» 3 / Âl-i Imrân  8:

Kuran Sırası: 3
İniş Sırası: 89
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 8
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. رَبَّنَا (RBNE) = rabbenā : Rabbimiz
2. لَا (LE) = lā :
3. تُزِغْ (TZĞ) = tuziğ : eğriltme
4. قُلُوبَنَا (GLVBNE) = ḳulūbenā : kalblerimizi
5. بَعْدَ (BAD̃) = beǎ'de : sonra
6. إِذْ (ÎZ̃) = iƶ :
7. هَدَيْتَنَا (HD̃YTNE) = hedeytenā : bizi doğru yola ilettikten
8. وَهَبْ (VHB) = ve heb : ve ver
9. لَنَا (LNE) = lenā : bize
10. مِنْ (MN) = min :
11. لَدُنْكَ (LD̃NK) = ledunke : katından
12. رَحْمَةً (RḪMT) = raHmeten : bir rahmet
13. إِنَّكَ (ÎNK) = inneke : kuşkusuz sen
14. أَنْتَ (ÊNT) = ente : yalnız sen
15. الْوَهَّابُ (ELVHEB) = l-vehhābu : çok bağış yapansın
Rabbimiz | | eğriltme | kalblerimizi | sonra | | bizi doğru yola ilettikten | ve ver | bize | | katından | bir rahmet | kuşkusuz sen | yalnız sen | çok bağış yapansın |

[RBB] [] [ZYĞ] [GLB] [BAD̃] [] [HD̃Y] [VHB] [] [] [LD̃N] [RḪM] [] [] [VHB]
RBNE LE TZĞ GLVBNE BAD̃ ÎZ̃ HD̃YTNE VHB LNE MN LD̃NK RḪMT ÎNK ÊNT ELVHEB

rabbenā tuziğ ḳulūbenā beǎ'de hedeytenā ve heb lenā min ledunke raHmeten inneke ente l-vehhābu
ربنا لا تزغ قلوبنا بعد إذ هديتنا وهب لنا من لدنك رحمة إنك أنت الوهاب

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 8
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ربنا ر ب ب | RBB RBNE rabbenā Rabbimiz """Our Lord!"
لا | LE (Do) not
تزغ ز ي غ | ZYĞ TZĞ tuziğ eğriltme deviate
قلوبنا ق ل ب | GLB GLVBNE ḳulūbenā kalblerimizi our hearts
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'de sonra after
إذ | ÎZ̃ [when]
هديتنا ه د ي | HD̃Y HD̃YTNE hedeytenā bizi doğru yola ilettikten You (have) guided us,
وهب و ه ب | VHB VHB ve heb ve ver and grant
لنا | LNE lenā bize (for) us
من | MN min from
لدنك ل د ن | LD̃N LD̃NK ledunke katından Yourself
رحمة ر ح م | RḪM RḪMT raHmeten bir rahmet mercy.
إنك | ÎNK inneke kuşkusuz sen Indeed You,
أنت | ÊNT ente yalnız sen You
الوهاب و ه ب | VHB ELVHEB l-vehhābu çok bağış yapansın (are) the Bestower.

3:8 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

Rabbimiz | | eğriltme | kalblerimizi | sonra | | bizi doğru yola ilettikten | ve ver | bize | | katından | bir rahmet | kuşkusuz sen | yalnız sen | çok bağış yapansın |

[RBB] [] [ZYĞ] [GLB] [BAD̃] [] [HD̃Y] [VHB] [] [] [LD̃N] [RḪM] [] [] [VHB]
RBNE LE TZĞ GLVBNE BAD̃ ÎZ̃ HD̃YTNE VHB LNE MN LD̃NK RḪMT ÎNK ÊNT ELVHEB

rabbenā tuziğ ḳulūbenā beǎ'de hedeytenā ve heb lenā min ledunke raHmeten inneke ente l-vehhābu
ربنا لا تزغ قلوبنا بعد إذ هديتنا وهب لنا من لدنك رحمة إنك أنت الوهاب

