» 2 / Bakara  186:

Kuran Sırası: 2
İniş Sırası: 87
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286

 » 2 / Bakara  Suresi: 186
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِذَا (VÎZ̃E) = ve iƶā : ve ne zaman
2. سَأَلَكَ (SÊLK) = seeleke : sana sorar(lar)sa
3. عِبَادِي (ABED̃Y) = ǐbādī : kullarım
4. عَنِّي (ANY) = ǎnnī : benden
5. فَإِنِّي (FÎNY) = feinnī : şüphesiz ben
6. قَرِيبٌ (GRYB) = ḳarībun : (onlara) yakınım
7. أُجِيبُ (ÊCYB) = ucību : karşılık veririm
8. دَعْوَةَ (D̃AVT) = deǎ'vete : du'asına
9. الدَّاعِ (ELD̃EA) = d-dāǐ : du'a edenin
10. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā : zaman
11. دَعَانِ (D̃AEN) = deǎāni : bana du'a ettiği
12. فَلْيَسْتَجِيبُوا (FLYSTCYBVE) = felyestecībū : O halde onlar da karşılık versinler
13. لِي (LY) = lī : bana
14. وَلْيُؤْمِنُوا (VLYÙMNVE) = velyu'minū : inansınlar ki
15. بِي (BY) = bī : bana
16. لَعَلَّهُمْ (LALHM) = leǎllehum : böylece onlar
17. يَرْشُدُونَ (YRŞD̃VN) = yerşudūne : doğru yola erişirler
ve ne zaman | sana sorar(lar)sa | kullarım | benden | şüphesiz ben | (onlara) yakınım | karşılık veririm | du'asına | du'a edenin | zaman | bana du'a ettiği | O halde onlar da karşılık versinler | bana | inansınlar ki | bana | böylece onlar | doğru yola erişirler |

[] [SEL] [ABD̃] [] [] [GRB] [CVB] [D̃AV] [D̃AV] [] [D̃AV] [CVB] [] [EMN] [] [] [RŞD̃]
VÎZ̃E SÊLK ABED̃Y ANY FÎNY GRYB ÊCYB D̃AVT ELD̃EA ÎZ̃E D̃AEN FLYSTCYBVE LY VLYÙMNVE BY LALHM YRŞD̃VN

ve iƶā seeleke ǐbādī ǎnnī feinnī ḳarībun ucību deǎ'vete d-dāǐ iƶā deǎāni felyestecībū velyu'minū leǎllehum yerşudūne
وإذا سألك عبادي عني فإني قريب أجيب دعوة الداع إذا دعان فليستجيبوا لي وليؤمنوا بي لعلهم يرشدون

 » 2 / Bakara  Suresi: 186
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā ve ne zaman And when
سألك س ا ل | SEL SÊLK seeleke sana sorar(lar)sa ask you
عبادي ع ب د | ABD̃ ABED̃Y ǐbādī kullarım My servants
عني | ANY ǎnnī benden about Me,
فإني | FÎNY feinnī şüphesiz ben then indeed I am
قريب ق ر ب | GRB GRYB ḳarībun (onlara) yakınım near.
أجيب ج و ب | CVB ÊCYB ucību karşılık veririm I respond
دعوة د ع و | D̃AV D̃AVT deǎ'vete du'asına (to the) invocation
الداع د ع و | D̃AV ELD̃EA d-dāǐ du'a edenin (of) the supplicant
إذا | ÎZ̃E iƶā zaman when
دعان د ع و | D̃AV D̃AEN deǎāni bana du'a ettiği he calls Me.
فليستجيبوا ج و ب | CVB FLYSTCYBVE felyestecībū O halde onlar da karşılık versinler So let them respond
لي | LY bana to Me
وليؤمنوا ا م ن | EMN VLYÙMNVE velyu'minū inansınlar ki and let them believe
بي | BY bana in Me,
لعلهم | LALHM leǎllehum böylece onlar so that they may
يرشدون ر ش د | RŞD̃ YRŞD̃VN yerşudūne doğru yola erişirler (be) led aright.

