» 2 / Bakara  177:

Kuran Sırası: 2
İniş Sırası: 87
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286

 » 2 / Bakara  Suresi: 177
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. لَيْسَ (LYS) = leyse : değildir
2. الْبِرَّ (ELBR) = l-birra : iyilik
3. أَنْ (ÊN) = en :
4. تُوَلُّوا (TVLVE) = tuvellū : çevirmeniz
5. وُجُوهَكُمْ (VCVHKM) = vucūhekum : yüzlerinizi
6. قِبَلَ (GBL) = ḳibele : tarafına
7. الْمَشْرِقِ (ELMŞRG) = l-meşriḳi : doğu
8. وَالْمَغْرِبِ (VELMĞRB) = velmeğribi : ve batı
9. وَلَٰكِنَّ (VLKN) = velākinne : fakat
10. الْبِرَّ (ELBR) = l-birra : iyilik
11. مَنْ (MN) = men : kişinin
12. امَنَ ( ËMN) = āmene : inanmasıdır
13. بِاللَّهِ (BELLH) = billahi : Allah'a
14. وَالْيَوْمِ (VELYVM) = velyevmi : ve gününe
15. الْاخِرِ (EL ËḢR) = l-āḣiri : ahiret
16. وَالْمَلَائِكَةِ (VELMLEÙKT) = velmelāiketi : ve meleklere
17. وَالْكِتَابِ (VELKTEB) = velkitābi : ve Kitaba
18. وَالنَّبِيِّينَ (VELNBYYN) = ve nnebiyyīne : ve peygamberlere
19. وَاتَى (V ËT) = ve ātā : ve vermesidir
20. الْمَالَ (ELMEL) = l-māle : malını
21. عَلَىٰ (AL) = ǎlā :
22. حُبِّهِ (ḪBH) = Hubbihi : sevdiği
23. ذَوِي (Z̃VY) = ƶevī :
24. الْقُرْبَىٰ (ELGRB) = l-ḳurbā : garibe
25. وَالْيَتَامَىٰ (VELYTEM) = velyetāmā : ve yetime
26. وَالْمَسَاكِينَ (VELMSEKYN) = velmesākīne : ve miskine
27. وَابْنَ (VEBN) = vebne : ve -çocuğuna
28. السَّبِيلِ (ELSBYL) = s-sebīli : sokak / yol
29. وَالسَّائِلِينَ (VELSEÙLYN) = ve ssāilīne : ve dilenciye
30. وَفِي (VFY) = ve fī : ve
31. الرِّقَابِ (ELRGEB) = r-riḳābi : ezilene / kölelere
32. وَأَقَامَ (VÊGEM) = ve eḳāme : ve doğrulun
33. الصَّلَاةَ (ELṦLET) = S-Salāte : SaLâTe/Desteğe
34. وَاتَى (V ËT) = ve ātā : ve verin
35. الزَّكَاةَ (ELZKET) = z-zekāte : zekatı
36. وَالْمُوفُونَ (VELMVFVN) = velmūfūne : ve uygula
37. بِعَهْدِهِمْ (BAHD̃HM) = biǎhdihim : andlaşmalarını
38. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā : -zaman
39. عَاهَدُوا (AEHD̃VE) = ǎāhedū : andlaştıkları
40. وَالصَّابِرِينَ (VELṦEBRYN) = ve SSābirīne : ve sabrettikleri
41. فِي (FY) = fī : -nda / içinde
42. الْبَأْسَاءِ (ELBÊSEÙ) = l-be'sā'i : sıkıntı
43. وَالضَّرَّاءِ (VELŽREÙ) = ve DDerrā'i : ve hastalık
44. وَحِينَ (VḪYN) = ve Hīne : ve hali
45. الْبَأْسِ (ELBÊS) = l-be'si : gerginlik / stres
46. أُولَٰئِكَ (ÊVLÙK) = ulāike : işte
47. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
48. صَدَقُوا (ṦD̃GVE) = Sadeḳū : Sadık / Bağlı
49. وَأُولَٰئِكَ (VÊVLÙK) = ve ulāike : ve işte
50. هُمُ (HM) = humu : onlardır
51. الْمُتَّقُونَ (ELMTGVN) = l-mutteḳūne : erdemlenen / muttaki
değildir | iyilik | | çevirmeniz | yüzlerinizi | tarafına | doğu | ve batı | fakat | iyilik | kişinin | inanmasıdır | Allah'a | ve gününe | ahiret | ve meleklere | ve Kitaba | ve peygamberlere | ve vermesidir | malını | | sevdiği | | garibe | ve yetime | ve miskine | ve -çocuğuna | sokak / yol | ve dilenciye | ve | ezilene / kölelere | ve doğrulun | SaLâTe/Desteğe | ve verin | zekatı | ve uygula | andlaşmalarını | -zaman | andlaştıkları | ve sabrettikleri | -nda / içinde | sıkıntı | ve hastalık | ve hali | gerginlik / stres | işte | kimseler | Sadık / Bağlı | ve işte | onlardır | erdemlenen / muttaki |

[LYS] [BRR] [] [VLY] [VCH] [GBL] [ŞRG] [ĞRB] [] [BRR] [] [EMN] [] [YVM] [EḢR] [MLK] [KTB] [NBE] [ETY] [MVL] [] [ḪBB] [] [GRB] [YTM] [SKN] [BNY] [SBL] [SEL] [] [RGB] [GVM] [ṦLV] [ETY] [ZKV] [VFY] [AHD̃] [] [AHD̃] [ṦBR] [] [BES] [ŽRR] [ḪYN] [BES] [] [] [ṦD̃G] [] [] [VGY]
LYS ELBR ÊN TVLVE VCVHKM GBL ELMŞRG VELMĞRB VLKN ELBR MN ËMN BELLH VELYVM EL ËḢR VELMLEÙKT VELKTEB VELNBYYN V ËT ELMEL AL ḪBH Z̃VY ELGRB VELYTEM VELMSEKYN VEBN ELSBYL VELSEÙLYN VFY ELRGEB VÊGEM ELṦLET V ËT ELZKET VELMVFVN BAHD̃HM ÎZ̃E AEHD̃VE VELṦEBRYN FY ELBÊSEÙ VELŽREÙ VḪYN ELBÊS ÊVLÙK ELZ̃YN ṦD̃GVE VÊVLÙK HM ELMTGVN

