» 2 / Bakara  Suresi:

Kuran Sırası: 2
İniş Sırası: 87

Kırık Meal (Transcript) Meali
|ELM: Elif Lâm Mîm | (2:1)
|Z̃LK: Budur | ELKTEB: Kitap | LE: yok | RYB: şüphe | FYH: onda | HD̃: yol gösterici/hediye | LLMTGYN: erdemlilere | (2:2)
|ELZ̃YN: Kimseler / olanlar | YÙMNVN: Doğrularlar | BELĞYB: gayble / gizlilikle | VYGYMVN: ve Doğrulurlar | ELṦLET: SaLâTe/Desteğe | VMME: ve şeyden | RZGNEHM: rızıklandırıldıkları | YNFGVN: harcarlar | (2:3)
|VELZ̃YN: ve Kimseler / olanlar | YÙMNVN: Doğrularlar | BME: -şeyle | ÊNZL: indirilen/sunulan | ÎLYK: sana | VME: ve -şeye | ÊNZL: indirilen/sunulan | MN: -den | GBLK: senden önce | VBEL ËḢRT: ve ahirete de | HM: onlar | YVGNVN: kesinlikle inanırlar | (2:4)
|ÊVLÙK: işte onlar | AL: üzeredirler | HD̃: bir hidayet | MN: -nden | RBHM: Rableri- | VÊVLÙK: ve işte | HM: onlardır | ELMFLḪVN: umduklarına erenler | (2:5)
|ÎN: elbette | ELZ̃YN: ki | KFRVE: inkar edenler | SVEÙ: eşittir | ALYHM: onlara | ÊÊNZ̃RTHM: onları uyarman | ÊM: yada | LM: | TNZ̃RHM: uyarmasan da | LE: | YÙMNVN: inanmazlar | (2:6)
|ḢTM: mühürlemiştir | ELLH: Allah | AL: üzerini | GLVBHM: kalblerinin | VAL: ve üzerini | SMAHM: kulaklarının | VAL: ve üzerine | ÊBṦERHM: gözlerinin | ĞŞEVT: perde inmiştir | VLHM: ve Onların | AZ̃EB: bir azab | AƵYM: büyük | (2:7)
|VMN: ve | ELNES: insanlardan | MN: öyleleri de | YGVL: derler | ËMNE: inandık | BELLH: Allah'a | VBELYVM: ve gününe | EL ËḢR: ahiret | VME: olmadıkları halde | HM: onlar | BMÙMNYN: inanıyor | (2:8)
|YḢED̃AVN: aldatmağa çalışırlar | ELLH: Allah'ı | VELZ̃YN: ve kimseleri | ËMNVE: inanan | VME: | YḢD̃AVN: aldatamazlar | ÎLE: başkasını | ÊNFSHM: kendilerinden | VME: değiller | YŞARVN: farkında | (2:9)
|FY: | GLVBHM: onların kablerinde | MRŽ: hastalık vardır | FZED̃HM: artırmıştır | ELLH: Allah | MRŽE: hastalıklarını | VLHM: ve Onların | AZ̃EB: bir azab | ÊLYM: acı | BME: ötürü | KENVE: olduklarından | YKZ̃BVN: yalancı | (2:10)
|VÎZ̃E: zaman | GYL: denildiği | LHM: onlara | LE: yapmayın | TFSD̃VE: bozgunculuk | FY: | ELÊRŽ: yeryüzünde | GELVE: derler | ÎNME: sadece | NḪN: biz | MṦLḪVN: düzelticileriz | (2:11)
|ÊLE: İyi bilin ki | ÎNHM: muhakkak | HM: onlar | ELMFSD̃VN: bozgunculardır | VLKN: fakat | LE: değildir | YŞARVN: anlayanlardan | (2:12)
|VÎZ̃E: zaman | GYL: denildiği | LHM: onlara | ËMNVE: iman edin | KME: gibi | ËMN: inandıkları | ELNES: insanların | GELVE: derler | ÊNÙMN: inanır mıyız? | KME: gibi | ËMN: inandığı | ELSFHEÙ: beyinsizlerin | ÊLE: iyi bilin ki | ÎNHM: doğrusu onlardır | HM: onlar | ELSFHEÙ: asıl beyinsizler | VLKN: fakat | LE: değildir | YALMVN: bilenlerden | (2:13)
|VÎZ̃E: zaman | LGVE: rastladıkları | ELZ̃YN: kimselere | ËMNVE: inanan | GELVE: derler | ËMNE: inandık | VÎZ̃E: ve zaman | ḢLVE: yalnız kaldıkları | ÎL: ile | ŞYEŦYNHM: şeytanları | GELVE: derler | ÎNE: şüphesiz biz | MAKM: sizinle beraberiz | ÎNME: elbette sadece | NḪN: biz | MSTHZÙVN: (onlarla) alay ediyoruz | (2:14)
|ELLH: Allah | YSTHZÙ: alay eder | BHM: kendileriyle | VYMD̃HM: ve onları bırakır | FY: içinde | ŦĞYENHM: taşkınları | YAMHVN: bocalayıp dururlar | (2:15)
|ÊVLÙK: işte onlar | ELZ̃YN: | EŞTRVE: satın aldılar | ELŽLELT: sapıklığı | BELHD̃: hidayet karşılığında | FME: etmedi | RBḪT: kâr | TCERTHM: ticaretleri | VME: ve değildir | KENVE: olanlardan | MHTD̃YN: doğru yolu bulan | (2:16)
|MS̃LHM: Onların durumu | KMS̃L: durumu gibidir | ELZ̃Y: kişinin | ESTVGD̃: yakan | NERE: ateş | FLME: ne zaman ki | ÊŽEÙT: aydınlatır | ME: | ḪVLH: çevresini | Z̃HB: giderdi | ELLH: Allah | BNVRHM: onların nurunu | VTRKHM: ve onları bıraktı | FY: içinde | ƵLMET: karanlıklar | LE: değildir | YBṦRVN: görenlerden | (2:17)
|ṦM: sağırdırlar | BKM: dilsizdirler | AMY: kördürler | FHM: onlar | LE: değildir | YRCAVN: dönecek | (2:18)
|ÊV: ya da (onlar) | KṦYB: boşanan yağmur gibi | MN: -ten | ELSMEÙ: gök | FYH: içinde | ƵLMET: karanlıklar | VRAD̃: ve gök gürlemesi | VBRG: ve şimşek (ler) | YCALVN: tıkarlar | ÊṦEBAHM: parmaklarını | FY: içine | ËZ̃ENHM: kulakları | MN: -nden | ELṦVEAG: yıldırım sesleri | ḪZ̃R: korkusuyla | ELMVT: ölüm | VELLH: oysa Allah | MḪYŦ: tamamen kuşatmıştır | BELKEFRYN: inkarcıları | (2:19)
|YKED̃: neredeyse | ELBRG: şimşek | YḢŦF: kapıverecek | ÊBṦERHM: gözlerini | KLME: zaman | ÊŽEÙ: aydınlattığı | LHM: onları | MŞVE: yürürler | FYH: o(nun ışığı)nda | VÎZ̃E: zaman | ÊƵLM: karanlık çöktüğü | ALYHM: üzerlerine | GEMVE: dikilip kalırlar | VLV: eğer | ŞEÙ: dileseydi | ELLH: Allah | LZ̃HB: elbette götürürdü | BSMAHM: işitmelerini | VÊBṦERHM: ve görmelerini | ÎN: Şüphesiz | ELLH: Allah'ın | AL: üzerine | KL: her | ŞYÙ: şey | GD̃YR: gücü yeter | (2:20)
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELNES: insanlar | EABD̃VE: kulluk edin | RBKM: Rabbinize | ELZ̃Y: "o ki;" | ḢLGKM: sizi yarattı | VELZ̃YN: "ve o ki;" | MN: (siz)-den | GBLKM: sizden öncekileri | LALKM: belki | TTGVN: korunursunuz | (2:21)
|ELZ̃Y: O (Rabb) ki | CAL: kıldı | LKM: sizin için | ELÊRŽ: yeri | FREŞE: döşek | VELSMEÙ: ve göğü | BNEÙ: bina | VÊNZL: ve indirdi | MN: -ten | ELSMEÙ: gök | MEÙ: su | FÊḢRC: çıkardı | BH: onunla | MN: -den | ELS̃MRET: çeşitli ürünler | RZGE: rızık olarak | LKM: sizin için | FLE: öyleyse | TCALVE: koşmayın | LLH: Allah'a | ÊND̃ED̃E: eşler (denk) | VÊNTM: ve siz de | TALMVN: bile bile | (2:22)
|VÎN: eğer | KNTM: iseniz | FY: içinde | RYB: şüphe | MME: -den | NZLNE: sana indirdiğimiz | AL: -e | ABD̃NE: kulumuz (Muhammed) | FÊTVE: haydi getirin | BSVRT: bir sure | MN: | MS̃LH: onun gibi | VED̃AVE: ve çağırın | ŞHD̃EÙKM: şahitlerinizi | MN: -dan | D̃VN: başka | ELLH: Allah | ÎN: eğer | KNTM: iseniz | ṦED̃GYN: doğru | (2:23)
|FÎN: yok eğer | LM: | TFALVE: yapmadınızsa | VLN: ki asla yapamayacaksınız | TFALVE: | FETGVE: o halde sakının | ELNER: ateşten | ELTY: ki | VGVD̃HE: onun yakıtı | ELNES: insanlar | VELḪCERT: ve taşlardır | ÊAD̃T: hazırlanmış | LLKEFRYN: inkarcılar için | (2:24)
|VBŞR: ve müjdele | ELZ̃YN: kimseleri | ËMNVE: inanan | VAMLVE: ve işleyen | ELṦELḪET: salih işler | ÊN: muhakkak | LHM: onlar için vardır | CNET: cennetler | TCRY: akan | MN: -ndan | TḪTHE: altları | ELÊNHER: ırmaklar | KLME: her | RZGVE: rızıklandırıldıklarında | MNHE: onlardaki | MN: -den | S̃MRT: meyve | RZGE: rızk olarak | GELVE: derler | HZ̃E: Bu | ELZ̃Y: şeydir | RZGNE: rızıklandığımız | MN: -den | GBL: daha önce | VÊTVE: verilmiştir | BH: onlara | MTŞEBHE: ona benzer | VLHM: ve Onların | FYHE: orada | ÊZVEC: eşler | MŦHRT: tertemiz | VHM: ve onlar | FYHE: orada | ḢELD̃VN: ebedi kalacaklardır | (2:25)
|ÎN: muhakkak | ELLH: Allah | LE: değildir | YSTḪYY: çekinecek | ÊN: | YŽRB: misal vermekten | MS̃LE: bir örneği | ME: gibi | BAVŽT: bir sivrisineği | FME: hatta olanı | FVGHE: onun da üstünde | FÊME: gerçekten | ELZ̃YN: kimseler | ËMNVE: inanan | FYALMVN: bilirler | ÊNH: kesinlikle o | ELḪG: haktır (gerçektir) | MN: -nden | RBHM: Rableri- | VÊME: ve ise | ELZ̃YN: edenler | KFRVE: inkar | FYGVLVN: derler ki | MEZ̃E: neyi | ÊRED̃: istedi (kasdetti) | ELLH: Allah | BHZ̃E: bu | MS̃LE: misalle | YŽL: saptırır | BH: onunla | KS̃YRE: bir çoğunu | VYHD̃Y: ve yine yola getirir | BH: onunla | KS̃YRE: bir çoğunu | VME: -maz | YŽL: saptır- | BH: onunla | ÎLE: başkasını | ELFESGYN: fasıklardan | (2:26)
|ELZ̃YN: onlar ki | YNGŽVN: bozarlar | AHD̃: (verdikleri) sözü | ELLH: Allah'a | MN: -dan | BAD̃: sonra- | MYS̃EGH: söz verip bağlandıktan | VYGŦAVN: ve keserler | ME: şeyi | ÊMR: emrettiği | ELLH: Allah'ın | BH: kendisiyle | ÊN: | YVṦL: birleştirmesini | VYFSD̃VN: ve bozgunculuk yaparlar | FY: -nde | ELÊRŽ: yeryüzü- | ÊVLÙK: işte | HM: onlardır | ELḢESRVN: ziyana uğrayanlar | (2:27)
|KYF: nasıl | TKFRVN: inkar edersiniz | BELLH: Allah'a | VKNTM: siz iken | ÊMVETE: ölüler | FÊḪYEKM: O sizi diriltti | S̃M: sonra | YMYTKM: öldürecek | S̃M: sonra | YḪYYKM: diriltecek | S̃M: sonra | ÎLYH: O'na | TRCAVN: döndürüleceksiniz | (2:28)
|HV: O | ELZ̃Y: ki | ḢLG: yarattı | LKM: sizin için | ME: ne | FY: varsa | ELÊRŽ: yeryüzünde | CMYAE: hepsini | S̃M: sonra | ESTV: yöneldi | ÎL: -e | ELSMEÙ: gök- | FSVEHN: onları düzenledi | SBA: yedi | SMEVET: gök (olarak) | VHV: ve O | BKL: her | ŞYÙ: şeyi | ALYM: bilir | (2:29)
|VÎZ̃: bir zamanlar | GEL: dedi ki | RBK: Rabbin | LLMLEÙKT: meleklere | ÎNY: şüphesiz ben | CEAL: yaratacağım | FY: -nde | ELÊRŽ: yeryüzü- | ḢLYFT: bir halife | GELVE: dediler (melekler) | ÊTCAL: mi yaratacaksın? | FYHE: orada | MN: kimse | YFSD̃: bozgunculuk yapan | FYHE: orada | VYSFK: döken | ELD̃MEÙ: kan | VNḪN: oysa biz | NSBḪ: tesbih ediyor | BḪMD̃K: seni överek | VNGD̃S: ve takdis ediyoruz | LK: seni | GEL: dedi | ÎNY: şüphesiz ben | ÊALM: bilirim | ME: şeyleri | LE: değilsiniz | TALMVN: siz biliyor | (2:30)
|VALM: ve öğretti | ËD̃M: Adem'e | ELÊSMEÙ: isimleri | KLHE: bütün | S̃M: sonra | ARŽHM: onları sunup | AL: -e | ELMLEÙKT: melekler- | FGEL: ve dedi | ÊNBÙVNY: bana söyleyin | BÊSMEÙ: isimlerini | HÙLEÙ: onların | ÎN: eğer | KNTM: iseniz | ṦED̃GYN: doğru kimseler | (2:31)
|GELVE: dediler ki | SBḪENK: Seni tesbih ederiz | LE: yoktur | ALM: bilgimiz | LNE: bizim | ÎLE: başka | ME: şeyden | ALMTNE: bize öğrettiğin | ÎNK: şüphesiz sen | ÊNT: sen | ELALYM: bilensin | ELḪKYM: hakim olansın | (2:32)
|GEL: (Allah) dedi ki | YE: EY/HEY/AH | ËD̃M: Adem | ÊNBÙHM: bunlara haber ver | BÊSMEÙHM: onların isimlerini | FLME: ne zaman ki | ÊNBÊHM: bunlara haber verince | BÊSMEÙHM: onların isimlerini | GEL: (Allah) dedi ki | ÊLM: değil miydim? | ÊGL: size demiş | LKM: size | ÎNY: şüphesiz ben | ÊALM: bilirim | ĞYB: gayblarını | ELSMEVET: göklerin | VELÊRŽ: ve yerin | VÊALM: ve bilirim | ME: şeyleri | TBD̃VN: sizin açıkladıklarınız | VME: ve şeyleri | KNTM: olduğunuz | TKTMVN: gizlemekte | (2:33)
|VÎZ̃: hani | GLNE: demiştik | LLMLEÙKT: Meleklere | ESCD̃VE: secde edin | L ËD̃M: Adem'e | FSCD̃VE: hemen secde ettiler | ÎLE: hariç | ÎBLYS: İblis | ÊB: kaçındı | VESTKBR: ve kibirlendi | VKEN: ve oldu | MN: -dan | ELKEFRYN: inkarcılar- | (2:34)
|VGLNE: ve dedik ki | YE: EY/HEY/AH | ËD̃M: Adem | ESKN: oturun | ÊNT: sen | VZVCK: ve eşin | ELCNT: cennette | VKLE: ve yeyin | MNHE: ondan | RĞD̃E: bol bol | ḪYS̃: yerde | ŞÙTME: dilediğiniz | VLE: -mayın | TGRBE: yaklaş- | HZ̃H: şu | ELŞCRT: ağaca | FTKVNE: olursunuz | MN: -den | ELƵELMYN: zalimler- | (2:35)
|FÊZLHME: onlar(ın ayağın)ı kaydırdı | ELŞYŦEN: şeytan | ANHE: oradan | FÊḢRCHME: çıkardı | MME: yerden | KENE: bulundukları | FYH: içinde | VGLNE: ve dedik ki | EHBŦVE: inin | BAŽKM: kiminiz | LBAŽ: kiminize | AD̃V: düşman olarak | VLKM: sizin için vardır | FY: -nde | ELÊRŽ: yeryüzü- | MSTGR: kalmak | VMTEA: ve nimet | ÎL: | ḪYN: bir süre | (2:36)
|FTLG: derken aldı | ËD̃M: Adem | MN: -nden | RBH: Rabbi- | KLMET: kelimeler | FTEB: tevbesini kabul etti | ALYH: onun | ÎNH: şüphesiz | HV: O | ELTVEB: tevbeyi çok kabul edendir | ELRḪYM: çok esirgeyendir | (2:37)
|GLNE: dedik | EHBŦVE: inin | MNHE: oradan | CMYAE: hepiniz | FÎME: zaman | YÊTYNKM: size geldiği | MNY: benden | HD̃: bir hidayet | FMN: kimler | TBA: uyarsa | HD̃EY: benim hidayetime | FLE: artık yoktur | ḢVF: bir korku | ALYHM: onlara | VLE: ve olmazlar | HM: onlar | YḪZNVN: üzülenlerden | (2:38)
|VELZ̃YN: ve kimseler | KFRVE: inkar eden | VKZ̃BVE: ve yalanlayan | B ËYETNE: ayetlerimizi | ÊVLÙK: işte onlar | ÊṦḪEB: halkıdır | ELNER: ateş | HM: onlar | FYHE: orada | ḢELD̃VN: ebedi kalacaklardır | (2:39)
|YE: EY/HEY/AH | BNY: Çocuklar | ÎSREÙYL: İsrail | EZ̃KRVE: hatırlayın | NAMTY: ni'metleri | ELTY: "o ki;" | ÊNAMT: ni'metlendirdim | ALYKM: sizleri | VÊVFVE: ve tutun | BAHD̃Y: bana verdiğiniz sözü | ÊVF: ben de tutayım | BAHD̃KM: size verdiğim sözü | VÎYEY: ve sadece benden | FERHBVN: korkun | (2:40)
|V ËMNVE: ve inanın | BME: şeye | ÊNZLT: indirdiğim | MṦD̃GE: doğrulayıcı olarak | LME: bulunanı | MAKM: sizin yanınızda | VLE: | TKVNVE: ve olmayın | ÊVL: ilk | KEFR: inkar eden | BH: onu | VLE: | TŞTRVE: ve satmayın | B ËYETY: benim ayetlerimi | S̃MNE: bedele | GLYLE: azıcık | VÎYEY: ve benden | FETGVN: sakının | (2:41)
|VLE: | TLBSVE: ve katıştırmayın | ELḪG: gerçeği | BELBEŦL: batılla | VTKTMVE: ve gizlemeyin | ELḪG: hakkı | VÊNTM: siz | TALMVN: bildiğiniz halde | (2:42)
|VÊGYMVE: ve doğrulun | ELṦLET: SalâTe/Desteğe | V ËTVE: ve verin | ELZKET: zekatı | VERKAVE: ve eğilin | MA: beraber | ELREKAYN: eğilenlerle | (2:43)
|ÊTÊMRVN: Emretmediniz mi | ELNES: insanlara | BELBR: iyilikle | VTNSVN: ve unutuyorsunuz | ÊNFSKM: kendinizi | VÊNTM: ve size | TTLVN: seslendirilen/okunan | ELKTEB: Kitabı/yazgıyı | ÊFLE: -yok mu | TAGLVN: akletmek | (2:44)
|VESTAYNVE: arayın | BELṦBR: sabırla | VELṦLET: ve destekle(zikrullah/mesaj) | VÎNHE: ve Kİ o | LKBYRT: büyüklenmesin | ÎLE: başkasına | AL: -üzerine | ELḢEŞAYN: dinginlik- | (2:45)
|ELZ̃YN: onlar ki | YƵNVN: bilirler | ÊNHM: şüphesiz onlar | MLEGV: kavuşacaklardır | RBHM: Rablerine | VÊNHM: ve gerçekten onlar | ÎLYH: O'na | RECAVN: döneceklerdir | (2:46)
|YE: EY/HEY/AH | BNY: Çocuklar | ÎSREÙYL: İsrail | EZ̃KRVE: hatırlayın | NAMTY: ni'metimi | ELTY: ki | ÊNAMT: ni'metlendirdim | ALYKM: sizi | VÊNY: ve şüphesiz | FŽLTKM: sizi üstün kıldım | AL: üzerine | ELAELMYN: alemler | (2:47)
|VETGVE: ve sakının | YVME: günden | LE: | TCZY: cezalandırılmaz | NFS: hiç kimse | AN: -den(günahından) | NFS: kimse- | ŞYÙE: bir şey | VLE: | YGBL: kabul edilmez | MNHE: kimseden | ŞFEAT: şefaat da | VLE: | YÙḢZ̃: ve alınmaz | MNHE: ondan | AD̃L: fidye de | VLE: ve yapılamaz | HM: onlara | YNṦRVN: hiçbir yardım | (2:48)
|VÎZ̃: hani | NCYNEKM: sizi kurtarmıştık | MN: -nden | ËL: ailesi- | FRAVN: Fir'avn | YSVMVNKM: onlar size reva görüyor | SVÙ: en kötüsünü | ELAZ̃EB: azabın | YZ̃BḪVN: boğazlayıp | ÊBNEÙKM: oğullarınızı | VYSTḪYVN: sağ bırakıyorlardı | NSEÙKM: kadınlarınızı | VFY: ve vardı | Z̃LKM: bunda sizin için | BLEÙ: bir imtihan | MN: -den | RBKM: Rabbiniz- | AƵYM: büyük | (2:49)
|VÎZ̃: hani | FRGNE: yarmıştık | BKM: sizin için | ELBḪR: denizi | FÊNCYNEKM: sizi kurtarmış | VÊĞRGNE: ve boğmuştuk | ËL: ailesini | FRAVN: Fir'avn | VÊNTM: ve siz de | TNƵRVN: görüyordunuz | (2:50)
|VÎZ̃: hani | VEAD̃NE: sözleşmiştik | MVS: Musa ile | ÊRBAYN: kırk | LYLT: gece için | S̃M: sonra | ETḢZ̃TM: siz (tanrı) edinmiştiniz | ELACL: buzağıyı | MN: -ndan | BAD̃H: onun ardı- | VÊNTM: ve siz | ƵELMVN: zalimlerdiniz | (2:51)
|S̃M: sonra | AFVNE: affetmiştik | ANKM: sizi | MN: -ndan | BAD̃: ardı- | Z̃LK: bunun | LALKM: belki | TŞKRVN: şükredersiniz (diye) | (2:52)
|VÎZ̃: ve hani | ËTYNE: vermiştik | MVS: Musa'ya | ELKTEB: Kitap | VELFRGEN: ve furkan | LALKM: belki | THTD̃VN: hidayete erersiniz (diye) | (2:53)
