» 3 / Âl-i Imrân  Suresi:

Kuran Sırası: 3
İniş Sırası: 89

Kırık Meal (Okunuş) Meali
|Elif, Lâm, Mîm: Elif Lâm Mîm | (3:1)
|Allahu: Allah (ki) | : yoktur | ilāhe: tanrı | illā: başka | huve: O'ndan | l-Hayyu: daima diridir | l-ḳayyūmu: (yaratıklarını) koruyup yöneticidir | (3:2)
|nezzele: indirdi | ǎleyke: sana | l-kitābe: Kitabı | bil-Haḳḳi: hak ile | muSaddiḳan: doğrulayıcı olarak | limā: | beyne: | yedeyhi: kendinden öncekini | ve enzele: ve indirmişti | t-tevrāte: Tevrat | vel'incīle: ve İncil'i de | (3:3)
|min: | ḳablu: daha önce | huden: yol gösterici olarak | linnāsi: insanlara | ve enzele: ve indirdi | l-furḳāne: Furkan'ı da | inne: muhakkak ki | elleƶīne: kimselere | keferū: inkar eden | biāyāti: ayetlerini | llahi: Allah'ın | lehum: onlara vardır | ǎƶābun: bir azab | şedīdun: çetin | vallahu: Allah | ǎzīzun: daima üstündür | ƶū: | ntiḳāmin: öc alandır | (3:4)
|inne: şüphesiz | llahe: Allah'a | : | yeḣfā: gizli kalmaz | ǎleyhi: ona | şey'un: hiçbir şey | : | l-erDi: yerde | ve lā: | : | s-semāi: ve gökte | (3:5)
|huve: O'dur | lleƶī: | yuSavvirukum: sizi şekillendiren | : | l-erHāmi: rahimlerde | keyfe: gibi | yeşā'u: dilediği | : yoktur | ilāhe: tanrı | illā: başka | huve: O'ndan | l-ǎzīzu: azizdir | l-Hakīmu: hüküm ve hikmet sahibidir | (3:6)
|huve: O | lleƶī: | enzele: indirdi | ǎleyke: sana | l-kitābe: Kitabı | minhu: Onun | āyātun: (bazı) ayetleri | muHkemātun: muhkemdir (ki) | hunne: onlar | ummu: anasıdır | l-kitābi: Kitabın | ve uḣaru: ve diğerleri de | muteşābihātun: müteşabihdir | feemmā: olanlar | elleƶīne: | : | ḳulūbihim: kalblerinde | zeyğun: eğrilik | feyettebiǔne: ardına düşerler | : olanlarının | teşābehe: müteşabih | minhu: onun | btiğā'e: çıkarmak için | l-fitneti: fitne | vebtiğā'e: ve bulmak için | te'vīlihi: onun te'vilini | ve mā: oysa | yeǎ'lemu: bilmez | te'vīlehu: onun te'vilini | illā: başka kimse | llahu: Allah'tan | ve rrāsiḣūne: ileri gidenler | : | l-ǐlmi: ilimde | yeḳūlūne: derler | āmennā: inandık | bihi: Ona | kullun: hepsi | min: | ǐndi: katındandır | rabbinā: Rabbimiz | ve mā: | yeƶƶekkeru: düşünüp öğüt almaz | illā: başkası | ūlū: sahiplerinden | l-elbābi: sağduyu | (3:7)
|rabbenā: Rabbimiz | : | tuziğ: eğriltme | ḳulūbenā: kalblerimizi | beǎ'de: sonra | : | hedeytenā: bizi doğru yola ilettikten | ve heb: ve ver | lenā: bize | min: | ledunke: katından | raHmeten: bir rahmet | inneke: kuşkusuz sen | ente: yalnız sen | l-vehhābu: çok bağış yapansın | (3:8)
|rabbenā: Rabbimiz | inneke: sen mutlaka | cāmiǔ: toplayacaksın | n-nāsi: insanları | liyevmin: bir günde | : | raybe: asla şüphe olmayan | fīhi: kendisinde | inne: şüphesiz | llahe: Allah | : | yuḣlifu: dönmez | l-mīǎāde: sözünden | (3:9)
|inne: şüphesiz | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | len: | tuğniye: yarar sağlamaz | ǎnhum: onlara | emvāluhum: malları | ve lā: ne de | evlāduhum: çocukları | mine: karşı | llahi: Allah'a | şey'en: hiçbir | ve ulāike: işte | hum: onlar | veḳūdu: yakıtıdırlar | n-nāri: ateşin | (3:10)
|kede'bi: durumu gibi | āli: ailesinin | fir'ǎvne: Fir'avn | velleƶīne: ve kimselerin | min: | ḳablihim: onlardan önceki | keƶƶebū: onlar da yalanladılar | biāyātinā: ayetlerimizi | feeḣaƶehumu: onları yakaladı | llahu: Allah | biƶunūbihim: günahlarıyla | vallahu: Allah'ın | şedīdu: çetindir | l-ǐḳābi: cezası | (3:11)
|ḳul: söyle | lilleƶīne: kimselere | keferū: inkar edenlere | setuğlebūne: yenileceksiniz | ve tuHşerūne: ve sürüleceksiniz | ilā: | cehenneme: cehenneme | vebi'se: (orası) ne kötü | l-mihādu: bir döşektir | (3:12)
|ḳad: muhakak | kāne: | lekum: sizin için vardır | āyetun: bir ibret | : | fieteyni: şu iki toplulukta | t-teḳatā: karşılaşan | fietun: bir topluluk | tuḳātilu: çarpışıyordu | : | sebīli: yolunda | llahi: Allah | ve uḣrā: öteki de | kāfiratun: nankördü | yeravnehum: onları görüyorlardı | miṧleyhim: kendilerinin iki katı | ra'ye: görüşüyle | l-ǎyni: gözlerinin | vallahu: Allah | yu'eyyidu: destekler | bineSrihi: yardımıyle | men: kimseyi | yeşā'u: dilediği | inne: elbette | : | ƶālike: bunda | leǐbraten: bir ibret vardır | liūlī: olanlar için | l-ebSāri: gözleri | (3:13)
|zuyyine: süslü (cazip) gösterildi | linnāsi: insanlara | Hubbu: aşırı düşkünlük | ş-şehevāti: zevklere | mine: | n-nisā'i: kadınlardan | velbenīne: ve oğullardan | velḳanāTīri: ve kantarlarca | l-muḳanTarati: yığılmış | mine: | ƶ-ƶehebi: altından | velfiDDeti: ve gümüşten | velḣayli: ve atlardan | l-musevvemeti: salma | vel'en'ǎāmi: davarlardan | velHarṧi: ve ekinlerden (gelen) | ƶālike: bunlar (sadece) | metāǔ: geçimidir | l-Hayāti: hayatının | d-dunyā: dünya | vallahu: Allah'ın | ǐndehu: yanındadır | Husnu: güzel | l-mābi: varılacak yer | (3:14)
|ḳul: de ki | e'unebbiukum: size söyleyeyim mi? | biḣayrin: daha iyisini | min: | ƶālikum: bunlardan | lilleƶīne: | tteḳav: korunanlar için vardır | ǐnde: katında | rabbihim: Rableri | cennātun: cennetler | tecrī: akan | min: | teHtihā: altlarından | l-enhāru: ırmaklar | ḣālidīne: sürekli kalacakları | fīhā: içinde | ve ezvācun: ve eşler | muTahheratun: tertemiz | ve riDvānun: ve rızası | mine: | llahi: Allah'ın | vallahu: Allah | beSīrun: görür | bil-ǐbādi: kullarını | (3:15)
|elleƶīne: (onlar ki) | yeḳūlūne: derler | rabbenā: Rabbimiz | innenā: gerçekten biz | āmennā: inandık | feğfir: bağışla | lenā: bizden | ƶunūbenā: günahlarımızı | ve ḳinā: ve bizi koru | ǎƶābe: azabından | n-nāri: ateş | (3:16)
|ES-Sābirīne: sabredenler | ve SSādiḳīne: ve sadık olanlar | velḳānitīne: ve gönülden itaat edenler | velmunfiḳīne: ve infak edenler | velmusteğfirīne: ve istiğfar edenler | bil-esHāri: seherlerde | (3:17)
|şehide: şahiddir (ki) | llahu: Allah | ennehu: şüphesiz | : yoktur | ilāhe: tanrı | illā: başka | huve: O'ndan | velmelāiketu: ve melekler | ve ūlū: ve sahipleri | l-ǐlmi: ilim | ḳāimen: gözeten | bil-ḳisTi: adaletle | : yoktur | ilāhe: tanrı | illā: başka | huve: O'ndan | l-ǎzīzu: azizdir | l-Hakīmu: hakimdir | (3:18)
|inne: şüphesiz | d-dīne: din | ǐnde: katında | llahi: Allah | l-islāmu: İslamdır | ve mā: | ḣtelefe: ayrılığa düşmediler | elleƶīne: kimseler | ūtū: verilmiş olan | l-kitābe: Kitap | illā: başka (bir sebeple) | min: | beǎ'di: sonra | : | cā'ehumu: geldikten | l-ǐlmu: ilim | beğyen: aşırılıkları | beynehum: aralarındaki | ve men: ve kim | yekfur: inkar ederse | biāyāti: ayetlerini | llahi: Allah'ın | feinne: (bilsin ki) şüphesiz | llahe: Allah | serīǔ: çabuk görendir | l-Hisābi: hesabı | (3:19)
|fein: eğer | Hāccūke: seninle tartışmaya girişirlerse | feḳul: de ki | eslemtu: ben teslim ettim | vechiye: özümü | lillahi: Allah'a | ve meni: ve kimseler | ttebeǎni: bana uyan | ve ḳul: ve de ki | lilleƶīne: kendilerine | ūtū: verilenlere | l-kitābe: Kitap | vel'ummiyyīne: ve ümmilere | eeslemtum: Siz de İslam (teslim) oldunuz mu? | fein: eğer | eslemū: İslam olurlarsa | feḳadi: muhakkak | htedev: doğru yolu bulmuşlardır | vein: yok eğer | tevellev: dönerlerse | feinnemā: artık | ǎleyke: sana düşen | l-belāğu: sadece duyurmaktır | vallahu: Allah | beSīrun: görmektedir | bil-ǐbādi: kulları(nın yaptıkları)nı | (3:20)
|inne: şüphesiz | elleƶīne: kimseler | yekfurūne: inkar eden(ler) | biāyāti: ayetlerini | llahi: Allah'ın | ve yeḳtulūne: ve öldürenler | n-nebiyyīne: peygamberleri | biğayri: olmaksızın | Haḳḳin: hak | ve yeḳtulūne: ve öldürenler (var ya) | elleƶīne: kimseleri | ye'murūne: emreden | bil-ḳisTi: adaletle | mine: arasında | n-nāsi: insanlar | febeşşirhum: onlara müjdele | biǎƶābin: bir azabı | elīmin: acı | (3:21)
|ulāike: böylece | elleƶīne: | HabiTat: boşa çıkmıştır | eǎ'māluhum: onların yaptıkları | : | d-dunyā: dünyada | vel'āḣirati: ve ahirette | ve mā: ve yoktur | lehum: onların | min: hiçbir | nāSirīne: yardımcıları | (3:22)
|elem: | tera: görmedin mi? | ilā: | elleƶīne: kimseleri | ūtū: verilmiş olan | neSīben: bir (nasip) pay | mine: -tan | l-kitābi: Kitap- | yud'ǎvne: çağırılıyorlar da | ilā: | kitābi: Kitabına | llahi: Allah'ın | liyeHkume: hüküm versin diye | beynehum: aralarında | ṧumme: sonra | yetevellā: dönüyorlar | ferīḳun: bir topluluk | minhum: onlardan | ve hum: ve onlar | muǎ'riDūne: yüz çeviriyorlar | (3:23)
|ƶālike: bu (hareketleri) | biennehum: onların | ḳālū: demelerindendir | len: | temessenā: bize dokunmayacak | n-nāru: ateş | illā: başka | eyyāmen: birkaç günden | meǎ'dūdātin: sayılı | ve ğarrahum: ve onları yanıltmıştır | : | dīnihim: dinlerinde | : şeyler | kānū: oldukları | yefterūne: uyduruyor | (3:24)
|fekeyfe: peki nasıl (olacak)? | iƶā: zaman | cemeǎ'nāhum: topladığımız | liyevmin: bir gün için | : | raybe: hiç şüphe olmayan | fīhi: kendisinde | ve vuffiyet: ve tastamam verilip | kullu: her | nefsin: insanın | : | kesebet: kazandığı | ve hum: ve onların | : asla | yuZlemūne: zulme uğratılmadığı | (3:25)
|ḳuli: de ki | llahumme: Allah'ım | mālike: sahibisin | l-mulki: mülkün | tu'tī: sen verirsin | l-mulke: mülkü | men: kimseye | teşā'u: dilediğin | ve tenziǔ: ve alırsın | l-mulke: mülkü | mimmen: kimseden | teşā'u: dilediğin | ve tuǐzzu: ve yükseltirsin | men: kimseyi | teşā'u: dilediğin | ve tuƶillu: ve alçaltırsın | men: kimseyi | teşā'u: dilediğini | biyedike: senin elindedir | l-ḣayru: hayır (mal, iyilik) | inneke: şüphesiz sen | ǎlā: | kulli: her | şey'in: şeye | ḳadīrun: kadirsin | (3:26)
