyle: “- Öyle ise, kendinizden ölümü geri çevirin, eğer sadıklardansanız.”
Bekir Sadak : Onlar oturup, kardesleri icin: «Bize itaat etselerdi oldurulmezlerdi» dediler. De ki: «Eger dogru sozlu iseniz, olumu kendinizden savin".
Celal Yıldırım : O münafıklar ki, oturdular da savaşa katılan kardeşleri için, «Bize uyup kalsalardı öldürülmezlerdi» dediler. De ki: Eğer doğrulardan iseniz haydi kendinizden ölümü geri çevirin !
Diyanet İşleri : (Onlar), kendileri oturup kaldıkları hâlde kardeşleri için, “Eğer bize uysalardı, öldürülmezlerdi” diyen kimselerdir. De ki: “Eğer doğru söyleyenler iseniz kendinizden ölümü savın.”
Diyanet İşleri (eski) : Onlar oturup, kardeşleri için: 'Bize itaat etselerdi öldürülmezlerdi' dediler. De ki: 'Eğer doğru sözlü iseniz, ölümü kendinizden savın'.
Diyanet Vakfi : (Evlerinde) oturup da kardeşleri hakkında: «Bize uysalardı öldürülmezlerdi» diyenlere, «Eğer doğru sözlü insanlar iseniz, canlarınızı ölümden kurtarın bakalım!» de.
Edip Yüksel : Onlar oturup, akrabaları için şunu söylediler: 'Bize uysalardı öldürülmeyeceklerdi.' De ki, 'Ölümü kendinizden savın da doğru sözlü olduğunuzu kanıtlayın.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Kendileri oturup kaldıkları halde kardeşleri için: «Eğer bize uysalardı öldürülmezlerdi» dediler. Onlara de ki: «Eğer iddianızda doğru iseniz, kendinizden ölümü uzaklaştırınız».
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Kendileri oturarak savaşa giden kardeşleri için: «Bizi dinleselerdi öldürülmezlerdi.» diyenlere de ki: «Haydi, o halde kendinizden ölümü geri çevirin, eğer gerçeği söylüyorsanız!
Elmalılı Hamdi Yazır : Onlar ki oturdular da muharebeye giden ihvanları için «bizi dinleselerdi katl olunmazlardı» dediler, deki haydin o halde kendinizden ölümü def'edin eğer gerçekseniz
Fizilal-il Kuran : Onlar, evlerinde oturup savaşa katılan kardeşleri için «Eğer bizim sözümüzü dinleselerdi, öldürülmezlerdi» diyenlerdir. De ki; «Eğer doğru söylüyorsanız, ölümü kendi başınızdan savın bakalım.»
Gültekin Onan : Onlar, kendileri oturup kardeşleri için : "Eğer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi" diyenlerdir. De ki : "Eğer doğru sözlüler iseniz, ölümü kendinizden savın öyleyse."
Hakkı Yılmaz : (166-168) İki topluluğun karşılaştığı günde size dokunan şeyler de Allah'ın izniyledir/ bilgisiyledir. Ve mü’minleri bildirsin/ işaretleyip göstersin ve münâfıklık yapan kimseleri –kendileri oturup dururken kardeşleri için: “Eğer bize itaat etselerdi öldürülmezlerdi” diyen kimseleri– bildirsin/ işaretleyip göstersin diyedir. Ve onlara: “Geliniz, Allah yolunda savaşınız veya savunma yapınız” denilmişti. Onlar: “Biz, savaşı bilseydik kesinlikle size uyardık” dediler. Onlar o gün, imandan çok Allah'ın ilâhlığını, rabliğini örmeye yakındılar. Onlar, kalplerinde olmayan şeyleri ağızlarıyla söylüyorlar. Allah, gizledikleri şeyleri daha iyi bilendir. De ki: “Eğer doğru kimseler iseniz, haydi kendinizden ölümü uzaklaştırınız.”
Hasan Basri Çantay : Kendileri (evlerinde) oturarak kardeşlerine: «Eğer bizi dinleselerdi ölmeyeceklerdi» diyen o adamlara de ki: «öyle ise kendi nefislerinizden ölümü geri çevirin, eğer doğrucu (adam) larsanız».
Hayrat Neşriyat : Onlar ki (savaşa gitmeyip, evlerinde) oturdukları hâlde, (Uhud günü şehîd edilen)kardeşleri için: 'Eğer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi!' dediler. (Ey Habîbim!) De ki: 'Eğer (iddiânızda) doğru kimseler iseniz, haydi kendinizden ölümü def' edin!'
İbni Kesir : Kendileri oturarak kardeşleri için: Bize uysalardı öldürülmezlerdi, diyenlere, de ki: Şayet sadıklardan iseniz, kendi nefislerinizden ölümü geri çevirin.
İskender Evrenosoğlu : Onlar (münafıklar), kendileri oturdukları (savaşa gitmedikleri) halde, savaşa katılan kardeşleri için: "Eğer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi." dediler. (Onlara) de ki: "Eğer (sözünüzde) sâdık kimselerseniz, haydi ölümü kendinizden savın."
Muhammed Esed : kendilerini (savaştan) geri tutanlar, (öldürülen) kardeşleri hakkında, (sonradan,) "Bizi dinleselerdi öldürülmüş olmayacaklardı" dediler. De ki: "Peki, sözünüzde samimi iseniz ölümü başınızdan savın bakalım!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Onlar ki, kendileri oturdukları halde kardeşleri için «Eğer bize itaat etseydiler öldürülmezler idi,» dediler. De ki: «Öyle ise kendi nefislerinizden ölümü defediniz! Eğer sâdık kimseler iseniz.»
Ömer Öngüt : Onlar (evlerinde) oturup da kardeşleri için: “Bize itaat etselerdi öldürülmezlerdi. ” dediler. Resulüm! De ki: “Eğer doğru sözlü iseniz ölümü kendinizden savın. ”
Şaban Piriş : Oturdukları yerden, öldürülen kardeşleri için: -Bize uysalardı öldürülmezlerdi, diyen kimselere de ki: -Haydi, doğru söylüyorsanız, ölümü kendinizden savın!
Suat Yıldırım : Onlar o münafıklardır ki kendileri savaşa çıkmayıp evde oturmaları yetmiyor gibi, bir de kalkıp (bilgiçlik taslayarak) savaşta şehid olan arkadaşları hakkında: "Sözümüze kulak verselerdi böyle öldürülmezlerdi." derler. De ki: "Eğer, iddianızda tutarlı iseniz, haydi elinizden geliyorsa kendinizi ölümün elinden kurtarın bakalım!"
Süleyman Ateş : (Savaştan geri kalıp) Oturarak, kardeşleri için "Bizim sözümüzü tutsalardı, öldürülmezlerdi." diyenlere söyle: "Eğer doğru iseniz, kendinizden ölümü savınız!"
Tefhim-ul Kuran : Onlar, kendileri oturup kardeşleri için: «Eğer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi» diyenlerdir. De ki: «Eğer doğru sözlüler iseniz, ölümü kendinizden savın öyleyse.»
Ümit Şimşek : Evlerinde oturup da şehit kardeşleri için 'Bizi dinleseler öldürülmezlerdi' diyenlere sen de ki: Eğer doğru söylüyorsanız, ölümü kendinizden uzaklaştırın.
Yaşar Nuri Öztürk : Yerlerinde oturup da kardeşleri için, "Bizi dinlemiş olsalardı öldürülmeyeceklerdi." diyenlere şöyle söyle: "Eğer doğru sözlüler iseniz, kendi benliklerinizden uzaklaştırın ölümü!"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}