|VÎZ̃: ve hani | GEL: demişti ki | MVS: Musa | LGVMH: kavmine | YE: EY/HEY/AH | GVM: kavmim | ÎNKM: şüphesiz sizler | ƵLMTM: zulmettiniz | ÊNFSKM: kendinize | BETḢEZ̃KM: (tanrı) edinmekle | ELACL: buzağıyı | FTVBVE: gelin tevbe edin de | ÎL: | BERÙKM: yaratıcınıza | FEGTLVE: ve öldürün | ÊNFSKM: nefislerinizi | Z̃LKM: bu | ḢYR: daha iyidir | LKM: sizin için | AND̃: katında | BERÙKM: yaratıcınız | FTEB: tevbenizi kabul buyurmuş olur | ALYKM: sizin | ÎNH: şüphesiz | HV: O | ELTVEB: tevbeyi çok kabul edendir | ELRḪYM: merhametlidir | (2:54)
|VÎZ̃: ve hani | GLTM: demiştiniz | YE: EY/HEY/AH | MVS: Musa | LN: | NÙMN: inanmayız | LK: sana | ḪT: kadar | NR: görünceye | ELLH: Allah'ı | CHRT: açıkça | FÊḢZ̃TKM: derhal sizi yakalamıştı | ELṦEAGT: yıldırım gürültüsü | VÊNTM: siz de | TNƵRVN: bunu görüyordunuz | (2:55)
|S̃M: sonra | BAS̃NEKM: sizi tekrar diriltmiştik | MN: -ndan | BAD̃: ardı- | MVTKM: ölümünüzün | LALKM: belki | TŞKRVN: şükredersiniz (diye) | (2:56)
|VƵLLNE: ve gölgelendirdik | ALYKM: üstünüze | ELĞMEM: bulutu | VÊNZLNE: ve indirdik | ALYKM: size | ELMN: kudret helvası | VELSLV: ve bıldırcın | KLVE: yeyin | MN: -den | ŦYBET: güzellikler- | ME: şeyleri | RZGNEKM: rızık olarak verdiğimiz | VME: ve değildi | ƵLMVNE: bize zulmediyor | VLKN: ama | KENVE: idiler | ÊNFSHM: kendilerine | YƵLMVN: zulmetmekteler | (2:57)
|VÎZ̃: hani | GLNE: demiştik ki | ED̃ḢLVE: girin | HZ̃H: şu | ELGRYT: kente | FKLVE: yeyin | MNHE: oradan | ḪYS̃: yerde | ŞÙTM: dilediğiniz | RĞD̃E: bol bol | VED̃ḢLVE: girin | ELBEB: kapıdan | SCD̃E: secde ederek | VGVLVE: ve deyin | ḪŦT: hitta (ya Rabbi bizi affet) | NĞFR: biz de bağışlayalım | LKM: sizin | ḢŦEYEKM: hatalarınızı | VSNZYD̃: ve daha fazlasını vereceğiz | ELMḪSNYN: güzel davrananlara | (2:58)
|FBD̃L: fakat değiştirdiler | ELZ̃YN: onlar ki | ƵLMVE: zalimler | GVLE: bir sözle | ĞYR: başka | ELZ̃Y: | GYL: söylenenden | LHM: kendilerine | FÊNZLNE: biz de indirdik | AL: üzerine | ELZ̃YN: | ƵLMVE: zulmedenlerin | RCZE: bir azab | MN: -ten | ELSMEÙ: gök- | BME: dolayı | KENVE: yaptıkları | YFSGVN: kötülüklerden | (2:59)
|VÎZ̃: hani | ESTSG: su istemişti | MVS: Musa | LGVMH: kavmi için | FGLNE: demiştik | EŽRB: vur | BAṦEK: asanla | ELḪCR: taşa | FENFCRT: fışkırmıştı | MNH: ondan | ES̃NTE: | AŞRT: on iki | AYNE: göze (pınar) | GD̃: elbette | ALM: bilmişti | KL: bütün | ÊNES: insanlar | MŞRBHM: kendi içecekleri yeri | KLVE: yeyin | VEŞRBVE: ve için | MN: -ından | RZG: rızk- | ELLH: Allah'ın | VLE: -mayın | TAS̃VE: ve (başkalarına) saldır- | FY: -nde | ELÊRŽ: yeryüzü- | MFSD̃YN: bozgunculuk yaparak | (2:60)
|VÎZ̃: hani | GLTM: siz demiştiniz ki | YE: EY/HEY/AH | MVS: Musa | LN: asla | NṦBR: biz dayanamayız | AL: | ŦAEM: yemeğe | VEḪD̃: bir | FED̃A: du'a et | LNE: bizim için | RBK: Rabbine | YḢRC: çıkarsın | LNE: bize | MME: şeylerden | TNBT: bitirdiği | ELÊRŽ: yerin | MN: -nden | BGLHE: sebzesi- | VGS̃EÙHE: ve acurundan | VFVMHE: ve sarımsağından | VAD̃SHE: ve mercimeğinden | VBṦLHE: ve soğanından | GEL: dedi ki | ÊTSTBD̃LVN: değiştirmek mi istiyorsunuz? | ELZ̃Y: olanı | HV: o | ÊD̃N: daha aşağı | BELZ̃Y: olanla | HV: o | ḢYR: iyi | EHBŦVE: inin | MṦRE: bir şehre | FÎN: şüphesiz | LKM: sizin için vardır | ME: şeyler | SÊLTM: istediğiniz | VŽRBT: ve vuruldu | ALYHM: üzerlerine | ELZ̃LT: alçaklık | VELMSKNT: ve yoksulluk (damgası) | VBEÙVE: ve uğradılar | BĞŽB: bir gazaba | MN: -tan | ELLH: Allah- | Z̃LK: işte bu | BÊNHM: şüphesiz öyle | KENVE: oldu | YKFRVN: (çünkü) inkar ediyorlar | B ËYET: ayetlerini | ELLH: Allah'ın | VYGTLVN: ve öldürüyorlardı | ELNBYYN: peygamberleri | BĞYR: etmediği halde | ELḪG: hak | Z̃LK: işte bu | BME: sebebiyledir | AṦVE: isyan etmeleri | VKENVE: ve oldukları | YATD̃VN: sınırı aşmış | (2:61)
|ÎN: şüphesiz | ELZ̃YN: | ËMNVE: inananlar | VELZ̃YN: | HED̃VE: ve yahudiler | VELNṦER: ve hıristiyanlar | VELṦEBÙYN: ve sabiiler | MN: kim | ËMN: inanırsa | BELLH: Allah'a | VELYVM: ve gününe | EL ËḢR: ahiret | VAML: ve yaparsa | ṦELḪE: iyi işler | FLHM: onlar için vardır | ÊCRHM: mükafatları | AND̃: katında | RBHM: rablerinin | VLE: ve yoktur | ḢVF: korku | ALYHM: onlara | VLE: ve yoktur | HM: onlara | YḪZNVN: hüzün | (2:62)
|VÎZ̃: hani | ÊḢZ̃NE: almıştık | MYS̃EGKM: sizin sözünüzü | VRFANE: ve kaldırmıştık | FVGKM: üzerinize | ELŦVR: dağı | ḢZ̃VE: tutun | ME: şeyi | ËTYNEKM: size verdiğimiz | BGVT: kuvvetle | VEZ̃KRVE: ve hatırlayın | ME: şeyi | FYH: içinde olan | LALKM: belki de siz | TTGVN: korunursunuz | (2:63)
|S̃M: sonra | TVLYTM: dönmüştünüz | MN: -ından | BAD̃: ard- | Z̃LK: bunun | FLVLE: eğer olmasaydı | FŽL: iyiliği | ELLH: Allah'ın | ALYKM: size | VRḪMTH: ve merhameti | LKNTM: elbette olurdunuz | MN: -dan | ELḢESRYN: ziyana uğrayanlar- | (2:64)
|VLGD̃: ve elbette | ALMTM: bilmişsinizdir | ELZ̃YN: | EATD̃VE: haddi aşanları | MNKM: içinizden | FY: -nde | ELSBT: cumartesi günü- | FGLNE: işte dedik ki | LHM: onlara | KVNVE: olun | GRD̃T: maymunlar | ḢESÙYN: aşağılık | (2:65)
|FCALNEHE: ve bunu yaptık | NKELE: ibretlik bir ceza | LME: şey için | BYN: arasındaki (önündeki) | YD̃YHE: onların iki eli | VME: ve şey (için) | ḢLFHE: ardından gelen | VMVAƵT: ve bir öğüt | LLMTGYN: müttakiler için | (2:66)
|VÎZ̃: hani | GEL: demişti | MVS: Musa | LGVMH: kavmine | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | YÊMRKM: size emrediyor | ÊN: ki | TZ̃BḪVE: kesmenizi | BGRT: bir inek | GELVE: dediler | ÊTTḢZ̃NE: bizimle ediyor musun? | HZVE: alay | GEL: dedi | ÊAVZ̃: sığınırım | BELLH: Allah'a | ÊN: | ÊKVN: olmaktan | MN: -den | ELCEHLYN: cahiller- | (2:67)
|GELVE: dediler | ED̃A: du'a et | LNE: bizim için | RBK: Rabbine | YBYN: açıklasın | LNE: bize | ME: ne olduğunu | HY: onun | GEL: dedi ki | ÎNH: şüphesiz O | YGVL: diyor ki | ÎNHE: gerçekten o | BGRT: bir inektir | LE: olmayan | FERŽ: yaşlı | VLE: ve olmayan | BKR: körpe | AVEN: orta yaşlı | BYN: arasında | Z̃LK: bunun | FEFALVE: haydi yapın | ME: şeyi | TÙMRVN: size emredilen | (2:68)
|GELVE: dediler ki | ED̃A: du'a et | LNE: bizim için | RBK: Rabbine | YBYN: açıklasın | LNE: bize | ME: nedir | LVNHE: onun rengi | GEL: dedi ki | ÎNH: şüphesiz O | YGVL: diyor | ÎNHE: gerçekten o | BGRT: bir inektir | ṦFREÙ: sarı renginde | FEGA: parlak | LVNHE: onun rengi | TSR: sevinç verir | ELNEƵRYN: bakanlara | (2:69)
|GELVE: dediler ki | ED̃A: du'a et | LNE: bizim için | RBK: Rabbine | YBYN: açıklasın | LNE: bize | ME: nasıl bir şey olduğunu | HY: onun | ÎN: zira | ELBGR: o inek | TŞEBH: benzer geldi | ALYNE: bize | VÎNE: ama mutlaka biz | ÎN: eğer | ŞEÙ: dilerse | ELLH: Allah | LMHTD̃VN: hidayeti buluruz | (2:70)
|GEL: dedi ki | ÎNH: şüphesiz O | YGVL: şöyle diyor | ÎNHE: gerçekten o | BGRT: bir inektir | LE: olmayan | Z̃LVL: boyundurluk altında | TS̃YR: sürmek için | ELÊRŽ: yeri | VLE: | TSGY: ve sulamaz | ELḪRS̃: ekin | MSLMT: kusursuz | LE: yoktur | ŞYT: hiçbir alacası | FYHE: onda | GELVE: dediler | EL ËN: işte şimdi | CÙT: getirdin | BELḪG: doğruyu | FZ̃BḪVHE: ve boğazladılar onu | VME: | KED̃VE: az daha | YFALVN: yapmayacaklardı | (2:71)
|VÎZ̃: hani | GTLTM: siz öldürmüştünüz | NFSE: bir adam | FED̃ERÊTM: birbirinizle atışmıştınız | FYHE: onun hakkında | VELLH: oysa Allah | MḢRC: ortaya çıkarıcıdır | ME: şeyi | KNTM: olduğunuz | TKTMVN: gizlemiş | (2:72)
|FGLNE: dedik ki | EŽRBVH: vurun ona (öldürülene) | BBAŽHE: (ineğin) bir parçasıyla | KZ̃LK: işte böylece | YḪYY: diriltir | ELLH: Allah | ELMVT: ölüleri | VYRYKM: ve size gösterir | ËYETH: ayetlerini | LALKM: umulur ki | TAGLVN: düşünürsünüz | (2:73)
|S̃M: sonra yine | GST: katılaştı | GLVBKM: kalbleriniz | MN: -ından | BAD̃: ard- | Z̃LK: bunun | FHY: şimdi onlar | KELḪCERT: taş gibi | ÊV: hatta | ÊŞD̃: daha da | GSVT: katıdır | VÎN: çünkü | MN: | ELḪCERT: öyle taş | LME: var ki | YTFCR: fışkırır | MNH: içinden | ELÊNHER: ırmaklar | VÎN: ve şüphesiz | MNHE: öylesi de | LME: var ki | YŞGG: çatlayıverir de | FYḢRC: çıkar | MNH: ondan | ELMEÙ: su | VÎN: ve şüphesiz | MNHE: ondan | LME: öylesi de var ki | YHBŦ: aşağı yuvarlanır | MN: -ndan | ḢŞYT: korkusu- | ELLH: Allah | VME: ve değildir | ELLH: Allah | BĞEFL: gafil | AME: -dan | TAMLVN: yaptıklarınız- | (2:74)
|ÊFTŦMAVN: umuyor musunuz? | ÊN: ki | YÙMNVE: inanacaklar | LKM: size | VGD̃: oysa | KEN: vardı ki | FRYG: bir grup | MNHM: bunlardan | YSMAVN: işitirlerdi de | KLEM: sözünü | ELLH: Allah'ın | S̃M: sonra | YḪRFVNH: onu değiştirirlerdi | MN: -ından | BAD̃: ard- | ME: | AGLVH: düşünüp akıl erdirdikten | VHM: ve onlar | YALMVN: bildikleri halde | (2:75)
|VÎZ̃E: zaman | LGVE: rastladıkları | ELZ̃YN: kimselerle | ËMNVE: inanan | GELVE: derler | ËMNE: inandık | VÎZ̃E: zaman | ḢLE: yalnız kaldıkları | BAŽHM: onların bazısı | ÎL: -na | BAŽ: bazısı- | GELVE: derler | ÊTḪD̃S̃VNHM: onlara haber mi veriyorsunuz | BME: şeyleri | FTḪ: açtığı | ELLH: Allah'ın | ALYKM: size | LYḪECVKM: sizin aleyhinizde delil olarak kullansınlar | BH: onu | AND̃: katında | RBKM: Rabbiniz | ÊFLE: | TAGLVN: Aklınızı kullanmıyor musunuz? | (2:76)
|ÊVLE: | YALMVN: bilmiyorlar mı ki? | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | YALM: bilir | ME: şeyleri | YSRVN: onların gizledikleri | VME: ve şeyleri | YALNVN: açığa vurdukları | (2:77)
|VMNHM: onların içinde vardır | ÊMYVN: ümmiler | LE: | YALMVN: bilmezler | ELKTEB: Kitabı | ÎLE: dışında | ÊMENY: kuruntuları | VÎN: | HM: onlar | ÎLE: sadece | YƵNVN: zannediyorlar | (2:78)
|FVYL: vay haline | LLZ̃YN: o kimselerin ki | YKTBVN: yazıyorlar | ELKTEB: Kitabı | BÊYD̃YHM: elleriyle | S̃M: sonra | YGVLVN: diyorlar | HZ̃E: bu | MN: | AND̃: katındandır | ELLH: Allah | LYŞTRVE: satmak için | BH: onu | S̃MNE: paraya | GLYLE: azıcık | FVYL: vay haline | LHM: onların | MME: ötürü | KTBT: yazdığından | ÊYD̃YHM: ellerinin | VVYL: vay haline | LHM: onların | MME: ötürü | YKSBVN: kazandıklarından | (2:79)
|VGELVE: Bir de dediler ki | LN: asla | TMSNE: bize dokunmayacaktır | ELNER: ateş | ÎLE: dışında | ÊYEME: gün | MAD̃VD̃T: sayılı birkaç | GL: De ki | ÊTḢZ̃TM: aldınız mı? | AND̃: katında | ELLH: Allah | AHD̃E: bir söz (bu hususta) | FLN: öyleyse | YḢLF: dönmez | ELLH: Allah | AHD̃H: sözünden | ÊM: yoksa | TGVLVN: söylüyorsunuz | AL: hakkında | ELLH: Allah | ME: bir şey | LE: | TALMVN: bilmediğiniz | (2:80)
|BL: evet | MN: kim | KSB: kazanır | SYÙT: bir günah | VÊḪEŦT: ve kuşatmış olursa | BH: kendisini | ḢŦYÙTH: suçu | FÊVLÙK: işte onlar | ÊṦḪEB: halkıdır | ELNER: ateş | HM: onlar | FYHE: orada | ḢELD̃VN: sürekli kalacaklardır | (2:81)
|VELZ̃YN: kimseler | ËMNVE: inanan | VAMLVE: ve yapanlar | ELṦELḪET: yararlı işler | ÊVLÙK: işte onlar da | ÊṦḪEB: halkıdır | ELCNT: cennet | HM: onlar | FYHE: orada | ḢELD̃VN: sürekli kalacaklardır | (2:82)
|VÎZ̃: ve hani | ÊḢZ̃NE: biz almıştık | MYS̃EG: bir söz | BNY: oğullarından | ÎSREÙYL: İsrail | LE: | TABD̃VN: kulluk etmeyeceksiniz | ÎLE: başkasına | ELLH: Allah'tan | VBELVELD̃YN: ve anaya-babaya | ÎḪSENE: iyilik edeceksiniz | VZ̃Y: ve | ELGRB: yakınlara | VELYTEM: ve yetimlere | VELMSEKYN: ve yoksullara | VGVLVE: ve söyleyin | LLNES: insanlara | ḪSNE: güzeli | VÊGYMVE: ve doğrulun | ELṦLET: SaLâTe/Desteğe | V ËTVE: ve verin | ELZKET: zekatı | S̃M: sonra | TVLYTM: döndünüz | ÎLE: hariç | GLYLE: pek azınız | MNKM: sizden olan | VÊNTM: ve siz | MARŽVN: yüz çeviriyorsunuz | (2:83)
|VÎZ̃: hani | ÊḢZ̃NE: almıştık | MYS̃EGKM: sizden kesin söz | LE: | TSFKVN: dökmeyeceksiniz | D̃MEÙKM: birbirinizin kanını | VLE: | TḢRCVN: çıkarmayacaksınız | ÊNFSKM: birbirinizi | MN: -dan | D̃YERKM: yurtlarınız- | S̃M: sonra | ÊGRRTM: kabul etmiştiniz | VÊNTM: ve siz | TŞHD̃VN: şahidsiniz | (2:84)
|S̃M: Ama | ÊNTM: siz | HÙLEÙ: | TGTLVN: öldürüyorsunuz | ÊNFSKM: birbirinizi | VTḢRCVN: ve çıkarıyorsunuz | FRYGE: bir grubu | MNKM: sizden | MN: | D̃YERHM: yurtlarından | TƵEHRVN: birleşiyorsunuz | ALYHM: onlara karşı | BELÎS̃M: günah | VELAD̃VEN: ve düşmanlıkla | VÎN: ve eğer | YÊTVKM: size geldiklerinde | ÊSER: esir olarak | TFED̃VHM: fidyelerini veriyorsunuz | VHV: ve o | MḪRM: yasaklanmış iken | ALYKM: size | ÎḢRECHM: onları çıkarmak | ÊFTÙMNVN: yoksa siz inanıyorsunuz da | BBAŽ: bir kısmına | ELKTEB: Kitabın | VTKFRVN: inkar mı ediyorsunuz | BBAŽ: bir kısmını | FME: nedir? | CZEÙ: cezası | MN: kimsenin | YFAL: yapan | Z̃LK: bunu | MNKM: sizden | ÎLE: başka | ḢZY: rezil olmaktan | FY: -nda | ELḪYET: hayatı- | ELD̃NYE: dünya | VYVM: ve gününde | ELGYEMT: kıyamet | YRD̃VN: onlar itilirler | ÎL: | ÊŞD̃: en şiddetlisine | ELAZ̃EB: azabın | VME: değildir | ELLH: Allah | BĞEFL: gafil | AME: -dan | TAMLVN: yaptıklarınız- | (2:85)
|ÊVLÙK: işte onlar | ELZ̃YN: kimselerdir | EŞTRVE: satın alan | ELḪYET: hayatını | ELD̃NYE: dünya | BEL ËḢRT: ahireti verip | FLE: | YḢFF: hiç hafifletilmez | ANHM: onlardan | ELAZ̃EB: azab | VLE: ve hiç | HM: onlara | YNṦRVN: yardım edilmez | (2:86)
|VLGD̃: ve andolsun | ËTYNE: verdik | MVS: Musa'ya | ELKTEB: Kitabı | VGFYNE: birbiri ardınca gönderdik | MN: -ndan | BAD̃H: arkası- | BELRSL: peygamberler | V ËTYNE: ve verdik | AYS: Îsa'ya | EBN: oğlu | MRYM: Meryem | ELBYNET: açık deliller | VÊYD̃NEH: ve onu destekledik | BRVḪ: Ruh ile (Ruh'ül-Kudüs) | ELGD̃S: Kudüs (Ruh'ül-Kudüs) | ÊFKLME: öyle mi? | CEÙKM: size gelse | RSVL: bir peygamber | BME: şey ile | LE: | THV: istemediği | ÊNFSKM: canınızın | ESTKBRTM: büyüklük taslayarak | FFRYGE: kimini | KZ̃BTM: yalanlayacak | VFRYGE: kimini de | TGTLVN: öldüreceksiniz | (2:87)
|VGELVE: ve dediler | GLVBNE: kalblerimiz | ĞLF: perdelidir | BL: bilakis | LANHM: onları la'netlemiştir | ELLH: Allah | BKFRHM: inkarlarından dolayı | FGLYLE: artık çok az | ME: | YÙMNVN: inanırlar | (2:88)
|VLME: Ne zaman ki | CEÙHM: onlara geldi | KTEB: bir Kitap (Kur'an) | MN: | AND̃: katından | ELLH: Allah | MṦD̃G: doğrulayıcı | LME: şeyi | MAHM: yanlarında bulunan (Tevrat)ı | VKENVE: ve idiler | MN: | GBL: daha önce | YSTFTḪVN: yardım istedikleri | AL: karşı | ELZ̃YN: kimselere | KFRVE: inkar eden | FLME: ne zaman | CEÙHM: kendilerine gelince | ME: şey | ARFVE: o bildikleri (Kur'an) | KFRVE: inkar ettiler | BH: onu | FLANT: artık la'neti | ELLH: Allah'ın | AL: üzerine olsun! | ELKEFRYN: inkarcıların | (2:89)
|BÙSME: ne kötüdür | EŞTRVE: sattıkları şey | BH: onunla | ÊNFSHM: kendilerini | ÊN: için | YKFRVE: inkar etmek | BME: şeyi | ÊNZL: indirdiği | ELLH: Allah'ın | BĞYE: çekemeyerek | ÊN: | YNZL: (vahiy) indirmesini | ELLH: Allah'ın | MN: | FŽLH: lutfundan | AL: üzerine | MN: kimsenin | YŞEÙ: dilediği | MN: -ndan | ABED̃H: kulları- | FBEÙVE: uğradılar | BĞŽB: gazab | AL: üstüne | ĞŽB: gazaba | VLLKEFRYN: ve inkar edenler için | AZ̃EB: bir azab vardır | MHYN: alçaltıcı | (2:90)
