» 2 / Bakara  137:

Kuran Sırası: 2
İniş Sırası: 87
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286

 » 2 / Bakara  Suresi: 137
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَإِنْ (FÎN) = fein : eğer
2. امَنُوا ( ËMNVE) = āmenū : iman ederlerse
3. بِمِثْلِ (BMS̃L) = bimiṧli : gibi
4. مَا (ME) = mā :
5. امَنْتُمْ ( ËMNTM) = āmentum : sizin iman ettiğiniz
6. بِهِ (BH) = bihi : ona
7. فَقَدِ (FGD̃) = feḳadi : elbette
8. اهْتَدَوْا (EHTD̃VE) = htedev : doğru yolu bulmuş olurlar
9. وَإِنْ (VÎN) = vein : eğer
10. تَوَلَّوْا (TVLVE) = tevellev : dönerlerse
11. فَإِنَّمَا (FÎNME) = feinnemā : mutlaka
12. هُمْ (HM) = hum : onlar
13. فِي (FY) = fī : içine
14. شِقَاقٍ (ŞGEG) = şiḳāḳin : anlaşmazlık (düşerler)
15. فَسَيَكْفِيكَهُمُ (FSYKFYKHM) = feseyekfīkehumu : onlara karşı sana yeter
16. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
17. وَهُوَ (VHV) = ve huve : ve O
18. السَّمِيعُ (ELSMYA) = s-semīǔ : işitendir
19. الْعَلِيمُ (ELALYM) = l-ǎlīmu : bilendir
eğer | iman ederlerse | gibi | | sizin iman ettiğiniz | ona | elbette | doğru yolu bulmuş olurlar | eğer | dönerlerse | mutlaka | onlar | içine | anlaşmazlık (düşerler) | onlara karşı sana yeter | Allah | ve O | işitendir | bilendir |

[] [EMN] [MS̃L] [] [EMN] [] [] [HD̃Y] [] [VLY] [] [] [] [ŞGG] [KFY] [] [] [SMA] [ALM]
FÎN ËMNVE BMS̃L ME ËMNTM BH FGD̃ EHTD̃VE VÎN TVLVE FÎNME HM FY ŞGEG FSYKFYKHM ELLH VHV ELSMYA ELALYM

fein āmenū bimiṧli āmentum bihi feḳadi htedev vein tevellev feinnemā hum şiḳāḳin feseyekfīkehumu llahu ve huve s-semīǔ l-ǎlīmu
فإن آمنوا بمثل ما آمنتم به فقد اهتدوا وإن تولوا فإنما هم في شقاق فسيكفيكهم الله وهو السميع العليم

 » 2 / Bakara  Suresi: 137
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فإن | FÎN fein eğer So if
آمنوا ا م ن | EMN ËMNVE āmenū iman ederlerse they believe[d]
بمثل م ث ل | MS̃L BMS̃L bimiṧli gibi in (the) like
ما | ME (of) what
آمنتم ا م ن | EMN ËMNTM āmentum sizin iman ettiğiniz you have believed
به | BH bihi ona in [it],
فقد | FGD̃ feḳadi elbette then indeed,
اهتدوا ه د ي | HD̃Y EHTD̃VE htedev doğru yolu bulmuş olurlar they are (rightly) guided.
وإن | VÎN vein eğer But if
تولوا و ل ي | VLY TVLVE tevellev dönerlerse they turn away,
فإنما | FÎNME feinnemā mutlaka then only
هم | HM hum onlar they
في | FY içine (are) in
شقاق ش ق ق | ŞGG ŞGEG şiḳāḳin anlaşmazlık (düşerler) dissension.
فسيكفيكهم ك ف ي | KFY FSYKFYKHM feseyekfīkehumu onlara karşı sana yeter So will suffice you against them
الله | ELLH llahu Allah Allah,
وهو | VHV ve huve ve O and He
السميع س م ع | SMA ELSMYA s-semīǔ işitendir (is) the All-Hearing,
العليم ع ل م | ALM ELALYM l-ǎlīmu bilendir the All-Knowing.