[ر ب ب] [] [ز ي غ] [ق ل ب] [ب ع د] [] [ه د ي] [و ه ب] [] [] [ل د ن] [ر ح م] [] [] [و ه ب]

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 8
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ربنا ر ب ب | RBB RBNE rabbenā Rabbimiz """Our Lord!"
Re,Be,Nun,Elif,
200,2,50,1,
N – accusative masculine noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم منصوب و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لا | LE (Do) not
Lam,Elif,
30,1,
PRO – prohibition particle
حرف نهي
تزغ ز ي غ | ZYĞ TZĞ tuziğ eğriltme deviate
Te,Ze,Ğayn,
400,7,1000,
V – 2nd person masculine singular (form IV) imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
قلوبنا ق ل ب | GLB GLVBNE ḳulūbenā kalblerimizi our hearts
Gaf,Lam,Vav,Be,Nun,Elif,
100,30,6,2,50,1,
"N – accusative feminine plural noun → Heart
PRON – 1st person plural possessive pronoun"
اسم منصوب و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'de sonra after
Be,Ayn,Dal,
2,70,4,
T – accusative time adverb
ظرف زمان منصوب
إذ | ÎZ̃ [when]
,Zel,
,700,
T – time adverb
ظرف زمان
هديتنا ه د ي | HD̃Y HD̃YTNE hedeytenā bizi doğru yola ilettikten You (have) guided us,
He,Dal,Ye,Te,Nun,Elif,
5,4,10,400,50,1,
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 1st person plural object pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل و«نا» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وهب و ه ب | VHB VHB ve heb ve ver and grant
Vav,He,Be,
6,5,2,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine singular imperative verb
الواو عاطفة
فعل أمر
لنا | LNE lenā bize (for) us
Lam,Nun,Elif,
30,50,1,
P – prefixed preposition lām
PRON – 1st person plural personal pronoun
جار ومجرور
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
لدنك ل د ن | LD̃N LD̃NK ledunke katından Yourself
Lam,Dal,Nun,Kef,
30,4,50,20,
N – genitive noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
رحمة ر ح م | RḪM RḪMT raHmeten bir rahmet mercy.
Re,Ha,Mim,Te merbuta,
200,8,40,400,
N – accusative feminine indefinite noun
اسم منصوب
إنك | ÎNK inneke kuşkusuz sen Indeed You,
,Nun,Kef,
,50,20,
ACC – accusative particle
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
حرف نصب والكاف ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
أنت | ÊNT ente yalnız sen You
,Nun,Te,
,50,400,
PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun
ضمير منفصل
الوهاب و ه ب | VHB ELVHEB l-vehhābu çok bağış yapansın (are) the Bestower.
Elif,Lam,Vav,He,Elif,Be,
1,30,6,5,1,2,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |رَبَّنَا: Rabbimiz | لَا: | تُزِغْ: eğriltme | قُلُوبَنَا: kalblerimizi | بَعْدَ: sonra | إِذْ: | هَدَيْتَنَا: bizi doğru yola ilettikten | وَهَبْ: ve ver | لَنَا: bize | مِنْ: | لَدُنْكَ: katından | رَحْمَةً: bir rahmet | إِنَّكَ: kuşkusuz sen | أَنْتَ: yalnız sen | الْوَهَّابُ: çok bağış yapansın |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ربنا RBNE Rabbimiz | لا LE | تزغ TZĞ eğriltme | قلوبنا GLWBNE kalblerimizi | بعد BAD̃ sonra | إذ ÎZ̃ | هديتنا HD̃YTNE bizi doğru yola ilettikten | وهب WHB ve ver | لنا LNE bize | من MN | لدنك LD̃NK katından | رحمة RḪMT bir rahmet | إنك ÎNK kuşkusuz sen | أنت ÊNT yalnız sen | الوهاب ELWHEB çok bağış yapansın |
Kırık Meal (Okunuş) : |rabbenā: Rabbimiz | : | tuziğ: eğriltme | ḳulūbenā: kalblerimizi | beǎ'de: sonra | : | hedeytenā: bizi doğru yola ilettikten | ve heb: ve ver | lenā: bize | min: | ledunke: katından | raHmeten: bir rahmet | inneke: kuşkusuz sen | ente: yalnız sen | l-vehhābu: çok bağış yapansın |