leyse l-birra en tuvellū vucūhekum ḳibele l-meşriḳi velmeğribi velākinne l-birra men āmene billahi velyevmi l-āḣiri velmelāiketi velkitābi ve nnebiyyīne ve ātā l-māle ǎlā Hubbihi ƶevī l-ḳurbā velyetāmā velmesākīne vebne s-sebīli ve ssāilīne ve fī r-riḳābi ve eḳāme S-Salāte ve ātā z-zekāte velmūfūne biǎhdihim iƶā ǎāhedū ve SSābirīne l-be'sā'i ve DDerrā'i ve Hīne l-be'si ulāike elleƶīne Sadeḳū ve ulāike humu l-mutteḳūne
ليس البر أن تولوا وجوهكم قبل المشرق والمغرب ولكن البر من آمن بالله واليوم الآخر والملائكة والكتاب والنبيين وآتى المال على حبه ذوي القربى واليتامى والمساكين وابن السبيل والسائلين وفي الرقاب وأقام الصلاة وآتى الزكاة والموفون بعهدهم إذا عاهدوا والصابرين في البأساء والضراء وحين البأس أولئك الذين صدقوا وأولئك هم المتقون

 » 2 / Bakara  Suresi: 177
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ليس ل ي س | LYS LYS leyse değildir It is not
البر ب ر ر | BRR ELBR l-birra iyilik [the] righteousness
أن | ÊN en that
تولوا و ل ي | VLY TVLVE tuvellū çevirmeniz you turn
وجوهكم و ج ه | VCH VCVHKM vucūhekum yüzlerinizi your faces
قبل ق ب ل | GBL GBL ḳibele tarafına towards
المشرق ش ر ق | ŞRG ELMŞRG l-meşriḳi doğu the east
والمغرب غ ر ب | ĞRB VELMĞRB velmeğribi ve batı and the west,
ولكن | VLKN velākinne fakat [and] but
البر ب ر ر | BRR ELBR l-birra iyilik the righteous[ness]
من | MN men kişinin (is he) who
آمن ا م ن | EMN ËMN āmene inanmasıdır believes
بالله | BELLH billahi Allah'a in Allah
واليوم ي و م | YVM VELYVM velyevmi ve gününe and the Day
الآخر ا خ ر | EḢR EL ËḢR l-āḣiri ahiret [the] Last,
والملائكة م ل ك | MLK VELMLEÙKT velmelāiketi ve meleklere and the Angels,
والكتاب ك ت ب | KTB VELKTEB velkitābi ve Kitaba and the Book,
والنبيين ن ب ا | NBE VELNBYYN ve nnebiyyīne ve peygamberlere and the Prophets,
وآتى ا ت ي | ETY V ËT ve ātā ve vermesidir and gives
المال م و ل | MVL ELMEL l-māle malını the wealth
على | AL ǎlā in
حبه ح ب ب | ḪBB ḪBH Hubbihi sevdiği spite of his love (for it)
ذوي | Z̃VY ƶevī (to) those
القربى ق ر ب | GRB ELGRB l-ḳurbā garibe (of) the near relatives,
واليتامى ي ت م | YTM VELYTEM velyetāmā ve yetime and the orphans,
والمساكين س ك ن | SKN VELMSEKYN velmesākīne ve miskine and the needy,
وابن ب ن ي | BNY VEBN vebne ve -çocuğuna and (of)
السبيل س ب ل | SBL ELSBYL s-sebīli sokak / yol the wayfarer,
والسائلين س ا ل | SEL VELSEÙLYN ve ssāilīne ve dilenciye and those who ask,
وفي | VFY ve fī ve and in
الرقاب ر ق ب | RGB ELRGEB r-riḳābi ezilene / kölelere freeing the necks (slaves)
وأقام ق و م | GVM VÊGEM ve eḳāme ve doğrulun and (who) establish
الصلاة ص ل و | ṦLV ELṦLET S-Salāte SaLâTe/Desteğe the prayer,
وآتى ا ت ي | ETY V ËT ve ātā ve verin and give
الزكاة ز ك و | ZKV ELZKET z-zekāte zekatı the zakah,
والموفون و ف ي | VFY VELMVFVN velmūfūne ve uygula and those who fulfill
بعهدهم ع ه د | AHD̃ BAHD̃HM biǎhdihim andlaşmalarını their covenant
إذا | ÎZ̃E iƶā -zaman when
عاهدوا ع ه د | AHD̃ AEHD̃VE ǎāhedū andlaştıkları "they make it;"
والصابرين ص ب ر | ṦBR VELṦEBRYN ve SSābirīne ve sabrettikleri and those who are patient
في | FY -nda / içinde in
البأساء ب ا س | BES ELBÊSEÙ l-be'sā'i sıkıntı [the] suffering
والضراء ض ر ر | ŽRR VELŽREÙ ve DDerrā'i ve hastalık and [the] hardship,
وحين ح ي ن | ḪYN VḪYN ve Hīne ve hali and (the) time
البأس ب ا س | BES ELBÊS l-be'si gerginlik / stres (of) [the] stress.
أولئك | ÊVLÙK ulāike işte Those
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler (are) the ones who
صدقوا ص د ق | ṦD̃G ṦD̃GVE Sadeḳū Sadık / Bağlı are true
وأولئك | VÊVLÙK ve ulāike ve işte and those,
هم | HM humu onlardır [they]
المتقون و ق ي | VGY ELMTGVN l-mutteḳūne erdemlenen / muttaki (are) the righteous.

