» 2 / Bakara  255:

Kuran Sırası: 2
İniş Sırası: 87
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286

 » 2 / Bakara  Suresi: 255
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. اللَّهُ (ELLH) = Allahu : Allah (ki)
2. لَا (LE) = lā : yoktur
3. إِلَٰهَ (ÎLH) = ilāhe : tanrı
4. إِلَّا (ÎLE) = illā : başka
5. هُوَ (HV) = huve : O'ndan
6. الْحَيُّ (ELḪY) = l-Hayyu : daima diridir
7. الْقَيُّومُ (ELGYVM) = l-ḳayyūmu : koruyup yöneticidir
8. لَا (LE) = lā :
9. تَأْخُذُهُ (TÊḢZ̃H) = te'ḣuƶuhu : O'nu tutmaz
10. سِنَةٌ (SNT) = sinetun : ne bir uyuklama
11. وَلَا (VLE) = velā : ve ne de
12. نَوْمٌ (NVM) = nevmun : bir uyku
13. لَهُ (LH) = lehu : O'nundur
14. مَا (ME) = mā : ne
15. فِي (FY) = fī : varsa
16. السَّمَاوَاتِ (ELSMEVET) = s-semāvāti : göklerde
17. وَمَا (VME) = ve mā : ve ne
18. فِي (FY) = fī : varsa
19. الْأَرْضِ (ELÊRŽ) = l-erDi : yerde
20. مَنْ (MN) = men : kimdir
21. ذَا (Z̃E) = ƶā :
22. الَّذِي (ELZ̃Y) = lleƶī : ki
23. يَشْفَعُ (YŞFA) = yeşfeǔ : şefaat edebilir
24. عِنْدَهُ (AND̃H) = ǐndehu : kendisinin katında
25. إِلَّا (ÎLE) = illā : dışında
26. بِإِذْنِهِ (BÎZ̃NH) = biiƶnihi : O'nun izni
27. يَعْلَمُ (YALM) = yeǎ'lemu : bilir
28. مَا (ME) = mā : olanı
29. بَيْنَ (BYN) = beyne :
30. أَيْدِيهِمْ (ÊYD̃YHM) = eydīhim : onların önünde
31. وَمَا (VME) = ve mā : ve olanı
32. خَلْفَهُمْ (ḢLFHM) = ḣalfehum : arkalarında
33. وَلَا (VLE) = ve lā :
34. يُحِيطُونَ (YḪYŦVN) = yuHīTūne : kavrayamazlar
35. بِشَيْءٍ (BŞYÙ) = bişey'in : hiçbir şey
36. مِنْ (MN) = min : -nden
37. عِلْمِهِ (ALMH) = ǐlmihi : O'nun ilmi-
38. إِلَّا (ÎLE) = illā : dışında
39. بِمَا (BME) = bimā : şeyler
40. شَاءَ (ŞEÙ) = şā'e : dilediği
41. وَسِعَ (VSA) = vesiǎ : kaplamıştır
42. كُرْسِيُّهُ (KRSYH) = kursiyyuhu : O'nun Kürsüsü
43. السَّمَاوَاتِ (ELSMEVET) = s-semāvāti : gökleri
44. وَالْأَرْضَ (VELÊRŽ) = vel'erDe : ve yeri
45. وَلَا (VLE) = ve lā :
46. يَئُودُهُ (YÙVD̃H) = yeūduhu : O'na ağır gelmez
47. حِفْظُهُمَا (ḪFƵHME) = HifZuhumā : onları koru(yup gözet)mek
48. وَهُوَ (VHV) = ve huve : O
49. الْعَلِيُّ (ELALY) = l-ǎliyyu : yücedir
50. الْعَظِيمُ (ELAƵYM) = l-ǎZīmu : büyüktür
Allah (ki) | yoktur | tanrı | başka | O'ndan | daima diridir | koruyup yöneticidir | | O'nu tutmaz | ne bir uyuklama | ve ne de | bir uyku | O'nundur | ne | varsa | göklerde | ve ne | varsa | yerde | kimdir | | ki | şefaat edebilir | kendisinin katında | dışında | O'nun izni | bilir | olanı | | onların önünde | ve olanı | arkalarında | | kavrayamazlar | hiçbir şey | -nden | O'nun ilmi- | dışında | şeyler | dilediği | kaplamıştır | O'nun Kürsüsü | gökleri | ve yeri | | O'na ağır gelmez | onları koru(yup gözet)mek | O | yücedir | büyüktür |

[] [] [ELH] [] [] [ḪYY] [GVM] [] [EḢZ̃] [VSN] [] [NVM] [] [] [] [SMV] [] [] [ERŽ] [] [] [] [ŞFA] [AND̃] [] [EZ̃N] [ALM] [] [BYN] [YD̃Y] [] [ḢLF] [] [ḪVŦ] [ŞYE] [] [ALM] [] [] [ŞYE] [VSA] [KRS] [SMV] [ERŽ] [] [EVD̃] [ḪFƵ] [] [ALV] [AƵM]
ELLH LE ÎLH ÎLE HV ELḪY ELGYVM LE TÊḢZ̃H SNT VLE NVM LH ME FY ELSMEVET VME FY ELÊRŽ MN Z̃E ELZ̃Y YŞFA AND̃H ÎLE BÎZ̃NH YALM ME BYN ÊYD̃YHM VME ḢLFHM VLE YḪYŦVN BŞYÙ MN ALMH ÎLE BME ŞEÙ VSA KRSYH ELSMEVET VELÊRŽ VLE YÙVD̃H ḪFƵHME VHV ELALY ELAƵYM

Allahu ilāhe illā huve l-Hayyu l-ḳayyūmu te'ḣuƶuhu sinetun velā nevmun lehu s-semāvāti ve mā l-erDi men ƶā lleƶī yeşfeǔ ǐndehu illā biiƶnihi yeǎ'lemu beyne eydīhim ve mā ḣalfehum ve lā yuHīTūne bişey'in min ǐlmihi illā bimā şā'e vesiǎ kursiyyuhu s-semāvāti vel'erDe ve lā yeūduhu HifZuhumā ve huve l-ǎliyyu l-ǎZīmu
الله لا إله إلا هو الحي القيوم لا تأخذه سنة ولا نوم له ما في السماوات وما في الأرض من ذا الذي يشفع عنده إلا بإذنه يعلم ما بين أيديهم وما خلفهم ولا يحيطون بشيء من علمه إلا بما شاء وسع كرسيه السماوات والأرض ولا يئوده حفظهما وهو العلي العظيم

 » 2 / Bakara  Suresi: 255
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
الله | ELLH Allahu Allah (ki) Allah -
لا | LE yoktur (there is) no
إله ا ل ه | ELH ÎLH ilāhe tanrı God
إلا | ÎLE illā başka except
هو | HV huve O'ndan Him,
الحي ح ي ي | ḪYY ELḪY l-Hayyu daima diridir the Ever-Living,
القيوم ق و م | GVM ELGYVM l-ḳayyūmu koruyup yöneticidir the Sustainer of all that exists.