2:186 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve ne zaman | sana sorar(lar)sa | kullarım | benden | şüphesiz ben | (onlara) yakınım | karşılık veririm | du'asına | du'a edenin | zaman | bana du'a ettiği | O halde onlar da karşılık versinler | bana | inansınlar ki | bana | böylece onlar | doğru yola erişirler |

[] [SEL] [ABD̃] [] [] [GRB] [CVB] [D̃AV] [D̃AV] [] [D̃AV] [CVB] [] [EMN] [] [] [RŞD̃]
VÎZ̃E SÊLK ABED̃Y ANY FÎNY GRYB ÊCYB D̃AVT ELD̃EA ÎZ̃E D̃AEN FLYSTCYBVE LY VLYÙMNVE BY LALHM YRŞD̃VN

ve iƶā seeleke ǐbādī ǎnnī feinnī ḳarībun ucību deǎ'vete d-dāǐ iƶā deǎāni felyestecībū velyu'minū leǎllehum yerşudūne
وإذا سألك عبادي عني فإني قريب أجيب دعوة الداع إذا دعان فليستجيبوا لي وليؤمنوا بي لعلهم يرشدون

[] [س ا ل] [ع ب د] [] [] [ق ر ب] [ج و ب] [د ع و] [د ع و] [] [د ع و] [ج و ب] [] [ا م ن] [] [] [ر ش د]

