» 6 / En’âm  112:

Kuran Sırası: 6
İniş Sırası: 55
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165

 » 6 / En’âm  Suresi: 112
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَكَذَٰلِكَ (VKZ̃LK) = ve keƶālike : ve böylece
2. جَعَلْنَا (CALNE) = ceǎlnā : biz yaptık
3. لِكُلِّ (LKL) = likulli : her
4. نَبِيٍّ (NBY) = nebiyyin : peygambere
5. عَدُوًّا (AD̃VE) = ǎduvven : düşman
6. شَيَاطِينَ (ŞYEŦYN) = şeyāTīne : şeytanlarını
7. الْإِنْسِ (ELÎNS) = l-insi : insan
8. وَالْجِنِّ (VELCN) = velcinni : ve cin
9. يُوحِي (YVḪY) = yūHī : fısıldarlar
10. بَعْضُهُمْ (BAŽHM) = beǎ'Duhum : bir kısmı
11. إِلَىٰ (ÎL) = ilā :
12. بَعْضٍ (BAŽ) = beǎ'Din : diğerlerine
13. زُخْرُفَ (ZḢRF) = zuḣrufe : yaldızlı
14. الْقَوْلِ (ELGVL) = l-ḳavli : sözler
15. غُرُورًا (ĞRVRE) = ğurūran : aldatmak için
16. وَلَوْ (VLV) = velev : ve eğer
17. شَاءَ (ŞEÙ) = şā'e : dileseydi
18. رَبُّكَ (RBK) = rabbuke : Rabbin
19. مَا (ME) = mā :
20. فَعَلُوهُ (FALVH) = feǎlūhu : onu yapamazlardı
21. فَذَرْهُمْ (FZ̃RHM) = feƶerhum : artık onları baş başa bırak
22. وَمَا (VME) = ve mā : şeylerle
23. يَفْتَرُونَ (YFTRVN) = yefterūne : uydurdukları
ve böylece | biz yaptık | her | peygambere | düşman | şeytanlarını | insan | ve cin | fısıldarlar | bir kısmı | | diğerlerine | yaldızlı | sözler | aldatmak için | ve eğer | dileseydi | Rabbin | | onu yapamazlardı | artık onları baş başa bırak | şeylerle | uydurdukları |

[] [CAL] [KLL] [NBE] [AD̃V] [ŞŦN] [ENS] [CNN] [VḪY] [BAŽ] [] [BAŽ] [ZḢRF] [GVL] [ĞRR] [] [ŞYE] [RBB] [] [FAL] [VZ̃R] [] [FRY]
VKZ̃LK CALNE LKL NBY AD̃VE ŞYEŦYN ELÎNS VELCN YVḪY BAŽHM ÎL BAŽ ZḢRF ELGVL ĞRVRE VLV ŞEÙ RBK ME FALVH FZ̃RHM VME YFTRVN

ve keƶālike ceǎlnā likulli nebiyyin ǎduvven şeyāTīne l-insi velcinni yūHī beǎ'Duhum ilā beǎ'Din zuḣrufe l-ḳavli ğurūran velev şā'e rabbuke feǎlūhu feƶerhum ve mā yefterūne
وكذلك جعلنا لكل نبي عدوا شياطين الإنس والجن يوحي بعضهم إلى بعض زخرف القول غرورا ولو شاء ربك ما فعلوه فذرهم وما يفترون

 » 6 / En’âm  Suresi: 112
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وكذلك | VKZ̃LK ve keƶālike ve böylece And thus
جعلنا ج ع ل | CAL CALNE ceǎlnā biz yaptık We made
لكل ك ل ل | KLL LKL likulli her for every
نبي ن ب ا | NBE NBY nebiyyin peygambere Prophet
عدوا ع د و | AD̃V AD̃VE ǎduvven düşman an enemy -
شياطين ش ط ن | ŞŦN ŞYEŦYN şeyāTīne şeytanlarını devils
الإنس ا ن س | ENS ELÎNS l-insi insan (from) the mankind
والجن ج ن ن | CNN VELCN velcinni ve cin and the jinn,
يوحي و ح ي | VḪY YVḪY yūHī fısıldarlar inspiring
بعضهم ب ع ض | BAŽ BAŽHM beǎ'Duhum bir kısmı some of them
إلى | ÎL ilā to
بعض ب ع ض | BAŽ BAŽ beǎ'Din diğerlerine others
زخرف ز خ ر ف | ZḢRF ZḢRF zuḣrufe yaldızlı (with) decorative
القول ق و ل | GVL ELGVL l-ḳavli sözler [the] speech
غرورا غ ر ر | ĞRR ĞRVRE ğurūran aldatmak için (in) deception.
ولو | VLV velev ve eğer But if
شاء ش ي ا | ŞYE ŞEÙ şā'e dileseydi (had) willed
ربك ر ب ب | RBB RBK rabbuke Rabbin your Lord
ما | ME not
فعلوه ف ع ل | FAL FALVH feǎlūhu onu yapamazlardı they (would) have done it,
فذرهم و ذ ر | VZ̃R FZ̃RHM feƶerhum artık onları baş başa bırak so leave them
وما | VME ve mā şeylerle and what
يفترون ف ر ي | FRY YFTRVN yefterūne uydurdukları they invent.