|VÎZ̃E: zaman | GYL: denildiği | LHM: onlara | ËMNVE: inanın | BME: şeye | ÊNZL: indirdiği | ELLH: Allah'ın | GELVE: derler | NÙMN: inanırız | BME: şeye | ÊNZL: indirilen | ALYNE: bize | VYKFRVN: ve inkar ederler | BME: şeyi | VREÙH: ondan sonra gelen | VHV: halbuki o | ELḪG: haktır | MṦD̃GE: doğrulayan | LME: şeyi | MAHM: yanlarında bulunan | GL: de ki | FLM: neden? | TGTLVN: öldürüyordunuz | ÊNBYEÙ: peygamberlerini | ELLH: Allah'ın | MN: | GBL: daha önce | ÎN: gerçekten | KNTM: idiyseniz | MÙMNYN: inanıyor | (2:91)
|VLGD̃: Andolsun | CEÙKM: size gelmişti | MVS: Musa | BELBYNET: apaçık delillerle | S̃M: sonra | ETḢZ̃TM: (ilah) edinmiştiniz | ELACL: buzağıyı | MN: -ndan | BAD̃H: ardı- | VÊNTM: ve siz | ƵELMVN: zalimler olarak | (2:92)
|VÎZ̃: hani bir zaman | ÊḢZ̃NE: almıştık | MYS̃EGKM: kesin sözünüzü | VRFANE: ve kaldırmıştık | FVGKM: üzerinize | ELŦVR: Tur(dağın)ı | ḢZ̃VE: tutun | ME: şeyi | ËTYNEKM: size verdiğimiz | BGVT: kuvvetle | VESMAVE: dinleyin (demiştik) | GELVE: dediler | SMANE: dinledik | VAṦYNE: ve isyan ettik | VÊŞRBVE: ve içirildi | FY: | GLVBHM: kalblerine | ELACL: buzağı (sevgisi) | BKFRHM: inkarlarıyla | GL: de ki | BÙSME: ne kötü şey | YÊMRKM: size emrediyor | BH: onunla | ÎYMENKM: imanınız | ÎN: eğer | KNTM: iseniz | MÙMNYN: inanan kimseler | (2:93)
|GL: de ki | ÎN: eğer | KENT: ise | LKM: size ait | ELD̃ER: yurdu | EL ËḢRT: ahiret | AND̃: katında | ELLH: Allah | ḢELṦT: gerçekten | MN: (değil de) | D̃VN: başkasının | ELNES: insanlardan | FTMNVE: haydi temenni edin | ELMVT: ölümü | ÎN: eğer | KNTM: iseniz | ṦED̃GYN: sözünüzde doğru | (2:94)
|VLN: | YTMNVH: fakat (ölümü) istemezler | ÊBD̃E: asla | BME: dolayı | GD̃MT: yapıp sunduğu işlerden | ÊYD̃YHM: ellerinin | VELLH: Allah | ALYM: bilir | BELƵELMYN: zalimleri | (2:95)
|VLTCD̃NHM: onları bulursun | ÊḪRṦ: en düşkünü | ELNES: insanların | AL: | ḪYET: hayata | VMN: | ELZ̃YN: kimselerden | ÊŞRKVE: ortak koşan(lar) | YVD̃: ister | ÊḪD̃HM: her biri | LV: olsa | YAMR: yaşatılmasını | ÊLF: bin | SNT: yıl | VME: ve değildir | HV: o | BMZḪZḪH: onu uzaklaştıracak | MN: -dan | ELAZ̃EB: azab- | ÊN: oysa | YAMR: (o kadar) yaşaması | VELLH: Allah | BṦYR: görüyor | BME: şeyleri | YAMLVN: yaptıkları | (2:96)
|GL: de ki | MN: kim | KEN: ise (bilsin ki) | AD̃VE: düşmandır | LCBRYL: Cebrail'e | FÎNH: şüphesiz o | NZLH: onu indirmiştir | AL: | GLBK: kalbine | BÎZ̃N: izniyle | ELLH: Allah'ın | MṦD̃GE: doğrulayıcı olarak | LME: | BYN: | YD̃YH: kendinden öncekileri | VHD̃: ve hidayet | VBŞR: ve müjdeci | LLMÙMNYN: inananlar için | (2:97)
|MN: kim | KEN: ise | AD̃VE: düşman | LLH: Allah'a | VMLEÙKTH: ve meleklerine | VRSLH: ve resullerine | VCBRYL: ve Cebrail'e | VMYKEL: ve Mikail'e | FÎN: şüphesiz | ELLH: Allah da | AD̃V: düşmanıdır | LLKEFRYN: inkar edenlerin | (2:98)
|VLGD̃: andolsun | ÊNZLNE: indirdik | ÎLYK: sana | ËYET: ayetler | BYNET: apaçık | VME: ve etmez | YKFR: inkar | BHE: onları | ÎLE: başkası | ELFESGVN: fasıklardan | (2:99)
|ÊVKLME: ne zaman | AEHD̃VE: anlaştılarsa | AHD̃E: ahitle | NBZ̃H: onu bozdular | FRYG: bir grup | MNHM: onlardan | BL: zaten | ÊKS̃RHM: çokları | LE: | YÙMNVN: inanmazlar | (2:100)
|VLME: ne zaman | CEÙHM: onlara geldiyse | RSVL: bir elçi | MN: | AND̃: katından | ELLH: Allah'ın | MṦD̃G: doğrulayan | LME: şeyleri | MAHM: yanlarındaki | NBZ̃: attılar | FRYG: bir gurup | MN: | ELZ̃YN: kendilerine | ÊVTVE: verilenlerden | ELKTEB: kitap | KTEB: kitabı | ELLH: Allah'ın | VREÙ: arkasına | ƵHVRHM: sırtlarının | KÊNHM: sanki gibi | LE: | YALMVN: bilmiyorlarmış | (2:101)
|VETBAVE: ve uydular | ME: şeye | TTLV: uyduduğu | ELŞYEŦYN: şeytanların | AL: hakkında | MLK: mülkü | SLYMEN: Süleyman'ın | VME: | KFR: küfre girmedi | SLYMEN: Süleyman | VLKN: fakat | ELŞYEŦYN: şeytanlar | KFRVE: küfre girdiler | YALMVN: öğreterek | ELNES: insanlara | ELSḪR: sihri | VME: ve şeyi | ÊNZL: indirilen | AL: | ELMLKYN: iki meleğe | BBEBL: Babil'de | HERVT: Harut | VMERVT: ve Marut (isimli) | VME: | YALMEN: onlar öğretmezlerdi | MN: | ÊḪD̃: hiç kimseye | ḪT: | YGVLE: demedikçe | ÎNME: şüphesiz | NḪN: biz | FTNT: fitneyiz | FLE: | TKFR: sakın küfre girmeyin | FYTALMVN: fakat öğreniyorlardı | MNHME: bunlardan | ME: şeyi | YFRGVN: ayıran | BH: onunla | BYN: arasını | ELMRÙ: eşi | VZVCH: ve karısının | VME: ve değildir | HM: ama onlar | BŽERYN: zarar veriyor | BH: onunla | MN: | ÊḪD̃: hiç kimseye | ÎLE: başka | BÎZ̃N: izninden | ELLH: Allah'ın | VYTALMVN: onlar öğreniyorlardı | ME: şeyi | YŽRHM: zarar veren | VLE: değil | YNFAHM: yarar vereni | VLGD̃: andolsun | ALMVE: gayet iyi biliyorlardı ki | LMN: kimsenin | EŞTREH: onu satın alan | ME: yoktur | LH: onun | FY: | EL ËḢRT: ahirette | MN: | ḢLEG: bir nasibi | VLBÙS: ve ne kötüdür | ME: şey | ŞRVE: sattıkları | BH: onunla | ÊNFSHM: kendilerini | LV: keşke | KENVE: | YALMVN: (bunu) bilselerdi! | (2:102)
|VLV: ve eğer | ÊNHM: şüphesiz onlar | ËMNVE: iman etseler | VETGVE: ve sakınmış olsalardı | LMS̃VBT: sevabı | MN: | AND̃: katından | ELLH: Allah'ın | ḢYR: daha hayırlı (olurdu) | LV: keşke | KENVE: idi | YALMVN: bilseler | (2:103)
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimseler | ËMNVE: inanan(lar) | LE: | TGVLVE: demeyin | REANE: Ra'ina (bizi gözet yahut: kaba söz) | VGVLVE: deyin | ENƵRNE: unzurna (bize bak) | VESMAVE: ve dinleyin | VLLKEFRYN: ve kafirler için vardır | AZ̃EB: bir azab | ÊLYM: acı | (2:104)
|ME: | YVD̃: arzu etmezler | ELZ̃YN: kimseler | KFRVE: inkar eden(ler) | MN: -nden | ÊHL: ehli- | ELKTEB: kitab | VLE: | ELMŞRKYN: ve müşriklerden | ÊN: | YNZL: indirilmesini | ALYKM: size | MN: hiçbir | ḢYR: hayır | MN: -den | RBKM: rabbiniz- | VELLH: oysa Allah | YḢTṦ: tahsis eder | BRḪMTH: rahmetini | MN: kimseye | YŞEÙ: dilediği | VELLH: Allah | Z̃V: sahibidir | ELFŽL: lutuf | ELAƵYM: büyük | (2:105)
|ME: ne ki | NNSḢ: biz neshedersek | MN: (bir parça) | ËYT: ayeti | ÊV: veya | NNSHE: onu unutturursak | NÊT: getiririz | BḢYR: daha iyisini | MNHE: ondan | ÊV: ya da | MS̃LHE: benzerini | ÊLM: | TALM: bilmez misin? | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah'ın | AL: | KL: her | ŞYÙ: şeye | GD̃YR: gücü yeter | (2:106)
|ÊLM: | TALM: bilmez misin? | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | LH: onundur | MLK: mülkü | ELSMEVET: göklerin | VELÊRŽ: ve yerin | VME: ve yoktur | LKM: size | MN: | D̃VN: başka | ELLH: Allah'tan | MN: hiçbir | VLY: koruyucu | VLE: ve (ne de) | NṦYR: bir yardımcı | (2:107)
|ÊM: yoksa | TRYD̃VN: arzu (mu) ediyorsunuz? | ÊN: | TSÊLVE: istekte bulunmayı | RSVLKM: rasulunüzden | KME: gibi | SÙL: istedikleri | MVS: Musa'dan | MN: | GBL: daha önce | VMN: ve kim | YTBD̃L: değiştirirse | ELKFR: inkarı | BELÎYMEN: imana | FGD̃: şüphesiz (o) | ŽL: sapıtmıştır | SVEÙ: dümdüz | ELSBYL: yolu | (2:108)
|VD̃: isterler | KS̃YR: bir çoğu | MN: -nden | ÊHL: ehli- | ELKTEB: kitap | LV: şayet | YRD̃VNKM: sizi döndürmek | MN: | BAD̃: sonra | ÎYMENKM: imanınızdan | KFERE: kafirler olarak | ḪSD̃E: hasetle | MN: | AND̃: | ÊNFSHM: içlerindeki | MN: | BAD̃: sonra | ME: | TBYN: apaçık belli olduktan | LHM: onlara | ELḪG: gerçek | FEAFVE: affedin | VEṦFḪVE: hoş görün | ḪT: kadar | YÊTY: getirinceye | ELLH: Allah | BÊMRH: emrini | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | AL: | KL: her | ŞYÙ: şeye | GD̃YR: gücü yetendir | (2:109)
|VÊGYMVE: ve doğrulun | ELṦLET: SaLâTe/Desteğe | V ËTVE: ve verin | ELZKET: zekatı | VME: ne ki | TGD̃MVE: ne gönderirsiniz | LÊNFSKM: kendiniz için | MN: | ḢYR: hayırdan | TCD̃VH: bulursunuz | AND̃: katında | ELLH: Allah'ın | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | BME: şeyleri | TAMLVN: yaptıklarınız | BṦYR: görür | (2:110)
|VGELVE: ve dediler | LN: | YD̃ḢL: asla giremez | ELCNT: cennete | ÎLE: başkası | MN: kimseden | KEN: olan | HVD̃E: Yahudi | ÊV: veyahut | NṦER: hıristiyan | TLK: işte bu | ÊMENYHM: onların kuruntusudur | GL: de ki | HETVE: getirin | BRHENKM: delilinizi | ÎN: eğer | KNTM: iseniz | ṦED̃GYN: doğru | (2:111)
|BL: hayır | MN: kim | ÊSLM: teslim ederse | VCHH: yüzünü | LLH: Allah'a | VHV: ve o | MḪSN: işini güzel yaparak | FLH: Zira onlar/onlarsa | ÊCRH: mükafatı | AND̃: yanındadır | RBH: Rabbinin | VLE: ve yoktur | ḢVF: korku | ALYHM: onlara | VLE: ve yoktur | HM: onlara | YḪZNVN: üzülmek | (2:112)
|VGELT: ve dediler ki | ELYHVD̃: Yahudiler | LYST: değiller | ELNṦER: Hıristiyanlar | AL: üzerinde | ŞYÙ: bir şey (temel) | VGELT: ve dediler ki | ELNṦER: Hıristiyanlar da | LYST: değildirler | ELYHVD̃: Yahudiler | AL: üzerinde | ŞYÙ: bir şey (temel) | VHM: oysa onlar | YTLVN: okuyorlar | ELKTEB: Kitabı | KZ̃LK: böylece | GEL: söylediler | ELZ̃YN: kimseler | LE: | YALMVN: bilmeyen(ler) | MS̃L: benzerini | GVLHM: onların sözlerinin | FELLH: artık Allah | YḪKM: hüküm verecektir | BYNHM: aralarında | YVM: günü | ELGYEMT: kıyamet | FYME: şey hakkında | KENVE: oldukları | FYH: onda | YḢTLFVN: ihtilaf halinde | (2:113)
|VMN: ve kim olabilir | ÊƵLM: daha zalim | MMN: kimseden | MNA: men eden | MSECD̃: mescidlerinde | ELLH: Allah'ın | ÊN: | YZ̃KR: anılmasına | FYHE: içinde | ESMH: isminin | VSA: ve çalışandan | FY: | ḢREBHE: onların harabolmasına | ÊVLÙK: işte | ME: yoktur | KEN: olmaları | LHM: onlar için | ÊN: | YD̃ḢLVHE: girmeleri | ÎLE: dışında | ḢEÙFYN: korka korka | LHM: onlar için vardır | FY: | ELD̃NYE: dünyada | ḢZY: rezillik | VLHM: ve Onların | FY: | EL ËḢRT: ahirette | AZ̃EB: azap | AƵYM: büyük bir | (2:114)
|VLLH: ve Allah'ındır | ELMŞRG: doğu da | VELMĞRB: batı da | FÊYNME: nereye | TVLVE: dönerseniz | FS̃M: oradadır | VCH: yüzü (zatı) | ELLH: Allah'ın | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah'(ın) | VESA: (rahmeti ve ni'meti) boldur | ALYM: (her şeyi) bilendir | (2:115)
|VGELVE: ve dediler ki | ETḢZ̃: edindi | ELLH: Allah | VLD̃E: çocuk | SBḪENH: O yücedir | BL: bilakis | LH: onundur | ME: ne varsa | FY: | ELSMEVET: göklerde | VELÊRŽ: ve yerde | KL: hepsi | LH: O'na | GENTVN: boyun eğmiştir | (2:116)
|BD̃YA: (O) yaratıcısıdır | ELSMEVET: göklerin | VELÊRŽ: ve yerin | VÎZ̃E: zaman | : hükmettiği | ÊMRE: bir işe (şeye) | FÎNME: şüphesiz sadece | YGVL: der | LH: ona | KN: ol | FYKVN: hemen oluverir | (2:117)
|VGEL: dediler ki | ELZ̃YN: kimseler | LE: | YALMVN: bilmeyen(ler) | LVLE: değil miydi? | YKLMNE: bizimle konuşmalı | ELLH: Allah | ÊV: ya da | TÊTYNE: bize gelmeli | ËYT: bir ayet (mu'cize) | KZ̃LK: işte böyle | GEL: söyle(mişler)di | ELZ̃YN: kimseler | MN: | GBLHM: onlardan önceki(ler de) | MS̃L: benzerini | GVLHM: onların dediklerinin | TŞEBHT: birbirine benzedi | GLVBHM: kalbleri | GD̃: elbette | BYNE: iyice açıkladık | EL ËYET: ayetleri | LGVM: kavimler için | YVGNVN: bilmek isteyen | (2:118)
|ÎNE: doğrusu biz | ÊRSLNEK: seni gönderdik | BELḪG: gerçekle | BŞYRE: müjdeleyici | VNZ̃YRE: ve uyarıcı olarak | VLE: değilsin | TSÊL: sen sorumlu | AN: | ÊṦḪEB: halkından | ELCḪYM: cehennem | (2:119)
|VLN: ve olmazlar | TRŽ: razı | ANK: senden | ELYHVD̃: (ne) yahudiler | VLE: (ne de) | ELNṦER: hıristiyanlar | ḪT: kadar | TTBA: sen uyuncaya | MLTHM: onların milletine (dinine) | GL: de ki | ÎN: şüphesiz | HD̃: hidayeti | ELLH: Allah'ın | HV: odur | ELHD̃: asıl doğru yol | VLÙN: eğer | ETBAT: uyarsan | ÊHVEÙHM: onların arzularına | BAD̃: sonra | ELZ̃Y: | CEÙK: sana gelen | MN: -den | ELALM: ilim- | ME: yoktur | LK: sana | MN: | ELLH: Allah'tan | MN: hiç | VLY: bir dost | VLE: ve hiç | NṦYR: bir yardımcı | (2:120)
|ELZ̃YN: kimseler | ËTYNEHM: kendilerine verdiğimiz | ELKTEB: Kitabı | YTLVNH: onu okuyanlar | ḪG: doğru bir | TLEVTH: okuyuşla | ÊVLÙK: işte onlar | YÙMNVN: inananlardır | BH: ona | VMN: ve kim | YKFR: inkar ederse | BH: onu | FÊVLÙK: işte | HM: onlar | ELḢESRVN: ziyana uğrayanlardır | (2:121)
|YE: EY/HEY/AH | BNY: Çocuklar | ÎSREÙYL: İsrail | EZ̃KRVE: hatırlayın | NAMTY: ni'meti | ELTY: | ÊNAMT: verdiğim | ALYKM: size | VÊNY: gerçekten | FŽLTKM: sizi üstün kıldığımı | AL: üzerine | ELAELMYN: alemler | (2:122)
|VETGVE: sakının | YVME: şu günden (ki) | LE: | TCZY: cezasını çekmez | NFS: kimse | AN: | NFS: kimsenin | ŞYÙE: bir şeyle | VLE: | YGBL: ve kabul edilmez | MNHE: ondan | AD̃L: fidye | VLE: | TNFAHE: ona fayda vermez | ŞFEAT: şefaat | VLE: | HM: onlara | YNṦRVN: yardım da edilmez | (2:123)
|VÎZ̃: zaman | EBTL: imtihan ettiği | ÎBREHYM: İbrahim'i | RBH: Rabbi | BKLMET: kelimelerle | FÊTMHN: o da onları tamamlamıştı | GEL: (Allah) dedi ki | ÎNY: şüphesiz ben | CEALK: seni yapacağım | LLNES: insanlar için | ÎMEME: önder | GEL: (İbrahim) dedi ki | VMN: -dan da | Z̃RYTY: benim soyum- | GEL: buyurdu | LE: | YNEL: ulaşmaz | AHD̃Y: ahdim | ELƵELMYN: zalimlere | (2:124)
|VÎZ̃: hani | CALNE: biz kıldık | ELBYT: Yapı | MS̃EBT: toplanma yeri | LLNES: insanlara | VÊMNE: ve güven yeri | VETḢZ̃VE: siz de edinin | MN: -ından | MGEM: makam- | ÎBREHYM: İbrahim'in | MṦL: destekleyen/destekleyici | VAHD̃NE: ve emretmiştik | ÎL: | ÎBREHYM: İbrahim'e | VÎSMEAYL: ve İsma'il'e | ÊN: | ŦHRE: -temizlemek | BYTY: Yapıları | LLŦEÙFYN: tavaf edenler için | VELAEKFYN: ibadete kapananlar | VELRKA: ve rüku edenler | ELSCVD̃: secde edenler | (2:125)
|VÎZ̃: ve hani | GEL: demişti ki | ÎBREHYM: İbrahim | RB: Rabbim | ECAL: kıl | HZ̃E: bu | BLD̃E: şehri | ËMNE: güvenli | VERZG: ve rızıklandır | ÊHLH: halkını | MN: | ELS̃MRET: ürünlerle | MN: kimseleri | ËMN: inanan | MNHM: onlardan | BELLH: Allah'a | VELYVM: ve gününe | EL ËḢR: ahiret | GEL: (Rabbi) buyurdu ki | VMN: kimseyi | KFR: inkar eden | FÊMTAH: onu geçindiririm | GLYLE: az bir (süre) | S̃M: sonra | ÊŽŦRH: onu mahkum ederim | ÎL: | AZ̃EB: azabına | ELNER: cehennem | VBÙS: ve ne kötü | ELMṦYR: dönüş yeridir | (2:126)
|VÎZ̃: ve zaman | YRFA: yükselttiği | ÎBREHYM: İbrahim | ELGVEAD̃: temellendirdiği | MN: -dan | ELBYT: Yapı | VÎSMEAYL: İsma'il'(le beraber) | RBNE: Rabbi'imiz | TGBL: kabul buyur | MNE: bizden | ÎNK: kuşkusuz sen | ÊNT: (yalnız) sen | ELSMYA: işitensin | ELALYM: bilensin | (2:127)
|RBNE: Rabbimiz | VECALNE: bizi yap | MSLMYN: teslim olanlardan | LK: sana | VMN: | Z̃RYTNE: neslimizden de | ÊMT: bir ümmet (çıkar) | MSLMT: teslim olan | LK: sana | VÊRNE: ve bize göster | MNESKNE: ibadet yollarımızı | VTB: ve tevbemizi kabul et | ALYNE: bizden | ÎNK: şüphesiz sen | ÊNT: (ancak) sensin | ELTVEB: tevbeleri kabul eden | ELRḪYM: çok merhametli olan | (2:128)
|RBNE: Rabbimiz | VEBAS̃: gönder | FYHM: onlara | RSVLE: bir elçi | MNHM: kendi içlerinden | YTLV: okuyacak | ALYHM: kendilerine | ËYETK: senin ayetlerini | VYALMHM: ve onlara öğretecek | ELKTEB: Kitabı | VELḪKMT: ve hikmeti | VYZKYHM: ve onları temizleyecek | ÎNK: şüphesiz sensin | ÊNT: yalnız sen | ELAZYZ: Aziz olan | ELḪKYM: Hakim olan | (2:129)
