» 2 / Bakara  17:

Kuran Sırası: 2
İniş Sırası: 87
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286

 » 2 / Bakara  Suresi: 17
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. مَثَلُهُمْ (MS̃LHM) = meṧeluhum : Onların durumu
2. كَمَثَلِ (KMS̃L) = kemeṧeli : durumu gibidir
3. الَّذِي (ELZ̃Y) = lleƶī : kişinin
4. اسْتَوْقَدَ (ESTVGD̃) = stevḳade : yakan
5. نَارًا (NERE) = nāran : ateş
6. فَلَمَّا (FLME) = felemmā : ne zaman ki
7. أَضَاءَتْ (ÊŽEÙT) = eDā'et : aydınlatır
8. مَا (ME) = mā :
9. حَوْلَهُ (ḪVLH) = Havlehu : çevresini
10. ذَهَبَ (Z̃HB) = ƶehebe : giderdi
11. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
12. بِنُورِهِمْ (BNVRHM) = binūrihim : onların nurunu
13. وَتَرَكَهُمْ (VTRKHM) = ve terakehum : ve onları bıraktı
14. فِي (FY) = fī : içinde
15. ظُلُمَاتٍ (ƵLMET) = Zulumātin : karanlıklar
16. لَا (LE) = lā : değildir
17. يُبْصِرُونَ (YBṦRVN) = yubSirūne : görenlerden
Onların durumu | durumu gibidir | kişinin | yakan | ateş | ne zaman ki | aydınlatır | | çevresini | giderdi | Allah | onların nurunu | ve onları bıraktı | içinde | karanlıklar | değildir | görenlerden |

[MS̃L] [MS̃L] [] [VGD̃] [NVR] [] [ŽVE] [] [ḪVL] [Z̃HB] [] [NVR] [TRK] [] [ƵLM] [] [BṦR]
MS̃LHM KMS̃L ELZ̃Y ESTVGD̃ NERE FLME ÊŽEÙT ME ḪVLH Z̃HB ELLH BNVRHM VTRKHM FY ƵLMET LE YBṦRVN

meṧeluhum kemeṧeli lleƶī stevḳade nāran felemmā eDā'et Havlehu ƶehebe llahu binūrihim ve terakehum Zulumātin yubSirūne
مثلهم كمثل الذي استوقد نارا فلما أضاءت ما حوله ذهب الله بنورهم وتركهم في ظلمات لا يبصرون

 » 2 / Bakara  Suresi: 17
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
مثلهم م ث ل | MS̃L MS̃LHM meṧeluhum Onların durumu Their example
كمثل م ث ل | MS̃L KMS̃L kemeṧeli durumu gibidir (is) like (the) example
الذي | ELZ̃Y lleƶī kişinin (of) the one who
استوقد و ق د | VGD̃ ESTVGD̃ stevḳade yakan kindled
نارا ن و ر | NVR NERE nāran ateş a fire,
فلما | FLME felemmā ne zaman ki then, when
أضاءت ض و ا | ŽVE ÊŽEÙT eDā'et aydınlatır it illuminated
ما | ME what
حوله ح و ل | ḪVL ḪVLH Havlehu çevresini (was) around him
ذهب ذ ه ب | Z̃HB Z̃HB ƶehebe giderdi took away
الله | ELLH llahu Allah Allah
بنورهم ن و ر | NVR BNVRHM binūrihim onların nurunu their light
وتركهم ت ر ك | TRK VTRKHM ve terakehum ve onları bıraktı and left them
في | FY içinde in
ظلمات ظ ل م | ƵLM ƵLMET Zulumātin karanlıklar darkness[es],
لا | LE değildir (so) not
يبصرون ب ص ر | BṦR YBṦRVN yubSirūne görenlerden (do) they see.

2:17 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

Onların durumu | durumu gibidir | kişinin | yakan | ateş | ne zaman ki | aydınlatır | | çevresini | giderdi | Allah | onların nurunu | ve onları bıraktı | içinde | karanlıklar | değildir | görenlerden |

[MS̃L] [MS̃L] [] [VGD̃] [NVR] [] [ŽVE] [] [ḪVL] [Z̃HB] [] [NVR] [TRK] [] [ƵLM] [] [BṦR]
MS̃LHM KMS̃L ELZ̃Y ESTVGD̃ NERE FLME ÊŽEÙT ME ḪVLH Z̃HB ELLH BNVRHM VTRKHM FY ƵLMET LE YBṦRVN

meṧeluhum kemeṧeli lleƶī stevḳade nāran felemmā eDā'et Havlehu ƶehebe llahu binūrihim ve terakehum Zulumātin yubSirūne
مثلهم كمثل الذي استوقد نارا فلما أضاءت ما حوله ذهب الله بنورهم وتركهم في ظلمات لا يبصرون

