» 2 / Bakara  27:

Kuran Sırası: 2
İniş Sırası: 87
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286

 » 2 / Bakara  Suresi: 27
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : onlar ki
2. يَنْقُضُونَ (YNGŽVN) = yenḳuDūne : bozarlar
3. عَهْدَ (AHD̃) = ǎhde : (verdikleri) sözü
4. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'a
5. مِنْ (MN) = min : -dan
6. بَعْدِ (BAD̃) = beǎ'di : sonra-
7. مِيثَاقِهِ (MYS̃EGH) = mīṧāḳihi : söz verip bağlandıktan
8. وَيَقْطَعُونَ (VYGŦAVN) = ve yeḳTaǔne : ve keserler
9. مَا (ME) = mā : şeyi
10. أَمَرَ (ÊMR) = emera : emrettiği
11. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah'ın
12. بِهِ (BH) = bihi : kendisiyle
13. أَنْ (ÊN) = en :
14. يُوصَلَ (YVṦL) = yūSale : birleştirmesini
15. وَيُفْسِدُونَ (VYFSD̃VN) = ve yufsidūne : ve bozgunculuk yaparlar
16. فِي (FY) = fī : -nde
17. الْأَرْضِ (ELÊRŽ) = l-erDi : yeryüzü-
18. أُولَٰئِكَ (ÊVLÙK) = ulāike : işte
19. هُمُ (HM) = humu : onlardır
20. الْخَاسِرُونَ (ELḢESRVN) = l-ḣāsirūne : ziyana uğrayanlar
onlar ki | bozarlar | (verdikleri) sözü | Allah'a | -dan | sonra- | söz verip bağlandıktan | ve keserler | şeyi | emrettiği | Allah'ın | kendisiyle | | birleştirmesini | ve bozgunculuk yaparlar | -nde | yeryüzü- | işte | onlardır | ziyana uğrayanlar |

[] [NGŽ] [AHD̃] [] [] [BAD̃] [VS̃G] [GŦA] [] [EMR] [] [] [] [VṦL] [FSD̃] [] [ERŽ] [] [] [ḢSR]
ELZ̃YN YNGŽVN AHD̃ ELLH MN BAD̃ MYS̃EGH VYGŦAVN ME ÊMR ELLH BH ÊN YVṦL VYFSD̃VN FY ELÊRŽ ÊVLÙK HM ELḢESRVN

elleƶīne yenḳuDūne ǎhde llahi min beǎ'di mīṧāḳihi ve yeḳTaǔne emera llahu bihi en yūSale ve yufsidūne l-erDi ulāike humu l-ḣāsirūne
الذين ينقضون عهد الله من بعد ميثاقه ويقطعون ما أمر الله به أن يوصل ويفسدون في الأرض أولئك هم الخاسرون

 » 2 / Bakara  Suresi: 27
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
الذين | ELZ̃YN elleƶīne onlar ki Those who
ينقضون ن ق ض | NGŽ YNGŽVN yenḳuDūne bozarlar break
عهد ع ه د | AHD̃ AHD̃ ǎhde (verdikleri) sözü (the) Covenant
الله | ELLH llahi Allah'a (of) Allah
من | MN min -dan from
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'di sonra- after
ميثاقه و ث ق | VS̃G MYS̃EGH mīṧāḳihi söz verip bağlandıktan its ratification,
ويقطعون ق ط ع | GŦA VYGŦAVN ve yeḳTaǔne ve keserler and [they] cut
ما | ME şeyi what
أمر ا م ر | EMR ÊMR emera emrettiği has ordered
الله | ELLH llahu Allah'ın Allah
به | BH bihi kendisiyle it
أن | ÊN en to
يوصل و ص ل | VṦL YVṦL yūSale birleştirmesini be joined
ويفسدون ف س د | FSD̃ VYFSD̃VN ve yufsidūne ve bozgunculuk yaparlar and [they] spread corruption
في | FY -nde in
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzü- the earth.