|tūlicu: sokarsın | l-leyle: geceyi | : | n-nehāri: gündüze | ve tūlicu: ve sokarsın | n-nehāra: gündüzü | : | l-leyli: geceye | ve tuḣricu: ve çıkarırsın | l-Hayye: diriyi | mine: -den | l-meyyiti: ölü- | ve tuḣricu: ve çıkarırsın | l-meyyite: ölüyü | mine: -den | l-Hayyi: diri- | ve terzuḳu: ve rızıklandırırsın | men: kimseyi | teşā'u: dilediğin | biğayri: olmaksızın | Hisābin: hesap | (3:27)
|: | yetteḣiƶi: edinmesin | l-mu'minūne: Mü'minler | l-kāfirīne: kafirleri | evliyā'e: dost | min: | dūni: bırakıp | l-mu'minīne: inananları | ve men: ve kim | yef'ǎl: yaparsa | ƶālike: böyle | feleyse: kalmaz (değildir) | mine: | llahi: Allah ile | : | şey'in: bir şey (dostluğu) | illā: ancak başka | en: | tetteḳū: korunmanız | minhum: onlardan | tuḳāten: (gelebilecek) tehlikeden | ve yuHaƶƶirukumu: ve sizi sakındırır | llahu: Allah | nefsehu: kendisin(in emirlerine karşı gelmek)den | ve ilā: | llahi: ve Allah'adır | l-meSīru: dönüş | (3:28)
|ḳul: de ki | in: eğer | tuḣfū: gizleseniz | : olanı | : | Sudūrikum: göğüslerinizde | ev: veya | tubdūhu: açığa vursanız onu | yeǎ'lemhu: onu bilir | llahu: Allah | ve yeǎ'lemu: ve bilir | : olanı | : | s-semāvāti: göklerde | ve mā: ve olanı | : | l-erDi: yerde | vallahu: Allah | ǎlā: | kulli: her | şey'in: şeye | ḳadīrun: kadirdir | (3:29)
|yevme: O gün | tecidu: bulacaktır | kullu: her | nefsin: nefis | : şeyleri | ǎmilet: yaptığı | min: -dan | ḣayrin: hayır- | muHDeran: hazır | ve mā: ve şeyleri | ǎmilet: işlediği | min: -ten | sū'in: kötülük- | teveddu: ister | lev: keşke olsa | enne: | beynehā: onunla (kötülükle) | ve beynehu: kendisi arasında | emeden: bir mesafe | beǐyden: uzak | ve yuHaƶƶirukumu: ve sizi sakındırıyor | llahu: Allah | nefsehu: kendisin(in emirlerine karşı gelmek)den | vallahu: Allah | ra'ūfun: şefkatlidir | bil-ǐbādi: kulllarına | (3:30)
|ḳul: de ki | in: eğer | kuntum: siz | tuHibbūne: seviyorsanız | llahe: Allah'ı | fettebiǔnī: bana uyun ki | yuHbibkumu: sizi sevsin | llahu: Allah da | ve yeğfir: ve bağışlasın | lekum: sizin | ƶunūbekum: günahlarınızı | vallahu: Allah | ğafūrun: bağışlayandır | raHīmun: esirgeyendir | (3:31)
|ḳul: de ki | eTīǔ: ita'at edin | llahe: Allah'a | ve rrasūle: ve Elçiye | fein: eğer | tevellev: dönerlerse | feinne: muhakkak ki | llahe: Allah | : | yuHibbu: sevmez | l-kāfirīne: kafirleri | (3:32)
|inne: elbette | llahe: Allah | STafā: seçip üstün kıldı | ādeme: Adem'i | ve nūHen: ve Nuh'u | ve āle: ve ailesini | ibrāhīme: İbrahim | ve āle: ve ailesini | ǐmrāne: İmran | ǎlā: üzerine | l-ǎālemīne: alemler | (3:33)
|ƶurriyyeten: türeyen nesil(ler)dir | beǎ'Duhā: bazısı (birbirinden) | min: -ndan | beǎ'Din: bazısı | vallahu: Allah | semīǔn: işitendir | ǎlīmun: bilendir | (3:34)
|: hani | ḳāleti: demişti ki | mraetu: karısı | ǐmrāne: İmran'ın | rabbi: Rabbim | innī: şüphesiz ben | neƶertu: adadım | leke: sana | : olanı | : | beTnī: karnımda | muHarraran: tam hür olarak | feteḳabbel: kabul buyur | minnī: benden | inneke: şüphesiz | ente: sen | s-semīǔ: işitensin | l-ǎlīmu: bilensin | (3:35)
|felemmā: ne zaman ki | veDeǎthā: onu doğurunca | ḳālet: şöyle söyledi | rabbi: Rabbim | innī: şüphesiz ben | veDeǎ'tuhā: onu doğurdum | unṧā: bir kız | vallahu: Allah | eǎ'lemu: bilirken | bimā: (onun) ne | veDeǎt: doğurduğunu | veleyse: ve değildir | ƶ-ƶekeru: erkek | kālunṧā: kız gibi | ve innī: doğrusu ben | semmeytuhā: ona adını verdim | meryeme: Meryem | ve innī: şüphesiz ben | uǐyƶuhā: onu ısmarlıyorum | bike: sana | ve ƶurriyyetehā: ve soyunu | mine: -nden | ş-şeyTāni: şeytan(ın şerri)- | r-racīmi: kovulmuş | (3:36)
|feteḳabbelehā: kabul buyurdu onu | rabbuhā: Rabbi | biḳabūlin: kabulle (şekilde) | Hasenin: güzel bir | ve enbetehā: ve onu yetiştirdi | nebāten: bir bitki (gibi) | Hasenen: güzel | ve keffelehā: ve onun bakımını üstlendi | zekeriyyā: Zekeriyya da | kullemā: her | deḣale: girdiğinde | ǎleyhā: onun yanına | zekeriyyā: Zekeriyya | l-miHrābe: mihraba | vecede: bulurdu | ǐndehā: yanında | rizḳan: bir rızık | ḳāle: derdi | : EY/HEY/AH | meryemu: Meryem | ennā: nereden? | leki: sana | hāƶā: bu | ḳālet: (O da) derdi | huve: Bu | min: | ǐndi: katından | llahi: Allah | inne: şüphesiz | llahe: Allah | yerzuḳu: rızık verir | men: kimseye | yeşā'u: dilediği | biğayri: olmaksızın | Hisābin: hesap | (3:37)
|hunālike: orada | deǎā: du'a etti | zekeriyyā: Zekeriyya | rabbehu: Rabbine | ḳāle: dedi ki | rabbi: Rabbim | heb: ver | : bana | min: | ledunke: katından | ƶurriyyeten: bir nesil | Tayyibeten: temiz | inneke: şüphesiz sen | semīǔ: işitensin | d-duǎā'i: çağrıyı | (3:38)
|fenādethu: ona seslendiler | l-melāiketu: melekler | vehuve: ve onu | ḳāimun: doğrultup | yuSallī: desteklerler | : -içinde | l-miHrābi: mihrab/harabiyet- | enne: şüphesiz | llahe: Allah | yubeşşiruke: sana müjdeler | biyeHyā: Yahya'yı | muSaddiḳan: doğrulayıcı | bikelimetin: bir kelimeyi | mine: -tan | llahi: Allah- | ve seyyiden: ve efendi | ve HaSūran: ve nefsine hakim | ve nebiyyen: ve bir peygamber olacak | mine: -den | S-SāliHīne: iyiler- | (3:39)
|ḳāle: dedi ki | rabbi: Rabbim | ennā: nasıl? | yekūnu: olur | : benim | ğulāmun: oğlum | ve ḳad: halbuki | beleğaniye: bana gelip çatmış | l-kiberu: ihtiyarlık | vemraetī: ve karım da | ǎāḳirun: kısırken | ḳāle: (Allah) dedi | keƶālike: öyle (ama) | llahu: Allah | yef'ǎlu: yapar | : şeyi | yeşā'u: dilediği | (3:40)
|ḳāle: dedi di | rabbi: Rabbim | c'ǎl: o halde ver | : bana | āyeten: bir alamet | ḳāle: (Allah) dedi ki | āyetuke: senin alametin | ellā: | tukellime: konuşamamandır | n-nāse: insanlarla | ṧelāṧete: üç | eyyāmin: gün | illā: başka | ramzen: işaretten | veƶkur: ve an | rabbeke: Rabbini | keṧīran: çok | ve sebbiH: ve (O'nu) tesbih et | bil-ǎşiyyi: akşam | vel'ibkāri: ve sabah | (3:41)
|ve iƶ: bir zaman | ḳāleti: demişti ki | l-melāiketu: Melekler | : EY/HEY/AH | meryemu: Meryem | inne: şüphesiz | llahe: Allah | STafāki: seni seçti | ve Tahheraki: ve temizledi | veSTafāki: ve seni üstün kıldı | ǎlā: üzerine | nisā'i: kadınları | l-ǎālemīne: dünyaların | (3:42)
|: EY/HEY/AH | meryemu: Meryem | ḳnutī: divan dur | lirabbiki: Rabbine | vescudī: ve secde et | verkeǐy: ve (huzurunda) eğil | meǎ: beraber | r-rākiǐyne: eğilenlerle | (3:43)
|ƶālike: bunlar | min: -ndendir | enbā'i: haberleri- | l-ğaybi: görünmez alemin | nūHīhi: vahyettiğimiz | ileyke: sana | ve mā: | kunte: sen değildin | ledeyhim: onların yanında | : zaman | yulḳūne: attıkları | eḳlāmehum: (kur'a) oklarını | eyyuhum: hangisi | yekfulu: kefil olacak (diye) | meryeme: Meryem'e | ve mā: | kunte: sen değildin | ledeyhim: yanlarında | : zaman | yeḣteSimūne: birbirleriyle çekiştikleri | (3:44)
|: hani | ḳāleti: demişti | l-melāiketu: Melekler | : EY/HEY/AH | meryemu: Meryem | inne: şüphesiz | llahe: Allah | yubeşşiruki: seni müjdeliyor | bikelimetin: bir kelime ile | minhu: kendisinden | ismuhu: onun adı | l-mesīHu: Mesih'dir | ǐysā: Îsa | bnu: oğlu | meryeme: Meryem | vecīhen: yüzdedir (şereflidir) | : | d-dunyā: dünyada | vel'āḣirati: ve ahirette | ve mine: | l-muḳarrabīne: ve (Allah'a) yakın olanlardandır | (3:45)
|ve yukellimu: ve konuşacak | n-nāse: insanlara | : | l-mehdi: beşikte | ve kehlen: ve yetişkinlikte | ve mine: | S-SāliHīne: ve iyilerden olacaktır | (3:46)
|ḳālet: dedi ki | rabbi: Rabbim | ennā: nasıl | yekūnu: olur | : benim | veledun: çocuğum | velem: | yemsesnī: bana dokunmamışken | beşerun: bir beşer | ḳāle: dedi | keƶāliki: böyledir | llahu: Allah | yeḣluḳu: yaratır | : şeyi | yeşā'u: dilediği | iƶā: zaman | ḳaDā: istediği | emran: bir şey(in olmasını) | feinnemā: sadece | yeḳūlu: der | lehu: ona | kun: 'ol' | fe yekūnu: o da oluverir | (3:47)
|ve yuǎllimuhu: ve ona öğretecektir | l-kitābe: Kitabı | velHikmete: ve Hikmeti | ve ttevrāte: ve Tevrat'ı | vel'incīle: ve İncil'i | (3:48)
|ve rasūlen: ve bir elçi (şöyle diyen) | ilā: | benī: oğullarına | isrāīle: İsrail | ennī: ben | ḳad: doğrusu | ci'tukum: size getirdim | biāyetin: bir mu'cize | min: -den | rabbikum: Rabbiniz- | ennī: ben | eḣluḳu: yaratırım | lekum: sizin için | mine: -dan | T-Tīni: çamur- | kehey'eti: şeklinde bir şey | T-Tayri: kuş | feenfuḣu: üflerim | fīhi: ona | fe yekūnu: hemen oluverir | Tayran: bir kuş | biiƶni: izniyle | llahi: Allah'ın | ve ubriu: ve iyileştiririm | l-ekmehe: körü | vel'ebraSa: ve alacalıyı | ve uHyī: ve diriltirim | l-mevtā: ölüleri | biiƶni: izniyle | llahi: Allah'ın | ve unebbiukum: ve size haber veririm | bimā: ne | te'kulūne: yediğinizi | ve mā: ve ne | teddeḣirūne: biriktirdiğinizi | : | buyūtikum: evlerinizde | inne: elbette | : | ƶālike: bunda | lāyeten: bir ibret vardır | lekum: sizin için | in: eğer | kuntum: iseniz | mu'minīne: inanıyor | (3:49)
|ve muSaddiḳan: ve doğrulayıcı olarak | limā: şeyi | beyne: | yedeyye: benden önce gelen | mine: | t-tevrāti: Tevrat'ı | veliuHille: ve helal kılmak için | lekum: size | beǎ'De: bazı | lleƶī: şeyleri | Hurrime: haram kılınan | ǎleykum: size | ve ci'tukum: ve size getirdim | biāyetin: bir mu'cize | min: -den | rabbikum: Rabbiniz- | fetteḳū: o halde korkun | llahe: Allah'tan | ve eTīǔni: ve bana ita'at edin | (3:50)