لا | LE Not
تأخذه ا خ ذ | EḢZ̃ TÊḢZ̃H te'ḣuƶuhu O'nu tutmaz overtakes Him
سنة و س ن | VSN SNT sinetun ne bir uyuklama slumber
ولا | VLE velā ve ne de [and] not
نوم ن و م | NVM NVM nevmun bir uyku sleep.
له | LH lehu O'nundur To Him (belongs)
ما | ME ne what(ever)
في | FY varsa (is) in
السماوات س م و | SMV ELSMEVET s-semāvāti göklerde the heavens
وما | VME ve mā ve ne and what(ever)
في | FY varsa (is) in
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yerde the earth.
من | MN men kimdir Who
ذا | Z̃E ƶā (is) the one
الذي | ELZ̃Y lleƶī ki who
يشفع ش ف ع | ŞFA YŞFA yeşfeǔ şefaat edebilir can intercede
عنده ع ن د | AND̃ AND̃H ǐndehu kendisinin katında with Him
إلا | ÎLE illā dışında except
بإذنه ا ذ ن | EZ̃N BÎZ̃NH biiƶnihi O'nun izni by His permission.
يعلم ع ل م | ALM YALM yeǎ'lemu bilir He knows
ما | ME olanı what
بين ب ي ن | BYN BYN beyne (is)
أيديهم ي د ي | YD̃Y ÊYD̃YHM eydīhim onların önünde before them
وما | VME ve mā ve olanı and what
خلفهم خ ل ف | ḢLF ḢLFHM ḣalfehum arkalarında (is) behind them.
ولا | VLE ve lā And not
يحيطون ح و ط | ḪVŦ YḪYŦVN yuHīTūne kavrayamazlar they encompass
بشيء ش ي ا | ŞYE BŞYÙ bişey'in hiçbir şey anything
من | MN min -nden of
علمه ع ل م | ALM ALMH ǐlmihi O'nun ilmi- His Knowledge
إلا | ÎLE illā dışında except
بما | BME bimā şeyler [of] what
شاء ش ي ا | ŞYE ŞEÙ şā'e dilediği He willed.
وسع و س ع | VSA VSA vesiǎ kaplamıştır Extends
كرسيه ك ر س | KRS KRSYH kursiyyuhu O'nun Kürsüsü His Throne
السماوات س م و | SMV ELSMEVET s-semāvāti gökleri (to) the heavens
والأرض ا ر ض | ERŽ VELÊRŽ vel'erDe ve yeri and the earth.
ولا | VLE ve lā And not
يئوده ا و د | EVD̃ YÙVD̃H yeūduhu O'na ağır gelmez tires Him
حفظهما ح ف ظ | ḪFƵ ḪFƵHME HifZuhumā onları koru(yup gözet)mek (the) guarding of both of them.
وهو | VHV ve huve O And He
العلي ع ل و | ALV ELALY l-ǎliyyu yücedir (is) the Most High,
العظيم ع ظ م | AƵM ELAƵYM l-ǎZīmu büyüktür the Most Great.