أولئك | ÊVLÙK ulāike işte Those,
هم | HM humu onlardır they
الخاسرون خ س ر | ḢSR ELḢESRVN l-ḣāsirūne ziyana uğrayanlar (are) the losers.

2:27 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

onlar ki | bozarlar | (verdikleri) sözü | Allah'a | -dan | sonra- | söz verip bağlandıktan | ve keserler | şeyi | emrettiği | Allah'ın | kendisiyle | | birleştirmesini | ve bozgunculuk yaparlar | -nde | yeryüzü- | işte | onlardır | ziyana uğrayanlar |

[] [NGŽ] [AHD̃] [] [] [BAD̃] [VS̃G] [GŦA] [] [EMR] [] [] [] [VṦL] [FSD̃] [] [ERŽ] [] [] [ḢSR]
ELZ̃YN YNGŽVN AHD̃ ELLH MN BAD̃ MYS̃EGH VYGŦAVN ME ÊMR ELLH BH ÊN YVṦL VYFSD̃VN FY ELÊRŽ ÊVLÙK HM ELḢESRVN

elleƶīne yenḳuDūne ǎhde llahi min beǎ'di mīṧāḳihi ve yeḳTaǔne emera llahu bihi en yūSale ve yufsidūne l-erDi ulāike humu l-ḣāsirūne
الذين ينقضون عهد الله من بعد ميثاقه ويقطعون ما أمر الله به أن يوصل ويفسدون في الأرض أولئك هم الخاسرون

[] [ن ق ض] [ع ه د] [] [] [ب ع د] [و ث ق] [ق ط ع] [] [ا م ر] [] [] [] [و ص ل] [ف س د] [] [ا ر ض] [] [] [خ س ر]

 » 2 / Bakara  Suresi: 27
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
الذين | ELZ̃YN elleƶīne onlar ki Those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
ينقضون ن ق ض | NGŽ YNGŽVN yenḳuDūne bozarlar break
Ye,Nun,Gaf,Dad,Vav,Nun,
10,50,100,800,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عهد ع ه د | AHD̃ AHD̃ ǎhde (verdikleri) sözü (the) Covenant
Ayn,He,Dal,
70,5,4,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
الله | ELLH llahi Allah'a (of) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
من | MN min -dan from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'di sonra- after
Be,Ayn,Dal,
2,70,4,
N – genitive noun
اسم مجرور
ميثاقه و ث ق | VS̃G MYS̃EGH mīṧāḳihi söz verip bağlandıktan its ratification,
Mim,Ye,Se,Elif,Gaf,He,
40,10,500,1,100,5,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ويقطعون ق ط ع | GŦA VYGŦAVN ve yeḳTaǔne ve keserler and [they] cut
Vav,Ye,Gaf,Tı,Ayn,Vav,Nun,
6,10,100,9,70,6,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ما | ME şeyi what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
أمر ا م ر | EMR ÊMR emera emrettiği has ordered
,Mim,Re,
,40,200,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah'ın Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
به | BH bihi kendisiyle it
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
أن | ÊN en to
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
يوصل و ص ل | VṦL YVṦL yūSale birleştirmesini be joined
Ye,Vav,Sad,Lam,
10,6,90,30,
V – 3rd person masculine singular passive imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع مبني للمجهول منصوب
ويفسدون ف س د | FSD̃ VYFSD̃VN ve yufsidūne ve bozgunculuk yaparlar and [they] spread corruption
Vav,Ye,Fe,Sin,Dal,Vav,Nun,
6,10,80,60,4,6,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
في | FY -nde in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzü- the earth.
Elif,Lam,,Re,Dad,
1,30,,200,800,
"N – genitive feminine noun → Earth"
اسم مجرور
أولئك | ÊVLÙK ulāike işte Those,
,Vav,Lam,,Kef,
,6,30,,20,
DEM – plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
هم | HM humu onlardır they
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
الخاسرون خ س ر | ḢSR ELḢESRVN l-ḣāsirūne ziyana uğrayanlar (are) the losers.