|inne: şüphesiz | llahe: Allah | rabbī: benim Rabbimdir | ve rabbukum: ve sizin de Rabbinizdir | feǎ'budūhu: O'na kulluk edin | hāƶā: budur | SirāTun: yol | musteḳīmun: doğru | (3:51)
|felemmā: ne zaman ki | eHasse: sezdi | ǐysā: Îsa | minhumu: onlardan | l-kufra: inkarı | ḳāle: dedi ki | men: kimler | enSārī: bana yardımcı olacak | ilā: (yolunda) | llahi: Allah | ḳāle: dediler | l-Havāriyyūne: Havariler | neHnu: Biz | enSāru: yardımcılarıyız | llahi: Allah(yolun)un | āmennā: inandık | billahi: Allah'a | veşhed: şahid ol | biennā: biz | muslimūne: müslümanlarız | (3:52)
|rabbenā: Rabbimiz | āmennā: inandık | bimā: şeye | enzelte: senin indirdiğin | vettebeǎ'nā: ve uyduk | r-rasūle: elçiye | fektubnā: bizi yaz | meǎ: beraber | ş-şāhidīne: şahidlerle | (3:53)
|ve mekerū: ve tuzak kurdular | ve mekera: ve tuzak kurdu | llahu: Allah da | vallahu: çünkü Allah | ḣayru: en iyi | l-mākirīne: tuzak kurandır | (3:54)
|: hani | ḳāle: demişti | llahu: Allah | : EY/HEY/AH | ǐysā: Îsa | innī: elbette ben | muteveffīke: senin canını alacağım | ve rāfiǔke: ve seni yükselteceğim | ileyye: bana | ve muTahhiruke: ve seni temizleyeceğim | mine: -den | elleƶīne: kimseler- | keferū: inkar eden | ve cāǐlu: ve tutacağım | elleƶīne: kimseleri | ttebeǔke: sana uyan | fevḳa: üstünde | elleƶīne: kimselerim | keferū: inkar eden | ilā: kadar | yevmi: gününe | l-ḳiyāmeti: kıyamet | ṧumme: sonra | ileyye: bana olacaktır | merciǔkum: dönüşünüz | fe eHkumu: ben hükmedeceğim | beynekum: aranızda | fīmā: şeyler (hakkında) | kuntum: sizin | fīhi: onda | teḣtelifūne: ayrılığa düştüğünüz | (3:55)
|feemmā: gelince | elleƶīne: kimselere | keferū: inkar eden | feuǎƶƶibuhum: onlara azabedeceğim | ǎƶāben: azapla | şedīden: şiddetli | : | d-dunyā: dünyada da | vel'āḣirati: ve ahirette de | ve mā: olmayacaktır | lehum: onların | min: hiçbir | nāSirīne: yardımcıları da | (3:56)
|ve emmā: gelince | elleƶīne: kimselere | āmenū: inanan | ve ǎmilū: ve yapanlara | S-SāliHāti: iyi şeyler | feyuveffīhim: (Allah) tam olarak verecektir | ucūrahum: mükafatlarını | vallahu: Allah | : | yuHibbu: sevmez | Z-Zālimīne: zalimleri | (3:57)
|ƶālike: işte bu | netlūhu: okuduğumuz | ǎleyke: sana | mine: -den | l-āyāti: ayetler- | veƶƶikri: ve Zikir(Kitap)dandır | l-Hakīmi: hikmetli | (3:58)
|inne: şüphesiz | meṧele: durumu | ǐysā: Îsa'nın | ǐnde: yanında | llahi: Allah'ın | kemeṧeli: durumu gibidir | ādeme: Adem'in | ḣaleḳahu: Onu yarattı | min: -tan | turābin: toprak- | ṧumme: sonra | ḳāle: dedi ki | lehu: ona | kun: Ol! | fe yekūnu: ve oldu | (3:59)
|El-Haḳḳu: (Bu,) gerçektir | min: -den (gelen) | rabbike: Rabbin- | felā: | tekun: öyle ise olma | mine: -dan | l-mumterīne: kuşkulananlar- | (3:60)
|femen: kim | Hācceke: seninle tartışmaya kalkarsa | fīhi: oun hakkında | min: | beǎ'di: sonra | : şeylerden | cā'eke: sana gelen | mine: -den | l-ǐlmi: ilim- | feḳul: de ki | teǎālev: gelin | ned'ǔ: çağıralım | ebnā'enā: oğullarımızı | ve ebnā'ekum: ve oğullarınızı | ve nisā'enā: ve kadınlarımızı | ve nisā'ekum: ve kadınlarınızı | ve enfusenā: ve kendimizi | ve enfusekum: ve kendinizi | ṧumme: sonra | nebtehil: gönülden la'netle du'a edelim de | fe nec'ǎl: atalım (kılalım) | leǎ'nete: la'netini | llahi: Allah'ın | ǎlā: üstüne | l-kāƶibīne: yalancıların | (3:61)
|inne: şüphesiz | hāƶā: budur | lehuve: (Îsa hakkındaki) o | l-ḳaSaSu: kıssa (öykü) | l-Haḳḳu: gerçek | ve mā: yoktur | min: hiçbir | ilāhin: tanrı | illā: başka | llahu: Allah'tan | ve inne: ve elbette | llahe: Allah | lehuve: O | l-ǎzīzu: azizdir (kesin galib) | l-Hakīmu: hüküm ve hikmet sahibidir | (3:62)
|fe in: eğer | tevellev: dönerlerse | feinne: muhakkak ki | llahe: Allah | ǎlīmun: bilir | bil-mufsidīne: bozguncuları | (3:63)
|ḳul: de ki | : EY/HEY/AH | ehle: halk | l-kitābi: Kitap | teǎālev: gelin | ilā: | kelimetin: bir kelimeye | sevā'in: eşit olan | beynenā: bizim aramızda | ve beynekum: ve sizin aranızda | ellā: | neǎ'bude: ibadet etmeyelim | illā: başkasına | llahe: Allah'tan | ve lā: | nuşrike: ortak koşmayalım | bihi: O'na | şey'en: hiçbirşeyi | ve lā: | yetteḣiƶe: edinmeyelim | beǎ'Dunā: bazımız | beǎ'Dan: bazımızı | erbāben: tanrılar | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | fein: eğer | tevellev: yüz çevirirlerse | feḳūlū: deyin | şhedū: şahid olun | biennā: şüphesiz biz | muslimūne: müslümanlarız | (3:64)
|: EY/HEY/AH | ehle: halk | l-kitābi: Kitap | lime: neden | tuHāccūne: tartışıyorsunuz | : hakkında | ibrāhīme: İbrahim | vemā: | unzileti: oysa indirilmiştir | t-tevrātu: Tevrat | vel'incīlu: ve İncil | illā: ancak | min: | beǎ'dihi: ondan sonra | efelā: | teǎ'ḳilūne: düşünmüyor musunuz? | (3:65)
|hā entum: işte siz böylesiniz | : | hā'ulā'i: o kimseler ki | Hācectum: tartışıyorsunuz | fīmā: olan şey | lekum: sizin | bihi: onun (hakkında) | ǐlmun: biraz bilginiz | felime: ama neden? | tuHāccūne: tartışıyorsunuz | fīmā: hakkında | leyse: olmayan | lekum: sizin | bihi: onun (hakkında) | ǐlmun: bilginiz | vallahu: Allah | yeǎ'lemu: bilir | veentum: ve siz | : | teǎ'lemūne: bilmezsiniz | (3:66)
|: | kāne: değildi | ibrāhīmu: İbrahim | yehūdiyyen: yahudi | ve lā: ne de | neSrāniyyen: hıristiyan | velākin: fakat | kāne: idi | Hanīfen: dosdoğru | muslimen: bir müslüman | ve mā: | kāne: ve değildi | mine: -den | l-muşrikīne: müşrikler- | (3:67)
|inne: doğrusu | evlā: en yakın olanı | n-nāsi: insanların | biibrāhīme: İbrahim'e | lelleƶīne: kimselerdir | ttebeǔhu: ona uyan(lar) | ve hāƶā: ve bu | n-nebiyyu: peygamber | velleƶīne: ve kimselerdir | āmenū: inanan(lar) | vallahu: Allah da | veliyyu: dostudur | l-mu'minīne: mü'minlerin | (3:68)
|veddet: istedi ki | Tāifetun: bir grup | min: -nden | ehli: ehli- | l-kitābi: Kitap | lev: eğer | yuDillūnekum: sizi saptırsınlar | ve mā: oysa | yuDillūne: saptırıyorlar | illā: sadece | enfusehum: kendilerini | ve mā: | yeş'ǔrūne: farkında değiller | (3:69)
|: EY/HEY/AH | ehle: halk | l-kitābi: Kitap | lime: niçin? | tekfurūne: inkar ediyorsunuz | biāyāti: ayetlerini | llahi: Allah'ın | veentum: ve siz | teşhedūne: (gerçeği) gördüğünüz halde | (3:70)
|: EY/HEY/AH | ehle: halk | l-kitābi: Kitap | lime: niçin | telbisūne: karıştırıyorsunuz | l-Haḳḳa: hakkı | bil-bāTili: batılla | ve tektumūne: ve gizliyorsunuz | l-Haḳḳa: gerçeği | veentum: ve siz | teǎ'lemūne: bildiğiniz halde | (3:71)
|ve ḳālet: ve dedi ki | Tāifetun: bir grup | min: -nden | ehli: ehli- | l-kitābi: Kitap | āminū: inanın | billeƶī': olana | unzile: indirilmiş | ǎlā: üzerine | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lara) | veche: önünde | n-nehāri: günün | vekfurū: ve inkar edin | āḣirahu: sonunda | leǎllehum: belki onlar | yerciǔne: dönerler | (3:72)
|ve lā: | tu'minū: ve güvenmeyin | illā: başkasına | limen: kimseden | tebiǎ: uyan | dīnekum: sizin dininize | ḳul: de ki | inne: şüphesiz | l-hudā: Hidayet | hudā: hidayetidir | llahi: Allah'ın | en: | yu'tā: verilmesinden (mi?) | eHadun: birine | miṧle: benzerinin | : şeyin | ūtītum: size verilen | ev: veya | yuHāccūkum: (aleyhinize) deliller getireceklerinden (mi?) | ǐnde: huzurunda | rabbikum: Rabbinizin | ḳul: de ki | inne: şüphesiz | l-feDle: Lutuf | biyedi: elindedir | llahi: Allah'ın | yu'tīhi: onu verir | men: kimseye | yeşā'u: dilediği | vallahu: Allah'ın | vāsiǔn: (lutfu) geniştir | ǎlīmun: (O her şeyi) bilendir | (3:73)
|yeḣteSSu: has kılar | biraHmetihi: Rahmetini | men: kimseye | yeşā'u: dilediği | vallahu: Allah | ƶū: sahibidir | l-feDli: lutuf ve ikram | l-ǎZīmi: büyük | (3:74)
|ve min: -nden | ehli: ehli- | l-kitābi: Kitap | men: öylesi (vardır ki) | in: eğer | te'menhu: ona emanet bıraksan | biḳinTārin: yüklerle mal | yu'eddihi: onu öder | ileyke: sana | ve minhum: ve onlardan | men: öylesi (de vardır ki) | in: eğer | te'menhu: ona versen | bidīnārin: bir dinar | : | yu'eddihi: onu ödemez | ileyke: sana | illā: başka türlü | : | dumte: sürekli | ǎleyhi: başına | ḳāimen: dikilmeden | ƶālike: bu | biennehum: onların (içindir) | ḳālū: dedikleri | leyse: yoktur | ǎleynā: bize | : karşı | l-ummiyyīne: ümmilere | sebīlun: bir yol (sorumluluk) | ve yeḳūlūne: ve söylüyorlar | ǎlā: karşı | llahi: Allah'a | l-keƶibe: yalan | vehum: ve onlar | yeǎ'lemūne: bile bile | (3:75)
|belā: Hayır | men: kim | evfā: yerine getirir | biǎhdihi: sözünü | vetteḳā: ve (günahtan) korunursa | feinne: şüphesiz | llahe: Allah (da) | yuHibbu: sever | l-mutteḳīne: korunanları | (3:76)
|inne: şüphesiz | elleƶīne: kimseler (var ya) | yeşterūne: satanlar | biǎhdi: verdikleri sözü | llahi: Allah'a | ve eymānihim: ve yeminlerini | ṧemenen: paraya | ḳalīlen: az bir | ulāike: işte | : yoktur | ḣalāḳa: bir payı | lehum: onların | : | l-āḣirati: ahirette | ve lā: | yukellimuhumu: onlara konuşmayacak | llahu: Allah | ve lā: | yenZuru: bakmayacak | ileyhim: onlara | yevme: günü | l-ḳiyāmeti: kıyamet | ve lā: | yuzekkīhim: ve onları yüceltmeyecektir | ve lehum: ve Onların | ǎƶābun: bir azab | elīmun: acıklı | (3:77)