6:112 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve böylece | biz yaptık | her | peygambere | düşman | şeytanlarını | insan | ve cin | fısıldarlar | bir kısmı | | diğerlerine | yaldızlı | sözler | aldatmak için | ve eğer | dileseydi | Rabbin | | onu yapamazlardı | artık onları baş başa bırak | şeylerle | uydurdukları |

[] [CAL] [KLL] [NBE] [AD̃V] [ŞŦN] [ENS] [CNN] [VḪY] [BAŽ] [] [BAŽ] [ZḢRF] [GVL] [ĞRR] [] [ŞYE] [RBB] [] [FAL] [VZ̃R] [] [FRY]
VKZ̃LK CALNE LKL NBY AD̃VE ŞYEŦYN ELÎNS VELCN YVḪY BAŽHM ÎL BAŽ ZḢRF ELGVL ĞRVRE VLV ŞEÙ RBK ME FALVH FZ̃RHM VME YFTRVN

ve keƶālike ceǎlnā likulli nebiyyin ǎduvven şeyāTīne l-insi velcinni yūHī beǎ'Duhum ilā beǎ'Din zuḣrufe l-ḳavli ğurūran velev şā'e rabbuke feǎlūhu feƶerhum ve mā yefterūne
وكذلك جعلنا لكل نبي عدوا شياطين الإنس والجن يوحي بعضهم إلى بعض زخرف القول غرورا ولو شاء ربك ما فعلوه فذرهم وما يفترون

[] [ج ع ل] [ك ل ل] [ن ب ا] [ع د و] [ش ط ن] [ا ن س] [ج ن ن] [و ح ي] [ب ع ض] [] [ب ع ض] [ز خ ر ف] [ق و ل] [غ ر ر] [] [ش ي ا] [ر ب ب] [] [ف ع ل] [و ذ ر] [] [ف ر ي]

