» 2 / Bakara  36:

Kuran Sırası: 2
İniş Sırası: 87
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286

 » 2 / Bakara  Suresi: 36
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَأَزَلَّهُمَا (FÊZLHME) = feezellehumā : onlar(ın ayağın)ı kaydırdı
2. الشَّيْطَانُ (ELŞYŦEN) = ş-şeyTānu : şeytan
3. عَنْهَا (ANHE) = ǎnhā : oradan
4. فَأَخْرَجَهُمَا (FÊḢRCHME) = fe eḣracehumā : çıkardı
5. مِمَّا (MME) = mimmā : yerden
6. كَانَا (KENE) = kānā : bulundukları
7. فِيهِ (FYH) = fīhi : içinde
8. وَقُلْنَا (VGLNE) = ve ḳulnā : ve dedik ki
9. اهْبِطُوا (EHBŦVE) = hbiTū : inin
10. بَعْضُكُمْ (BAŽKM) = beǎ'Dukum : kiminiz
11. لِبَعْضٍ (LBAŽ) = libeǎ'Din : kiminize
12. عَدُوٌّ (AD̃V) = ǎduvvun : düşman olarak
13. وَلَكُمْ (VLKM) = velekum : sizin için vardır
14. فِي (FY) = fī : -nde
15. الْأَرْضِ (ELÊRŽ) = l-erDi : yeryüzü-
16. مُسْتَقَرٌّ (MSTGR) = musteḳarrun : kalmak
17. وَمَتَاعٌ (VMTEA) = ve metāǔn : ve nimet
18. إِلَىٰ (ÎL) = ilā :
19. حِينٍ (ḪYN) = Hīnin : bir süre
onlar(ın ayağın)ı kaydırdı | şeytan | oradan | çıkardı | yerden | bulundukları | içinde | ve dedik ki | inin | kiminiz | kiminize | düşman olarak | sizin için vardır | -nde | yeryüzü- | kalmak | ve nimet | | bir süre |

[ZLL] [ŞŦN] [] [ḢRC] [] [KVN] [] [GVL] [HBŦ] [BAŽ] [BAŽ] [AD̃V] [] [] [ERŽ] [GRR] [MTA] [] [ḪYN]
FÊZLHME ELŞYŦEN ANHE FÊḢRCHME MME KENE FYH VGLNE EHBŦVE BAŽKM LBAŽ AD̃V VLKM FY ELÊRŽ MSTGR VMTEA ÎL ḪYN

feezellehumā ş-şeyTānu ǎnhā fe eḣracehumā mimmā kānā fīhi ve ḳulnā hbiTū beǎ'Dukum libeǎ'Din ǎduvvun velekum l-erDi musteḳarrun ve metāǔn ilā Hīnin
فأزلهما الشيطان عنها فأخرجهما مما كانا فيه وقلنا اهبطوا بعضكم لبعض عدو ولكم في الأرض مستقر ومتاع إلى حين

 » 2 / Bakara  Suresi: 36
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فأزلهما ز ل ل | ZLL FÊZLHME feezellehumā onlar(ın ayağın)ı kaydırdı Then made [both of] them slip
الشيطان ش ط ن | ŞŦN ELŞYŦEN ş-şeyTānu şeytan the Shaitaan
عنها | ANHE ǎnhā oradan from it,
فأخرجهما خ ر ج | ḢRC FÊḢRCHME fe eḣracehumā çıkardı and he got [both of] them out
مما | MME mimmā yerden from what
كانا ك و ن | KVN KENE kānā bulundukları they [both] were
فيه | FYH fīhi içinde in [it].
وقلنا ق و ل | GVL VGLNE ve ḳulnā ve dedik ki And We said,
اهبطوا ه ب ط | HBŦ EHBŦVE hbiTū inin """Go down (all of you),"
بعضكم ب ع ض | BAŽ BAŽKM beǎ'Dukum kiminiz some of you
لبعض ب ع ض | BAŽ LBAŽ libeǎ'Din kiminize to others
عدو ع د و | AD̃V AD̃V ǎduvvun düşman olarak "(as) enemy;"
ولكم | VLKM velekum sizin için vardır and for you
في | FY -nde in
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzü- the earth
مستقر ق ر ر | GRR MSTGR musteḳarrun kalmak (is) a dwelling place
ومتاع م ت ع | MTA VMTEA ve metāǔn ve nimet and a provision
إلى | ÎL ilā for
حين ح ي ن | ḪYN ḪYN Hīnin bir süre "a period."""