Elif,Lam,Hı,Elif,Sin,Re,Vav,Nun,
1,30,600,1,60,200,6,50,
N – nominative masculine plural active participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |الَّذِينَ: onlar ki | يَنْقُضُونَ: bozarlar | عَهْدَ: (verdikleri) sözü | اللَّهِ: Allah'a | مِنْ: -dan | بَعْدِ: sonra- | مِيثَاقِهِ: söz verip bağlandıktan | وَيَقْطَعُونَ: ve keserler | مَا: şeyi | أَمَرَ: emrettiği | اللَّهُ: Allah'ın | بِهِ: kendisiyle | أَنْ: | يُوصَلَ: birleştirmesini | وَيُفْسِدُونَ: ve bozgunculuk yaparlar | فِي: -nde | الْأَرْضِ: yeryüzü- | أُولَٰئِكَ: işte | هُمُ: onlardır | الْخَاسِرُونَ: ziyana uğrayanlar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |الذين ELZ̃YN onlar ki | ينقضون YNGŽWN bozarlar | عهد AHD̃ (verdikleri) sözü | الله ELLH Allah'a | من MN -dan | بعد BAD̃ sonra- | ميثاقه MYS̃EGH söz verip bağlandıktan | ويقطعون WYGŦAWN ve keserler | ما ME şeyi | أمر ÊMR emrettiği | الله ELLH Allah'ın | به BH kendisiyle | أن ÊN | يوصل YWṦL birleştirmesini | ويفسدون WYFSD̃WN ve bozgunculuk yaparlar | في FY -nde | الأرض ELÊRŽ yeryüzü- | أولئك ÊWLÙK işte | هم HM onlardır | الخاسرون ELḢESRWN ziyana uğrayanlar |
Kırık Meal (Okunuş) : |elleƶīne: onlar ki | yenḳuDūne: bozarlar | ǎhde: (verdikleri) sözü | llahi: Allah'a | min: -dan | beǎ'di: sonra- | mīṧāḳihi: söz verip bağlandıktan | ve yeḳTaǔne: ve keserler | : şeyi | emera: emrettiği | llahu: Allah'ın | bihi: kendisiyle | en: | yūSale: birleştirmesini | ve yufsidūne: ve bozgunculuk yaparlar | : -nde | l-erDi: yeryüzü- | ulāike: işte | humu: onlardır | l-ḣāsirūne: ziyana uğrayanlar |
Kırık Meal (Transcript) : |ELZ̃YN: onlar ki | YNGŽVN: bozarlar | AHD̃: (verdikleri) sözü | ELLH: Allah'a | MN: -dan | BAD̃: sonra- | MYS̃EGH: söz verip bağlandıktan | VYGŦAVN: ve keserler | ME: şeyi | ÊMR: emrettiği | ELLH: Allah'ın | BH: kendisiyle | ÊN: | YVṦL: birleştirmesini | VYFSD̃VN: ve bozgunculuk yaparlar | FY: -nde | ELÊRŽ: yeryüzü- | ÊVLÙK: işte | HM: onlardır | ELḢESRVN: ziyana uğrayanlar |
Abdulbaki Gölpınarlı : Kötülükte bulunanlar onlardır ki Allah'la ahdettikten sonra ahitlerini bozarlar. Allah'ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi keserler, yeryüzünde bozgunculuk ederler. Onlardır ziyankârlar.
Abdullah Aydın : O bozguncular ki (ezelde) Allah'a (itaat edeceklerine) söz verdikleri halde, sonradan bozarlar. Allah'ın birleştirilmesini emrettiği (yakınlık ve îmân bağlarını) keserler, yeryüzünü fesad ve bozgunculuğa boğarlar. Bunlar hüsrana uğrayanlardır...