|ve inne: ve şüphesiz | minhum: onlardan | leferīḳan: bir grup (var ki) | yelvūne: eğip bükerler | elsinetehum: dillerini | bil-kitābi: Kitapla | liteHsebūhu: siz sanasınız diye | mine: -tan | l-kitābi: Kitap- | ve mā: (halbuki) yoktur | huve: o | mine: | l-kitābi: Kitapta | ve yeḳūlūne: ve derler | huve: o | min: -ndandır | ǐndi: katı- | llahi: Allah | vemā: oysa değildir | huve: o | min: -ndan | ǐndi: katı- | llahi: Allah | ve yeḳūlūne: ve söylerler | ǎlā: karşı | llahi: Allah'a | l-keƶibe: yalan | vehum: ve onlar | yeǎ'lemūne: bile bile | (3:78)
|: | kāne: mümkün değildir | libeşerin: hiçbir insanın | en: | yu'tiyehu: ona vermesinden (sonra) | llahu: Allah | l-kitābe: Kitap | velHukme: hüküm (hikmet) | ve nnubuvve te: ve peygamberlik | ṧumme: sonra (o kalksın) | yeḳūle: demesi | linnāsi: insanlara | kūnū: olun | ǐbāden: kul(lar) | : bana | min: | dūni: bırakıp | llahi: Allah'ı | velākin: fakat (der ki) | kūnū: olun | rabbāniyyīne: Rabbe halis kullar | bimā: şeyler gereğince | kuntum: olduğunuz | tuǎllimūne: okuyor | l-kitābe: Kitap | ve bimā: ve | kuntum: olduğunuz | tedrusūne: öğretiyor | (3:79)
|ve lā: | ye'murakum: ve size emretmez | en: diye | tetteḣiƶū: edinin | l-melāikete: Melekleri | ve nnebiyyīne: ve peygamberleri | erbāben: tanrılar | eye'murukum: size emreder mi? | bil-kufri: inkar etmeyi | beǎ'de: sonra | : olduktan | entum: siz | muslimūne: müslümanlar | (3:80)
|ve iƶ: ve ne zaman | eḣaƶe: almıştı | llahu: Allah | mīṧāḳa: şöyle söz | n-nebiyyīne: peygamberlerden | lemā: elbette | āteytukum: size verdim | min: | kitābin: Kitap | ve Hikmetin: ve hikmet | ṧumme: sonra | cā'ekum: geldiğinde | rasūlun: bir peygamber | muSaddiḳun: doğrulayıcı | limā: bulunan(Kitap)ı | meǎkum: yanınızda | letu'minunne: mutlaka inanacak | bihi: ona | veletenSurunnehu: ve ona mutlaka yardım edeceksiniz | ḳāle: demişti | eeḳrartum: bunu kabul ettiniz mi? | ve eḣaƶtum: ve aldınız mı? | ǎlā: üzerinize | ƶālikum: bu hususta | iSrī: ağır ahdimi | ḳālū: dediler | eḳrarnā: kabul ettik | ḳāle: dedi | feşhedū: o halde tanık olun | ve enā: ben de | meǎkum: sizinle beraber | mine: | ş-şāhidīne: tanık olanlardanım | (3:81)
|femen: artık kim | tevellā: dönerse | beǎ'de: sonra | ƶālike: bundan | feulāike: işte | humu: onlar | l-fāsiḳūne: fasıklardır | (3:82)
|efeğayra: başkasını mı | dīni: dininden | llahi: Allah'ın | yebğūne: arıyorlar | ve lehu: ve onlar | esleme: teslim olmuştur | men: olanların hepsi | : | s-semāvāti: göklerde | vel'erDi: ve yerde | Tav'ǎn: isteyerek | vekerhen: ve(ya) istemeyerek | ve ileyhi: ve O'na | yurceǔne: döndürüleceklerdir | (3:83)
|ḳul: de ki | āmennā: inandık | billahi: Allah'a | ve mā: şeye | unzile: indirilen | ǎleynā: bize | ve mā: ve şeye | unzile: indirilen | ǎlā: | ibrāhīme: İbrahim'e | ve ismāǐyle: ve İsma'il'e | ve isHāḳa: ve İshak'a | ve yeǎ'ḳūbe: ve Ya'kub'a | vel'esbāTi: ve sıbtlara | ve mā: ve şeye | ūtiye: verilen | mūsā: Musa'ya | ve ǐysā: ve Îsa'ya | ve nnebiyyūne: ve peygamberlere | min: tarafından | rabbihim: Rableri | : | nuferriḳu: ayırım yapmayız | beyne: arasında | eHadin: hiçbirinin | minhum: onlar | ve neHnu: ve biz | lehu: O'na | muslimūne: teslim olanlarız | (3:84)
|ve men: ve kim | yebteği: ararsa | ğayra: başka | l-islāmi: İslam'dan | dīnen: bir din | felen: (bilsin ki) asla | yuḳbele: (o din) kabul edilmeyecek | minhu: ondan | ve huve: ve o | : | l-āḣirati: ahirette | mine: | l-ḣāsirīne: kaybedenlerden olacaktır | (3:85)
|keyfe: nasıl | yehdī: yol gösterir | llahu: Allah | ḳavmen: bir topluma | keferū: inkar eden | beǎ'de: sonra | īmānihim: İman ettikten | ve şehidū: ve gördükten | enne: gerçekten | r-rasūle: Resul'ün | Haḳḳun: hak olduğunu | ve cā'ehumu: ve kendilerine geldikten | l-beyyinātu: açık deliller | vallahu: Allah | : | yehdī: doğru yola iletmez | l-ḳavme: toplumu | Z-Zālimīne: zalim | (3:86)
|ulāike: işte | cezā'uhum: onların cezası | enne: gerçekten | ǎleyhim: onların üzerine olmasıdır | leǎ'nete: la'neti | llahi: Allah'ın | velmelāiketi: ve meleklerin | ve nnāsi: ve insanların | ecmeǐyne: hepsinin | (3:87)
|ḣālidīne: ebedi kalacaklardır | fīhā: O(la'net)in içinde | : | yuḣaffefu: hafifletilmeyecek | ǎnhumu: onlardan | l-ǎƶābu: azab | ve lā: | hum: ve onlara | yunZerūne: fırsat verilmeyecektir | (3:88)
|illā: dışında | elleƶīne: kimseler | tābū: tevbe eden | min: | beǎ'di: sonra | ƶālike: ondan | ve eSleHū: ve uslananlar | feinne: çünkü | llahe: Allah | ğafūrun: çok bağışlayan | raHīmun: çok esirgeyendir | (3:89)
|inne: şüphesiz | elleƶīne: onlar ki | keferū: inkar ettiler | beǎ'de: sonra | īmānihim: inandıktan | ṧumme: sonra | zdādū: arttı | kufran: inkarları | len: | tuḳbele: kabul edilmeyecektir | tevbetuhum: onların tevbeleri | ve ulāike: ve işte | humu: onlar | D-Dāllūne: sapıkların ta kendileridir | (3:90)
|inne: şüphesiz | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden | ve mātū: ve ölenler | vehum: ve onlar | kuffārun: kafir olarak | felen: | yuḳbele: kabul edilmeyecektir | min: -nden | eHadihim: hiçbiri- | mil'u: dolusu | l-erDi: dünya | ƶeheben: altın | velevi: ve olsa dahi | ftedā: fidye vermiş | bihi: onu | ulāike: işte | lehum: onlar için vardır | ǎƶābun: bir azab | elīmun: acıklı | ve mā: ve yoktur | lehum: onların | min: hiçbir | nāSirīne: yardımcıları | (3:91)
|len: asla | tenālū: eremezsiniz | l-birra: iyiliğe | Hattā: kadar | tunfiḳū: (Allah için) harcayıncaya | mimmā: şeylerden | tuHibbūne: sevdiğiniz | ve mā: ve ne ki? | tunfiḳū: harcarsanız | min: herhangi bir | şey'in: şeyden | feinne: şüphesiz | llahe: Allah | bihi: onu | ǎlīmun: bilir | (3:92)
|kullu: bütün | T-Taǎāmi: yiyecekler | kāne: idi | Hillen: helal | libenī: oğullarına | isrāīle: İsrail | illā: dışında | : şeyler | Harrame: haram kıldığı | isrāīlu: İsrail'in | ǎlā: | nefsihi: kendisine | min: | ḳabli: önce | en: | tunezzele: indirilmeden | t-tevrātu: Tevrat | ḳul: de ki | fe'tū: getirin | bit-tevrāti: Tevrat'ı | fetlūhā: ve okuyun | in: eğer | kuntum: iseniz | Sādiḳīne: doğru | (3:93)
|femeni: artık kim | fterā: uydurursa | ǎlā: hakkında | llahi: Allah | l-keƶibe: bir yalan | min: | beǎ'di: sonra da | ƶālike: bundan | feulāike: işte | humu: onlar | Z-Zālimūne: zalimlerdir | (3:94)
|ḳul: de ki | Sadeḳa: doğru söyledi | llahu: Allah | fettebiǔ: öyle ise uyun | millete: dinine | ibrāhīme: İbrahim | Hanīfen: hanif (Allah'ı birleyici) olarak | ve mā: (O) değil | kāne: idi | mine: -dan | l-muşrikīne: ortak koşanlar- | (3:95)
|inne: doğrusu | evvele: önceki / evvelki | beytin: Yapı | vuDiǎ: bırakılan | linnāsi: insanlara | lelleƶī: -kimselere | bibekkete: Bekkeyle | mubāraken: bereketlenen | ve huden: ve hediye/hidayet kaynağı | lil'ǎālemīne: bilinsin diye | (3:96)
|fīhi: onda | āyātun: deliller | beyyinātun: açıklayıcı | meḳāmu: doğrultan | ibrāhīme: İbrahimi | ve men: ve -den/dan | deḣalehu: girenler / dahil olanlar | kāne: olur | āminen: doğrulamış / emin | velillahi: ve Allah için | ǎlā: -üzerine | n-nāsi: insanlar | Hiccu: -haccetmek/tartışmak | l-beyti: Yapıyı | meni: -den/dan | steTāǎ: uyacaklar | ileyhi: onun | sebīlen: yoluna | ve men: ve -den/dan | kefera: yalanlayan | feinne: şüphesiz | llahe: Allah | ğaniyyun: zengindir | ǎni: -den | l-ǎālemīne: bütün alemler- | (3:97)
|ḳul: de ki | : EY/HEY/AH | ehle: halk | l-kitābi: Kitap | lime: neden? | tekfurūne: inkar ediyorsunuz | biāyāti: ayetlerini | llahi: Allah'ın | vallahu: Allah | şehīdun: tanık iken | ǎlā: | : şeylere | teǎ'melūne: yaptığınız | (3:98)
|ḳul: de ki | : EY/HEY/AH | ehle: halk | l-kitābi: Kitap | lime: niçin? | teSuddūne: çevirmeğe çalışıyorsunuz | ǎn: -ndan | sebīli: yolu- | llahi: Allah | men: kimseleri | āmene: inanan | tebğūnehā: göstermeğe yeltenerek | ǐvecen: eğri | veentum: ve siz | şuhedā'u: (gerçeğe) tanık olduğunuz halde | ve mā: değildir | llahu: Allah | biğāfilin: habersiz | ǎmmā: -dan | teǎ'melūne: yaptıklarınız- | (3:99)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | in: şayet | tuTīǔ: uyarsanız | ferīḳan: gruba | mine: herhangi bir | elleƶīne: kimselerden | ūtū: verilen(ler) | l-kitābe: Kitap | yeruddūkum: sizi döndürürler | beǎ'de: sonra | īmānikum: imanınızdan | kāfirīne: kafir olarak | (3:100)
|ve keyfe: ve nasıl? | tekfurūne: inkar edersiniz | veentum: ve üstelik size | tutlā: okunmakta | ǎleykum: size | āyātu: ayetleri | llahi: Allah'ın | ve fīkum: ve aranızda iken | rasūluhu: O'nun Elçisi | ve men: ve kim | yeǎ'teSim: sarılırsa | billahi: Allah'a | feḳad: muhakkak ki o | hudiye: iletilmiştir | ilā: | SirāTin: yola | musteḳīmin: doğru | (3:101)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | tteḳū: korkun | llahe: Allah'tan | Haḳḳa: hakkıyla | tuḳātihi: O'na yaraşır biçimde | ve lā: | temūtunne: ölmeyin | illā: dışında | veentum: siz | muslimūne: müslümanlar olmak | (3:102)
|veǎ'teSimū: ve yapışın | biHabli: ipine | llahi: Allah'ın | cemīǎn: topluca | ve lā: | teferraḳū: ayrılmayın | veƶkurū: ve hatırlayın | niǎ'mete: ni'metini | llahi: Allah'ın | ǎleykum: size olan | : hani | kuntum: siz idiniz | eǎ'dā'en: birbirinize düşman | feellefe: (Allah) uzlaştırdı | beyne: arasını | ḳulūbikum: kalblerinizin | feeSbeHtum: (haline) geldiniz | biniǎ'metihi: O'un ni'metiyle | iḣvānen: kardeşler | ve kuntum: siz bulunuyordunuz | ǎlā: | şefā: kenarında | Hufratin: bir çukurun | mine: -ten | n-nāri: ateş- | feenḳaƶekum: (Allah) sizi kurtardı | minhā: ondan | keƶālike: böyle | yubeyyinu: açıklıyor | llahu: Allah | lekum: size | āyātihi: ayetlerini | leǎllekum: umulur ki | tehtedūne: yola gelirsiniz | (3:103)