|VMN: ve kim ki | YRĞB: yüz çevirir | AN: | MLT: milletinden (dininden) | ÎBREHYM: İbrahim'in | ÎLE: başka | MN: kimseen | SFH: sefih kılan | NFSH: nefsini | VLGD̃: Andolsun ki | EṦŦFYNEH: biz onu seçmiştik | FY: | ELD̃NYE: dünyada | VÎNH: ve şüphesiz o | FY: | EL ËḢRT: ahirette de | LMN: | ELṦELḪYN: salihlerdendir | (2:130)
|ÎZ̃: hani | GEL: demişti | LH: ona | RBH: Rabbi | ÊSLM: İslam ol (teslim ol) | GEL: dedi | ÊSLMT: teslim oldum | LRB: Rabbine | ELAELMYN: alemlerin | (2:131)
|VVṦ: ve vasiyyet etti | BHE: bunu | ÎBREHYM: İbrahim | BNYH: kendi oğullarına | VYAGVB: ve Ya'kub da | YE: EY/HEY/AH | BNY: Çocuklar | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | EṦŦF: seçti | LKM: sizin için | ELD̃YN: bu dini | FLE: | TMVTN: öyleyse ölmeyin | ÎLE: başka (bir şekilde) | VÊNTM: sizler | MSLMVN: müslümanlar olmaktan | (2:132)
|ÊM: yoksa | KNTM: siz | ŞHD̃EÙ: şahit miydiniz | ÎZ̃: zaman | ḪŽR: geldiği | YAGVB: Ya'kub'a | ELMVT: ölüm hali | ÎZ̃: o zaman | GEL: (Ya'kub) dedi ki | LBNYH: oğullarına | ME: neye | TABD̃VN: kulluk edeceksiniz | MN: | BAD̃Y: benden sonra | GELVE: dediler ki | NABD̃: kulluk edeceğiz | ÎLHK: senin tanrına | VÎLH: ve tanrısına | ËBEÙK: ataların | ÎBREHYM: İbrahim | VÎSMEAYL: ve İsma'il | VÎSḪEG: ve İshak'ın | ÎLHE: Tanrı'sına | VEḪD̃E: tek | VNḪN: ve biz | LH: O'na | MSLMVN: teslim olanlarız | (2:133)
|TLK: onlar | ÊMT: bir ümmetti | GD̃: elbette | ḢLT: gelip geçti | LHE: kendilerine | ME: şeyler | KSBT: onların kazandıkları | VLKM: size aittir | ME: şeyler | KSBTM: sizin kazandıklarınız | VLE: | TSÊLVN: siz sorulmazsınız | AME: şeyden | KENVE: oldukları | YAMLVN: onların yapıyor | (2:134)
|VGELVE: ve dediler | KVNVE: olun ki | HVD̃E: Yahudi | ÊV: veya | NṦER: hıristiyan | THTD̃VE: doğru yolu bulasınız | GL: de ki | BL: bilakis (uyarız) | MLT: milletine (dinine) | ÎBREHYM: İbrahim'in | ḪNYFE: hanif | VME: | KEN: O değildi | MN: | ELMŞRKYN: ortak koşanlardan | (2:135)
|GVLVE: deyin | ËMNE: inandık | BELLH: Allah'a | VME: ve şeye | ÊNZL: indirilen | ÎLYNE: bize | VME: ve şeye | ÊNZL: indirilen | ÎL: | ÎBREHYM: İbrahim'e | VÎSMEAYL: ve İsma'il'e | VÎSḪEG: ve İshak'a | VYAGVB: ve Ya'kub'a | VELÊSBEŦ: ve torunlarına | VME: ve şeye | ÊVTY: verilen | MVS: Musa'ya | VAYS: ve Îsa'ya | VME: ve şeye | ÊVTY: verilen | ELNBYVN: peygamberlere | MN: -nden | RBHM: rableri- | LE: | NFRG: ayırım yapmayız | BYN: arasında | ÊḪD̃: hiçbiri | MNHM: onların | VNḪN: ve biz | LH: O'na | MSLMVN: teslim olanlarız | (2:136)
|FÎN: eğer | ËMNVE: iman ederlerse | BMS̃L: gibi | ME: | ËMNTM: sizin iman ettiğiniz | BH: ona | FGD̃: elbette | EHTD̃VE: doğru yolu bulmuş olurlar | VÎN: eğer | TVLVE: dönerlerse | FÎNME: mutlaka | HM: onlar | FY: içine | ŞGEG: anlaşmazlık (düşerler) | FSYKFYKHM: onlara karşı sana yeter | ELLH: Allah | VHV: ve O | ELSMYA: işitendir | ELALYM: bilendir | (2:137)
|ṦBĞT: boyası (ile boyan) | ELLH: Allah'ın | VMN: ve kimdir | ÊḪSN: daha güzeli | MN: -'tan | ELLH: Allah- | ṦBĞT: boyası | VNḪN: ve biz ancak | LH: O'na | AEBD̃VN: kulluk ederiz | (2:138)
|GL: söyle (onlara) | ÊTḪECVNNE: bizimle tartışıyor musunuz? | FY: hakkında | ELLH: Allah | VHV: O iken | RBNE: bizim de Rabbimiz | VRBKM: sizin de Rabbiniz | VLNE: bizimdir | ÊAMELNE: bizim yaptıklarımız | VLKM: sizindir | ÊAMELKM: sizin yaptıklarınız | VNḪN: ve biz | LH: O'na | MḢLṦVN: gönülden bağlananlarız | (2:139)
|ÊM: yoksa | TGVLVN: söylüyor(mu)sunuz | ÎN: şüphesiz | ÎBREHYM: İbrahim | VÎSMEAYL: ve İsma'il | VÎSḪEG: ve İshak | VYAGVB: ve Ya'kub | VELÊSBEŦ: ve torunlarının | KENVE: olduklarını | HVD̃E: yahudi | ÊV: yahut | NṦER: hıristiyan | GL: de ki | ÊÊNTM: siz mi | ÊALM: daha iyi bilirsiniz | ÊM: yoksa | ELLH: Allah (mı) | VMN: ve kimdir | ÊƵLM: daha zalim | MMN: kimseden | KTM: gizleyen | ŞHED̃T: şahitliği | AND̃H: yanında bulunan | MN: tarafından | ELLH: Allah | VME: ve değildir | ELLH: Allah | BĞEFL: gafil | AME: -dan | TAMLVN: yaptıklarınız- | (2:140)
|TLK: İşte onlar | ÊMT: bir ümmetti | GD̃: ki | ḢLT: gelip geçti | LHE: onlarındır | ME: şeyler | KSBT: kazandıkları | VLKM: ve sizindir | ME: şeyler | KSBTM: sizin kazandıklarınız | VLE: | TSÊLVN: sorulmazsınız | AME: şeylerden | KENVE: oldukları | YAMLVN: onların yapıyor | (2:141)
|SYGVL: diyecekler ki | ELSFHEÙ: bazı beyinsizler | MN: -dan | ELNES: insanlar- | ME: nedir | VLEHM: onları çeviren | AN: -nden | GBLTHM: kıbleleri- | ELTY: o ki | KENVE: bulunurlar | ALYHE: üzerinde | GL: de ki | LLH: Allah'ındır | ELMŞRG: doğu | VELMĞRB: ve batı | YHD̃Y: O iletir | MN: kimseyi | YŞEÙ: dilediğini (dileyeni) | ÎL: -a | ṦREŦ: yol- | MSTGYM: doğru | (2:142)
|VKZ̃LK: ve böylece | CALNEKM: sizi kıldık | ÊMT: bir ümmet | VSŦE: vasat | LTKVNVE: olmanız için | ŞHD̃EÙ: şahit | AL: -a | ELNES: insanlar- | VYKVN: ve olması için | ELRSVL: rasulün (de) | ALYKM: size | ŞHYD̃E: şahit | VME: | CALNE: ve yap(ma)dık | ELGBLT: bir kıble | ELTY: | KNT: olduğunuzu | ALYHE: üzerinde | ÎLE: sadece (yaptık) | LNALM: bilmek için | MN: kimseyi | YTBA: uyan | ELRSVL: Elçi'ye | MMN: kimseden | YNGLB: geriye dönen | AL: üzerinde | AGBYH: ökçesi | VÎN: ve elbette | KENT: | LKBYRT: ağır gelir | ÎLE: başkasına | AL: | ELZ̃YN: kimseye | HD̃: yol gösterdiği | ELLH: Allah'ın | VME: değildir | KEN: | ELLH: Allah | LYŽYA: zayi edecek | ÎYMENKM: sizin imanınızı | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | BELNES: insanlara | LRÙVF: şefkatlidir | RḪYM: merhametlidir | (2:143)
|GD̃: elbette | NR: görüyoruz | TGLB: çevrilip durduğunu | VCHK: yüzünün | FY: doğru | ELSMEÙ: göğe | FLNVLYNK: elbette seni döndüreceğiz | GBLT: bir kıbleye | TRŽEHE: hoşlanacağın | FVL: (Bundan böyle) çevir | VCHK: yüzünü | ŞŦR: tarafına | ELMSCD̃: Mescid-i | ELḪREM: Haram'a | VḪYS̃: ve nerede | ME: | KNTM: olursanız | FVLVE: çevirin | VCVHKM: yüzlerinizi | ŞŦRH: o yöne | VÎN: şüphesiz | ELZ̃YN: kimseler | ÊVTVE: verilen | ELKTEB: kitap | LYALMVN: elbette bilirler | ÊNH: bunun | ELḪG: bir gerçek olduğunu | MN: -nden | RBHM: Rableri- | VME: değildir | ELLH: Allah | BĞEFL: habersiz | AME: -ndan | YAMLVN: onların yaptıkları- | (2:144)
|VLÙN: ve eğer | ÊTYT: sen getirsen | ELZ̃YN: kimselere | ÊVTVE: verilen | ELKTEB: Kitap | BKL: her türlü | ËYT: ayeti | ME: değildir | TBAVE: uyacak | GBLTK: senin kıblene | VME: ve değilsin | ÊNT: sen (de) | BTEBA: uyacak | GBLTHM: onların kıblesine | VME: ve değildir | BAŽHM: onların bazısı | BTEBA: uymazlar | GBLT: kıblesine | BAŽ: diğerlerinin | VLÙN: ve eğer | ETBAT: uyarsan | ÊHVEÙHM: onların keyiflerine | MN: -den | BAD̃: sonra | ME: şey(den) | CEÙK: sana gelen | MN: -den | ELALM: ilim- | ÎNK: şüphesiz sen | ÎZ̃E: o takdirde | LMN: -den (olursun) | ELƵELMYN: zalimler- | (2:145)
|ELZ̃YN: kimseler | ËTYNEHM: kendilerine verdiğimiz | ELKTEB: Kitap | YARFVNH: onu tanırlar | KME: gibi | YARFVN: tanıdıkları | ÊBNEÙHM: oğullarını | VÎN: ve (yine) elbette | FRYGE: bir grup | MNHM: onlardan | LYKTMVN: gizlerler | ELḪG: gerçeği | VHM: onlar | YALMVN: bildikleri (halde) | (2:146)
|ELḪG: Gerçek | MN: -dendir | RBK: Rabbin- | FLE: | TKVNN: artık olma | MN: -dan | ELMMTRYN: kuşkulananlar- | (2:147)
|VLKL: her (ümmetin) vardır | VCHT: bir yönü | HV: o(nun) | MVLYHE: yöneldiği | FESTBGVE: O halde koşun | ELḢYRET: hayır işlerine | ÊYN: nerede | ME: | TKVNVE: olsanız | YÊT: getirir | BKM: sizi | ELLH: Allah | CMYAE: bir araya | ÎN: kuşkusuz | ELLH: Allah | AL: üzerine | KL: her | ŞYÙ: şey | GD̃YR: kadirdir | (2:148)
|VMN: ve | ḪYS̃: nereden | ḢRCT: çıkarsan (yola) | FVL: çevir | VCHK: yüzünü | ŞŦR: tarafına | ELMSCD̃: Mescid-i | ELḪREM: Haram | VÎNH: bu elbette | LLḪG: bir gerçektir | MN: -den | RBK: Rabbin- | VME: ve değildir | ELLH: Allah | BĞEFL: habersiz | AME: -dan | TAMLVN: yaptıklarınız- | (2:149)
|VMN: ve | ḪYS̃: nereden | ḢRCT: çıkarsan (yola) | FVL: çevir | VCHK: yüzünü | ŞŦR: doğru | ELMSCD̃: Mescid-i | ELḪREM: Haram'a | VḪYS̃: ve nerede | ME: | KNTM: olursanız | FVLVE: çevirin | VCVHKM: yüzünüzü | ŞŦRH: o yana | LÙLE: diye | YKVN: olmasın | LLNES: hiç kimsenin | ALYKM: aleyhinizde | ḪCT: bir delili | ÎLE: başkasının | ELZ̃YN: kimselerden | ƵLMVE: zalim olan | MNHM: onlardan | FLE: | TḢŞVHM: onlardan çekinmeyin | VEḢŞVNY: benden çekinin | VLÊTM: ve tamamlayayım | NAMTY: ni'metimi | ALYKM: size | VLALKM: umulur ki | THTD̃VN: hidayete erersiniz | (2:150)
|KME: gibi | ÊRSLNE: gönderdiğimiz | FYKM: kendi içinizden | RSVLE: bir Elçi | MNKM: sizden olan | YTLV: okuyan | ALYKM: size | ËYETNE: ayetlerimizi | VYZKYKM: ve sizi temizleyen | VYALMKM: ve size öğreten | ELKTEB: Kitabı | VELḪKMT: ve hikmeti | VYALMKM: ve size öğreten | ME: şeyleri | LM: | TKVNVE: olduğunuz | TALMVN: bilmiyor | (2:151)
|FEZ̃KRVNY: Öyle ise beni anın | ÊZ̃KRKM: ben de sizi anayım | VEŞKRVE: ve şükredin | LY: bana | VLE: ve | TKFRVN: inkar etmeyin | (2:152)
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: -kimseler | ËMNVE: inanan / doğrulayan | ESTAYNVE: umun / bekleyin | BELṦBR: sabırla | VELṦLET: ve SaLâT'le / destekle | ÎN: muhakkak ki | ELLH: Allah | MA: beraberdir | ELṦEBRYN: sabredenlerle | (2:153)
|VLE: | TGVLVE: demeyin | LMN: kimselere | YGTL: öldürülen | FY: -nda | SBYL: yolu- | ELLH: Allah | ÊMVET: ölüdürler | BL: bilakis | ÊḪYEÙ: onlar diridirler | VLKN: ama | LE: olmazsınız | TŞARVN: siz farkında | (2:154)
|VLNBLVNKM: andolsun sizi imtihan edeceğiz | BŞYÙ: şeylerle | MN: (gibi) | ELḢVF: korku | VELCVA: ve açlık | VNGṦ: ve noksanlığı | MN: | ELÊMVEL: mallarınızın | VELÊNFS: ve canlarınızın | VELS̃MRET: ve ürünlerinizin | VBŞR: ve müjdele | ELṦEBRYN: sabredenleri | (2:155)
|ELZ̃YN: onlar ki | ÎZ̃E: zaman | ÊṦEBTHM: onlara eriştiği | MṦYBT: bir bela | GELVE: derler | ÎNE: şüphesiz biz | LLH: Allah içiniz | VÎNE: ve şüphesiz biz | ÎLYH: O'na | RECAVN: döneceğiz | (2:156)
|ÊVLÙK: İşte | ALYHM: onlaradır | ṦLVET: destek | MN: -nden | RBHM: Rableri- | VRḪMT: ve rahmet | VÊVLÙK: ve işte | HM: onlardır | ELMHTD̃VN: doğru yolu bulanlar | (2:157)
|ÎN: şüphesiz | ELṦFE: Safa | VELMRVT: ve Merve | MN: -ndandır | ŞAEÙR: nişanları | ELLH: Allah'ın | FMN: kim | ḪC: hacceder | ELBYT: Yapıyı | ÊV: ya da | EATMR: ömre yaparsa | FLE: yoktur | CNEḪ: hiçbir günah | ALYH: kendisine | ÊN: | YŦVF: tavaf etmesinde | BHME: onları | VMN: ve kim | TŦVA: kendiliğinden yaparsa | ḢYRE: bir iyilik | FÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | ŞEKR: karşılığını verir | ALYM: (yaptığını) bilir | (2:158)
|ÎN: doğrusu | ELZ̃YN: kimseler | YKTMVN: gizleyen | ME: şeyleri | ÊNZLNE: indirdiğimiz | MN: -den | ELBYNET: açık deliller- | VELHD̃: ve hidayeti | MN: | BAD̃: sonra | ME: | BYNEH: biz açıkça belirttikten | LLNES: insanlara | FY: | ELKTEB: Kitapta | ÊVLÙK: işte onlara | YLANHM: la'net eder | ELLH: Allah | VYLANHM: ve la'net eder | ELLEANVN: bütün la'net edebilenler | (2:159)
|ÎLE: ancak hariç | ELZ̃YN: (kimseler) | TEBVE: tevbe edip | VÊṦLḪVE: uslananlar | VBYNVE: ve (gerçeği) açıklayanlar | FÊVLÙK: işte onlar | ÊTVB: tevbelerini kabul ederim | ALYHM: onların | VÊNE: çünkü ben | ELTVEB: tevbeyi çok kabul edenim | ELRḪYM: çok esirgeyenim | (2:160)
|ÎN: doğrusu | ELZ̃YN: kimseler | KFRVE: inkar edip te | VMETVE: ölen | VHM: ve onlar | KFER: kafir olarak | ÊVLÙK: işte | ALYHM: onların üstünedir | LANT: la'neti | ELLH: Allah'ın | VELMLEÙKT: ve meleklerin | VELNES: ve insanların | ÊCMAYN: tüm | (2:161)
|ḢELD̃YN: ebedi kalırlar | FYHE: (la'net) içinde | LE: | YḢFF: hafifletilmez | ANHM: onlardan | ELAZ̃EB: azab | VLE: ve yoktur | HM: onlara | YNƵRVN: gözetme | (2:162)
|VÎLHKM: Tanrınız | ÎLH: Tanrı'dır | VEḪD̃: bir tek | LE: yoktur | ÎLH: tanrı | ÎLE: başka | HV: O'ndan | ELRḪMN: Rahman'dır | ELRḪYM: Rahim'dir | (2:163)
|ÎN: şüphesiz | FY: | ḢLG: yaratılışında | ELSMEVET: göklerin | VELÊRŽ: ve yerin | VEḢTLEF: ve değişmesinde | ELLYL: gece | VELNHER: ve gündüzün | VELFLK: ve gemilerde | ELTY: | TCRY: taşıyıp giden | FY: | ELBḪR: denizde | BME: şeyleri | YNFA: faydasına olan | ELNES: insanların | VME: | ÊNZL: indirip | ELLH: Allah'ın | MN: -ten | ELSMEÙ: gök- | MN: | MEÙ: su | FÊḪYE: dirilterek | BH: onunla | ELÊRŽ: yeri | BAD̃: sonra | MVTHE: öldükten | VBS̃: yaymasında | FYHE: orada | MN: -ten | KL: her çeşit- | D̃EBT: canlıyı | VTṦRYF: ve evirip çevirmesinde | ELRYEḪ: rüzgarları | VELSḪEB: ve bulutları | ELMSḢR: emre hazır bekleyen | BYN: arasında | ELSMEÙ: yer | VELÊRŽ: ve gök | L ËYET: elbette deliller vardır | LGVM: bir topluluk için | YAGLVN: düşünen | (2:164)
|VMN: -dan | ELNES: İnsanlar- | MN: kimi | YTḢZ̃: tutar | MN: | D̃VN: başka | ELLH: Allah'tan | ÊND̃ED̃E: eşler | YḪBVNHM: onları severler | KḪB: sever gibi | ELLH: Allah'ı | VELZ̃YN: (kimseler) | ËMNVE: inanan(lar) | ÊŞD̃: en çok | ḪBE: severler | LLH: Allah'ı | VLV: keşke | YR: görselerdi | ELZ̃YN: (kimseler) | ƵLMVE: zulmedenler | ÎZ̃: zaman | YRVN: gördükleri | ELAZ̃EB: azabı | ÊN: gerçekten | ELGVT: kuvvetin | LLH: Allah'a aittir | CMYAE: bütünüyle | VÊN: ve gerçekten | ELLH: Allah'ın | ŞD̃YD̃: şiddetlidir | ELAZ̃EB: azabı | (2:165)
|ÎZ̃: işte | TBRÊ: uzak durdular | ELZ̃YN: kimseler | ETBAVE: uyulan | MN: -den | ELZ̃YN: kimseler- | ETBAVE: uyan | VRÊVE: gördüler | ELAZ̃EB: azabı | VTGŦAT: kesildi | BHM: onların | ELÊSBEB: bağları | (2:166)
|VGEL: ve şöyle dediler | ELZ̃YN: kimseler | ETBAVE: uyan | LV: keşke | ÊN: | LNE: bizim için (mümkün olsaydı) | KRT: bir dönüş (dünyaya) | FNTBRÊ: uzak dursaydık | MNHM: onlardan | KME: gibi | TBRÙVE: uzak durdukları | MNE: bizden | KZ̃LK: böylece | YRYHM: onlara gösterir | ELLH: Allah | ÊAMELHM: bütün fiillerini | ḪSRET: hasretler (pişmanlık kaynağı olarak) | ALYHM: onlara | VME: ve değildir | HM: onlar | BḢERCYN: çıkacak | MN: -ten | ELNER: ateş- | (2:167)
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELNES: insanlar | KLVE: yeyin | MME: şeylerden | FY: bulunan | ELÊRŽ: yeryüzünde | ḪLELE: helal | ŦYBE: temiz | VLE: | TTBAVE: ve izlemeyin | ḢŦVET: adımlarını | ELŞYŦEN: şeytanın | ÎNH: çünkü o | LKM: sizin | AD̃V: düşmanınızdır | MBYN: apaçık | (2:168)
|ÎNME: daima | YÊMRKM: O size emreder | BELSVÙ: kötülük | VELFḪŞEÙ: ve hayasızlığı | VÊN: | TGVLVE: ve söylemenizi | AL: hakkında | ELLH: Allah | ME: şeyleri | LE: | TALMVN: bilmediğiniz | (2:169)
|VÎZ̃E: zaman | GYL: dendiği | LHM: onlara | ETBAVE: uyun | ME: şeye | ÊNZL: indirdiği | ELLH: Allah'ın | GELVE: derler | BL: hayır bilakis | NTBA: uyarız | ME: şeye (yola) | ÊLFYNE: biz bulduğumuz | ALYH: üzerinde | ËBEÙNE: atalarımızı | ÊVLV: -da mı? | KEN: olsalar- | ËBEÙHM: onların ataları | LE: | YAGLVN: düşünmeyen | ŞYÙE: bir şey | VLE: | YHTD̃VN: ve doğru yolu bulamayan | (2:170)