 » 2 / Bakara  Suresi: 186
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā ve ne zaman And when
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الواو استئنافية
ظرف زمان
سألك س ا ل | SEL SÊLK seeleke sana sorar(lar)sa ask you
Sin,,Lam,Kef,
60,,30,20,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
فعل ماض والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
عبادي ع ب د | ABD̃ ABED̃Y ǐbādī kullarım My servants
Ayn,Be,Elif,Dal,Ye,
70,2,1,4,10,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
اسم مرفوع والياء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
عني | ANY ǎnnī benden about Me,
Ayn,Nun,Ye,
70,50,10,
P – preposition
PRON – 1st person singular object pronoun
جار ومجرور
فإني | FÎNY feinnī şüphesiz ben then indeed I am
Fe,,Nun,Ye,
80,,50,10,
RSLT – prefixed result particle
ACC – accusative particle
PRON – 1st person singular object pronoun
الفاء واقعة في جواب الشرط
حرف نصب والياء ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
قريب ق ر ب | GRB GRYB ḳarībun (onlara) yakınım near.
Gaf,Re,Ye,Be,
100,200,10,2,
N – nominative masculine singular indefinite noun
اسم مرفوع
أجيب ج و ب | CVB ÊCYB ucību karşılık veririm I respond
,Cim,Ye,Be,
,3,10,2,
V – 1st person singular (form IV) imperfect verb
فعل مضارع
دعوة د ع و | D̃AV D̃AVT deǎ'vete du'asına (to the) invocation
Dal,Ayn,Vav,Te merbuta,
4,70,6,400,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
الداع د ع و | D̃AV ELD̃EA d-dāǐ du'a edenin (of) the supplicant
Elif,Lam,Dal,Elif,Ayn,
1,30,4,1,70,
N – genitive masculine active participle
اسم مجرور
إذا | ÎZ̃E iƶā zaman when
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
دعان د ع و | D̃AV D̃AEN deǎāni bana du'a ettiği he calls Me.
Dal,Ayn,Elif,Nun,
4,70,1,50,
V – 2nd person masculine dual imperative verb
PRON – subject pronoun
PRON – 1st person singular object pronoun
فعل أمر والألف ضمير متصل في محل رفع فاعل والياء المحذوفة ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فليستجيبوا ج و ب | CVB FLYSTCYBVE felyestecībū O halde onlar da karşılık versinler So let them respond
Fe,Lam,Ye,Sin,Te,Cim,Ye,Be,Vav,Elif,
80,30,10,60,400,3,10,2,6,1,
REM – prefixed resumption particle
IMPV – prefixed imperative particle lām
V – 3rd person masculine plural (form X) imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
اللام لام الامر
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
لي | LY bana to Me
Lam,Ye,
30,10,
P – prefixed preposition lām
PRON – 1st person singular personal pronoun
جار ومجرور
وليؤمنوا ا م ن | EMN VLYÙMNVE velyu'minū inansınlar ki and let them believe
Vav,Lam,Ye,,Mim,Nun,Vav,Elif,
6,30,10,,40,50,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
IMPV – prefixed imperative particle lām
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
اللام لام الامر
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بي | BY bana in Me,
Be,Ye,
2,10,
P – prefixed preposition bi
PRON – 1st person singular personal pronoun
جار ومجرور
لعلهم | LALHM leǎllehum böylece onlar so that they may
Lam,Ayn,Lam,He,Mim,
30,70,30,5,40,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «لعل»
يرشدون ر ش د | RŞD̃ YRŞD̃VN yerşudūne doğru yola erişirler (be) led aright.
Ye,Re,Şın,Dal,Vav,Nun,
10,200,300,4,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِذَا: ve ne zaman | سَأَلَكَ: sana sorar(lar)sa | عِبَادِي: kullarım | عَنِّي: benden | فَإِنِّي: şüphesiz ben | قَرِيبٌ: (onlara) yakınım | أُجِيبُ: karşılık veririm | دَعْوَةَ: du'asına | الدَّاعِ: du'a edenin | إِذَا: zaman | دَعَانِ: bana du'a ettiği | فَلْيَسْتَجِيبُوا: O halde onlar da karşılık versinler | لِي: bana | وَلْيُؤْمِنُوا: inansınlar ki | بِي: bana | لَعَلَّهُمْ: böylece onlar | يَرْشُدُونَ: doğru yola erişirler |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإذا WÎZ̃E ve ne zaman | سألك SÊLK sana sorar(lar)sa | عبادي ABED̃Y kullarım | عني ANY benden | فإني FÎNY şüphesiz ben | قريب GRYB (onlara) yakınım | أجيب ÊCYB karşılık veririm | دعوة D̃AWT du'asına | الداع ELD̃EA du'a edenin | إذا ÎZ̃E zaman | دعان D̃AEN bana du'a ettiği | فليستجيبوا FLYSTCYBWE O halde onlar da karşılık versinler | لي LY bana | وليؤمنوا WLYÙMNWE inansınlar ki | بي BY bana | لعلهم LALHM böylece onlar | يرشدون YRŞD̃WN doğru yola erişirler |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve iƶā: ve ne zaman | seeleke: sana sorar(lar)sa | ǐbādī: kullarım | ǎnnī: benden | feinnī: şüphesiz ben | ḳarībun: (onlara) yakınım | ucību: karşılık veririm | deǎ'vete: du'asına | d-dāǐ: du'a edenin | iƶā: zaman | deǎāni: bana du'a ettiği | felyestecībū: O halde onlar da karşılık versinler | : bana | velyu'minū: inansınlar ki | : bana | leǎllehum: böylece onlar | yerşudūne: doğru yola erişirler |