|veltekun: olsun | minkum: içinizden | ummetun: bir topluluk | yed'ǔne: çağıran | ilā: | l-ḣayri: hayra | veye'murūne: ve emreden | bil-meǎ'rūfi: iyiliği | ve yenhevne: ve men'eden | ǎni: | l-munkeri: kötülükten | ve ulāike: işte | humu: onlar | l-mufliHūne: kurtuluşa erenlerdir | (3:104)
|ve lā: | tekūnū: olmayın | kālleƶīne: gibi | teferraḳū: bölünüp | veḣtelefū: ve ihtilaf edenler | min: -dan | beǎ'di: sonra | : | cā'ehumu: kendilerine geldikten | l-beyyinātu: açık deliller | ve ulāike: işte onlar | lehum: (evet) onlar için vardır | ǎƶābun: bir azab | ǎZīmun: büyük | (3:105)
|yevme: O gün | tebyeDDu: ağarır | vucūhun: (bazı) yüzler | ve tesve ddu: kararır | vucūhun: (bazı) yüzler | feemmā: o zaman | elleƶīne: kimselere | sveddet: kararan | vucūhuhum: yüzleri | ekefertum: inkar ettiniz ha? (denilir) | beǎ'de: sonra | īmānikum: inanmanızdan | feƶūḳū: öyle ise tadın | l-ǎƶābe: azabı | bimā: karşılık | kuntum: etmenize | tekfurūne: inkar | (3:106)
|veemmā: ise | elleƶīne: kimseler | byeDDet: ağaran | vucūhuhum: yüzleri | fefī: içindedirler | raHmeti: rahmeti | llahi: Allah'ın | hum: onlar | fīhā: orada | ḣālidūne: sürekli kalacaklardır | (3:107)
|tilke: işte onlar | āyātu: ayetleridir | llahi: Allah'ın | netlūhā: onları okuyoruz | ǎleyke: sana | bil-Haḳḳi: gerçek ile | ve mā: | llahu: Allah | yurīdu: istemez | Zulmen: zulmetmek | lil'ǎālemīne: alemlere | (3:108)
|velillahi: Allah'ındır | : olanlar | : | s-semāvāti: göklerde | ve mā: ve olanlar | : | l-erDi: yerde | ve ilā: | llahi: ve Allah'a | turceǔ: döndürülür | l-umūru: bütün işler | (3:109)
|kuntum: siz oldunuz | ḣayra: en hayırlı | ummetin: bir ümmet | uḣricet: çıkarılmış | linnāsi: insanlar için | te'murūne: emrediyorsunuz | bil-meǎ'rūfi: iyiliği | ve tenhevne: men'ediyorsunuz | ǎni: -ten | l-munkeri: kötülük- | ve tu'minūne: ve inanıyorsunuz | billahi: Allah'a | velev: eğer | āmene: inanmış olsaydı | ehlu: ehli | l-kitābi: Kitap | lekāne: elbette olurdu | ḣayran: hayırlı | lehum: kendileri için | minhumu: onlardan | l-mu'minūne: inananlar da var | veekṧeruhumu: ama çokları | l-fāsiḳūne: yoldan çıkmışlardır | (3:110)
|len: | yeDurrūkum: size zarar veremezler | illā: dışında | eƶen: incitme | ve in: eğer | yuḳātilūkum: sizinle savaşsalar (bile) | yuvellūkumu: size dönüp kaçarlar | l-edbāra: arkalarını | ṧumme: sonra | : | yunSarūne: onlara yardım da edilmez | (3:111)
|Duribet: vurulmuştur | ǎleyhimu: onlara | ƶ-ƶilletu: alçaklık (damgası) | eyne: nerede | : | ṧuḳifū: bulunsalar | illā: ancak hariç | biHablin: ahdine (ipine) | mine: | llahi: Allah'ın | ve Hablin: ve ahdine (ipine) | mine: | n-nāsi: (inanan) insanların | ve bā'ū: ve uğradılar | biğaDebin: gazabına | mine: | llahi: Allah'ın | ve Duribet: ve vuruldu | ǎleyhimu: üzerlerine | l-meskenetu: miskinlik (damgası) | ƶālike: böyledir | biennehum: çünkü onlar | kānū: | yekfurūne: inkar ediyorlar | biāyāti: ayetlerini | llahi: Allah'ın | ve yeḳtulūne: öldürüyorlardı | l-enbiyā'e: peygamberleri | biğayri: -sız yere | Haḳḳin: hak- | ƶālike: böyledir | bimā: çünkü | ǎSav: isyan etmişlerdi | ve kānū: | yeǎ'tedūne: ve haddi aşıyorlardı | (3:112)
|leysū: (ama) hepsi değildir | sevā'en: aynı | min: -nden | ehli: ehli- | l-kitābi: Kitap | ummetun: bir topluluk vardır | ḳāimetun: ayakta duran | yetlūne: okuyarak | āyāti: ayetlerini | llahi: Allah'ın | ānā'e: saatlerinde | l-leyli: gece | ve hum: ve onlar | yescudūne: secdeye kapanırlar | (3:113)
|yu'minūne: inanırlar | billahi: Allah'a | velyevmi: ve gününe | l-āḣiri: ahiret | ve ye'murūne: ve emreder | bil-meǎ'rūfi: iyiliği | ve yenhevne: ve men'ederler | ǎni: -ten | l-munkeri: kötülük- | ve yusāriǔne: ve koşarlar | : | l-ḣayrāti: hayır işlerine | ve ulāike: işte onlar | mine: -dendir | S-SāliHīne: iyiler- | (3:114)
|ve mā: ve şeyler | yef'ǎlū: yapacakları | min: -ten | ḣayrin: iyilik- | felen: | yukferūhu: inkar edilmeyecektir | vallahu: Şüphesiz Allah | ǎlīmun: bilmektedir | bil-mutteḳīne: (günahlardan) korunanları | (3:115)
|inne: şüphesiz | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | len: | tuğniye: yarar sağlamayacaktır | ǎnhum: onlara | emvāluhum: malları | ve lā: ne de | evlāduhum: evladları | mine: karşı | llahi: Allah'a | şey'en: hiçbir şey | ve ulāike: ve onlar | eSHābu: halkıdır | n-nāri: ateş | hum: onlar | fīhā: orada | ḣālidūne: sürekli kalacaklardır | (3:116)
|meṧelu: durumu | : şeylerin (malların) | yunfiḳūne: harcadıkları | : | hāƶihi: bu | l-Hayāti: dünya | d-dunyā: hayatında | kemeṧeli: benzer | rīHin: bir rüzgara | fīhā: kendisine | Sirrun: dondurucu | eSābet: vurup | Harṧe: ekinine | ḳavmin: bir topluluğun | Zelemū: zulmeden | enfusehum: nefislerine | feehlekethu: onu mahveden | ve mā: | Zelemehumu: onlara zulmetmedi | llahu: Allah | velākin: fakat | enfusehum: onlar kendi kendilerine | yeZlimūne: zulmediyorlardı | (3:117)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: ki onlar | āmenū: inanan(lar) | : sakın | tetteḣiƶū: edinmeyin | biTāneten: kendinize dost | min: | dūnikum: kendinizden başkasını | : | ye'lūnekum: onlar sizi geri durmazlar | ḣabālen: bozmaktan | veddū: isterler | : şeyleri | ǎnittum: size sıkıntı verecek | ḳad: doğrusu | bedeti: taşmaktadır | l-beğDā'u: öfke | min: -ndan | efvāhihim: onların ağızları- | ve mā: şeyler (kin) ise | tuḣfī: gizledikleri | Sudūruhum: göğüslerinde | ekberu: daha büyüktür | ḳad: elbette | beyyennā: açıkladık | lekumu: size | l-āyāti: ayetleri | in: eğer | kuntum: iseniz | teǎ'ḳilūne: düşünüyor | (3:118)
|: o | entum: sizin | ūlā'i: öyle kimselersiniz ki | tuHibbūnehum: onları seversiniz | velā: | yuHibbūnekum: halbuki onlar sizi sevmezler | ve tu'minūne: ve inanırsınız | bil-kitābi: Kitabın | kullihi: hepsine | ve iƶā: zaman | leḳūkum: sizinle karşılaştıkları | ḳālū: derler | āmennā: inandık | ve iƶā: ve zaman | ḣalev: yalnız kaldıkları | ǎDDū: ısırırlar | ǎleykumu: size karşı | l-enāmile: parmak uçlarını | mine: -den | l-ğayZi: öfke- | ḳul: de ki | mūtū: ölün | biğayZikum: öfkenizden | inne: şüphesiz | llahe: Allah | ǎlīmun: bilir | biƶāti: özünü | S-Sudūri: göğüslerin | (3:119)
|in: eğer | temseskum: size dokunsa | Hasenetun: bir iyilik | tesu'hum: onları tasalandırır | ve in: ve eğer | tuSibkum: size dokunsa | seyyietun: bir kötülük | yefraHū: sevinirler | bihā: ona | ve in: eğer | teSbirū: sabreder | ve tetteḳū: ve korunursanız | : | yeDurrukum: size zarar vermez | keyduhum: onların tuzağı | şey'en: hiçbir şekilde | inne: şüphesiz | llahe: Allah | bimā: şeyleri | yeǎ'melūne: onların yaptıkları | muHīTun: kuşatmıştır | (3:120)
|ve iƶ: hani | ğadevte: sen erkenden | min: -den | ehlike: ailen- | tubevviu: ayrılmıştın | l-mu'minīne: mü'minleri | meḳāǐde: yerleştiriyordun | lilḳitāli: savaş için | vallahu: Allah da | semīǔn: işitendi | ǎlīmun: bilendi | (3:121)
|: o vakit | hemmet: yüz tutmuştu | Tāifetāni: iki takım | minkum: sizden | en: | tefşelā: korkup bozulmaya | vallahu: halbuki Allah | veliyyuhumā: kendilerinin dostu idi | ve ǎlā: | llahi: Allah'a | felyetevekkeli: dayansınlar | l-mu'minūne: inananlar | (3:122)
|veleḳad: nitekim | neSarakumu: size yardım etmişti | llahu: Allah | bibedrin: Bedir'de | veentum: ve siz | eƶilletun: zayıf durumdayken | fetteḳū: O halde korkun | llahe: Allah'tan | leǎllekum: umulur ki | teşkurūne: şükredersiniz | (3:123)
|: O zaman | teḳūlu: sen diyordun | lilmu'minīne: mü'minlere | elen: | yekfiyekum: size yetmez mi? | en: | yumiddekum: size yardım etmesi | rabbukum: Rabbinizin | biṧelāṧeti: üç | ālāfin: bin | mine: | l-melāiketi: melek ile | munzelīne: indirilmiş | (3:124)
|belā: evet | in: eğer | teSbirū: sabrederseniz | ve tetteḳū: ve korunursanız | ve ye'tūkum: üzerinize gelseler | min: | fevrihim: onlar ansızın | hāƶā: şu (anda) | yumdidkum: size yardım eder | rabbukum: Rabbiniz | biḣamseti: beş | ālāfin: bin | mine: | l-melāiketi: melekle | musevvimīne: nişanlı | (3:125)
|ve mā: | ceǎlehu: onu yapmaz | llahu: Allah | illā: ancak (yapar) | buşrā: müjde olsun diye | lekum: size | veliteTmeinne: ve güven bulsun diye | ḳulūbukum: kalbleriniz | bihi: bununla | ve mā: ve yoktur | n-neSru: yardım | illā: ancak( vardır) | min: | ǐndi: katında | llahi: Allah | l-ǎzīzi: daima galib | l-Hakīmi: hüküm ve hikmet sahibi | (3:126)
|liyeḳTaǎ: kessin diye | Tarafen: bir kısmını | mine: -den | elleƶīne: kimseler- | keferū: inkar eden(ler) | ev: yahut | yekbitehum: ve perişan etsin de | feyenḳalibū: dönüp gitsinler diye | ḣāibīne: umutsuz olarak | (3:127)
|leyse: yoktur | leke: senin | mine: | l-emri: o konuda | şey'un: (yapacağın) bir şey | ev: ya | yetūbe: (Allah) tevbelerini kabul eder | ǎleyhim: onların | ev: ya da | yuǎƶƶibehum: onlara azab eder | feinnehum: şüphesiz onlar (diye) | Zālimūne: zalimlerdir | (3:128)