2:255 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

Allah (ki) | yoktur | tanrı | başka | O'ndan | daima diridir | koruyup yöneticidir | | O'nu tutmaz | ne bir uyuklama | ve ne de | bir uyku | O'nundur | ne | varsa | göklerde | ve ne | varsa | yerde | kimdir | | ki | şefaat edebilir | kendisinin katında | dışında | O'nun izni | bilir | olanı | | onların önünde | ve olanı | arkalarında | | kavrayamazlar | hiçbir şey | -nden | O'nun ilmi- | dışında | şeyler | dilediği | kaplamıştır | O'nun Kürsüsü | gökleri | ve yeri | | O'na ağır gelmez | onları koru(yup gözet)mek | O | yücedir | büyüktür |

[] [] [ELH] [] [] [ḪYY] [GVM] [] [EḢZ̃] [VSN] [] [NVM] [] [] [] [SMV] [] [] [ERŽ] [] [] [] [ŞFA] [AND̃] [] [EZ̃N] [ALM] [] [BYN] [YD̃Y] [] [ḢLF] [] [ḪVŦ] [ŞYE] [] [ALM] [] [] [ŞYE] [VSA] [KRS] [SMV] [ERŽ] [] [EVD̃] [ḪFƵ] [] [ALV] [AƵM]
ELLH LE ÎLH ÎLE HV ELḪY ELGYVM LE TÊḢZ̃H SNT VLE NVM LH ME FY ELSMEVET VME FY ELÊRŽ MN Z̃E ELZ̃Y YŞFA AND̃H ÎLE BÎZ̃NH YALM ME BYN ÊYD̃YHM VME ḢLFHM VLE YḪYŦVN BŞYÙ MN ALMH ÎLE BME ŞEÙ VSA KRSYH ELSMEVET VELÊRŽ VLE YÙVD̃H ḪFƵHME VHV ELALY ELAƵYM

Allahu ilāhe illā huve l-Hayyu l-ḳayyūmu te'ḣuƶuhu sinetun velā nevmun lehu s-semāvāti ve mā l-erDi men ƶā lleƶī yeşfeǔ ǐndehu illā biiƶnihi yeǎ'lemu beyne eydīhim ve mā ḣalfehum ve lā yuHīTūne bişey'in min ǐlmihi illā bimā şā'e vesiǎ kursiyyuhu s-semāvāti vel'erDe ve lā yeūduhu HifZuhumā ve huve l-ǎliyyu l-ǎZīmu
الله لا إله إلا هو الحي القيوم لا تأخذه سنة ولا نوم له ما في السماوات وما في الأرض من ذا الذي يشفع عنده إلا بإذنه يعلم ما بين أيديهم وما خلفهم ولا يحيطون بشيء من علمه إلا بما شاء وسع كرسيه السماوات والأرض ولا يئوده حفظهما وهو العلي العظيم

[] [] [ا ل ه] [] [] [ح ي ي] [ق و م] [] [ا خ ذ ] [و س ن] [] [ن و م] [] [] [] [س م و] [] [] [ا ر ض] [] [] [] [ش ف ع] [ع ن د] [] [ا ذ ن] [ع ل م] [] [ب ي ن] [ي د ي] [] [خ ل ف] [] [ح و ط] [ش ي ا] [] [ع ل م] [] [] [ش ي ا] [و س ع] [ك ر س] [س م و] [ا ر ض] [] [ا و د] [ح ف ظ] [] [ع ل و] [ع ظ م]

 » 2 / Bakara  Suresi: 255
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
الله | ELLH Allahu Allah (ki) Allah -
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
لا | LE yoktur (there is) no
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
نافية تعمل عمل «أن»
إله ا ل ه | ELH ÎLH ilāhe tanrı God
,Lam,He,
,30,5,
N – accusative masculine singular noun
اسم منصوب
إلا | ÎLE illā başka except
,Lam,Elif,
,30,1,
EXP – exceptive particle
أداة استثناء
هو | HV huve O'ndan Him,
He,Vav,
5,6,
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
ضمير منفصل
الحي ح ي ي | ḪYY ELḪY l-Hayyu daima diridir the Ever-Living,
Elif,Lam,Ha,Ye,
1,30,8,10,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
القيوم ق و م | GVM ELGYVM l-ḳayyūmu koruyup yöneticidir the Sustainer of all that exists.
Elif,Lam,Gaf,Ye,Vav,Mim,
1,30,100,10,6,40,
ADJ – nominative masculine singular adjective
صفة مرفوعة
لا | LE Not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
تأخذه ا خ ذ | EḢZ̃ TÊḢZ̃H te'ḣuƶuhu O'nu tutmaz overtakes Him
Te,,Hı,Zel,He,
400,,600,700,5,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل مضارع والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
سنة و س ن | VSN SNT sinetun ne bir uyuklama slumber
Sin,Nun,Te merbuta,
60,50,400,
N – nominative feminine indefinite noun
اسم مرفوع
ولا | VLE velā ve ne de [and] not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
نوم ن و م | NVM NVM nevmun bir uyku sleep.
Nun,Vav,Mim,
50,6,40,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
له | LH lehu O'nundur To Him (belongs)
Lam,He,
30,5,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
ما | ME ne what(ever)
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
في | FY varsa (is) in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
السماوات س م و | SMV ELSMEVET s-semāvāti göklerde the heavens
Elif,Lam,Sin,Mim,Elif,Vav,Elif,Te,
1,30,60,40,1,6,1,400,
N – genitive feminine plural noun
اسم مجرور
وما | VME ve mā ve ne and what(ever)
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
في | FY varsa (is) in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yerde the earth.
Elif,Lam,,Re,Dad,
1,30,,200,800,
"N – genitive feminine noun → Earth"
اسم مجرور
من | MN men kimdir Who
Mim,Nun,
40,50,
INTG – interrogative noun
اسم استفهام
ذا | Z̃E ƶā (is) the one
Zel,Elif,
700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
الذي | ELZ̃Y lleƶī ki who
Elif,Lam,Zel,Ye,
1,30,700,10,
REL – masculine singular relative pronoun
اسم موصول
يشفع ش ف ع | ŞFA YŞFA yeşfeǔ şefaat edebilir can intercede
Ye,Şın,Fe,Ayn,
10,300,80,70,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
عنده ع ن د | AND̃ AND̃H ǐndehu kendisinin katında with Him
Ayn,Nun,Dal,He,
70,50,4,5,
LOC – accusative location adverb
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
ظرف مكان منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إلا | ÎLE illā dışında except
,Lam,Elif,
,30,1,
EXP – exceptive particle
أداة استثناء
بإذنه ا ذ ن | EZ̃N BÎZ̃NH biiƶnihi O'nun izni by His permission.