2:177 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

değildir | iyilik | | çevirmeniz | yüzlerinizi | tarafına | doğu | ve batı | fakat | iyilik | kişinin | inanmasıdır | Allah'a | ve gününe | ahiret | ve meleklere | ve Kitaba | ve peygamberlere | ve vermesidir | malını | | sevdiği | | garibe | ve yetime | ve miskine | ve -çocuğuna | sokak / yol | ve dilenciye | ve | ezilene / kölelere | ve doğrulun | SaLâTe/Desteğe | ve verin | zekatı | ve uygula | andlaşmalarını | -zaman | andlaştıkları | ve sabrettikleri | -nda / içinde | sıkıntı | ve hastalık | ve hali | gerginlik / stres | işte | kimseler | Sadık / Bağlı | ve işte | onlardır | erdemlenen / muttaki |

[LYS] [BRR] [] [VLY] [VCH] [GBL] [ŞRG] [ĞRB] [] [BRR] [] [EMN] [] [YVM] [EḢR] [MLK] [KTB] [NBE] [ETY] [MVL] [] [ḪBB] [] [GRB] [YTM] [SKN] [BNY] [SBL] [SEL] [] [RGB] [GVM] [ṦLV] [ETY] [ZKV] [VFY] [AHD̃] [] [AHD̃] [ṦBR] [] [BES] [ŽRR] [ḪYN] [BES] [] [] [ṦD̃G] [] [] [VGY]
LYS ELBR ÊN TVLVE VCVHKM GBL ELMŞRG VELMĞRB VLKN ELBR MN ËMN BELLH VELYVM EL ËḢR VELMLEÙKT VELKTEB VELNBYYN V ËT ELMEL AL ḪBH Z̃VY ELGRB VELYTEM VELMSEKYN VEBN ELSBYL VELSEÙLYN VFY ELRGEB VÊGEM ELṦLET V ËT ELZKET VELMVFVN BAHD̃HM ÎZ̃E AEHD̃VE VELṦEBRYN FY ELBÊSEÙ VELŽREÙ VḪYN ELBÊS ÊVLÙK ELZ̃YN ṦD̃GVE VÊVLÙK HM ELMTGVN

leyse l-birra en tuvellū vucūhekum ḳibele l-meşriḳi velmeğribi velākinne l-birra men āmene billahi velyevmi l-āḣiri velmelāiketi velkitābi ve nnebiyyīne ve ātā l-māle ǎlā Hubbihi ƶevī l-ḳurbā velyetāmā velmesākīne vebne s-sebīli ve ssāilīne ve fī r-riḳābi ve eḳāme S-Salāte ve ātā z-zekāte velmūfūne biǎhdihim iƶā ǎāhedū ve SSābirīne l-be'sā'i ve DDerrā'i ve Hīne l-be'si ulāike elleƶīne Sadeḳū ve ulāike humu l-mutteḳūne
ليس البر أن تولوا وجوهكم قبل المشرق والمغرب ولكن البر من آمن بالله واليوم الآخر والملائكة والكتاب والنبيين وآتى المال على حبه ذوي القربى واليتامى والمساكين وابن السبيل والسائلين وفي الرقاب وأقام الصلاة وآتى الزكاة والموفون بعهدهم إذا عاهدوا والصابرين في البأساء والضراء وحين البأس أولئك الذين صدقوا وأولئك هم المتقون

[ل ي س] [ب ر ر] [] [و ل ي] [و ج ه] [ق ب ل] [ش ر ق] [غ ر ب] [] [ب ر ر] [] [ا م ن] [] [ي و م] [ا خ ر] [م ل ك] [ك ت ب] [ن ب ا] [ا ت ي] [م و ل] [] [ح ب ب] [] [ق ر ب] [ي ت م] [س ك ن] [ب ن ي] [س ب ل] [س ا ل] [] [ر ق ب] [ق و م] [ص ل و] [ا ت ي] [ز ك و] [و ف ي] [ع ه د] [] [ع ه د] [ص ب ر] [] [ب ا س] [ض ر ر] [ح ي ن] [ب ا س] [] [] [ص د ق] [] [] [و ق ي]

 » 2 / Bakara  Suresi: 177
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ليس ل ي س | LYS LYS leyse değildir It is not
Lam,Ye,Sin,
30,10,60,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض من اخوات «كان»
البر ب ر ر | BRR ELBR l-birra iyilik [the] righteousness
Elif,Lam,Be,Re,
1,30,2,200,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
أن | ÊN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
تولوا و ل ي | VLY TVLVE tuvellū çevirmeniz you turn
Te,Vav,Lam,Vav,Elif,
400,6,30,6,1,
V – 2nd person masculine plural (form II) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وجوهكم و ج ه | VCH VCVHKM vucūhekum yüzlerinizi your faces
Vav,Cim,Vav,He,Kef,Mim,
6,3,6,5,20,40,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
قبل ق ب ل | GBL GBL ḳibele tarafına towards
Gaf,Be,Lam,
100,2,30,
LOC – accusative masculine location adverb
ظرف مكان منصوب
المشرق ش ر ق | ŞRG ELMŞRG l-meşriḳi doğu the east
Elif,Lam,Mim,Şın,Re,Gaf,
1,30,40,300,200,100,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
والمغرب غ ر ب | ĞRB VELMĞRB velmeğribi ve batı and the west,
Vav,Elif,Lam,Mim,Ğayn,Re,Be,
6,1,30,40,1000,200,2,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
ولكن | VLKN velākinne fakat [and] but
Vav,Lam,Kef,Nun,
6,30,20,50,
REM – prefixed resumption particle
ACC – accusative particle
الواو استئنافية
حرف نصب من اخوات «ان»
البر ب ر ر | BRR ELBR l-birra iyilik the righteous[ness]
Elif,Lam,Be,Re,
1,30,2,200,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
من | MN men kişinin (is he) who
Mim,Nun,
40,50,
REL – relative pronoun
اسم موصول
آمن ا م ن | EMN ËMN āmene inanmasıdır believes
,Mim,Nun,
,40,50,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
فعل ماض
بالله | BELLH billahi Allah'a in Allah
Be,Elif,Lam,Lam,He,
2,1,30,30,5,
"P – prefixed preposition bi
PN – genitive proper noun → Allah"
جار ومجرور
واليوم ي و م | YVM VELYVM velyevmi ve gününe and the Day
Vav,Elif,Lam,Ye,Vav,Mim,
6,1,30,10,6,40,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine noun → Last Day"
الواو عاطفة
اسم مجرور
الآخر ا خ ر | EḢR EL ËḢR l-āḣiri ahiret [the] Last,
Elif,Lam,,Hı,Re,
1,30,,600,200,
ADJ – genitive masculine singular adjective
صفة مجرورة
والملائكة م ل ك | MLK VELMLEÙKT velmelāiketi ve meleklere and the Angels,
Vav,Elif,Lam,Mim,Lam,Elif,,Kef,Te merbuta,
6,1,30,40,30,1,,20,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine plural noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
والكتاب ك ت ب | KTB VELKTEB velkitābi ve Kitaba and the Book,
Vav,Elif,Lam,Kef,Te,Elif,Be,
6,1,30,20,400,1,2,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
والنبيين ن ب ا | NBE VELNBYYN ve nnebiyyīne ve peygamberlere and the Prophets,
Vav,Elif,Lam,Nun,Be,Ye,Ye,Nun,
6,1,30,50,2,10,10,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine plural noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
