V – 3rd person masculine plural imperfect verb PRON – subject pronoun فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أنهم
|
ÊNHM
ennehum
şüphesiz onlar
that they
,Nun,He,Mim, ,50,5,40,
ACC – accusative particle PRON – 3rd person masculine plural object pronoun حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
ملاقو
ل ق ي | LGY
MLEGV
mulāḳū
kavuşacaklardır
will meet
Mim,Lam,Elif,Gaf,Vav, 40,30,1,100,6,
N – nominative masculine plural (form III) active participle اسم مرفوع
ربهم
ر ب ب | RBB
RBHM
rabbihim
Rablerine
their Lord
Re,Be,He,Mim, 200,2,5,40,
N – genitive masculine noun PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وأنهم
|
VÊNHM
ve ennehum
ve gerçekten onlar
and that they
Vav,,Nun,He,Mim, 6,,50,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) ACC – accusative particle PRON – 3rd person masculine plural object pronoun الواو عاطفة حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
إليه
|
ÎLYH
ileyhi
O'na
to Him
,Lam,Ye,He, ,30,10,5,
P – preposition PRON – 3rd person masculine singular object pronoun جار ومجرور
راجعون
ر ج ع | RCA
RECAVN
rāciǔne
döneceklerdir
will return.
Re,Elif,Cim,Ayn,Vav,Nun, 200,1,3,70,6,50,
N – nominative masculine plural active participle اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |الَّذِينَ: onlar ki | يَظُنُّونَ: bilirler | أَنَّهُمْ: şüphesiz onlar | مُلَاقُو: kavuşacaklardır | رَبِّهِمْ: Rablerine | وَأَنَّهُمْ: ve gerçekten onlar | إِلَيْهِ: O'na | رَاجِعُونَ: döneceklerdir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |الذين ELZ̃YNonlar ki | يظنون YƵNWNbilirler | أنهم ÊNHMşüphesiz onlar | ملاقو MLEGWkavuşacaklardır | ربهم RBHMRablerine | وأنهم WÊNHMve gerçekten onlar | إليه ÎLYHO'na | راجعون RECAWNdöneceklerdir |
Kırık Meal (Okunuş) : |elleƶīne: onlar ki | yeZunnūne: bilirler | ennehum: şüphesiz onlar | mulāḳū: kavuşacaklardır | rabbihim: Rablerine | ve ennehum: ve gerçekten onlar | ileyhi: O'na | rāciǔne: döneceklerdir |
Kırık Meal (Transcript) : |ELZ̃YN: onlar ki | YƵNVN: bilirler | ÊNHM: şüphesiz onlar | MLEGV: kavuşacaklardır | RBHM: Rablerine | VÊNHM: ve gerçekten onlar | ÎLYH: O'na | RECAVN: döneceklerdir |
Abdulbaki Gölpınarlı : Saygılılar, öyle kimselerdir ki Rablerine ulaşacaklarını iyiden iyiye umarlar, ona döneceklerini iyiden iyiye bilirler.
Abdullah Aydın : İçi saygı ile ürperenler, Rabblerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini iyi bilirler.
Adem Uğur : Onlar, kesinlikle Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini düşünen ve bunu kabullenen kimselerdir.
Ahmed Hulusi : O haşyet duyanlar, (nefslerinin Esmâ'sıyla hakikati olan) Rablerine (benliklerinin yokluğunu hissederek) ereceklerini düşünürler ve nitekim O'na dönerler!
Ahmet Davudoğlu : Onlar öyle kimselerdir ki, Rabblerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini bilirler.
Ahmet Tekin : Allah’a saygılı olanlar, Rablerinin mükâfat ve lütfuna kavuşacaklarını; hesaplarının görülmesi ve hak ettiklerinin karşılığını almak için O’nun huzuruna varacaklarını düşünenler, inananlardır.
Ahmet Varol : Onlar kendilerinin Allah'ın huzuruna çıkacaklarını ve O'na döneceklerini düşünürler.
Ali Arslan : O huşû ile (Allah'a büyük saygı göstererek) ibadet edenler Rabblerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini kesinlikle bilirler.
Ali Bulaç : Onlar, (mü'minler ise), şüphesiz, Rableriyle karşılaşacaklarını ve (yine) şüphesiz, O'na döneceklerini bilirler.
Ali Fikri Yavuz : O saygı gösterip korkanlar, o kimselerdir ki, Rablerine kavuşacaklarını ve sonunda ona döneceklerini yakînen bilirler.
Arif Pamuk : Onlar ki, Rablerine kavuşacaklarını (gözetir) ve gerçekten O'na döneceklerini bilirler.
Ayntabî Mehmet Efendi : Ki onlar, Allahû Tealâ'yı göreceklerini, hesap ve ceza için haşrolunacaklarını yakînen bilirler.
Bahaeddin Sağlam : Öyle huşû (huzur ve sükûn) duyanlar ki, Rabbleriyle karşılaşacaklarına ve kendilerinin Allah'a ait olup, O'na döneceklerine inanırlar.
Bekir Sadak : (45-46) Sabir ve namazla Allah'a siginip yardim isteyin; Rablerine kavusacak ve Ona doneceklerini umanlar ve husu duyanlardan baskasina namaz elbette agir gelir.
Bir Heyet : İşte o kalbi Allah'a saygı ile ürperenler, kendilerinin herhalde Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini düşünen ve kabullenen kimselerdir.