[م ث ل] [م ث ل] [] [و ق د] [ن و ر] [] [ض و ا] [] [ح و ل] [ذ ه ب] [] [ن و ر] [ت ر ك] [] [ظ ل م] [] [ب ص ر]

 » 2 / Bakara  Suresi: 17
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
مثلهم م ث ل | MS̃L MS̃LHM meṧeluhum Onların durumu Their example
Mim,Se,Lam,He,Mim,
40,500,30,5,40,
N – nominative masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
كمثل م ث ل | MS̃L KMS̃L kemeṧeli durumu gibidir (is) like (the) example
Kef,Mim,Se,Lam,
20,40,500,30,
P – prefixed preposition ka
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
الذي | ELZ̃Y lleƶī kişinin (of) the one who
Elif,Lam,Zel,Ye,
1,30,700,10,
REL – masculine singular relative pronoun
اسم موصول
استوقد و ق د | VGD̃ ESTVGD̃ stevḳade yakan kindled
Elif,Sin,Te,Vav,Gaf,Dal,
1,60,400,6,100,4,
V – 3rd person masculine singular (form X) perfect verb
فعل ماض
نارا ن و ر | NVR NERE nāran ateş a fire,
Nun,Elif,Re,Elif,
50,1,200,1,
N – accusative feminine indefinite noun
اسم منصوب
فلما | FLME felemmā ne zaman ki then, when
Fe,Lam,Mim,Elif,
80,30,40,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الفاء استئنافية
ظرف زمان
أضاءت ض و ا | ŽVE ÊŽEÙT eDā'et aydınlatır it illuminated
,Dad,Elif,,Te,
,800,1,,400,
V – 3rd person feminine singular (form IV) perfect verb
فعل ماض
ما | ME what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
حوله ح و ل | ḪVL ḪVLH Havlehu çevresini (was) around him
Ha,Vav,Lam,He,
8,6,30,5,
LOC – accusative masculine location adverb
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
ظرف مكان منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ذهب ذ ه ب | Z̃HB Z̃HB ƶehebe giderdi took away
Zel,He,Be,
700,5,2,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
بنورهم ن و ر | NVR BNVRHM binūrihim onların nurunu their light
Be,Nun,Vav,Re,He,Mim,
2,50,6,200,5,40,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
جار ومجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وتركهم ت ر ك | TRK VTRKHM ve terakehum ve onları bıraktı and left them
Vav,Te,Re,Kef,He,Mim,
6,400,200,20,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
في | FY içinde in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
ظلمات ظ ل م | ƵLM ƵLMET Zulumātin karanlıklar darkness[es],
Zı,Lam,Mim,Elif,Te,
900,30,40,1,400,
N – genitive feminine plural indefinite noun
اسم مجرور
لا | LE değildir (so) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يبصرون ب ص ر | BṦR YBṦRVN yubSirūne görenlerden (do) they see.
Ye,Be,Sad,Re,Vav,Nun,
10,2,90,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |مَثَلُهُمْ: Onların durumu | كَمَثَلِ: durumu gibidir | الَّذِي: kişinin | اسْتَوْقَدَ: yakan | نَارًا: ateş | فَلَمَّا: ne zaman ki | أَضَاءَتْ: aydınlatır | مَا: | حَوْلَهُ: çevresini | ذَهَبَ: giderdi | اللَّهُ: Allah | بِنُورِهِمْ: onların nurunu | وَتَرَكَهُمْ: ve onları bıraktı | فِي: içinde | ظُلُمَاتٍ: karanlıklar | لَا: değildir | يُبْصِرُونَ: görenlerden |
Kırık Meal (Harekesiz) : |مثلهم MS̃LHM Onların durumu | كمثل KMS̃L durumu gibidir | الذي ELZ̃Y kişinin | استوقد ESTWGD̃ yakan | نارا NERE ateş | فلما FLME ne zaman ki | أضاءت ÊŽEÙT aydınlatır | ما ME | حوله ḪWLH çevresini | ذهب Z̃HB giderdi | الله ELLH Allah | بنورهم BNWRHM onların nurunu | وتركهم WTRKHM ve onları bıraktı | في FY içinde | ظلمات ƵLMET karanlıklar | لا LE değildir | يبصرون YBṦRWN görenlerden |
Kırık Meal (Okunuş) : |meṧeluhum: Onların durumu | kemeṧeli: durumu gibidir | lleƶī: kişinin | stevḳade: yakan | nāran: ateş | felemmā: ne zaman ki | eDā'et: aydınlatır | : | Havlehu: çevresini | ƶehebe: giderdi | llahu: Allah | binūrihim: onların nurunu | ve terakehum: ve onları bıraktı | : içinde | Zulumātin: karanlıklar | : değildir | yubSirūne: görenlerden |