Adem Uğur : Onlar öyle (fâsıklar) ki, kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler. Allah'ın ziyaret edilip hal ve hatırının sorulmasını istediği kimseleri ziyaretten vazgeçerler ve yeryüzünde fitne ve fesat çıkarırlar. İşte onlar gerçekten zarara uğrayanlardır.
Ahmed Hulusi : Onlar, Allâh ahdini (Esmâ'sını açığa çıkarmanın farkındalığıyla yaşama istidadının gereğini) dünyaya geldikten sonra yerine getirmezler. Birleştirilmesini emrettiğini (Esmâ hakikati müşahedesini) keserler ve arzda (bedensel yaşam boyutunda) fesat çıkarırlar (bedensel arzular {karındaki ikinci beyin dürtüleri - komutları/nefsi emmâre} peşinde ömür tüketirler). İşte bunlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.
Ahmet Davudoğlu : O (fâsıklar) ki Allah'a verdikleri sözü sağlama bağladıktan sonra bozarlar. Ve Allah'ın eklenmesini emir buyurduğu şeyi (peygambere îmânı ve akrabaya yardımı) keserler; yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte bunlar zarar uğrayanların tâ kendileridir.
Ahmet Tekin : Fâsıklar, kulluk sözleşmesinde kesin söz verdikten sonra, Allah’a verdikleri taahhüdü bozanlar, koyduğu ilâhî düzene, şeriatına aykırı hayat yaşayanlardır. Allah’ın, riayet edilmesini, birleştirilmesini, bütün olarak düşünülmesini, uygulanmasını emrettiği, bütün peygamberlerin tek davet ve tebliğ konusu İslâm dinindeki devamlılığı sağlayan hükümleri bir kenara atarak, ayrı dinler icat edenler; şer’î kuralları, şer’î düzeni, Kur’ân’ın bütünlüğünü bozarak, parçalayarak İslâm’ı tesirsiz kılmaya çalışanlardır. Yeryüzünde fesat çıkaranlardır, bozgunculuk yapanlardır. İşte asıl zarara, hüsrana uğrayanlar bunlardır.
Ahmet Varol : Bunlar, Allah'a vermiş oldukları sözü kesinlik kazandırdıktan sonra bozarlar; Allah'ın birleştirilmesini emrettiğini keserler ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarırlar. Zarara (hüsrana) uğrayacak olanlar da bunlardır.
Ali Arslan : O (fasıklar) ki, kuvvetli bir ahidle bağlandıktan sonra, Allah'ın ahdini bozarlar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi (îmân ve akrabalık bağlarını) keserler.
Ali Bulaç : Ki (bunlar) Allah'ın ahdini, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozarlar, Allah'ın kendisiyle birleştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarırlar. Kayba uğrayanlar, işte bunlardır.
Ali Fikri Yavuz : O fâsıklar ki, Allah’ın (ezelde iman ve itaat etmelerine dair) kendilerinden aldığı sözü sağlama bağladıktan sonra, O’nun ahdini bozarlar ve Allah’ın vaslını emrettiği şeyi (yakınlık ve iman bağlarını) keserler, yeryüzünde fesat ve bozgunculuk yaparlar. İşte bunlar, (ebedî olarak cehenneme düşüp) ziyanda kalanlardır.
Arif Pamuk : (O fasıklar ki), söz verip anladıktan sonra Allah'a verdikleri sözü bozarlar. Allâh'ın, birleştirmesini emrettiği (iman ve akrabalık bağlarını) keserler ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte zarara uğrayanlar onlardır.
Ayntabî Mehmet Efendi : Onlar, Allah'ın ahdini misakla bağlandıktan (yeminle te'kid) ettikten sonra bozarlar ve Allah'u Tealâ'nın vaslını emrettiği şeyi keserler. (İmandan men, Hakk'ı istihza, düzenliği te'min eden vaslı keserek) yeryüzünde fesâd ederler. İşte onlar, (vefâ, salah ve sevaba karşılık, bozgunculuk ve azabı satın aldıkları için) ziyan edicilerdir.