2:137 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

eğer | iman ederlerse | gibi | | sizin iman ettiğiniz | ona | elbette | doğru yolu bulmuş olurlar | eğer | dönerlerse | mutlaka | onlar | içine | anlaşmazlık (düşerler) | onlara karşı sana yeter | Allah | ve O | işitendir | bilendir |

[] [EMN] [MS̃L] [] [EMN] [] [] [HD̃Y] [] [VLY] [] [] [] [ŞGG] [KFY] [] [] [SMA] [ALM]
FÎN ËMNVE BMS̃L ME ËMNTM BH FGD̃ EHTD̃VE VÎN TVLVE FÎNME HM FY ŞGEG FSYKFYKHM ELLH VHV ELSMYA ELALYM

fein āmenū bimiṧli āmentum bihi feḳadi htedev vein tevellev feinnemā hum şiḳāḳin feseyekfīkehumu llahu ve huve s-semīǔ l-ǎlīmu
فإن آمنوا بمثل ما آمنتم به فقد اهتدوا وإن تولوا فإنما هم في شقاق فسيكفيكهم الله وهو السميع العليم

[] [ا م ن] [م ث ل] [] [ا م ن] [] [] [ه د ي] [] [و ل ي] [] [] [] [ش ق ق] [ك ف ي] [] [] [س م ع] [ع ل م]