وآتى ا ت ي | ETY V ËT ve ātā ve vermesidir and gives
Vav,,Te,,
6,,400,,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
المال م و ل | MVL ELMEL l-māle malını the wealth
Elif,Lam,Mim,Elif,Lam,
1,30,40,1,30,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
على | AL ǎlā in
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
حبه ح ب ب | ḪBB ḪBH Hubbihi sevdiği spite of his love (for it)
Ha,Be,He,
8,2,5,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ذوي | Z̃VY ƶevī (to) those
Zel,Vav,Ye,
700,6,10,
N – accusative masculine dual noun
اسم منصوب
القربى ق ر ب | GRB ELGRB l-ḳurbā garibe (of) the near relatives,
Elif,Lam,Gaf,Re,Be,,
1,30,100,200,2,,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
واليتامى ي ت م | YTM VELYTEM velyetāmā ve yetime and the orphans,
Vav,Elif,Lam,Ye,Te,Elif,Mim,,
6,1,30,10,400,1,40,,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative plural noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
والمساكين س ك ن | SKN VELMSEKYN velmesākīne ve miskine and the needy,
Vav,Elif,Lam,Mim,Sin,Elif,Kef,Ye,Nun,
6,1,30,40,60,1,20,10,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine plural noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
وابن ب ن ي | BNY VEBN vebne ve -çocuğuna and (of)
Vav,Elif,Be,Nun,
6,1,2,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
السبيل س ب ل | SBL ELSBYL s-sebīli sokak / yol the wayfarer,
Elif,Lam,Sin,Be,Ye,Lam,
1,30,60,2,10,30,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
والسائلين س ا ل | SEL VELSEÙLYN ve ssāilīne ve dilenciye and those who ask,
Vav,Elif,Lam,Sin,Elif,,Lam,Ye,Nun,
6,1,30,60,1,,30,10,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine plural active participle
الواو عاطفة
اسم منصوب
وفي | VFY ve fī ve and in
Vav,Fe,Ye,
6,80,10,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – preposition
الواو عاطفة
حرف جر
الرقاب ر ق ب | RGB ELRGEB r-riḳābi ezilene / kölelere freeing the necks (slaves)
Elif,Lam,Re,Gaf,Elif,Be,
1,30,200,100,1,2,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
وأقام ق و م | GVM VÊGEM ve eḳāme ve doğrulun and (who) establish
Vav,,Gaf,Elif,Mim,
6,,100,1,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
الصلاة ص ل و | ṦLV ELṦLET S-Salāte SaLâTe/Desteğe the prayer,
Elif,Lam,Sad,Lam,Elif,Te merbuta,
1,30,90,30,1,400,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
وآتى ا ت ي | ETY V ËT ve ātā ve verin and give
Vav,,Te,,
6,,400,,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
الزكاة ز ك و | ZKV ELZKET z-zekāte zekatı the zakah,
Elif,Lam,Ze,Kef,Elif,Te merbuta,
1,30,7,20,1,400,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
والموفون و ف ي | VFY VELMVFVN velmūfūne ve uygula and those who fulfill
Vav,Elif,Lam,Mim,Vav,Fe,Vav,Nun,
6,1,30,40,6,80,6,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative masculine plural (form IV) active participle
الواو عاطفة
اسم مرفوع
بعهدهم ع ه د | AHD̃ BAHD̃HM biǎhdihim andlaşmalarını their covenant
Be,Ayn,He,Dal,He,Mim,
2,70,5,4,5,40,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
جار ومجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إذا | ÎZ̃E iƶā -zaman when
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
عاهدوا ع ه د | AHD̃ AEHD̃VE ǎāhedū andlaştıkları "they make it;"
Ayn,Elif,He,Dal,Vav,Elif,
70,1,5,4,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form III) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
والصابرين ص ب ر | ṦBR VELṦEBRYN ve SSābirīne ve sabrettikleri and those who are patient
Vav,Elif,Lam,Sad,Elif,Be,Re,Ye,Nun,
6,1,30,90,1,2,200,10,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine plural active participle
الواو عاطفة
اسم منصوب
في | FY -nda / içinde in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
البأساء ب ا س | BES ELBÊSEÙ l-be'sā'i sıkıntı [the] suffering
Elif,Lam,Be,,Sin,Elif,,
1,30,2,,60,1,,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
والضراء ض ر ر | ŽRR VELŽREÙ ve DDerrā'i ve hastalık and [the] hardship,
Vav,Elif,Lam,Dad,Re,Elif,,
6,1,30,800,200,1,,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive feminine noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
وحين ح ي ن | ḪYN VḪYN ve Hīne ve hali and (the) time
Vav,Ha,Ye,Nun,
6,8,10,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – accusative masculine time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان منصوب
البأس ب ا س | BES ELBÊS l-be'si gerginlik / stres (of) [the] stress.
Elif,Lam,Be,,Sin,
1,30,2,,60,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
أولئك | ÊVLÙK ulāike işte Those
,Vav,Lam,,Kef,
,6,30,,20,
DEM – plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler (are) the ones who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
صدقوا ص د ق | ṦD̃G ṦD̃GVE Sadeḳū Sadık / Bağlı are true
Sad,Dal,Gaf,Vav,Elif,
90,4,100,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وأولئك | VÊVLÙK ve ulāike ve işte and those,
Vav,,Vav,Lam,,Kef,
6,,6,30,,20,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
DEM – plural demonstrative pronoun
الواو عاطفة
اسم اشارة
هم | HM humu onlardır [they]
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
المتقون و ق ي | VGY ELMTGVN l-mutteḳūne erdemlenen / muttaki (are) the righteous.