Kırık Meal (Transcript) : |MS̃LHM: Onların durumu | KMS̃L: durumu gibidir | ELZ̃Y: kişinin | ESTVGD̃: yakan | NERE: ateş | FLME: ne zaman ki | ÊŽEÙT: aydınlatır | ME: | ḪVLH: çevresini | Z̃HB: giderdi | ELLH: Allah | BNVRHM: onların nurunu | VTRKHM: ve onları bıraktı | FY: içinde | ƵLMET: karanlıklar | LE: değildir | YBṦRVN: görenlerden |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlar, bir ateş yakıp ışıklanmak isteyen kimseye benzerler. Ateş, çevrelerindeki şeyleri aydınlattı mı Allah, nurlarını alıverir de onları karanlıklarda bırakır, görmezler.
Adem Uğur : Onların (münafıkların) durumu, (karanlık gecede) bir ateş yakan kimse misalidir. O ateş yanıp da etrafını aydınlattığı anda Allah, hemen onların aydınlığını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır; (artık hiçbir şeyi) görmezler.
Ahmed Hulusi : Onların misali ateş yakana benzer, ki yakılan ateş çevreyi aydınlatır. Ne varki kendi hakikatlerinden gelen nur açığa çıkmadığı için, karanlığa terkedilir; artık göremez!
Ahmet Tekin : Münâfıkların hakka davet karşısındaki davranışları, müjde ve uyarı ateşi yakan kimsenin verdiği bilgiye kuşkucu ve kararsız yaklaşan kimselerin haline benziyor. Alevler, Kur’ân âyetleri, peygamberin sünneti, Muhammed’in çevresindeki münafıklara da aydınlık sağlarken, iki yüzlülükleri sebebiyle, Allah onlara hak ve hakikati gösterecek aydınlığı yok ederek, onları şüphe, nifak ve inkâr karanlıklarında bırakıyor. Ne doğruyu, hakkı görebiliyorlar, ne de hayrı şerden ayırt edebiliyorlar.
Ahmet Varol : Bunların örneği ateş yakan bir adamın örneği gibidir ki, her ne zaman bu ateş o kişinin etrafını aydınlatsa Allah bunların gözlerinin nurunu alır da, hiçbir şeyi göremez halde karanlığın içinde kalırlar. [3]
Ali Bulaç : Bunların örneği, ateş yakan adamın örneğine benzer; (ki onun ateşi) çevresini aydınlattığı zaman, Allah onların aydınlığını giderir ve göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir.
Ali Fikri Yavuz : Onların hâli, o kimsenin hâli gibidir ki, o (korkulu bir sahrada) ateş yaktı da çevresini aydınlattığı zaman, tam o sırada Allah nurlarını giderip kendilerini karanlıklar içinde bıraktı; artık görmezler. (İşte münafıkların hâli de böyledir. Dünyada selâmet ve emniyet üzere olduklarını sanırlar, fakat öldükleri zaman kendilerine korku ve azâb gelir.)
Bekir Sadak : Onlar, cevresini aydinlatmak icin ates yakan kimseye benzerler ki, Allah isiklarini yok edince, onlari karanliklar icinde gormez bir halde birakmistir.
Celal Yıldırım : Onların durumu o kimselere benzer ki, bir ateş yakmak isteyip (yakılan) ateş çevrelerini aydınlatınca Allah ışıklarını tutup almış da onları zifiri karanlıklar içinde bırakmıştır. (Böylece onlar) göremez olmuşlardır.
Diyanet İşleri : Onların durumu, (geceleyin) ateş yakan kimsenin durumuna benzer: Ateş tam çevresini aydınlattığı sırada Allah ışıklarını yok ediverir de onları göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir.
Diyanet İşleri (eski) : Onlar, çevresini aydınlatmak için ateş yakan kimseye benzerler ki, Allah ışıklarını yok edince, onları karanlıklar içinde görmez bir halde bırakmıştır.
Diyanet Vakfi : Onların (münafıkların) durumu, (karanlık gecede) bir ateş yakan kimse misalidir. O ateş yanıp da etrafını aydınlattığı anda Allah, hemen onların aydınlığını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır; (artık hiçbir şeyi) görmezler.
Edip Yüksel : Durumları, ateş yakan kimselerin şu durumuna benzer: Ateş çevrelerini aydınlatmaya başlayınca ALLAH onların ışığını giderir ve onları karanlıklar içinde görmez bir halde bırakır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onların durumu, bir ateş yakanın durumu gibidir. (Ateş) çevresini aydınlatır aydınlatmaz Allah onların (gözlerinin) nurlarını giderdi ve onları karanlıklar içinde bıraktı, artık görmezler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bunların durumu, bir ateş yakmak isteyen kimsenin durumuna benzer. Ateş, çevresindekileri aydınlatınca Allah, nurlarını gideriverip kendilerini karanlıklar içinde bırakır. Artık bunlar görmezler.