 » 6 / En’âm  Suresi: 112
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وكذلك | VKZ̃LK ve keƶālike ve böylece And thus
Vav,Kef,Zel,Lam,Kef,
6,20,700,30,20,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – prefixed preposition ka
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
الواو عاطفة
جار ومجرور
جعلنا ج ع ل | CAL CALNE ceǎlnā biz yaptık We made
Cim,Ayn,Lam,Nun,Elif,
3,70,30,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
لكل ك ل ل | KLL LKL likulli her for every
Lam,Kef,Lam,
30,20,30,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
نبي ن ب ا | NBE NBY nebiyyin peygambere Prophet
Nun,Be,Ye,
50,2,10,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
عدوا ع د و | AD̃V AD̃VE ǎduvven düşman an enemy -
Ayn,Dal,Vav,Elif,
70,4,6,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
شياطين ش ط ن | ŞŦN ŞYEŦYN şeyāTīne şeytanlarını devils
Şın,Ye,Elif,Tı,Ye,Nun,
300,10,1,9,10,50,
"N – accusative masculine plural noun → Satan"
اسم منصوب
الإنس ا ن س | ENS ELÎNS l-insi insan (from) the mankind
Elif,Lam,,Nun,Sin,
1,30,,50,60,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
والجن ج ن ن | CNN VELCN velcinni ve cin and the jinn,
Vav,Elif,Lam,Cim,Nun,
6,1,30,3,50,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine noun → Jinn"
الواو عاطفة
اسم مجرور
يوحي و ح ي | VḪY YVḪY yūHī fısıldarlar inspiring
Ye,Vav,Ha,Ye,
10,6,8,10,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb
فعل مضارع
بعضهم ب ع ض | BAŽ BAŽHM beǎ'Duhum bir kısmı some of them
Be,Ayn,Dad,He,Mim,
2,70,800,5,40,
N – nominative masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إلى | ÎL ilā to
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
بعض ب ع ض | BAŽ BAŽ beǎ'Din diğerlerine others
Be,Ayn,Dad,
2,70,800,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
زخرف ز خ ر ف | ZḢRF ZḢRF zuḣrufe yaldızlı (with) decorative
Ze,Hı,Re,Fe,
7,600,200,80,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
القول ق و ل | GVL ELGVL l-ḳavli sözler [the] speech
Elif,Lam,Gaf,Vav,Lam,
1,30,100,6,30,
N – genitive masculine verbal noun
اسم مجرور
غرورا غ ر ر | ĞRR ĞRVRE ğurūran aldatmak için (in) deception.
Ğayn,Re,Vav,Re,Elif,
1000,200,6,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
ولو | VLV velev ve eğer But if
Vav,Lam,Vav,
6,30,6,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional particle
الواو استئنافية
حرف شرط
شاء ش ي ا | ŞYE ŞEÙ şā'e dileseydi (had) willed
Şın,Elif,,
300,1,,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
ربك ر ب ب | RBB RBK rabbuke Rabbin your Lord
Re,Be,Kef,
200,2,20,
N – nominative masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مرفوع والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ما | ME not
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
فعلوه ف ع ل | FAL FALVH feǎlūhu onu yapamazlardı they (would) have done it,
Fe,Ayn,Lam,Vav,He,
80,70,30,6,5,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فذرهم و ذ ر | VZ̃R FZ̃RHM feƶerhum artık onları baş başa bırak so leave them
Fe,Zel,Re,He,Mim,
80,700,200,5,40,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine singular imperative verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء استئنافية
فعل أمر و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وما | VME ve mā şeylerle and what
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
يفترون ف ر ي | FRY YFTRVN yefterūne uydurdukları they invent.
Ye,Fe,Te,Re,Vav,Nun,
10,80,400,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَكَذَٰلِكَ: ve böylece | جَعَلْنَا: biz yaptık | لِكُلِّ: her | نَبِيٍّ: peygambere | عَدُوًّا: düşman | شَيَاطِينَ: şeytanlarını | الْإِنْسِ: insan | وَالْجِنِّ: ve cin | يُوحِي: fısıldarlar | بَعْضُهُمْ: bir kısmı | إِلَىٰ: | بَعْضٍ: diğerlerine | زُخْرُفَ: yaldızlı | الْقَوْلِ: sözler | غُرُورًا: aldatmak için | وَلَوْ: ve eğer | شَاءَ: dileseydi | رَبُّكَ: Rabbin | مَا: | فَعَلُوهُ: onu yapamazlardı | فَذَرْهُمْ: artık onları baş başa bırak | وَمَا: şeylerle | يَفْتَرُونَ: uydurdukları |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وكذلك WKZ̃LK ve böylece | جعلنا CALNE biz yaptık | لكل LKL her | نبي NBY peygambere | عدوا AD̃WE düşman | شياطين ŞYEŦYN şeytanlarını | الإنس ELÎNS insan | والجن WELCN ve cin | يوحي YWḪY fısıldarlar | بعضهم BAŽHM bir kısmı | إلى ÎL | بعض BAŽ diğerlerine | زخرف ZḢRF yaldızlı | القول ELGWL sözler | غرورا ĞRWRE aldatmak için | ولو WLW ve eğer | شاء ŞEÙ dileseydi | ربك RBK Rabbin | ما ME | فعلوه FALWH onu yapamazlardı | فذرهم FZ̃RHM artık onları baş başa bırak | وما WME şeylerle | يفترون YFTRWN uydurdukları |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve keƶālike: ve böylece | ceǎlnā: biz yaptık | likulli: her | nebiyyin: peygambere | ǎduvven: düşman | şeyāTīne: şeytanlarını | l-insi: insan | velcinni: ve cin | yūHī: fısıldarlar | beǎ'Duhum: bir kısmı | ilā: | beǎ'Din: diğerlerine | zuḣrufe: yaldızlı | l-ḳavli: sözler | ğurūran: aldatmak için | velev: ve eğer | şā'e: dileseydi | rabbuke: Rabbin | : | feǎlūhu: onu yapamazlardı | feƶerhum: artık onları baş başa bırak | ve mā: şeylerle | yefterūne: uydurdukları |