|velillahi: ve Allah'ındır | : olanlar | : | s-semāvāti: göklerde | ve mā: ve olanlar | : | l-erDi: yerde | yeğfiru: (O) bağışlar | limen: kimseyi | yeşā'u: dilediği | ve yuǎƶƶibu: ve azabeder | men: dimseye | yeşā'u: dilediği | vallahu: Allah | ğafūrun: çok bağışlayan | raHīmun: çok esirgeyendir | (3:129)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | : | te'kulū: yemeyin | r-ribā: riba | eD'ǎāfen: kat kat | muDāǎfeten: arttırarak | vetteḳū: ve korkun | llahe: Allah'tan | leǎllekum: umulur ki | tufliHūne: kurtuluşa erersiniz | (3:130)
|vetteḳū: ve sakının | n-nāra: ateşten | lletī: o ki | uǐddet: hazırlanmıştır | lilkāfirīne: kafirler için | (3:131)
|ve eTīǔ: ve ita'at edin | llahe: Allah'a | ve rrasūle: ve Elçiye | leǎllekum: umulur ki olursunuz | turHamūne: merhamet edilenlerden | (3:132)
|ve sāriǔ: ve koşun | ilā: | meğfiratin: bir bağışlanmaya | min: -den | rabbikum: Rabbiniz- | ve cennetin: ve cennete | ǎrDuhā: genişliği | s-semāvātu: göklerle | vel'erDu: ve yer kadar olan | uǐddet: hazırlanmış | lilmutteḳīne: korunanlar için | (3:133)
|elleƶīne: onlar ki | yunfiḳūne: infak ederler | : | s-serrā'i: bollukta | ve DDerrā'i: ve darlıkta | velkāZimīne: yutkunurlar | l-ğayZe: öfke(lerin)i | vel'ǎāfīne: ve affederler | ǎni: | n-nāsi: insanları | vallahu: Allah da | yuHibbu: sever | l-muHsinīne: güzel davrananları | (3:134)
|velleƶīne: ve onlar | iƶā: zaman | feǎlū: yaptıkları | fāHişeten: bir kötülük | ev: ya da | Zelemū: zulmettikleri | enfusehum: nefislerine | ƶekerū: hatırlayarak | llahe: Allah'ı | festeğferū: bağışlanmasını dilerler | liƶunūbihim: günahlarının | ve men: ve kim | yeğfiru: bağışlayabilir | ƶ-ƶunūbe: günahları | illā: başka | llahu: Allah'tan | velem: | yuSirrū: ve onlar ısrar etmezler | ǎlā: | : şeylerde (hatalarında) | feǎlū: yaptıkları | vehum: onlar | yeǎ'lemūne: bile bile | (3:135)
|ulāike: işte | cezā'uhum: onların mükafatı | meğfiratun: bağışlanma | min: tarafından | rabbihim: Rableri | ve cennātun: ve cennetlerdir | tecrī: akan | min: | teHtihā: altlarından | l-enhāru: ırmaklar | ḣālidīne: sürekli kalırlar | fīhā: içinde | ve niǎ'me: ve ne güzeldir | ecru: ücreti | l-ǎāmilīne: çalışanların | (3:136)
|ḳad: şüphesiz | ḣalet: uygulanmıştır | min: | ḳablikum: sizden önce de | sunenun: yasalar | fesīrū: dolaşın | : | l-erDi: yeryüzünde | fenZurū: ve görün | keyfe: nasıl | kāne: olduğunu | ǎāḳibetu: sonunun | l-mukeƶƶibīne: yalanlayıcıların | (3:137)
|hāƶā: bu | beyānun: bir açıklamadır | linnāsi: insanlara | ve huden: ve yol göstermedir | ve mev'ǐZetun: ve öğüttür | lilmutteḳīne: korunanlara | (3:138)
|ve lā: | tehinū: gevşemeyin | ve lā: | teHzenū: üzülmeyin | ve entumu: mutlaka siz | l-eǎ'levne: üstün geleceksiniz | in: eğer | kuntum: iseniz | mu'minīne: inanıyor | (3:139)
|in: eğer | yemseskum: size dokunduysa | ḳarHun: bir yara | feḳad: muhakkak | messe: dokunmuştu | l-ḳavme: o topluluğa da | ḳarHun: bir yara | miṧluhu: benzeri | ve tilke: işte o | l-eyyāmu: günler | nudāviluhā: biz onları çeviririz | beyne: arasında | n-nāsi: insanlar | veliyeǎ'leme: (bu) bilmesi içindir | llahu: Allah'ın | elleƶīne: kimseleri | āmenū: inanan(ları) | ve yetteḣiƶe: ve edinmesi içindir | minkum: sizden | şuhedā'e: şehidler (şahidler) | vallahu: Allah | : | yuHibbu: sevmez | Z-Zālimīne: zalimleri | (3:140)
|veliyumeHHiSa: ve temize çıkarması için | llahu: Allah'ın | elleƶīne: kimseleri | āmenū: inanan(ları) | ve yemHaḳa: ve mahvetmesi için | l-kāfirīne: kafirleri | (3:141)
|em: yoksa | Hasibtum: siz sandınız | en: | tedḣulū: gireceğinizi | l-cennete: cennete | velemmā: | yeǎ'lemi: bilmeden | llahu: Allah | elleƶīne: kimseleri | cāhedū: cihad edenleri | minkum: içinizden | ve yeǎ'leme: (sınayıp) bilmeden | S-Sābirīne: sabredenleri | (3:142)
|veleḳad: andolsun ki | kuntum: siz | temennevne: arzuluyordunuz | l-mevte: ölümü | min: | ḳabli: önce | en: | telḳavhu: onunla karşılaşmadan | feḳad: işte | raeytumūhu: onu gördünüz | veentum: ve siz | tenZurūne: bakıp duruyorsunuz | (3:143)
|ve mā: ve değildir | muHammedun: Muhammed | illā: başka (bir şey) | rasūlun: bir elçi | ḳad: muhakkak | ḣalet: gelip geçmiştir | min: | ḳablihi: ondan önce de | r-rusulu: elçiler | efein: eğer şimdi | māte: o ölür | ev: veya | ḳutile: öldürülürse | nḳalebtum: geriye mi döneceksiniz? | ǎlā: üzerinde | eǎ'ḳābikum: ökçelerinizin | ve men: kim | yenḳalib: geriye dönerse | ǎlā: üzerinde | ǎḳibeyhi: ökçesi | felen: | yeDurra: ziyan veremez | llahe: Allah'a | şey'en: hiçbir | ve seyeczī: ve mükafatlandıracaktır | llahu: Allah | ş-şākirīne: şükredenleri | (3:144)
|ve mā: ve yoktur | kāne: | linefsin: hiçbir kişi için | en: | temūte: ölmek | illā: olmadan | biiƶni: izni | llahi: Allah'ın | kitāben: yazılmıştır | mu'eccelen: belirli bir süreye göre | ve men: ve kim | yurid: isterse | ṧevābe: sevabını (menfaatini) | d-dunyā: dünya | nu'tihi: kendisine veririz | minhā: ondan | ve men: ve kim | yurid: isterse | ṧevābe: sevabını | l-āḣirati: ahiret | nu'tihi: kendisine veririz | minhā: ondan | ve seneczī: ve mükafatlandıracağız | ş-şākirīne: şükredenleri | (3:145)
|ve keeyyin: nice var ki | min: den | nebiyyin: peygamber- | ḳātele: çarpıştılar | meǎhu: kendileriyle beraber | ribbiyyūne: Rabbani (erenler) | keṧīrun: birçok | femā: | vehenū: yılmadılar | limā: şeylerden | eSābehum: başlarında gelen | : | sebīli: yolunda | llahi: Allah | ve mā: | Deǔfū: zayıflık göstermediler | ve mā: | stekānū: boyun eğmediler | vallahu: Allah | yuHibbu: sever | S-Sābirīne: sabredenleri | (3:146)
|ve mā: ve değildi | kāne: | ḳavlehum: sözleri | illā: başka | en: | ḳālū: demelerinden | rabbenā: Rabbimiz | ğfir: bağışla | lenā: bizim | ƶunūbenā: günahlarımızı | ve isrāfenā: ve taşkınlığımızı | : | emrinā: işimizde | ve ṧebbit: ve sağlam tut | eḳdāmenā: ayaklarımızı | venSurnā: bize yardım eyle | ǎlā: karşı | l-ḳavmi: toplumuna | l-kāfirīne: kafirler | (3:147)
|fe ātāhumu: onlara verdi | llahu: Allah (da) | ṧevābe: karşılığını | d-dunyā: dünya | ve Husne: ve en güzelini | ṧevābi: karşılığının | l-āḣirati: ahiret | vallahu: (çünkü) Allah | yuHibbu: sever | l-muHsinīne: güzel davrananları | (3:148)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | in: eğer | tuTīǔ: ita'at ederseniz | elleƶīne: kimselere | keferū: inkar eden(lere) | yeruddūkum: sizi çevirirler | ǎlā: üzere | eǎ'ḳābikum: arkanız (küfre) | fetenḳalibū: o zaman dönersiniz | ḣāsirīne: kaybedenlere | (3:149)
|beli: hayır | llahu: Allah'tır | mevlākum: Mevlanız | ve huve: ve O'dur | ḣayru: en iyisi | n-nāSirīne: yardımcıların | (3:150)
|senulḳī: salacağız | : | ḳulūbi: kalblerine | elleƶīne: kimselerin | keferū: inkar edenlerin | r-ruǎ'be: korku | bimā: dolayı | eşrakū: ortak koştuklarından | billahi: Allah'a | : şeyleri | lem: | yunezzil: indirmediği | bihi: kendilerine | sulTānen: hiçbir güç | ve me'vāhumu: ve gidecekleri yer de | n-nāru: cehennemdir | ve bi'se: ne kötüdür | meṧvā: varacağı yer | Z-Zālimīne: zalimlerin | (3:151)
|veleḳad: elbette | Sadeḳakumu: size doğruladı | llahu: Allah | veǎ'dehu: (yardım) va'dini | : sürece | teHussūnehum: onları öldürdüğünüz | biiƶnihi: kendi izniyle | Hattā: nihayet | iƶā: nezaman ki | feşiltum: siz korktunuz | ve tenāzeǎ'tum: ve (birbirinizle) çekiştiniz | : hakkında | l-emri: (verilen) emir | ve ǎSaytum: ve isyan ettiniz | min: | beǎ'di: sonra | : | erākum: size gösterdikten | : şey(galibiyet)i | tuHibbūne: sevdiğiniz | minkum: sizden | men: kiminiz | yurīdu: istiyordu | d-dunyā: dünyayı | ve minkum: ve sizden | men: kiminiz | yurīdu: istiyordu | l-āḣirate: ahireti | ṧumme: sonra | Sarafekum: (Allah) geri çevirdi | ǎnhum: onlardan | liyebteliyekum: sizi denemek için | veleḳad: andolsun ki | ǎfā: bağışladı | ǎnkum: sizi | vallahu: Allah | ƶū: sahibidir | feDlin: lütuf | ǎlā: karşı | l-mu'minīne: mü'minlere | (3:152)
|: hani | tuS'ǐdūne: boyuna uzaklaşıyordunuz | ve lā: | telvūne: dönüp bakmıyordunuz | ǎlā: | eHadin: hiç kimseye | verrasūlu: ve Elçi | yed'ǔkum: sizi çağırırken | : | uḣrākum: arkanızdan | feeṧābekum: bundan dolayı size verdi | ğammen: gam | biğammin: gam üstüne | likeylā: diye | teHzenū: üzülmeyesiniz | ǎlā: | : şeye | fetekum: elinizden giden | ve lā: vw | : şeye | eSābekum: başınıza gelen | vallahu: Allah | ḣabīrun: haberdardır | bimā: şeylerden | teǎ'melūne: yaptıklarınız(dan) | (3:153)
|ṧumme: sonra | enzele: indirdi | ǎleykum: size | min: | beǎ'di: ardından | l-ğammi: o üzüntünün | emeneten: bir güven | nuǎāsen: bir uyku | yeğşā: bürüyen | Tāifeten: bir kısmınızı | minkum: sizden | veTāifetun: ve bir kısmınız da | ḳad: doğrusu | ehemmethum: kaygısına düşmüştü | enfusuhum: kendi canlarının | yeZunnūne: bir zanda bulunuyorlar | billahi: Allah'a karşı | ğayra: -sız | l-Haḳḳi: hak- | Zenne: zannı (gibi) | l-cāhiliyyeti: cahiliyye | yeḳūlūne: diyorlardı | hel: var mı | lenā: bize | mine: | l-emri: bu işten | min: hiçbir | şey'in: şey | ḳul: de ki | inne: şüphesiz | l-emra: | kullehu: bütünüyle | lillahi: Allah'a aittir | yuḣfūne: onlar gizliyorlar | : | enfusihim: içlerinde | : şeyleri | : | yubdūne: açıklayamadıkları | leke: sana | yeḳūlūne: diyorlar ki | lev: şayet | kāne: olsaydı | lenā: bize | mine: | l-emri: bu işten | şey'un: bir şey (fayda) | : | ḳutilnā: öldürülmezdik | hāhunā: burada | ḳul: de ki | lev: şayet | kuntum: olsaydınız | : | buyūtikum: evlerinizde dahi | leberaze: mutlaka boylardı | elleƶīne: olanlar | kutibe: yazılmış | ǎleyhimu: üzerine | l-ḳatlu: öldürülme(si) | ilā: | meDāciǐhim: yatacakları yeri | veliyebteliye: ve denemesi içindir | llahu: Allah'ın | : olanı | : içinde | Sudūrikum: göğüsleriniz | veliyumeHHiSa: ve açığa çıkarması içindir | : olanı | : içinde | ḳulūbikum: kalbleriniz | vallahu: Allah | ǎlīmun: bilir | biƶāti: özünü | S-Sudūri: göğüslerin | (3:154)