2:36 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

onlar(ın ayağın)ı kaydırdı | şeytan | oradan | çıkardı | yerden | bulundukları | içinde | ve dedik ki | inin | kiminiz | kiminize | düşman olarak | sizin için vardır | -nde | yeryüzü- | kalmak | ve nimet | | bir süre |

[ZLL] [ŞŦN] [] [ḢRC] [] [KVN] [] [GVL] [HBŦ] [BAŽ] [BAŽ] [AD̃V] [] [] [ERŽ] [GRR] [MTA] [] [ḪYN]
FÊZLHME ELŞYŦEN ANHE FÊḢRCHME MME KENE FYH VGLNE EHBŦVE BAŽKM LBAŽ AD̃V VLKM FY ELÊRŽ MSTGR VMTEA ÎL ḪYN

feezellehumā ş-şeyTānu ǎnhā fe eḣracehumā mimmā kānā fīhi ve ḳulnā hbiTū beǎ'Dukum libeǎ'Din ǎduvvun velekum l-erDi musteḳarrun ve metāǔn ilā Hīnin
فأزلهما الشيطان عنها فأخرجهما مما كانا فيه وقلنا اهبطوا بعضكم لبعض عدو ولكم في الأرض مستقر ومتاع إلى حين

[ز ل ل] [ش ط ن] [] [خ ر ج] [] [ك و ن] [] [ق و ل] [ه ب ط] [ب ع ض] [ب ع ض] [ع د و] [] [] [ا ر ض] [ق ر ر] [م ت ع] [] [ح ي ن]