Kırık Meal (Transcript) : |VÎZ̃E: ve ne zaman | SÊLK: sana sorar(lar)sa | ABED̃Y: kullarım | ANY: benden | FÎNY: şüphesiz ben | GRYB: (onlara) yakınım | ÊCYB: karşılık veririm | D̃AVT: du'asına | ELD̃EA: du'a edenin | ÎZ̃E: zaman | D̃AEN: bana du'a ettiği | FLYSTCYBVE: O halde onlar da karşılık versinler | LY: bana | VLYÙMNVE: inansınlar ki | BY: bana | LALHM: böylece onlar | YRŞD̃VN: doğru yola erişirler |
Abdulbaki Gölpınarlı : Kullarım, sana beni sorarlarsa bilsinler ki ben, muhakkak onlara pek yakınım. Beni çağıran, bana dua eden kişiye çağırdığı, dua ettiği anda icabet ederim. Artık onlar da benim çağırmama koşsunlar, bana inansınlar da doğru yolu bulsunlar.
Adem Uğur : Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm. O halde (kullarım da) benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu bulalar.
Ahmed Hulusi : Kullarım sana BEN'den sorarlarsa, şüphesiz ki ben Kariyb'im (anlayış sınırı kadar yakın!) ("Şahdamarından yakınım" âyetini hatırlayalım). . . Yönelip isteyene (dua) icabet ederim. O hâlde onlar da bana icabet etsinler ve bana iman etsinler ki olgunluklarını yaşasınlar.
Ahmet Tekin : Kullarım sana beni sordukları zaman, benim kendilerine daima yakın olduğumu söyle. Bana dua ettiği vakit, dua edenin duasını kabul ederim, dileğini yerine getiririm. O halde kullarım da benim davetime uysunlar, bana imân etsinler. Umulur ki, doğru, huzurlu ve aydınlık yolu bulurlar.
Ahmet Varol : Kullarım sana benden sorarlarsa (bilsinler ki) ben onlara yakınım. Bana dua ettiğinde dua edenin duasını kabul ederim. Şu halde benim çağrıma kulak versin ve bana iman etsinler. Olur ki doğru yola uyarlar.
Ali Bulaç : Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar.
Ali Fikri Yavuz : (Ey Rasûlüm) kullarım sana benden sordularsa, muhakkak ki ben çok yakınımdır; bana dua edince, dua edenin duasını kabul ederim. O halde onlar da benim dâvetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola ulaşmış olsunlar.
Bekir Sadak : Kullarim sana Beni sororlarsa, bilsinler lki Ben, suphesiz onlara yakinim. Benden isteyenin, dua ettiginde duasini kabul ederim. Artik onlar da davetimi kabul edip Bana inansinlar ki dogru yolda yuruyenlerden olsunlar.
Celal Yıldırım : Kullarım sana benden sorarlarsa, şüphesiz ki Ben (onlara çok) yakınım. Bana duâ edince, duâ edenin dileğini kabul ederim. O halde onlar da benim davetime gelsinler ve bana inansınlar (imânlarında devamlılık göstersinler) ki doğruya erişmiş, saadete kavuşmuş olsunlar.
Diyanet İşleri : Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.
Diyanet İşleri (eski) : Kullarım sana Beni sorarlarsa, bilsinler ki Ben, şüphesiz onlara yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul ederim. Artık onlar da davetimi kabul edip Bana inansınlar ki doğru yolda yürüyenlerden olsunlar.
Diyanet Vakfi : Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm. O halde (kullarım da) benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu bulalar.
Edip Yüksel : Kullarım beni sana soracak olurlarsa bilsinler ki ben yakınım. Beni çağırdığı vakit çağıranın çağrısına karşılık veririm. Doğru yolu bulmaları için onlar da bana karşılık vermeli ve bana inanmalı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Şayet kullarım, sana benden sordularsa, gerçekten ben çok yakınımdır. Bana dua edince, duacının duasını kabul ederim. O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Şayet kullarım Beni senden sorarlarsa gerçekten Ben çok yakınım. Bana dua edince duacının duasını kabul ederim; O halde onlar da Benim davetime koşsunlar ve Bana layıkiyle iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve şayed kullarım sana benden sual ettilerse muhakkak ki ben çok yakınımdır, bana dua edince duacının duasına icabet ederim o halde onlar da benim da'vetime koşsunlar ve bana hakkile iman etsinler ki rüşd ile gidebilsinler