|VMS̃L: durumu | ELZ̃YN: kimselerin | KFRVE: inkar eden | KMS̃L: haline benzer | ELZ̃Y: kimsenin | YNAG: haykıran | BME: şeylere(hayvanlara) | LE: | YSMA: bir şey işitmeyen | ÎLE: başka | D̃AEÙ: çağırmadan | VND̃EÙ: ve bağırtıdan | ṦM: sağırdırlar | BKM: dilsizdirler | AMY: kördürler | FHM: onun için onlar | LE: | YAGLVN: düşünmezler | (2:171)
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimseler | ËMNVE: inananlar | KLVE: yeyin | MN: -nden | ŦYBET: iyileri- | ME: ne ki | RZGNEKM: size rızık olarak verdik | VEŞKRVE: ve şükredin | LLH: Allah'a | ÎN: eğer | KNTM: iseniz | ÎYEH: yalnızca ona | TABD̃VN: (ona) tapıyor | (2:172)
|ÎNME: şüphesiz | ḪRM: haram kıldı | ALYKM: size | ELMYTT: leş | VELD̃M: ve kan | VLḪM: ve etini | ELḢNZYR: domuz | VME: ve şeyleri | ÊHL: kesilen | BH: adına | LĞYR: başkası | ELLH: Allah'tan | FMN: ama kim | EŽŦR: mecbur kalırsa | ĞYR: -maksızın | BEĞ: saldır- | VLE: | AED̃: ve sınırı aşmaksızın | FLE: yoktur | ÎS̃M: günah | ALYH: ona | ÎN: muhakkak ki | ELLH: Allah | ĞFVR: çok bağışlayandır | RḪYM: çok esirgeyendir | (2:173)
|ÎN: şüphesiz | ELZ̃YN: kimseler | YKTMVN: gizleyen | ME: bir şey | ÊNZL: indirdiği | ELLH: Allah'ın | MN: -tan | ELKTEB: Kitap- | VYŞTRVN: ve satanlar | BH: onu | S̃MNE: paraya | GLYLE: azıcık | ÊVLÙK: işte onlar | ME: bir şey | YÊKLVN: yemezler | FY: -na | BŦVNHM: karınları- | ÎLE: başka | ELNER: ateşten | VLE: | YKLMHM: onlara konuşmayacak | ELLH: Allah | YVM: günü | ELGYEMT: Kıyamet | VLE: | YZKYHM: ve onları temizlemeyecektir | VLHM: ve Onların | AZ̃EB: bir azab | ÊLYM: acıklı | (2:174)
|ÊVLÙK: onlar | ELZ̃YN: kimselerdir | EŞTRVE: satın alan | ELŽLELT: sapıklığı | BELHD̃: hidayet karşılığında | VELAZ̃EB: ve azab | BELMĞFRT: mağfiret karşılığında | FME: ne kadar | ÊṦBRHM: cesaretlidirler | AL: karşı | ELNER: ateşe | (2:175)
|Z̃LK: işte böyle | BÊN: gerçekten | ELLH: Allah | NZL: indirmiştir | ELKTEB: Kitabı | BELḪG: hak olarak | VÎN: ve elbette | ELZ̃YN: kimseler | EḢTLFVE: ayrılığa düşen | FY: -ta | ELKTEB: Kitap- | LFY: içindedirler | ŞGEG: anlaşmazlık | BAYD̃: derin bir | (2:176)
|LYS: değildir | ELBR: iyilik | ÊN: | TVLVE: çevirmeniz | VCVHKM: yüzlerinizi | GBL: tarafına | ELMŞRG: doğu | VELMĞRB: ve batı | VLKN: fakat | ELBR: iyilik | MN: kişinin | ËMN: inanmasıdır | BELLH: Allah'a | VELYVM: ve gününe | EL ËḢR: ahiret | VELMLEÙKT: ve meleklere | VELKTEB: ve Kitaba | VELNBYYN: ve peygamberlere | V ËT: ve vermesidir | ELMEL: malını | AL: | ḪBH: sevdiği | Z̃VY: | ELGRB: garibe | VELYTEM: ve yetime | VELMSEKYN: ve miskine | VEBN: ve -çocuğuna | ELSBYL: sokak / yol | VELSEÙLYN: ve dilenciye | VFY: ve | ELRGEB: ezilene / kölelere | VÊGEM: ve doğrulun | ELṦLET: SaLâTe/Desteğe | V ËT: ve verin | ELZKET: zekatı | VELMVFVN: ve uygula | BAHD̃HM: andlaşmalarını | ÎZ̃E: -zaman | AEHD̃VE: andlaştıkları | VELṦEBRYN: ve sabrettikleri | FY: -nda / içinde | ELBÊSEÙ: sıkıntı | VELŽREÙ: ve hastalık | VḪYN: ve hali | ELBÊS: gerginlik / stres | ÊVLÙK: işte | ELZ̃YN: kimseler | ṦD̃GVE: Sadık / Bağlı | VÊVLÙK: ve işte | HM: onlardır | ELMTGVN: erdemlenen / muttaki | (2:177)
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: - kimseler | ËMNVE: doğrulayan / iman eden | KTB: farz kılındı | ALYKM: size | ELGṦEṦ: kısas | FY: | ELGTL: öldürmelerde | ELḪR: hür | BELḪR: hür ile | VELABD̃: köle | BELABD̃: köle ile | VELÊNS̃: kadın | BELÊNS̃: kadın ile | FMN: kimse | AFY: affedilen | LH: kendisi | MN: tarafından | ÊḢYH: kardeşi | ŞYÙ: bir şey | FETBEA: artık uymalıdır | BELMARVF: örfe | VÊD̃EÙ: ve (diyeti) ödemelidir | ÎLYH: ona | BÎḪSEN: güzelce | Z̃LK: bu | TḢFYF: bir hafifletme | MN: tarafından | RBKM: Rabbiniz | VRḪMT: ve rahmettir | FMN: artk kim | EATD̃: haddi aşarsa | BAD̃: sonra | Z̃LK: bundan | FLH: Zira onlar/onlarsa | AZ̃EB: bir azab | ÊLYM: acıklı | (2:178)
|VLKM: ve sizin için vardır | FY: | ELGṦEṦ: kısasta | ḪYET: hayat | YE: EY/HEY/AH | ÊVLY: sahipleri | ELÊLBEB: akıl/anlayış | LALKM: böylece | TTGVN: korunursunuz | (2:179)
|KTB: yazıldı (farz kılındı) | ALYKM: size | ÎZ̃E: zaman | ḪŽR: geldiği | ÊḪD̃KM: birinize | ELMVT: ölüm | ÎN: eğer | TRK: bırakacaksa | ḢYRE: bir hayır (mal) | ELVṦYT: vasiyyet etmek | LLVELD̃YN: anaya babaya | VELÊGRBYN: ve yakınlara | BELMARVF: uygun bir biçimde | ḪGE: bir haktır (borçtur) | AL: üzerine | ELMTGYN: muttakiler | (2:180)
|FMN: artık kim | BD̃LH: (vasiyyeti) değiştirirse | BAD̃ME: sonra bir şey | SMAH: işittikten | FÎNME: elbette | ÎS̃MH: günahı | AL: üzerinedir | ELZ̃YN: kimselerin | YBD̃LVNH: onu değiştiren | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | SMYA: işitendir | ALYM: bilendir | (2:181)
|FMN: her kim de | ḢEF: korkar da | MN: -den | MVṦ: vasiyyet eden- | CNFE: hata(sından) | ÊV: veya | ÎS̃ME: günah(ından) | FÊṦLḪ: ve düzeltirse | BYNHM: aralarını | FLE: yoktur | ÎS̃M: günah | ALYH: ona | ÎN: elbette | ELLH: Allah | ĞFVR: bağışlayandır | RḪYM: esirgeyendir | (2:182)
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimseler | ËMNVE: iman eden | KTB: yazıldı | ALYKM: sizin üzerinize de | ELṦYEM: oruç | KME: gibi | KTB: yazıldığı | AL: üzerine | ELZ̃YN: kimseler | MN: | GBLKM: sizden önceki(ler) | LALKM: umulur ki siz | TTGVN: korunursunuz | (2:183)
|ÊYEME: günlerdir | MAD̃VD̃ET: sayılı | FMN: kim | KEN: olursa | MNKM: sizden | MRYŽE: hasta | ÊV: veya | AL: | SFR: seferde | FAD̃T: sayısınca tutar | MN: -de | ÊYEM: günler- | ÊḢR: başka | VAL: ve (lazımdır) | ELZ̃YN: kimselerin | YŦYGVNH: ona (güç) dayanan(lar) | FD̃YT: fidye vermesi | ŦAEM: doyuracak | MSKYN: bir yoksulu | FMN: artık kim | TŦVA: gönülden | ḢYRE: bir iyilik yaparsa | FHV: o | ḢYR: hayırlıdır | LH: kendisi için | VÊN: ve | TṦVMVE: oruç tutmanız | ḢYR: daha hayırlıdır | LKM: sizin için | ÎN: eğer | KNTM: siz | TALMVN: bilirseniz | (2:184)
|ŞHR: ayı | RMŽEN: ramazan | ELZ̃Y: ki | ÊNZL: indirilmiştir | FYH: onda | ELGR ËN: Kur'an | HD̃: hidayet olarak | LLNES: insanlara | VBYNET: ve açıklayıcı | MN: | ELHD̃: hidayeti | VELFRGEN: doğruyu ve yanlışı ayırdetmeyi | FMN: kim | ŞHD̃: şahit olursa | MNKM: içinizden | ELŞHR: o aya | FLYṦMH: oruç tutsun | VMN: kim | KEN: olur | MRYŽE: hasta | ÊV: yahut | AL: üzere olursa | SFR: sefer | FAD̃T: sayısınca tutsun | MN: | ÊYEM: günlerde | ÊḢR: başka | YRYD̃: ister | ELLH: Allah | BKM: sizin için | ELYSR: kolaylık | VLE: | YRYD̃: istemez | BKM: sizin için | ELASR: güçlük | VLTKMLVE: ve tamamlamanızı (ister) | ELAD̃T: sayıyı | VLTKBRVE: ve yüceltmenizi (ister) | ELLH: Allah'ı | AL: dolayı | ME: | HD̃EKM: size doğru yolu gösterdiğinden | VLALKM: ve umulur ki siz | TŞKRVN: şükredersiniz | (2:185)
|VÎZ̃E: ve ne zaman | SÊLK: sana sorar(lar)sa | ABED̃Y: kullarım | ANY: benden | FÎNY: şüphesiz ben | GRYB: (onlara) yakınım | ÊCYB: karşılık veririm | D̃AVT: du'asına | ELD̃EA: du'a edenin | ÎZ̃E: zaman | D̃AEN: bana du'a ettiği | FLYSTCYBVE: O halde onlar da karşılık versinler | LY: bana | VLYÙMNVE: inansınlar ki | BY: bana | LALHM: böylece onlar | YRŞD̃VN: doğru yola erişirler | (2:186)
|ÊḪL: helal kılındı | LKM: size | LYLT: gecesi | ELṦYEM: oruç | ELRFS̃: yaklaşmak | ÎL: | NSEÙKM: kadınlarınıza | HN: onlar | LBES: elbisenizdir | LKM: sizin | VÊNTM: ve siz de | LBES: elbisesisiniz | LHN: onların | ALM: bildi | ELLH: Allah | ÊNKM: gerçekten siz | KNTM: olduğunuzu | TḢTENVN: yazık ediyorsunuz | ÊNFSKM: kendinize | FTEB: tevbenizi kabul etti | ALYKM: sizden | VAFE: ve affetti | ANKM: sizi | FEL ËN: artık şimdi | BEŞRVHN: onlara yaklaşın | VEBTĞVE: ve arayın | ME: şeyleri | KTB: yaz(ıp takdir etmiş ol)duğu | ELLH: Allah'ın | LKM: sizin için | VKLVE: ve yiyin | VEŞRBVE: ve için | ḪT: kadar | YTBYN: ayırdelinceye | LKM: sizce | ELḢYŦ: iplik | ELÊBYŽ: beyaz | MN: -ten | ELḢYŦ: iplik- | ELÊSVD̃: siyah | MN: | ELFCR: şafağın | S̃M: sonra | ÊTMVE: tamamlayın | ELṦYEM: orucu | ÎL: dek | ELLYL: gece (oluncaya) | VLE: | TBEŞRVHN: (kadınlara) yaklaşmayın | VÊNTM: siz | AEKFVN: ibadete çekilmiş iken | FY: | ELMSECD̃: mescidlerde | TLK: bunlar | ḪD̃VD̃: sınırlarıdır | ELLH: Allah'ın | FLE: | TGRBVHE: bunlara yaklaşmayın | KZ̃LK: işte böyle | YBYN: açıklar ki | ELLH: Allah | ËYETH: ayetlerini | LLNES: insanlara | LALHM: umulur ki | YTGVN: korunup sakınırlar | (2:187)
|VLE: | TÊKLVE: yemeyin | ÊMVELKM: mallarınızı | BYNKM: aranızda | BELBEŦL: batıl (sebepler) ile | VTD̃LVE: ve atmayın | BHE: onları | ÎL: | ELḪKEM: hakimler(in önün)e | LTÊKLVE: yemeniz için | FRYGE: bir kısmını | MN: | ÊMVEL: mallarından | ELNES: insanların | BELÎS̃M: günah bir biçimde | VÊNTM: ve siz | TALMVN: bildiğiniz halde | (2:188)
|YSÊLVNK: sana soruyorlar | AN: | ELÊHLT: hilallerden | GL: de ki | HY: onlar | MVEGYT: vakit ölçüleridir | LLNES: insanlar için | VELḪC: ve hac | VLYS: ve değildir | ELBR: iyilik | BÊN: | TÊTVE: girmek | ELBYVT: evlere | MN: -ndan | ƵHVRHE: arkaları- | VLKN: fakat | ELBR: iyilik | MN: kişinin | ETG: takvasıdır | VÊTVE: ve girin | ELBYVT: evlere | MN: -ndan | ÊBVEBHE: kapıları- | VETGVE: ve sakının | ELLH: Allah'tan | LALKM: umulur ki | TFLḪVN: kurtuluşa erersiniz | (2:189)
|VGETLVE: ve savaşın | FY: | SBYL: yolunda | ELLH: Allah | ELZ̃YN: kimselerle | YGETLVNKM: sizinle savaşan(lar) | VLE: | TATD̃VE: aşırı gitmeyin | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | LE: | YḪB: sevmez | ELMATD̃YN: aşırı gidenleri | (2:190)
|VEGTLVHM: ve onları öldürün | ḪYS̃: nerede | S̃GFTMVHM: yakalarsanız | VÊḢRCVHM: ve onları çıkarın | MN: | ḪYS̃: yer(Mekke)den | ÊḢRCVKM: sizi çıkardıkları | VELFTNT: ve fitne | ÊŞD̃: daha kötüdür | MN: -ten | ELGTL: adam öldürmek- | VLE: | TGETLVHM: onlarla savaşmayın | AND̃: yanında | ELMSCD̃: Mescid-i | ELḪREM: Haram | ḪT: kadar | YGETLVKM: sizinle savaşıncaya | FYH: orada | FÎN: fakat eğer | GETLVKM: onlar sizinle savaşırlarsa | FEGTLVHM: hemen onları öldürün | KZ̃LK: böyledir | CZEÙ: cezası | ELKEFRYN: kafirlerin | (2:191)
|FÎN: eğer | ENTHVE: (saldırılarına) son verirlerse | FÎN: gerçekten | ELLH: Allah | ĞFVR: bağışlayandır | RḪYM: esirgeyendir | (2:192)
|VGETLVHM: onlarla savaşın | ḪT: kadar | LE: | TKVN: kalmayıncaya | FTNT: fitne | VYKVN: ve oluncaya (kadar) | ELD̃YN: din | LLH: Allah'ın | FÎN: eğer | ENTHVE: (saldırılarına) son verirlerse | FLE: artık olmaz | AD̃VEN: düşmanlık | ÎLE: başkasına | AL: -den | ELƵELMYN: zalimler- | (2:193)
|ELŞHR: ayı | ELḪREM: haram | BELŞHR: aya karşılıktır | ELḪREM: haram | VELḪRMET: ve hürmetler | GṦEṦ: karşılıklıdır | FMN: kim | EATD̃: saldırırsa | ALYKM: size | FEATD̃VE: siz de saldırın | ALYH: ona | BMS̃L: gibi | ME: | EATD̃: saldırdığı | ALYKM: size | VETGVE: korkun | ELLH: Allah'tan | VEALMVE: bilin ki | ÊN: gerçekten | ELLH: Allah | MA: beraberdir | ELMTGYN: muttakilerle | (2:194)
|VÊNFGVE: infak edin | FY: | SBYL: yolunda | ELLH: Allah | VLE: | TLGVE: kendinizi atmayın | BÊYD̃YKM: kendi ellerinizle | ÎL: | ELTHLKT: tehlikeye | VÊḪSNVE: ve iyilik edin | ÎN: doğrusu | ELLH: Allah | YḪB: sever | ELMḪSNYN: iyilik edenleri | (2:195)
|VÊTMVE: ve tamamlayın | ELḪC: haccı | VELAMRT: ve ömreyi | LLH: Allah için | FÎN: eğer | ÊḪṦRTM: engellenmiş olursanız | FME: şeyi (kesin) | ESTYSR: kolayınıza gelen | MN: -dan | ELHD̃Y: kurban- | VLE: | TḪLGVE: tıraş etmeyin | RÙVSKM: başlarınızı | ḪT: kadar | YBLĞ: varıncaya | ELHD̃Y: kurban | MḪLH: yerine | FMN: kim (varsa) | KEN: olan | MNKM: içinizden | MRYŽE: hasta | ÊV: ya da | BH: bulunan | ÊZ̃: bir rahatsızlığı | MN: -ndan | RÊSH: başı- | FFD̃YT: fidye (versin) | MN: | ṦYEM: oruçtan | ÊV: veya | ṦD̃GT: sadakadan | ÊV: veya | NSK: kurbandan | FÎZ̃E: zaman | ÊMNTM: güvene kavuştuğunuz | FMN: kimse | TMTA: faydalanmak isteyen | BELAMRT: ömre ile | ÎL: kadar | ELḪC: hac (zamanın)a | FME: şeyi (kessin) | ESTYSR: kolayına geleni | MN: -dan | ELHD̃Y: kurban- | FMN: kimse | LM: | YCD̃: (kurban) bulamayan | FṦYEM: oruç tutar | S̃LES̃T: üç | ÊYEM: gün | FY: | ELḪC: hacda | VSBAT: ve yedi gün | ÎZ̃E: zaman | RCATM: döndüğünüz | TLK: böylece | AŞRT: on (gündür) | KEMLT: tamamı | Z̃LK: bu | LMN: kimseler içindir | LM: | YKN: olmayanlar | ÊHLH: ailesi | ḪEŽRY: hazır | ELMSCD̃: Mescid-i | ELḪREM: Haram'da | VETGVE: sakının | ELLH: Allah'tan | VEALMVE: ve bilin ki | ÊN: gerçekten | ELLH: Allah'ın | ŞD̃YD̃: şiddetlidir | ELAGEB: cezası | (2:196)
|ELḪC: Hac | ÊŞHR: aylardadır | MALVMET: bilinen | FMN: kim | FRŽ: farz ederse (kendisine) | FYHN: onda (o aylarda) | ELḪC: haccı | FLE: yoktur | RFS̃: kadına yaklaşmak | VLE: ve yoktur | FSVG: günaha sapmak | VLE: yoktur | CD̃EL: kavga etmek | FY: | ELḪC: hacda | VME: ne varsa | TFALVE: yaptığınız | MN: | ḢYR: iyilikten | YALMH: onu bilir | ELLH: Allah | VTZVD̃VE: ve yanınıza azık alın | FÎN: şüphesiz | ḢYR: en hayırlısı | ELZED̃: azığın | ELTGV: takvadır | VETGVN: ve benden sakının | YE: EY/HEY/AH | ÊVLY: sahipleri | ELÊLBEB: akıl/anlayış | (2:197)
|LYS: yoktur | ALYKM: sizin için | CNEḪ: bir günah | ÊN: | TBTĞVE: aramanızda | FŽLE: lutfunu | MN: | RBKM: Rabbinizin | FÎZ̃E: zaman | ÊFŽTM: ayrılıp akın ettiğiniz | MN: -tan | ARFET: Arafat- | FEZ̃KRVE: anın (hatırlayın) | ELLH: Allah'ı | AND̃: yanında | ELMŞAR: Meş'ar-i | ELḪREM: Haram | VEZ̃KRVH: O'nu anın | KME: gibi | HD̃EKM: sizi hidayet ettiği | VÎN: ve | KNTM: siz idiniz | MN: | GBLH: O'ndan önce | LMN: | ELŽELYN: sapıklardan | (2:198)
|S̃M: sonra | ÊFYŽVE: siz de akın edin | MN: | ḪYS̃: yerden | ÊFEŽ: akın ettiği | ELNES: insanların | VESTĞFRVE: ve mağfiret dileyin | ELLH: Allah'tan | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | ĞFVR: Gafurdur | RḪYM: Rahimdir | (2:199)
|FÎZ̃E: zaman | GŽYTM: bitirince | MNESKKM: ibadetlerinizi | FEZ̃KRVE: anın | ELLH: Allah'ı | KZ̃KRKM: andığınız gibi | ËBEÙKM: atalarınızı | ÊV: veya | ÊŞD̃: daha kuvvetli | Z̃KRE: bir anışla | FMN: | ELNES: insanlardan | MN: kimi | YGVL: der ki | RBNE: Rabbimiz | ËTNE: bize ver | FY: | ELD̃NYE: dünyada | VME: ve yoktur | LH: onun | FY: | EL ËḢRT: ahirette | MN: hiçbir | ḢLEG: nasibi | (2:200)
|VMNHM: ve onlardan | MN: kimi de | YGVL: derki | RBNE: Rabbimiz | ËTNE: bize ver | FY: | ELD̃NYE: dünyada da | ḪSNT: güzellik | VFY: | EL ËḢRT: ahirette de | ḪSNT: güzellik | VGNE: ve bizi koru | AZ̃EB: azabından | ELNER: ateş | (2:201)
|ÊVLÙK: işte | LHM: onlara vardır | NṦYB: bir pay | MME: | KSBVE: kazandıklarından | VELLH: Allah | SRYA: çabuk görendir | ELḪSEB: hesabı | (2:202)
|VEZ̃KRVE: ve anın | ELLH: Allah'ı | FY: | ÊYEM: günlerde | MAD̃VD̃ET: sayılı | FMN: kim | TACL: acele ederse | FY: | YVMYN: iki gün içinde | FLE: yoktur | ÎS̃M: günah | ALYH: ona | VMN: ve kim | TÊḢR: geri kalırsa | FLE: yoktur | ÎS̃M: günah | ALYH: ona da | LMN: kimse için | ETG: sakınan | VETGVE: korkun | ELLH: Allah'tan | VEALMVE: ve bilin ki | ÊNKM: şüphesiz siz | ÎLYH: O'nun huzuruna | TḪŞRVN: toplanacaksınız | (2:203)