Elif,Lam,Mim,Te,Gaf,Vav,Nun,
1,30,40,400,100,6,50,
N – nominative masculine plural (form VIII) active participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |لَيْسَ: değildir | الْبِرَّ: iyilik | أَنْ: | تُوَلُّوا: çevirmeniz | وُجُوهَكُمْ: yüzlerinizi | قِبَلَ: tarafına | الْمَشْرِقِ: doğu | وَالْمَغْرِبِ: ve batı | وَلَٰكِنَّ: fakat | الْبِرَّ: iyilik | مَنْ: kişinin | امَنَ: inanmasıdır | بِاللَّهِ: Allah'a | وَالْيَوْمِ: ve gününe | الْاخِرِ: ahiret | وَالْمَلَائِكَةِ: ve meleklere | وَالْكِتَابِ: ve Kitaba | وَالنَّبِيِّينَ: ve peygamberlere | وَاتَى: ve vermesidir | الْمَالَ: malını | عَلَىٰ: | حُبِّهِ: sevdiği | ذَوِي: | الْقُرْبَىٰ: garibe | وَالْيَتَامَىٰ: ve yetime | وَالْمَسَاكِينَ: ve miskine | وَابْنَ: ve -çocuğuna | السَّبِيلِ: sokak / yol | وَالسَّائِلِينَ: ve dilenciye | وَفِي: ve | الرِّقَابِ: ezilene / kölelere | وَأَقَامَ: ve doğrulun | الصَّلَاةَ: SaLâTe/Desteğe | وَاتَى: ve verin | الزَّكَاةَ: zekatı | وَالْمُوفُونَ: ve uygula | بِعَهْدِهِمْ: andlaşmalarını | إِذَا: -zaman | عَاهَدُوا: andlaştıkları | وَالصَّابِرِينَ: ve sabrettikleri | فِي: -nda / içinde | الْبَأْسَاءِ: sıkıntı | وَالضَّرَّاءِ: ve hastalık | وَحِينَ: ve hali | الْبَأْسِ: gerginlik / stres | أُولَٰئِكَ: işte | الَّذِينَ: kimseler | صَدَقُوا: Sadık / Bağlı | وَأُولَٰئِكَ: ve işte | هُمُ: onlardır | الْمُتَّقُونَ: erdemlenen / muttaki |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ليس LYS değildir | البر ELBR iyilik | أن ÊN | تولوا TWLWE çevirmeniz | وجوهكم WCWHKM yüzlerinizi | قبل GBL tarafına | المشرق ELMŞRG doğu | والمغرب WELMĞRB ve batı | ولكن WLKN fakat | البر ELBR iyilik | من MN kişinin | آمن ËMN inanmasıdır | بالله BELLH Allah'a | واليوم WELYWM ve gününe | الآخر EL ËḢR ahiret | والملائكة WELMLEÙKT ve meleklere | والكتاب WELKTEB ve Kitaba | والنبيين WELNBYYN ve peygamberlere | وآتى W ËT ve vermesidir | المال ELMEL malını | على AL | حبه ḪBH sevdiği | ذوي Z̃WY | القربى ELGRB garibe | واليتامى WELYTEM ve yetime | والمساكين WELMSEKYN ve miskine | وابن WEBN ve -çocuğuna | السبيل ELSBYL sokak / yol | والسائلين WELSEÙLYN ve dilenciye | وفي WFY ve | الرقاب ELRGEB ezilene / kölelere | وأقام WÊGEM ve doğrulun | الصلاة ELṦLET SaLâTe/Desteğe | وآتى W ËT ve verin | الزكاة ELZKET zekatı | والموفون WELMWFWN ve uygula | بعهدهم BAHD̃HM andlaşmalarını | إذا ÎZ̃E -zaman | عاهدوا AEHD̃WE andlaştıkları | والصابرين WELṦEBRYN ve sabrettikleri | في FY -nda / içinde | البأساء ELBÊSEÙ sıkıntı | والضراء WELŽREÙ ve hastalık | وحين WḪYN ve hali | البأس ELBÊS gerginlik / stres | أولئك ÊWLÙK işte | الذين ELZ̃YN kimseler | صدقوا ṦD̃GWE Sadık / Bağlı | وأولئك WÊWLÙK ve işte | هم HM onlardır | المتقون ELMTGWN erdemlenen / muttaki |
Kırık Meal (Okunuş) : |leyse: değildir | l-birra: iyilik | en: | tuvellū: çevirmeniz | vucūhekum: yüzlerinizi | ḳibele: tarafına | l-meşriḳi: doğu | velmeğribi: ve batı | velākinne: fakat | l-birra: iyilik | men: kişinin | āmene: inanmasıdır | billahi: Allah'a | velyevmi: ve gününe | l-āḣiri: ahiret | velmelāiketi: ve meleklere | velkitābi: ve Kitaba | ve nnebiyyīne: ve peygamberlere | ve ātā: ve vermesidir | l-māle: malını | ǎlā: | Hubbihi: sevdiği | ƶevī: | l-ḳurbā: garibe | velyetāmā: ve yetime | velmesākīne: ve miskine | vebne: ve -çocuğuna | s-sebīli: sokak / yol | ve ssāilīne: ve dilenciye | ve fī: ve | r-riḳābi: ezilene / kölelere | ve eḳāme: ve doğrulun | S-Salāte: SaLâTe/Desteğe | ve ātā: ve verin | z-zekāte: zekatı | velmūfūne: ve uygula | biǎhdihim: andlaşmalarını | iƶā: -zaman | ǎāhedū: andlaştıkları | ve SSābirīne: ve sabrettikleri | : -nda / içinde | l-be'sā'i: sıkıntı | ve DDerrā'i: ve hastalık | ve Hīne: ve hali | l-be'si: gerginlik / stres | ulāike: işte | elleƶīne: kimseler | Sadeḳū: Sadık / Bağlı | ve ulāike: ve işte | humu: onlardır | l-mutteḳūne: erdemlenen / muttaki |
Kırık Meal (Transcript) : |LYS: değildir | ELBR: iyilik | ÊN: | TVLVE: çevirmeniz | VCVHKM: yüzlerinizi | GBL: tarafına | ELMŞRG: doğu | VELMĞRB: ve batı | VLKN: fakat | ELBR: iyilik | MN: kişinin | ËMN: inanmasıdır | BELLH: Allah'a | VELYVM: ve gününe | EL ËḢR: ahiret | VELMLEÙKT: ve meleklere | VELKTEB: ve Kitaba | VELNBYYN: ve peygamberlere | V ËT: ve vermesidir | ELMEL: malını | AL: | ḪBH: sevdiği | Z̃VY: | ELGRB: garibe | VELYTEM: ve yetime | VELMSEKYN: ve miskine | VEBN: ve -çocuğuna | ELSBYL: sokak / yol | VELSEÙLYN: ve dilenciye | VFY: ve | ELRGEB: ezilene / kölelere | VÊGEM: ve doğrulun | ELṦLET: SaLâTe/Desteğe | V ËT: ve verin | ELZKET: zekatı | VELMVFVN: ve uygula | BAHD̃HM: andlaşmalarını | ÎZ̃E: -zaman | AEHD̃VE: andlaştıkları | VELṦEBRYN: ve sabrettikleri | FY: -nda / içinde | ELBÊSEÙ: sıkıntı | VELŽREÙ: ve hastalık | VḪYN: ve hali | ELBÊS: gerginlik / stres | ÊVLÙK: işte | ELZ̃YN: kimseler | ṦD̃GVE: Sadık / Bağlı | VÊVLÙK: ve işte | HM: onlardır | ELMTGVN: erdemlenen / muttaki |
Abdulbaki Gölpınarlı : Yüzlerinizi doğuya, batıya çevirip durmanız, hayır sayılmaz ki. Hayır ve taat sahipleri, Allah'a, son güne, meleklere, kitaba, peygamberlere inanan, Allah sevgisiyle yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, isteyenlere ve esirlere mal veren, namaz kılan, zekât veren, ahdettikleri zaman ahitlerine vefa eden, sıkıntı ve şiddet vakitlerinde sabreden kişilerdir. Onlardır sözleri doğru olanlar, onlardır sakınanlar.