 » 2 / Bakara  Suresi: 36
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فأزلهما ز ل ل | ZLL FÊZLHME feezellehumā onlar(ın ayağın)ı kaydırdı Then made [both of] them slip
Fe,,Ze,Lam,He,Mim,Elif,
80,,7,30,5,40,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
PRON – 3rd person dual object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الشيطان ش ط ن | ŞŦN ELŞYŦEN ş-şeyTānu şeytan the Shaitaan
Elif,Lam,Şın,Ye,Tı,Elif,Nun,
1,30,300,10,9,1,50,
"PN – nominative masculine proper noun → Satan"
اسم علم مرفوع
عنها | ANHE ǎnhā oradan from it,
Ayn,Nun,He,Elif,
70,50,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
فأخرجهما خ ر ج | ḢRC FÊḢRCHME fe eḣracehumā çıkardı and he got [both of] them out
Fe,,Hı,Re,Cim,He,Mim,Elif,
80,,600,200,3,5,40,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
PRON – 3rd person dual object pronoun
الفاء عاطفة
فعل ماض والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
مما | MME mimmā yerden from what
Mim,Mim,Elif,
40,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
كانا ك و ن | KVN KENE kānā bulundukları they [both] were
Kef,Elif,Nun,Elif,
20,1,50,1,
V – 3rd person masculine dual perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والألف ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
فيه | FYH fīhi içinde in [it].
Fe,Ye,He,
80,10,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
وقلنا ق و ل | GVL VGLNE ve ḳulnā ve dedik ki And We said,
Vav,Gaf,Lam,Nun,Elif,
6,100,30,50,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو استئنافية
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
اهبطوا ه ب ط | HBŦ EHBŦVE hbiTū inin """Go down (all of you),"
Elif,He,Be,Tı,Vav,Elif,
1,5,2,9,6,1,
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بعضكم ب ع ض | BAŽ BAŽKM beǎ'Dukum kiminiz some of you
Be,Ayn,Dad,Kef,Mim,
2,70,800,20,40,
N – nominative masculine noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لبعض ب ع ض | BAŽ LBAŽ libeǎ'Din kiminize to others
Lam,Be,Ayn,Dad,
30,2,70,800,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine indefinite noun
جار ومجرور
عدو ع د و | AD̃V AD̃V ǎduvvun düşman olarak "(as) enemy;"
Ayn,Dal,Vav,
70,4,6,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
ولكم | VLKM velekum sizin için vardır and for you
Vav,Lam,Kef,Mim,
6,30,20,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
الواو عاطفة
جار ومجرور
في | FY -nde in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzü- the earth
Elif,Lam,,Re,Dad,
1,30,,200,800,
"N – genitive feminine noun → Earth"
اسم مجرور
مستقر ق ر ر | GRR MSTGR musteḳarrun kalmak (is) a dwelling place
Mim,Sin,Te,Gaf,Re,
40,60,400,100,200,
N – nominative masculine indefinite (form X) passive participle
اسم مرفوع
ومتاع م ت ع | MTA VMTEA ve metāǔn ve nimet and a provision
Vav,Mim,Te,Elif,Ayn,
6,40,400,1,70,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative masculine indefinite noun
الواو عاطفة
اسم مرفوع
إلى | ÎL ilā for
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
حين ح ي ن | ḪYN ḪYN Hīnin bir süre "a period."""
Ha,Ye,Nun,
8,10,50,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَأَزَلَّهُمَا: onlar(ın ayağın)ı kaydırdı | الشَّيْطَانُ: şeytan | عَنْهَا: oradan | فَأَخْرَجَهُمَا: çıkardı | مِمَّا: yerden | كَانَا: bulundukları | فِيهِ: içinde | وَقُلْنَا: ve dedik ki | اهْبِطُوا: inin | بَعْضُكُمْ: kiminiz | لِبَعْضٍ: kiminize | عَدُوٌّ: düşman olarak | وَلَكُمْ: sizin için vardır | فِي: -nde | الْأَرْضِ: yeryüzü- | مُسْتَقَرٌّ: kalmak | وَمَتَاعٌ: ve nimet | إِلَىٰ: | حِينٍ: bir süre |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فأزلهما FÊZLHME onlar(ın ayağın)ı kaydırdı | الشيطان ELŞYŦEN şeytan | عنها ANHE oradan | فأخرجهما FÊḢRCHME çıkardı | مما MME yerden | كانا KENE bulundukları | فيه FYH içinde | وقلنا WGLNE ve dedik ki | اهبطوا EHBŦWE inin | بعضكم BAŽKM kiminiz | لبعض LBAŽ kiminize | عدو AD̃W düşman olarak | ولكم WLKM sizin için vardır | في FY -nde | الأرض ELÊRŽ yeryüzü- | مستقر MSTGR kalmak | ومتاع WMTEA ve nimet | إلى ÎL | حين ḪYN bir süre |
Kırık Meal (Okunuş) : |feezellehumā: onlar(ın ayağın)ı kaydırdı | ş-şeyTānu: şeytan | ǎnhā: oradan | fe eḣracehumā: çıkardı | mimmā: yerden | kānā: bulundukları | fīhi: içinde | ve ḳulnā: ve dedik ki | hbiTū: inin | beǎ'Dukum: kiminiz | libeǎ'Din: kiminize | ǎduvvun: düşman olarak | velekum: sizin için vardır | : -nde | l-erDi: yeryüzü- | musteḳarrun: kalmak | ve metāǔn: ve nimet | ilā: | Hīnin: bir süre |