|VMN: | ELNES: insanlardan | MN: kiminin | YACBK: senin hoşuna gider | GVLH: sözü | FY: dair | ELḪYET: hayatına | ELD̃NYE: dünya | VYŞHD̃: ve şahid tutar | ELLH: Allah'ı | AL: | ME: olana | FY: | GLBH: kalbinde | VHV: oysa o | ÊLD̃: en azılısıdır | ELḢṦEM: hasımların | (2:204)
|VÎZ̃E: zaman | TVL: döndüğü | SA: çalışır | FY: | ELÊRŽ: yeryüzünde | LYFSD̃: bozgunculuğa | FYHE: orada | VYHLK: ve yok etmeğe | ELḪRS̃: ekin | VELNSL: ve nesli | VELLH: Allah | LE: | YḪB: sevmez | ELFSED̃: bozgunculuğu | (2:205)
|VÎZ̃E: ve zaman | GYL: dendiği | LH: ona | ETG: kork | ELLH: Allah'tan | ÊḢZ̃TH: kendisini sürükler | ELAZT: gururu | BELÎS̃M: günaha | FḪSBH: artık ona yeter | CHNM: cehennem | VLBÙS: ve ne kötü | ELMHED̃: bir yataktır o | (2:206)
|VMN: | ELNES: insanlardan | MN: öylesi var ki | YŞRY: satar | NFSH: kendisini | EBTĞEÙ: aramak için | MRŽET: rızasını | ELLH: Allah'ın | VELLH: Allah da | RÙVF: çok şefkatlidir | BELABED̃: kullar(ın)a | (2:207)
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimeler | ËMNVE: iman eden(ler) | ED̃ḢLVE: girin | FY: | ELSLM: islama (veya barışa) | KEFT: hepiniz birlikte | VLE: | TTBAVE: izlemeyin | ḢŦVET: adımlarını | ELŞYŦEN: şeytanın | ÎNH: çünkü o | LKM: size | AD̃V: düşmandır | MBYN: apaçık | (2:208)
|FÎN: eğer | ZLLTM: kayarsanız | MN: | BAD̃: sonra | ME: | CEÙTKM: size geldikten | ELBYNET: açık deliller | FEALMVE: bilin ki | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | AZYZ: daima üstündür | ḪKYM: hüküm ve hikmet sahibidir | (2:209)
|HL: mı? | YNƵRVN: gözlüyorlar | ÎLE: | ÊN: | YÊTYHM: gelmesini | ELLH: Allah'ın | FY: içinde | ƵLL: gölgeler | MN: | ELĞMEM: buluttan | VELMLEÙKT: ve meleklerin | VGŽY: ve bitirilmesini | ELÊMR: işin | VÎL: (halbuki) | ELLH: Allah'a | TRCA: döndürülür | ELÊMVR: bütün işler | (2:210)
|SL: sor | BNY: oğullarına | ÎSREÙYL: İsrail | KM: nice | ËTYNEHM: onlara verdik | MN: | ËYT: ayetlerden | BYNT: açık | VMN: ve kim | YBD̃L: değiştirirse | NAMT: ni'metini | ELLH: Allah'ın | MN: | BAD̃: sonra | ME: | CEÙTH: geldikten | FÎN: şüphesiz | ELLH: Allah'ın | ŞD̃YD̃: çetindir | ELAGEB: cezası | (2:211)
|ZYN: süslü gösterildi | LLZ̃YN: kimselere | KFRVE: inkar edenler€ | ELḪYET: hayatı | ELD̃NYE: dünya | VYSḢRVN: ve alay ederler | MN: | ELZ̃YN: kimselerle | ËMNVE: inanan(lar) | VELZ̃YN: ve kimselerle | ETGVE: takva sahipleri | FVGHM: onlardan üstündürler | YVM: gününde | ELGYEMT: kıyamet | VELLH: Allah | YRZG: rızık verir | MN: kimseye | YŞEÙ: dilediği | BĞYR: | ḪSEB: hesapsız | (2:212)
|KEN: idi | ELNES: insanlar | ÊMT: ümmet | VEḪD̃T: bir tek | FBAS̃: sonra gönderdi | ELLH: Allah | ELNBYYN: peygamberleri | MBŞRYN: müjdeciler | VMNZ̃RYN: ve uyarıcılar olarak | VÊNZL: ve indirdi | MAHM: onlarla beraber | ELKTEB: Kitabı | BELḪG: hak olarak | LYḪKM: hükmetmek üzere | BYN: arasında | ELNES: insanlar | FYME: (konularda) | EḢTLFVE: anlaşmazlığa düştükleri | FYH: onda | VME: ve | EḢTLF: anlaşmazlığa düştü(ler) | FYH: o(Kitap hakkı)nda | ÎLE: dışında | ELZ̃YN: kendilerine | ÊVTVH: (Kitap) verilmiş olanlar | MN: | BAD̃: sonra | ME: | CEÙTHM: kendilerine geldikten | ELBYNET: açık deliller | BĞYE: sırf kıskançlıktan ötürü | BYNHM: aralarındaki | FHD̃: bunun üzerine iletti | ELLH: Allah | ELZ̃YN: kimseleri | ËMNVE: iman eden | LME: | EḢTLFVE: ayrılığa düştükleri | FYH: kendisinde | MN: | ELḪG: gerçeğe | BÎZ̃NH: kendi izniyle | VELLH: Allah | YHD̃Y: iletir | MN: kimseyi | YŞEÙ: dilediği | ÎL: | ṦREŦ: yola | MSTGYM: doğru | (2:213)
|ÊM: yoksa | ḪSBTM: sandınız (mı) | ÊN: ki | TD̃ḢLVE: gireceksiniz | ELCNT: cennete | VLME: | YÊTKM: başınıza gelmeden | MS̃L: durumu | ELZ̃YN: | ḢLVE: geçenlerin | MN: | GBLKM: sizden önce | MSTHM: onlara dokunmuştu | ELBÊSEÙ: sıkıntı | VELŽREÙ: ve yoksulluk | VZLZLVE: ve sarsılmışlardı ki | ḪT: nihayet | YGVL: diyorlardı | ELRSVL: peygamber | VELZ̃YN: ve kimseler | ËMNVE: inanan | MAH: onunla birlikte | MT: ne zaman | NṦR: yardımı | ELLH: Allah'ın | ÊLE: İyi bilin ki | ÎN: şüphesiz | NṦR: yardımı | ELLH: Allah'ın | GRYB: yakındır | (2:214)
|YSÊLVNK: sana soruyorlar | MEZ̃E: ne | YNFGVN: (Allah yolunda) harcayacaklarını | GL: de ki | ME: şey | ÊNFGTM: vereceğiniz | MN: -dan | ḢYR: hayır- | FLLVELD̃YN: ana-baba içindir | VELÊGRBYN: ve yakınlar | VELYTEM: ve öksüzler | VELMSEKYN: ve yoksullar | VEBN: | ELSBYL: ve yolda kalmış(lar) | VME: ve ne | TFALVE: yaparsanız | MN: -dan | ḢYR: hayır- | FÎN: muhakkak | ELLH: Allah | BH: onunla birlikte | ALYM: bilir | (2:215)
|KTB: yazıldı (farz kılındı) | ALYKM: size | ELGTEL: savaş | VHV: halbuki o | KRH: hoşunuza gitmez | LKM: sizin | VAS: olur ki bazen | ÊN: | TKRHVE: hoşlanmadığınız | ŞYÙE: bir şey | VHV: o | ḢYR: hayırlıdır | LKM: sizin için | VAS: ve olur ki | ÊN: | TḪBVE: hoşlandığınız | ŞYÙE: bir şey (de) | VHV: o | ŞR: kötüdür | LKM: sizin için | VELLH: Allah | YALM: bilir | VÊNTM: siz ise | LE: | TALMVN: bilmezsiniz | (2:216)
|YSÊLVNK: sana soruyorlar | AN: | ELŞHR: ayında | ELḪREM: haram | GTEL: savaşmaktan | FYH: onda | GL: de ki | GTEL: savaş | FYH: O (aylar)da | KBYR: büyük bir günahtır | VṦD̃: ve alıkoymak | AN: -ndan | SBYL: yolu- | ELLH: Allah | VKFR: ve inkar etmek | BH: O'nu | VELMSCD̃: ve Mescid-i | ELḪREM: Haram(dan) | VÎḢREC: sürüp çıkarmak | ÊHLH: halkını | MNH: ondan (Mekke'den) | ÊKBR: daha büyük (bir günahtır) | AND̃: yanında | ELLH: Allah | VELFTNT: ve fitne | ÊKBR: daha büyük(bir günah)tır | MN: -ten | ELGTL: öldürmek- | VLE: | YZELVN: vazgeçmezler | YGETLVNKM: sizinle savaşmaktan | ḪT: kadar | YRD̃VKM: sizi döndürünceye | AN: -den | D̃YNKM: dininiz- | ÎN: eğer | ESTŦEAVE: güçleri yetse | VMN: ve kim | YRTD̃D̃: döner | MNKM: sizden | AN: -nden | D̃YNH: dini- | FYMT: ve ölürse | VHV: ve o | KEFR: kafir olarak | FÊVLÙK: işte | ḪBŦT: boşa çıkmıştır | ÊAMELHM: onların bütün yaptıkları | FY: | ELD̃NYE: dünyada (da) | VEL ËḢRT: ahirette (de) | VÊVLÙK: ve onlar | ÊṦḪEB: halkıdır | ELNER: ateş | HM: ve onlar | FYHE: orada | ḢELD̃VN: sürekli kalacaklardır | (2:217)
|ÎN: muhakkak | ELZ̃YN: kimseler | ËMNVE: iman edenler | VELZ̃YN: ve kimseler | HECRVE: ve hicret edenler | VCEHD̃VE: ve cihat edenler | FY: | SBYL: yolunda | ELLH: Allah | ÊVLÙK: işte onlar | YRCVN: umarlar | RḪMT: rahmetini | ELLH: Allah'ın | VELLH: Allah | ĞFVR: çok bağışlayan | RḪYM: çok merhamet edendir | (2:218)
|YSÊLVNK: sana soruyorlar | AN: -tan | ELḢMR: şarap- | VELMYSR: ve kumardan | GL: de ki | FYHME: o ikisinde vardır | ÎS̃M: günah | KBYR: büyük | VMNEFA: ve bazı yararlar | LLNES: insanlar için | VÎS̃MHME: fakat onların günahı | ÊKBR: daha büyüktür | MN: -ndan | NFAHME: yararı- | VYSÊLVNK: ve sana soruyorlar | MEZ̃E: ne | YNFGVN: infak edeceklerini | GL: de ki | ELAFV: Af (ihtiyaçlarınızdan fazlasını) | KZ̃LK: böyle | YBYN: açıklıyor | ELLH: Allah | LKM: size | EL ËYET: ayetleri | LALKM: umulur ki | TTFKRVN: düşünürsünüz | (2:219)
|FY: (hakkında) | ELD̃NYE: dünya | VEL ËḢRT: ve ahiret | VYSÊLVNK: ve sana soruyarlar | AN: -den | ELYTEM: öksüzler- | GL: de ki | ÎṦLEḪ: ıslah etmek | LHM: onları(n durumlarını) | ḢYR: hayırlıdır | VÎN: ve eğer | TḢELŦVHM: onlara karışırsanız | FÎḢVENKM: sizin kardeşlerinizdir | VELLH: Allah | YALM: bilir | ELMFSD̃: bozanı | MN: -den | ELMṦLḪ: ıslah eden- | VLV: ve eğer | ŞEÙ: dileseydi | ELLH: Allah | LÊANTKM: sizi zora sokardı | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | AZYZ: daima üstündür | ḪKYM: hüküm ve hikmet sahibidir | (2:220)
|VLE: | TNKḪVE: evlenmeyin | ELMŞRKET: müşrik (Allah'a ortak koşan) kadınlarla | ḪT: kadar | YÙMN: inanıncaya | VLÊMT: bir cariye | MÙMNT: inanan | ḢYR: daha hayırlıdır | MN: -dan | MŞRKT: ortak koşan (hür) kadın- | VLV: ve eğer | ÊACBTKM: hoşunuza gitse bile | VLE: | TNKḪVE: evlendirmeyin | ELMŞRKYN: ortak koşan erkeklerle | ḪT: kadar | YÙMNVE: iman edinceye | VLABD̃: ve bir köle | MÙMN: inanan | ḢYR: daha hayırlıdır | MN: -ten | MŞRK: müşrik erkek- | VLV: eğer | ÊACBKM: hoşunuza gitse bile | ÊVLÙK: (Zira) onlar | YD̃AVN: çağırıyorlar | ÎL: | ELNER: ateşe | VELLH: Allah ise | YD̃AV: çağırıyor | ÎL: | ELCNT: cennete | VELMĞFRT: ve mağfirete | BÎZ̃NH: izniyle | VYBYN: ve açıklar | ËYETH: ayetlerini | LLNES: insanlara | LALHM: umulur ki | YTZ̃KRVN: düşünürler | (2:221)
|VYSÊLVNK: ve sana soruyorlar | AN: -den | ELMḪYŽ: adet görme- | GL: de ki | HV: o | ÊZ̃: eziyettir | FEATZLVE: çekilin | ELNSEÙ: kadınlardan | FY: süresince | ELMḪYŽ: adet | VLE: | TGRBVHN: onlara yaklaşmayın | ḪT: kadar | YŦHRN: temizleninceye | FÎZ̃E: zaman | TŦHRN: temizlendikleri | FÊTVHN: onlara varın | MN: -den | ḪYS̃: yer- | ÊMRKM: size emrettiği | ELLH: Allah'ın | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | YḪB: sever | ELTVEBYN: tevbe edenleri | VYḪB: ve sever | ELMTŦHRYN: temizlenenleri | (2:222)
|NSEÙKM: kadınlarınız | ḪRS̃: bir tarladır | LKM: sizin için | FÊTVE: varın | ḪRS̃KM: tarlanıza | ÊN: biçimde | ŞÙTM: dilediğiniz | VGD̃MVE: ve hazırlık yapın | LÊNFSKM: kendiniz için | VETGVE: ve sakının | ELLH: Allah'tan | VEALMVE: ve bilin ki | ÊNKM: şüphesiz siz | MLEGVH: O'na kavuşacaksınız | VBŞR: ve müjdele | ELMÙMNYN: İnananları | (2:223)
|VLE: | TCALVE: kılmayın | ELLH: Allah'ı | ARŽT: engel | LÊYMENKM: yeminlerinize | ÊN: | TBRVE: iyilik etmenize | VTTGVE: ve sakınmanıza | VTṦLḪVE: ve düzetmeye | BYN: arasını | ELNES: insanların | VELLH: Allah | SMYA: işitendir | ALYM: bilendir | (2:224)
|LE: | YÙEḢZ̃KM: sizi sorumlu tutmaz | ELLH: Allah | BELLĞV: kasıtsız | FY: dolayı | ÊYMENKM: yeminlerinizden | VLKN: fakat | YÙEḢZ̃KM: sorumlu tutar | BME: dolayı | KSBT: kazandığından | GLVBKM: kalblerinizin | VELLH: Allah | ĞFVR: bağışlayandır | ḪLYM: halimdir | (2:225)
|LLZ̃YN: kimseler için | YÙLVN: yaklaşmamağa yemin edenler | MN: | NSEÙHM: kadınlarına | TRBṦ: bekleme (hakkı) vardır | ÊRBAT: dört | ÊŞHR: ay | FÎN: eğer | FEÙVE: (o süre içinde) dönerlerse | FÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | ĞFVR: bağışlayan | RḪYM: merhamet edendir | (2:226)
|VÎN: eğer | AZMVE: kesin karar verirlerse | ELŦLEG: boşamaya | FÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | SMYA: işitendir | ALYM: bilendir | (2:227)
|VELMŦLGET: boşanmış kadınlar | YTRBṦN: gözetlerler | BÊNFSHN: kendilerini | S̃LES̃T: üç | GRVÙ: kur' (üç adet veya üç temizlik süresi) | VLE: | YḪL: helal olmaz | LHN: kendilerine | ÊN: | YKTMN: gizlemeleri | ME: | ḢLG: yarattığını | ELLH: Allah'ın | FY: -nde | ÊRḪEMHN: kendi rahimleri- | ÎN: eğer | KN: idiyseler | YÙMN: inanıyor | BELLH: Allah'a | VELYVM: ve gününe | EL ËḢR: ahiret | VBAVLTHN: kocaları | ÊḪG: hak sahibidirler | BRD̃HN: onları geri almağa | FY: | Z̃LK: bu arada | ÎN: eğer | ÊRED̃VE: isterlerse | ÎṦLEḪE: barışmak | VLHN: (kadınların) vardır | MS̃L: gibi | ELZ̃Y: | ALYHN: (erkeklerin) kendileri üzerindeki | BELMARVF: (örfe uygun) hakları | VLLRCEL: erkeklerin (hakları) | ALYHN: onlar (kadınlar) üzerinde | D̃RCT: bir derece fazladır | VELLH: Allah | AZYZ: azizdir | ḪKYM: hakimdir | (2:228)
|ELŦLEG: boşama | MRTEN: iki defadır | FÎMSEK: ya tutmak (lazım)dır | BMARVF: iyilikle | ÊV: ya da | TSRYḪ: salıvermek | BÎḪSEN: güzelce | VLE: | YḪL: helal değildir | LKM: size | ÊN: | TÊḢZ̃VE: geri almanız | MME: şeylerden | ËTYTMVHN: onlara verdiğiniz | ŞYÙE: bir şey | ÎLE: başka | ÊN: eğer | YḢEFE: korkarlarsa | ÊLE: | YGYME: koruyamamaktan | ḪD̃VD̃: sınırlarını | ELLH: Allah'ın | FÎN: eğer | ḢFTM: korkarsanız | ÊLE: | YGYME: koruyamamaktan | ḪD̃VD̃: sınırlarını | ELLH: Allah'ın | FLE: yoktur | CNEḪ: bir günah | ALYHME: ikisine de | FYME: (kadının ayrılmak için verdiği) | EFTD̃T: fidye | BH: hakkında | TLK: işte bunlar | ḪD̃VD̃: sınırlarıdır | ELLH: Allah'ın | FLE: | TATD̃VHE: sakın bunları aşmayın | VMN: ve kim(ler) | YTAD̃: aşarsa | ḪD̃VD̃: sınırlarını | ELLH: Allah'ın | FÊVLÙK: işte | HM: onlar | ELƵELMVN: zalimlerdir | (2:229)
|FÎN: eğer | ŦLGHE: (erkek) yine boşarsa | FLE: | TḪL: helal olmaz | LH: ona | MN: | BAD̃: artık bundan sonra | ḪT: kadar | TNKḪ: (kadın) nikahlanıncaya | ZVCE: kocaya | ĞYRH: başka bir | FÎN: eğer | ŦLGHE: O (vardığı adam) da boşarsa | FLE: yoktur | CNEḪ: bir günah | ALYHME: kendilerine | ÊN: | YTRECAE: tekrar birbirlerine dönmelerinde | ÎN: eğer | ƵNE: inanırlarsa | ÊN: | YGYME: koruyacaklarına | ḪD̃VD̃: sınırlarını | ELLH: Allah'ın | VTLK: işte bunlar | ḪD̃VD̃: sınırlarıdır | ELLH: Allah'ın | YBYNHE: açıklamaktadır | LGVM: bir toplum için | YALMVN: bilen | (2:230)
|VÎZ̃E: zaman | ŦLGTM: boşadığınız | ELNSEÙ: kadınları | FBLĞN: ulaştıklarında | ÊCLHN: (iddetlerinin) sonuna | FÊMSKVHN: ya onları tutun | BMARVF: iyilikle | ÊV: ya da | SRḪVHN: bırakın | BMARVF: iyilikle | VLE: | TMSKVHN: onları (yanınızda) tutmayın | ŽRERE: zarar vermek için | LTATD̃VE: haklarına tecavüz edip | VMN: kim | YFAL: yaparsa | Z̃LK: bunu | FGD̃: muhakkak | ƵLM: zulmetmiştir | NFSH: kendine | VLE: | TTḢZ̃VE: edinmeyin | ËYET: ayetlerini | ELLH: Allah'ın | HZVE: eğlence | VEZ̃KRVE: düşünün | NAMT: ni'metini | ELLH: Allah'ın | ALYKM: size olan | VME: | ÊNZL: indirdiklerini | ALYKM: size | MN: -tan | ELKTEB: Kitap- | VELḪKMT: ve Hikmet(ten) | YAƵKM: size öğüt vermek için | BH: onunla | VETGVE: ve korkun | ELLH: Allah'tan | VEALMVE: ve bilin ki | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | BKL: her | ŞYÙ: şeyi | ALYM: bilir | (2:231)
|VÎZ̃E: ve zaman | ŦLGTM: boşadığınız | ELNSEÙ: kadınları | FBLĞN: ulaştıklarında | ÊCLHN: (iddetlerinin) sonuna | FLE: | TAŽLVHN: engel olmayın | ÊN: | YNKḪN: evlenmelerine | ÊZVECHN: (eski) kocalarıyla | ÎZ̃E: takdirde | TREŽVE: anlaştıkları | BYNHM: kendi aralarında | BELMARVF: güzelce | Z̃LK: bu | YVAƵ: verilen bir öğüttür | BH: onunla | MN: kimseye | KEN: olan | MNKM: içinizden | YÙMN: inanan | BELLH: Allah'a | VELYVM: ve gününe | EL ËḢR: ahiret | Z̃LKM: bu | ÊZK: daha iyi | LKM: sizin için | VÊŦHR: ve daha temizdir | VELLH: Allah | YALM: bilir | VÊNTM: ve siz | LE: | TALMVN: bilmezsiniz | (2:232)
|VELVELD̃ET: ve anneler | YRŽAN: emzirirler | ÊVLED̃HN: çocuklarını | ḪVLYN: iki yıl | KEMLYN: tam | LMN: kimse için | ÊRED̃: isteyen | ÊN: | YTM: tamamlamak | ELRŽEAT: emzirmeyi | VAL: üzerinedir | ELMVLVD̃: babanın | LH: (çocuk kendisine ait olan) | RZGHN: onların yiyecekleri | VKSVTHN: ve giyecekleri | BELMARVF: uygun biçimde | LE: | TKLF: yükümlü tutulmaz | NFS: hiç kimse | ÎLE: başka | VSAHE: gücünün yettiğinden | LE: | TŽER: zarara sokulmasın | VELD̃T: (ne) anne | BVLD̃HE: çocuğu yüzünden | VLE: ve (ne de) | MVLVD̃: baba | LH: (çocuğun aidolduğu) | BVLD̃H: çocuğu yüzünden | VAL: ve üzerinde | ELVERS̃: mirasçının | MS̃L: aynı (yükümlülük var)dır | Z̃LK: bunun | FÎN: eğer | ÊRED̃E: isterlerse | FṦELE: sütten kesmek | AN: | TREŽ: rızalarıyla | MNHME: kendi aralarında | VTŞEVR: ve danışarak | FLE: yoktur | CNEḪ: günah | ALYHME: kendilerine | VÎN: eğer | ÊRD̃TM: isterseniz | ÊN: | TSTRŽAVE: (sütannesi tutup) emzirtmek | ÊVLED̃KM: çocuklarınızı | FLE: yine yoktur | CNEḪ: bir günah | ALYKM: üzerinize | ÎZ̃E: sonra | SLMTM: verdikten | ME: şeyi (ücreti) | ËTYTM: verdiğiniz | BELMARVF: güzelce | VETGVE: ve korkun | ELLH: Allah'tan | VEALMVE: ve bilin ki | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | BME: her şeyi | TAMLVN: yaptığınız | BṦYR: görmektedir | (2:233)