|inne: şüphesiz | elleƶīne: kimseleri | tevellev: yüz çevirip giden | minkum: içinizden | yevme: gün | t-teḳā: iki topluluğun | l-cem'ǎāni: karşılaştığı | innemā: şüphesiz | stezellehumu: (yoldan) kaydırmak istemişti | ş-şeyTānu: şeytan | bibeǎ'Di: bazı | : dolayı | kesebū: yaptıkları işlerden | veleḳad: ama elbette | ǎfā: affetti | llahu: Allah | ǎnhum: onları | inne: şüphesiz | llahe: Allah | ğafūrun: çok bağışlayandır | Halīmun: halimdir | (3:155)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inananlar | : | tekūnū: olmayın | kālleƶīne: kimseler (gibi) | keferū: inkar eden(ler) | ve ḳālū: ve diyenler (gibi) | liiḣvānihim: kardeşleri için | iƶā: zaman | Derabū: sefere çıktıkları | : | l-erDi: yeryüzünde | ev: ya da | kānū: | ğuzzen: savaşa çıktıkları | lev: eğer | kānū: olsalardı | ǐndenā: bizim yanımızda | : | mātū: ölmezlerdi | ve mā: | ḳutilū: ve öldürülmezlerdi | liyec'ǎle: yapar | llahu: Allah | ƶālike: bu (düşünce ve sözlerini) | Hasraten: bir dert | : | ḳulūbihim: kalblerinde | vallahu: Allahtır | yuHyī: yaşatan | ve yumītu: ve öldüren | vallahu: Allah | bimā: şeyleri | teǎ'melūne: yaptıklarınız | beSīrun: görmektedir | (3:156)
|velein: eğer | ḳutiltum: öldürülür | : | sebīli: yolunda | llahi: Allah | ev: ya da | muttum: ölürseniz | lemeğfiratun: bağışlaması vardır | mine: | llahi: Allah'ın | ve raHmetun: ve rahmeti | ḣayrun: daha hayırlıdır | mimmā: şeylerden | yecmeǔne: onların topladıkları | (3:157)
|velein: elbette | muttum: ölür | ev: veya | ḳutiltum: öldürülürseniz | leilā: elbette | llahi: Allah'a | tuHşerūne: götürüleceksiniz | (3:158)
|febimā: sebebiyle | raHmetin: rahmeti | mine: | llahi: Allah'ın | linte: sen yumuşak davrandın | lehum: onlara | velev: eğer | kunte: olsaydın | feZZen: kaba | ğalīZe: katı | l-ḳalbi: yürekli | lānfeDDū: dağılır, giderlerdi | min: | Havlike: çevrenden | feǎ'fu: öyleyse affet | ǎnhum: onları | vesteğfir: ve mağfiret dile | lehum: onlar için | ve şāvirhum: ve onlara danış | : | l-emri: işini | feiƶā: zaman | ǎzemte: karar verdiğin | fetevekkel: dayan | ǎlā: | llahi: Allah'a | inne: elbette | llahe: Allah | yuHibbu: sever | l-mutevekkilīne: kendine dayanıp güvenenleri | (3:159)
|in: eğer | yenSurkumu: size yardım ederse | llahu: Allah | felā: artık yoktur | ğālibe: yenecek | lekum: sizi | ve in: ve eğer | yeḣƶulkum: sizi yüz üstü bırakırsa | femen: kimdir | ƶā: | lleƶī: kimse | yenSurukum: size yardım edebilecek | min: | beǎ'dihi: O'ndan sonra | ve ǎlā: | llahi: ve Allah'a | felyetevekkeli: dayansınlar | l-mu'minūne: Mü'minler | (3:160)
|ve mā: ve değildir | kāne: olur şey | linebiyyin: bir peygamberin | en: | yeğulle: hiyanet etmesi | ve men: ve kim | yeğlul: hıyanet ederse | ye'ti: getirir | bimā: şeyi | ğalle: hıyanet ettiği | yevme: günü | l-ḳiyāmeti: kıyamet | ṧumme: sonra | tuveffā: tastamam verilir | kullu: her | nefsin: kişiye | : ne ki | kesebet: kazandı | ve hum: ve onlar | : | yuZlemūne: hiçbir haksızlığa uğratılmazlar | (3:161)
|efemeni: hiç olur mu? | ttebeǎ: uyan | riDvāne: rızasına | llahi: Allah'ın | kemen: kimse gibi | bā'e: uğrayan | biseḣaTin: hışmına | mine: | llahi: Allah'ın | ve me'vāhu: ve yeri | cehennemu: cehennem (olan) | ve bi'se: ne kötü | l-meSīru: sonuçtur orası | (3:162)
|hum: O(insa)nlar | deracātun: derece derecedirler | ǐnde: katında | llahi: Allah | vallahu: Allah | beSīrun: görmektedir | bimā: şeyleri | yeǎ'melūne: onların yaptıkları | (3:163)
|leḳad: andolsun ki | menne: lutufta bulundu | llahu: Allah | ǎlā: karşı | l-mu'minīne: mü'minlere | : | beǎṧe: göndermekle | fīhim: kendilerine | rasūlen: bir elçi | min: | enfusihim: kendi içlerinden | yetlū: okuyan | ǎleyhim: onlara | āyātihi: (Allah'ın) ayetlerini | ve yuzekkīhim: ve kendilerini yücelten | ve yuǎllimuhumu: ve kendilerine öğreten | l-kitābe: Kitap | velHikmete: ve hikmeti | vein: | kānū: bulunuyorlarken | min: | ḳablu: daha önce | lefī: içinde | Delālin: bir sapıklık | mubīnin: açık | (3:164)
|evelemmā: için mi? | eSābetkum: size geldiği | muSībetun: bir bela | ḳad: doğrusu | eSabtum: onların başlarına getirdiğiniz halde | miṧleyhā: onun iki katını | ḳultum: dediniz | ennā: nereden (başımıza geldi) | hāƶā: bu | ḳul: de ki | huve: O (bela) | min: | ǐndi: -dendir | enfusikum: kendiniz- | inne: şüphesiz | llahe: Allah | ǎlā: üzerine | kulli: her | şey'in: şey | ḳadīrun: kadirdir | (3:165)
|ve mā: ve şey | eSābekum: sizin başınıza gelen | yevme: gün | t-teḳā: karşılaştığı | l-cem'ǎāni: iki topluluğun | febiiƶni: ancak izniyledir | llahi: Allah'ın | veliyeǎ'leme: ve bilmesi içindir | l-mu'minīne: inananları | (3:166)
|veliyeǎ'leme: ve bilmesi içindir | elleƶīne: kimseleri | nāfeḳū: iki yüzlülük edenleri | ve ḳīle: dendiği halde | lehum: onlara | teǎālev: gelin | ḳātilū: savaşın | : | sebīli: yolunda | llahi: Allah | evi: ya da | dfeǔ: savunun | ḳālū: dediler | lev: eğer | neǎ'lemu: bilseydik | ḳitālen: savaş (olacağını) | lāttebeǎ'nākum: sizinle gelirdik | hum: onlar | lilkufri: küfre | yevmeiƶin: o gün | eḳrabu: yakın idiler | minhum: ondan | lilīmāni: imandan (çok) | yeḳūlūne: söylüyorlar | biefvāhihim: ağızlarıyla | : | leyse: olmayanı | : içinde | ḳulūbihim: kalblerinin | vallahu: halbuki Allah | eǎ'lemu: çok iyi bilmektedir | bimā: şeyi | yektumūne: içlerinde sakladıkları | (3:167)
|elleƶīne: kimselere | ḳālū: diyen(lere) | liiḣvānihim: kardeşleri için | veḳaǎdū: (Savaştan geri kalıp) oturarak | lev: eğer | eTāǔnā: bizim sözümüzü tutsalardı | : | ḳutilū: öldürülmezlerdi | ḳul: de ki | fedra'ū: haydi savın | ǎn: | enfusikumu: kendinizden | l-mevte: ölümü | in: eğer | kuntum: iseniz | Sādiḳīne: doğrulardan | (3:168)
|ve lā: | teHsebenne: sanma | elleƶīne: kimseleri | ḳutilū: öldürülenleri | : | sebīli: yolunda | llahi: Allah | emvāten: ölüler | bel: bilakis | eHyā'un: (onlar) diridirler | ǐnde: katında | rabbihim: Rableri | yurzeḳūne: rızıklanmaktadırlar | (3:169)
|feriHīne: sevinirler | bimā: şeylerden | ātāhumu: kendilerine verdikleri | llahu: Allah'ın | min: -ndan | feDlihi: lutfu- | ve yestebşirūne: ve müjdelemek isterler | bielleƶīne: kimselere | lem: | yelHaḳū: henüz yetişemeyen(lere) | bihim: kendilerine | min: | ḣalfihim: arkalarından | ellā: | ḣavfun: korku olmadığına | ǎleyhim: onlara | ve lā: | hum: onların | yeHzenūne: üzüntüye uğramayacaklarına | (3:170)
|yestebşirūne: müjdelerler (sevinirler) | biniǎ'metin: ni'metini | mine: | llahi: Allah'ın | ve feDlin: ve lutfunu | ve enne: ve muhakkak | llahe: Allah'ın | : | yuDīǔ: zayi etmeyeceğini | ecra: ecrini | l-mu'minīne: mü'minlerin | (3:171)
|elleƶīne: O(mü'mi)nler ki | stecābū: çağrısına uydular | lillahi: Allah'ın | ve rrasūli: ve Elçinin | min: | beǎ'di: sonra bile | : ne ki | eSābehumu: isabet etti | l-ḳarHu: bir yara | lilleƶīne: onlar için vardır | eHsenū: güzel davrananlar | minhum: onlardan | vetteḳav: ve korunanlar için | ecrun: bir ecir | ǎZīmun: pek büyük | (3:172)
|elleƶīne: onlar ki | ḳāle: deyince | lehumu: kendilerine | n-nāsu: halk | inne: elbette | n-nāse: (Düşman) İnsanlar | ḳad: muhakkak | cemeǔ: (ordu) toplamışlar | lekum: size karşı | feḣşevhum: onlardan korkun | fezādehum: (bu söz) onların artırdı | īmānen: imanını | ve ḳālū: ve dediler ki | Hasbunā: bize yeter | llahu: Allah | ve niǎ'me: ve ne güzel | l-vekīlu: vekildir | (3:173)
|fenḳalebū: geri döndüler | biniǎ'metin: bir ni'metle | mine: -tan | llahi: Allah- | ve feDlin: ve bollukla | lem: | yemseshum: kendilerine dokunmadı | sū'un: hiçbir kötülük | vettebeǔ: ve uydular | riDvāne: rızasına | llahi: Allah'ın | vallahu: Allah | ƶū: sahibidir | feDlin: lutuf | ǎZīmin: büyük | (3:174)
|innemā: şüphesiz | ƶālikumu: işte o | ş-şeyTānu: şeytan | yuḣavvifu: sizi korkutuyor | evliyā'ehu: kendi dostlarından | felā: | teḣāfūhum: onlardan korkmayın | veḣāfūni: benden korkun | in: eğer | kuntum: iseniz | mu'minīne: inanmış | (3:175)
|ve lā: | yeHzunke: seni üzmesin | elleƶīne: kimseler | yusāriǔne: koşan(lar) | : | l-kufri: inkara | innehum: elbette onlar | len: | yeDurrū: zarar veremezler | llahe: Allah'a | şey'en: hiçbir | yurīdu: istiyor | llahu: Allah | ellā: | yec'ǎle: koymamak | lehum: onlara | HaZZen: hiçbir nasip | : | l-āḣirati: ahirette | ve lehum: ve Onların | ǎƶābun: bir azab | ǎZīmun: büyük | (3:176)
|inne: şüphesiz | elleƶīne: kimseler | şteravu: satın alan(lar) | l-kufra: inkarı | bil-īmāni: iman karşılığında | len: | yeDurrū: zarar vermezler | llahe: Allah'a | şey'en: hiçbir | ve lehum: ve Onların | ǎƶābun: bir azab | elīmun: acıklı | (3:177)
|ve lā: | yeHsebenne: sanmasınlar | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar edenler | ennemā: ki | numlī: süre vermemiz | lehum: kendilerine | ḣayrun: hayırlıdır | lienfusihim: kendileri için | innemā: | numlī: biz süre veriyoruz | lehum: onlara | liyezdādū: artırsınlar diye | iṧmen: günahı | ve lehum: ve Onların | ǎƶābun: bir azab | muhīnun: alçaltıcı | (3:178)