Elmalılı Hamdi Yazır : bunların meseli şunun meseline benzer ki bir ateş yakmak istedi, vakta ki çevresindekileri aydınlattı, tam o sırada Allah nurlarını gideriverip kendilerini zulmetler içinde bıraktı, artık bunlar görmezler
Fizilal-il Kuran : Onların durumu karanlıkta ateş yakan kimseler gibidir. Ateş etraflarını aydınlattığı zaman Allah onların aydınlıklarını gidererek kendilerini hiçbir şey göremeyecekleri koyu bir karanlıkta bırakır.
Gültekin Onan : Onların hali / örneği / durumu, ateş yakan kimsenin hali / örneği / durumu gibidir: Ateş çevresini aydınlatmaya başlayınca Tanrı onların ışığını (nur) giderir ve onları karanlıklar içinde görmez bir halde bırakıverir.
Hakkı Yılmaz : Onların durumu bazen, bir ateş yakmak isteyen kimsenin durumu gibidir. Ateş, ateş yakan kimsenin kenarını aydınlatınca, Allah, onların nûrlarını giderdi ve onları karanlıklar içinde görmez olarak bıraktı. -
Hasan Basri Çantay : Onların haali bir ateş yakanın haali gibidir ki o (ateş) çevresindekileri aydınlatınca Allah ışıklarını giderib (söndürüb) kendilerini karanlıklar içinde, görmez (ve şaşkın kimse) ler haalinde bırakıvermişdir.
Hayrat Neşriyat : Onların (o münâfıkların) misâli, (karanlıkta) ateş yakan kimsenin hâli gibidir. Derken (o ateş) etrâfını aydınlatınca, Allah onların nûrunu giderdi ve onları karanlıklar içinde görmez bir hâlde bıraktı.
İbni Kesir : Onların misali; ateş yakan kimsenin misali gibidir ki, ateş çevresindekileri aydınlatınca, Allah onların ışığını giderdi. Karanlıkların içerisinde görmez halde bırakıverdi.
İskender Evrenosoğlu : Onların durumu, ateş yakıp böylece çevresindeki şeyleri aydınlattığı zaman Allah'ın nurlarını giderdiği ve onları karanlıklar içinde bıraktığı kimselerin durumu gibidir. (Artık) onlar göremezler.
Muhammed Esed : Onların hali, ateş yakan öyle kimselerin haline benzer ki, o (ateş), çevresini aydınlatır aydınlatmaz Allah, görmesinler diye ışıklarını alıp onları zifiri karanlığa gömer;
Ömer Nasuhi Bilmen : Onların meseli, ateş yakmış kimsenin meseli gibidir ki, o ateş vaktâ ki çevresindekilerini aydınlattı.Hak Teâlâ hemen onların nûrunu giderdi, onları zulmetler içinde görmez bir halde bıraktı.
Ömer Öngüt : Onların (münafıkların) hali, karanlık bir gecede ateş yakan kimsenin durumuna benzer. Ki, ateş tam onların çevresini aydınlatmışken, Allah onların nurlarını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır. Onlar artık hiçbir şeyi göremez olurlar.
Şaban Piriş : Onların hali, çevresini aydınlatmak için ateş yakan kimsenin haline benzer. Ateş çevresindekileri aydınlattığı sırada Allah onun ışığını giderir ve onları karanlıklar içerisinde görmez bir halde bırakır.
Suat Yıldırım : Bunların durumu, aydınlanmak için ateş yakan bir kimsenin durumuna benzer. Ateş çevresini aydınlatır aydınlatmaz, Allah onların gözlerinin nurunu giderir ve karanlıklar içinde bırakır, onlar da göremez olurlar.
Süleyman Ateş : Onların durumu, tıpkı şuna benzer ki, (aydınlanmak için) bir ateş yakmak istedi. (Ateş) çevresini aydınlatır aydınlatmaz, Allâh onların nurunu giderdi ve onları karanlıklar içinde bıraktı, artık görmezler.
Tefhim-ul Kuran : Bunların örneği, ateş yakan adamın örneğine benzer; (ki onun ateşi) çevresini aydınlattığı zaman, Allah onların aydınlığını giderir ve göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir.
Ümit Şimşek : Onların hali, ateş yakan kimsenin durumu gibidir. Ateş parlayıp da çevresini aydınlatınca, Allah onların nurunu alıp onları karanlıkta bırakmış, birşey göremez olmuşlardır.
Yaşar Nuri Öztürk : Onların durumu şu kişinin durumuna benzer: Bir ateş tutuşturmak istedi. Ateş, çevresindekileri aydınlattığında, Allah onların ışığını giderdi ve onları karanlıklar içinde bıraktı; artık görmezler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}