 » 2 / Bakara  Suresi: 137
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فإن | FÎN fein eğer So if
Fe,,Nun,
80,,50,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional particle
الفاء استئنافية
حرف شرط
آمنوا ا م ن | EMN ËMNVE āmenū iman ederlerse they believe[d]
,Mim,Nun,Vav,Elif,
,40,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بمثل م ث ل | MS̃L BMS̃L bimiṧli gibi in (the) like
Be,Mim,Se,Lam,
2,40,500,30,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
ما | ME (of) what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
آمنتم ا م ن | EMN ËMNTM āmentum sizin iman ettiğiniz you have believed
,Mim,Nun,Te,Mim,
,40,50,400,40,
V – 2nd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
به | BH bihi ona in [it],
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
فقد | FGD̃ feḳadi elbette then indeed,
Fe,Gaf,Dal,
80,100,4,
RSLT – prefixed result particle
CERT – particle of certainty
الفاء واقعة في جواب الشرط
حرف تحقيق
اهتدوا ه د ي | HD̃Y EHTD̃VE htedev doğru yolu bulmuş olurlar they are (rightly) guided.
Elif,He,Te,Dal,Vav,Elif,
1,5,400,4,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وإن | VÎN vein eğer But if
Vav,,Nun,
6,,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
COND – conditional particle
الواو عاطفة
حرف شرط
تولوا و ل ي | VLY TVLVE tevellev dönerlerse they turn away,
Te,Vav,Lam,Vav,Elif,
400,6,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form V) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فإنما | FÎNME feinnemā mutlaka then only
Fe,,Nun,Mim,Elif,
80,,50,40,1,
RSLT – prefixed result particle
ACC – accusative particle
PREV – preventive particle
الفاء واقعة في جواب الشرط
كافة ومكفوفة
هم | HM hum onlar they
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
في | FY içine (are) in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
شقاق ش ق ق | ŞGG ŞGEG şiḳāḳin anlaşmazlık (düşerler) dissension.
Şın,Gaf,Elif,Gaf,
300,100,1,100,
N – genitive masculine indefinite (form III) verbal noun
اسم مجرور
فسيكفيكهم ك ف ي | KFY FSYKFYKHM feseyekfīkehumu onlara karşı sana yeter So will suffice you against them
Fe,Sin,Ye,Kef,Fe,Ye,Kef,He,Mim,
80,60,10,20,80,10,20,5,40,
RSLT – prefixed result particle
FUT – prefixed future particle sa
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
PRON – 2nd person masculine singular first object pronoun
PRON – 3rd person masculine plural second object pronoun
الفاء واقعة في جواب الشرط
حرف استقبال
فعل مضارع والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به اول و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به ثان
الله | ELLH llahu Allah Allah,
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
وهو | VHV ve huve ve O and He
Vav,He,Vav,
6,5,6,
REM – prefixed resumption particle
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
الواو استئنافية
ضمير منفصل
السميع س م ع | SMA ELSMYA s-semīǔ işitendir (is) the All-Hearing,
Elif,Lam,Sin,Mim,Ye,Ayn,
1,30,60,40,10,70,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
العليم ع ل م | ALM ELALYM l-ǎlīmu bilendir the All-Knowing.
Elif,Lam,Ayn,Lam,Ye,Mim,
1,30,70,30,10,40,
ADJ – nominative masculine singular adjective
صفة مرفوعة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَإِنْ: eğer | امَنُوا: iman ederlerse | بِمِثْلِ: gibi | مَا: | امَنْتُمْ: sizin iman ettiğiniz | بِهِ: ona | فَقَدِ: elbette | اهْتَدَوْا: doğru yolu bulmuş olurlar | وَإِنْ: eğer | تَوَلَّوْا: dönerlerse | فَإِنَّمَا: mutlaka | هُمْ: onlar | فِي: içine | شِقَاقٍ: anlaşmazlık (düşerler) | فَسَيَكْفِيكَهُمُ: onlara karşı sana yeter | اللَّهُ: Allah | وَهُوَ: ve O | السَّمِيعُ: işitendir | الْعَلِيمُ: bilendir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فإن FÎN eğer | آمنوا ËMNWE iman ederlerse | بمثل BMS̃L gibi | ما ME | آمنتم ËMNTM sizin iman ettiğiniz | به BH ona | فقد FGD̃ elbette | اهتدوا EHTD̃WE doğru yolu bulmuş olurlar | وإن WÎN eğer | تولوا TWLWE dönerlerse | فإنما FÎNME mutlaka | هم HM onlar | في FY içine | شقاق ŞGEG anlaşmazlık (düşerler) | فسيكفيكهم FSYKFYKHM onlara karşı sana yeter | الله ELLH Allah | وهو WHW ve O | السميع ELSMYA işitendir | العليم ELALYM bilendir |
Kırık Meal (Okunuş) : |fein: eğer | āmenū: iman ederlerse | bimiṧli: gibi | : | āmentum: sizin iman ettiğiniz | bihi: ona | feḳadi: elbette | htedev: doğru yolu bulmuş olurlar | vein: eğer | tevellev: dönerlerse | feinnemā: mutlaka | hum: onlar | : içine | şiḳāḳin: anlaşmazlık (düşerler) | feseyekfīkehumu: onlara karşı sana yeter | llahu: Allah | ve huve: ve O | s-semīǔ: işitendir | l-ǎlīmu: bilendir |