Adem Uğur : İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır!
Ahmed Hulusi : Vechlerinizi (yüzünüzü veya şuurunuzu) doğuya veya batıya (varlığın hakikati veya sistem bilgisine) çevirmeniz BİRR (işin hakikatini yaşamak) değildir. Asıl BİRR, "B" işareti anlamıyla Allâh'a iman edip, gelecekte yaşanacak sürece, melâikeye (algılanıp fark edilemeyen varlığın hakikati olan Allâh Esmâ'sının kuvvelerine), Kitaba (varlığın hakikati ve Sünnetullah'a), Nebilere iman eden; Allâh sevgisiyle malı, akrabaya, yetimlere, miskinlere, yolda kalmışlara (yuvasından - vatanından ayrı düşmüş), yardım isteyenlere, kölelikten kurtarmaya veren; salâtı ikame eden (Allâh'a yönelişinin bilfiil hakkını veren); zekâtını veren (Allâh'ın bağışladığından bir kısmını karşılıksız paylaşan); söz verdiğinde sözünde duran; sıkıntı, hastalık ve şiddete maruz kaldığında buna dayanandır. İşte bunlar sadıklar ve korunanlardır.
Ahmet Tekin : Gerçek hayır ve iyilik, hakiki müslümanlık, insanlık, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Fakat gerçek iyiler ve hakiki müslümanlar, kâmil insanlar, Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere imân edenler; sevdikleri malları ve servetleri, can ü gönülden, isteyerek, yakın akrabalara, yetimlere, dullara, öksüzlere, çevresi, çaresi olmayan yoksullara, yolda kalan muhtaç yolculara, yardım isteyenlere, medet umanlara, esirler ve kölelerin esaret boyunduruklarından kurtarılarak hürriyetlerine kavuşmasına harcayanlar; namazları âdâbına riayet ederek aksatmadan kılanlar, vicdanlarını, servetlerini, sosyal bünyelerini arındıran, berekete vesile olan zekâtı verenler, antlaşma yaptıkları zaman antlaşmalarına riayet edenler, sıkıntılara sabrederek mücadele edenler, hastalığa, açlığa, mallarına ve canlarına gelen zarara tahammül edenler, harbin şiddetli zamanında sabrederek savaşanlar ve kararlı davrananlardır. İşte onlar imanlarında samimi olanlardır. Onlar, işte onlar Allah’a sığınarak emirlerine yapışanlar, günahlardan arınıp, azaptan korunanlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü’minlerdir.
Ahmet Varol : İyilik yüzlerinizi doğuya veya batıya çevirmeniz değildir. Ancak iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitab'a ve peygamberlere iman eden, O'nun sevgisi ile malı yakınlara, yetimlere, düşkünlere, yolda kalmış olana, dilenenlere ve kölelere veren, namazı kılan, zekatı veren, söz verdiklerinde sözlerini yerine getiren, darlıkta, hastalıkta ve savaşın kızıştığı anda sabreden kimselerin yaptıklarıdır. İşte bunlar doğru olanlardır. Takva sahibi olanlar da bunlardır.
Ali Bulaç : Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.
Ali Fikri Yavuz : Yüzlerinizi (namazda) doğu ve batı tarafına çevirmeniz hayır ve taat değildir. Fakat hayır ve ibadet, Allah’a, âhirete, meleklere, Allah’ın indirdiği kitablara ve peygamberlere iman edenin ibadetidir ve Allah sevgisi üzere, yahud mala olan sevgisine rağmen, malı (fakir) akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa , dilenenlere, köle ve esirlere (kurtulmaları için) harcayan, namazı gereği üzere kılan ve zekâtı veren kimsenin; ahidleştikleri zaman sözlerine sâdık kalanların, ihtiyaç ve sıkıntı hallerinde, cihad ve savaşlarda sabredenlerin hayrıdır. İşte, bu vasıfları taşıyanlar, hakka uyan sâdıklardır ve bunlar takva sahipleridir.
Bekir Sadak : Yuzlerinizi dogudan yana ve batidan yana cevirmeniz iyi olmak demek degildir; Lakin iyi olan, Allah'a, ahiret gunune, meleklere, Kitab'a, peygamberlere inanan, O'nun sevgisiyle, yakinlarina, yetimlere, duskunlere, yolculara, yoksullara ve koleler ugrunda mal veren, namaz kilan, zekat veren ve ahidlestiklerinde ahidlerine vefa gosterenler, zorda, darda ve savas alaninda sabredenlerdir. Iste onlar dogru olanlardir ve sakinanlar ancak onlardir.
Celal Yıldırım : Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz (hakikî imânı yansıtan) iyilik ve erdemlik değildir. Ama (gerçek) iyilik ve erdemlik: Allah'a, âhiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inananların, malı —ona olan sevgisiyle— yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere, köle ve esirleri kurtarmaya harcayanların, namaz kılan ve zekât verenlerin; andlaşıp anlaştıkları zaman verdikleri sözü yerine getirenlerin; zorda, darda ve savaşın kızıştığında sabredenlerin (bu. durumları ve imânlaradır. İşte bunlardır doğru olanlar ve bunlardır korunup sakınanlar.