Be,,Zel,Nun,He,
2,,700,50,5,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
جار ومجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
يعلم ع ل م | ALM YALM yeǎ'lemu bilir He knows
Ye,Ayn,Lam,Mim,
10,70,30,40,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
ما | ME olanı what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
بين ب ي ن | BYN BYN beyne (is)
Be,Ye,Nun,
2,10,50,
LOC – accusative location adverb
ظرف مكان منصوب
أيديهم ي د ي | YD̃Y ÊYD̃YHM eydīhim onların önünde before them
,Ye,Dal,Ye,He,Mim,
,10,4,10,5,40,
N – genitive feminine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وما | VME ve mā ve olanı and what
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
خلفهم خ ل ف | ḢLF ḢLFHM ḣalfehum arkalarında (is) behind them.
Hı,Lam,Fe,He,Mim,
600,30,80,5,40,
LOC – accusative masculine location adverb
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
ظرف مكان منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ولا | VLE ve lā And not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
يحيطون ح و ط | ḪVŦ YḪYŦVN yuHīTūne kavrayamazlar they encompass
Ye,Ha,Ye,Tı,Vav,Nun,
10,8,10,9,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بشيء ش ي ا | ŞYE BŞYÙ bişey'in hiçbir şey anything
Be,Şın,Ye,,
2,300,10,,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine indefinite noun
جار ومجرور
من | MN min -nden of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
علمه ع ل م | ALM ALMH ǐlmihi O'nun ilmi- His Knowledge
Ayn,Lam,Mim,He,
70,30,40,5,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إلا | ÎLE illā dışında except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
بما | BME bimā şeyler [of] what
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
شاء ش ي ا | ŞYE ŞEÙ şā'e dilediği He willed.
Şın,Elif,,
300,1,,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
وسع و س ع | VSA VSA vesiǎ kaplamıştır Extends
Vav,Sin,Ayn,
6,60,70,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
كرسيه ك ر س | KRS KRSYH kursiyyuhu O'nun Kürsüsü His Throne
Kef,Re,Sin,Ye,He,
20,200,60,10,5,
"N – nominative masculine noun → Allah's Throne
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun"
اسم مرفوع والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
السماوات س م و | SMV ELSMEVET s-semāvāti gökleri (to) the heavens
Elif,Lam,Sin,Mim,Elif,Vav,Elif,Te,
1,30,60,40,1,6,1,400,
N – accusative feminine plural noun
اسم منصوب
والأرض ا ر ض | ERŽ VELÊRŽ vel'erDe ve yeri and the earth.
Vav,Elif,Lam,,Re,Dad,
6,1,30,,200,800,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative feminine noun → Earth"
الواو عاطفة
اسم منصوب
ولا | VLE ve lā And not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الواو استئنافية
حرف نفي
يئوده ا و د | EVD̃ YÙVD̃H yeūduhu O'na ağır gelmez tires Him
Ye,,Vav,Dal,He,
10,,6,4,5,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل مضارع والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
حفظهما ح ف ظ | ḪFƵ ḪFƵHME HifZuhumā onları koru(yup gözet)mek (the) guarding of both of them.
Ha,Fe,Zı,He,Mim,Elif,
8,80,900,5,40,1,
N – nominative masculine noun
PRON – 3rd person masculine dual possessive pronoun
اسم مرفوع والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وهو | VHV ve huve O And He
Vav,He,Vav,
6,5,6,
REM – prefixed resumption particle
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
الواو استئنافية
ضمير منفصل
العلي ع ل و | ALV ELALY l-ǎliyyu yücedir (is) the Most High,
Elif,Lam,Ayn,Lam,Ye,
1,30,70,30,10,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
العظيم ع ظ م | AƵM ELAƵYM l-ǎZīmu büyüktür the Most Great.
Elif,Lam,Ayn,Zı,Ye,Mim,
1,30,70,900,10,40,
ADJ – nominative masculine singular adjective
صفة مرفوعة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |اللَّهُ: Allah (ki) | لَا: yoktur | إِلَٰهَ: tanrı | إِلَّا: başka | هُوَ: O'ndan | الْحَيُّ: daima diridir | الْقَيُّومُ: koruyup yöneticidir | لَا: | تَأْخُذُهُ: O'nu tutmaz | سِنَةٌ: ne bir uyuklama | وَلَا: ve ne de | نَوْمٌ: bir uyku | لَهُ: O'nundur | مَا: ne | فِي: varsa | السَّمَاوَاتِ: göklerde | وَمَا: ve ne | فِي: varsa | الْأَرْضِ: yerde | مَنْ: kimdir | ذَا: | الَّذِي: ki | يَشْفَعُ: şefaat edebilir | عِنْدَهُ: kendisinin katında | إِلَّا: dışında | بِإِذْنِهِ: O'nun izni | يَعْلَمُ: bilir | مَا: olanı | بَيْنَ: | أَيْدِيهِمْ: onların önünde | وَمَا: ve olanı | خَلْفَهُمْ: arkalarında | وَلَا: | يُحِيطُونَ: kavrayamazlar | بِشَيْءٍ: hiçbir şey | مِنْ: -nden | عِلْمِهِ: O'nun ilmi- | إِلَّا: dışında | بِمَا: şeyler | شَاءَ: dilediği | وَسِعَ: kaplamıştır | كُرْسِيُّهُ: O'nun Kürsüsü | السَّمَاوَاتِ: gökleri | وَالْأَرْضَ: ve yeri | وَلَا: | يَئُودُهُ: O'na ağır gelmez | حِفْظُهُمَا: onları koru(yup gözet)mek | وَهُوَ: O | الْعَلِيُّ: yücedir | الْعَظِيمُ: büyüktür |