|VELZ̃YN: kimselerin | YTVFVN: ölen(ler) | MNKM: içinizden | VYZ̃RVN: geriye bıraktıkları | ÊZVECE: eşleri | YTRBṦN: (bekleyip) gözetlerler | BÊNFSHN: kendilerini | ÊRBAT: dört | ÊŞHR: ay | VAŞRE: ve on (gün) | FÎZ̃E: zaman | BLĞN: bitirdiği | ÊCLHN: sürelerini | FLE: yoktur | CNEḪ: bir günah | ALYKM: size | FYME: | FALN: yapmalarında | FY: için | ÊNFSHN: kendileri | BELMARVF: uygun olanı | VELLH: Allah | BME: -dan | TAMLVN: yaptıklarınız- | ḢBYR: haberdardır | (2:234)
|VLE: yoktur | CNEḪ: bir günah | ALYKM: size | FYME: | ARŽTM: üstü kapalı biçimde bildirmenizden | BH: ona | MN: | ḢŦBT: evlenme isteğinizi | ELNSEÙ: kadınlara | ÊV: yahut | ÊKNNTM: gizlemenizden | FY: | ÊNFSKM: içinizde | ALM: bilir | ELLH: Allah | ÊNKM: şüphesiz sizin | STZ̃KRVNHN: onları anacağınızı | VLKN: fakat | LE: | TVEAD̃VHN: sakın onlarla sözleşmeyin | SRE: gizli(buluşma)ya | ÎLE: dışında | ÊN: | TGVLVE: söylemeniz | GVLE: bir söz | MARVFE: iyi (meşru) | VLE: | TAZMVE: ve kalkışmayın | AGD̃T: akdine (kıymaya) | ELNKEḪ: nikah | ḪT: kadar | YBLĞ: ulaşıncaya | ELKTEB: yazılanın (iddetinin) | ÊCLH: sonuna | VEALMVE: ve bilin ki | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | YALM: bilir | ME: şeyi | FY: | ÊNFSKM: içinizden geçen | FEḪZ̃RVH: O'ndan sakının | VEALMVE: ve yine bilin ki | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | ĞFVR: bağışlayandır | ḪLYM: halimdir | (2:235)
|LE: yoktur | CNEḪ: bir günah | ALYKM: size | ÎN: eğer | ŦLGTM: boşarsınız | ELNSEÙ: kadınları | ME: | LM: | TMSVHN: henüz dokunmadan | ÊV: ya da | TFRŽVE: belirlemeden | LHN: onlara | FRYŽT: mehir(lerini) | VMTAVHN: ve onları faydalandırsın | AL: | ELMVSA: eli geniş olan | GD̃RH: kendi gücü nisbetinde | VAL: | ELMGTR: eli dar olan da | GD̃RH: kendi gücü nisbetinde | MTEAE: bir geçimlikle | BELMARVF: güzel | ḪGE: bu bir borçtur | AL: üzerine | ELMḪSNYN: iyilik edenlerin | (2:236)
|VÎN: ve eğer | ŦLGTMVHN: onları boşarsanız | MN: | GBL: önce | ÊN: | TMSVHN: henüz dokunmadan | VGD̃: takdirde | FRŽTM: (bir mehir) tesbit ettiğiniz | LHN: onlar için | FRYŽT: vermeniz gerekir | FNṦF: yarısını | ME: şeyin (mehrin) | FRŽTM: tesbit ettiğiniz | ÎLE: hariç | ÊN: | YAFVN: (kadının) vazgeçmesi | ÊV: veya | YAFV: vazgeçmesi | ELZ̃Y: kimsenin (erkeğin) | BYD̃H: elinde olan | AGD̃T: akdi | ELNKEḪ: nikah | VÊN: | TAFVE: (erkekler) sizin affetmeniz | ÊGRB: daha yakındır | LLTGV: takvaya | VLE: | TNSVE: unutmayın | ELFŽL: iyilik etmeyi | BYNKM: birbirinize | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | BME: -şeyleri | TAMLVN: yaptıkları- | BṦYR: görür | (2:237)
|ḪEFƵVE: korumacılık | AL: -üstüne | ELṦLVET: destekler- | VELṦLET: ve SaLâTın/Desteğin | ELVSŦ: özünü/ortasını | VGVMVE: ve -doğrulmak | LLH: Allah'a | GENTYN: kanaate | (2:238)
|FÎN: eğer | ḢFTM: (bir tehlikeden) korkarsanız | FRCELE: yaya | ÊV: yahut | RKBENE: binmiş olarak | FÎZ̃E: zaman da | ÊMNTM: güvene kavuştuğunuz | FEZ̃KRVE: anın | ELLH: Allah'ı | KME: şekilde | ALMKM: size öğrettiği | ME: şeyleri | LM: | TKVNVE: olmadığınız | TALMVN: biliyor | (2:239)
|VELZ̃YN: ve kimseler | YTVFVN: ölen | MNKM: içinizden | VYZ̃RVN: ve geriye bırakan(erkek)ler | ÊZVECE: eşler | VṦYT: vasiyyet etsinler | LÊZVECHM: eşlerinin | MTEAE: geçimlerinin sağlanmasını | ÎL: kadar | ELḪVL: bir yıla | ĞYR: | ÎḢREC: (evlerinden) çıkarılmadan | FÎN: şayet | ḢRCN: kendileri çıkarlarsa | FLE: yoktur | CNEḪ: bir günah | ALYKM: sizin için | FY: | ME: bir şey | FALN: yapmalarında | FY: hakkında | ÊNFSHN: kendileri | MN: | MARVF: uygun olanı | VELLH: Allah | AZYZ: daima üstündür | ḪKYM: hüküm ve hikmet sahibidir | (2:240)
|VLLMŦLGET: ve boşanmış kadınların | MTEA: geçimlerini sağlamak | BELMARVF: uygun olan şekilde | ḪGE: bir haktır (borçtur) | AL: üzerine | ELMTGYN: müttakiler | (2:241)
|KZ̃LK: böyle | YBYN: açıklamaktadır | ELLH: Allah | LKM: size | ËYETH: ayetlerini | LALKM: umulur ki | TAGLVN: düşünürsünüz | (2:242)
|ÊLM: | TR: görmedin mi? | ÎL: | ELZ̃YN: kimseleri | ḢRCVE: çıkanları | MN: -ndan | D̃YERHM: yurtları- | VHM: ve onlar | ÊLVF: binlerce kişi iken | ḪZ̃R: korkusuyla | ELMVT: ölüm | FGEL: demişti | LHM: onlara | ELLH: Allah | MVTVE: Ölün! | S̃M: sonra | ÊḪYEHM: kendilerini diriltmişti | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | LZ̃V: sahibidir | FŽL: ikram | AL: karşı | ELNES: insanlara | VLKN: ama | ÊKS̃R: çoğu | ELNES: insanların | LE: | YŞKRVN: şükretmezler | (2:243)
|VGETLVE: ve savaşın | FY: | SBYL: yolunda | ELLH: Allah | VEALMVE: ve bilin ki | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | SMYA: işitendir | ALYM: bilendir | (2:244)
|MN: kimdir | Z̃E: | ELZ̃Y: o kimse | YGRŽ: borç olarak verecek | ELLH: Allah'a | GRŽE: bir borcu | ḪSNE: güzel | FYŽEAFH: arttırması karşılığnda | LH: ona | ÊŽAEFE: fazlasıyla | KS̃YRT: kat kat | VELLH: Allah | YGBŽ: (rızkı) kısar da | VYBSŦ: açar da | VÎLYH: ve hep O'na | TRCAVN: döndürüleceksiniz | (2:245)
|ÊLM: | TR: görmedin mi? | ÎL: | ELMLÎ: ileri gelenlerini | MN: | BNY: oğullarının | ÎSREÙYL: İsrail | MN: | BAD̃: sonra | MVS: Musa'dan | ÎZ̃: hani | GELVE: demişlerdi | LNBY: Peygamberlerine | LHM: onlar | EBAS̃: gönder | LNE: bize | MLKE: bir hükümdar | NGETL: (onun önderliğinde) savaşalım | FY: -nda | SBYL: yolu- | ELLH: Allah | GEL: dedi | HL: | ASYTM: olurmu ki? | ÎN: eğer | KTB: yazılınca (farz kılınınca) | ALYKM: size | ELGTEL: savaş | ÊLE: | TGETLVE: savaşmazsanız | GELVE: dediler ki | VME: | LNE: bizler | ÊLE: | NGETL: neden savaşmayalım | FY: | SBYL: yolunda | ELLH: Allah | VGD̃: oysa | ÊḢRCNE: biz çıkarılıp sürüldük | MN: -dan | D̃YERNE: yurtlarımız- | VÊBNEÙNE: ve oğullarımız(ın arasın)dan | FLME: fakat | KTB: yazılınca | ALYHM: kendilerine | ELGTEL: savaş | TVLVE: yüz çevirdiler | ÎLE: hariç | GLYLE: pek azı | MNHM: içlerinden | VELLH: Allah | ALYM: bilir | BELƵELMYN: zalimleri | (2:246)
|VGEL: ve dedi ki | LHM: onlara | NBYHM: peygamberleri | ÎN: gerçekten | ELLH: Allah | GD̃: elbette | BAS̃: gönderdi | LKM: size | ŦELVT: Talut'u | MLKE: hükümdar | GELVE: dediler ki | ÊN: nasıl | YKVN: olabilir | LH: onun | ELMLK: hükümdarlık (mülk) | ALYNE: bizim üzerimize | VNḪN: biz | ÊḪG: daha layıkız | BELMLK: hükümdarlığa | MNH: ondan | VLM: | YÙT: ve verilmemiştir | SAT: genişlik | MN: -dan | ELMEL: mal- | GEL: dedi | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | EṦŦFEH: onu (hükümdar) seçti | ALYKM: sizin üzerinize | VZED̃H: ve onun artırdı | BSŦT: gücünü | FY: | ELALM: bilgisinin | VELCSM: ve cisminin | VELLH: Allah | YÙTY: verir | MLKH: mülkünü | MN: kimseye | YŞEÙ: dilediği | VELLH: Allah(ın) | VESA: (lutfu) geniştir | ALYM: (O herşeyi) bilendir | (2:247)
|VGEL: ve dedi ki | LHM: onlara | NBYHM: peygamberleri | ÎN: muhakkak | ËYT: alameti | MLKH: onun hükümdarlığının | ÊN: | YÊTYKM: size gelmesidir | ELTEBVT: (Allah'ın Ahid sandığı) Tabut'un | FYH: onun içinde | SKYNT: bir huzur bulunan | MN: -den | RBKM: Rabbiniz- | VBGYT: ve bir kalıntı | MME: -ndan | TRK: geriye bıraktığı- | ËL: ailesinin | MVS: Musa | V ËL: ve ailesinin | HERVN: Harun | TḪMLH: taşıdığı | ELMLEÙKT: meleklerin | ÎN: | FY: -dair | Z̃LK: buna- | L ËYT: delil/işaret (olsun) diye | LKM: size | ÎN: | KNTM: -idiniz/oldunuz | MÙMNYN: doğrulaşmış- | (2:248)
|FLME: ne zaman ki | FṦL: aralandı | ŦELVT: Talut | BELCNVD̃: ordularla | GEL: dedi | ÎN: | ELLH: Allah | MBTLYKM: deneyecek sizi | BNHR: nehirle | FMN: kim | ŞRB: içerse | MNH: ondan | FLYS: değildir | MNY: benden | VMN: ve kim | LM: | YŦAMH: ondan tadmazsa | FÎNH: şüphesiz o | MNY: bendendir | ÎLE: dışında | MN: kimsenin | EĞTRF: avuçlayan | ĞRFT: bir avuç | BYD̃H: eliyle | FŞRBVE: hepsi içtiler | MNH: ondan | ÎLE: hariç | GLYLE: pek azı | MNHM: içlerinden | FLME: nihayet | CEVZH: (ırmağı) geçince | HV: o (Talut) | VELZ̃YN: ve kimseler | ËMNVE: iman eden | MAH: beraberindekiler | GELVE: dediler | LE: | ŦEGT: gücümüz yok | LNE: bizim | ELYVM: bugün | BCELVT: Calut'a | VCNVD̃H: ve askerlerine karşı | GEL: dedi | ELZ̃YN: kimseler | YƵNVN: kanaat getiren | ÊNHM: elbette onların | MLEGV: kavuşacaklarına | ELLH: Allah'a | KM: nice | MN: | FÙT: topluluk | GLYLT: az olan | ĞLBT: galib gelmiştir | FÙT: topluluğa | KS̃YRT: çok olan | BÎZ̃N: izniyle | ELLH: Allah'ın | VELLH: Allah | MA: beraberdir | ELṦEBRYN: sabredenlerle | (2:249)
|VLME: ne zaman | BRZVE: karşılaşsalar | LCELVT: Calut | VCNVD̃H: ve askerleriyle | GELVE: şöyle dediler | RBNE: Rabbimiz | ÊFRĞ: dök | ALYNE: üzerimize | ṦBRE: sabır | VS̃BT: ve sağlam tut | ÊGD̃EMNE: ayaklarımızı | VENṦRNE: ve bize yardım et | AL: karşı | ELGVM: topluluğuna | ELKEFRYN: kafirler | (2:250)
|FHZMVHM: derken onları bozdular | BÎZ̃N: izniyle | ELLH: Allah'ın | VGTL: ve öldürdü | D̃EVVD̃: Davud | CELVT: Calut'u | V ËTEH: ve ona (Davud'a) verdi | ELLH: Allah | ELMLK: hükümdarlık | VELḪKMT: ve hikmet | VALMH: ve ona öğretti | MME: şeyleri | YŞEÙ: dilediği | VLVLE: eğer | D̃FA: savmasaydı | ELLH: Allah | ELNES: insanların | BAŽHM: bir kısmını | BBAŽ: bir kısmıyle | LFSD̃T: bozulurdu | ELÊRŽ: dünya | VLKN: fakat | ELLH: Allah | Z̃V: sahibidir | FŽL: lutuf | AL: karşı | ELAELMYN: bütün alemlere | (2:251)
|TLK: bunlar | ËYET: ayetleridir | ELLH: Allah'ın | NTLVHE: okuyoruz (açıklıyoruz) | ALYK: sana | BELḪG: hak olarak | VÎNK: elbette sen | LMN: | ELMRSLYN: gönderilenlerdensin | (2:252)
|TLK: işte o | ELRSL: elçiler ki | FŽLNE: üstün kıldık | BAŽHM: kimini | AL: karşı | BAŽ: kimine | MNHM: onlardan | MN: kimine | KLM: konuştu | ELLH: Allah | VRFA: ve yükseltti | BAŽHM: kimini de | D̃RCET: derecelerle | V ËTYNE: ve verdik | AYS: Îsa'ya | EBN: oğlu | MRYM: Meryem | ELBYNET: açık deliller | VÊYD̃NEH: ve onu destekledik | BRVḪ: Ruh ile | ELGD̃S: Kudüs | VLV: ve eğer | ŞEÙ: dileseydi | ELLH: Allah | ME: | EGTTL: öldürmezlerdi | ELZ̃YN: kimseleri (milletleri) | MN: | BAD̃HM: onların arkasından gelen | MN: | BAD̃: sonra | ME: | CEÙTHM: gelmiş olduktan | ELBYNET: açık deliller | VLKN: fakat | EḢTLFVE: anlaşmazlığa düştüler | FMNHM: onlardan | MN: kimileri | ËMN: inandı | VMNHM: ve onlardan | MN: kimi de | KFR: inkar etti | VLV: eğer | ŞEÙ: dileseydi | ELLH: Allah | ME: | EGTTLVE: birbirlerini öldürmezlerdi | VLKN: ama | ELLH: Allah | YFAL: yapar | ME: şeyi | YRYD̃: dilediği | (2:253)
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimseler | ËMNVE: inanan(lar) | ÊNFGVE: infak edin | MME: | RZGNEKM: size verdiğimiz rızıktan | MN: | GBL: önce | ÊN: | YÊTY: gelmezden | YVM: gün | LE: olmadığı | BYA: alışverişin | FYH: içinde | VLE: ve hiçbir | ḢLT: dostluğun | VLE: ve hiçbir | ŞFEAT: şefaatin | VELKEFRVN: ve kafirler | HM: ta kendileridir | ELƵELMVN: zalimlerin | (2:254)
|ELLH: Allah (ki) | LE: yoktur | ÎLH: tanrı | ÎLE: başka | HV: O'ndan | ELḪY: daima diridir | ELGYVM: koruyup yöneticidir | LE: | TÊḢZ̃H: O'nu tutmaz | SNT: ne bir uyuklama | VLE: ve ne de | NVM: bir uyku | LH: O'nundur | ME: ne | FY: varsa | ELSMEVET: göklerde | VME: ve ne | FY: varsa | ELÊRŽ: yerde | MN: kimdir | Z̃E: | ELZ̃Y: ki | YŞFA: şefaat edebilir | AND̃H: kendisinin katında | ÎLE: dışında | BÎZ̃NH: O'nun izni | YALM: bilir | ME: olanı | BYN: | ÊYD̃YHM: onların önünde | VME: ve olanı | ḢLFHM: arkalarında | VLE: | YḪYŦVN: kavrayamazlar | BŞYÙ: hiçbir şey | MN: -nden | ALMH: O'nun ilmi- | ÎLE: dışında | BME: şeyler | ŞEÙ: dilediği | VSA: kaplamıştır | KRSYH: O'nun Kürsüsü | ELSMEVET: gökleri | VELÊRŽ: ve yeri | VLE: | YÙVD̃H: O'na ağır gelmez | ḪFƵHME: onları koru(yup gözet)mek | VHV: O | ELALY: yücedir | ELAƵYM: büyüktür | (2:255)
|LE: yoktur | ÎKREH: zorlama | FY: | ELD̃YN: Dinde | GD̃: elbette | TBYN: seçilip belli olmuştur | ELRŞD̃: doğruluk | MN: | ELĞY: sapıklıktan | FMN: kim | YKFR: inkar eder | BELŦEĞVT: tağut (şeytan)ı | VYÙMN: ve inanırsa | BELLH: Allah'a | FGD̃: muhakkak ki o | ESTMSK: yapışmıştır | BELARVT: bir kulpa | ELVS̃G: sağlam | LE: | ENFṦEM: kopmayan | LHE: | VELLH: Allah | SMYA: işitendir | ALYM: bilendir | (2:256)
|ELLH: Allah | VLY: dostudur | ELZ̃YN: kimselerin | ËMNVE: inananların | YḢRCHM: onları çıkarır | MN: -dan | ELƵLMET: karanlıklar- | ÎL: | ELNVR: aydınlığa | VELZ̃YN: kimselerin | KFRVE: inkar eden | ÊVLYEÙHM: dostları da | ELŦEĞVT: tağuttur | YḢRCVNHM: (O da) onları çıkarır | MN: -tan | ELNVR: aydınlık- | ÎL: | ELƵLMET: karanlıklara | ÊVLÙK: İşte onlar | ÊṦḪEB: halkıdır | ELNER: ateş | HM: onlar | FYHE: orada | ḢELD̃VN: ebedi kalacaklardır | (2:257)
|ÊLM: | TR: görmedin mi? | ÎL: | ELZ̃Y: kimseyi | ḪEC: tartışan | ÎBREHYM: İbrahim'le | FY: hakkında | RBH: Rabbi | ÊN: diye | ËTEH: kendisine verdi | ELLH: Allah | ELMLK: hükümdarlık | ÎZ̃: zaman | GEL: dediği | ÎBREHYM: İbrahim | RBY: benim Rabbim | ELZ̃Y: ki | YḪYY: yaşatır | VYMYT: ve öldürür | GEL: dedi | ÊNE: ben de | ÊḪYY: yaşatır | VÊMYT: ve öldürürüm | GEL: dedi ki | ÎBREHYM: İbrahim | FÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | YÊTY: getirir | BELŞMS: güneşi | MN: -dan | ELMŞRG: doğu- | FÊT: sen de getir | BHE: onu | MN: -dan | ELMĞRB: batı- | FBHT: şaşırıp kaldı | ELZ̃Y: kimse (o adam) | KFR: inkar eden | VELLH: Allah | LE: | YHD̃Y: doğru yola iletmez | ELGVM: toplumu | ELƵELMYN: zalim | (2:258)
|ÊV: yahut | KELZ̃Y: şu kimse gibi ki | MR: uğramıştı | AL: | GRYT: bir kasabaya | VHY: o kimse | ḢEVYT: (duvarları) yığılmış | AL: üstüne | ARVŞHE: çatıları | GEL: dedi ki | ÊN: nasıl | YḪYY: diriltecek | HZ̃H: bunu | ELLH: Allah | BAD̃: sonra | MVTHE: öldükten | FÊMETH: kendisini öldürüp | ELLH: Allah (da) | MEÙT: yüz | AEM: sene | S̃M: sonra | BAS̃H: diriltti | GEL: dedi | KM: ne kadar | LBS̃T: kaldın | GEL: dedi | LBS̃T: kaldım | YVME: bir gün | ÊV: ya da | BAŽ: birazı (kadar) | YVM: bir günün | GEL: (Allah) dedi | BL: bilakis | LBS̃T: kaldın | MEÙT: yüz | AEM: yıl | FENƵR: bak | ÎL: | ŦAEMK: yiyeceğine | VŞREBK: ve içeceğine | LM: | YTSNH: bozulmamış | VENƵR: ve bak | ÎL: | ḪMERK: eşeğine | VLNCALK: seni kılalım diye | ËYT: bir ibret | LLNES: insanlar için | VENƵR: ve bak | ÎL: | ELAƵEM: kemiklere | KYF: nasıl | NNŞZHE: onları birbiri üstüne koyuyor | S̃M: sonra | NKSVHE: onlara giydiriyoruz | LḪME: et | FLME: bu işler | TBYN: açıkça belli olunca | LH: ona | GEL: dedi ki | ÊALM: biliyorum ki | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | AL: | KL: her | ŞYÙ: şeye | GD̃YR: kadirdir | (2:259)