Diyanet İşleri : İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.
Diyanet İşleri (eski) : Yüzlerinizi doğudan yana ve batıdan yana çevirmeniz iyi olmak demek değildir; Lakin iyi olan, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitap'a, peygamberlere inanan, O'nun sevgisiyle, yakınlarına, yetimlere, düşkünlere, yolculara, yoksullara ve köleler uğrunda mal veren, namaz kılan, zekat veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler, zorda, darda ve savaş alanında sabredenlerdir. İşte onlar doğru olanlardır ve sakınanlar ancak onlardır.
Diyanet Vakfi : İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır!
Edip Yüksel : Yüzlerinizi doğu veya batı yönüne çevirmeniz iyilik değil. İyiler o kimseler ki ALLAH'a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inanırlar; akrabalara, yetimlere, muhtaçlara, yolda kalmışlara, dilencilere ve köleleri özgürlüğe kavuşturmaya seve seve para yardımında bulunurlar; namazı gözetir, zekatı verir, sözleştikleri vakit sözlerinde dururlar; zorluğa, sıkıntıya ve zulme karşı direnirler. İşte doğru olanlar onlardır, erdemli olanlar da onlardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Yüzlerinizi bazan doğu, bazan batı tarafına çevirmeniz erginlik değildir. Fakat eren o kimselerdir ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve bütün peygamberlere iman edip, yakınlığı olanlara, öksüzlere, yoksullara, yolda kalmışa, dilenenlere ve esirleri kurtarmaya seve seve mal verirler. Namazı kılarlar, zekatı verirler. Bir de andlaştıkları zaman sözlerini yerine getirenler, hele sıkıntı ve hastalık durumlarında ve harbin şiddetli zamanında sabır ve kararlılık gösterenler var ya, işte doğru olanlar da bunlardır, korunanlar da bunlardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Erginlik, yüzlerinizi bir doğu bir batı tarafına çevirmeniz değildir. Ancak eren Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman edip yakınlığı olanlara, öksüzlere, çaresizlere, yolda kalmışa, dilenenlere ve esirler uğrunda seve seve mal veren, hem namazı kılan, hem zekatı veren, sözleştikleri vakit sözlerini yerine getiren, hele sıkıntı ve hastalık durumlarında ve savaşın kızıştığı anda sabır gösterenlerdir. İşte bunlardır doğru olanlar ve bunlardır Allah'tan korkup kötülüklerden sakınanlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Erginlik değil: yüzlerinizi kâh gün doğu tarafına çevirmeniz kâh batı, ve lâkin eren o kimsedir ki Allaha, Ahıret gününe, Melâikeye, Kitaba ve bütün Peygamberlere iman edip karabeti olanlara, öksüzlere, bîçarelere yolda kalmışa, dilenenlere ve esirler uğrunda seve seve mal vermekte, hem namazı kılmakta hem zekâtı vermekte, bir de andlaştıkları vakit ahidlerini yerine getirenler, hele sıkıntı ve hastalık hallerinde ve harbin şiddeti zamanında sabr-ü sebat edenler işte bunlardır o sadıklar ve işte bunlardır o korunan müttekiler
Fizilal-il Kuran : Yüzlerinizi Doğu ya da Batı tarafına çevirmeniz iyilik demek değildir. Asıl iyilik Allah'a, Ahiret gününe, meleklere, kitaba, peygamberlere inanan; akrabalara, yetimlere, yoksullara, yarı yolda kalanlara, dilencilere ve boyunduruk altında bulunanlara (kölelere, tutsaklara) mallarını sevmelerine rağmen yardım edenlerin; namazı kılanların, zekâtı verenlerin, antlaşma yaptıklarında yapmış oldukları antlaşmaları yerine getirenlerin; zorda, darda ve savaş zamanında sabredenlerin tutumudur. İşte doğrular (sözlerinin erleri) onlardır, takva sahipleri de onlardır.
Gültekin Onan : Yüzlerinizi doğu veya batı yönüne çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Tanrı'ya, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inanan; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştileştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.
Hakkı Yılmaz : "Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz “iyi adamlık” değildir. Ama “iyi adamlar”, Allah'a, Âhiret Günü'ne/Son Gün'e, meleklere, Kitap'a, peygamberlere inanan; malını akrabalara, yetimlere, miskinlere, yolcuya ve dilenenlere ve özgürlüğü olmayanlara, Allah'a/mala/vermeye sevgisi olmasına rağmen veren ve salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturan-ayakta tutan], zekâtı/vergiyi veren kimselerdir. Ve de sözleştiklerinde, sözlerini tastamam yerine getiren, sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreden kimselerdir. İşte onlar, özü-sözü doğru olanlardır. Ve işte onlar, Allah'ın koruması altına girmiş kişilerin ta kendileridir. "
Hasan Basri Çantay : (Namazda) yüzlerinizi doğu ve batı yönüne döndürmeniz; birr (taat bu) değildir. Fakat birr, Allaha, âhiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere îman eden, malı (nı Allah) sevgisiyle (yahud: mala olan sevgisine rağmen) akrabaye, yetimlere, yoksullara, yol oğluna (Yolda kalmış müsâfırlere), dilenenlere ve köle ve esirler (i kurtârmıy) a veren, namazı (nı) dosdoğru kılan, zekâtı (nı) veren (kimselerin), ahidleşdikleri zaman sözlerini yerine getirenler (in), sıkıntıda ve hastalıkda ve muhaarebenin kızışdığı zamanlarda sabr-u metanet gösterenler (in birridir). Onlar (yok mu? îmanlarında ve birr-ü taat iddiasında) saadık olanlar onlardır ve onlar takvaaya erenlerin de ta kendileridir.
Hayrat Neşriyat : (Ey ehl-i kitab!) Yüzlerinizi (ibâdet maksadıyla) doğu ve batı tarafına çevirmeniz iyilik (için yeterli) değildir; fakat iyilik o kimsenin (iyiliği)dir ki, (o kişi) Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitab(lar)a ve peygamberlere îmân eder; ona (o elindeki mala) olan sevgisine rağmen malı akrabâlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, dilenenlere ve köleler uğrunda verir; namazı hakkıyla edâ eder ve zekâtı verir. Çünki (onlar) söz verdikleri zaman sözlerini yerine getirenler ve sıkıntı (fakirlik), hastalık ve savaşın şiddetli ânında sabredenlerdir. İşte onlar, doğru olan kimselerdir. Takvâ sâhibi olanlar da işte ancak onlardır.