Kırık Meal (Harekesiz) : |الله ELLH Allah (ki) | لا LE yoktur | إله ÎLH tanrı | إلا ÎLE başka | هو HW O'ndan | الحي ELḪY daima diridir | القيوم ELGYWM koruyup yöneticidir | لا LE | تأخذه TÊḢZ̃H O'nu tutmaz | سنة SNT ne bir uyuklama | ولا WLE ve ne de | نوم NWM bir uyku | له LH O'nundur | ما ME ne | في FY varsa | السماوات ELSMEWET göklerde | وما WME ve ne | في FY varsa | الأرض ELÊRŽ yerde | من MN kimdir | ذا Z̃E | الذي ELZ̃Y ki | يشفع YŞFA şefaat edebilir | عنده AND̃H kendisinin katında | إلا ÎLE dışında | بإذنه BÎZ̃NH O'nun izni | يعلم YALM bilir | ما ME olanı | بين BYN | أيديهم ÊYD̃YHM onların önünde | وما WME ve olanı | خلفهم ḢLFHM arkalarında | ولا WLE | يحيطون YḪYŦWN kavrayamazlar | بشيء BŞYÙ hiçbir şey | من MN -nden | علمه ALMH O'nun ilmi- | إلا ÎLE dışında | بما BME şeyler | شاء ŞEÙ dilediği | وسع WSA kaplamıştır | كرسيه KRSYH O'nun Kürsüsü | السماوات ELSMEWET gökleri | والأرض WELÊRŽ ve yeri | ولا WLE | يئوده YÙWD̃H O'na ağır gelmez | حفظهما ḪFƵHME onları koru(yup gözet)mek | وهو WHW O | العلي ELALY yücedir | العظيم ELAƵYM büyüktür |
Kırık Meal (Okunuş) : |Allahu: Allah (ki) | : yoktur | ilāhe: tanrı | illā: başka | huve: O'ndan | l-Hayyu: daima diridir | l-ḳayyūmu: koruyup yöneticidir | : | te'ḣuƶuhu: O'nu tutmaz | sinetun: ne bir uyuklama | velā: ve ne de | nevmun: bir uyku | lehu: O'nundur | : ne | : varsa | s-semāvāti: göklerde | ve mā: ve ne | : varsa | l-erDi: yerde | men: kimdir | ƶā: | lleƶī: ki | yeşfeǔ: şefaat edebilir | ǐndehu: kendisinin katında | illā: dışında | biiƶnihi: O'nun izni | yeǎ'lemu: bilir | : olanı | beyne: | eydīhim: onların önünde | ve mā: ve olanı | ḣalfehum: arkalarında | ve lā: | yuHīTūne: kavrayamazlar | bişey'in: hiçbir şey | min: -nden | ǐlmihi: O'nun ilmi- | illā: dışında | bimā: şeyler | şā'e: dilediği | vesiǎ: kaplamıştır | kursiyyuhu: O'nun Kürsüsü | s-semāvāti: gökleri | vel'erDe: ve yeri | ve lā: | yeūduhu: O'na ağır gelmez | HifZuhumā: onları koru(yup gözet)mek | ve huve: O | l-ǎliyyu: yücedir | l-ǎZīmu: büyüktür |
Kırık Meal (Transcript) : |ELLH: Allah (ki) | LE: yoktur | ÎLH: tanrı | ÎLE: başka | HV: O'ndan | ELḪY: daima diridir | ELGYVM: koruyup yöneticidir | LE: | TÊḢZ̃H: O'nu tutmaz | SNT: ne bir uyuklama | VLE: ve ne de | NVM: bir uyku | LH: O'nundur | ME: ne | FY: varsa | ELSMEVET: göklerde | VME: ve ne | FY: varsa | ELÊRŽ: yerde | MN: kimdir | Z̃E: | ELZ̃Y: ki | YŞFA: şefaat edebilir | AND̃H: kendisinin katında | ÎLE: dışında | BÎZ̃NH: O'nun izni | YALM: bilir | ME: olanı | BYN: | ÊYD̃YHM: onların önünde | VME: ve olanı | ḢLFHM: arkalarında | VLE: | YḪYŦVN: kavrayamazlar | BŞYÙ: hiçbir şey | MN: -nden | ALMH: O'nun ilmi- | ÎLE: dışında | BME: şeyler | ŞEÙ: dilediği | VSA: kaplamıştır | KRSYH: O'nun Kürsüsü | ELSMEVET: gökleri | VELÊRŽ: ve yeri | VLE: | YÙVD̃H: O'na ağır gelmez | ḪFƵHME: onları koru(yup gözet)mek | VHV: O | ELALY: yücedir | ELAƵYM: büyüktür |
Abdulbaki Gölpınarlı : Öyle bir Allah ki ondan başka yoktur tapacak. Diridir, her an yarattıklarını tedbîr ve tasarruf edip durur. Ne uyuklamaya kapılır, ne uykuya dalar. Onundur ne varsa göklerde ve yeryüzünde. Kimdir izni olmadıkça onun yanında şefaate kalkışacak? Önlerindekini de bilir, artlarındakini de. Onun bilgisinden, dilediği miktardan başka hiçbir şeyi kavrayamazlar. Kürsüsü gökleri de kaplayıp kucaklamıştır, yeryüzünü de. Göğü, yeri korumak, ona ağır da gelmez. O'dur çok yüce ve çok ulu.
Adem Uğur : Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.
Ahmed Hulusi : Allâh O, tanrı yoktur sadece HÛ! Hayy ve Kayyum (yegâne hayat olan ve her şeyi kendi isimlerinin anlamı ile ilminde oluşturan - devam ettiren); O'nda ne uyuklama (âlemlerden bir an için olsun ayrılık), ne de uyku (yaratılmışları kendi hâline bırakıp kendi Zâtî dünyasına çekilme) söz konusudur. Semâlarda ve arzda (âlemlerdeki tümel ilim ve fiiller boyutunda) ne varsa hepsi O'nundur. Nefsinin hakikati olan Esmâ mertebesinden açığa çıkan kuvve olmaksızın (biiznihi) O'nun indînde kim şefaat edebilir. . . Bilir onların yaşadıkları boyutu ve algılayamadıkları âlemleri. . . O'nun dilemesi (elvermiş olması) olmadıkça ilminden bir şey ihâta edilemez. Kürsüsü (hükümranlık ve tasarrufu {rubûbiyeti}) semâları ve arzı kapsamıştır. Onları muhafaza etmek O'na ağır gelmez. O Alîy (sınırsız yüce) ve Aziym'dir (sonsuz azamet sahibi).