Celal Yıldırım : (45—46) Sabır ve namaz ile (Allah'tan) yardım isteyin. Gerçi bu, Allah'a kavuşacaklarına ve ancak O'na döneceklerine kesin bilgi (ve inanç) edinen saygılı kimselerden başkasına ağır ve sıkıcıdır.
Diyanet İşleri : Onlar, Rablerine kavuşacaklarını ve gerçekten O’na döneceklerini çok iyi bilirler.
Diyanet İşleri (eski) : (45-46) Sabır ve namazla Allah'a sığınıp yardım isteyin; Rablerine kavuşacaklarını ve Ona döneceklerini umanlar ve huşu duyanlardan başkasına namaz elbette ağır gelir.
Diyanet Vakfi : Onlar, kesinlikle Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini düşünen ve bunu kabullenen kimselerdir.
Diyanet Vakfı (1993) : Onlar, kesinlikle Rabblerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini düşünen ve bunu kabullenen kimselerdir.
Edip Yüksel : Nitekim onlar, Rab'lerine kavuşacaklarına ve O'na döneceklerine inanırlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlar ki, kendilerinin gerçekten Rablerine kavuşacaklarına ve ancak O'na döneceklerine inanırlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : onlar ki kendilerini hakikaten rablerine kavuşuyor ve hakikaten ona rücu ediyor sayarlar, böyle bir huşu ile kılarlar
Fizilal-il Kuran : Onlar ki, Rabbleri ile buluşacaklarını, kesinlikle O'nun huzuruna döneceklerini bilirler.
Gültekin Onan : Nitekim onlar rablerine kavuşacaklarını / rableriyle karşılaşacaklarını (mülaku) ve O'na döneceklerini (raciun) bilirler (yezunnune). (S.Ateş'in notu: İbn Mesud'un mushafında yezunnun yerine yalemun yazıldığından bu anlamı tercih ettik.)
Hakkı Yılmaz : (45,46) "Bir de sabretmekle, salâtla [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma ile] yardım isteyin. –Şüphesiz salât ve sabırla yardım isteme, saygılı olanlardan; gerçekten Rablerine kavuşacaklarına ve gerçekten kendilerinin O'na dönücü olduklarına inanan kimselerden başkasına çok ağır gelir.– *** "
Hasan Basri Çantay : O (yüksek saygı göstere) nler ki onlar hakıykaten Rablerine kavuşucu ve hakıykaten ancak ona dönücü olduklarını bilirler (de namazlarını o vech ile kılarlar).
Hasan Tahsin Feyizli : Onlar (huşû ehli) ki, mutlaka Rabb'lerine kavuşacaklarını ve ancak O'na döneceklerini bilirler (de namazlarını yüksünmeden kılarlar).
Hayrat Neşriyat : Onlar ki, gerçekten kendilerinin Rablerine kavuşacak kimseler olduklarını ve gerçekten kendilerinin ancak O’na dönecek kimseler olduklarını sezerler (kat'î olarak îmân ederler).
İskender Evrenosoğlu : Onlar (o huşû sahipleri) ki, Rab'lerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki olacaklarına ve (sonunda ölümle) O'na döneceklerine yakîn derecesinde inanırlar.
İsmail Mutlu, Şaban Döğen : Onlar Rahmetine kavuşacaklarına ve O'nun huzuruna döneceklerine inanan kimselerdir.
Muhammed Esed : Onlar ise (sonunda) Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini kesinlikle bilirler.
Mustafa İslamoğlu : Ama (Allah’a saygı duyanlar), Rablerine kavuşacaklarına ve sonunda O’na döneceklerine kesin gözüyle bakarlar.
Nedim Yılmaz : Allah’a saygılı olanlar Rab’lerine kavuşacaklarına ve O’na döneceklerine kesin kes inanırlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Hak'tan korkanlar, o zâtlardır ki Rablerine mülâki olacaklarını ve onun huzur-u manevîsine döneceklerini düşünüp teemmül ederler.
Ömer Öngüt : Onlar ki Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini kesinlikle bilirler.
Ömer Rıza Doğrul : Bunlar (bu içi saygı ile ürperen kimseler) Rabblarına kavuşacaklarını ve O’na döneceklerini iyi bilirler.
Şaban Piriş : (45-46) Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin. Rablerine kavuşacak ve O’na döneceklerini umanlar ve Allah’a gerçek bir saygı gösterenlerden başkasına namaz elbette ağır gelir.
Suat Yıldırım : İçi saygı dolu olan bu müminler, Rab’lerine kavuşacaklarını ve O’na döneceklerini iyi bilirler.
Süleyman Ateş : O(saygılı insa)nlar, Rablerine kavuşacaklarını (gözetir) ve gerçekten O'na döneceklerini bilirler.
Talat Koçyiğit : Huşû duyanlar ise, Rabblarına mutlaka kavuşacaklarını ve O'na mutlaka döneceklerini bilirler.
Tefhim-ul Kuran : Onlar, (mü'minler ise), hiç şüphesiz, Rableriyle karşılaşacaklarını ve (yine) hiç şüphesiz, O'na döneceklerini bilirler.
Ümit Şimşek : Onlar, Rablerine kavuşacaklarına ve Ona döneceklerine inanan kimselerdir.
Yaşar Nuri Öztürk : O ürperti duyanlar, Rablerine kavuşacaklarını düşünürler ve bilirler ki onlar, mutlaka O'na döneceklerdir.
Ziya Kazıcı, Necip Taylan : Allah'tan korkan o kişiler, Rabblerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini bilirler.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]