Kırık Meal (Transcript) : |FÊZLHME: onlar(ın ayağın)ı kaydırdı | ELŞYŦEN: şeytan | ANHE: oradan | FÊḢRCHME: çıkardı | MME: yerden | KENE: bulundukları | FYH: içinde | VGLNE: ve dedik ki | EHBŦVE: inin | BAŽKM: kiminiz | LBAŽ: kiminize | AD̃V: düşman olarak | VLKM: sizin için vardır | FY: -nde | ELÊRŽ: yeryüzü- | MSTGR: kalmak | VMTEA: ve nimet | ÎL: | ḪYN: bir süre |
Abdulbaki Gölpınarlı : Şeytansa oradan onların ayaklarını kaydırdı, onları bulundukları makamdan çıkarıverdi. Dedik ki: Bâzınız, bâzınıza düşman olarak inin buradan. Bir zamana kadar yeryüzünde oturmanız, oradan rızıklanmanız mukadder.
Adem Uğur : Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulundukları (cennetten) onları çıkardı. Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır, dedik.
Ahmed Hulusi : Bundan sonra şeytan onları içinde yaşadıkları (boyuttan) kaydırttı. Biz de dedik ki: "Bir kısmınız diğerine (ruh ve beden) düşman olarak inin. Sizin (ve nesliniz) için bir süre arzda (beden boyutu şartlarında) yaşam ve belli bir süre oradan yararlanma söz konusudur. "
Ahmet Tekin : Şeytan, Âdem ile eşini Cennetten uzaklaştırmak için, onları kusur işlemeye sevk etti. Bulundukları konumdan, Cennet nimetleri ve imkânları içinden onları çıkardı. Bunun üzerine: 'Buradan ilişiğinizi keserek yeryüzüne göç edin. Birbirinize düşmanlığınız devam edecek. Yeryüzünde bir vakte kadar sizin için bir yaşama yeri, bir barınak ve kısmetiniz, nasibiniz var.' dedik.
Ahmet Varol : Ancak şeytan her ikisinin de ayağını oradan kaydırdı ve kendilerini içinde bulundukları yerden çıkarttı. Biz de: 'Birbirlerinize düşman olarak oradan inin. Yeryüzünde sizin için bir yerleşme yeri ve belli süreye kadar geçiminizi sağlayacak varlık verilecektir' dedik.
Ali Bulaç : Fakat Şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları (durum)dan çıkardı. Biz de: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır" dedik.
Ali Fikri Yavuz : Nihayet onları (Âdem ile Havvâ’yı) Şeytan (bir desise ile) Cennetten kaydırdı ve içinde bulundukları nimetten onları çıkardı. Biz de: “- Biri-birinize düşman olarak buradan (yere) inin. Yeryüzünde sizin için bir vakte (ömrünüzün sonuna) kadar yerleşmek ve menfaatlenmek vardır.” demiştik.
Bekir Sadak : Seytan oradan ikisinin de ayagini kaydirtti, onlari bulunduklari yerden cikardi, onlara «Biribirinize dusman olarak inin, yeryuzunde bir muddet icin yerlesip gecineceksiniz» dedik.
Celal Yıldırım : (Ne var ki) Şeytan onları oradan kaydırdı; ikisini de içinde bulundukları şeyden (sonsuz nimetlerden) çıkardı. (Bunun üzerine) Biz de (bundan böyle) kiminiz kiminize düşman olarak (oradan yeryüzüne) inin. Sizin için yeryüzünde (belli) bir süreye kadar bir karargâh ve yararlanacağınız şey (ler) vardır, dedik.
Diyanet İşleri : Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, “Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır” dedik.
Diyanet İşleri (eski) : Şeytan oradan ikisinin de ayağını kaydırttı, onları bulundukları yerden çıkardı, onlara 'Birbirinize düşman olarak inin, yeryüzünde bir müddet için yerleşip geçineceksiniz' dedik.
Diyanet Vakfi : Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulundukları (cennetten) onları çıkardı. Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır, dedik.
Edip Yüksel : Şeytan, onları oradan kaydırıp bulundukları yerden çıkarttı. Nihayet, 'Birbirinize düşman olarak aşağı inin. Yeryüzünde belli bir süre kalıp yaşayacaksınız,' dedik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bunun üzerine şeytan onları(n ayağını) oradan kaydırdı, içinde bulundukları (cennet yurdu)ndan çıkardı. Biz de: «Birbirinize düşman olarak inin, orada belirli bir vakte kadar sizin için bir karar yeri ve bir nasib vardır.» dedik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bunun üzerine şeytan onları oradan kaydırdı, ikisini de bulundukları o bolluk içindeki yerden çıkardı. Biz de: «Haydi kiminiz kiminize düşman olarak inin ve yerde bir zamana kadar kalıp nasibinizi alacaksınız.» dedik.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bunun üzerine Şeytan onları oradan kaydırdı, ikisini de bulundukları naz-ü naimden çıkardı, biz de haydi dedik bâzınız bâzınıza düşman olarak inin ve size yerde bir zamana kadar bir karar ve bir nasip alma var