Ahmet Tekin : O Allah’tır, Allah. Hak ilâh yalnızca O’dur. Ebedî hayat ile diri, ölümlü olmaktan uzaktır. Varlık âlemini ayakta tutan ve düzenini elinde bulunduran O’dur. Onu ne gaflet basar ne de uyku. Göklerdeki varlıkların ve imkânların hepsi ve yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı O’nun mülkündedir, O’nun tasarrufundadır. O’nun yanında, benzer sıfatların tecellisiyle kudret ve tasarruf kullanan eş bir varlık olmak kimin haddine? Yalnızca O’nun izniyle ilâhî planlamayı yürütenlere görev dağılımı yapılır. O kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını, bildiklerini, bilgi ve idrakları dışında olanı, dünyalarını ve âhiretlerini bilir. Onlar ise, O’nun sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olan kadarının dışında, O’nun ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Onun hâkimiyeti, saltanatı, kudreti, otoritesi ve düzeni bütün gökleri ve yeri içine alır. Gökleri ve yeri bir bütünlük içinde tek elden tedbir ile idare etmek, gözetmek, korumak, taahhütlerini yerine getirmek Allah’ı yormaz, Allah’a ağır da gelmez. O şanı yüce Allah pek yüce, pek büyüktür.
Ahmet Varol : Allah, kendinden başka ilah olmayan (ilah)dır. O, sürekli diridir ve yaratıklarını sürekli koruyup gözetendir. Onu ne bir uyuklama ne de uyku tutar. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O'nun katında kendisinin izni olmadan kim şefaat edebilir! O, onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir. Onlar, O'nun ilminden dilediği kadarından fazla bir şeyi kuşatamazlar. O'nun Kürsi'si gökleri ve yeri kaplamıştır. [54] Bunları korumak O'na güç gelmez. O, çok yüce, çok büyüktür.
Ali Bulaç : Allah... O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, kâimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiç birşeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür.
Ali Fikri Yavuz : Allah o Allah’dır ki, kendinden başka hiç bir ilâh (Tanrı) yoktur (Ondan başka ibadete müstahak mâbud yoktur). O ezelî ve ebedî hayat ile bizâtihi (kendiliğinden) diridir, (bâkidir). Zât ve kemâl sıfatlarıyla yaratıkların (mahlûkatın) bütün işlerinde hâkim ve kâimdir, her şey onunla kâimdir. Onu ne bir dalgınlık, ne de bir uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi onun. Onun izni olmadıkça katında kim şefaat edebilir? O, bütün varlıkların (dünya ve âhirete ait) önlerinde ve arkalarındaki gizli ve aşikâr her şeyini bilir. Onlar (varlıklar-yaratıklar) ise, Allah’ın dilediği kadarından başka, ilâhî ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü (mülk ve saltanatı) gökleri ve yeri çevrelemiş, kaplamıştır. Gökleri ve yeri korumak, gözetmek, ona zorluk ve ağırlık vermez. O, çok yüce, çok büyüktür.
Bekir Sadak : Allah, O'ndan baska tanri olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, diri, her an yaratiklarini gozetip durandir. Goklerde olan ve yerde olan ancak O'nundur. O'nun izni olmadan katinda sefaat edecek kimdir? Onlarin islediklerini ve isleyeceklerini bilir, dilediginden baska ilminden hicbir seyi kavrayamazlar. Hukumranligi gokleri ve yeri kaplamistir, onlarin gozetilmesi O'na agir gelmez. O yucedir, buyuktur.
Celal Yıldırım : Allah ki, O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur, ancak O vardır; hep diridir O; yarattıklarını kudretiyle tedbiriyle tutup duran O; ne uyuklama tutar O'nu, ne de uyku...... Göktekiler ve yerdekiler O'nun. İzni olmaksızın O'nun katında şefaat edecek olan kim? Yarattıklarının önünde ne var, arkalarında ne var bilir. Onlar ise O'nun dilediğinden başka, ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. Kürsü'sü (yüce kudret ve saltanatı) gökleri ve yeri kuşatıp kaplamıştır. Her ikisini görüp gözetmek O'na ağır gelmez. O, çok yüce ve çok büyüktür..
Diyanet İşleri : Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diridir, kayyumdur. O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.
Diyanet İşleri (eski) : Allah, O'ndan başka tanrı olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, diri, her an yaratıklarını gözetip durandır. Göklerde olan ve yerde olan ancak O'nundur. O'nun izni olmadan katında şefaat edecek kimdir? Onların işlediklerini ve işleyeceklerini bilir, dilediğinden başka ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Hükümranlığı gökleri ve yeri kaplamıştır, onların gözetilmesi O'na ağır gelmez. O yücedir, büyüktür.
Diyanet Vakfi : Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.