Bahaeddin Sağlam : O fasıklar ki; Allah'a söz verdikten sonra o sözü bozarlar. Allah'ın iliştirilmesini emrettiği şeyi (sosyal ve evrensel bağları) keserler.
Bekir Sadak : (26-27) Allah sivrisinegi ve onun ustununu misal olarak vermekten cekinmez. Inananlar bunun Rablerinden bir gercek oldugunu bilirler. Inkar edenler ise «Allah bu misalle neyi muradetti?» derler, O, bu misalle bircogunu saptirir, bircogunu da yola getirir. Onunla saptirdigi yalniz fasiklardir ki onlar Allah'la yapilan sozlesmeyi kabulden sonra bozarlar. Allah'in birlestirilmesini buyurdugu seyi ayirirlar ve yeryuzunde bozgunculuk yaparlar; zarara ugrayanlar iste onlardir.
Bir Heyet : Onlar öyle sapıklar ki, kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler. Allah'ın, ziyaret edilip hal ve hatırının sorulmasını istediği kimseleri ziyaretten vazgeçerler.
Celal Yıldırım : 0 fâsıklar ki, Allah'ın (Elestu bi-Rabbiküm = Ben sizin Rabbınız değil miyim ? hitabındaki veya semavî kitaplarda geleceği haber verilen son peygambere inanmaları hususundaki) ahdini tevsîk ettikten sonra bozarlar. Allah'ın (biraraya getirilip) bitiştirilmesini emrettiği (dinî, ahlâkî, içtimaî bağları) keserler ve yeryüzünde fesad çıkarırlar. İşte zararda kalanlar ancak onlardır.
Diyanet İşleri : Onlar, Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozan, Allah’ın korunmasını emrettiği bağları (iman, akrabalık, beşerî ve ahlâkî bütün ilişkileri) koparan ve yeryüzünde bozgunculuk yapan kimselerdir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
Diyanet İşleri (eski) : (26-27) Allah sivrisineği ve onun üstününü misal olarak vermekten çekinmez. İnananlar bunun Rablerinden bir gerçek olduğunu bilirler. İnkar edenler ise 'Allah bu misalle neyi murad etti?' derler, O, bu misalle birçoğunu saptırır, birçoğunu da yola getirir. Onunla saptırdığı yalnız fasıklardır ki onlar Allah'la yapılan sözleşmeyi kabulden sonra bozarlar. Allah'ın birleştirilmesini buyurduğu şeyi ayırırlar ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar; zarara uğrayanlar işte onlardır.
Diyanet Vakfi : Onlar öyle (fâsıklar) ki, Allah'a kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler. Allah'ın, ziyaret edilip hal ve hatırının sorulmasını istediği kimseleri ziyaretten vazgeçerler ve yeryüzünde fitne ve fesat çıkarırlar. İşte onlar gerçekten zarara uğrayanlardır.
Diyanet Vakfı (1993) : Onlar öyle (fasıklar) ki Allah'a kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler. Allah'ın ziyaret edilip hal ve hatırının sorulmasını istediği kimseleri ziyaretten vazgeçerler.
Edip Yüksel : Onlar ki ALLAH ile yaptıkları anlaşmaya bağlılık sözü verdikten sonra onu bozarlar, ALLAH'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte onlar kaybedenlerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlar ki, söz verip andlaştıktan sonra Allah'a verdikleri sözü bozarlar. Allah'ın birleştirmesini emrettiği şeyi (iman ve akrabalık bağlarını) keserler ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte zarara uğrayanlar onlardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : ki Allah'a kesin söz verdikten sonra bozarlar, Allah'ın riayet edilmesini emrettiği ilişkileri keser ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte onlar, hep o hüsrana düşenlerdir.