Kırık Meal (Transcript) : |VKZ̃LK: ve böylece | CALNE: biz yaptık | LKL: her | NBY: peygambere | AD̃VE: düşman | ŞYEŦYN: şeytanlarını | ELÎNS: insan | VELCN: ve cin | YVḪY: fısıldarlar | BAŽHM: bir kısmı | ÎL: | BAŽ: diğerlerine | ZḢRF: yaldızlı | ELGVL: sözler | ĞRVRE: aldatmak için | VLV: ve eğer | ŞEÙ: dileseydi | RBK: Rabbin | ME: | FALVH: onu yapamazlardı | FZ̃RHM: artık onları baş başa bırak | VME: şeylerle | YFTRVN: uydurdukları |
Abdulbaki Gölpınarlı : İşte biz, böylece her peygambere insan ve cin Şeytanlarını düşman ettik; bâzısı, bâzısına yaldızlı sözler söyleyerek aldatır. Rabbin dileseydi yapamazlardı bunu, onları da bırak, iftirâlarını da.
Adem Uğur : Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.
Ahmed Hulusi : Böylece her Nebiye (ölümsüz sonsuz gelecek yaşam habercisine) insan şeytanlarını (kendini beden kabul edip yalnızca bedenin zevkleri için yaşayanları) ve cin şeytanlarını düşman kıldık. . . Onlardan bazısı bazısına, aldatmak için yaldızlı söz vahyeder! Eğer Rabbin dileseydi onu yapmazlardı. . . Artık bırak onları iftiraları ile baş başa!
Ahmet Tekin : Ey peygamber, senin karşına kıyasıya mücadele eden düşmanlar çıkardığımız gibi, biz her peygambere insanların ve cinlerin şeytanlarını, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlarını düşman haline getirdik. Bunlar, birbirlerini aldatmak için yaldızlı sözlerle vesvese verirler. Eğer Rabbinin sünneti düzeninin yasaları içinde iradesinin tecellisine uygun olsaydı onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.
Ahmet Varol : Bu şekilde her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman ettik. Onlar aldatmak için, birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Sen onları uydurduklarıyla başbaşa bırak.
Ali Bulaç : Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla başbaşa bırak.
Ali Fikri Yavuz : Böylece biz her Peygambere, insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. O şeytanlar, aldatmak için birbirlerine lâfın yaldızlısını telkin ederler. Eğer Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. O halde, onları, uydurmakta oldukları yalanlarıyla başbaşa bırak.
Bekir Sadak : (112-11) 3 Aldatmak icin birbirlerine cazip sozler fisildayan cin ve insan seytanlarini her peygambere dusman yaptik. Bu seytanlar ahirete inanmayanlarin kalblerinin o sozlere yonelmesi, ondan hosnut olmasi ve kendilerinin isledikleri suclari islemeleri icin byle yaparlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardÙ, sen onlarÙ iftiralarÙ ile ba_ba_a bÙrak.
Celal Yıldırım : İşte bunun gibi her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık; onlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Onları da, iftira edip durdukları şeyleri de (başbaşa) bırak.
Diyanet İşleri : İşte böylece biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. O hâlde, onları iftiralarıyla baş başa bırak.
Diyanet İşleri (eski) : (112-113) Aldatmak için birbirlerine cazip sözler fısıldayan cin ve insan şeytanlarını her peygambere düşman yaptık. Bu şeytanlar ahirete inanmayanların kalblerinin o sözlere yönelmesi, ondan hoşnut olması ve kendilerinin işledikleri suçları işlemeleri için böyle yaparlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı, sen onları iftiraları ile başbaşa bırak;
Diyanet Vakfi : Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.
Edip Yüksel : Böylece, her peygambere insanlardan ve cinlerden olan şeytanları düşman kıldık. Aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözleri vahyederler. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Onlara ve ettikleri iftiralara aldırma.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz böylece, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar birbirini aldatmak için süslü sözlerle vesvese verirler. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Artık onları iftiraları ile başbaşa bırak.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Böylece Biz, her peygambere insanların ve cinlerin şeytanlarını düşman etmişizdir; bunlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Eğer Rabbin dileseydi bunları yapmazlardı. O halde onları iftiraları ile başbaşa bırak!