Kırık Meal (Transcript) : |FÎN: eğer | ËMNVE: iman ederlerse | BMS̃L: gibi | ME: | ËMNTM: sizin iman ettiğiniz | BH: ona | FGD̃: elbette | EHTD̃VE: doğru yolu bulmuş olurlar | VÎN: eğer | TVLVE: dönerlerse | FÎNME: mutlaka | HM: onlar | FY: içine | ŞGEG: anlaşmazlık (düşerler) | FSYKFYKHM: onlara karşı sana yeter | ELLH: Allah | VHV: ve O | ELSMYA: işitendir | ELALYM: bilendir |
Abdulbaki Gölpınarlı : Sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse mutlaka doğru yolu buldular demektir. Fakat yüz çevirdiler mi onlar, ancak ayrılık, aykırılık içindedir. Onlara karşı koymak için sana, Allah yeter ve o, her şeyi duyandır, bilendir.
Adem Uğur : Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar; dönerlerse mutlaka anlaşmazlık içine düşmüş olurlar. Onlara karşı Allah sana yeter. O işitendir, bilendir.
Ahmed Hulusi : Eğer onlar da, sizin O'na iman ettiğiniz kapsamda iman ederlerse, hakikate giden yolu bulmuş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, parçalanmış ve dar kafalı olarak kalırlar. Onlara karşı Allâh sana yeterlidir! "HÛ"; Es Semi'dir, El Aliym'dir.
Ahmet Tekin : Eğer ehl-i kitap ve diğerleri de, sizin iman ettiğiniz esasların tamamına hakkıyla iman ederlerse, hak yola girmiş, doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer imandan yüz çevirirler, güç ve iktidarlarını kullanarak halkı yönlendirirlerse onlar gerçekten hakka muhalefet ve düşmanlık içindedirler. Onların şerrine karşı Allah sana yeter. O her şeyi işitir, her şeyi bilir.
Ahmet Varol : Onlar da sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse de, öyle anlaşmazlık içinde kalırlar. Onlara karşı Allah sana yetecektir. O duyandır, bilendir.
Ali Bulaç : Şayet onlar da, sizin inandığınız gibi inanırlarsa, kuşkusuz doğru yolu bulmuş olurlar; yok eğer yüz çevirirlerse, onlar elbette bir (çelişki ve) aykırılık içindedirler. Sana onlara karşı Allah yeter. O, işitendir, bilendir.
Ali Fikri Yavuz : Artık Yahûdi ve Hristiyanlar, sizin bu imanınız gibi iman ederlerse, muhakkak hidayet bulmuşlardır. Eğer yüz çevirirlerse, size karşı ayrılık ve düşmanlık üzeredirler. Ey Habibim, sen onların düşmanlığından endişe etme, Allah sana kâfidir (Yakında onların şerrini senden def edecektir). Allah hakkıyle işiten ve bilendir.
Bekir Sadak : Sizin inandiginiz gibi inanmis olsalar, dogru yolu bulmus olurlar. Yuz cevirirlerse, suphesiz onlar cikmazdadirlar. Onlara karsi sana Allah yetecektir. O, isitir ve bilir.
Celal Yıldırım : Eğer onlar (Yahudiler ve Hıristiyanlar) sizin imân ettiğiniz gibi imân ederlerse herhalde doğru yolu bulurlar. Yok eğer yüzçevirecek olurlarsa, ancak ayrı (bir yola) düşmüş olurlar. Bu takdirde de Allah onlara karşı Sana yeter ve O, gereği gibi işiten ve bilendir.
Diyanet İşleri : Eğer onlar böyle sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, gerçekten doğru yolu bulmuş olurlar; yüz çevirirlerse onlar elbette derin bir ayrılığa düşmüş olurlar. Allah, onlara karşı seni koruyacaktır. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Diyanet İşleri (eski) : Sizin inandığınız gibi inanmış olsalar, doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse, şüphesiz onlar çıkmazdadırlar. Onlara karşı sana Allah yetecektir. O, işitir ve bilir.
Diyanet Vakfi : Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar; dönerlerse mutlaka anlaşmazlık içine düşmüş olurlar. Onlara karşı Allah sana yeter. O işitendir, bilendir.
Edip Yüksel : Sizin inandığınız gibi inansalar doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse, karşıt olmuş olurlar. Onlara karşı ALLAH sana yeter. O İşitendir, Bilendir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Eğer onlar da sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse doğru yola girmiş, hidayeti bulmuş olurlar. Yok eğer yüz çevirirlerse onlar sadece ve sadece didişmenin içindedirler. Allah onlara karşı sana yeter. Ve O, işitendir, bilendir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Eğer onlar da böyle sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse muhakkak doğru yolu buldular. Yok, yüz çevirirlerse, onlar sadece bir ihtilaf ve çekişme içindedirler. Allah da senden yana onların haklarından geliverecektir. O, herşeyi işiten ve bilendir.
Elmalılı Hamdi Yazır : eğer böyle sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse muhakkak doğru yolu buldular, yok yüz çevirirlerse onlar sırf bir şikak içindedirler, Allah da sana onların haklarından geliverecektir, ve o, o işiden, o bilendir