İbni Kesir : Yüzlerinizi Doğu ve Batı tarafına çevirmeniz «bir» değildir. Lakin asıl «bir»; Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitablara, peygamberlere iman eden, malını seve seve yakınlarına, yetimlere, miskinlere, yolculara, dilenenlere, kölelere, esirlere veren, namazı kılan, zekatı veren, muahede yaptıklarında ahidlerini yerine getiren, sıkıntıda, hastalıkta ve şiddetli savaş anında sabredenlerinkidir. İşte sadık olanlar da onlardır ve müttakiler de onlardır.
İskender Evrenosoğlu : Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz (hakiki îmânı yansıtan) BİRR (ebrar kılacak davranış biçimi) değildir. Lâkin birr, kişinin, Allah'a, yevm'il âhire (Allah'a ulaşılan sonraki güne, hidayet gününe, vuslat gününe) meleklere, Kitab'a ve peygamberlere îmân etmesi ve sevdiği maldan, akrabalara (yakınlık sahiplerine) yetimlere, miskinlere (çalışamaz durumda olan ihtiyarlara), yolda kalmış yolculara, isteyen (muhtaçlara), köle ve (kurtulmaları için) esirlere vermesi ve namazı kılması, zekâtı vermesidir. Ve (Allah'a ve insanlara) ahd verdikleri zaman ahdlerine vefa edenler (yerine getirenler), zorlukta ve darlıkta ve şiddetli savaş halinde sabredenler, işte onlar sadık olanlardır. İşte onlar muttekilerdir (takva sahibi olanlardır).
Muhammed Esed : Gerçekte erdemlilik, yüzünü doğuya veya batıya çevirmeniz ile ilgili değildir; ama gerçek erdem sahibi, Allah'a, Ahiret Günü'ne, melekler, vahye ve Peygamberlere inanan, servetini -kendisi için ne kadar kıymetli olsa da- akrabasına, yetimlere, ihtiyaç sahiplerine, yolculara, (yardım) isteyenlere ve insanları kölelikten kurtarmaya harcayan; namazında devamlı ve dikkatli olan ve arındırıcı (mali) yükümlülüğünü ifa eden kişidir; ve (gerçek erdem sahipleri) söz verdiklerinde sözünü tutan, felaket, zorluk ve sıkıntı anlarında sabredenlerdir. İşte onlardır sadakatlerini gösterenler ve işte onlardır Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Birr (takvâ) yüzlerinizi maşrık ve mağrip tarafına çevirmeniz değildir. Fakat birr, o kimsenin birridir ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere imân etmiş olur. Ve malını seve seve karabet sahiplerine, yetimlere, yoksullara, yolculara, dilenenlere verir. Ve esirleri azad etmek hususuna sarfeder. Ve namazını kılar, zekâtını verir. Bir de muâhede yaptıkları zaman ahidlerini yerine getirirler ve ihtiyaç, hastalık ve şiddetli savaş hallerinde de sabırlı bulunurlar. İşte sâdık olanlar onlardır. Muttakî olanlar da onlardan ibarettir.
Ömer Öngüt : Gerçek iyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik o kimsenin iyiliğidir ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitab'a, peygamberlere inanır. O'nun sevgisiyle, yakınlarına, yetimlere, düşkünlere, yolculara, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere ve boyunduruk altında bulunan köle ve esirlere maldan verir, namaz kılar, zekât verir. Andlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte sâdık olanlar bunlardır. İşte muttakîler de bunlardır.
Şaban Piriş : -Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne döndürmeniz iyilik değildir. Fakat iyilik Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden, malını sevgisine rağmen; akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolculara, dilencilere, kölelere ve esirlere veren, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren, sözleştikleri zaman sözlerini yerine getiren, sıkıntıda, hastalıkta ve savaşta sabredenlerin durumudur. İşte sadıklar ve muttakiler onlardır.
Suat Yıldırım : İyilik (ve hayır), yüzlerinizi doğuya ya da batıya doğru çevirme değildir. Asıl iyilik; Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere iman eden, sevdiği malını Allah’ı hoşnud etmek için yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalan gariplere, isteyenlere ve boyunduruk altında bulunup hürriyetine kavuşmak isteyen köle ve esirlere veren, namazı hakkıyla ifa edip zekâtı veren, sözleştiği zaman sözlerinde duran, hele hele sıkıntı ve hastalık hallerinde, savaşın şiddetleri esnasında sabreden kimselerin davranışlarıdır. İşte onlardır imanlarında samimi olanlar ve işte onlardır Allah’ı sayıp günahlardan korunan takvâlılar!
Süleyman Ateş : Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz iyilik değildir. Asıl iyilik, o(kimsenin iyiliği)dir ki, Allah'a, âhiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere inandı; sevdiği malını yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere ve boyunduruk altında bulunan(köle ve esir)lere verdi; namazı kıldı, zekâtı verdi. Andlaşma yaptıkları zaman andlaşmalarını yerine getirenler; sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabredenler, işte doğru olanlar onlardır, (Allâh'ın azâbından) korunanlar da onlardır.
Tefhim-ul Kuran : Yüzlerinizi doğudan ve batıdan yana çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; ona olan sevgisine rağmen, malı yakınlara, yetimlere, yoksullara, yol oğluna (yolda kalmışa), isteyip dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenler(in tutum ve davranışıdır) . İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.
Ümit Şimşek : Hayra ermek demek, yüzünüzü doğuya, batıya çevirmek demek değildir. Hayra eriş, o kimsenin erişidir ki, Allah'a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere inanmış; yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yolculara, ihtiyacından dolayı isteyene, esaret altındakilere malından seve seve vermiş; namazı dosdoğru kılmış, zekâtı vermiştir. Onlar, sözleştikleri zaman sözlerinde duran kimselerdir. Onlar, darlıkta, sıkıntıda ve çetin şartlar altında sabredenlerdir. Onlar sadıkların tâ kendisi, onlar takvâ sahiplerinin tâ kendisidir.
Yaşar Nuri Öztürk : Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz zafer ve mutluluğa ermek değildir. Zafer ve mutluluğa ermek o kişinin hakkıdır ki, Allah'a, âhıret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, namazı kılar, zekatı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. Ve işte bunlardır korunan takva sahipleri.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}