Fizilal-il Kuran : Eğer kullarım sana benden sorarlarsa onlara de ki; ben kendilerine yakınım, bana dua edenin duasını, dua edince, kabul ederim. O halde onlar da benim çağrıma olumlu karşılık vererek bana iman etsinler ki, doğru yolu bulsunlar.
Gültekin Onan : Kullarım beni sana soracak olurlarsa, muhakkak ki ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da benim çağrıma cevap versinler ve bana inansınlar. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar.
Hakkı Yılmaz : Ve kullarım sana Benden sordukları zaman, biliniz ki şüphesiz Ben çok yakınımdır. Bana yakarınca, yakaranın yakarışına cevap veririm. O hâlde rüşte ermeleri için, onlar da Bana karşılık versinler ve Bana inansınlar.
Hasan Basri Çantay : Kullarım (Habîbim) sana beni sorunca (haber ver ki) işte ben muhakkak yakınımdır. Bana düâ edince ben o düâ edenin da'vetine icabet ederim. O halde onlar da benim da'vetime (itaatle) icabet ve bana İman (da devam) etsinler. Tâki (o sayede) doğru yola ulaşmış olalar.
Hayrat Neşriyat : (Habîbim, yâ Muhammed!) Kullarım sana benden sorarsa, şübhe yok ki ben(onlara) pek yakınım. Bana duâ ettiği zaman duâ edenin duâsına cevab veririm; öyle ise(onlar da) benim (rızâm) için (da'vetime) icâbet etsinler ve bana îmân etsinler; tâ ki hak yolu bulsunlar.
İbni Kesir : Kullarım, sana Beni sorarsa; şüphesiz ki Ben, çok yakınım. Bana dua edince Ben, o dua edenin duasına icabet ederim. Öyleyse onlar da Benim da'vetime icabet etsinler. Bana iman etsinler ki, doğru yola varmış olalar.
İskender Evrenosoğlu : Ve kullarım sana, Benden sorduğu zaman, muhakkak ki Ben, (onlara) yakınım. Bana dua edilince, dua edenin duasına (davetine) icabet ederim. O halde onlar da Bana (Benim davetime) icabet etsinler ve Bana âmenû olsunlar (Bana ulaşmayı dilesinler). Umulur ki böylece onlar irşada ulaşırlar (irşad olurlar).
Muhammed Esed : Eğer kullarım sana Benim hakkımda sorular sorarsa -(bilsinler ki) Ben çok yakınım; dua edenin yakarışlarına her zaman karşılık veririm; öyleyse onlar da Bana karşılık versinler ve Bana inansınlar ki doğru yolu bulabilsinler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve kullarım sana Ben'den sual ettikleri zaman şüphe yok ki, Ben pek yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dâvetine icabet ederim. Artık onlar da Benim için icabet etsinler. Ve Bana imân eylesinler. Tâ ki hakka isabet etmiş olalar.
Ömer Öngüt : Resulüm! Kullarım sana beni sorunca haber ver ki, ben onlara yakınım. Benden isteyenin, duâ ettiğinde duâsını kabul ederim. Öyleyse onlar da benim dâvetime uysunlar ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulsunlar.
Şaban Piriş : -Kullarım benden sana sorarlarsa; şüphesiz ben yakınım. Bana dua edenin, dua ettiği zaman, duasına karşılık veririm. O halde onlar da benim davetime icabet etsinler ve bana inansınlar ki doğru yolda olsunlar.
Suat Yıldırım : Kullarım Ben’i senden soracak olurlarsa, bilsinler ki Ben pek yakınım. Bana dua edenin duasına icabet ederim. Öyleyse onlar da dâvetime icabet ve Bana hakkıyla inanıp tasdik etsinler ki doğru yolda yürüyerek selâmete ersinler.
Süleyman Ateş : Kullarım, sana benden sorar(lar)sa (söyle): Ben (onlara) yakınım. du'â eden, bana du'â ettiği zaman onun du'âsına karşılık veririm. O halde onlar da bana karşılık versin(benim çağrıma uysun)lar, bana inansınlar ki, doğru yolu bulmuş olalar.
Tefhim-ul Kuran : Kullarım beni sana soracak olursa, işte Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da benim çağrıma cevab versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar.
Ümit Şimşek : Kullarım senden Beni sorarlarsa, Ben çok yakınım. Bana dua ettiğinde, dua edenin duasına cevap veririm. Onlar da Bana cevap versinler ve Bana iman etsinler ki, doğru yolu bulmuş olsunlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Kullarım sana benden sorarlarsa ben Karîb'im, gerçekten çok yakınım. Dua edenin çağrısına, bana çağırıp yakardığı anda cevap veririm. Hadi onlar da bana karşılık versinler, bana inansınlar ki doğruyu ve iyiyi bulabilsinler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}