Fizilal-il Kuran : Eğer onlar sizin inandıklarınızın aynısına inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer bu inanca arka dönerlerse mutlaka çatışmaya ve çıkmaza düşerler. Onlara karşı Allah sana yetecektir. O işitendir ve bilendir.
Gültekin Onan : Şayet onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa, kuşkusuz doğru yolu bulmuş olurlar; yok eğer yüz çevirirlerse, onlar elbette bir ayrılık içindedirler. Onlara karşı Tanrı sana yeter. O işitendir, bilendir.
Hakkı Yılmaz : Artık, eğer mü’minleri Yahûdileştirmek, Hristiyanlaştırmak isteyenler, sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, artık kesinlikle kılavuzlandıkları doğru yolu buldular. Yok eğer yüz çevirirlerse, onlar sadece parçalanmışlık içindedirler. İşte onlara karşı sana Allah yeter. Ve O, en iyi işitendir, en iyi bilendir.
Hasan Basri Çantay : Artık, eğer onlar da sizin bu îman etdiğiniz gibi îman ederlerse muhakkak doğru yolu bulmuşlardır. Şâyed yüz çevirirlerse onlar (size karşı) ancak muhaalefetdedirler. (Habîbim) o suretde onlara karşı Allah (sana) yeter (Allah seni sıyânet edecekdir). O, hakkıyle işiden hakkıyla bilendir.
Hayrat Neşriyat : İşte (onlar da) böyle sizin kendisine îmân ettiğiniz gibi îmân ederlerse, o takdirde gerçekten hidâyete ermiş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, o takdirde onlar, sırf (size karşı bir düşmanlık ve) bir muhâlefet içindedirler. Artık onlara karşı Allah sana yeter! Çünki O, Semî'(herşeyi hakkıyla işiten)dir, Alîm (herşeyi hakkıyla bilen)dir.
İbni Kesir : Onlar da, sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse muhakkak doğru yolu bulmuşlardır. Şayet yüz çevirirlerse; şüphesiz ki onlar çekişme içerisindedirle. Onlara karşı Allah sana yetecektir. O, Semi'dir, Alim'dir.
İskender Evrenosoğlu : Bundan sonra eğer onlar da, sizin O'na (Allah'a) îmân ettiğiniz gibi îmân etselerdi o takdirde hidayete ermiş olurlardı. Ve eğer dönerlerse (yüz çevirirlerse), böylece o taktirde onlar, sadece bir ayrılık içinde olurlar (Allah'ın yolundan ayrılmış olurlar). Allah, (onlara karşı) sana kâfi gelecektir. O, en iyi işiten ve en iyi bilendir.
Muhammed Esed : Eğer (ötekiler de) sizin inandığınız gibi inanırlarsa şüphesiz doğru yolu bulmuş olurlar; yüz çevirirlerse de derin bir çıkmaza saplanmış olurlar, ama Allah seni bundan korumaktadır. Zira yalnız O'dur her şeyi işiten, her şeyi bilen.
Ömer Nasuhi Bilmen : İmdi onlar sizin imân ettiğiniz gibi imân ederlerse muhakkak hidâyete ermiş olurlar. Ve eğer iraz ederlerse şüphe yok ki onlar şikak (münazaa ve mücadele) içinde kalmış olurlar. O halde Cenâb-ı Hak onlara karşı, sana kifâyet edecektir ve O semîdir, alîmdir.
Ömer Öngüt : Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanmış olsalar, doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse şüphesiz ki onlar ayrılık içindedirler. Onlara karşı Allah sana yetecektir. O işitendir, bilendir.
Şaban Piriş : -Eğer Yahudi ve Hıristiyanlar da sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse şüphesiz hidayete ererler; yok eğer yüz çevirirlerse onlar ancak ayrılık içindedirler. Allah onlara karşı sana yeter. O hakkıyla işiten ve bilendir.
Suat Yıldırım : Eğer onlar da sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, doğru yolu bulmuş olurlar. Yok yüz çevirirlerse, mutlaka size karşı bir ayrılık ve düşmanlık içindedirler. Bu takdirde ise onların hakkından gelmek için Allah sana yeter. O hakkıyla işitir ve bilir.
Süleyman Ateş : Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar; ama dönerlerse mutlaka anlaşmazlık içine düşerler. Onlara karşı Allâh sana yeter. O, işitendir, bilendir.
Tefhim-ul Kuran : Şayet onlar da, sizin inandığınız gibi inanırlarsa, kuşkusuz doğru yolu bulmuşlardır; yok eğer yüz çevirirlerse, onlar elbette bir (çelişki ve) aykırılık içindedirler. Sana ise, onlara karşı Allah yeter. O, işitendir, bilendir.
Ümit Şimşek : Buna onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse, ayrılığa düşmüşlerdir. Onlara karşı sana Allah yeter. Çünkü O herşeyi işitir, herşeyi bilir.
Yaşar Nuri Öztürk : Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa, hiç kuşkusuz iyiyi ve güzeli bulmuş olurlar; eğer sırt dönerlerse artık onlar şıkak içindedirler/parçalanmış olurlar. Onlara karşı sana Allah yeter. En iyi işiten, en güzel bilendir O.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}