Kırık Meal (Transcript) : |RBNE: Rabbimiz | LE: | TZĞ: eğriltme | GLVBNE: kalblerimizi | BAD̃: sonra | ÎZ̃: | HD̃YTNE: bizi doğru yola ilettikten | VHB: ve ver | LNE: bize | MN: | LD̃NK: katından | RḪMT: bir rahmet | ÎNK: kuşkusuz sen | ÊNT: yalnız sen | ELVHEB: çok bağış yapansın |
Abdulbaki Gölpınarlı : Rabbimiz, bizi doğru yola sevk ettikten sonra kalplerimizi saptırma ve kendi katından bize rahmet bağışla, şüphe yok ki sen, fazlasıyla bağışlayansın.
Adem Uğur : (Onlar şöyle yakarırlar:) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.
Ahmed Hulusi : Rabbimiz, bize hidâyet ettikten (hakikati gösterip idrak ettirdikten) sonra şuurumuzu (nefsaniyete - egoya) döndürme ve bize ledünnünden bir rahmet bağışla. Muhakkak sen Vehhab'sın.
Ahmet Tekin : 'Ey Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra, akıllarımızı, gönüllerimizi haktan ayırma. Bize kendi katından rahmet ihsan eyle. Şüphesiz Sen, bol ihsan sahibi Sensin'
Ahmet Varol : 'Ey Rabbimiz bizi hidayete eriştirdikten sonra kalplerimizi saptırma ve bize kendi katından bir rahmet ver. Şüphesiz ki, sen pek çok ihsan sahibi olansın.'
Ali Bulaç : "Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen."
Ali Fikri Yavuz : Rabbimiz! Bize hidayet verdikten sonra kalblerimizi saptırma; katından bize bir rahmet ihsan et! Şüphesiz ki sen, çok çok bağışlayansın.
Bekir Sadak : Rabbimiz! Bizi dogru yola erdirdikten sonra kalblerimizi egriltme, katindan bize rahmet bagisla; suphesiz Sen sonsuz bagista bulunansin.
Celal Yıldırım : Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalblerimizi meylettirip saptırma. Kendi katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz ki Sen (evet) Sen çokça bağışta bulunansın.
Diyanet İşleri : (Onlar şöyle yakarırlar): “Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin.”
Diyanet İşleri (eski) : Rabbimiz! Bizi doğru yola erdirdikten sonra kalblerimizi eğriltme, katından bize rahmet bağışla; şüphesiz Sen sonsuz bağışta bulunansın.
Diyanet Vakfi : (Onlar şöyle yakarırlar:) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.
Edip Yüksel : 'Rabbimiz, bizi doğruya ulaştırdıktan sonra kalplerimizin eğrilmesine izin verme. Üzerimize rahmetini yağdır; kuşkusuz sen Bağışta Bulunansın.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ey Rabbimiz! Bize ihsan ettiğin hidayetten sonra kalblerimizi haktan saptırma, bize kendi katından rahmet ihsan eyle! Şüphesiz ki, Sen bol ihsan sahibisin.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ey Rabbimiz, bizleri doğru yoluna erdirdikten sonra kalplerimizi yamultma ve bize katından bir rahmet ihsan et. Şüphesiz, çok bağış yapan yalnız sensin.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ya rabbena bizleri hidayetine irdirdikten sonra kalblerimizi yamıltma da ledünnünden bize bir rahmet ihsan eyle, şüphesiz sensin bütün dilekleri veren vehhab sen.
Fizilal-il Kuran : (Böyleleri şöyle der): «Ey Rabbimiz, bizleri doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi kaydırma, bize katından rahmet bağışla, kuşkusuz sen bağışı bol olansın.
Gültekin Onan : "Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan sensin sen."