Elmalılı Hamdi Yazır : ki Allahın ahdini misak ile bağlandıktan sonra bozarlar, Allahın vaslını emrettiğini kat'ederler ve yer yüzünde fesad yaparlar, işte bunlar hep o husrana düşenlerdir
Fizilal-il Kuran : Onlar ki, Allah'a vermiş oldukları sözü kesin bir ahit haline getirdikten sonra bozarlar, Allah'ın sürdürülmesini emretmiş olduğu ilişkileri keserler ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarırlar. İşte onlar hüsrana uğrayanlardır.
Gültekin Onan : Onlar ki Tanrı ile yaptıkları anlaşmayı (ahid) onayladıktan (misakihi) sonra onu bozarlar, Tanrı'nın birleştirilmesini buyurduğu şeyi keserler / ayırırlar ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparlar. İşte onlar zarara uğrayanlardır (hümülhasirun).
Hakkı Yılmaz : (26,27) "Şüphesiz Allah, bir sivrisineği, hatta daha daha küçük olan bir şeyi örnek vermekten çekinmez. İşte iman eden kimseler bilirler ki, şüphesiz o hakktır, Rablerindendir. Kâfirler; Allah'ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddetmiş olan o kimseler de artık, “Allah böyle bir örnek ile ne demek istedi?” derler. Allah, verdiği örneklerle birçoklarını şaşırtır, onunla birçoklarını kılavuzlar. Allah, onunla sadece, söz verip antlaştıktan sonra Allah'a verdikleri sözü bozan, Allah'ın birleştirmesini emrettiği şeyi; iman-amel ayrılmazlığını bozan ve yeryüzünde bozgunculuk yapan hak yoldan çıkmış kimseleri şaşırtır. İşte bunlar, zarara uğrayanların ta kendileridir. "
Hasan Basri Çantay : O (fâsıklar) ki Allanın, (Kitablarında Muhammede îman etmeleri hakkındaki ahid (ve emr) ini onu te'kid de etdikden sonra bozarlar, Allah'ın birleştirilmesini emretdiği şey'i (hısımlık rabıtalarını, cem'iyyet birliğini, peygambere îmanda birleşmeyi) keserler, yer yüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte onlar hüsrâne (maddî ve manevî en büyük zarara) uğrayanların ta kendileridir.
Hasan Tahsin Feyizli : O fasıklar ki, (îmân ve itaat hususunda yeminle söz verip bağlandıktan sonra, Allah'a verdikleri sözü bozarlar; (İman ve akrabalık bağları gibi) Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi keser (koparır)lar.
Hayrat Neşriyat : O kimseler (o fâsıklardır) ki, Allah’ın ahdini (O’na verdikleri sözü) kat'iyen kabûlünden sonra bozarlar, Allah’ın birleştirilmesini emrettiği şeyi (akrabâlar ve mü’minler arasındaki irtibâtı) keserler ve yeryüzünde fesad çıkarırlar. İşte onlar, zarara uğrayanların ta kendileridir.
Hüseyin Atay, Yaşar Kutluay : Ki onlar Allah'a yapılan sözleşmeyi kabulden sonra bozarlar. Allah'ın birleştirilmesini buyurduğu şeyi ayırırlar.
Hüseyin Kaleli : “Misâkından sonra ahdini bozan, Allâh’ın ulaşılmasını emrettiği şeyi de kesen, yerde de bozgunculuk yapan (fâsıklar). İşte bunlar, hüsrana uğrayanların tâ kendileridir.”
İbni Kesir : Allah'ın ahdini pekiştirdikten sonra bozanlar, birleştirilmesini emrettiği şeyi koparanlar, yeryüzünde fesad çıkaranlar, işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.
İskender Evrenosoğlu : Onlar (fâsıklar), (kâlû belâ günü Allah'a verdikleri) misaklarından sonra Allah'ın Ahdi`ni bozarlar. Ve Allah'ın, O'na (Allah'a) ulaştırılmasını emrettiği şeyi keserler. Ve (başka insanların, ruhlarını Allah'a ulaştırmalarına da mani olurlar. Ve bu sebeple) yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte onlar (kazandıkları pozitif dereceler negatif derecelerden az olup) hüsranda olanlardır.