|: | kāne: değildir | llahu: Allah | liyeƶera: bırakacak | l-mu'minīne: mü'minleri | ǎlā: (şu) üzerinde | : bulunduğunuz | entum: sizin | ǎleyhi: (hal) üzere | Hattā: kadar | yemīze: ayırıncaya | l-ḣabīṧe: pis olanı | mine: -den | T-Tayyibi: temiz- | ve mā: | kāne: ve değildir | llahu: Allah | liyuTliǎkum: sizi vâkıf kılacak | ǎlā: üzerine | l-ğaybi: gayb | velākinne: fakat | llahe: Allah | yectebī: seçer | min: -nden | rusulihi: elçileri- | men: kimi | yeşā'u: diliyorsa | fe āminū: o halde inanın | billahi: Allah'a | ve rusulihi: ve elçilerine | ve in: eğer | tu'minū: inanır | ve tetteḳū: ve korunursanız | felekum: sizin için vardır | ecrun: bir mükafat | ǎZīmun: büyük | (3:179)
|ve lā: | yeHsebenne: sanmasınlar | elleƶīne: kimseler | yebḣalūne: cimrilik eden(ler) | bimā: ne ki | ātāhumu: kendilerine vermiştir | llahu: Allah | min: -ndan | feDlihi: lütfu- | huve: o | ḣayran: hayırlıdır | lehum: kendileri için | bel: (hayır) bilakis | huve: o | şerrun: şerlidir | lehum: kendileri için | seyuTavveḳūne: boyunlarına dolandırılacaktır | : şeyler | beḣilū: cimrilik ettikleri | bihi: onunla | yevme: günü | l-ḳiyāmeti: kıyamet | velillahi: Allah'ındır | mīrāṧu: mirası | s-semāvāti: göklerin | vel'erDi: ve yerin | vallahu: Allah | bimā: ne ki | teǎ'melūne: yapıyorsunuz | ḣabīrun: haber alandır | (3:180)
|leḳad: doğrusu | semiǎ: işitti | llahu: Allah | ḳavle: sözünü | elleƶīne: kimselerin | ḳālū: diyen(lerin) | inne: muhakkak | llahe: Allah | feḳīrun: fakirdir | veneHnu: ve biz | eğniyā'u: zenginiz | senektubu: yazacağız | : şeyleri | ḳālū: onların dedikleri | ve ḳatlehumu: ve öldürmelerini | l-enbiyā'e: peygamberleri | biğayri: | Haḳḳin: haksız yere | ve neḳūlu: ve diyeceğiz | ƶūḳū: tadın | ǎƶābe: azabını | l-Harīḳi: yangın | (3:181)
|ƶālike: bu | bimā: karşılığıdır | ḳaddemet: yapıp öne sürdürdüğünün | eydīkum: sizin ellerinizin | ve enne: ve şüphesiz | llahe: Allah | leyse: asla değildir | biZellāmin: zulmedici | lil'ǎbīdi: kullara | (3:182)
|elleƶīne: onlar ki | ḳālū: dediler | inne: şüphesiz | llahe: Allah | ǎhide: and verdi | ileynā: bize | ellā: | nu'mine: inanmayalım | lirasūlin: hiçbir elçiye | Hattā: kadar | ye'tiyenā: bize getirinceye | biḳurbānin: bir kurban | te'kuluhu: yiyeceği | n-nāru: ateşin | ḳul: de ki | ḳad: elbette | cā'ekum: size gelmişti | rusulun: elçiler | min: | ḳablī: benden önce | bil-beyyināti: açık delillerle | ve bil-leƶī: | ḳultum: ve bu dediğinizle | felime: niçin | ḳateltumūhum: onları öldürdünüz | in: eğer | kuntum: idiyseniz | Sādiḳīne: doğru | (3:183)
|fein: eğer | keƶƶebūke: seni yalanladılarsa | feḳad: doğrusu | kuƶƶibe: yalanlanmıştı | rusulun: peygamberler de | min: | ḳablike: senden önce | cā'ū: getiren | bil-beyyināti: açık deliller | ve zzuburi: hikmetli sahifeler | velkitābi: ve Kitabı | l-munīri: aydınlatıcı | (3:184)
|kullu: her | nefsin: can | ƶāiḳatu: tadacaktır | l-mevti: ölümü | ve innemā: şüphesiz | tuveffevne: size eksiksiz verilecektir | ucūrakum: ecirleriniz | yevme: günü | l-ḳiyāmeti: kıyamet | femen: kim ki hemen | zuHziHa: çekilip kurtarılır | ǎni: | n-nāri: ateş(in elin)den | ve udḣile: ve sokulursa | l-cennete: cennete | feḳad: işte o | fāze: kurtuluşa ermiştir | ve mā: ve değildir | l-Hayātu: hayatı | d-dunyā: dünya | illā: başka bir şey | metāǔ: zevkten | l-ğurūri: aldatıcı | (3:185)
|letublevunne: deneneceksiniz | : hususunda | emvālikum: mallarınız | ve enfusikum: ve canlarınız | veletesmeǔnne: ve (sözler) duyacaksınız | mine: | elleƶīne: kendilerine | ūtū: verilenlerden | l-kitābe: Kitap | min: | ḳablikum: sizden önce | ve mine: | elleƶīne: kimselerden | eşrakū: ortak koşan(lar) | eƶen: incitici | keṧīran: çok | ve in: ama | teSbirū: sabreder | ve tetteḳū: ve korunursanız | feinne: şüphesiz | ƶālike: işte bunlar | min: | ǎzmi: yapmağa değer | l-umūri: işlerdendir | (3:186)
|ve iƶ: hani | eḣaƶe: almıştı | llahu: Allah | mīṧāḳa: söz | elleƶīne: kendilerine | ūtū: verilenlerden | l-kitābe: Kitap | letubeyyinunnehu: onu mutlaka açıklayacaksınız | linnāsi: insanlara | ve lā: | tektumūnehu: gizlemeyeceksiniz | fenebeƶūhu: fakat onlar (verdikleri sözü) attılar | verā'e: ardına | Zuhūrihim: sırtlarının | veşterav: ve aldılar | bihi: karşılığında | ṧemenen: bir para | ḳalīlen: azıcık | fe bi'se: ne kötü | : şey | yeşterūne: satın alıyorlar | (3:187)
|: | teHsebenne: sanma | elleƶīne: kimseleri | yefraHūne: sevinen | bimā: | etev: o ettiklerine | ve yuHibbūne: ve sevenlerin | en: | yuHmedū: övülmeyi | bimā: şeylerle | lem: | yef'ǎlū: yapmadıkları | felā: | teHsebennehum: ve zannetme | bimefāzetin: kurtulacaklarını | mine: -dan | l-ǎƶābi: azab- | ve lehum: ve Onların | ǎƶābun: bir azab | elīmun: acıklı | (3:188)
|velillahi: ve Allah'ındır | mulku: mülkü | s-semāvāti: göklerin | vel'erDi: ve yerin | vallahu: Allah | ǎlā: | kulli: he | şey'in: şeye | ḳadīrun: kadirdir | (3:189)
|inne: elbette | : | ḣalḳi: yaratılışında | s-semāvāti: göklerin | vel'erDi: ve yerin | veḣtilāfi: ve gidip gelişinde | l-leyli: gecenin | ve nnehāri: ve gündüzün | lāyātin: ibretler vardır | liūlī: sahipleri için | l-elbābi: sağduyu | (3:190)
|elleƶīne: onlar ki | yeƶkurūne: anarlar | llahe: Allah'ı | ḳiyāmen: ayakta | ve ḳuǔden: ve oturarak | ve ǎlā: ve üzerine | cunūbihim: yanları | ve yetefekkerūne: ve düşünürler | : hakkında | ḣalḳi: yaratılışı | s-semāvāti: göklerin | vel'erDi: ve yerin | rabbenā: Rabbimiz (derler) | : | ḣaleḳte: yaratmadın | hāƶā: bunu | bāTilen: boş yere | subHāneke: sen yücesin | feḳinā: bizi koru | ǎƶābe: azabından | n-nāri: ateş | (3:191)
|rabbenā: Rabbimiz | inneke: şüphesiz sen | men: kimi | tudḣili: sokarsan | n-nāra: ateşe | feḳad: muhakkak ki | eḣzeytehu: onu perişan etmişsindir | ve mā: yoktur | liZZālimīne: zalimlerin | min: hiçbir | enSārin: yardımcıları | (3:192)
|rabbenā: Rabbimiz | innenā: şüphesiz biz | semiǎ'nā: işittik | munādiyen: bir davetçi | yunādī: çağıran | lilīmāni: imana | en: | āminū: inanın (diyerek) | birabbikum: Rabbinize | fe āmennā: hemen inandık | rabbenā: Rabbimiz | feğfir: bağışla | lenā: bizim | ƶunūbenā: günahlarımızı | ve keffir: ve ört | ǎnnā: | seyyiātinā: kötülüklerimizi | ve teve ffenā: ve canımızı al | meǎ: beraber | l-ebrāri: iyilerle | (3:193)
|rabbenā: Rabbimiz | ve ātinā: ve bize ver | : şeyi | veǎdtenā: va'dettiğin | ǎlā: | rusulike: elçilerine | ve lā: | tuḣzinā: bizi rezil, perişan etme | yevme: günü | l-ḳiyāmeti: kıyamet | inneke: zira sen | : | tuḣlifu: caymazsın | l-mīǎāde: verdiğin sözden | (3:194)
|festecābe: ve karşılık verdi | lehum: onlara | rabbuhum: Rableri | ennī: elbette ben | : | uDīǔ: zayi etmeyeceğim | ǎmele: işini | ǎāmilin: (hiçbir) çalışanın | minkum: sizden | min: | ƶekerin: erkek | ev: veya | unṧā: kadın | beǎ'Dukum: hepiniz | min: | beǎ'Din: birbirinizdensiniz | felleƶīne: kimseler | hācerū: göç eden(ler) | ve uḣricū: ve çıkarılanlar | min: -ndan | diyārihim: yurtları- | ve ūƶū: ve işkence edilenler | : | sebīlī: benim yolumda | ve ḳātelū: ve vuruşanlar | ve ḳutilū: ve öldürülenler | leukeffiranne: elbette örteceğim | ǎnhum: onların | seyyiātihim: kötülüklerini | veleudḣilennehum: ve onları sokacağım | cennātin: cennetlere | tecrī: akan | min: -ndan | teHtihā: altları- | l-enhāru: ırmaklar | ṧevāben: bir karşılık olarak | min: | ǐndi: katından | llahi: Allah | vallahu: Allah | ǐndehu: katındadır | Husnu: en güzeli | ṧ-ṧevābi: karşılıkların | (3:195)
|: | yeğurranneke: seni aldatmasın | teḳallubu: gezip dolaşması | elleƶīne: kimselerin | keferū: inkar eden(lerin) | : | l-bilādi: şehirlerde | (3:196)
|metāǔn: bir geçimdir | ḳalīlun: azıcık | ṧumme: sonra | me'vāhum: gidecekleri yer | cehennemu: cehennemdir | vebi'se: ve ne kötü | l-mihādu: yataktır (orası) | (3:197)
|lākini: fakat | elleƶīne: kimselere | tteḳav: korkan(lara) | rabbehum: Rablerinden | lehum: vardır | cennātun: cennetler | tecrī: akan | min: -ndan | teHtihā: altları- | l-enhāru: ırmaklar | ḣālidīne: ebedi kalacaklar | fīhā: orada | nuzulen: ağırlanacaklardır | min: | ǐndi: tarafından | llahi: Allah | ve mā: bulunanlar ise | ǐnde: yanında | llahi: Allah | ḣayrun: daha hayırlıdır | lilebrāri: iyiler için | (3:198)
|ve inne: doğrusu | min: -nden | ehli: ehli- | l-kitābi: Kitap | lemen: öyleleri var ki | yu'minu: inanırlar | billahi: Allah'a | ve mā: ve şeye | unzile: indirilene | ileykum: size | ve mā: ve şeye | unzile: indirilene | ileyhim: kendilerine | ḣāşiǐyne: saygılıdırlar | lillahi: Allah'a karşı | : | yeşterūne: satmazlar | biāyāti: ayetlerini | llahi: Allah'ın | ṧemenen: paraya | ḳalīlen: azıcık | ulāike: onların | lehum: vardır | ecruhum: ödülleri | ǐnde: katında | rabbihim: Rableri | inne: şüphesiz | llahe: Allah | serīǔ: çabuk görendir | l-Hisābi: hesabı | (3:199)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | Sbirū: sabredin | ve Sābirū: ve sabırda direnin | ve rābiTū: ve savaşa hazırlıklı, uyanık bulunun | vetteḳū: ve korkun | llahe: Allah'tan | leǎllekum: umulur ki | tufliHūne: başarıya eresiniz | (3:200)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}