Hakkı Yılmaz : (7-9) Allah, sana bu kitabı indirendir. Bu kitaptan bir kısmı yasa içeren âyetlerdir ki bunlar, kitabın anasıdır. Diğerleri de benzeşen anlamlılardır. Amma, durum bu iken, kalplerinde kaypaklık/tutarsızlık olan kimseler, insanları dinden çıkarmak, ortak koşmaya sürüklemek ve onun anlamlarından en uygununun tesbitine yeltenmek için hemen ondan benzeşen anlamlı olanlarının peşine düşerler. Hâlbuki onun anlamlarından en uygun olanının tesbitini ancak Allah ve –“Biz buna inandık, hepsi Rabbimiz katındandır. Rabbimiz! Bize kılavuzluk ettikten sonra kalplerimizi çevirme! Bize Kendi nezdinden rahmet lütfet! Şüphesiz Sen, bol bol lütfedenin ta kendisisin. Rabbimiz! Şüphesiz Sen, insanları, kendisinde hiçbir şüphe olmayan gün için toplayansın. Şüphesiz Allah, verdiği sözden dönmez” diyen– o bilgide uzman olanlar bilirler. Ve sadece kavrama yetenekleri olanlar öğüt alırlar.
Hasan Basri Çantay : Ey Rabbimiz, bizi doğru yola iletdikden sonra kalblerimizi (Hakdan) sapdırma. Bize kendi canibinden bir rahmet ver. Şübhesiz bağışı en çok olan Sensin Sen.
Hayrat Neşriyat : (Hem onlar derler ki:) 'Rabbimiz! Bizi hidâyete erdirdikten sonra kalblerimizi(haktan) eğriltme! Ve bize, tarafından bir rahmet ihsân eyle! Şübhesiz ki Vehhâb (çok ihsân edici) olan, ancak sensin!'
İbni Kesir : Ey Rabbımız; bizi, hidayetine erdirdikten sonra kalblerimizi eğriltme. Katında bize rehmet lutfet. Şüphesiz en çok lütfeden Sen'sin Sen.
İskender Evrenosoğlu : Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra, kalplerimizi saptırma. Senin katından bize vehbi olarak rahmet bağışla. Muhakkak ki sen, Vehhab'sın (vehbi olarak bağışlayansın).
Muhammed Esed : "Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi hakikatten (bir daha) saptırma ve bize rahmetini bağışla: Sensin (hakiki) Lütuf Sahibi."
Ömer Nasuhi Bilmen : Ey Rabbimiz! Bizlere hidâyet buyurduktan sonra kalplerimizi (haktan) saptırma ve kendi cânib-i izzetinden bizlere bir rahmet bağışla. Şüphe yok ki vehhâb olan ancak Sen'sin.
Ömer Öngüt : (Onlar şöyle yalvarırlar): “Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola hidayet ettikten sonra kalplerimizi saptırıp döndürme. Bize kendi nezdinden bir rahmet ver. Şüphesiz ki bağışı en bol olan sensin. ”
Şaban Piriş : Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra, kalplerimizi eğriltme. Bize katından rahmet bahşet, şüphesiz sen, bol bol bağışlayansın.
Suat Yıldırım : (ve şöyle yalvarırlar:) "Ey bizim kerîm Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi saptırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz bağışı bol olan vehhab Sensin Sen!"
Süleyman Ateş : (Onlar derler ki): "Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalblerimizi eğriltme, bize katından bir rahmet ver, kuşkusuz sen çok bağış yapansın."
Tefhim-ul Kuran : «Rabbimiz, bizi hidayete eriştirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve yanından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen.»
Ümit Şimşek : Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi tekrar sapıklığa meylettirme. Bize yüce katından bir rahmet bağışla. İstediklerimizi bize bağışlayan Sensin.
Yaşar Nuri Öztürk : Ey Rabbimiz! Bizi doğruya ve güzele yönelttikten sonra kalplerimizi bozup eğriltme ve bize katından bir rahmet bağışla. Sen, yalnız sen Vahhâb'sın, bol bol bağışta bulunansın.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}