İsmail Mutlu, Şaban Döğen : O fasıklar ki, Allah'a verdikleri sözü bozar, Allah'ın akrabalar ve mu'minler arasında riayet edilmesini emrettiği bağları keser ve yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte onlar hüsrana düşmüş olanların ta kendileridir.
Muhammed Esed : Onlar ki, (fıtratlarına) yerleştikten sonra Allah'a karşı taahhütlerini bozarlar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi koparıp ayırır ve yeryüzünü fesada verirler: İşte bunlardır hüsrana uğrayanlar.
Mustafa İslamoğlu : Onlar ki (fıtrat) sözleşmesinden sonra Allah’ın (aldığı) sözü bozarlar, Allah’ın kurulmasını emrettiği bağları kesip koparırlar ve yeryüzünde ahlâkî çürümeye neden olurlar işte bunlardır hüsrana uğrayanlar!
Nedim Yılmaz : Onlar Allah’a verdikleri sözü vesikalandırdıktan sonra onu bozan, Allah’ın birleştirilmesini emrettiği bağı kesen ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlardır. İşte gerçekten zarara uğrayanlar onlardır.
Ömer Nasuhi Bilmen : O kimseler ki Hak Teâlâ'nın ahdini tevsik (yemin ile te'kit) ettikten sonra bozarlar. Bitişmesini emretmiş olduğu şeyi kesiverirler. Yeryüzünde fesat çıkarırlar, işte hasîr olanlar onlardır.
Ömer Öngüt : Onlar ki, kesin söz verip bağlandıktan sonra Allah'a verdikleri sözü bozarlar. Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi (iman ve akrabalık bağlarını) keserler. Yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte onlar gerçekten zarara düşmüş olanlardır.
Ömer Rıza Doğrul : (Bu fasıklar,) Allah ile akd olununan sözleşmeyi sağlamladıktan sonra bozarlar. Allah’ın bitiştirilmesini emrettiği şeyi parçalarlar. Yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte bütün ziyana uğrayan bunlardır.
Şaban Piriş : Ki onlar, Allah ile yapılan sözleşmeyi kabul ettikten sonra bozanlar, Allah’ın, birleştirilmesini emrettiği şeyi parçalayanlar ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlardır. İşte kaybedecek olanlar onlardır.
Suat Yıldırım : Bu fâsıklar o kimselerdir ki, Allah’a kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler. Allah’ın, kurulmasını istediği bağları koparır ve yeryüzünde fitne ve fesat çıkarırlar. İşte bunlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
Süleyman Ateş : Onlar ki, söz verip bağlandıktan sonra Allah'a verdikleri sözü bozarlar, Allâh'ın, birleştirmesini emrettiği şeyi (iman ve akrabâlık bağlarını) keserler ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar; işte ziyana uğrayanlar onlardır.
Talat Koçyiğit : (O fasıklar ki), söz verdikten sonra Allah'ın ahdini bozarlar; Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi keserler.
Tefhim-ul Kuran : Ki (bunlar) Allah'ın ahdini, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozarlar, Allah'ın kendisiyle birleştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarırlar. Kayba uğrayanlar, işte bunlardır.
Ümit Şimşek : O fâsıklar, sözleştikten sonra Allah'ın ahdini bozarlar; Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi keserler; yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte onlar, hüsrana düşenlerin tâ kendileridir.
Yaşar Nuri Öztürk : O fâsıklar ki Allah'a verdikleri ahdi, onunla anlaşıp bağlandıktan sonra bozar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi keser ve yeryüzünde bozgun çıkarırlar. İşte bunlardır hüsrana uğrayanlar.
Ziya Kazıcı, Necip Taylan : Onlar Allah'ın ahdini, misak ile bağladıktan sonra bozarlar. Allah'ın vaslını (birleştirilmesini) emrettiği şeyi keserler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}