Edip Yüksel : ALLAH: O'ndan başka tanrı yoktur, Yaşayandır, Sonsuzdur. Kendisini ne dalgınlık ne de uyuklama tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. İzni olmadan kim O'nun katında aracılık edebilir? Onların geçmişini ve geleceğini bilir. Dilediği miktar dışında O'nun bilgisinden hiç bir şeyi kavrayamazlar. Egemenliği gökleri ve yeri kapsamıştır. Onları düzen içinde korumak onu yormaz. O Yücedir, Büyüktür.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O daima diridir (hayydır), bütün varlığın idaresini yürüten (kayyum)dir. O'nu ne gaflet basar, ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir? O, kullarının önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O'nun dilediği kadarından başka ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. O'nun kürsisi, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Onların her ikisini de görüp gözetmek O'na bir ağırlık vermez. O çok yücedir, çok büyüktür.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Allah'dan başka hiç bir tanrı yoktur. O, daima yaşayan, daima duran, bütün varlıkları ayakta tutandır. O'nu ne gaflet basar, ne de uyur. Göklerdeki ve yerdeki herşey O'nundur. O'nun izni olmadan huzurunda şefaat etmek kimin haddine! Onların önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O'nun dilediği kadarından başka ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O'nun hükümdarlığı, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Her ikisini görüp gözetmek, ona bir ağırlık da vermez. O, çok ulu ve çok büyüktür.
Elmalılı Hamdi Yazır : Allah, başka tanrı yok ancak o, daima yaşıyan, daima duran tutan hayy-ü kayyum o, ne gaflet basar onu ne uyku, göklerdeki ve yerdeki hep onun, kimin haddine ki onun izni olmaksızın huzurunda şafaat edecek? Onların önlerinde ne var arkalarında ne var hepsini bilir, onlar ise onun dilediği kadarından başka ilm-i ilahîsinden hiç bir şey kavrıyamazlar, onun kürsîsi bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Her ikisini görüb gözetmek ona bir ağırlık da vermez. O öyle ulu, öyle büyük azametlidir.
Fizilal-il Kuran : Allah O’dur ki kendisinden başka hiç bir ilah yoktur. Hayy ve Kayyum’dur. O’nu dalgınlık ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun ilmi olmadan katında şefaat edecek kimdir? Önlerinde ve arkalarında ne varsa bilir. Dilediği kadarından başka O’nun ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. Kürsisi gökleri ve yeri kaplamıştır. Onları koruyup gözetmek O’na ağırlık vermez. O, öyle ulu, öyle azametlidir.
Gültekin Onan : Tanrı... O'ndan başka tanrı yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiç birşeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür.
Hakkı Yılmaz : Allah, Kendisinden başka ilâh diye bir şey olmayandır, her zaman diridir, her şeyi ayakta tutan, koruyan, diri ve bütün kâinatın idaresini bizzat yürütendir. Kendisini uyuklama ve uyku yakalamaz. Göklerde olan şeyler ve yeryüzünde olan şeyler yalnızca O'nun içindir. Kendisinin izni/ bilgisi olmadan yanında yardım, kayırma yapacak olan kimmiş? O, onların önlerinde ve arkalarında olan şeyleri bilir. Onlar ise, O'nun dilediğinden başka bilgisinden hiçbir şeyi kavrayamazlar. O'nun kürsüsü, gökleri ve yeryüzünü kucaklamıştır. Onların ikisinin de korunması O'na zor gelmez. Ve O, çok yücedir, yücelticidir, sonsuz büyüktür.
Hasan Basri Çantay : Allah (o Allahdır ki) kendinden başka hiç bir Tanrı yokdur. (O, zatî, ezelî ve ebedî hayaat ile) diridir (baakıydir). Zâtiyle ve kemâliyle kaaimdir. (Yaratdıklarının heran tedbîr-ü hıfzında yegâne haakimdir, her şey onunla kaaimdir). Onu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi onun. Onun izni olmadıkça nezdinde şefaat edecek kim miş. O (yaratdıklarının) önlerindekini, arkalarındakini, (yapdıklarını, yapacaklarını, bildiklerini, bilmediklerini, açıkladıklarını, gizlediklerini, dünyalarını, âhiretlerini, hülâsa her şey'ini, her şey'ini) bilir. (Mahlûkatı) onun ilminden yalnız kendisinin dilediğinden başka hiç bir şey'i (kaabil değil) kavrayamazlar. Onun kürsüsü gökleri ve yeri (kucaklamışdır, o kadar) vâsi'dir. Bunların nigehbanlığı Ona ağır da gelmez. O, çok yüce, çok büyükdür.
Hayrat Neşriyat : Allah ki, O’ndan başka ilâh yoktur. (O,) Hayy (hayâtı ezelî ve ebedî olan)dır, Kayyûm (bütün mevcûdât kendisiyle kaim olan)dır. O’nu ne bir uyuklama, ne de bir uyku tutar. Göklerde ne var, yerde ne varsa O’nundur. İzni olmadan O’nun huzûrunda şu şefâat edecek olan kimdir? (Onların) önlerindekini ve arkalarındakini (geçmiş ve geleceklerini) bilir. Hâlbuki (onlar ise) O’nun ilminden, dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Kürsî’si, gökleri ve yeri kaplamıştır; her ikisinin muhâfazası O’na ağır gelmez. Ve O, Aliyy(pek yüce olan)dır, Azîm (pek büyük olan)dır.
İbni Kesir : Allah O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. Hayy ve Kayyum'dur. O'nu dalgınlık ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi de O'nundur. O'nun izni olmadan katında şefaat edecek kimdir? Önlerinde ve arkalarında ne varsa bilir. Dilediği kadarından başka O'nun ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. Kürsi'si gökleri ve yeri kaplamıştır. Onları koruyup gözetmek O'na ağırlık vermez. O, öyle ulu, öyle yücedir.