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve böyle biz her peygambere ins-ü cinn şeytanlarını düşman kılmışızdır, bunlar aldatmak için birbirlerine lâfın yaldızlısını telkın eder dururlar, eğer rabbın dilese idi bunu yapmazlardı, o halde bırak şunları uydurdukları hurafât ile haşrolsunlar
Fizilal-il Kuran : Böylece biz insandan ve cinden şeytanları her peygambere düşman kıldık. Bunlar birbirlerini aldatmak için yaldızlı sözler söylerler. Eğer Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. Onları asılsız uydurmalarıyla başbaşa bırak.
Gültekin Onan : Böylece her peygambere insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yap(a)mazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla başbaşa bırak.
Hakkı Yılmaz : (112,113) Böylece Biz, her peygamber için gizli-açık şeytanlarını düşman yaptık: Ki dünya malına aldanmaktan dolayı, âhirete inanmayan kimselerin kalpleri ona kansın, ondan hoşnut olsun ve yapmakta olduklarını yapsınlar diye bunların bazısı bazısına sözün süslüsünü gizlice telkinde bulunur/fısıldar. –Ve şâyet Rabbin dileseydi onu yapmazlardı. Öyleyse onları ve uydurdukları şeyleri bırak!–
Hasan Basri Çantay : Biz, (sana yapdığımız gibi) her peygambere de insan ve cin şeytanlarını böylece düşman yapdık. Onlardan kimi kimine, aldatmak için, yaldızlı bir takım söz (ler ve vesveseler) telkıyn eder. Eğer Rabbin dileseydi bunu (bu telkıyni) yapmazlardı. Öyle ise onları düzmekde oldukları yalanlarıyla beraber (baş başa) bırak.
Hayrat Neşriyat : Ve böylece her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık; (bunlar)aldatmak için birbirlerine (bâtıl) sözün yaldızlısını fısıldarlar. Hâlbuki Rabbin dileseydi onu(aslâ) yapamazlardı; öyleyse onları ve uydurmakta oldukları şeyleri bırak!
İbni Kesir : İşte böylece Biz, her peygambere insan ve cinn şeytanlarını düşman yaptık. Onlardan kimi, kimini aldatmak için cazip sözler fısıldarlar. Eğer Rabbın dileseydi; bunu yapamazlardı. Öyleyse onları iftiraları ile başbaşa bırak.
İskender Evrenosoğlu : Ve böylece peygamberlerin hepsine, insan ve cin şeytanları düşman kıldık. Onlar, birbirlerine aldatarak güzel (süslü) sözler vahyederler (fısıldarlar). Ve eğer Rabbin dileseydi, onu yapamazlardı. Artık onları ve iftira ettikleri şeyleri terket (bırak).
Muhammed Esed : Ve işte böylece, biz, hem insanlar hem de görünmez varlıklar içinden zihin çelmeyi amaçlayan yaldızlı/parlak yarı hakikatleri birbirine fısıldayan şeytani güçleri peygambere düşman kıldık. Ama Rabbin dilemedikçe onlar bunu yapamazlardı: o halde, onlardan ve onların mesnetsiz hayallerinden uzak durun!
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve böyle her peygamber için insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Onların bazısı bazısına, aldatmak için sözün yaldızlısını telkin eder. Ve eğer Rabbin dilemiş olsaydı onu yapmazlardı, artık onları ve iftira eder oldukları şeyleri bırak.
Ömer Öngüt : Biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Onlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Artık sen onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak!
Şaban Piriş : Böylece, Biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Birbirlerini aldatmak için yaldızlı sözler telkin ederler, Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Öyleyse onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.
Suat Yıldırım : Böylece biz her peygambere, insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Onlardan kimi kimine, aldatmak için birtakım yaldızlı sözler fısıldayıp telkin ederler. Eğer Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. O halde onları, düzmekte oldukları yalanlarıyla baş başa bırak!
Süleyman Ateş : Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytânlarını düşman yaptık. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Artık onları, uydurdukları şeylerle baş başa bırak.
Tefhim-ul Kuran : Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatma için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla başbaşa bırak.
Ümit Şimşek : Her peygambere insan ve cin şeytanlarını Biz böylece düşman ettik ki, bunlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler ilham ederler. Eğer Rabbin dileseydi onlar bunu yapamazdı; onun için sen onları uydurduklarıyla baş başa bırak.
Yaşar Nuri Öztürk : İşte böyle, biz peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Bırak onları, düzdükleri iftiralarla başbaşa kalsınlar;


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}