Fizilal-il Kuran : Fakat Şeytan onların ayaklarını oradan kaydırarak, kendilerini içinde bulundukları nimet yurdundan çıkardı. Biz de dedik ki; «Birbirinize düşman olarak oradan aşağı inin. Yeryüzü belirli bir süreye kadar size barınak ve geçim yeri olacaktır.»
Gültekin Onan : Şeytan, onları oradan kaydırıp bulundukları yerden çıkarttı. Nihayet, "Birbirinize düşman olarak aşağı inin. Yeryüzünde belli bir süre kalıp yaşayacaksınız" dedik.
Hakkı Yılmaz : "Bunun üzerine şeytân; İblis/düşünce yetisi onları oradan kaydırdı, içinde bulundukları ortamdan çıkardı. Ve Biz, “Birbirinize düşman olarak inin, orada belirli bir vakte kadar sizin için bir karar yeri ve bir yararlanma vardır” dedik. "
Hasan Basri Çantay : Bunun üzerine Şeytan onları (n ayağını) oradan kaydırıp içinde bulunduklarından (onun ni'metlerinden) onları çıkarıvermiş (mahrum edivermiş) di. Biz de: «Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yer yüzünde sizin için bir vakta (ömrünüzün sonuna) kadar durak ve fâidelenecek şey vardır» demişdik.
Hayrat Neşriyat : Derken şeytan onları(n ayaklarını) oradan kaydırdı da içinde bulundukları şeyden (o ni'metten) onları çıkardı. Bunun üzerine (biz onlara) şöyle dedik: '(Ey Âdem, Havvâ ve Şeytan!) Birbirinize düşman olarak inin! Artık sizin için yeryüzünde bir zamâna kadar bir yerleşme ve bir faydalanma vardır.'
İbni Kesir : Nihayet şeytan onları cennetten kaydırdı. Onları bulundukları yerden çıkardı. Biz de: Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde sizin için bir zamana kadar yerleşim ve faydalanma vardır, dedik.
İskender Evrenosoğlu : Fakat şeytan, ikisinin (ayağını) oradan kaydırdı. Böylece ikisini de içinde oldukları şeyden (ni'metten) çıkardı. Ve: “Birbirinize düşman olarak (dünyaya) inin. Sizin için (belli) bir zamana kadar yeryüzünde oturma ve faydalanma (geçimini temin etme) vardır.” dedik.
Muhammed Esed : Ama Şeytan orada ikisini de yoldan çıkardı ve böylece sahip oldukları konumu yitirmelerine sebep oldu. Bu yüzden Biz: "İnin, (bundan böyle) kiminiz kiminize düşman olarak yaşayın ve yeryüzünü bir müddet için mesken edinip orada geçiminizi sağlayın!" dedik.
Ömer Nasuhi Bilmen : İmdi, Şeytan Âdem ile Havva'yı cennetten kaydırdı. Oradaki nîmetlerden çıkarıp uzaklaştırdı. Biz de dedik ki: «Bâzınız bâzınıza düşman olmak üzere yeryüzüne ininiz, sizin için yer yüzünde bir vakte kadar bir karar ve bir nasip vardır.»
Ömer Öngüt : Ne var ki şeytan ayaklarını kaydırıp onları oradan uzaklaştırmış, içinde bulundukları yerden çıkarmıştı. Bunun üzerine biz de: “Birbirinize düşman olarak inin! Sizin için yeryüzünde bir müddet yerleşmek ve geçinmek vardır. ” dedik.
Şaban Piriş : Şeytan oradan ikisinin de ayağını kaydırdı, onları bulundukları yerden çıkardı. Biz de onlara: -Birbirinize düşman olarak inin, yeryüzünde bir müddet için yerleşip geçineceksiniz, dedik.
Suat Yıldırım : Derken Şeytan onların ayaklarını kaydırarak içinde bulundukları nimet yurdundan çıkardı. Biz de: "Haydi, dedik, birbirinize düşman olarak yeryüzüne inin! Siz orada belirli bir süre ikamet edip yararlanacaksınız."
Süleyman Ateş : Derken şeytân onlar(ın ayağın)ı oradan kaydırdı, içinde bulundukları (ni'met yurdu)ndan çıkardı. (Biz de) dedik ki: "Birbirinize düşman olarak inin. Sizin, yeryüzünde kalıp bir süre yaşamanız lâzımdır."
Tefhim-ul Kuran : Fakat Şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları durumdan çıkardı. Biz de: «Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır» dedik.
Ümit Şimşek : Derken Şeytan, ayaklarını kaydırdı da onları bulundukları yerden çıkardı. Biz de 'İnin aşağı,' dedik. 'Artık birbirinize düşman olarak yaşayacaksınız. Yeryüzünde sizin için belirli bir vakte kadar bir yerleşim ve bir nasip vardır.'
Yaşar Nuri Öztürk : Bunun üzerine şeytan onların ayaklarını kaydırdı da onları içinde bulundukları yerden çıkardı. Biz de şöyle buyurduk: "Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak aşağıya inin. Belli bir süreye kadar yeryüzünde sizin için bir bekleme yeri, bir nimet / bir yararlanma imkânı olacaktır.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}