|VÎZ̃: ve bir zaman | GEL: demişti | ÎBREHYM: İbrahim | RB: Rabbim | ÊRNY: bana göster | KYF: nasıl | TḪYY: dirilttiğini | ELMVT: ölüleri | GEL: (Allah) dedi | ÊVLM: yoksa | TÙMN: inanmadın mı | GEL: (İbrahim) dedi ki | BL: Hayır (inandım) | VLKN: fakat | LYŦMÙN: tatmin olması için | GLBY: kalbimin | GEL: dedi | FḢZ̃: o halde tut | ÊRBAT: dördünü | MN: -dan | ELŦYR: kuşlar- | FṦRHN: onları alıştır | ÎLYK: kendine | S̃M: sonra | ECAL: koy | AL: üzerine | KL: her | CBL: dağın | MNHN: onlardan | CZÙE: bir parça | S̃M: sonra | ED̃AHN: onları (kendine) çağır | YÊTYNK: sana gelecekler | SAYE: koşarak | VEALM: bil ki | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | AZYZ: daima üstün | ḪKYM: hüküm ve hikmet sahibidir | (2:260)
|MS̃L: durumu | ELZ̃YN: kimselerin | YNFGVN: infak edenler(in) | ÊMVELHM: mallarını | FY: | SBYL: yolunda | ELLH: Allah | KMS̃L: durumu gibidir | ḪBT: bir tohumun | ÊNBTT: veren | SBA: yedi | SNEBL: başak | FY: | KL: her | SNBLT: başağında | MEÙT: yüz | ḪBT: tohum | VELLH: Allah | YŽEAF: kat kat verir | LMN: kimseye | YŞEÙ: dilediği | VELLH: Allah(ın) | VESA: (lutfu) geniştir | ALYM: (O) bilendir | (2:261)
|ELZ̃YN: kimseler | YNFGVN: infak eden | ÊMVELHM: mallarını | FY: | SBYL: yolunda | ELLH: Allah | S̃M: sonra | LE: | YTBAVN: ardından | ME: şeyleri | ÊNFGVE: verdikleri | MNE: başa kakmayan | VLE: | ÊZ̃: ve eziyet etmeyenlerin | LHM: vardır | ÊCRHM: ödülleri | AND̃: katında | RBHM: Rableri | VLE: yoktur | ḢVF: korku | ALYHM: onlara | VLE: | HM: ve onlar | YḪZNVN: üzülmeyeceklerdir | (2:262)
|GVL: bir söz (söylemek) | MARVF: güzel | VMĞFRT: ve affetmek | ḢYR: iyidir | MN: -dan | ṦD̃GT: sadaka- | YTBAHE: peşinden gelen | ÊZ̃: eziyet | VELLH: Allah | ĞNY: zengindir | ḪLYM: halimdir | (2:263)
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimseler | ËMNVE: iman edenler | LE: | TBŦLVE: boşa çıkarmayın | ṦD̃GETKM: sadakalarınızı | BELMN: başa kakmakla | VELÊZ̃: ve eziyet etmekle | KELZ̃Y: gibi | YNFG: infak eden | MELH: malını | RÙEÙ: gösteriş için | ELNES: insanlara | VLE: | YÙMN: inanmayan | BELLH: Allah'a | VELYVM: ve gününe | EL ËḢR: ahiret | FMS̃LH: öylesinin durumu | KMS̃L: benzer ki | ṦFVEN: şu kayaya | ALYH: üzerinde bulunan | TREB: toprak | FÊṦEBH: ona isabet etttiğinde | VEBL: bir sağnak (yağmur) | FTRKH: onu bırakır | ṦLD̃E: sert bir taş halinde | LE: | YGD̃RVN: (Böyleleri) elde edemezler | AL: hiçbir | ŞYÙ: şey | MME: şeylerden | KSBVE: kazandıkları | VELLH: Allah | LE: | YHD̃Y: doğru yola iletmez | ELGVM: toplumunu | ELKEFRYN: kafirler | (2:264)
|VMS̃L: durumu da | ELZ̃YN: kimselerin | YNFGVN: infak eden | ÊMVELHM: mallarını | EBTĞEÙ: kazanmak | MRŽET: rızasını | ELLH: Allah'ın | VTS̃BYTE: ve kökleştirmek için | MN: | ÊNFSHM: kendilerindekini (imanı) | KMS̃L: benzer | CNT: bir bahçeye | BRBVT: tepe üzerinde bulunan | ÊṦEBHE: değince | VEBL: bol yağmur | F ËTT: veren | ÊKLHE: ürününü | ŽAFYN: iki kat | FÎN: eğer | LM: | YṦBHE: değmese bile | VEBL: yağmur | FŦL: çisinti olur | VELLH: Allah | BME: şeyleri | TAMLVN: yaptıklarınız | BṦYR: görmektedir | (2:265)
|ÊYVD̃: ister mi ki? | ÊḪD̃KM: biriniz | ÊN: | TKVN: olmasını | LH: kendisinin | CNT: bir bahçesi | MN: -dan | NḢYL: hurmalar- | VÊANEB: ve üzümler(den) | TCRY: akan | MN: | TḪTHE: altından | ELÊNHER: ırmaklar | LH: bulunan | FYHE: içinde | MN: | KL: her çeşit | ELS̃MRET: meyvası | VÊṦEBH: ve kendisine geldiğinde | ELKBR: ihtiyarlık | VLH: ve onlar | Z̃RYT: ve çocuklarının bulunduğu | ŽAFEÙ: aciz | FÊṦEBHE: isabet etsin | ÎAṦER: birden bir kasırga | FYH: onlara | NER: ateşli | FEḪTRGT: yakıp kül etsin | KZ̃LK: böylece | YBYN: açıklıyor | ELLH: Allah | LKM: size | EL ËYET: ayetleri | LALKM: umulurki | TTFKRVN: düşünürsünüz | (2:266)
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimseler | ËMNVE: iman eden(ler) | ÊNFGVE: infak edin | MN: -nden | ŦYBET: iyileri- | ME: şeylerin | KSBTM: kazandıklarınız | VMME: ve şeylerden | ÊḢRCNE: çıkardığımız | LKM: sizin için | MN: -den | ELÊRŽ: yer- | VLE: | TYMMVE: kalkışmayın | ELḢBYS̃: kötü şeyleri | MNH: | TNFGVN: sadaka vermeye | VLSTM: | B ËḢZ̃YH: kendinize alamayacağınız | ÎLE: başka şekilde | ÊN: | TĞMŽVE: göz yummadan | FYH: ondan | VEALMVE: bilin ki | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | ĞNY: zengindir | ḪMYD̃: övülmüştür | (2:267)
|ELŞYŦEN: şeytan | YAD̃KM: size vaad eder | ELFGR: fakirliği | VYÊMRKM: ve size emreder | BELFḪŞEÙ: çirkin şeyleri yapmayı | VELLH: Allah ise | YAD̃KM: size va'adediyor | MĞFRT: bağışlama | MNH: kendi tarafından | VFŽLE: ve lutuf | VELLH: şüphesiz Allah'ın | VESA: (lutfu) geniştir | ALYM: (O) bilendir | (2:268)
|YÙTY: verir | ELḪKMT: Hikmeti | MN: kimseye | YŞEÙ: dilediği | VMN: ve kimse | YÙT: verilen | ELḪKMT: Hikmet | FGD̃: elbette | ÊVTY: verilmiştir | ḢYRE: hayır | KS̃YRE: çok | VME: | YZ̃KR: bunu anlamaz | ÎLE: başkası | ÊVLV: sahiplerinden | ELÊLBEB: akıl | (2:269)
|VME: ve ne | ÊNFGTM: infak ederseniz | MN: | NFGT: nafaka olarak | ÊV: veya | NZ̃RTM: (ne) adarsanız | MN: | NZ̃R: adak olarak | FÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | YALMH: onu bilir | VME: yoktur | LLƵELMYN: zalimler için | MN: hiçbir | ÊNṦER: yardımcı | (2:270)
|ÎN: eğer | TBD̃VE: açıktan verirseniz | ELṦD̃GET: sadakaları | FNAME: ne güzeldir | HY: bu | VÎN: eğer | TḢFVHE: onları gizler | VTÙTVHE: ve verirseniz | ELFGREÙ: fakirlere | FHV: bu | ḢYR: daha iyidir | LKM: sizin için | VYKFR: ve kapatır | ANKM: sizden | MN: bir kısmını | SYÙETKM: günahlarınızın | VELLH: Allah | BME: şeylerden | TAMLVN: yaptıklarınız | ḢBYR: haberdardır | (2:271)
|LYS: değildir | ALYK: senin üzerine | HD̃EHM: onları hidayet etmek | VLKN: fakat | ELLH: Allah'tır | YHD̃Y: doğru yola ileten | MN: kimseyi | YŞEÙ: dilediği | VME: | TNFGVE: verdiğiniz | MN: her | ḢYR: hayır | FLÊNFSKM: kendiniz içindir | VME: | TNFGVN: infak edemezsiniz | ÎLE: dışında | EBTĞEÙ: kazanmak için | VCH: (yüzü) rızasını | ELLH: Allah'ın | VME: ve ne | TNFGVE: verseniz | MN: -dan | ḢYR: hayır- | YVF: tastamam verilir | ÎLYKM: size | VÊNTM: ve siz | LE: asla | TƵLMVN: zulmedilmezsiniz | (2:272)
|LLFGREÙ: (Sadakalar) fakirler içindir | ELZ̃YN: kimseler (için) | ÊḪṦRVE: kapanıp kalan | FY: | SBYL: yolunda | ELLH: Allah | LE: yoktur | YSTŦYAVN: güçleri | ŽRBE: gezmeye | FY: -nde | ELÊRŽ: yeryüzü- | YḪSBHM: onları sanırlar | ELCEHL: bilmeyenler | ÊĞNYEÙ: zengin | MN: dolayı | ELTAFF: utangaçlıklarından | TARFHM: onları tanırsın | BSYMEHM: simalarından | LE: | YSÊLVN: istemezler | ELNES: insanlardan | ÎLḪEFE: ısrarla | VME: ne varsa | TNFGVE: yaptığınız | MN: -dan | ḢYR: hayır- | FÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | BH: onu | ALYM: bilir | (2:273)
|ELZ̃YN: o kimseler ki | YNFGVN: infak edenler | ÊMVELHM: mallarını | BELLYL: gece | VELNHER: ve gündüz | SRE: gizli | VALENYT: ve açık | FLHM: vardır | ÊCRHM: ödülü | AND̃: yanında | RBHM: Rableri | VLE: yoktur | ḢVF: korku | ALYHM: onlara | VLE: | HM: ve onlar | YḪZNVN: üzülmeyeceklerdir | (2:274)
|ELZ̃YN: o kimseler ki | YÊKLVN: yerler | ELRBE: Riba (faiz) | LE: | YGVMVN: kalkamazlar | ÎLE: ancak | KME: gibi | YGVM: kalkarlar | ELZ̃Y: kimse | YTḢBŦH: çarptığı | ELŞYŦEN: şeytanın | MN: | ELMS: dokunup | Z̃LK: bu | BÊNHM: onların | GELVE: demelerindendir | ÎNME: şüphesiz | ELBYA: alışveriş de | MS̃L: gibidir | ELRBE: riba (faiz) | VÊḪL: oysa helal kılmıştır | ELLH: Allah | ELBYA: alış-verişi | VḪRM: ve haram kılmıştır | ELRBE: ribayı | FMN: kime | CEÙH: gelir de | MVAƵT: bir öğüt | MN: -nden | RBH: Rabbi- | FENTH: (ribadan) vazgeçerse | FLH: Zira onlar/onlarsa | ME: ne varsa | SLF: geçmişte | VÊMRH: ve işi de | ÎL: kalmıştır | ELLH: Allah'a | VMN: kim | AED̃: tekrar (ribaya) dönerse | FÊVLÙK: onlar | ÊṦḪEB: halkıdır | ELNER: ateş | HM: onlar | FYHE: orada | ḢELD̃VN: ebedi kalacaklardır | (2:275)
|YMḪG: mahveder | ELLH: Allah | ELRBE: ribayı | VYRBY: ve artırır | ELṦD̃GET: sadakaları | VELLH: Allah | LE: | YḪB: sevmez | KL: hiçbir | KFER: inkarcıları | ÊS̃YM: günahkar | (2:276)
|ÎN: şüphesiz | ELZ̃YN: kimseler | ËMNVE: iman eden | VAMLVE: ve işler yapanlar | ELṦELḪET: salih (güzel) | VÊGEMVE: ve -doğrulmak | ELṦLET: SaLâTe/Desteğe | V ËTVE: ve vermek | ELZKET: zekatı | LHM: işte onların | ÊCRHM: ödülleri | AND̃: yanındadır | RBHM: Rableri | VLE: yoktur | ḢVF: korku | ALYHM: onlara | VLE: | HM: ve onlar | YḪZNVN: üzülmeyeceklerdir | (2:277)
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimseler | ËMNVE: iman eden(ler) | ETGVE: korkun | ELLH: Allah'tan | VZ̃RVE: ve bırakın (almayın) | ME: ne varsa | BGY: geri kalan | MN: -dan | ELRBE: riba- | ÎN: eğer | KNTM: idiyseniz | MÙMNYN: inanıyor | (2:278)
|FÎN: eğer | LM: | TFALVE: böyle yapmazsanız | FÊZ̃NVE: bilin | BḪRB: savaşa açıldığını | MN: (tarafından) | ELLH: Allah | VRSVLH: ve Elçisi | VÎN: ve eğer | TBTM: tevbe ederseniz | FLKM: sizindir | RÙVS: ana | ÊMVELKM: malınız | LE: | TƵLMVN: ne haksızlık edersiniz | VLE: | TƵLMVN: ne de haksızlığa uğratılırsınız | (2:279)
|VÎN: eğer (borçlu) | KEN: ise | Z̃V: (içinde) | ASRT: darlık | FNƵRT: beklemek (lazımdır) | ÎL: kadar | MYSRT: bir kolaylığa | VÊN: ve eğer | TṦD̃GVE: sadaka olarak bağışlarsanız | ḢYR: daha hayırlıdır | LKM: sizin için | ÎN: eğer | KNTM: | TALMVN: bilirseniz | (2:280)
|VETGVE: sakının | YVME: şu günden | TRCAVN: döndürüleceğiniz | FYH: onda | ÎL: | ELLH: Allah'a | S̃M: sonra | TVF: tastamam verilecektir | KL: her | NFS: kişiye | ME: ne | KSBT: kazandıysa | VHM: ve onlara | LE: | YƵLMVN: haksızlık edilmeyecektir | (2:281)
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimseler | ËMNVE: iman eden(ler) | ÎZ̃E: zaman | TD̃EYNTM: birbirinize verdiğiniz | BD̃YN: borç | ÎL: kadar | ÊCL: süreye | MSM: belirli bir | FEKTBVH: onu yazın | VLYKTB: ve yazsın | BYNKM: aranızda | KETB: bir yazıcı | BELAD̃L: adaletle | VLE: | YÊB: kaçınmasın (yazsın) | KETB: yazıcı | ÊN: | YKTB: yazmaktan | KME: şekilde | ALMH: kendisine öğrettiği | ELLH: Allah'ın | FLYKTB: yazdırsın | VLYMLL: yazdırsın | ELZ̃Y: kimse | ALYH: üzerinde | ELḪG: hak olan (borçlu) | VLYTG: korksun | ELLH: Allah'tan | RBH: Rabbi olan | VLE: | YBḢS: eksik etmesin | MNH: ondan (borcundan) | ŞYÙE: hiçbir şeyi | FÎN: eğer | KEN: ise | ELZ̃Y: kimse | ALYH: | ELḪG: borçlu olan | SFYHE: aklı ermez | ÊV: yahut | ŽAYFE: zayıf | ÊV: ya da | LE: | YSTŦYA: güç yetiremiyecek | ÊN: | YML: kendisi yazdırmaya | HV: o | FLYMLL: yazdırsın | VLYH: onun velisi | BELAD̃L: adaletle | VESTŞHD̃VE: şahid tutun | ŞHYD̃YN: iki şahidi | MN: -den | RCELKM: erkekleriniz- | FÎN: eğer | LM: | YKVNE: yoksa | RCLYN: iki erkek | FRCL: (o zaman) bir erkek | VEMRÊTEN: iki kadın | MMN: kimse | TRŽVN: razı olduğunuz | MN: -den | ELŞHD̃EÙ: şahidler- | ÊN: ta ki | TŽL: şaşırırsa | ÎḪD̃EHME: kadınlardan biri | FTZ̃KR: hatırlatması için | ÎḪD̃EHME: biri | ELÊḢR: diğerine | VLE: | YÊB: kaçınmasınlar | ELŞHD̃EÙ: şahidler | ÎZ̃E: zaman | ME: bir şeye | D̃AVE: çağrıldıkları | VLE: | TSÊMVE: üşenmeyin | ÊN: | TKTBVH: yazmaktan | ṦĞYRE: az olsun | ÊV: veya | KBYRE: çok olsun | ÎL: kadar | ÊCLH: onu süresine | Z̃LKM: bu | ÊGSŦ: daha adaletli | AND̃: katında | ELLH: Allah | VÊGVM: ve daha sağlam | LLŞHED̃T: şahidlik için | VÊD̃N: ve daha elverişlidir | ÊLE: | TRTEBVE: kuşkulanmamanız için | ÎLE: ancak | ÊN: | TKVN: olursa | TCERT: ticaret | ḪEŽRT: peşin | TD̃YRVNHE: hemen alıp vereceğiniz | BYNKM: aranızda | FLYS: yoktur | ALYKM: üzerinize | CNEḪ: bir günah | ÊLE: ötürü | TKTBVHE: onu yazmamanızdan | VÊŞHD̃VE: ve şahid tutun | ÎZ̃E: zaman da | TBEYATM: alışveriş yaptığınız | VLE: | YŽER: asla zarar verilmesin | KETB: yazana da | VLE: ve | ŞHYD̃: şahide de | VÎN: eğer | TFALVE: (bir zarar) yaparsanız | FÎNH: şüphesiz | FSVG: kötülük olur | BKM: kendinize | VETGVE: korkun | ELLH: Allah'tan | VYALMKM: ve size öğretiyor | ELLH: Allah | VELLH: Allah | BKL: her | ŞYÙ: şeyi | ALYM: bilir | (2:282)
|VÎN: ve eğer | KNTM: olur da | AL: | SFR: seferde | VLM: | TCD̃VE: bulamazsanız | KETBE: yazacak birini | FRHEN: rehinler (yeter) | MGBVŽT: alınan | FÎN: eğer | ÊMN: güvenirseniz | BAŽKM: biriniz | BAŽE: diğerinize | FLYÙD̃: ödesin | ELZ̃Y: kimse | EÙTMN: kendisine güvenilen | ÊMENTH: emanetini | VLYTG: ve korksun | ELLH: Allah'tan | RBH: Rabbi olan | VLE: | TKTMVE: gizlemeyin | ELŞHED̃T: şahidliği | VMN: ve kimse | YKTMHE: onu gizleyen | FÎNH: şüphesiz o | ËS̃M: günahkardır | GLBH: onun kalbi | VELLH: Allah | BME: şeyleri | TAMLVN: yaptıklarınız | ALYM: bilir | (2:283)
|LLH: Allah'ındır | ME: ne | FY: varsa | ELSMEVET: göklerde | VME: ve ne | FY: varsa | ELÊRŽ: yerde | VÎN: ve eğer | TBD̃VE: açıklasanız da | ME: şeyi | FY: | ÊNFSKM: içlerinizdeki | ÊV: veya | TḢFVH: gizleseniz de | YḪESBKM: sizi hesaba çeker | BH: onunla | ELLH: Allah | FYĞFR: bağışlar | LMN: kimseyi | YŞEÙ: dilediği | VYAZ̃B: azabeder | MN: kimseyi | YŞEÙ: dilediği | VELLH: Allah | AL: | KL: her | ŞYÙ: şeye | GD̃YR: kadirdir | (2:284)
| ËMN: inandı | ELRSVL: Resul | BME: şeye | ÊNZL: indirilen | ÎLYH: kendisine | MN: -nden | RBH: Rabbi- | VELMÙMNVN: ve mü'minler (de) | KL: hepsi | ËMN: inandı | BELLH: Allah'a | VMLEÙKTH: ve meleklerine | VKTBH: ve Kitaplarına | VRSLH: ve peygamberlerine | LE: | NFRG: ayırdetmeyiz (dediler) | BYN: arasını | ÊḪD̃: hiçbirini | MN: -nden | RSLH: O'nun elçileri- | VGELVE: ve dediler ki | SMANE: İşittik | VÊŦANE: ve ita'at ettik | ĞFRENK: bağışlamanı dileriz | RBNE: Rabbimiz | VÎLYK: sanadır | ELMṦYR: dönüş(ümüz) | (2:285)
|LE: | YKLF: teklif etmez | ELLH: Allah | NFSE: kimseye | ÎLE: başkasını | VSAHE: gücünün yettiğinden | LHE: (herkesin) kendine | ME: şey | KSBT: kazandığı | VALYHE: ve aleyhinedir | ME: şey (kötülük) | EKTSBT: işlediği | RBNE: Rabbimiz | LE: | TÙEḢZ̃NE: bizi sorumlu tutma | ÎN: eğer | NSYNE: unutursak | ÊV: ya da | ÊḢŦÊNE: yanılırsak | RBNE: Rabbimiz | VLE: | TḪML: yük yükleme | ALYNE: bize | ÎṦRE: ağır | KME: gibi | ḪMLTH: yüklediğin | AL: üzerine | ELZ̃YN: | MN: | GBLNE: bizden öncekilerin | RBNE: Rabbimiz | VLE: | TḪMLNE: bize yükleme | ME: şeyleri | LE: | ŦEGT: gücümüzün yetmediğimiz | LNE: bizim | BH: ona | VEAF: ve affet | ANE: bizi | VEĞFR: bağışla | LNE: bizi | VERḪMNE: bize merhamet et | ÊNT: sen | MVLENE: bizim sahibimizsin | FENṦRNE: bize yardım eyle | AL: karşı | ELGVM: toplumuna | ELKEFRYN: kafirler | (2:286)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}