İskender Evrenosoğlu : Allah ki, O'ndan başka ilâh yoktur (Sadece O vardır). Hayy'dır Kayyum'dur. O'nu ne bir uyuklama ve ne de bir uyku hali tutmaz. Göklerde ve yerde olan herşey O'nundur. Onun izni olmadan, O'nun katında kim şefaat etme yetkisine sahiptir? Onların önlerinde ve arkalarında olanları (geçmiş ve geleceklerini) bilir. Ve O'nun lminden, O'nun dilediğinden başka bir şey ihata edemezler (kavrayamazlar). O'nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Ve o ikisini muhafaza etmek (yerlerin ve göklerin dengesini korumak, gözetmek), kendisine zor gelmez ve O Alâ'dır (çok yücedir), Azîm'dir (çok büyüktür).
Muhammed Esed : Allah -O'ndan başka ilah yoktur-; Her zaman diridir, bütün varlıkların kendi kendine yeterli yegane kaynağıdır. Ne uyuklama tutar O'nu, ne de uyku. Yeryüzünde ve göklerde ne varsa O'nundur. O'nun izni olmaksızın nezdinde şefaat edebilecek olan kimdir? O, insanların gözlerinin önünde olanı da, onlardan gizli tutulanı da bilir; oysa O dilemedikçe insanlar O'nun ilminden hiçbir şey edinemez, hiçbir şey kavrayamazlar. O'nun sonsuz kudreti ve egemenliği gökleri ve yeri kaplar ve onların korunup desteklenmesi O'na ağır gelmez. Gerçekten yüce ve büyük olan yalnızca O'dur.
Ömer Nasuhi Bilmen : Allah Teâlâ ki, O'ndan başka bir mabut yoktur. Hayy-ü Kayyûm olan O'dur. O'nu ne uyuklama ne de uyku tutmaz. Göklerde ne varsa yerde ne varsa, hep O'nundur. O'nun izni olmaksızın O'nun yanında şefaat edecek olan kimdir? O, mahlukatının geçmişleri ve gelecekleri ne varsa hepsini bilir. Ve O'nun mahlukatı, O'nun dilediğinden başka O'nun malumatından bir şeyi ihata edemezler. O'nun kürsüsü göklerden ve yerden daha geniştir. Göklerin ve yerin hıfzı O'na ağır gelmez. Ve en yüce ve en ulu olan da ancak O'dur.
Ömer Öngüt : Allah o Allah'tır ki, kendisinden başka hiçbir ilâh yoktur. O Hayy ve Kayyum'dur. (Ezelî ve ebedî hayat ile bâkidir. Zât ve kemâl sıfatları ile her şeye hâkim olup, bütün varlıklar O'nunla kâimdir). O'nu uyuklama da uyku da tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur. O'nun izni olmadan, katında kim şefaat edebilir? O, kullarının işlediklerini ve işleyeceklerini bilir. O'nun dilediğinden başka, insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri kuşatmıştır. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek kendisine ağır gelmez. O öyle yüce, öyle azametlidir.
Şaban Piriş : Allah, O’ndan başka ilah yoktur. Diri (hayat sahibi) ve yaratıklarının üzerinde gözeticidir. O’nu bir uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur. O'nun izni olmadan yanında kim şefaat edebilir? Önlerinde ve arkalarında olanı bilir. O’nun ilminden -dilediği kadarı hariç- hiçbir şey kavrayamazlar. O’nun otoritesi, gökleri ve yeri kaplamıştır. Onları koruyup gözetmek O’na asla ağır gelmez. O, çok yücedir, çok büyüktür.
Suat Yıldırım : Allah o İlâhtır ki Kendisinden başka ilâh yoktur. Haydır, kayyûmdur kendisini ne bir uyuklama, ne uyku tutamaz. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat etmek kimin haddine? Yarattığı mahlûkların önünde ardında ne var, hepsini bilir. Mahlûklar ise O’nun dilediğinden başka, ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na ağır gelmez, O öyle ulu, öyle büyüktür.
Süleyman Ateş : Allâh, ki O'ndan başka tanrı yoktur, dâimâ diri ve yaratıklarını koruyup yöneticidir. Kendisini ne bir uyuklama, ne de uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur. O'nun izni olmadan kendisinin katında kim şefâat edebilir? Onların önlerinde ve arkalarında olanı bilir. O'nun ilminden, ancak kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O'nun Kürsüsü, gökleri ve yeri kaplamıştır (O yüce padişah, göklere, yere, bütün kâinâta hükmetmektedir). Onları koru(yup gözet)mek, kendisine ağır gelmez. O yücedir, büyüktür.
Tefhim-ul Kuran : Allah. O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde de, yerde de ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve, arkalarındakini bilir. Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiç bir şeyi kavrayıp kuşatamazlar. . O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür.
Ümit Şimşek : O Allah ki, Ondan başka tanrı yoktur. O Hayydır, Kayyûmdur. Onu ne uyku tutar, ne uyuklama. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Onundur. Onun katında, Onun izni olmadan şefaat edecek kim var?O, kullarının geleceğini de bilir, geçmişini de. Kulları ise, Onun ilminden, ancak Onun dilediği kadarını kavrayabilirler. Onun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır; her ikisini de görüp gözetmek Ona ağır gelmez. O pek yüce, pek büyüktür.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah'tan başka ilâh yok. Hayy'dır O, sürekli diridir; Kayyûm'dur O, kudretin kaynağıdır. Ne gaflet yaklaşır O'na ne kendinden geçme ne de uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız O'nun dur. O'nun huzurunda, bizzat O'nun izni olmadıkça, kim şefaat edebilir! O, insanların önden gönderdiklerini de bilir, arkada bıraktıklarını da!... İnsanlar O'nun bilgisinden, bizzat kendisinin dilediği dışında, hiç bir şeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, gökleri ve yeri çepeçevre kuşatmıştır. Göklerin ve yerin korunması O'na hiç de zor gelmez. Aliy'dir O, yüceliği sınırsızdır; Azîm'dir O, büyüklüğü sınırsızdır.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}